para - Turc Anglais Dictionnaire

para

Sens de "para" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 41 résultat(s)

Anglais Turc
General
para n. paraşütçü asker
para n. hava indirme tümeni
para n. paragraf
para n. paragraf
Colloquial
para n. paraprofesyonel
para n. yardımcı
para n. asistan
para n. paraşütçü
para n. paraşütçü asker
Trade/Economic
para n. türkiye'nin para birimi
para n. kuruş
para n. madeni para
para n. türk imparatorluğu çatısında bulunan ülkelerde kullanılan para birimi
para n. türk imparatorluğu çatısında bulunan ülkelerde kullanılan madeni para
para n. dinarın 100'de 1'ine denk eski bir yugoslav değer birimi
para n. yugoslav dinarı
para n. yugoslavya madeni parası
para n. dinarın 100'de 1'ine denk sırbistan para birimi
para n. madeni sırp parası
para n. sırp dinarı
Technical
para n. kauçuk ağacı
para n. güney amerika kauçuk ağaçlarından elde edilen kauçuk
Psychology
para n. para
Chemistry
para adj. (iki karbon atomu tarafından ayrılan) benzen halkasının iki pozisyonu ile ilgili
para adj. (iki karbon atomu tarafından ayrılan) benzen halkasının iki pozisyonu ile karakterize
para adj. (iki karbon atomu tarafından ayrılan) benzen halkasının iki pozisyonunda olan
para adj. diatomik moleküle ait
para adj. diatomik molekül ile ilgili
para adj. diatomik molekül olan
para adj. iki atomlu moleküle ait
para adj. iki atomlu molekül ile ilgili
para adj. iki atomlu molekül olan
Zoology
para n. domuz geyiği
Botanic
para n. yeni zelanda'ya özgü ağır ve uzun yaprakları olan bir bitki
Social Sciences
para n. doğum sayısı
para n. doğurganlık durumu
para n. kadın
Geography
para n. brezilya'nın kuzeyinde yer alan bir nehir
para n. brezilya'nın kuzeyinde yer alan bir eyalet
para n. brezilya'nın kuzeyinde yer alan bir şehir
British Slang
para n. paranoid

Sens de "para" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 174 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
para money n.
Otherwise money will continue to be wasted or stagnate whilst Europe's transport networks suffer.
Aksi takdirde Avrupa'nın ulaşım ağları zarar görürken para israf edilmeye veya durgunlaşmaya devam edecektir.

More Sentences
General
para funds n.
Suppose a person transferred funds to several details at once.
Bir kişinin aynı anda birkaç ayrıntıya para aktardığını varsayalım.

More Sentences
para coin n.
All the citizens of the European Union have amassed foreign coins from their travels abroad on business or pleasure.
Tüm Avrupa Birliği vatandaşları, iş veya eğlence amaçlı yurtdışı seyahatlerinden yabancı paralar biriktirmiştir.

More Sentences
para brass n.
Such a thing could only occur to a functionary who has never had to put even a brass farthing into his own industry.
Böyle bir şey ancak kendi sanayisine bir kuruş bile para yatırmak zorunda kalmamış bir memurun aklına gelebilir.

More Sentences
para wealth n.
Health before wealth.
Sağlık paradan önce gelir.

More Sentences
para finances n.
A household is a group that shares the same living space and finances.
Ev halkı, aynı yaşam alanını ve parayı paylaşan bir gruptur.

More Sentences
para means n.
He lives beyond his means.
O, kazandığından çok para harcıyor.

More Sentences
para currency n.
The exchange office can supply you with foreign currency.
Döviz bürosu size yabancı para birimlerini temin edebilir.

More Sentences
para cash n.
One of the previous speakers said that people think that the streets of Brussels are paved with cash.
Önceki konuşmacılardan biri, insanların Brüksel sokaklarının para ile döşeli olduğunu düşündüklerini söyledi.

More Sentences
para dough n.
That dude is rolling in dough.
Adam paraya para demiyor.

More Sentences
para money n.
We need to invest money, time and effort in our systems of democracy and justice throughout the European Union.
Avrupa Birliği genelinde demokrasi ve adalet sistemlerimize para, zaman ve çaba harcamamız gerekiyor.

More Sentences
para penny n.
They do it in their spare time and do not get paid a penny more.
Bunu boş zamanlarında yapıyorlar ve bir kuruş fazla para almıyorlar.

More Sentences
para monetary adj.
I would hope that the ECB will explain the content and role of the first pillar in detail in its monetary policy.
ECB'nin birinci sütunun içeriğini ve rolünü para politikasında ayrıntılı olarak açıklamasını umuyorum.

More Sentences
Trade/Economic
para means n.
She lives beyond her means.
O, kazandığından çok para harcıyor.

More Sentences
para cash n.
The thieves might try to move all the cash they collected at once.
Hırsızlar topladıkları tüm parayı bir kerede taşımaya çalışabilir.

More Sentences
para money n.
The long-term link between money and inflation is recognised by most academics.
Para ve enflasyon arasındaki uzun vadeli bağlantı çoğu akademisyen tarafından kabul edilmektedir.

More Sentences
para funds n.
They are out of funds.
Paraları bitmiş.

More Sentences
para mint [obsolete] n.
Tom must be making a mint.
Tom para kazanıyor olmalı.

More Sentences
Computer
para money n.
That costs a lot of money, of course, and causes a lot of inconvenience for car owners.
Bu elbette çok paraya mal oluyor ve araç sahipleri için çok fazla rahatsızlığa neden oluyor.

More Sentences
para currency n.
With regard to Kosovo, there is a significant level of possession of physical currency.
Kosova ile ilgili olarak önemli düzeyde fiziki para bulundurma söz konusudur.

More Sentences
Archaic
para dimes n.
They're a dime a dozen.
Onlar beş para etmezler.

More Sentences
Slang
para dough n.
She's rolling in dough.
Para içinde yüzüyor.

More Sentences
para buck n.
It comes down to more bang for our buck.
Paramızın karşılığını daha fazla almamız gerekiyor.

More Sentences
British Slang
para dough n.
I'm rolling in dough.
Para içinde yüzüyorum.

More Sentences
General
para roll n.
para kale n.
para sugar n.
para rock n.
para loot n.
para pocket n.
para coffer n.
para tin n.
para chip n.
para shekels n.
para boodle n.
para coffers n.
para dust n.
para green n.
para kail n.
para purse n.
para pelf n.
para wherewithal n.
para lucre n.
para bread n.
para lolly n.
para jack n.
para moolah n.
para ducat n.
para the wherewithal n.
para chink n.
para shiners n.
para banknote n.
para filthy lucre n.
para exchequer n.
para gelt (yiddish) n.
para fund n.
para capital n.
para beans n.
para the necessary n.
para kelter [dialect] n.
para blunt [obsolete] n.
para muck [obsolete] n.
para dibbs n.
para clink [scotland] n.
para fee [obsolete] n.
para coffers n.
para geld n.
para pewter n.
para float n.
para mark n.
para pecuniary adj.
Colloquial
para bones n.
para doowacky n.
para ends n.
para green stamps n.
para lace n.
para wind n.
para clams n.
para greenbacks n.
para rocks n.
para oscar [australia] n.
para shekel n.
para sheqel n.
Idioms
para bankbook n.
para dead president n.
para green folding n.
para green folding stuff n.
para green folding money n.
Trade/Economic
para active wealth n.
para sum n.
para allowance n.
para utu n.
para counter n.
para plate [obsolete] n.
para siller n.
Psychology
para para n.
Military
para wherewithal n.
Archaic
para crap n.
para dimes n.
para cross and pile n.
para scad n.
para skad n.
Slang
para cabbage n.
para change n.
para buckage n.
para cheddar n.
para chips n.
para cake n.
para paper n.
para scrilla n.
para dead prez n.
para scratch (rap slang) n.
para green n.
para wonga n.
para bank n.
para dosh n.
para ends n.
para do-re-mi n.
para skrill n.
para skrilla n.
para benjamins n.
para stuff n.
para moola n.
para dead presidents n.
para ruff n.
para beans n.
para chedda n.
para scrillah (rap slang) n.
para cheese (rap slang) n.
para green stuff n.
para duc-ducs n.
para fettie n.
para dinero [spanish] n.
para geetis n.
para juice n.
para lucci n.
para mazuma n.
para mazulla n.
para do-re-me n.
para pounds n.
para hay n.
para geedus n.
para geetus n.
para rivets [obsolete] n.
para spondoolies [old-fashioned] n.
para cush n.
para geld n.
para fish n.
para fishskin n.
para scratch n.
para simoleons n.
para smash n.
para soap n.
para stiff n.
British Slang
para ackers n.
para beer tokens n.
para spondulix n.
para moolah n.
para bunce n.
para oof n.
para wedge n.
para sobs n.
para spondulics n.
para spondulicks n.
para lolly n.
para sovs n.
para brass n.
para poppy n.
para lookah n.
para wonga n.
para bread n.
para bees and honey n.
para swag n.
para bread and honey n.

Sens de "para" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
ödünç para loan n.
Mary asked her family for a loan.
Mary ailesinden ödünç para istedi.

More Sentences
para kesesi purse n.
He has swords and purse.
Kılıçları ve para kesesi var.

More Sentences
para cezası fine n.
The proposed text provides for a minimum fine of EUR 2000.
Önerilen metin asgari 2000 Avro para cezası öngörmektedir.

More Sentences
madeni para coin n.
You gave me an extra coin.
Bana fazladan bir madeni para verdin.

More Sentences
para birimi currency n.
Once again, the idea of a single currency for several nations is beset by contradictions.
Bir kez daha birkaç ulus için tek bir para birimi fikri çelişkilerle doludur.

More Sentences
para kazanmak earn v.
People react by voting with their feet and go where they can earn a crust.
İnsanlar eylemleri üzerinden tepkilerini göstererek para kazanabilecekleri yerlere gidiyorlar.

More Sentences
(para) biriktirmek save v.
Without a job, I cannot save a Penny.
İşim olmadan bir kuruş bile biriktiremem.

More Sentences
para çekmek withdraw v.
Just let me withdraw cash from the ATM.
Bırakın da bari ATM'den bir para çekeyim.

More Sentences
General
para yatırma investment n.
Tom wished he had put more money into that investment.
Tom o yatırıma daha fazla para yatırmış olmayı diledi.

More Sentences
para birlikleri monetary unions n.
You have also held the Presidency of the monetary union since the middle of last year.
Ayrıca geçen yılın ortasından bu yana Para Birliği Başkanlığını da yürütüyorsunuz.

More Sentences
para toplama fund raising n.
Tom is good at fund raising.
Tom para toplamakta iyidir.

More Sentences
para kazanma earning money n.
Being an orphan, my father had to start earning money at ten.
Bir yetim olan babam, on yaşında para kazanmaya başlamak zorunda kalmıştı.

More Sentences
bozuk para coin n.
Tom picked up the coins.
Tom bozuk paraları topladı.

More Sentences
para cezaları fines n.
Personally speaking, I have greater reservations about your suggestion to replace sanctions with fines.
Kişisel olarak yaptırımların para cezaları ile değiştirilmesi öneriniz hakkında daha büyük çekincelerim var.

More Sentences
kolay para easy money n.
It's easy money.
O kolay para.

More Sentences
para miktarı sum n.
This sum of money won't go far.
Bu kadar para yetmez.

More Sentences
gümüş para silver coin n.
I have several silver coins.
Birkaç gümüş param var.

More Sentences
para çekme (hesaptan/bankadan) withdrawal n.
The volumes of withdrawals from ATMs were higher than expected from the first days onwards.
ATM'lerden para çekme hacimleri ilk günlerden itibaren beklenenden daha yüksekti.

More Sentences
demir para change n.
Tom took some change out of his pocket and gave it to the man.
Tom cebinden demir para çıkardı ve onu adama verdi.

More Sentences
harcanan para cost n.
What we spend is a fraction of the cost of defending Western Europe during the Cold War.
Harcadığımız para, Soğuk Savaş sırasında Batı Avrupa'yı savunmanın maliyetinin çok küçük bir kısmıdır.

More Sentences
tedavül (para için) circulation n.
The euro will come into circulation in 89 days, and it is already the second most important currency in the world.
Euro 89 gün içinde tedavüle girecek ve şimdiden dünyanın en önemli ikinci para birimi haline geldi.

More Sentences
kron (para birimi) crown n.
Does a cup of coffee cost one crown?
Bir fincan kahve bir kron mu?

More Sentences
frank (fransa, belçika, isviçre para birimi) franc n.
The forestry workers'salary is shamefully low - a mere 6900 francs.
Orman işçilerinin maaşları utanç verici derecede düşüktür - sadece 6900 frank.

More Sentences
çok para too much money n.
My wife spends too much money on herself.
Karım kendine çok para harcıyor.

More Sentences
kazanç (para olarak) winnings n.
Don't waste time counting your winnings.
Kazancınızı saymak için vakit kaybetmeyin.

More Sentences
gümüş para silver n.
My brother polished the silver.
Kardeşim gümüşleri parlattı.

More Sentences
para kaynağı funds n.
We exhausted our funds.
Biz para kaynağını tükettik.

More Sentences
bozuk para change n.
Let us students contribute to the welfare of the victims of the earthquake; even loose change will go a long way.
Haydi öğrenciler deprem mağdurlarının iyiliği için katkıda bulunalım; bozuk para bile çok yararlı olacaktır.

More Sentences
eski para old money n.
They say that he has a lot of old money.
Çok fazla eski parası olduğunu söylüyorlar.

More Sentences
kağıt para paper money n.
No government land could be bought with paper money.
Hiçbir hükümet arazisi kağıt para ile satın alınamıyordu.

More Sentences
yeni para fresh money n.
Fresh money is needed to provide aid; not just the money planned for, but new contributions.
Yardım sağlamak için yeni paraya ihtiyaç vardır; sadece planlanan paraya değil, yeni katkılara da.

More Sentences
para birimi currency n.
The transition was very successful, and people accepted the new currency in a positive way.
Geçiş süreci çok başarılı oldu ve insanlar yeni para birimini olumlu bir şekilde kabul etti.

More Sentences
madeni para coin n.
A coin rolled under the desk.
Masanın altına madeni para yuvarlandı.

More Sentences
avrupa para birliği european monetary union n.
I do think it important that there should be even greater transparency in the European Monetary Union.
Avrupa Para Birliği'nde daha da fazla şeffaflık olmasının önemli olduğunu düşünüyorum.

More Sentences
avrupa para sistemi european monetary system n.
During his stewardship he launched the European Monetary System, the forerunner of the single currency.
Yöneticiliği sırasında tek para biriminin öncüsü olan Avrupa Para Sistemi'ni başlattı.

More Sentences
para israfı waste of money n.
This is a waste of money.
Bu para israfı.

More Sentences
çok para harcayan big spender n.
Japanese tourists abroad are big spenders.
Yurt dışındaki Japon turistler çok para harcarlar.

More Sentences
nakit para cash n.
It applies to all citizens of euroland who travel abroad and who wish to obtain their cash from a cash dispenser.
Yurt dışına seyahat eden ve nakit paralarını bir bankamatikten almak isteyen tüm Avrupa vatandaşları için geçerlidir.

More Sentences
birikmiş para float n.
We have enough cash float to get us through the day.
Günü geçirmemize yetecek kadar birikmiş paramız var.

More Sentences
para ihtiyacı want of money n.
The company was in want of money.
Şirketin paraya ihtiyacı vardı.

More Sentences
para iadesi refund n.
I'd like to get a refund.
Para iadesi istiyorum.

More Sentences
para ödülü prize money n.
The prize money enabled me to go on a world cruise.
Para ödülü benim bir dünya seyahatine çıkmamı sağladı.

More Sentences
bozuk para small change n.
I don't have any small change.
Hiç bozuk param yok.

More Sentences
yeterli para enough money n.
Unfortunately, there was never enough money available to really be able to help.
Ne yazık ki, gerçekten yardım edebilmek için yeterli para hiçbir zaman mevcut olmadı.

More Sentences
yeteri kadar para enough money n.
Are you sure you have enough money?
Yeteri kadar paran olduğuna emin misin?

More Sentences
yeterli miktarda para enough money n.
The Member States are simply not prepared to release enough money.
Üye Devletler yeterli miktarda parayı kullanıma açmaya hazır değiller.

More Sentences
aynı para same money n.
In other words, the EU can do a lot more with the same money.
Başka bir deyişle AB aynı parayla çok daha fazlasını yapabilir.

More Sentences
bozuk para chicken feed n.
One hundred dollars is just chicken feed.
Yüz dolar sadece bozuk para.

More Sentences
Common Usage
devletin devlete barış için ödediği para tribute n.
beklenmedik bir para windfall n.
para iadesi rebate n.
para havalesi remittance n.
peşin para cash n.
fazla para çekmek overdraw v.
(para) geri vermek repay v.
General
para toplamak için açılan kampanya a drive for funds n.
adam öldürtmek için ödenen para blood money n.
kağıt para rag n.
kara para black money n.
para taşımaya elverişli kuşak money belt n.
portekiz para birimi escudo n.
savaşta toplanan para war chest n.
zambiya para birimi kwacha n.
fütursuzca para harcayan free spender n.
toplam para (kumarda ortaya konan) pot n.
para basma coinage n.
maaştan hariç kazanılan para perk n.
metal para metal money n.
ufak para copper n.
enflasyon karşısında para arzını azaltma deflation n.
para kesesi pouch n.
para basan kişi minter n.
para toplama kampanyası campaign to raise funds n.
para üstü remainder of money n.
peşin para ready cash n.
sahte para adulterated money n.
para kasası peter n.
kiralayanın süre esasına dayalı ödeme yaptığı ve kat edilen mesafe ne olursa olsun hiçbir ilave para unlimited mileage n.
çok para serious coin n.
hesabı kapatmak için ödenen para settlement n.
biriktirilmiş para savings n.
kara para dirty money n.
para ödülü monetary award n.
para ödülü purse n.
para toplama kampanyası fund raising campaign n.
para (kilisede toplanan) collection n.
para çekmecesi till n.
bozuk para fractional currency n.
para bağışı subvention n.
para hediyesi honorarium n.
para yardımı subsidy n.
sigorta poliçesi üstünden ödenecek para claim n.
sahte para stiff n.
tedavüldeki para coinage n.
madalya ve para bilgisi numismatics n.
hazır para ready money n.
itibarlı para token money n.
batak para bad debt n.
para ile çalışan satış otomatı vending machine n.
zambiya para birimi kwachas n.
üç kuruş para chickenfeed n.
beş para etmez tip rip n.
para sıkıntısı monetary pressure n.
zimmetine para geçiren kimse embezzler n.
para olarak altınla gümüşü oranlı kullanma sistemi bimetallism n.
para cezası mulct n.
brunei para birimi pitis n.
beş para etmez adam trash n.
hayır işine bağışlanan para benefaction n.
para gümüşü coin silver n.
para uzmanı numismatist n.
peşin para ready money n.
para hırsı avarice n.
para idaresi money management n.
para sağlama financing n.
çok para a great deal of money n.
para harcayan kimse expender n.
sahte para plug n.
para üzeri remainder of money n.
para cezaları penalties n.
para destesi bankroll n.
sahte para counterfeit coin n.
iki peni değerinde gümüş para dandiprat n.
macaristan para birimi forint n.
eski ingiltere kanununda vergi veya para cezası ödeme escoting n.
peşin para hard cash n.
demir para specie n.
para cezası kesme estreating n.
çok para getiren moneymaker n.
en düşük arjantin para birimi austral n.
maden para coin n.
hayır işine bağışlanan para beneficence n.
para sızdırma touch n.
ülke para birimi domestic monetary unit n.
çok az para chickenfeed n.
demir para hard money n.
rehin karşılığı borç para veren kimse pawn broker n.
sahte para base coin n.
para durumu finance n.
para yardımı monetary aid n.
para koyma put n.
kefalet (para olarak) surety n.
bir tomar para a wad of money n.
günahları para ile affeden kimse pardoner n.
sahte para queer n.
para isteği demand note n.
nakit para hard cash n.
para canlısı miser n.
para yatıran kimse depositor n.
izlanda para birimi kronur n.
para üstü remainder n.
yığınla para pots of money n.
madeni para sistemi coinage n.
para sağlayan kimse sponsor n.
izlanda bir para birimi eyrir n.
madeni para piece n.
para sızdıran bleeder n.
para ile tutulmuş adam hireling n.
para için yazılan kitap potboiler n.
dünya kadar para pots of money n.
brüt para toplamı gross n.
çek cumhuriyeti para birimi koruny n.
oyundaki para kitty n.
portekiz para birimi conto n.
çok para kazanan big income earner n.
tayin etme (para miktarını) assessment n.
para ve bunun gibi menfaatler sağlayarak ya da hile ile jüriyi etkileme embracery n.
gönderilme (para) remittance of n.
bozuk para bit n.
altın para (süs) sequin n.
kolay kazanılmış para easy money n.
çok para kazanan big earner n.
zimmete para geçirme embezzling n.
trinko para hard cash n.
para kaynağı fund n.
kağıt para paper note n.
para kolay kazanılmıyor money doesn't grow on trees n.
para karşılığı cenaze işlerini üstlenen kimse undertaker n.
ödünç para isteği demand loan n.
bozuk para çantası change purse n.
eski ingiltere kanununda vergi veya para cezası escot n.
para cezası penalty n.
para sızdıran extorter n.
para verme kick in n.
hesaptaki para miktarı credit n.
kilisede para toplama offertory n.
demir para coin n.
beş sentlik madeni para jitney n.
hayır işine para bağışlama benefaction n.
altın para gold n.
hasılat (para olarak) take n.
isveç ve izlanda'da para birimi krona n.
bangladeş'in 100 poisha'ya bölünmüş para birimi taka n.
peşin para ready n.
kağıt para banknote n.
abd beş sentlik para nickel n.
para kurulları currency boards n.
şantajla para alma racket n.
kalp para counterfeit money n.
para farkı agio n.
başlıca amacı para kazanmak olan kimse huckster n.
gümüş para ducat n.
eskiden almanya'da kullanılan altın para kronen n.
para yatıran depositor n.
para basan kimse coiner n.
çekilen para (hesaptan/bankadan) withdrawal n.
para sızdırma shakedown n.
genişlemeci para politikası expansionary monetary policy n.
zararlı bir hayvanın yok edilmesi veya bir suçlunun yakalanması için devletçe verilen para bounty n.
para babası croesus n.
madeni para kutusu coin box n.
para kurumu money agency n.
rus para birimi ruble n.
mütedavil para currency n.
kiralık katillere verilen para blood money n.
peşin para hard money n.
hazır para bankroll n.
ağır para cezası heavy fine n.
para çantası purse n.
bakır para copper n.
hindistan para birimi rupee'nin yüzde biri paise n.
madalya veya para üzerindeki yazı inscription n.
birkaç işten para kazanan kişi double earner n.
gönderilen para remittance n.
hayır işine para bağışlayan benefactor n.
çin para birimi yuan n.
para bağışı purse n.
para vb devir hızı turnover n.
estonya cumhuriyeti para birimi kroon n.
ortada biriken para jackpot n.
para cezası verme amercement n.
ortaya konan para pot n.
yüz (para, madolyon vb) obverse n.
havale ile para gönderme remittance n.
para sürme bid n.
peşin para the ready n.
para cüzdanı purse n.
kalp para queer n.
para değiştirme kurumu money changer's business n.
para tuncu coinage bronze n.
birine bazı gerçekleri söylememesi verilen para hush money n.
gambia para birimi dalasi n.
beklenmedik bir para/hediye/yardım windfall n.
çok para getiren money maker n.
para sorunu currency question n.
zimmetine para geçiren kimse peculator n.
para toplama collecting n.
tık para prompt n.
bir şeyin satın alınmasında para yerine geçen belge token n.
altın para gold coin n.
zimmetine para geçiren embezzler n.
para çekme makinası cash point n.
temiz para chink n.
ortaya konan para kitty n.
para şişkinliği inflation n.
kızılderililerin para olarak kullandığı boncuklar wampum n.
para (bir suçlunun yakalanması için devletçe verilen) bounty n.
para darlığı deflation n.
para cüzdanı wallet n.
para vb bulma accommodation n.
kolay kazanılıp kolay harcanılan para easy money n.
para (masrafları karşılayan) reimbursement n.
çok para pots of money n.
bol (para) pot n.
para sızdırma gouge n.
tedavüldeki para hard currency n.
para çantası moneybag n.
para cezasına çarptırma mulcting n.
para kasası safe box n.
önemsiz miktarda para peanut n.
para ağaçta yetişmez money doesn't grow on trees n.
para sıkıntısı penury n.
ihmalkarlık için para cezası doomage n.
angola para birimi kwanza n.
para olarak hasılat the takings n.
maaştan hariç kazanılan para perquisite n.
çek cumhuriyeti para birimi koruna n.
helal para money that's been honestly earned n.
avrupa para birimi european currency unit n.
danimarka ve norveç para birimi kroner n.
para ödülü monetary reward n.
para sıkıntısı financial pressure n.
isveç para birimi kronor n.
danimarka ve norveç para birimi krones n.
bir para biriminden diğerine geçişte alınan komisyon agio n.
25 sent değerindeki madeni para quarter n.
honduras para birimi lempira n.
bir çeşit ingiliz altını (para) sovereign n.
ödünç para accommodation n.
bağışlanacağına dair söz verilmiş olan para pledge n.
para için yapan kimse professional n.
gönderme (para) remittance of n.
para toplama collection n.
trinko para the ready n.
çek cumhuriyeti para birimi korunas n.
büyük miktar (özellikle para) mint n.
para yatırma placement n.
para hırsı itching palm n.
ufak para small change n.
para değeri monetary value n.
ortaya konan para pool n.
para yatırma lodgement n.
para sızdırma extortion n.
para havalesi cash remittance n.
para herşeyi satın alamaz money can't buy everything n.
hazır para ready n.
bankadaki para money on deposit n.
para babası moneybags n.
uluslararası para fonu the international monetary fund n.
para kaynağı financing n.
geri ödenen para refund n.
nakit para currency n.
bozuk para çantası purse n.
madeni para token n.
peşin para esası cash basis n.
para ile plak çalan otomatik pikap jukebox n.
faiz karşılığı borç para veren kimse moneylender n.
zimmetine para geçiren defalcator n.
iskambilde ortaya konulan para pool n.
beş sentlik metal para picayune n.
aşırı yüksek faizle para verme veya alma shylocking n.
para üstünü az vererek birini kandıran shortchanger n.
ön yüzü (para/madalyon) obverse n.
kirli para kazanan kimse spiv n.
yasadışı para kazanan kimse spiv n.
para darlığı stringency n.
çok para big money n.
bozuk para fractional money n.
bozuk para loose cash n.
kağıt para paper n.
kağıt para note n.
kağıt para soft money n.
yuvarlak para even money n.
yumuşak para soft currency n.
yırtık para destroyed banknote n.
zayıf para weak currency n.
yeni basılmış madeni para new coinage n.
para cezası scot n.
postayla para havalesi postal money order n.
para üstü change n.
nötr para neutral money n.
diğer taraf (kaset, demir para) flipside n.
diğer taraf (kaset, demir para) flip side n.
para için yazılan yazı potboiler n.
kara para illicit money n.
madeni para metallic currency n.
nikaragua para birimi cordoba n.
eski etiyopya para birimi birr n.
bolivya'nın para birimi boliviano n.
ekvador para birimi sucre n.
israil para birimi shekel n.
kazakistan para birimi tenge n.
moğolistan'ın 100 möngü değerindeki para birimi tughrik n.
moğolistan'ın 100 möngü değerindeki para birimi tugrik n.
moğolistan para birimi mongo n.
vanuatu para birimi vatu n.
para lastiği money band n.
para lastiği money rubber band n.
para transferi money transfer n.
sahte para forged money n.
sahte para imitation money n.
sahte para counterfeit money n.
sahte para fake currency n.
çürük para counterfeit money n.
euro para birimi euro currency n.
para toplama fundraising n.
ana para principal n.
dünya para piyasası world finance n.
moğolistan para birimi tugrik n.
polonya para birimi grosz n.
nijeryanın para birimi naira n.
eskiden para ile çalınan otomatik pikap nickelodeon n.
beş sentlik para nickel n.
zambiyanın para birimi ngwee n.
para toplamak için düzenlenen sosyal etkinlik fundraiser n.
para toplayan kimse fundraiser n.
havadan kazanılan para unearned income n.
bir çanta para a bag of money n.
beş para etmez kimse clamjamphrie n.
para yardımı monetary assistance n.
para tutkusu avarice n.
para basma yetkisi prerogative (right) of coining money n.
günlük para çekme limiti daily withdraw limit n.
para ve mal varlığı soruşturması investigation into personal finances and assets n.
para ve mal varlığı soruşturması financial asset investigation n.
para toplama amacıyla düzenelenen sosyal etkinlik fundraiser n.
para toplamak için düzenlenen etkinlik harambee n.
para hırsı mammonization n.
fazla para çekme overdrawing n.
yatırılan para deposit n.
kağıt para bill n.
ödünç para credit n.
madeni para basma coinage n.
para sistemi coinage n.
madeni para coinage n.
10 sent değerindeki madeni para dime n.
para havalesi remittance n.
postayla gönderilen para remittance n.
iş kurmada gereken para finance n.
yasaya uygun olarak alınması gereken para legal-tender n.
bozuk para chicken-feed n.
aşırı para harcayan kimse free-spender n.
avrupa para piyasası euro-dollar market n.
yarım dolarlık madeni para half-a-dollar n.
para-psikoloji para-psychology n.
para değiştirme kurumu money-changer's business n.
sağlam para hard currency n.
madeni para hard cash n.
para bolluğu inflation n.
peşin para cash n.
on sent madeni para dime n.
epey para harcama splurge n.
kağıt para treasury certificate n.
kağıt para money bill n.
gümüş para silver currency n.
gümüş para silver money n.
bozuk para divisional coin n.
harcanan para outlay n.
kabloyla yapılan para transferleri cable transfer n.
küçük para çantası purse n.
umulmadık yerden gelen para veya mal wind fail n.
geri verilen para refund n.
beklenmedik yerden gelen para windfall n.
kazanılan para winnings n.
para tutacağı money grip n.
etiket (trafik) para cezası ticket n.
gerekli para wherewithal n.
para tuzağı money trap n.
para tuzağı money pit n.
az miktarda para small amount of money n.
az para small amount of money n.
ganimet olarak verilen para prize money n.
ganimet olarak alınan para prize money n.
madeni para ayar kutusu pyx n.
para çantası bursa n.
para koleksiyoncusu coin collector n.
para koleksiyoncusu money collector n.
para koleksiyoncusu numismatist n.
para kazandıran money-winning n.
kız isterken onun için talep edilen para dowry n.
bazı toplumlarda gelinin veya ailesinin damada verdiği para veya mal dowry n.
ciğeri beş para etmez rotter n.
ciğeri beş para etmez scalawag n.
ciğeri beş para etmez worthless person n.
ciğeri beş para etmez milk livered man n.
ciğeri beş para etmez badmash n.
bahse konan para stake n.
para adına öldürme killing in the name of money n.
bozuk para mintage n.
para biriktirme saving money n.
para sandığı kist n.
para basım evi mint n.
para kemeri money belt n.
para havalesi money order n.
para kesesi burse n.
gümüş bozuk para silver coinage n.
yeterli miktarda para sufficient amount of money n.
ispanya’da mağribiler zamanında kullanılan altın para spanish maravedí n.
ispanya’da mağribiler zamanında kullanılan altın para maravedi n.
havale edilmiş para remitted money n.
para kazanma hırsı ambition to make money n.
nakit para cash money n.
peşin para cash money n.
hayır için para toplanılan hafta rag week n.
cadılar bayramında çocukların kapı kapı dolaşıp şeker veya para istemeleri trick-or-treating n.
bir şey için ayrılmış para a put away n.
ana para birimi chief monetary unit n.
borç para a loan of money n.
kolay kazanılmış para easily gotten money n.
kolay kazanılmış para easily earned money n.
adli para cezası punitive fine n.
para ve toplum money and society n.
tribünlerden sahaya atılan bozuk para a coin thrown from the stands n.
altın para klipsi gold money clip n.
damadın gelinin ailesine verdiği para veya mal bride price n.
akıllı para the smart money n.
para kazanmanın zorlukları the difficulties of earning money n.
para makinesi money machine n.
faizle borç para veren pawnbroker n.
faizle borç para veren loaner n.
bozuk para koleksiyoncusu coin collector n.
bozuk para koleksiyonculuğu coin collecting n.
madeni para koleksiyonculuğu coin collecting n.
madeni para koleksiyoncusu coin collector n.
pokerde başlangıçta ortaya konan para ante n.
sahte para transferi phony wire transfer n.
atm'ye para sıkışması (the money) be stuck in atm machine n.
tuzak para bait money n.
para karşılığı zor işler yapan kişi hack n.
para toplamak amacıyla düzenlenen balo benefit ball n.
para ödüllü boks maçı barney n.
damadın gelinin ailesine verdiği para veya mal bridewealth n.
damadın gelinin ailesine verdiği para veya mal bride wealth n.
para hırsı acquisitiveness n.
para yediren briber n.
düşük faizle alınan para cheap money n.
para sızdıran kişi chiseler n.
para makbuzu chit n.
piyasadaki para miktarı circulation n.
para sızdıran kişi chiseller n.