a - Turc Anglais Dictionnaire

a

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "a" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 14 résultat(s)

Anglais Turc
General
a n. en yüksek not
His essay gave only a superficial analysis of the problem, so it was a real surprise to him when he got the highest grade in the class.
Yazdığı kompozisyon problemin sadece yüzeysel bir analizini içeriyordu, bu yüzden sınıftaki en yüksek notu alması onun için gerçek bir sürpriz oldu.

More Sentences
a n. bir
My only criticism is that it is a timeless speech.
Benim tek eleştirim bunun zamansız bir konuşma olması.

More Sentences
Modern Slang
a n. göt
I call a fig a fig, a spade a spade.
Ben göte göt derim.

More Sentences
General
a n. belirli bir tür veya nitelikteki
a n. ingiliz alfabesinin birinci harfi
a n. en iyi kaliteyi simgeleyen harf
a n. (herhangi) bir
Technical
a n. argonun simgesi
a n. amperin simgesi
a n. atom ağırlığı
Biology
a n. a kan grubu
Linguistics
a abrev. miktar belirtir
Modern Slang
a n. en küçük sütyen bedeni
a n. kıç

Sens de "a" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
have a bath v. yıkanmak
Father is having a bath.
Babam yıkanıyor.

More Sentences
leave a mark v. iz bırakmak
The wet vase left a mark on the table.
Islak vazo, masanın üzerinde iz bıraktı.

More Sentences
a little bit adv. birazcık
Could we request that the bells be rung a little bit earlier?
Zillerin biraz daha erken çalınmasını talep edebilir miyiz?

More Sentences
a little bit adv. azıcık
But, I don't eat even a little bit of meat.
Ama ben azıcık bile et yemem.

More Sentences
General
a hunch n. önsezi
I have a hunch.
Bir önsezim var.

More Sentences
a straight answer n. doğru bir cevap
I'd like a straight answer.
Doğru bir cevap istiyorum.

More Sentences
rent a car n. araç kiralama
Renting a car was the best option.
Araç kiralamak en iyi seçenekti.

More Sentences
a state secret n. bir devlet sırrı
Why is this a State secret?
Bu neden bir Devlet sırrı?

More Sentences
a small village n. küçük bir köy
My brother lives in a small village.
Erkek kardeşim küçük bir köyde yaşıyor.

More Sentences
a rough time n. zor zamanlar
You'll have a rough time.
Zor zamanlar geçireceksin.

More Sentences
a one-off n. bir defalığına
This surplus is not a one-off.
Bu fazlalık bir defaya mahsus değildir.

More Sentences
a live broadcast n. canlı yayın
A drunk TV presenter vomited during a live broadcast.
Sarhoş bir TV sunucusu, canlı yayın esnasında istifra etti.

More Sentences
a vital role n. hayati bir rol
I did so because local authorities in regions play a vital role in implementing European law.
Bunu yaptım çünkü bölgelerdeki yerel makamlar Avrupa hukukunun uygulanmasında hayati bir rol oynamaktadır.

More Sentences
a prominent role n. önemli bir rol
Starting with Parliament, our institutions must play a prominent role in the coming weeks and months.
Meclisten başlayarak kurumlarımız önümüzdeki haftalarda ve aylarda önemli bir rol oynamalıdır.

More Sentences
a key role n. önemli bir rol
He played a key role in the movement.
Harekette önemli bir rol oynadı.

More Sentences
a major role n. büyük bir rol
The National Security Council continues to play a major role in political life.
Milli Güvenlik Kurulu, siyasal yaşamda büyük bir rol oynamaya devam etmektedir.

More Sentences
a close friend n. yakın arkadaş
Tom has been a close friend of mine for years.
Tom yıllardır benim yakın arkadaşımdır.

More Sentences
a literal translation n. birebir çeviri
They can add a literal translation.
Birebir çevirisini ekleyebilirler.

More Sentences
a game plan n. bir oyun planı
Tom came in with a game plan.
Tom bir oyun planıyla geldi.

More Sentences
a big place n. büyük bir yer
The world is a big place.
Dünya büyük bir yer.

More Sentences
a minor detail n. küçük bir ayrıntı
Mr Pirker says that is a minor detail; to me it looks like a disaster.
Sayın Pirker bunun küçük bir ayrıntı olduğunu söylüyor; bana göre bu bir felaket gibi görünüyor.

More Sentences
a different country n. başka bir ülke
I need to move to a different country.
Başka bir ülkeye taşınmalıyım.

More Sentences
a distant relative n. uzaktan bir akraba
Tom is a distant relative of mine.
Tom benim uzaktan bir akrabam.

More Sentences
Common Usage
assert a claim v. bir iddia öne sürmek
raise a claim v. bir iddia öne sürmek
get a fever v. ateşi olmak
go on a walk v. yürüyüşe çıkmak
General
a pack of lies n. yalan dolan
a small islamic monastery n. zaviye
tete a tete n. özel görüşme
a demanding job n. çok emek isteyen iş
a meadowy place n. çayırlık
a new lease of life n. yeniden doğma
tip for a messenger n. ayakteri
eased off a fraction n. borsada fiatların az miktarda düşmüş olması
onset of a season n. mevsiminin gelmesi
a verse from the koran n. kuran´dan bir ayet
limit of a sequence n. dizinin limiti
repeating a year at school n. çift dikiş
being a writer n. muharrirlik
repeater of a class n. çifte dikiş
a weak person n. çiroz
a large wrasse n. labros
being a worker n. emekçilik
mouth of a river n. nehir ağzı
a drive for funds n. para toplamak için açılan kampanya
with a meal n. yemekli
a sea of faces n. insan kalabalığı
a pertinent remark n. yerinde bir söz
scale of a balance n. kefe
manager of a branch n. şube müdürü
a bairam day n. bayram günü
a fine distinction n. ince fark
a dealer in old stamps n. eski pul satıcısı
meat of a walnut n. ceviz içi
the calm before a storm n. fırtınadan önceki sessizlik
a live issue n. günün önemli sorunu
a very bright shade of pink n. çingene pembesi
a kind of shalwar n. çakşır
a crack shot n. keskin nişancı
damage to a building n. bina hasarı
a friend in need n. kara gün dostu
being a stranger n. yabancılık
a pillar of society n. bir yerin eşrafından olan biri
a plum job n. çok iyi bir iş
adopted girl brought up as a servant n. ahretlik
a citizen of turkey n. türk vatandaşı
a shot in the arm n. birine birdenbire moral veren bir şey
assistant to a professor in an islamic university n. muid
spike on a goad n. nodul
a full week n. olaylarla dolu bir hafta
a similar one n. misil
kernel of a seed n. çekirdek içi
a pair of shoes n. bir çift ayakkabı
a bad turn n. kötülük
a fainting fit n. güçlü bir duygunun ortaya çıktığı an
just a couple of words n. iki çift laf
a pair of scales n. terazi
bric a brac n. biblolar
being a nun n. rahibelik
the rim of a circle n. bir çemberin kenarı
provisions for a journey n. yolluk
profession of a doctor n. doktorluk
owner of a shop n. dükkan sahibi
a clear day n. bütün gün
being a boss n. patronluk
a stormy passage n. fırtınalı deniz yolculuğu
leg of a boot n. konç
a good bit n. hayli
transfer a call n. telefon aktarma
council of a state n. divan
half a decade n. beş yıl
a bad mark n. zayıf not
a scrap of evidence n. çok ufak bir delil
the habit of using a certain expression n. ağız alışkanlığı
a request for help n. yardım dileme
a man of means n. han hamam sahibi
a good mouser n. avcı kedi
being a thinker n. düşünürlük
a drink of water n. bir yudum su
a clear conscience n. gönül rahatlığı
a matter of life and death n. hayat memat meselesi
draft of a law n. kanun tasarısı
a bleeding heart n. herkese sempati duyan
a twist of the wrist n. ustalık
having a profession n. meslek sahibi
a dark day n. kötü gün
a mere flea n. devede kulak
a fair sum n. bir hayli
lining of a coat n. fodra
a pair of denims n. kot pantolon
case for a rifle n. tüfek kılıfı
inner part of a fortress n. kale içi
a puff of smoke n. duman kümesi
a matter of life or death n. çok önemli
a glass of water n. bir bardak su
a hunch n. içine doğma
a dithering idiot n. sarsak
being a chief n. reislik
the crescent and the star on top of a minaret n. alem
a tenth part n. ondalık
flour containing a lot of bran n. paspal
transfer of the seat of a firm n. bir firmanın merkezinin yer değiştirmesi
being a poet n. ozanlık
the work of a machinist n. makinistlik
a matter of 5 cents n. 5 kuruş bir şey
a man of few words n. az konuşan adam
be in a request n. tutulmak
a student who learns parrot fashion n. ezberci (öğrenci)
a love nest n. aşk yuvası
a matter of life an death n. ölüm kalım meselesi
a great deal of money n. çok para
a great nuisance n. püsküllü bela
a whale of a fellow n. çam yarması
a span of seven years n. yedi yıllık bir süre
a long way to hoe n. zahmetli iş
a threadbare joke n. bayat espri
being a worker n. amelelik
a couple of minutes n. birkaç dakika
fiscal director of a district n. mal müdürü
a contradiction in terms n. sözlerde çelişme
globe of a lamp n. lamba karpuzu
a veil of dust n. toz perdesi
a run of luck n. şans zinciri
period of a disease n. hastalık süresi
gift for a poem of praise n. caize
a friend of ours n. bir dostumuz
a chirring sound n. cırıltı
a man of a few words n. az konuşan adam
a wet day n. yağmurlu bir gün
the rights of a guest n. misafir hakları
term of a contract n. kontrat süresi
a drag on someone n. ayak bağı
a dark day n. karanlık gün
a good long time n. hayli uzun zaman
a british subject n. britanya vatandaşı
the last tooth of a decrepit n. peynirdişi
assistant to a professor n. asistan
a smasher of a girl n. güzel kız
a great occasion n. büyük şans
a man of the world n. görmüş geçirmiş adam
a white lie n. zararsız yalan
a plum post n. herkesin istediği bir iş
lock piece of a yoke n. zelve
a fool's errand n. saçma bir iş
being a trainer n. antrenörlük
a private person n. kendinden bahsetmekten kaçınan kimse
a mackerel n. lipari
a close shave n. kıl payı kurtuluş
sale of foodstuffs by a municipality so as to regulate the prices n. tanzim satışı
a hard nut to crack n. çetin ceviz
a piece of advice n. öğüt
a large white falcon n. şahbaz
a tall story n. palavra
being a prophet n. nübüvvet
a period of political unrest n. siyasi kargaşaların olduğu bir dönem
a face as long as a fiddle n. suratı iki karış
crest of a wave n. dalga tepesi
ring put around a stove pipe n. boru bileziği
dropping a brick n. pot kırma
chief of a branch n. şube müdürü
a kind of folk dance n. bar
a matter of priority n. öncelik durumu
caretaker of a museum n. müze müdürü
tooth of a comb n. tarak dişi
a piece of advice n. tavsiye
pit under a loom n. çulha çukuru
a batch of books n. bir parti kitap
a matter of opinion n. herkesin değişik düşündüğü bir konu
a running battle n. uzun süren bir ihtilaf
a tambourine with jingles n. def
a ready pen n. iyi yazı yazma yeteneği
a warm reception n. sıcak karşılama
a large bonito n. akyabalığı
a hundred n. yüz 100
a sense of responsibility n. sorumluluk duygusu
a reddish tint n. kırmızımsı bir renk
a lasting impression n. büyük bir etki
a shot in the dark n. körü körüne bir deneme
a fair amount n. bir miktar
luminosity of a star n. yıldız parlaklığı
the operation of a shipping line n. armatörlük
growl of a bear n. ayı homurtusu
a gleam of hope n. bir ümit ışığı
a bare chance n. zayıf bir ihtimal
a remote chance n. uzak bir ihtimal
a high boot n. sokman
person who works on a morning shift n. sabahçı
a remote possibility n. küçük bir olasılık
head of a boil n. çıban başı
a ball of wool n. yün yumağı
a breath of fresh air n. yeni bir soluk
a large carp n. sarıbalık
a marked difference n. belirgin bir fark
a bad sailor n. deniz tutan kimse
a pair of dungarees n. kot
a famous flower shop in old istanbul of ottoman empire n. sabuncakis
a bone to pick n. kafasını kurcalayan
a bone to pick n. çözülmesi gereken sorun
a bone to pick n. kafasını meşgul eden şey
a labor of love n. zevk için yapılan iş
a piece of money n. ilginç antika sanat eseri
a case in point n. söz konusu edilen şeyin bir örneği
a case in point n. tipik bir örnek
one of a kind n. türünün tek örneği
inhabitants of a neighborhood n. mahalleli
a curate's egg n. hem iyi hem kötü
five in a row n. beşi bir arada
selling a product, service or idea n. ürün veya düşünce satışı
a big deal n. büyük marifet
a considerable amount n. büyük bir miktar
lack of a devotion to one´s country or family n. hamiyetsizlik
forty at a time n. kırkar
order arranged a to z n. alfabetik sıra
a/d converter n. analog sinyalleri dijitale dönüştüren çevirici
a fault n. bir hata
a particular importance n. ayrı bir önem
making a restriction n. tasarrufta bulunma
a matter of pride n. gurur meselesi
a minor difference n. çok az fark
a bird in a tree n. ağaçtaki kuş
video in a window n. pencere içinde video
minimize a weakness n. zayıflığı gidermek
a face like thunder n. sinirli bir yüz ifadesi
a slim chance n. az şans
a thorn in the flesh n. zorluk
a vast majority of researchers n. araştırmacıların çoğu
a bolt out of the blue n. hiç beklenmedik bir olay
a bolt out of the blue n. hiç beklenmedik bir iş
a bolt out of the blue n. hiç beklenmedik bir haber
a bolt from the blue n. hiç beklenmedik bir olay
a bolt from the blue n. hiç beklenmedik bir iş
scalable slope of a mountain n. dağın tırmanmaya elverişli yamacı
a blend of the two n. ikisinin ortası
(someone/something) which is a blend of the two n. ikisinin ortası
a few words n. iki çift söz
a good night's sleep n. iyi geceler öpücüğü
pursuing a career n. kariyer (meslek) edinme
mouth of a road n. yol ağzı
a must for every household n. her eve lazım
(a) clear understanding n. net (bir) kavrama
a sincere prayer n. içten dua
a heartfelt prayer n. içten dua
a good news n. güzel bir haber
like a house on fire n. hızla
patience of a saint n. peygamber sabrı
a man in the limelight n. günün adamı
penholder (for a nib) n. kalem sapı
a place of refuge n. sığınacak liman
transfer of a factory n. bir fabrikanın devri
quarter of a century n. çeyrek yüzyıl
assigning a period n. süre verme
a victim of discrimination n. ayrımcılık kurbanı
giving a security n. teminat verme
a vehement speaker n. ateşli konuşmacı
a bag of nerves n. sinir küpü
a snake in the grass n. yüze gülüp arkadan kuyu kazan
a streak of winnings n. galibiyet serisi
a streak of wins n. seri galibiyet
a two-and-a-half lira coin n. iki buçukluk
add-a-bead n. ekli boncuk
a table-top item n. sofralık
being a son-in-law n. damatlık
a knock-down drag-out fight n. şiddetli ağız kavgası
a well-wisher n. duacı
a great mischief-maker n. fesat kumkuması
a five-star hotel n. beş yıldızlı otel
a kind of fat-tailed sheep n. dağlıç
a knock-down drag-out fight n. meydan kavgası
bric-a-brac n. biblolar
a free-for-all n. mahalle kavgası
half-a-dollar n. yarım dolar
chock-a-block n. hıncahınç
employment of a person in according of a contract in the ottoman empire n. icare-i ademi
ethics of a institution-enterprise-organization n. işletme ahlakı
cock-a-doodle-doo n. horoz ötüşü
culture of a institution-enterprise-organization n. kurum kültürü
half-a-crown n. eski ingiliz parası
putting on a belt during a master ceremony according to an ahi-order n. şed kuşanma
one-tenth of a hectare n. dekar
pit-a-pat n. çarpıntı
rub-a-dub n. davul sesi
horns of a dilemma n. aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık
inherent characteristic of a system n. sistemin özeğrisi
a state of chaos n. kaos ortamı
adam and eve on a raft n. kızarmış ekmek üzerine kırılmış iki yumurta
a compulsive shopper n. alışveriş delisi
a complement of activities n. faaliyetler bütünü
a one-off n. bir seferliğine
(a) relationship based on self-interest n. çıkar ilişkisi
a recent study n. son zamanlarda yapılmış bir araştırma
a different standpoint n. başka bir açı
a different standpoint n. farklı bir
a good news of increase/raise of salary n. (memura/işçiye vb) zam müjdesi
a promised land n. vaadedilmiş toprak
publish a report n. rapor yayınlamak
a touch of hope for low-incomers n. dar gelirliye umut kapısı
admission in a hospital n. hastaneye kabul
a statement made at a police station n. karakol ifadesi
a bird's-eye view n. şöyle bir bakış
a bird's-eye view n. üstünkörü bakış
a marriage based on love n. aşk evliliği
confinement in a fortress n. kalebentlik
a mecca n. çok önem verilen yer
a mecca n. kutsal sayılan yer
a minute inquiry n. detaylı inceleme
a poor chance n. zayıf ihtimal
a distant memory n. derinlerdeki bir hatıra
a rich culture n. zengin bir kültür
a period of shortage n. kıtlık dönemi
a large section of the community n. toplumun geniş kesimi
a period of famine n. kıtlık dönemi
a mountain of washing up n. dağ gibi bulaşık
a reasonable level n. makul bir seviye
a breaking news n. bir son dakika gelişmesi
a flash news n. bir son dakika gelişmesi
a last minute development n. bir son dakika gelişmesi
a bleeding wound n. kanayan bir yara
fragrance of a flower n. çiçek kokusu
a live broadcast n. naklen yayın
a live broadcast stream n. canlı yayın akışı
a first in the world n. dünyada bir ilk
a traffic tragedy n. trafik faciası
a vast majority of public n. halkın geniş bir kesimi
a jar of jam n. bir kavanoz reçel
a strong emotional bond n. güçlü bir duygusal bağ
a man with style n. tarz sahibi adam
a new breath n. yeni bir soluk
a lady with style n. tarz sahibi bayan
a pair of glasses n. gözlük
a historic victory n. tarihi bir zafer
a historic success n. tarihi başarı
a timely response n. zamanında müdahale
a thousand and one nights n. 1001 gece masalları
a short delay n. kısa bir gecikme
a brief delay n. kısa bir gecikme
a jar of sugar n. bir kavanoz şeker
a glass of beer n. bir bardak bira
a strong feeling of guilt n. ağır suçluluk duygusu
a day of sorrow n. üzücü gün
a road of no return n. dönüşü olmayan yol
the birth of a child n. bebeğin dünyaya gelmesi
a fairy tale wedding ceremony n. dillere destan bir düğün
a sharp break n. keskin bir dönüş
a teaching story n. öğretici hikaye
a movie-like story n. film gibi hikaye
three meals a day n. günde üç öğün yemek
a glass of wine n. bir kadeh şarap
a great risk n. büyük bir risk
a major risk n. büyük bir risk
a tarnished reputation n. lekelenmiş itibar
a flyblown reputation n. lekelenmiş itibar
a common idea n. yaygın düşünce
a nonsmoker n. sigara içmeyen kimse
a night to remember n. hatırlanacak bir gece
a security vulnerability n. güvenlik zaafı
a last goodbye n. son bir elveda
a beautiful lady n. güzel bir bayan
a viable alternative n. geçerli bir seçenek
a changing environment n. değişen bir çevre
a few points worth stressing n. üzerinde durulması gereken birkaç konu
a bevy of people n. kalabalık bir grup insan topluluğu
a vital role n. büyük bir rol
a primary role n. büyük bir rol
a vital role n. önemli bir rol
visiting a neighbor n. komşu gezmesi
visiting a neighbor n. komşuyu ziyaret etme
a certain time period n. belli zaman periyodu
a tale of the cities n. (bu) kentlerin öyküsü
a seemingly impossible task n. imkansız gibi görünen bir görev
a slight chance n. yok denecek kadar az şans
a well-known member n. tanınmış bir üye
a well-known member n. ünlü bir üye
a pair of dice n. bir çift zar
a public place n. halka açık mahal
a strong criticism n. sıkı bir eleştiri
a serious criticism n. sıkı bir eleştiri
a bitter criticism n. sıkı bir eleştiri
a bitter criticism n. acı bir eleştiri
a man of honour n. onurlu adam
a man of honour n. şerefli adam
a female knight n. kadın şövalye
three-and-a-half-hour meeting n. üç buçuk saatlik toplantı
a great loss of time n. büyük zaman kaybı
ultimo tango a parigi n. paris'te son tango
a total fiasco n. tam bir fiyasko
a total flop n. tam bir fiyasko
death at a young age n. genç yaşta ölüm
a colorful show n. renkli bir gösteri
a pair of gloves n. bir çift eldiven
living in a foreign country n. yabancı bir ülkede yaşama
a rare occasion n. ender rastlanır durum
a time in the past n. geçmişte bir zaman
death of a soldier n. bir askerin ölümü
a technical disipline n. teknik bir disiplin
get a blister n. vücudun bir noktasının su toplaması
chasing a mirage n. bir serabı/hayali kovalama
a momentary pleasure n. bir anlık zevk
a deep-rooted history n. köklü bir tarih
a bar of chocolate n. bir kalıp çikolata
a month-long recess n. bir aylık ara
a hard woman n. zor kadın
a literal translation n. birebir tercüme
a word-for-word translation n. birebir tercüme
a word-for-word translation n. birebir çeviri
a wide spectrum of colors n. geniş renk yelpazesi
a full range of services n. her çeşit/türlü hizmet
a wide selection of colours n. geniş renk yelpazesi
a man with an ankle holster n. ayak bileğinde silah kılıfı olan adam
a correction message n. düzeltme mesajı
a sharp stick n. keskin bir sopa
a fishing pole and bait n. bir olta ve yem
a series of choices n. seçimler dizisi
a bottle of peroxide n. oksijenli su şişesi
a copy of the flight plan n. uçuş planın bir kopyası
a spy novel n. casusluk romanı
a border town n. bir sınır kasabası
a licensed pilot n. lisanslı pilot
a high-paying firm n. yüksek ücretli bir firma
a piece of metal n. bir metal parçası
a search party n. kayıp arama ekibi
a natural explanation n. doğal bir izah
a repeating rifle n. mükerrer ateşli tüfek
a crack shot n. usta bir nişancı
a natural explanation n. doğal bir açıklama
a bathroom with a toilet n. tuvaletli banyo
a put away n. bir şey için ayrılmış para
a murder suspect n. katil zanlısı
a top-secret unit n. çok gizli bir birim
want to be a teacher n. öğretmen olmak istemek
a fountain of blood n. bir kan çeşmesi
a small town near a lake n. gölün kıyısında küçük bir kasaba
a-year-training n. bir yıllık eğitim
a crime investigation n. bir suç araştırması
a strong odor n. keskin koku
a former marine n. eski bir deniz piyadesi
a minor detail n. ufak bir ayrıntı
a rational behavior n. makul bir davranış
a month's work n. bir aylık bir iş
a one-room schoolhouse n. tek sınıflık okul binası
a fake exchange n. sahte bir takas
a false impression n. yanlış bir izlenim
a series of muscle contractions n. bir dizi kas kasılması
a great attention n. büyük bir dikkat
a great care n. büyük bir dikkat
pat-a-cake n. şarkılı bir çocuk oyunu
a progressive school system n. ilerici bir okul sistemi
a difficult period n. zorlu bir dönem
a hard period n. zorlu bir dönem
a big commotion n. büyük kargaşa/karmaşa
product of a number n. bir sayının çarpımı/katı
a catch-all term n. kapsamlı/kapsayıcı terim
a change of clothes n. yedek elbise
a wall of flesh n. etten duvar
a temporary hospital n. geçici hastane
a homosexual lawyer n. eşcinsel bir avukat
a recreational drug user n. eğlence amacıyla arada sırada uyuşturucu kullanan kimse
a film reminiscent of the eighties/80s n. seksenlerin ruhunu yansıtan film
a film in/reflecting the sprit of the 80s n. 80'lerin ruhunu yansıtan film
a film reminiscent of the eighties/80s n. 80'lerin ruhunu yansıtan film
a plain expression n. yalın bir anlatım
a slow dance n. yavaş bir dans
a terrible traffic accident n. korkunç bir trafik kazası
a clear mind n. salim kafa
a part of the group n. grubun bir parçası
a tongue-lashing n. azar
a tongue-lashing n. zılgıt
a mourning atmosphere n. matem havası
two of a kind n. tıpatıp
a great development n. büyük bir gelişme
pied-a-terre n. garsoniyer
a skinny kid n. cılız bir çocuk
a modest budget n. mütevazı bir bütçe
a top lawyer n. üst düzey bir avukat
a well-thought-out phrase n. iyi düşünülmüş bir söz
a low-key ceremony n. sade bir tören
taking a trick n. briçte el alma
the universe in a nutshell n. ceviz kabuğundaki evren (kitap)
a promising star n. gelecek vadeden bir yıldız
a promising star n. geleceğin yıldızı