-in - Turc Anglais Dictionnaire

-in

Sens de "-in" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 11 résultat(s)

Anglais Turc
General
-in adv. protesto anlamı veren kombinasyon
-in adv. toplanma anlamı veren kombinasyon
-in suf. toplu gösteri anlamı veren son ek
-in suf. toplu aktivite anlamı veren son ek
-in suf. nötr kimyasal bileşik anlamı veren son ek
-in suf. nötre yakın kimyasal bileşik anlamı veren son ek
-in suf. enzim anlamı veren son ek
-in suf. antibiyotik anlamı veren son ek
-in suf. (halojen isimlerinde) kimyasal element anlamı veren son ek
-in suf. ilaç anlamı veren son ek
Medical
-in suf. antijen anlamı veren son ek

Sens de "-in" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 2 résultat(s)

Turc Anglais
General
-in of prep.
-in its pron.

Sens de "-in" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
be stuck in v. mahsur kalmak
Have you ever been stuck in an elevator?
Hiç asansörde mahsur kaldınız mı?

More Sentences
get in v. (arabaya) binmek
I got in the cab.
Taksiye bindim.

More Sentences
tuck in v. sokmak
Your shirt's not tucked in.
Gömleğini içine sokmamışsın.

More Sentences
call in v. (birini ) (bir yere) çağırmak
The Agency for Reconstruction also itself called in OLAF in relation to the contract of a questionable external advisor.
Yeniden Yapılanma Ajansı da şüpheli bir dış danışmanla yapılan sözleşmeyle ilgili olarak OLAF'ı bizzat çağırmıştır.

More Sentences
in time adv. zamanla
The ill-concealed agenda is the desire for a common EU military which in time will be able to supersede NATO.
Gizlenmeyen gündem, zamanla NATO'nun yerini alabilecek ortak bir AB ordusu kurma arzusudur.

More Sentences
in general adv. genellikle
Japanese people in general are polite.
Japonlar genellikle kibardırlar.

More Sentences
in vain adv. boşu boşuna
You didn't die in vain.
Boşu boşuna ölmedin.

More Sentences
in person adv. bizzat
While I was not able to attend in person, the Commission services represented me and delivered an address.
Bizzat katılamasam da Komisyon hizmetleri beni temsil etti ve bir konuşma yaptı.

More Sentences
in advance adv. önceden
It is not prudent to commit to any fixed sum in advance.
Herhangi bir sabit meblağı önceden taahhüt etmek ihtiyatlı bir davranış değildir.

More Sentences
in advance adv. peşin
In order to get a cheap ticket, you need to buy it way in advance.
Ucuza bilet alabilmek için peşin ödeme yapmanız gerekir.

More Sentences
in adv. içeri
It is essential that the weapons inspectors be allowed back in.
Silah denetçilerinin tekrar içeri girmesine izin verilmesi elzemdir.

More Sentences
in cash adv. peşin
Tom paid in cash.
Tom peşin ödedi.

More Sentences
in prep. içinde
The aim must also be a Palestinian state in secure borders.
Amaç aynı zamanda güvenli sınırlar içinde bir Filistin devleti olmalıdır.

More Sentences
in front of prep. önünde
I have various language versions in front of me, none of which contains this particular amendment, Amendment No 24.
Önümde çeşitli dillerde versiyonlar var, ancak hiçbiri bu değişikliği, 24 No'lu Değişikliği içermiyor.

More Sentences
General
sticking in n. sokma
At times it seems it is like an ostrich with its head stuck in the sand trying to ignore all the problems around it.
Zaman zaman devekuşu gibi kafasını kuma sokmuş, etrafındaki tüm sorunları görmezden gelmeye çalışıyor gibi görünüyor.

More Sentences
in n.
When it comes to behaviour in class, I am not sure that the Union would score well.
Sınıf içi davranışlar söz konusu olduğunda, Birliğin iyi bir not alacağından emin değilim.

More Sentences
increase in population n. nüfus artışı
It was the increase in population that caused the poverty.
Yoksulluğun nedeni nüfus artışıydı.

More Sentences
taste in music n. müzik zevki
Tastes in music vary from person to person.
Müzikte zevkler kişiden kişiye değişir.

More Sentences
brother-in-law n. enişte
My brother-in-law and that company president are good people.
Eniştem ve o firma müdürü iyi insanlardır.

More Sentences
commander-in-chief n. başkomutan
General Tom Jackson accepted the position of commander-in-chief.
General Tom Jackson başkomutanlık makamını kabul etti.

More Sentences
father-in-law n. kayınbaba
Tom is Mary's father-in-law.
Tom Mary'nin kayınbabasıdır.

More Sentences
father-in-law n. kayınpeder
The father of my wife is my father-in-law.
Karımın babası benim kayınpederim.

More Sentences
son-in-law n. damat
Tom is Mary's son-in-law, isn't he?
Tom, Mary'nin damadı, değil mi?

More Sentences
stand-in n. dublör
The famous actor had a stand-in for the dangerous stunts.
Ünlü aktörün tehlikeli gösteriler için bir dublörü vardı.

More Sentences
mother-in-law n. kayınvalide
My mother-in-law visited us for the weekend.
Kayınvalidem hafta sonu bizi ziyarete geldi.

More Sentences
sister-in-law n. görümce
How many sisters-in-law do you have?
Kaç görümcen var?

More Sentences
check in v. kayıt yaptırmak
I've already checked in.
Ben zaten kayıt yaptırdım.

More Sentences
join in v. katılmak
Fishing villages on the coast that have lost their old source of income will probably be happy to join in.
Kıyıdaki eski gelir kaynaklarını kaybetmiş olan balıkçı köyleri de muhtemelen katılmaktan mutluluk duyacaklardır.

More Sentences
bear in mind v. akılda tutmak
I would ask people to bear in mind that citizenship is not defined by the passport you hold.
İnsanlardan, vatandaşlığın sahip olduğunuz pasaportla tanımlanmadığını akıllarında tutmalarını rica ediyorum.

More Sentences
Common Usage
pain in the neck n. baş belası
put in order v. sıraya koymak
get in somebody's hair v. rahat vermemek
get in somebody's hair v. rahat bırakmamak
built-in adj. gömme
built-in adj. ankastre
in low spirits adj. keyfi yerinde değil
in quiet adv. sessizce
in vain adv. beyhude
in any case adv. her halükarda
in full adv. eksiksiz
in dribs and drabs adv. azar azar
in direct proportion to prep. ile doğru orantılı olarak
General
service pay in ottoman empire n. ulûfe
decentralization in management n. yönetimde ademi merkeziyet
actions in rem n. ayni davalar
sex role in motion pictures n. sinemada cinsel rol
black english in literature n. edebiyatta siyah ingilizcesi
violence in the family n. aile içi şiddet
nature in literature n. edebiyatta doğa
place abounding in vineyards n. bağlık
assistant to a professor in an islamic university n. muid
social ethics in literature n. edebiyatta sosyal ahlak
a shot in the arm n. birine birdenbire moral veren bir şey
philosophy in literature n. edebiyatta felsefe
fix in advance n. önceden belirleme
person in freedom n. hür
truth in literature n. edebiyatta gerçek
in the hands of n. kudreti dahilinde
dancers and musicians in ottoman empire n. çengiler
brother in law n. enişte
monopoly of trade right in ottoman empire n. gedik
persons in need of help n. muhtaçlar
way in n. girilecek yol
rights in kind n. ayni haklar
skill courses for unemployed young persons in turkey n. beceri kazandırma programları
prophecies in literature n. edebiyatta kehanetler
space in economics n. ekonomide uzay
success in business n. işletmelerde başarı
reality in literature n. edebiyatta gerçeklik
information theory in economics n. ekonomide enformasyon teorisi
old age in literature n. edebiyatta yaşlılık
a dealer in old stamps n. eski pul satıcısı
taguchi methods in quality control n. kalite kontrolde taguchi metodu
talking in one's sleep n. sayıklama
desire in literature n. edebiyatta arzu
curves in engineering n. mühendislikte eğriler
speech in literature n. edebiyatta konuşma
diaries in literature n. edebiyatta günlük
festivals in art n. sanatta festivaller
motion pictures in propaganda n. propaganda sineması
sociology journal in the ottoman empire n. ictimaiyyat mecmuası
negotiation in business n. işletmelerde uzlaşma
ethnic art in interior decoration n. iç dekorasyonda etnik sanat
a friend in need n. kara gün dostu
costume in art n. sanatta giysi
daughter in law n. gelin
women in motion pictures n. sinemada kadınlar
minced liver wrapped in lamb's fat n. ciğer sarması
puritan movements in literature n. edebiyatta puritan hareketleri
change in dimension n. deformasyon
turkish nomads in anatolia n. göçebe
jews in literature n. edebiyatta yahudiler
imitation in literature n. edebiyatta taklit
signs and symbols in architecture n. mimaride işaret ve semboller
the point in question n. sözkonusu
friendship in literature n. edebiyatta arkadaşlık
at home in n. kendini rahat hisseden (bir yerde)
person in freedom n. özgür insan
tax in kind n. ayni vergi
istanbul in art n. sanatta istanbul
in the nick of time n. saniyesi saniyesine
pupil who attends school only in the mornings n. sabahçı
city and town life in literature n. edebiyatta şehir ve kasaba hayatı
television in education n. eğitimde televizyon
light in architecture n. mimaride ışık
sex role in the work environment n. iş çevresinde cinsel rol
aggressiveness in children n. çocuklarda saldırganlık
minorities in literature n. edebiyatta azınlıklar
girlfriend in training n. yakın kız arkadaş
house plants in interior decoration n. iç dekorasyonda ev bitkileri
symbolism in architecture n. mimaride sembolizm
decrease in value n. değer kaybı
ethnic groups in literature n. edebiyatta etnik gruplar
wage in kind n. ayni ücret
putting in order n. tanzim
health card for uninsured people in turkey n. yeşil kart
crystals in literature n. edebiyatta kristaller
conduct disorders in children n. çocuklarda davranış bozuklukları
place in the sun n. iyi durum
queens in literature n. edebiyatta kraliçeler
one in number n. bir adet
fence in n. tahta perdeyle
stand in silence n. saygı duruşu
lawyers in politics n. siyasette hukukçular
professor in ordinary n. ordinaryüs
giving in marriage n. evlendirme
god in literature n. edebiyatta tanrı
policeman in plain clothes n. sivil polis
guarantee in kind n. ayni teminat
in small pieces n. kuşbaşı
in plain terms n. basit sözlerle
man in the iron mask n. demir maskeli adam
in pod n. hamile
repentance in literature n. edebiyatta pişmanlık
the loss of the earning capacity in the profession n. meslek ifa edememe
art in literature n. edebiyatta sanat
money in circulation n. emisyon hacmi
stick in the mud n. uyuşuk
jack in n. işletme
sex role in literature n. edebiyatta cinsel rol
incentives in industries n. endüstride teşvikler
a thorn in the flesh n. baş belası
animals in art n. sanatta hayvanlar
sex in motion pictures n. sinemada cinsellik
group work in architecture n. mimaride grup çalışması
communications in management n. yönetimde iletişim
quotations in literature n. edebiyatta alıntılar
vendetta in literature n. edebiyatta kan davası
shot in the arm n. cesaretlendirme
sex role in literature n. edebiyatta cinsiyet rolü
brothers in arms n. silah arkadaşları
women in the food industry n. besin endüstrisinde kadınlar
oven made in a hole in the earth n. tandır
women in islam n. islamda kadınlar
father in law n. kayınpeder
weight in grams n. gramaj
capitalists and financiers in literature n. edebiyatta sermayedarlar ve finansörler
self in children n. çocuklarda benlik kavramı
paper in rolls n. bobin kağıdı
in harness n. iş başında
courtly love in literature n. edebiyatta saray aşkı
castle in the air n. hayal
noble savage in literature n. edebiyatta soylu vahşi
mothers and daughters in literature n. edebiyatta anneler ve kızlar
romanticism in literature n. edebiyatta romantizm
workers in state enterprises n. kamu işçileri
original turkish people in turkey n. anadolu türkü
mummies in literature n. edebiyatta mumyalar
history in literature n. edebiyatta tarih
feudalism in ottoman empire n. miri sistem
helper in a drugstore n. eczacı kalfası
radio in education n. eğitimde radyo
discoveries in geography n. coğrafyada keşifler
marginality in literature n. edebiyatta marjinallik
shredded wheat stuffed with nuts in syrup n. telkadayıf
art in education n. eğitimde sanat
poor in health n. sağlığı bozuk
islands of pasific in literature n. edebiyatta pasifik adaları
person in need of nursing n. bakıma muhtaç kimse
in the gathering darkness n. gittikçe basan karanlıkta
coldest time in winter n. zemheri
foreign agents in the united states n. birleşik devletlerde dış temsilcilikler
population who are not in working age n. çalışma çağı dışındaki nüfus
racism in antropology n. antropolojide ırkçılık
subject discussed in the article n. makalede işlenen konu
color in architecture n. mimaride renk
son in law n. damat
confinement in an asylum n. akıl hastanesine kapatılma
pictures in education n. eğitimde resimler
bird in the hand n. çantada keklik
stress in children n. çocuklarda stres
turkish nomads in anatolia n. yörük
matter in dispute n. dava konusu
in small portions n. lokma lokma
dragons in literature n. edebiyatta ejderhalar
a shot in the dark n. körü körüne bir deneme
symbolism in art n. sanatta sembolizm
proportionality in law n. hukukta orantılılık
stone rich in antimony n. rastık taşı
population in working age n. çalışma çağındaki nüfus
insider trading in security n. menkul değerlerde içerden bilgilendirme
women in politics n. politikada kadınlar
children in pornography n. pornografide çocuklar
intercultural communication in motion pictures n. sinemada kültürlerarası iletişim
rehabilitation centre for children in turkey n. çocuk misafirhanesi
cosmology in literature n. edebiyatta kozmoloji
culpa in contrahendo n. sözleşme öncesi kusur
color in art n. sanatta renk
race in literature n. edebiyatta ırk
contributions in kind n. ayni yardım
sex discrimination in employment n. istihdamda cinsiyet ayrımcılığı
project method in teaching n. öğretimde proje metodu
a feather in one's cap n. övünülecek başarı
success in popular culture n. popüler kültürde başarı
communication in organizations n. örgütlerde iletişim
in that case n. bu vakada
acting in n. eyleme dönüştürme
pasific islander americans in literature n. edebiyatta pasifik adalı amerikanlar
radicalism in literature n. edebiyatta radikalizm
nurses in the family n. bakıcı aile fertleri
interest in black n. cari faiz
frontier and pioneer life in art n. sanatta sınır ve akıncı yaşamı
imagination in literature n. edebiyatta hayal gücü
national assistance for needy soldier families in turkey n. muhtaç asker ailelerine yardım
segregation in transportation n. ulaştırmada ayrım
consisting in n. bağlı bulunma
end in smoke n. sonuçsuz kalma
jews in the motion picture industry n. sinema endüstrisinde yahudiler
television in politics n. politikada televizyon
ciphers in literature n. edebiyatta şifre
courtesy in literature n. edebiyatta nezaket
minorities in art n. sanatta azınlıklar
anxiety in children n. çocuklarda anksiyete
in the club n. karnı burnunda
an immortal person believed to come in time of need n. hızır
fashion in motion pictures n. sinemada moda
in salt n. salamura
handicapped person in need of nursing n. bakıma muhtaç özürlü
kick in n. para verme
tenancy in common n. ortak kiracılık
sexism in religion n. dinde cinsel ayrımcılık
monsters in literature n. edebiyatta canavarlar
a contradiction in terms n. sözlerde çelişme
bridge in art n. sanatta köprü
race relations in literature n. edebiyatta ırk ilişkileri
lacunae in law n. hukukta boşluk
perfection in literature n. edebiyatta mükemmellik
be in a request n. tutulmak
gay men in literature n. edebiyatta eşcinsel erkekler
in relief n. kabartma
increase (in price) n. bindirim
special school in the ottoman palace n. enderun mektebi
commerce in literature n. edebiyatta ticaret
the red crescent in turkey n. kızılay
myth in literature n. edebiyatta mit
feudalism in ottoman empire n. ikta sistem
sex in literature n. edebiyatta cinsellik
children’s home in ottoman empire n. sanayi mektebi
storage in the home n. eve depolama
interdisciplinary approach in education n. eğitimde disiplinlerarası yaklaşım
color in interior decoration n. iç dekorasyonda renk
bridges in art n. sanatta köprüler
cognition in children n. çocuklarda biliş
a famous flower shop in old istanbul of ottoman empire n. sabuncakis
comrade in arms n. silah arkadaşı
case in point n. söz konusu edilen şeyin bir örneği
a case in point n. tipik bir örnek
a case in point n. söz konusu edilen şeyin bir örneği
case in point n. tipik bir örnek
telegram in cipher n. şifreli telgraf
telegram in code n. kodla yazılan telgraf
psychotherapy in literature n. edebiyatta psikoterapi
dog in the manger n. kendi yiyemediğini başkasına da yedirtmeyen kimse
in country resources n. iç kaynaklar
fade in n. görüntü ve sesin yavaş yavaş görülmesi ve duyulması
five in a row n. beşi bir arada
disasters in the press n. basında afetler
office practice in government n. kamuda büro uygulamaları
scottish council for research in education n. iskoç eğitim araştırma konseyi
sensationalism in journalism n. sansasyonalizm
realism in art n. sanatta realizm
violence in children n. çocuklarda şiddet
christians in turkey n. türkiye’deki hristiyanlar
a bird in a tree n. ağaçtaki kuş
rise in salary n. maaş zammı
rise in salary n. maaş artışı
video in a window n. pencere içinde video
a thorn in the flesh n. zorluk
point in time n. çok kısa bir süre
the lowest point in my life n. hayatımın en kötü anı
pane of glass in the movable half of the window n. müteharrik pencere camı
flash in the pan n. saman alevi
flash in the pan n. sonuçsuz kalan hamle
monkey in the middle n. ortada sıçan oyunu
law in effect n. uygulanan kanun
lecture method in teaching n. öğretimde okuma metodu
the law in force n. yürürlükteki yasa
a man in the limelight n. günün adamı
people in mass n. büyük halk yığınları
registered in the name of the company n. şirket adına kayıtlı
retirement in grave (law) n. mezarda emeklilik (yasası)
a snake in the grass n. yüze gülüp arkadan kuyu kazan
a bird in a gilded cage n. altın kafesteki kuş
keep in mind that n. unutmamamız gerekir ki
delay in delivery n. teminde gecikme
experts in one's subject n. konusunda uzman kişiler
complicity in murder n. cinayete ortaklık
countries in the region n. bölge ülkeler
countries in the region n. bölgedeki ülkeler
the world we live in n. yaşadığımız dünya
accident resulting in material damage n. maddi hasarlı kaza
brother in-law n. kayın
attorney in-fact n. vekil
being-in-itself n. kendinde varlık
baby-in-arms n. ana kuzusu
being a son-in-law n. damatlık
all-in price n. her şey içinde fiyat
artisans in ottoman empire n. ehl-i hiref
afro-americans in literature n. edebiyatta afro-amerikalılar
aunt-in-law n. yenge
brother in-law n. enişte
let-in n. gömme
door-in-the-face technique n. yüzdeki kapı tekniği adı verilen bir tür ikna etme yöntemi
in-depth analysis n. derinlemesine analiz
employment of a person in according of a contract in the ottoman empire n. icare-i ademi
in-depth research n. derin araştırma
death customs-folklore in turkey n. ölüm adetleri
father-in-law n. babalık
lady-in-waiting n. nedime
just-in-time systems n. tam zamanlı sistemler
drive-in bank n. otobank
built-in furniture n. gömme mobilya
commander-in-chief n. serdar
built-in product n. ankastre ürün
in-patient n. hastanede yatan hasta
drive-in n. seyircilerin arabaları içinde oturarak film seyrettikleri açık hava sineması
in-line processing n. hat içi işlem
check-in desk n. hava terminalinde bilet ve bagajın kontrol edildiği tezgah
in-tray n. yapılacak iş
built-in cupboard n. gömme dolap
built-in oven n. ankastre fırın
non-muslim subject in the ottoman empire n. zimmet ehli
self-esteem in children n. çocuklarda öz saygı
pipe-in-pipe manufacture n. boruların iç içe imal edilmesi
safe-deposit boxes in ottoman empire n. teavün sandıkları
point-in time n. geçmişteki her hangi bir ana geri dönüş
sit-in n. bir yerde yapılan oturma eylemi (protesto amacıyla)
tie-in n. bağlantı
stock-in-trade n. sermaye
walk-in n. bağımsız müşteri
son-in-law n. eloğlu
tucking-in n. tıkınma
turkish nomads in anatolia n. konar-göçer
self-acceptance in adolescence n. ergenlikte kendini kabul
son-in-law n. güvey
safe-deposit boxes in ottoman empire n. esnaf sandığı
the father-in-law or mother-in-law of one's child n. dünür
safe-deposit boxes in ottoman empire n. esnaf kesesi
the first turkish-muslim women’s union in anatolia n. anadolu kadınlar birliği
sit-in n. oturma grevi
whipper-in n. av köpeklerini idare eden kimse
wife's sister-in-law n. görümce
in basket n. gelen sepeti
in season n. en iyi zamanı
decrease in performance n. performans düşüklüğü
child in common n. müşterek çocuk
price hikes in the offing n. zamlar kapıda (haber başlığı)
toe-in n. tekerlek kapanıklığı
lying in wait n. pusu kurma
admission in a hospital n. hastaneye kabul
pale in comparison n. karşılaştırmada birşeyin başka bir şeyden eksik yönünün olması
confinement in a fortress n. kalebentlik
mother in law n. kayınvalide
phone-in n. izleyicilerin veya dinleyicelerin telefonla katılabildikleri program
prominent names in sports and art n. spor sanat camiasından öne çıkan isimler
prominent figures in sports and art n. spor sanat camiasından öne çıkan isimler
mothers in tears n. yaslı analar
priorities in life n. hayattaki öncelikler
mothers in tears n. gözü yaşlı anne
a first in the world n. dünyada bir ilk
in-room n. oda içi
low point (to be in something) n. (bir işin) gelebileceği en berbat nokta
live-in help n. yatılı yardımcı
travel in time n. zaman yolculuğu
the nobel prize in physics n. nobel fizik ödülü
artist-in-residence n. misafir sanatçı
movies now showing (in theaters) n. vizyondaki filmler
betrothed in the cradle n. beşik kertmesi
olive oil in bulk n. dökme zeytinyağı
house in forest n. orman içinde ev
40 degrees in the shade n. gölgede kırk derece
40 degrees celsius in the shade n. gölgede kırk derece
killing in the name of money n. para adına öldürme
the best in its class n. sınıfının en iyisi
the cities in the east n. doğudaki şehirler
decrease in power n. güçteki düşüş
decrease in strength n. güç düşmesi
being in solidarity n. dayanışma içinde olma
dandruff in hair n. saçta kepek
pure warmness in one's smile n. gülüşündeki saf sıcaklık
live-in lover n. hayat arkadaşı
living in a foreign country n. yabancı bir ülkede yaşama
ex parents-in-law n. eski kayınvalide ve kayınpeder
a time in the past n. geçmişte bir zaman
the woman in my dreams n. hayallerimdeki kadın
the man in my dreams n. hayallerimdeki erkek
tip-in n. gaz pedalına hafifçe basma
in-situ examination n. yerinde tetkik
gun in holster n. kılıfında duran tabanca
dust in the wind n. rüzgarda toz
a rational person living in the real world n. gerçek dünyada yaşayan aklı başında bir insan
man in the red jacket n. kırmızı ceketli adam
increase in crime rates n. suç oranlarındaki artış
theatre in education n. eğitimde tiyatro
the man in charge n. görevli
a film in/reflecting the sprit of the 80s n. 80'lerin ruhunu yansıtan film
jog in place n. yerinde koşu
run in place n. yerinde koşu
theatre-in-the-round n. arena tiyatro
to the matter in hand n. eldeki konu
in-line-skates n. tek sıra tekerlekli paten
in-line-skate n. tek sıra tekerlekli paten
all the words in english n. ingilizce'deki bütün kelimeler
the most famous gang in history n. tarihteki en ünlü çete
investment in the future n. geleceğe yatırım
whistling in protest n. ıslıklı protesto
the flowers in the garden n. bahçedeki çiçekler
expecting nothing in return n. fisebilillah
the universe in a nutshell n. ceviz kabuğundaki evren (kitap)
one skilled in the art of marking and protection of security documents n. güvenlik dokümanlarının işaretlenmesi ve korunması konusunda uzman biri
four-in-hand n. dört atlı araba
four-in-hand knot n. bir kravat bağlama yöntemi
a feature absent in n. -de olmayan bir özellik
shift in thinking n. düşünce kayması
nurse in charge n. görevli hemşire
(the money) be stuck in atm machine n. atm'ye para sıkışması
studies in recent years n. son yıllarda yapılan çalışmalar
life in the future n. gelecekteki hayat
life in the future n. gelecekteki yaşam
hair in plaits n. örgülü saç
the tallest building in the world n. dünyanın en uzun binası
jog in place n. koşu bandı vb gibi aletler üzerinde yapılan yürüyüş
the smallest child in the family n. ailenin en küçük çocuğu
falling action (in a work of literature) n. düğüm noktası ile çözüm arasındaki bölüm
co-sister-in-law n. elti
all the children in the world n. dünyadaki bütün çocuklar
in-house magazine n. bir şirketin özellikle çalışanları için yayınladığı dergi
in-depth investigation n. derinlemesine araştırma
put in a coffin n. tabuta yerleştirmek
bearing in mind n. dikkate alma
walk-in box n. buzhane
walk-in box n. soğuk oda
in-lamb ewe n. gebe koyun
leave-in hair conditioner n. durulanmayan saç kremi
theater-in-the-round n. orta oyunu
theater-in-the-round n. arena tiyatro
the most hated man in the world n. dünyanın en nefret edilen adamı
in-extremis force n. rehine kurtarma operasyonları gibi zor durumlarda nihai çare olarak kullanılan askeri kuvvet
bone-in meat n. kemikli et
the man in the street n. sokaktaki vatandaş
the legislation in force n. yürürlükteki mevzuat
education in ancient greece n. antik yunanda eğitim
no teacher in class n. boş ders
people in the neighborhood n. mahalle halkı
initiation ritual in masonry n. tekris
reforms in the education n. eğitim alanındaki inkılaplar
johnny pump (in new york city) n. yangın musluğu
ball in a cup n. fincan-top oyunu
its meaning in turkish n. türkçe'deki karşılığı
a district in istanbul n. galatasaray
step-in n. kadın külodu
proficiency in art n. sanatta yeterlilik
payment in due date n. zamanında ödeme
usage of sth. in daily life n. günlük hayattaki kullanımı
investing in a human being n. insana yatırım
a conflict in terms n. iki zıt anlamdaki sözcüğün bir araya gelip oluşturdukları sözcük
connoisseur in one's field n. alanında uzman
revolutions in many fields/areas n. birçok alandaki devrimler
lie-in n. (protesto amacıyla yapılan) yatma eylemi
cash-in advance n. peşin ödeme
being a mother-in-law n. kayınvalidelik
be in a fix v. zor bir duruma düşmek
start a fire in v. ateş yakmak
cave in v. oymak
keep in the archive v. arşivde tutmak
go up in smoke v. havaya gitmek
fall in v. sıraya girmek
take someone in v. kapsamak (birini)
roll in v. çok para tutmak (pahalı vb)
rake it in v. voli vurmak
engrave in one's memory v. kafasına kazımak
be putty in somebody's hands v. elinde oyuncak olmak
call in v. iade edilmesini istemek (bir şeyin)
go up in price v. fiyatlanmak
engrain in v. içine iyice geçirtmek
fold in one's arms v. kucaklamak
hang in the air v. havada asılı kalmak
be in the habit of v. alışmak
rain in torrents v. bardaktan boşanırcasına yağmak
go black in the face v. çok kızmak