(birine/bir şeye) karşı olmak - Turc Anglais Dictionnaire

(birine/bir şeye) karşı olmak

Sens de "(birine/bir şeye) karşı olmak" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 4 résultat(s)

Turc Anglais
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı olmak stand up against (someone or something) v.
Colloquial
(birine/bir şeye) karşı olmak be down on (someone or something) v.
Idioms
(birine/bir şeye) karşı olmak be against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı olmak have a down on (someone or something) v.

Sens de "(birine/bir şeye) karşı olmak" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 79 résultat(s)

Turc Anglais
Phrasals
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) müttefik olmak ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
The warlords and the Taliban were never our allies.
Askeri diktatörler ve Taliban hiçbir zaman müttefikimiz olmadı.

More Sentences
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) müttefik olmak ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
The warlords and the Taliban were never our allies.
Askeri diktatörler ve Taliban hiçbir zaman müttefikimiz olmadı.

More Sentences
birine/bir şeye karşı olmak have something against someone or something v.
birine/bir şeye karşı bir şeyi/bir sorunu olmak have something against someone or something v.
(birine/bir şeye) karşı duyarlı olmak tune into (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı bir hazırlık içinde olmak mount against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı önyargılı olmak slant against (someone or something) v.
birine/bir şeye karşı sorumlu olmak report to someone or something v.
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birlik olmak ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birlik olmak ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
birine/bir şeye karşı olmak argue against someone or something v.
(birine/bir şeye karşı) tek yürek olmak band together (against someone or something) v.
(birine/bir şeye) tamamen karşı olmak/çıkmak come down on (someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı) birlik olmak conspire against (something or someone) v.
(birine/bir şeye) karşı (biriyle) birlik olmak conspire with (someone) against (something or someone) v.
(birine/bir şeye) karşı birlik olmak gang up against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı daha hoşgörülü olmak let up (on someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı daha az acımasız olmak let up (on someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı birlik olmak mutiny against (someone or something) v.
(birinin birine/bir şeye) karşı önyargılı olmasına neden olmak prejudice (one) against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı ayık olmak wise up to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak wise up to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak wise up to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı etkili olmak work against (someone or something) v.
Phrases
(birine/bir şeye) karşı çok hassas olmak yearn over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı dürüst olmak gerekirse to be fair (to someone or something) expr.
Colloquial
(birine/bir şeye) karşı olumsuz hisleri olmak be down on (someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı) sert olmak be tough on (someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı) müsamahasız olmak/davranmak be tough on (someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı) acımasız olmak/davranmak be tough on (someone or something) v.
Idioms
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak get the weather gage of (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı taş kalpli olmak harden (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı kalbinin taşlaşmasına sebep olmak harden (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı taş kalpli olmasına sebep olmak harden (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı garezi olmak harbor ill will toward (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı taş kalpli olmak steel (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı merhametsiz olmak steel (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı şefkatsiz olmak steel (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı sevgisiz olmak steel (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı kalpsiz olmak steel (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı acımasız olmak steel (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) tamamen karşı olmak be dead set against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı tetikte olmak be on the watch (for someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı nöbette olmak be on the watch (for someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak be on the watch (for someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak be wise to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak be/get wise to somebody/something v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak get an edge on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak get the edge on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak get an edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak get the edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak get hip to (someone or somebody) v.
(birine/bir şeye) karşı garezi olmak harbor ill will against (someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı) yeterli kanıta/delile sahip olmak have a case (against someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı çekimser olmak have a down on (someone or something) v.
birine/bir şeye karşı olmak have a down on someone/something v.
birine/bir şeye karşı çekimser olmak have a down on someone/something v.
birine/bir şeye karşı olmak have a downer on someone/something [uk] v.
birine/bir şeye karşı çekimser olmak have a downer on someone/something [uk] v.
birine/bir şeye karşı zaafı olmak have a soft spot for someone/something v.
birine/bir şeye karşı zaafı olmak have a soft spot for somebody/something v.
(birine/bir şeye) karşı zaafı olmak have a weak spot for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı zaafı olmak have a weakness for someone or something v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı olmak have an edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak have an edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı olmak have the edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak have the edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak keep (one's) eye out for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak keep (one's) eyes out (for someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak keep (one's) eyes skinned (for someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak keep (one's) eye skinned (for someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak keep a sharp lookout (for something or someone) v.
(birine/bir şeye) karşı gözü açık olmak keep an eye out for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak keep an eye out for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak keep an eye out for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı gözü açık olmak keep an eye peeled (for something or someone) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak keep an eye peeled (for something or someone) v.
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak keep an eye peeled (for something or someone) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak pay attention (to someone or something) v.