1 |
ride |
binmek |
v. |
|
- She rode a camel.
- Deveye binerdi.
- I like to ride motorcycles.
- Motosikletlere binmeyi severim.
- Tom didn't know how to ride a bicycle at that time.
- Tom o zamanlar bisiklete nasıl binileceğini bilmiyordu.
- Tom wasn't the one who taught Mary how to ride a horse.
- Mary'ye ata nasıl binileceğini öğreten Tom değildi.
- My grandmother can ride a motorcycle.
- Büyükannem motosiklete binebiliyor.
- Tom rode away on his horse.
- Tom atına binip uzaklaştı.
- I don't ride my bicycle very often.
- Bisikletime sık sık binmem.
- Tom doesn't like to ride the subway during rush hour.
- Tom iş çıkış saatleri sırasında metroya binmeyi sevmez.
- I want to ride a pony!
- Midilliye binmek istiyorum!
- Tom rode up in the elevator with Mary.
- Tom, Mary ile birlikte asansöre bindi.
- I want to ride a motorcycle.
- Bir motosiklete binmek istiyorum.
- Tom put new pedals on the bicycle that he rides to school.
- Tom okula giderken bindiği bisiklete yeni pedallar taktı.
- You can always ride the elevator.
- Her zaman asansöre binebilirsin.
- Have you ever ridden in a hot air balloon?
- Hiç sıcak hava balonuna bindiniz mi?
- Mary loves to ride her horse.
- Mary atına binmeyi sever.
- Tom doesn't ride his motorcycle anymore.
- Tom artık motosiklete binmiyor.
- He knows how to ride a camel.
- Deveye nasıl binileceğini biliyor.
- Tom asked Mary if she wanted to ride his horse.
- Tom Mary'ye onun atına binmek isteyip istemediğini sordu.
- I don't ride my motorcycle anymore.
- Artık motosiklete binmiyorum.
- I ride the subway every day.
- Ben her gün metroya binerim.
- Tom asked Mary if she wanted to ride his horse.
- Tom Mary'ye atına binmek isteyip istemediğini sordu.
- Tom showed Mary how to ride a horse.
- Tom, Mary'ye ata nasıl binileceğini gösterdi.
- She rode a camel.
- O bir deveye bindi.
- We happened to ride the same train.
- Biz tesadüfen aynı trene bindik.
- He rode a bus to the park.
- Parka giden bir otobüse bindi.
- Tom knows how to ride a horse.
- Tom ata nasıl binileceğini biliyor.
- Tom let Mary ride his horse.
- Tom, Mary'nin atına binmesine izin verdi.
- Is it ok if I ride?
- Binsem olur mu?
- Have you ever ridden in a hot air balloon?
- Sen hiç sıcak hava balonuna bindin mi?
- He rode a bus to the park.
- O, parka giden bir otobüse bindi.
- Have you ever ridden a motorcycle?
- Hiç motosiklete bindin mi?
- I know how to ride a horse.
- Ata nasıl binileceğini biliyorum.
- When's the last time you rode a motorcycle?
- En son ne zaman motosiklete bindin?
- It is dangerous to ride a motorbike without a helmet.
- Kasksız motosiklete binmek tehlikelidir.
- I always wear my helmet when I ride my motorcycle.
- Motoruma binerken kaskımı her zaman takarım.
- Tom wants to ride a bull.
- Tom boğaya binmek istiyor.
- Pedro has a motorcycle and loves to ride it.
- Pedro'nun motosikleti var ve ona binmeyi sever.
- Tom is afraid to ride the subway.
- Tom metroya binmekten korkuyor.
- My friend got to ride a stretch limousine to prom!
- Arkadaşımın balo için bir streç limuzine binmesi gerekiyor.
- Have you ever ridden a mule?
- Hiç katıra bindin mi?
- Tom doesn't ride his motorcycle anymore.
- Tom artık motosikletine binmiyor.
- She can ride a motorcycle, not to mention a bicycle.
- Motosiklete binebiliyor, bisikletten bahsetmiyorum bile.
- I know how to ride a horse.
- Bir ata nasıl bineceğimi biliyorum.
- I rode a unicycle today.
- Bugün tek tekerlekli bisiklete bindim.
- Tom can't even ride a bicycle.
- Tom bisiklete bile binemez.
- Let's ride the roller coaster.
- Lunapark hız trenine binelim.
- Tom didn't know how to ride a bicycle at that time.
- Tom o zaman bir bisiklete nasıl bineceğini bilmiyordu.
- Does Tom know how to ride a horse?
- Tom ata nasıl binileceğini biliyor mu?
- I rode up in the elevator with Tom.
- Tom ile asansöre bindim.
- Layla couldn't ride a camel.
- Leyla bir deveye binemezdi.
- I don't think Tom rides his motorcycle anymore.
- Tom'un artık motosiklete bindiğini sanmıyorum.
- Tom rode the roller coaster.
- Tom lunapark hız trenine bindi.
- Tom and Mary ride the same bus to school.
- Tom ve Mary okula gitmek için aynı otobüse binerler.
- We happened to ride the same train.
- Tesadüfen aynı trene bindik.
- Do you ride your bicycle very often?
- Bisikletinize çok sık biniyor musunuz?
- Tom wanted to ride a bull.
- Tom bir boğaya binmek istedi.
- Tom can't ride a bicycle very well yet, so his bicycle has training wheels.
- Tom henüz bisiklete çok iyi binemiyor, bu yüzden onun bisikletinin eğitim tekerlekleri var.
- This is my first time to ever ride in a helicopter.
- Bu benim ilk helikoptere binişim.
- I ride my horse almost every day.
- Neredeyse her gün atıma biniyorum.
- Can I ride this horse for a while?
- Bu ata bir süre binebilir miyim?
- Children can't ride in the front seat.
- Çocuklar ön koltuğa binemez.
- You have to learn how to ride a horse.
- Ata nasıl binileceğini öğrenmelisin.
- He overslept and missed the bus he usually rides.
- Uyuyakaldı ve her zaman bindiği otobüsü kaçırdı.
- Do you know how to ride a bike?
- Bir bisiklete nasıl binileceğini biliyor musun?
- He overslept and missed the bus he usually rides.
- Uyuyakalıp genelde bindiği otobüsü kaçırdı.
- I wish I had ridden my bicycle here.
- Keşke bisikletime burada binseydim.
- It can be dangerous for young people to ride motorcycles.
- Gençlerin motosiklete binmesi, tehlikeli olabilir.
- I'd like to ride the cable car, but I'm afraid of heights.
- Teleferiğe binmek istiyorum ama yükseklikten korkuyorum.
- Tom wanted to ride Mary's motorcycle.
- Tom, Mary'nin motosikletine binmek istedi.
- Layla rode Sami's camel.
- Leyla, Sami'nin devesine bindi.
- Tom is learning to ride a tricycle.
- Tom üç tekerlekli bisiklete binmeyi öğreniyor.
- Tom definitely knows how to ride a horse.
- Tom kesinlikle ata nasıl binileceğini biliyor.
- He showed us how to ride a horse.
- Bize ata nasıl binileceğini gösterdi.
- I'd like to ride the cable car, but I'm afraid of heights.
- Teleferiğe binmek isterdim ama yükseklik korkum var.
- Tom said I can ride with him.
- Tom onunla binebileceğini söyledi.
- This horse hasn't been ridden in weeks.
- Bu ata haftalardır binilmedi.
- I took the train from my city to Tokyo and the ride lasted several hours.
- Şehrimden Tokyo'ya giden trene bindim ve yolculuk birkaç saat sürdü.
- Manny wants to be a unicorn so girls will ride him.
- Manny tek boynuzlu at olmak istiyor, böylece kızlar ona binecek.
- Tom doesn't like to ride the subway during rush hour.
- Tom trafiğin yoğun olduğu saatlerde metroya binmeyi sevmez.
- I rode my bicycle a lot today.
- Bugün bisiklete çok bindim.
- Manny wants to be a unicorn so girls will ride him.
- Manny kızlar ona binecek diye tek boynuzlu bir at olmak istiyor.
- My son always gets sick when he rides a bus.
- Oğlum otobüse bindiğinde hep hasta olur.
- Tom wanted to ride a bull.
- Tom boğaya binmek istedi.
- I hear Tom can ride a unicycle.
- Tom'un tek tekerlekli bisiklete binebildiğini duydum.
- Where can I ride a motorcycle?
- Motosiklete nerede binebilirim?
- If wishes were horses, beggars would ride.
- Eğer dilekler at olsaydı, dilenciler binerdi.
- Tom overslept and missed the bus he usually rides.
- Tom uyuyakaldı ve her zaman bindiği otobüsü kaçırdı.
- Do you ride your bicycle very often?
- Bisiklete çok sık biner misin?
- Fifty people can ride on the bus.
- Otobüse elli kişi binebilir.
- We rode in an elevator.
- Asansöre bindik.
- I used to ride a motorcycle to work.
- İşe gitmek için bir motosiklete binerdim.
- Tom is the one who taught Mary how to ride a bicycle.
- Bir bisiklete nasıl bineceğini Mary'ye öğreten kişi Tom'dur.
- Layla rode Sami's camel.
- Layla, Sami'nin devesine bindi.
- I ride my horse almost every day.
- Neredeyse her gün atıma binerim.
- Tom can't ride a bicycle very well yet, so his bicycle has training wheels.
- Tom henüz bisiklete çok iyi binemiyor, bu yüzden bisikletinin alıştırma tekerlekleri var.
- Have you ever ridden in a sports car?
- Hiç spor arabaya bindin mi?
- The horse had to be broken in before it could be ridden.
- At, binilmeden önce terbiye edilmek zorunda kaldı.
- Tom rode a camel.
- Tom bir deveye bindi.
- Let's ride the roller coaster.
- Hadi hız trenine binelim.
- I don't ride my bicycle very often.
- Bisiklete pek sık binmem.
- Tom is afraid to ride the subway.
- Tom metroya binmeye korkuyor.
- Tom knows how to ride a horse.
- Tom bir ata nasıl bineceğini biliyor.
- Layla couldn't ride a camel.
- Layla deveye binemiyordu.
- Tom knows a boy who can ride a unicycle.
- Tom tek tekerlekli bisiklete binebilen bir çocuk tanıyor.
- It so happened that I rode in the same train with him.
- Tesadüfen onunla aynı trene bindim.
- Is it ok if I ride?
- Binmemde bir sakınca var mı?
- I ride the subway every day.
- Her gün metroya biniyorum.
- How often do you ride your motorcycle?
- Motosikletine ne sıklıkla biniyorsun?
- Children can't ride in the front seat.
- Çocuklar ön koltuğa binemezler.
- He put new pedals on the bicycle that he rides to school.
- Okula giderken bindiği bisikletin pedallarına yenilerini taktı.
- Fifty people can ride on the bus.
- Otobüse elli kişi binebiliyor.
- It is dangerous to ride a motorbike without a helmet.
- Motosiklete kasksız binmek tehlikelidir.
- Tom rode the roller coaster.
- Tom hız trenine bindi.
- It can be dangerous for young people to ride motorcycles.
- Motorsiklete binmek, gençler için tehlikeli olabilir.
- I want to ride a pony!
- Bir midilliye binmek istiyorum!
- I rode in a hot air balloon.
- Sıcak hava balonuna bindim.
- I want to ride a motorcycle.
- Motosiklete binmek istiyorum.
- Tom definitely knows how to ride a horse.
- Tom bir ata nasıl bineceğini kesinlikle biliyor.
- Tom always wears goggles when he rides his motorcycle.
- Tom motosikletine binerken daima gözlük takar.
- When we visited London, we rode a double-decker bus across the city.
- Londra'yı ziyaret ettiğimizde kent genelinde çift katlı bir otobüse bindik.
- Tom asked Mary if she wanted to ride his horse.
- Tom, Mary'ye atına binmek isteyip istemediğini sordu.
- His mother didn't allow him to ride a motorbike.
- Annesi onun motosiklete binmesine izin vermedi.
- I know a girl who can ride a unicycle.
- Tek tekerlekli bisiklete binebilen bir kız tanıyorum.
- Can I ride with you?
- Seninle binebilir miyim?
- Tom wants to ride a bull.
- Tom bir boğaya binmek istiyor.
- It's fun to ride a motorcycle.
- Motosiklete binmek eğlencelidir.
- I don't ride my motorcycle anymore.
- Motoruma artık binmiyorum.
- Can I ride this horse for a long time?
- Bu ata uzun süre binebilir miyim?
Show More (125)
|
2 |
ride |
sürmek |
v. |
|
- Because the shock absorbers, they're so old that the whole ride is very bumpy.
- Çünkü amortisörler o kadar eski ki sürerken çok sarsıntılı oluyor.
- It also has two riding modes; for learners and experts.
- Ayrıca iki sürüş modu var; öğrenenler ve uzmanlar için.
- Do you think you can ride that horse?
- Sence o atı sürebilir misin?
- He showed us how to ride a horse.
- Bir atı nasıl süreceğimizi bize gösterdi.
- Tom and Mary rode their horses through the canyon.
- Tom ve Mary kanyon boyunca atlarını sürdüler.
- I've never tried riding a unicycle.
- Tek tekerlekli bisiklet sürmeyi hiç denemedim.
- Pedro has a motorcycle and loves to ride it.
- Pedro'nun bir motosikleti var ve onu sürmeyi seviyor.
- Tom rode his bicycle over to Mary's house.
- Tom bisikletini Mary'nin evine doğru sürdü.
- Tom is learning to ride a tricycle.
- Tom bir üç tekerlekli bisiklet sürmeyi öğreniyor.
- Tom had an accident when he tried to ride a hoverboard for the first time.
- Tom ilk kez hoverboard sürmeye çalışırken kaza geçirdi.
- Do your children always wear helmets when they ride their bicycles?
- Çocuklarınız bisikletlerini sürerken daima kask takıyor mu?
- I kept riding my bicycle even though my legs were hurting.
- Bacaklarım ağrımasına rağmen bisikletimi sürmeye devam ettim.
- Tom rides his bicycle on the sidewalk.
- Tom bisikletini kaldırımda sürüyor.
- Always wear a helmet when you're riding.
- Sürerken her zaman kask tak.
- Tom rode his bicycle through the alley.
- Tom bisikletini sokak boyunca sürdü.
- Tom knows a boy who can ride a unicycle.
- Tom tek tekerli bir bisiklet sürebilen bir genç tanıyor.
- She rides a motorcycle well.
- O iyi motorsiklet sürer.
- I really like riding horses.
- At sürmeyi gerçekten seviyorum.
- You're playing with fire if you insist on riding your motorcycle without a helmet on.
- Motosikletinizi kask takmadan sürmekte ısrar ediyorsanız, ateşle oynuyorsunuz demektir.
- The free ride is over.
- Serbest sürüş sona erdi.
- Please don't let Tom ride my bicycle.
- Lütfen Tom'un bisikletimi sürmesine izin vermeyin.
- Tom is riding his bicycle.
- Tom bisikletini sürüyor.
- When was the last time you saw Tom ride a unicycle?
- Tom'u en son ne zaman tek tekerlekli bisiklet sürerken gördün?
- I rode a unicycle today.
- Bugün tek tekerlekli bir bisiklet sürdüm.
- Tom and his friends rode their bicycles together around the neighborhood.
- Tom ve arkadaşları mahalle çevresinde birlikte bisiklet sürdü.
- Please don't let Tom ride my bicycle.
- Lütfen Tom'un bisikletimi sürmesine izin verme.
- I don't think Tom knows how to ride a unicycle.
- Tom'un tek tekerlekli bisiklet sürmeyi bildiğini sanmıyorum.
- I rode fifty miles that day.
- Ben o gün elli mil sürdüm.
- It's only a fifteen minute bus ride from here to the airport.
- Buradan havaalanına otobüsle gitmek sadece on beş dakika sürüyor.
- Tom has been trying to learn how to ride a unicycle.
- Tom tek tekerli bir bisikleti nasıl süreceğini öğrenmeye çalışıyor.
- I want to see Tom riding his unicycle.
- Tom'u tek tekerlekli bisiklet sürerken görmek istiyorum.
- I rode fifty miles that day.
- O gün elli mil sürdüm.
- Professional cyclists usually ride in pelotons.
- Profesyonel bisikletçiler genellikle peloton halinde sürerler.
- He rode his bicycle there.
- Bisikletini oraya sürdü.
- She rides a fixie.
- Fixie sürüyor.
- You must not ride your bike on the sidewalk.
- Bisikletini kaldırıma sürmemelisin.
- You must not ride your bike on the sidewalk.
- Bisikletinizi kaldırımda sürmemelisiniz.
- Tom and Mary rode their horses through the canyon.
- Tom ve Mary atlarını kanyon boyunca sürdü.
- Tom rode his horse through the woods.
- Tom atını ormanda sürdü.
- Riding in the car is for kids.
- Araba sürmek çocuklar içindir.
- Tom and his friends rode their bicycles together around the neighborhood.
- Tom ve arkadaşları mahallede birlikte bisiklet sürerlerdi.
- I saw several women riding their bicycles.
- Bisikletlerini süren birkaç kadın gördüm.
- I like to snowboard and ride dirtbikes.
- Snowboard yapmayı ve arazi motosikleti sürmeyi severim.
- Tom has been trying to learn how to ride a unicycle.
- Tom tek tekerlekli bisiklet sürmeyi öğrenmeye çalışıyor.
- He rode his bicycle at a uniform speed.
- Bisikletini düzgün bir hızda sürdü.
- Tom rode his bicycle through the alley.
- Tom bisikletini ara sokak boyu sürdü.
- You must not ride your bike on the sidewalk.
- Bisikletini kaldırımda sürmemelisin.
- Riding your bicycle to work every day should help you get back into shape.
- Her gün işe bisiklet sürerek gitmek formunuzu geri kazanmanıza yardımcı olacaktır.
- How often do you ride your motorcycle?
- Motosikletini ne sıklıkla sürüyorsun?
- I enjoy riding my bicycle.
- Bisikletimi sürmekten zevk alıyorum.
- Tom rode his bicycle over to Mary's.
- Tom bisikletini Mary'nin evine doğru sürdü.
- I'm riding with Tom.
- Tom'la birlikte at sürüyorum.
- The car he was riding crashed into a train.
- Onun sürdüğü araba bir trene çarptı.
- If wishes were horses, beggars would ride.
- Dilekler at olsaydı, dilenciler sürerdi.
- I always wear a helmet when I ride my bicycle.
- Bisikletimi sürerken hep kask takarım.
- He rode his bicycle at a uniform speed.
- Bisikletini sabit bir hızda sürdü.
Show More (53)
|
3 |
ride |
gitmek (at veya araba ile) |
v. |
|
- We cannot ride roughshod over them as we did in 2001.
- 2001'de yaptığımız gibi onların üzerine kabaca gidemeyiz.
- I ride a bike to work.
- İşe bisikletle gidiyorum.
- This train rides very well.
- Bu tren çok iyi gidiyor.
- I ride my bike to work.
- İşe bisikletimle giderim.
- I still need a ride to work.
- Hala işe gitmek için bir araca ihtiyacım var.
- She rides her bike to school.
- Okula bisikletle gidiyor.
- Do you ride the train to work?
- İşe trenle mi gidiyorsun?
- Tom rides a bike to work.
- Tom işe bisikletle gidiyor.
- I used to ride my bike to my grandparents' house.
- Büyükannem ve büyükbabamın evine bisikletle giderdim.
- I want you to ride with him.
- Onunla gitmeni istiyorum.
- I ride the subway to school.
- Okula metroyla gidiyorum.
- I used to ride my bike to school.
- Okula bisikletimle giderdim.
- I want you to ride with Tom.
- Tom'la gitmeni istiyorum.
- I want you to ride with her.
- Onunla gitmeni istiyorum.
- Every day I either ride a bike or get the bus to work.
- Her gün işe ya bisikletle giderim ya da otobüsle.
- Why don't you ride with me?
- Neden benimle gitmiyorsun?
- Apart from on rainy days, I always ride my bike to work.
- Yağmurlu günler dışında işe hep bisikletle giderim.
- I want you to ride with him.
- Onunla birlikte gitmeni istiyorum.
- I want you to ride with them.
- Onlarla gitmeni istiyorum.
- I want you to ride with her.
- Onunla birlikte gitmeni istiyorum.
- Why would I want to ride with Tom?
- Neden Tom'la gitmek isteyeyim ki?
- You'll ride with us.
- Bizimle gideceksin.
- Do you need a ride to school?
- Okula gitmek için bir arabaya ihtiyacın var mı?
- I'll catch a ride with Tom.
- Tom'la gideceğim.
- I want you to ride with them.
- Onlarla birlikte gitmeni istiyorum.
- I want Tom to ride with Mary.
- Tom'un Mary ile gitmesini istiyorum.
- I'll ride with her.
- Onunla gideceğim.
- I think Tom needs a ride to the airport.
- Tom'un havaalanına gitmek için bir arabaya ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
- Sami and Layla hitched a ride to the motel.
- Sami ve Leyla motele otostopla gittiler.
- I ride the subway to school.
- Okula metroyla giderim.
- I'll ride my bike to work.
- İşe bisikletimle gideceğim.
- Tom said I can ride with him.
- Tom onunla gidebileceğimi söyledi.
- I ride my bike to school.
- Okula bisikletle gidiyorum.
- I ride my bike to school.
- Ben okula bisikletimle gidiyorum.
- I need a ride to Boston.
- Boston'a gitmek için bir araca ihtiyacım var.
- I'll ride with them.
- Onlarla gideceğim.
- I'll ride with him.
- Onunla gideceğim.
- I ride my bike to work.
- İşe bisikletle gidiyorum.
- I'll ride with Tom.
- Tom'la gideceğim.
- Apart from on rainy days, I always ride my bike to work.
- Yağışlı günler hariç, ben işe her zaman bisikletimle giderim.
- Tom put new pedals on the bicycle that he rides to school.
- Tom okula gittiği bisiklete yeni pedallar taktı.
- I want you to ride with me.
- Benimle birlikte gitmeni istiyorum.
- I prefer to ride in the front of the bus.
- Otobüsün önünde gitmeyi tercih ederim.
- I used to ride my bike to school.
- Okula bisikletle giderdim.
Show More (41)
|
4 |
ride |
kullanmak |
v. |
|
- Did she learn to ride a bike?
- O, bisiklet kullanmayı öğrendi mi?
- Professional cyclists usually ride in pelotons.
- Profesyonel bisikletçiler genellikle ana grupta bisiklet kullanırlar.
- I don't like cars, so I always ride a bike.
- Arabaları sevmem, bu yüzden hep bisiklet kullanırım.
- Do your children always wear helmets when they ride their bicycles?
- Çocuklarınız bisikletlerini kullanırken her zaman kask takıyorlar mı?
- I hear Tom can ride a unicycle.
- Tom'un tek tekerlekli bisiklet kullanabileceğini duydum.
- Do you always wear a helmet when you ride your motorcycle?
- Motosiklet kullanırken her zaman kask takar mısın?
- I always wear a helmet when I ride my motorcycle.
- Motosiklet kullanırken her zaman kask takarım.
- I ride a scooter.
- Bir scooter kullanıyorum.
- Tom rides a scooter.
- Tom bir scooter kullanıyor.
- Please don't let Tom ride my bicycle.
- Lütfen Tom'un bisikletimi kullanmasına izin verme.
- I rode my bicycle a lot today.
- Bugün bisikletimi çok kullandım.
- She rides a motorcycle well.
- O iyi motorsiklet kullanır.
- She rides a motorcycle well.
- Motosikleti iyi kullanıyor.
- We were riding a moped at night.
- Gece motosiklet kullanıyorduk.
- I was riding my motorcycle.
- Motosikletimi kullanıyordum.
- The children are riding their bikes.
- Çocuklar bisikletlerini kullanıyorlar.
- I don't ride my motorcycle anymore.
- Artık motosiklet kullanmıyorum.
- Sami was riding that motorbike.
- Sami o motosikleti kullanıyordu.
- I always wear my helmet when I ride my motorcycle.
- Motosiklet kullanırken daima kaskımı takarım.
- You must not ride your bike on the sidewalk.
- Bisikletinizi kaldırımda kullanmamalısınız.
- I don't ride my motorcycle anymore.
- Motosikletimi artık kullanmıyorum.
- I don't ride my bicycle anymore.
- Ben artık bisikletimi kullanmıyorum.
- I always wear my helmet when I ride my motorcycle.
- Motosiklet kullanırken daima kaskımı takıyorum.
- My father taught me how to ride a bike.
- Babam bana nasıl bisiklet kullanacağımı öğretti.
- I ride a scooter.
- Scooter kullanıyorum.
- It is dangerous to ride a motorbike without a helmet.
- Kasksız motosiklet kullanmak tehlikelidir.
- Do you know how to ride a bicycle?
- Bir bisikletin nasıl kullanılacağını biliyor musun?
- Please don't let Tom ride my bicycle.
- Lütfen Tom'un bisikletimi kullanmasına izin vermeyin.
Show More (25)
|
5 |
ride |
gezinti (at/bisiklet/araba ile) |
n. |
|
- Layla and Sami went for a ride.
- Layla ve Sami gezintiye çıktılar.
- Want to go for a ride?
- Gezintiye çıkmak ister misin?
- My uncle took me for a ride in the countryside.
- Amcam beni kırlarda gezintiye çıkardı.
- I don't need a ride.
- Bir gezintiye ihtiyacım yok.
- I needed to go for a ride.
- Bir gezintiye çıkmam gerekiyordu.
- We're just along for the ride.
- Biz sadece gezintiye çıktık.
- Let's go for a ride in your new car.
- Hadi yeni arabanla bir gezintiye çıkalım.
- Can I offer you a ride?
- Sana bir gezinti önerebilir miyim?
- Let's go for a ride in my car.
- Hadi arabamla bir gezintiye çıkalım.
- Do you want a ride?
- Bir gezinti ister misin?
- How was your ride, Princess?
- Gezintin nasıldı, Prenses?
- Tom and Mary went on a horse-drawn sleigh ride.
- Tom ve Mary atlı kızakla gezintiye çıktılar.
- We need a ride.
- Bir gezintiye ihtiyacımız var.
- Tom offered Mary a ride.
- Tom Mary'ye bir gezinti teklif etti.
- We're just along for the ride.
- Gezintiye çıktık öyle.
- I need a ride to Boston.
- Boston'a bir gezinti istiyorum.
Show More (13)
|
6 |
ride |
arabaya binmek (sürmeden) |
v. |
|
- I'm getting sick of the ride.
- Ben arabaya binmekten usanıyorum.
- I had to wait for a ride.
- Arabaya binmek için beklemek zorundaydım.
- I asked if you wanted a ride.
- Arabaya binmeyi isteyip istemediğinizi sordum.
- Don't take rides from strangers.
- Yabancıların arabasına binme.
- Riding in the car is for kids.
- Arabaya binmek çocuklar içindir.
- For your own safety, never ride in a car with a drunk driver.
- Kendi güvenliğiniz için asla sarhoş bir sürücünün arabasına binmeyin.
- The princess rode in a golden carriage.
- Prenses altından yapılmış bir arabaya bindi.
- Walk or ride your bike instead of taking a car everywhere.
- Her yerde bir arabaya binmek yerine yürü ya da bisikletine bin.
- The princess rode in a golden carriage.
- Prenses altın bir arabaya bindi.
- Don't accept rides from strangers.
- Yabancıların arabasına binmeyi kabul etme.
- Have you ever ridden in a sports car?
- Hiç spor bir arabaya bindin mi?
- You should always wear a seat belt when you are riding in a car.
- Arabaya bindiğinde her zaman bir emniyet kemeri takmalısın.
- Don't take rides from strangers.
- Yabancıların arabalarına binmeyin.
- You should always wear a seat belt when you are riding in a car.
- Arabaya binerken her zaman emniyet kemeri takmalısınız.
Show More (11)
|
7 |
ride |
yolculuk (at/bisiklet/araba ile) |
n. |
|
- Because the shock absorbers, they're so old that the whole ride is very bumpy.
- Çünkü amortisörler, o kadar eskimişler ki tüm yolculuk çok sarsıntılı geçiyor.
- I'm getting sick of the ride.
- Yolculuktan sıkılmaya başladım.
- The cab ride's on me.
- Taksi yolculuğu benden.
- It's been a great ride.
- Harika bir yolculuktu.
- How was your ride, Princess?
- Yolculuğunuz nasıldı, Prenses?
- How long is the ride?
- Yolculuk ne kadar sürecek?
- I'm riding with Tom.
- Tom'la yolculuk yapıyorum.
- How long is the ride?
- Yolculuk ne kadardır?
- It's been a great ride.
- Harika bir yolculuk oldu.
- Life is like a roller coaster ride.
- Hayat bir hız treni yolculuğu gibidir.
Show More (7)
|
8 |
ride |
araba |
n. |
|
- Sorry space rangers, this ride is no longer in service.
- Üzgünüm uzay bekçileri, bu araç artık hizmet vermiyor.
- Sorry space rangers, this ride is no longer in service.
- Üzgünüm uzay korucuları, bu araç artık kullanımda değil.
- I still need a ride to work.
- Çalışmak için hala bir araca ihtiyacım var.
- Will you give me a ride?
- Beni arabayla götürür müsün?
- I don't need a ride.
- Bir araca ihtiyacım yok.
- There's my ride.
- İşte benim aracım.
- I need a ride.
- Bir araca ihtiyacım var.
Show More (4)
|
9 |
ride |
yolculuk etmek |
v. |
|
- I want Tom to ride with Mary.
- Tom'un Mary ile yolculuk etmesini istiyorum.
- I'm riding with them.
- Onlarla yolculuk ediyorum.
- I'm riding with her.
- Onunla yolculuk ediyorum.
- I'm riding with him.
- Onunla yolculuk ediyorum.
- Tom usually prefers to ride in the back seat.
- Tom genellikle arka koltukta yolculuk etmeyi tercih eder.
Show More (2)
|
10 |
ride |
gezme |
n. |
|
- Let's go for a ride.
- Gezmeye gidelim.
- Layla and Sami went for a ride.
- Layla ve Sami gezmeye gittiler.
- My uncle took me for a ride in the countryside.
- Amcam beni kırsalda gezmeye götürdü.
- Want to go for a ride?
- Gezmeye gitmek ister misin?
- I'd like to ride along with you.
- Seninle birlikte gezmek istiyorum.
Show More (2)
|
11 |
ride |
ata binmek |
v. |
|
- I prefer riding to walking.
- Yürümek yerine ata binmeyi tercih ederim.
- Mary loves to ride her horse.
- Mary ata binmeyi çok seviyor.
- I really like riding.
- Ata binmeyi gerçekten seviyorum.
Show More (0)
|
12 |
ride |
geçmek (yol) |
v. |
|
- She rode her motorcycle across the country.
- Motosikletiyle ülkeyi boydan boya geçti.
- Tom rode his motorcycle across America.
- Tom motosikletiyle Amerika'yı boydan boya geçti.
Show More (-1)
|
13 |
ride |
tur |
n. |
|
- Can I have a ride?
- Bir tur atabilir miyim?
Show More (-2)
|
14 |
ride |
kandırma |
n. |
|
- I was taken for a ride.
- Beni kandırdılar.
Show More (-2)
|
15 |
ride |
lunapark treni |
n. |
|
- Life is like a roller coaster ride.
- Hayat hızlı bir lunapark trenine binmek gibi bir şey.
Show More (-2)
|
16 |
ride |
takılmak |
v. |
|
- Do not always ride on someone's coat-tail.
- Her zaman birilerinin kuyruğuna takılmayın.
Show More (-2)
|
17 |
ride |
arabayla gezmek |
v. |
|
- Do you need a ride?
- Arabayla gezmeye ihtiyacınız var mı?
Show More (-2)
|