|
- I support making the concept of subsidiary protection status a part of the common refugee policy.
- İkincil koruma statüsü kavramının ortak mülteci politikasının bir parçası haline getirilmesini destekliyorum.
- In fact, the Member States now want forced repatriation to be paid for from the Refugee Fund.
- Aslında Üye Devletler artık zorunlu geri dönüşlerin Mülteci Fonundan karşılanmasını istiyor.
- This country has experienced a huge refugee problem.
- Bu ülke büyük bir mülteci sorunu yaşamaktadır.
- We must agree upon a common, humane and generous refugee policy and a migration strategy for the whole of Europe.
- Ortak, insani ve cömert bir mülteci politikası ve tüm Avrupa için bir göç stratejisi üzerinde anlaşmalıyız.
- However, I am less satisfied with the EU's refugee and immigration policy.
- Ancak AB'nin mülteci ve göç politikasından o kadar memnun değilim.
- It thus creates the possibility of treating persons with refugee or subsidiary protection status differently.
- Böylece mülteci ya da ikincil koruma statüsüne sahip kişilere farklı muamele yapılması imkanı doğmaktadır.
- It thus creates the possibility of treating persons with refugee or subsidiary protection status differently.
- Böylece mülteci ya da ikincil koruma statüsüne sahip kişilere farklı muamele yapılması imkânı doğmaktadır.
- Let me also say a few words about the asylum and refugee policy.
- İltica ve mülteci politikası hakkında da birkaç söz söylememe izin verin.
- This country has experienced a huge refugee problem.
- Bu ülke büyük bir mülteci sorunu yaşamıştır.
- The same applies to refugee policy.
- Aynısı mülteci politikası için de geçerlidir.
- The refugee policy conducted at present by the Member States is inhumane.
- Halihazırda Üye Devletler tarafından yürütülen mülteci politikası insanlık dışıdır.
- The June Movement is in favour of a humane refugee policy.
- Haziran Hareketi insancıl bir mülteci politikasından yanadır.
- There is no doubt that the refugee ship we heard about this summer is only the first small portent of what is to come.
- Bu yaz haberini aldığımız mülteci gemisinin, olacakların sadece ilk küçük habercisi olduğuna hiç şüphe yok.
- Most of them have no experience with refugee and asylum policy.
- Çoğunun mülteci ve iltica politikası konusunda hiçbir deneyimi yok.
- The Danish Refugee Council is the only alternative to the Russian EMERCOM Ministry, which insists on doing this itself.
- Danimarka Mülteci Konseyi, bunu kendi başına yapmakta ısrar eden Rus EMERCOM Bakanlığı'na tek alternatif.
- Most of them have no experience of refugee and asylum policy.
- Çoğunun mülteci ve iltica politikası konusunda hiçbir deneyimi yoktur.
- Turkey has the world's largest refugee population.
- Türkiye dünyanın en büyük mülteci nüfusuna sahip.
- Tom is a refugee.
- Tom bir mülteci.
- Tom is a refugee.
- Tom bir mültecidir.
- He donated $10,000 to the refugee fund.
- Mülteci fonuna 10,000 dolar bağışladı.
- I'm a refugee.
- Ben bir mülteciyim.
- He donated $10,000 to the refugee fund.
- Mülteci fonuna 10.000 dolar bağışladı.
- He donated $10000 to the refugee fund.
- O, mülteci fonuna 10.000 dolar bağışladı.
- The refugee crossed the line safely.
- Mülteci güvenli bir şekilde sınırı geçti.
- He donated $10000 to the refugee fund.
- Mülteci fonuna 10000 dolar bağışladı.
Show More (22)
|