|
- It is not he who allows his militia to rape women who oppose him, but total strangers.
- Milislerinin kendisine karşı çıkan kadınlara tecavüz etmesine izin veren kendisi değil, tamamen yabancılardır.
- Sami sadistically raped Layla.
- Sami, Leyla'ya sadistçe tecavüz etti.
- Sami wanted to rape Layla.
- Sami, Leyla'ya tecavüz etmek istedi.
- Linda identified Dan as the man who had raped her.
- Linda, Dan'ı kendisine tecavüz eden adam olarak teşhis etti.
- Sami raped a woman who was eight months pregnant.
- Sami sekiz aylık hamile olan bir kadına tecavüz etti.
- Sami killed, maimed, and raped women.
- Sami kadınları öldürdü, sakat bıraktı ve tecavüz etti.
- I hold Mary in the basement and rape her every day.
- Mary´yi bodrumda tutuyorum ve ona her gün tecâvüz ediyorum.
- The barbarians raped and pillaged our city.
- Barbarlar şehrimize tecavüz edip yağmaladılar.
- Sami raped a girl.
- Sami bir kıza tecavüz etti.
- Fadil raped the woman.
- Fadıl kadına tecavüz etti.
- You raped him!
- Ona tecavüz etmişsin!
- Sami raped a woman who was eight months pregnant.
- Sami sekiz aylık hamile bir kadına tecavüz etti.
- They want to rape our women.
- Kadınlarımıza tecavüz etmek istiyorlar.
- Sami raped Layla repeatedly.
- Sami, Layla'ya defalarca tecavüz etti.
- Sami viciously raped Layla.
- Sami, Layla'ya gaddarca tecavüz etti.
- Tom claimed that his father had raped him on multiple occasions.
- Tom, babasının kendisine birçok kez tecavüz ettiğini iddia etti.
- Dan repeatedly raped Linda.
- Dan, Linda'ya defalarca tecavüz etti.
- Sami viciously raped Layla.
- Sami, Layla'ya vahşice tecavüz etti.
- I hold Mary in the basement and rape her every day.
- Mary'i bodrumda tutuyorum ve her gün ona tecavüz ediyorum.
- Sami sadistically raped Layla.
- Sami sadistçe Layla'ya tecavüz etti.
- Dan repeatedly raped Linda.
- Dan defalarca Linda'ya tecavüz etti.
- Sami wanted to rape Layla.
- Sami Layla'ya tecavüz etmek istedi.
- I hold Mary in the basement and rape her every day.
- Mary'i bodrumda tutup her gün ona tecavüz ediyorum.
- This is the man who raped you.
- Bu sana tecavüz eden adam.
- Layla got raped.
- Leyla'ya tecavüz edildi.
- Sami never raped Layla.
- Sami asla Layla'ya tecavüz etmedi.
- Sami overpowered and raped Layla.
- Sami, Layla'yı etkisiz hale getirip tecavüz etti.
- This is the man who raped you.
- Sana tecavüz eden adam bu.
- Sami probably tried to rape Layla.
- Sami muhtemelen Layla'ya tecavüz etmeye çalıştı.
- You raped him!
- Sen ona tecavüz ettin!
- Sami killed, maimed, and raped women.
- Sami kadınları öldürdü, sakatladı ve onlara tecavüz etti.
- Those who commit rape must be punished.
- Tecavüz edenler cezalandırılmalı.
- Linda identified Dan as the man who had raped her.
- Linda, Dan'i kendisine tecavüz eden adam olarak teşhis etti.
- Sami viciously raped Layla.
- Sami, Leyla'ya acımasızca tecavüz etti.
- Facebook and text messages have emerged as key evidence in the trial of a man for raping a student.
- Facebook ve cep telefonu mesajları bir öğrenciye tecavüz etmesi nedeniyle bir adamın davasında kilit delil olarak ortaya çıkmıştır.
- Sami overpowered and raped Layla.
- Sami, Leyla'ya boyun eğdirip tecavüz etti.
Show More (33)
|
|
- Rape is at present the world's most common crime of violence.
- Tecavüz şu anda dünyanın en yaygın şiddet suçudur.
- Systematic rape as a weapon in warfare is, sadly, a widespread practice.
- Savaşta bir silah olarak sistematik tecavüz ne yazık ki yaygın bir uygulamadır.
- I, for my part, want to condemn all rape and all slavery.
- Ben kendi adıma tüm tecavüzleri ve tüm kölelikleri kınamak istiyorum.
- People who commit serious war crimes, including rape, must not be able to avoid being brought to justice.
- Tecavüz de dahil olmak üzere ciddi savaş suçları işleyen kişiler adalet önüne çıkarılmaktan kaçamamalıdır.
- It will prosecute the worst kind of crimes, such as genocide, mass slaughter, widespread rape and ethnic cleansing.
- Soykırım, toplu katliam, yaygın tecavüz ve etnik temizlik gibi en kötü türden suçları kovuşturacaktır.
- Wife inheritance continues, and experiences of rape and domestic abuse are rife.
- Karı mirası devam etmekte, tecavüz ve aile içi istismar deneyimleri yaygınlaşmaktadır.
- The court decided that the victim had consented to sex and concluded that the rape was not proven.
- Mahkeme, mağdurun cinsel ilişkiye rıza gösterdiğine karar vermiş ve tecavüzün kanıtlanamadığı sonucuna varmıştır.
- The young couple Ahmadu Ibrahim and Fatima Usman face the same prospect, as does an older man accused of rape.
- Genç çift Ahmadu Ibrahim ve Fatima Usman da tecavüzle suçlanan yaşlı bir adam gibi aynı ihtimalle karşı karşıya.
- Torture, rape, extra-judicial executions and disappearances are everyday occurrences.
- İşkence, tecavüz, yargısız infazlar ve kayıplar her gün yaşanan olaylardır.
- Layla was the victim of a rape.
- Layla bir tecavüz kurbanıydı.
- Dan denied he had anything to do with Linda's rape.
- Dan, Linda'nın tecavüzüyle bir alakası olduğunu reddetti.
- Those who commit rape must be punished.
- Tecavüz suçu işleyenler cezalandırılmalıdır.
- Rape is a serious problem on college campuses.
- Tecavüz, üniversite kampüslerinde ciddi bir sorundur.
- Murder, rape, and torture are atrocities associated with times of war.
- Cinayet, tecavüz ve işkence savaş zamanlarında görülen vahşetlerdir.
- Rape is a horrible crime.
- Tecavüz korkunç bir suçtur.
- Dan denied he had anything to do with Linda's rape.
- Dan Linda'nın tecavüzü ile ilgisi olduğunu reddetti.
- Rape is a shame for her and her family.
- Tecavüz onun ve ailesi için utanç verici.
- Rape is a serious problem on college campuses.
- Tecavüz üniversite kampüslerinde ciddi bir problem.
- Fadil was involved in those rapes and murders.
- Fadıl bu tecavüz ve cinayetlere karıştı.
- Rape is always a crime of violence.
- Tecavüz her zaman bir şiddet suçudur.
- Sami was sentenced 18 years for rape and assault.
- Sami, tecavüz ve saldırı nedeniyle 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
- Dan was arrested and charged with rape.
- Dan tutuklandı ve tecavüzle suçlandı.
- Dan encouraged Linda to report the rape.
- Dan, Linda'yı tecavüzü bildirmesi için cesaretlendirdi.
- Rape and sexual assault are crimes of violence.
- Tecavüz ve cinsel taciz şiddet suçlarıdır.
- Layla was the victim of a rape.
- Leyla tecavüz kurbanıydı.
- Sami witnessed the rape.
- Sami tecavüze tanık oldu.
- Sami was sentenced 18 years for rape and assault.
- Sami tecavüz ve saldırıdan 18 yıl ceza aldı.
- Her father was accused of statutory rape.
- Babası yasal tecavüzle suçlandı.
- Fadil was involved in those rapes and murders.
- Fadıl o tecavüz ve cinayetlere karıştı.
- Rape and sexual assault are crimes of violence.
- Tecavüz ve cinsel saldırı şiddet suçlarıdır.
Show More (27)
|