| 1 |
push the button |
düğmeye basmak |
v. |
|
- Tom stepped into the elevator and pushed the button for the third floor.
- Tom asansöre bindi ve üçüncü katın düğmesine bastı.
- If you push the button, the door will open.
- Düğmeye basarsan kapı açılır.
- Tom put the bowl into the microwave and pushed the button to start it cooking.
- Tom kaseyi mikrodalgaya koydu ve pişirmeyi başlatmak için düğmeye bastı.
- To call the elevator, push the button.
- Asansörü çağırmak için düğmeye bas.
- Push the button.
- Düğmeye bas.
- Let me push the button.
- Düğmeye basayım.
- Tom pushed the button, but nothing happened.
- Tom düğmeye bastı ama bir şey olmadı.
- Push the button here.
- Buradaki düğmeye bas.
- I got into the elevator and pushed the button for the third floor.
- Asansöre bindim ve üçüncü katın düğmesine bastım.
- You have only to push the button to get a ticket.
- Bilet almak için düğmeye basmanız yeterli.
- I pushed the button.
- Düğmeye bastım.
- Did you push the button?
- Düğmeye bastın mı?
- You have only to push the button to open the bay window.
- Cumbayı açmak için düğmeye basman yeterli.
- Tom pushed the button.
- Tom düğmeye bastı.
- I pushed the button to turn on the radio.
- Radyoyu açmak için düğmeye bastım.
- I'm about to push the button.
- Düğmeye basmak üzereyim.
- If you push the button, the engine will stop.
- Düğmeye basarsan motor durur.
- The engine will stop when you push the button.
- Düğmeye bastığında motor duracak.
- Can I push the button?
- Düğmeye basabilir miyim?
- You have only to push the button.
- Tek yapmanız gereken düğmeye basmak.
Show More (17)
|
| 2 |
push the button |
butona basmak |
v. |
|
- You have only to push the button to open the bay window.
- Cumbayı açmak için sadece butona basmalısınız.
- The engine will stop when you push the button.
- Butona bastığında motor durur.
- I pushed the button.
- Butona bastım.
- Push the button here.
- Buradaki butona bas.
- I'm about to push the button.
- Butona basmak üzereyim.
- Push the button, please.
- Butona basın, lütfen.
- In case of fire, push the button.
- Yangın durumunda, butona basın.
- Did you push the button?
- Butona bastın mı?
- You have only to push the button to get a ticket.
- Bilet almak için tek yapmanız gereken butona basmak.
- Can I push the button?
- Butona basabilir miyim?
- If you push the button, the door will open.
- Butona basarsan, kapı açılır.
- I got into the elevator and pushed the button for the third floor.
- Asansöre bindim ve üçüncü kat butonuna bastım.
- Push the button.
- Butona bas.
- If you push the button, the engine will stop.
- Butona basarsan motor durur.
- You have only to push the button.
- Siz sadece butona basmalısınız.
- Tom pushed the button.
- Tom butona bastı.
Show More (13)
|
| 3 |
push the button |
tuşa bas |
expr. |
|
- Tom pushed the button, but nothing happened.
- Tom tuşa bastı ama hiçbir şey olmadı.
- To call the elevator, push the button.
- Asansörü çağırmak için tuşa bas.
Show More (-1)
|
| 4 |
push the button |
düğmeye bas |
expr. |
|
- In case of fire, push the button.
- Yangın durumunda düğmeye basın.
- Push the button, please.
- Düğmeye basın lütfen.
Show More (-1)
|
