|
- I have a judgey green neighbor.
- Yargılanmayı seven, çevreci bir komşum var.
- If you want to catch the guy who killed him, check out his neighbor.
- Onu öldüren adamı yakalamak istiyorsanız, komşusunu kontrol edin.
- My neighbor had a very bad cold and was coughing constantly.
- Komşum çok fena üşütüp hasta olmuştu ve sürekli öksürüyordu.
- I have a judgey green neighbor.
- Her şeyi yargılayan çevreci bir komşum var da.
- My neighbor had a very bad cold and was coughing constantly.
- Komşum çok kötü bir soğuk algınlığı geçirdi ve sürekli öksürüyordu.
- They brought my neighbor in on counterfeiting charges.
- Komşumu sahtecilik suçundan içeri aldılar.
- My neighbor had a very bad cold and was coughing constantly.
- Komşum çok kötü üşütmüştü ve sürekli öksürüyordu.
- Tom is your neighbor's grandson, isn't he?
- Tom senin komşunun torunu, değil mi?
- Sami is just a neighbor.
- Sami sadece bir komşudur.
- Do you hate your neighbor?
- Komşundan nefret ediyor musun?
- She has a neighbor who arrived from Japan.
- Japonya'dan gelen bir komşusu var.
- Ali ate the Ashure his neighbor brought.
- Ali komşusunun getirdiği aşureyi yedi.
- Tom met his neighbor in the street.
- Tom sokakta komşusuna rastladı.
- Who is my neighbor?
- Komşum kim?
- Tom sued his neighbor.
- Tom komşusunu dava etti.
- I take it you're our new neighbor.
- Sanırım sen bizim yeni komşumuzsun.
- I go to work with my neighbor.
- Ben komşumla işe giderim.
- Tom wanted to have a bigger house than his neighbor.
- Tom komşusundan daha büyük bir evi olsun istiyordu.
- He was displeased with his neighbor.
- Komşusundan hoşnut değildi.
- Some wild cats live under my neighbor's house.
- Bazı vahşi kediler komşumun evinin altında yaşarlar.
- Tom is your neighbor's grandson, isn't he?
- Tom komşunuzun torunu, değil mi?
- Tom is at the neighbor's house.
- Tom komşunun evinde.
- Tom is my neighbor, but I don't know him very well.
- Tom benim komşum, ama onu pek iyi tanımam.
- I think it's my neighbor's fault.
- Komşumun kabahati diye düşünüyorum.
- Tom is my neighbor, but I don't know him very well.
- Tom benim komşum, ama onu çok iyi tanımıyorum.
- Our new neighbor plays the violin.
- Yeni komşumuz keman çalar.
- He was displeased with his neighbor.
- Komşusundan memnun değildi.
- I have a Jewish neighbor.
- Yahudi bir komşum var.
- Tom is my neighbor.
- Tom benim komşudur.
- Did you warn Tom about the neighbor's dog?
- Komşunun köpeği hakkında Tom'u uyardın mı?
- I have a Canadian neighbor.
- Kanadalı bir komşum var.
- Sami is a crazy neighbor.
- Sami çılgın bir komşudur.
- Tom is more than just a neighbor.
- Tom bir komşudan daha fazlası.
- The neighbor's dog is always barking.
- Komşunun köpeği sürekli havlıyor.
- It's not a good idea to date your neighbor.
- Komşunla çıkmak iyi bir fikir değil.
- Do you know your neighbor?
- Komşunu tanıyor musun?
- Who is my neighbor?
- Benim komşum kim?
- My neighbor's son made fun of my daughter today at school.
- Komşumun oğlu bugün okulda kızımla dalga geçti.
- I'm your neighbor.
- Komşunum.
- When John's neighbor saw John selling drugs, she blew the whistle on him.
- John'un komşusu, John'un uyuşturucu sattığını görünce onu ihbar etti.
- Tom is Mary's neighbor, isn't he?
- Tom, Mary'nin komşusu, değil mi?
- Markku went with a neighbor to a nightclub.
- Markku bir komşuyla birlikte bir gece kulübüne gitti.
- Tom helped build his neighbor's house.
- Tom komşusunun evinin inşasına yardım etti.
- She really enjoyed the pizza party at the neighbor's.
- Komşularının pizza partisinden çok hoşlanmıştı.
- I invited my neighbor to breakfast.
- Komşumu kahvaltıya davet ettim.
- He shared a well with his neighbor.
- Komşusuyla bir kuyuyu paylaştı.
- Our neighbor has two brown dogs.
- Komşumuzun iki kahverengi köpeği var.
- I have a French neighbor.
- Fransız bir komşum var.
- Ali ate the Noah's Pudding his neighbor brought.
- Ali komşusunun getirdiği aşureyi yedi.
- Tom set his neighbor's house on fire.
- Tom komşusunun evini yaktı.
- Layla's neighbor called 911.
- Layla'nın komşusu 911'i aramış.
- I take it you're our new neighbor.
- Anladığım kadarıyla yeni komşumuz sizsiniz.
- Tom drowned his neighbor's cat.
- Tom komşusunun kedisini boğmuş.
- He was seen stealing apples from the neighbor's tree.
- Komşunun ağacından elma çalarken görülmüş.
- We met our neighbor in the street.
- Sokakta komşumuza rastladık.
- My mother doesn't care for our neighbor very much.
- Annem komşumuzu çok sevmiyor.
- Tom phoned from a neighbor's house.
- Tom bir komşunun evinden aradı.
- The neighbor's car is in front of our door.
- Komşunun arabası bizim kapımızın önünde.
- Tom is my neighbor's grandson.
- Tom komşumun torunu.
- I appreciated my neighbor's generous offer.
- Komşumun cömert teklifini takdir ettim.
- My neighbor called the fire department.
- Komşum itfaiyeyi aradı.
- You're a good neighbor.
- Sen iyi bir komşusun.
- That little boy likes to throw rocks on the neighbor's roof.
- O küçük çocuk komşunun çatısına taş atmayı seviyor.
- It's all my scumbag neighbor's fault.
- Bunun hepsi benim pislik komşumun hatası.
- You're my neighbor.
- Komşumsun.
- Unfortunately, my neighbor had a traffic accident and fell into a coma.
- Maalesef komşum bir trafik kazası geçirdi ve komaya girdi.
- The neighbor's lawn is greener.
- Komşunun çimleri daha yeşil.
- Tom is a very quiet neighbor.
- Tom çok sessiz bir komşudur.
- Tom is our neighbor.
- Tom bizim komşumuz.
- Tom was caught stealing apples from his neighbor's tree.
- Tom komşusunun ağacından elma çalarken yakalandı.
- I have a French neighbor.
- Benim Fransız bir komşum var.
- My neighbor was arrested last night.
- Komşum dün gece tutuklandı.
- Tom killed my neighbor's cat.
- Tom komşumun kedisini öldürdü.
- I think my neighbor may have died.
- Komşumun ölmüş olabileceğini düşünüyorum.
- She shared her book with her neighbor.
- Kitabını komşusuyla paylaştı.
- We met our neighbor in the street.
- Komşumuzla sokakta tanıştık.
- When John's neighbor saw John selling drugs, she blew the whistle on him.
- John'un komşusu, John'u uyuşturucu satarken görünce, onu ihbar etti.
- Tom was a great neighbor.
- Tom harika bir komşuydu.
- I had a neighbor who was blind.
- Kör olan bir komşum vardı.
- Tom stole a truck from his neighbor's farm.
- Tom komşusunun çiftliğinden bir kamyon çaldı.
- Sami went to talk to his crazy neighbor.
- Sami çılgın komşusuyla konuşmaya gitti.
- I invited my neighbor to breakfast.
- Komşumu kahvaltıya çağırdım.
- I saw Tom kill the neighbor's cat.
- Tom'un komşunun kedisini öldürdüğünü gördüm.
- The neighbor's cats meow through the night.
- Komşunun kedileri gece boyunca miyavlıyor.
- I can usually hear my neighbor's TV.
- Ben genellikle komşumun televizyonunu duyabiliyorum.
- She ran to the neighbor's house to call for assistance.
- Yardım çağırmak için komşunun evine koştu.
- Tom shared a well with his neighbor.
- Tom komşusuyla bir kuyuyu paylaştı.
- Tom used to steal apples from his neighbor's tree.
- Tom komşusunun ağacından elma çalardı.
- I saw Tom picking his neighbor's flowers.
- Tom'u komşusunun çiçeklerini toplarken gördüm.
- The neighbor's cat spilled its cup of milk on the floor tiles.
- Komşunun kedisi süt kabını yer karolarına döktü.
- My neighbor is a kleptomaniac.
- Komşum bir kleptoman.
- Tom was seen stealing apples from the neighbor's tree.
- Tom komşunun ağacından elma çalarken görüldü.
Show More (89)
|