1 |
name |
ad |
n. |
|
- A particularly sad fact of human history is that conflicts have arisen in the name of religion.
- İnsanlık tarihinin özellikle üzücü bir gerçeği de çatışmaların din adına ortaya çıkmış olmasıdır.
- Naturally, we need bilateral police cooperation worthy of the name.
- Doğal olarak, adına yakışır ikili polis işbirliğine ihtiyacımız var.
- Regrettably, I am unable to add the name of the Council and the Presidency to the list of those I would like to thank.
- Ne yazık ki, teşekkür etmek istediklerim listesine Konsey ve Başkanlığın adını ekleyemiyorum.
- Can we, in the name of Europe and its qualified majority, impose legislation upon a people who reject it?
- Avrupa ve onun nitelikli çoğunluğu adına, yasaları reddeden bir halka yasaları dayatabilir miyiz?
- All sciences worthy of the name must be aware of their role in society.
- Adına yakışır tüm bilimler, toplumdaki rollerinin farkında olmalıdır.
- Its name, however, is irrelevant.
- Bununla birlikte adı önemsizdir.
- Regrettably, I am unable to add the name of the Council and the Presidency to the list of those I would like to thank.
- Ne yazık ki Konsey ve Başkanlığın adını teşekkür etmek istediklerim listesine ekleyemiyorum.
- The title of each line is the name of an Institute.
- Her satırın başlığı bir Enstitünün adıdır.
- Uzbekistan has no independent press, whereas Turkmenistan has no press at all worthy of the name.
- Özbekistan'da bağımsız basın yoktur, Türkmenistan'da ise adına yakışır bir basın bile yoktur.
- The very adjective 'atypical' in the name of this directive says it all.
- Bu direktifin adındaki 'atipik' sıfatı her şeyi anlatıyor.
- In this area, we at present lack any reporting worthy of the name.
- Bu alanda şu anda adına yakışır bir raporlama yapamıyoruz.
- The name of the directive really does not matter now, however.
- Ancak direktifin adı şu anda gerçekten önemli değil.
- I would ask you to use the full name of our Group.
- Sizden Grubumuzun tam adını kullanmanızı rica ediyorum.
- Secondly, we have to ensure that the ".EU" name does not, in any way, displace existing Member State domain names.
- İkinci olarak ".EU" adının hiçbir şekilde mevcut Üye Devlet alan adlarının yerini almamasını sağlamalıyız.
- He himself and other Members have mentioned the name of Jean Monnet.
- Kendisi ve diğer Üyeler Jean Monnet'nin adını zikrettiler.
- The plan goes under the name 'EBA' - 'Everything but Arms' .
- Plan, 'EBA' - 'Silahlar Hariç Her Şey' adıyla bilinmektedir.
- Unfortunately, this is going to give environment policy a bad name.
- Maalesef bu çevre politikasının adını kötüye çıkaracak.
- They include the exclusion of the whole of Afghan youth from any form of education worthy of the name.
- Afgan gençliğinin tamamının, adına yakışır herhangi bir eğitim biçiminden dışlanmasını da içermektedir.
- He himself and other Members have mentioned the name of Jean Monnet.
- Kendisi ve diğer Üyeler Jean Monnet'nin adını zikretmişlerdir.
- On certain sides, the official name of the FYROM is not used correctly.
- Bazı taraflarda FYROM'un resmi adı doğru kullanılmamaktadır.
- They do not want a war against Iraq in their name.
- Kendi adlarına Irak'a karşı bir savaş istemiyorlar.
- All of this done in the name of freedom.
- Bütün bunlar özgürleşme adına yapılıyor.
- The name of Izmit Paper and Cardboard Factory is changed to Sümerbank Cellulose Industry.
- İzmit Kağıt ve Karton Fabrikasının adı Sümerbank Selüloz Sanayi olarak değiştirildi.
- All of this done in the name of freedom.
- Bunların hepsi özgürlük adına yapıldı.
- The name of this metropolis, where more than ten million people live, also means the "capital city" in Korean.
- On milyondan fazla insanın yaşadığı bu metropolün adı Korece'de "başkent" anlamına da gelmektedir.
- The name of Izmit Paper and Cardboard Factory is changed to Sümerbank Cellulose Industry.
- İzmit Kağıt ve Karton Fabrikası'nın adı Sümerbank Selüloz Sanayi olarak değiştirildi.
- There's a story about how he got his name.
- Adını nasıl aldığına dair bir hikaye var.
- Father - forget his name now, really nice guy.
- Babanız, adını unuttum şimdi neydi, gerçekten iyi adam.
- The local device name has a remembered connection to another network resource.
- Yerel cihaz adının başka bir ağ kaynağıyla anıımsanan bir bağlantısı mevcut.
- Father - forget his name now, really nice guy.
- Babası, şimdi adını unuttum, gerçekten sevimli bir adam.
- The local device name has a remembered connection to another network resource.
- Yerel cihaz adının başka bir ağ kaynağıyla önceden kayıtlı bir bağlantısı vardır.
- They wrote their first song called Mortician and decided to change the band's name to that.
- Mortician adlı ilk şarkılarını yazmışlar ve grubun adını bu şekilde değiştirmeye karar vermişler.
- The local device name has a remembered connection to another network resource.
- Yerel aygıt adının bir başka ağ kaynağına yapılmış anımsanan bağlantısı mevcut.
- All of this done in the name of freedom.
- Bütün bunlar özgürleşme adına yapıldı.
- The name of Izmit Paper and Cardboard Factory is changed to Sümerbank Cellulose Industry.
- İzmit Kâğıt ve Karton Fabrikası'nın adı Sümerbank Selüloz Sanayii olarak değişti.
- They wrote their first song called Mortician and decided to change the band's name to that.
- Mortician adlı ilk şarkılarını yazdıktan sonra grubun adını bu şekilde değiştirmeye karar verdiler.
- I asked the man what his name was.
- Adama adının ne olduğunu sordum.
- What is the name of the restaurant?
- Restoranın adı ne?
- What was his name again?
- Adı neydi demiştin?
- Tom's real name is unknown.
- Tom'un gerçek adı bilinmiyor.
- What's the name of Tom's girlfriend?
- Tom'un sevgilisinin adı ne?
- Tom is his name, I think.
- Sanırım, Tom onun adı.
- I don't see your name on it.
- Bunun üstünde adını görmüyorum.
- I can't remember how to spell your name.
- Adınızı nasıl heceleyeceğimi hatırlayamıyorum.
- Can you remember his name?
- Onun adını hatırlayabiliyor musun?
- My first French teacher's name was Tom Jackson.
- Benim ilk Fransızca öğretmenimin adı Tom Jackson'du.
- Dan didn't even remember Linda's name.
- Dan, Linda'nın adını bile hatırlamadı.
- You have a very pretty name.
- Çok güzel bir adın var.
- I told them my name was Tom.
- Adımın Tom olduğunu onlara söyledim.
- Her name was often on his lips.
- Onun adı sık sık dudaklarından dökülüyordu.
- I asked him what his name was.
- Ona adının ne olduğunu sordum.
- I know his true name and where he lives.
- Onun gerçek adını ve nerede yaşadığını biliyorum.
- I already know that guy's name.
- O adamın adını zaten biliyorum.
- Write your name on this piece of paper.
- Bu kağıt parçasına adını yaz.
- What's the name of that bird?
- Şu kuşun adı ne?
- What was the name of the hotel where you stayed in Boston last year?
- Geçen yıl Boston'da kaldığın otelin adı neydi?
- If I had a son, I wouldn't name him Tom.
- Bir oğlum olsaydı, adını Tom koymazdım.
- The man I met in the park told me that his name was Tom.
- Parkta tanıştığım adam bana adının Tom olduğunu söyledi.
- Their son's name is Tom.
- Oğullarının adı Tom.
- What's the name of this street?
- Bu sokağın adı ne?
- Can you tell me what that man's name is?
- O adamın adının ne olduğunu söyleyebilir misiniz?
- Your name wouldn't be Tom, would it?
- Senin adın Tom olamaz, değil mi?
- Tom is his name, I think.
- Tom onun adı, sanırım.
- Her name is Joanna.
- Onun adı Joanna.
- Tom added Mary's name to the list.
- Tom Mary'nin adını listeye ekledi.
- Your name wouldn't be Tom Jackson, would it?
- Adın Tom Jackson olamaz, değil mi?
- Tom knows Mary's dog's name.
- Tom Mary'nin köpeğinin adını bilir.
- My name is unimportant.
- Adımın ne olduğu önemli değil.
- We still haven't Known what is the flower's name we saw at that day.
- Biz hala o gün gördüğümüz çiçeğin adının ne olduğunu bilmiyoruz.
- Our tour guide's name was Tom.
- Tur rehberimizin adı Tom'du.
- I recognize him, but I don't remember his name.
- Onu tanıdım ama adını hatırlamıyorum.
- I'm going to name my dog Cookie.
- Köpeğimin adını Cookie koyacağım.
- What is the name of this street?
- Bu sokağın adı ne?
- Can I get your name and address?
- Adını ve adresini alabilir miyim?
- Do you know what your name means?
- Adının ne anlama geldiğini biliyor musun?
- Her name wasn't on the list.
- Onun adı listede yoktu.
- I put Tom's name on the list.
- Tom'un adını listeye yazdım.
- Their son's name is John.
- Onların erkek çocuğunun adı John.
- Did you get his name?
- Onun adını aldın mı?
- Tell her your name.
- Adını ona söyle.
- What's that boy's name?
- Şu çocuğun adı ne?
- I remember his face, but I don't remember his name.
- Yüzünü hatırlıyorum ama adını hatırlamıyorum.
- She mentioned my name in her book.
- Kitabında benim adımdan bahsetti.
- Even a little child knows its name.
- Küçük bir çocuk bile adını bilir.
- What's the name of that piece?
- O parçanın adı ne?
- Sami forgot Layla's name.
- Sami Layla'nın adını unuttu.
- Can you remember his name?
- Adını hatırlayabiliyor musun?
- Tom can't remember his name.
- Tom adını hatırlayamıyor.
- I've forgotten Tom's wife's name.
- Tom'un karısının adını unuttum.
- Do you know Tom's full name?
- Tom'un tam adını biliyor musun?
- Tom must've been the one who added Mary's name to the list.
- Mary'nin adını listeye ekleyen Tom olmalı.
- He put his name down.
- Onun adını yazdım.
- Can I have your full name?
- Tam adını alabilir miyim?
- Each building has a name.
- Her binanın bir adı var.
- Tony carved his name in a tree with a knife.
- Tony bıçakla adını ağaca kazımış.
- May I have your name, please?
- Adınızı alabilir miyim, lütfen?
- I know that girl's name.
- O kızın adını biliyorum.
- I almost forgot to ask him what his name was.
- Ona adını sormayı neredeyse unutuyordum.
- Tom's name should be added to the list.
- Tom'un adı listeye eklenmelidir.
- The name of Tom's wife is Mary and his son's is Horace.
- Tom'un karısının adı Mary ve oğlunun adı Horace.
- Fill in your name and address.
- Adınızı ve adresinizi yazın.
- She was asked to write her name in ink.
- Adını mürekkeple yazması istenildi.
- I know his true name and where he lives.
- Gerçek adını ve nerede yaşadığını biliyorum.
- Is it true that man never gave you his name?
- Adamın sana adını asla vermediği doğru mu?
- I believe he said his name was Tom.
- Sanırım adının Tom olduğunu söylemişti.
- He can scarcely write his name.
- Adını zar zor yazabiliyor.
- Even though I really want to know his name, I don't have enough courage, and I'm afraid to go ask.
- Adını gerçekten bilmek istesem de, yeterince cesaretim yok ve gidip sormaya korkuyorum.
- What is your friend's name?
- Arkadaşının adı ne?
- I've forgotten your name.
- Ben senin adını unuttum.
- Everybody knows his name.
- Herkes onun adını biliyor.
- How do you pronounce her name?
- Onun adını nasıl telaffuz edersin?
- I beg your pardon; I didn't quite catch your name.
- Özür dilerim; adınızı tam olarak duyamadım.
- Tom couldn't remember the name of the place where he met Mary.
- Tom Mary ile tanıştığı yerin adını hatırlayamadı.
- His name is Ali.
- Onun adı Ali.
- Sami removed Layla's name from his credit card.
- Sami kredi kartından Layla'nın adını sildi.
- His name is not on the list.
- Adı listede yok.
- Am I pronouncing your name correctly?
- Adını doğru telaffuz ediyor muyum?
- When she became a nun, she took the name Sister Teresa.
- Rahibe olduğunda Rahibe Teresa adını aldı.
- What did you say your name was?
- Adın ne demiştin?
- My daughter's name is Mary.
- Kızımın adı Mary'dir.
- Tom scratched Mary's name on the table.
- Tom, Mary'nin adını masaya kazıdı.
- Tony carved his name on a tree with a knife.
- Tony adını bir ağacın üstüne bıçakla kazıdı.
- Her name's Irina.
- Onun adı Irina.
- Tom's name is on the ballot.
- Tom'un adı oy pusulasında.
- Don't use his real name.
- Onun gerçek adını kullanma.
- Write your name in capital letters.
- Adınızı büyük harflerle yazın.
- Tom wondered why Mary had written his name on the back cover of her notebook.
- Tom Mary'nin neden defterinin arka kapağına adını yazdığını merak ediyordu.
- He has a strange name.
- Onun garip bir adı var.
- His name has a very interesting meaning.
- Onun adının çok ilginç bir anlamı var.
- I couldn't think of the name of the place.
- Yerin adını hatırlayamadım.
- Is John your name?
- John senin adın mı?
- Sami must have known Layla's name.
- Sami, Leyla'nın adını bilmeliydi.
- Do you remember her name?
- Onun adını hatırlıyor musun?
- I forgot the name of your brother; what's his name?
- Erkek kardeşinin adını unuttum; onun adı nedir?
- I could not remember his name for the life of me.
- Adını hayatta hatırlayamadım.
- My German friend's name is Hans.
- Alman arkadaşımın adı Hans.
- Would you tell me your name and phone number?
- Bana adını ve telefon numaranı söyler misin?
- It's a Spanish name.
- İspanyolca bir ad.
- Tom couldn't even write his own name.
- Tom kendi adını bile yazamadı.
- The boy carved his name into the tree.
- Çocuk adını ağaca kazıdı.
- What's your best friend's name?
- En iyi arkadaşınızın adı nedir?
- Does Tom know your boyfriend's name?
- Tom erkek arkadaşının adını biliyor mu?
- You don't even know his name.
- Onun adını bile bilmiyorsun.
- I don't remember your name.
- Adını hatırlamıyorum.
- It's an Egyptian name.
- Bir Mısırlı adı.
- I can't remember that guy's name.
- O adamın adını hatırlayamıyorum.
- I've completely forgotten his name.
- Adını tamamen unuttum.
- I could not remember his name for the life of me.
- Vallahi adını hatırlayamadım.
- Is your brother's name Tom?
- Kardeşinin adı Tom mu?
- What's the name of this place?
- Buranın adı ne?
- Do you know the name of this flower?
- Bu çiçeğin adını biliyor musun?
- The gentleman's name is Tom.
- Beyefendinin adı Tom.
- Do you remember the name of the store where you bought that?
- Bunu aldığınız mağazanın adını hatırlıyor musunuz?
- They know your name.
- Senin adını biliyorlar.
- Tom's name was third on the list.
- Tom'un adı listede üçüncüydü.
- Is this your real name?
- Bu senin gerçek adın mı?
- I didn't even know her name.
- Onun adını bile bilmiyordum.
- Tom wrote his name on all his notebooks.
- Tom bütün defterlerine adını yazdı.
- What is his name?
- Onun adı nedir?
- I remember the man's face but I can't call his name to mind.
- Adamın yüzünü hatırlıyorum fakat adını hatırlayamıyorum.
- He can't even write his own name.
- O kendi adını bile yazamaz.
- Tom can't even write his own name.
- Tom kendi adını bile yazamaz.
- He is my friend whose name is Jack.
- O, adı Jack olan arkadaşımdır.
- Hayastan' is Armenia's name in Armenian.
- Hayastan' Ermenistan'ın Ermenice'deki adıdır.
- Did I say your name right?
- Adını doğru söyledim mi?
- I never knew his real name.
- Onun gerçek adını bilmiyordum.
- What's his teacher's name?
- Onun öğretmeninin adı ne?
- Tom's name is also on the list.
- Tom'un adı da listede.
- Can you remember your kindergarten teacher's name?
- Ana okulu öğretmeninin adını hatırlayabiliyor musun?
- Your name is still on the list.
- Senin adın hâlâ listede.
- He wrote down the name so he wouldn't forget it.
- Unutmamak için adını yazdı.
- Tom's brother's name is John.
- Tom'un kardeşinin adı John.
- He told me that his name was Tom.
- Bana adının Tom olduğunu söyledi.
- What's his teacher's name?
- Öğretmeninin adı ne?
- Do you know what his name is?
- Onun adının ne olduğunu biliyor musun?
- Will you write your name here?
- Adınızı buraya yazar mısınız?
- Do you know the name of the boy who's standing over there?
- Şurada duran çocuğun adını biliyor musun?
- I forgot to ask him what his name was.
- Adının ne olduğunu sormayı unuttum.
- What's your teacher's name?
- Öğretmeninizin adı ne?
- Sami doesn't put his name in the e-mail.
- Sami e-postaya adını yazmaz.
- He doesn't know the name of the chemical element Yb.
- Yb kimyasal elementinin adını bilmiyor.
- What is your name?
- Adın ne?
- It is not important what my name is.
- Adımın ne olduğu önemsiz.
- What's the name of the piece the orchestra's playing?
- Orkestranın çaldığı parçanın adı nedir?
- Tom finally changed his name.
- Tom nihayet adını değiştirdi.
- Do you want to know his name?
- Adını öğrenmek istiyor musun?
- He put his name down.
- Adını yazdı.
- How did you know my name was Tom?
- Adımın Tom olduğunu nereden bildin?
- Everybody pronounces Tom's name wrong.
- Herkes Tom'un adını yanlış telaffuz ediyor.
- Her name was not known.
- Onun adı bilinmiyordu.
- Tom's name is still on the list.
- Tom'un adı hala listede.
- I forget her name.
- Onun adını unuttum.
- Did you say your name was Tom?
- Adının Tom olduğunu söyledin mi?
- Write your name and address.
- Adını ve adresini yaz.
- The teacher has marked his name absent.
- Öğretmen onun adını devamsız olarak işaretledi.
- What's her professor's name?
- Onun öğretmeninin adı nedir?
- Please use a pencil to write down your name.
- Lütfen adınızı yazmak için kalem kullanın.
- Go is very popular in Korea under the name baduk.
- Go, Kore'de baduk adı altında çok popülerdir.
- What's the name of the place?
- Buranın adı ne?
- Her name is not on the lists.
- Onun adı listelerde değil.
- What is the name of this flower?
- Bu çiçeğin adı ne?
- Her eyes ran over the list to see if her name was on it.
- Gözleri listede adının olup olmadığını görmek için listenin üzerinde gezindi.
- There came a man who was sent from God; his name was John.
- Allah tarafından gönderilen bir adam geldi; onun adı Yahya'ydı.
- What's the name of your hotel?
- Otelinizin adı ne?
- What is your new friend's name?
- Yeni arkadaşının adı ne?
- Tell me how you got your name.
- Adını nereden aldığını söyle.
- Isn't that a girl's name?
- O bir kız adı değil mi?
- What's that animal's name?
- O hayvanın adı ne?
- We need that woman's name.
- Biz o kadının adına ihtiyaç duyuyoruz.
- It's a Chinese name.
- O bir Çinli adıdır.
- I've forgotten the name.
- Adını unuttum.
- I remember his face, but I don't remember his name.
- Yüzünü hatırlıyorum, ama onun adını hatırlamıyorum.
- Delete his name from the list of the applicants.
- Başvuranlar listesinden onun adını silin.
- I wonder if Tom Jackson is his real name.
- Acaba Tom Jackson onun gerçek adı mı?
- Rafaela is an Italian name.
- Rafaela bir İtalyan adıdır.
- We both have the same name.
- İkimizin de adı aynı.
- What was her name again?
- Adı neydi demiştin?
- What's the name of this bird?
- Bu kuşun adı ne?
- I know your name.
- Adını biliyorum.
- What's the name of my doctor?
- Doktorumun adı ne?
- No one knows their name.
- Kimse onların adını bilmiyor.
- The girl's name reminds me of my happy school days.
- Kızın adı bana mutlu okul günlerimi hatırlatıyor.
- Please write down your name here.
- Lütfen adını buraya yaz.
- Tom wrote his name on the white board.
- Tom beyaz tahta üzerine adını yazdı.
- Fill in your name and address here.
- Adınızı ve adresinizi buraya yazın.
- I don't care what your name is.
- Senin adının ne olduğu umurumda değil.
- Madeira is the name of a wine.
- Madeira bir şarap adı.
- Tom saw Mary's name on the list and added his.
- Tom listede Mary'nin adını gördü ve kendi adını ekledi.
- Why is Tom's name not on the list?
- Neden Tom'un adı listede değil?
- The name Edwin doesn't ring a bell.
- Edwin adı bende hiç bir şey çağrıştırmıyor.
- I almost forgot to ask him what his name was.
- Neredeyse adının ne olduğunu sormayı unutuyordum.
- Our international sales continue to grow, bringing the name of Toyo Computer into businesses world-wide.
- Uluslararası satışlarımız Toyo Computer'ın adını işletmelere dünya çapında taşıyarak büyümeye devam ediyor.
- I believe his name is Tom.
- Onun adının Tom olduğuna inanıyorum.
- Tom doesn't even know how to write his own name.
- Tom kendi adını nasıl yazacağını bile bilmiyordu.
- Tom wrote his name on the dust-covered windshield.
- Tom tozla kaplı ön cama adını yazdı.
- She was asked to write her name in ink.
- Ondan adını mürekkeple yazması istendi.
- Tom shouted Mary's name as loud as he could, but she didn't hear him.
- Tom, Mary'nin adını olabildiğince yüksek sesle bağırdı ama Mary onu duymadı.
- We associate Darwin's name with the theory of evolution.
- Darwin'in adını evrim teorisiyle birlikte anıyoruz.
- The boy was made king before he could write his own name.
- Çocuk kendi adını yazamadan kral oldu.
- How do you spell your name?
- Adını nasıl hecelersin?
- The man couldn't so much as write his own name.
- Adam kendi adını bile yazamadı.
- I remember your face, but I don't remember your name.
- Senin yüzünü hatırlıyorum ama senin adını hatırlamıyorum.
- What was the name of that tune you were playing?
- Çaldığınız melodinin adı neydi?
- My neighbor's name is Tom.
- Benim komşumun adı Tom'dur.
- What's your boyfriend's name?
- Erkek arkadaşının adı ne?
- What was the name of the last song you sang last night?
- Dün gece söylediğin son şarkının adı neydi?
- Your name is definitely not on the list.
- Senin adın kesinlikle listede yok.
- I love your name.
- Adına bayıldım.
- Let's put Tom's name on the list.
- Tom'un adını listeye yazalım.
- The teacher wrote his name on the blackboard.
- Öğretmenimiz tahtaya kendi adını yazdı.
- My robot's name is Multi.
- Robotumun adı Multi.
- What a cute name you have.
- Ne şirin bir adın var.
- Sami forgot Layla's name.
- Sami, Leyla'nın adını unuttu.
- Tom told me he couldn't remember the teacher's name.
- Tom bana öğretmenin adını hatırlayamadığını söyledi.
- I can't remember your name.
- Adını hatırlayamıyorum.
- What's the name of the company where Tom works?
- Tom'un çalıştığı şirketin adı ne?
- What's your niece's name?
- Yeğeninin adı ne?
- He told us this morning his name was Tom.
- Bu sabah o bize adının Tom olduğunu söyledi.
- Is Tom's name on the list?
- Tom'un adı listede mi?
- I don't see your name on it.
- Üzerinde adınızı göremiyorum.
- Tom's name was third on the list.
- Tom'un adı listede üçüncü sıradaydı.
- Just give me your name and address.
- Bana sadece adını ve adresini ver.
- I saw your name on the list.
- Ben listede adınızı gördüm.
- What's your doctor's name?
- Doktorunun adı ne?
- His name is on the tip of my tongue.
- Onun adını hatırlamak üzereyim.
- Excuse me, but do you mind if I ask your name?
- Affedersiniz ama adınızı sorabilir miyim?
- First of all, may I have your name, please?
- Öncelikle, adınızı öğrenebilir miyim, lütfen?
- The woman's name is Sue.
- Kadının adı Sue.
- It is not important what my name is.
- Adımın ne olduğunun önemi yok.
- What's the name of the company you work for?
- Çalıştığın şirketin adı nedir?
- His name is Pekka.
- Onun adı Pekka.
- Tom has changed his name to John.
- Tom adını John olarak değiştirdi.
- Allende is a woman's name and a last name.
- Allende bir kadın adı ve soyadıdır.
- Raise your hand if I read your name.
- Adınızı okursam elinizi kaldırın.
- Who told you my name was Tom?
- Adımın Tom olduğunu size kim söyledi?
- She has a daughter whose name is Mary.
- Onun Mary adında bir kızı var.
- Do you remember the name of the paramedic that saved my life?
- Hayatımı kurtaran yardımcı doktorun adını hatırlıyor musun?
- He repeated his name slowly.
- Adını yavaşça tekrarladı.
- His name was Geppetto, but to the boys of the neighborhood he was Polendina, on account of the wig he always wore which was just the color of yellow corn.
- Adı Geppetto'ydu ama her zaman taktığı sarı mısır rengindeki peruğu yüzünden mahallenin çocukları için Polendina'ydı.
- His name sounds familiar.
- Adı tanıdık geliyor.
- Tom didn't even know how to write his own name.
- Tom kendi adını nasıl yazacağını bile bilmiyordu.
- I can't remember Tom's brother's name.
- Tom'un kardeşinin adını hatırlayamıyorum.
- My name is unimportant.
- Adımın ne olduğu önemsiz.
- Oh, sweet name of freedom!
- Oo, özgürlüğün tatlı adı!
- Is Tom Jackson your real name?
- Tom Jackson gerçek adın mı?
- Did you hear me call your name?
- Senin adını seslendiğimi duydun mu?
- You forgot his name.
- Adını unuttun.
- What's the name of that bird?
- Bu kuşun adı ne?
- His name is Kenji, but we call him Ken.
- Onun adı Kenji, ama biz ona Ken diyoruz.
- I don't want my name on this report.
- Bu raporda adımın geçmesini istemiyorum.
- No one would've remembered Tom if he hadn't painted his name on the ceiling of the classroom.
- Tom sınıfın tavanına adını yazmasaydı kimse onu hatırlamayacaktı.
- What's her name again?
- Onun adı neydi?
- To raise one's name in later generations and thereby glorify one's parents, this is the greatest expression of filial piety.
- Birinin adını sonraki nesillere duyurmak ve böylece ebeveynlerini yüceltmek, evlat sevgisinin en büyük ifadesidir.
- Is that your real name?
- O senin gerçek adın mı?
- We've already taken your name off the list.
- Biz zaten adınızı listeden çıkardık.
- There was once a cat whose name was Tango.
- Bir zamanlar adı Tango olan bir kedi varmış.
- Who told you my name was Tom?
- Adımın Tom olduğunu sana kim söyledi?
- My name is unimportant.
- Adımın ne olduğunun önemi yok.
- Tom doesn't even know your name.
- Tom senin adını bile bilmiyor.
- Allende is a woman's name and a last name.
- Allende bir kadının adı ve bir soyadı.
- His name is known all over the world.
- Adı tüm dünyada biliniyor.
- Do you remember his name?
- Onun adını hatırlıyor musun?
- The man's name was Francisco Pizzaro.
- Adamın adı, Francisco Pizzaro'ydu.
- Maybe your name really is Tom.
- Belki de adın gerçekten Tom'dur.
- I think her name is Dania.
- Sanırım onun adı Dania.
- Tom ate at a new restaurant the other day, but he doesn't remember the restaurant's name.
- Tom geçen gün yeni bir restoranda yemek yedi ama restoranın adını hatırlamıyor.
- Write your name in capitals.
- Adını büyük harflerle yaz.
- Tom tried to remember the name of the girl he'd met in Boston.
- Tom Boston'da tanıştığı kızın adını hatırlamaya çalıştı.
- I met a young man whose name was Tom.
- Ben, adı Tom olan genç bir adamla tanıştım.
- I don't remember what his name is.
- Onun adının ne olduğunu hatırlamıyorum.
- The British Prime Minister's real name is Alexander Boris de Pfeffel Johnson.
- İngiltere Başbakanı'nın gerçek adı Alexander Boris de Pfeffel Johnson.
- I can't remember anyone's name.
- Kimsenin adını hatırlayamıyorum.
- What was the name of the hotel where you stayed in Boston last year?
- Geçen yıl Boston'da kaldığınız otelin adı neydi?
- Please tell me how to spell your name.
- Lütfen bana adının nasıl yazıldığını söyle.
- I can't remember my kindergarten teacher's name.
- Anaokulu öğretmenimin adını hatırlayamıyorum.
- I remember the man's face, but forgot his name.
- Adamın yüzünü hatırlıyorum, ama adını unutmuşum.
- Tom doesn't know anything about Mary, other than her name.
- Tom, onun adından başka Mary hakkında bir şey bilmiyor.
- My robot's name is Multi.
- Robotumun adı Multi'dir.
- What's the name of the place?
- Yerin adı nedir?
- The Nazis wiped his name out of the history books.
- Naziler onun adını tarih kitaplarından sildi.
- Who told you my name was Tom?
- Kim söyledi size adımın Tom olduğunu?
- I think that boy's name is Tom.
- Bence o çocuğun adı Tom.
- His name is known to everyone in the town.
- Kasabadaki herkes onun adını biliyor.
- His name is known all over the country.
- Onun adı tüm ülke çapında bilinir.
- Excuse me, but do you mind if ask your name?
- Affedersiniz ama adınızı sorabilir miyim?
- Is that your real name?
- Bu senin gerçek adın mı?
- Tom knows everyone's name.
- Tom herkesin adını biliyor.
- Tom asked the old lady what her name was.
- Tom yaşlı kadına adının ne olduğunu sordu.
- What's your French teacher's name?
- Fransızca öğretmeninin adı ne?
- I have to know the teacher's name.
- Öğretmenin adını bilmek zorundayım.
- What is the name of this flower?
- Bu çiçeğin adı nedir?
- What's the ambassador's name?
- Büyükelçinin adı ne?
- Tom signed his name with the new pen that he got from Mary.
- Tom Mary'den aldığı yeni kalemle adını imzaladı.
- Your name is next on the list.
- Listede sırada senin adın var.
- Tom hasn't yet learned how to write his own name.
- Tom henüz kendi adını nasıl yazacağını öğrenmedi.
- She really doesn't like her name.
- Adını gerçekten sevmiyor.
- Asherah is the Persian name for Easter.
- Paskalyanın Farsça adı Asherah'tır.
- Is his name really Tom?
- Adı gerçekten Tom mu?
- I don't know her name.
- Adını bilmiyorum.
- Do you know the name of the boy who's standing over there?
- Orada duran çocuğun adını biliyor musun?
- Tom hasn't yet learned how to write his own name.
- Tom kendi adını nasıl yazacağını henüz öğrenmedi.
- I forgot Tom's sister's name.
- Tom'un kız kardeşinin adını unuttum.
- Tom said he couldn't remember that guy's name.
- Tom o adamın adını hatırlayamadığını söyledi.
- What is the name of that river?
- Şu nehrin adı nedir?
- I already know her name at least.
- En azından adını biliyorum.
- Tom's name is still on the list.
- Tom'un adı hâlâ listede.
- Your name is Tom, right?
- Senin adın Tom, değil mi?
- Tom wrote his name on the blackboard.
- Tom tahtaya adını yazdı.
- What's the name of the store where you bought that?
- Onu aldığın mağazanın adı nedir?
- His name is familiar to us.
- Onun adı bize tanıdık geliyor.
- I wrote down her name so as not to forget it.
- Unutmayayım diye adını yazdım.
- His name is mud.
- Onun adı lekelendi.
- Don't you know your name?
- Adını bilmiyor musun?
- Everyone pronounces Tom's name wrong.
- Herkes Tom'un adını yanlış telaffuz ediyor.
- Is Tom's name on the list?
- Tom'un adı listede var mı?
- It's a Greek name.
- Yunan adı.
- He was about to fall asleep, when he heard his name called.
- Adının çağrıldığını duyduğunda, o uyumak üzereydi.
- His name isn't really Tom.
- Onun adı aslında Tom değil.
- How many people have your name?
- Kaç kişi senin adına sahip?
- I can't remember anyone's name.
- Ben kimsenin adını hatırlayamıyorum.
- I dreamed about the girl I met yesterday whose name I do not know.
- Dün tanıştığım ve adını bilmediğim kızı rüyamda gördüm.
- Did you even know that his name was Tom?
- Adının Tom olduğunu biliyor muydun bari?
- His son's name is Tom.
- Oğlunun adı Tom.
- Tom heard somebody yell his name.
- Tom birinin adını bağırdığını duydu.
- Sami couldn't find Layla's Instagram name.
- Sami, Layla'nın Instagram adını bulamadı.
- Tom heard Mary calling his name.
- Tom Mary'nin onun adını seslendiğini duydu.
- Write your name and address.
- Adınızı ve adresinizi yazın.
- Tom wrote his name on every dirty car windshield in the parking lot.
- Tom park yerindeki her kirli arabanın ön camına adını yazdı.
- May I ask your name?
- Ben adınızı sorabilir miyim?
- I'm trying to remember the name of the book.
- Kitabın adını hatırlamaya çalışıyorum.
- I still don't know what your name is.
- Senin adının ne olduğunu hâlâ bilmiyorum.
- What is the name of this restaurant?
- Bu restoranın adı ne?
- I confess my name's not really Tom.
- Benim adımın gerçekten Tom olmadığını itiraf ediyorum.
- What's that man's name?
- O adamın adı ne?
- It's a Polish name.
- Polonya dilinde bir ad.
- Our Father in heaven, hallowed be your name.
- Cennetteki babamız, adın kutsal olsun.
- I need to know his name.
- Onun adını bilmem gerekiyor.
- Poirot's name often gets mispronounced.
- Poirot'un adı sık sık yanlış telaffuz edilir.
- I'm so sorry, but I forgot your name.
- Çok üzgünüm ama sizin adınızı unuttum.
- What did you say her name was?
- Onun adının ne olduğunu söyledin?
- Don't use his real name.
- Onun gerçek adını kullanmayın.
- Tom can't even write his own name yet.
- Tom henüz kendi adını bile yazamıyor.
- I forgot to ask your name.
- Adını sormayı unuttum.
- Why does the name Tom Jackson sound so familiar?
- Neden Tom Jackson adı kadar tanıdık geliyor?
- I'm sorry, I've forgotten your name.
- Affedersiniz, adınızı unuttum.
- Please add Tom's name to the list.
- Lütfen Tom'un adını listeye ekleyin.
- He cannot write his own name.
- Kendi adını yazamıyor.
- Did you say your name was Tom?
- Adının Tom olduğunu mu söyledin?
- I don't know everyone's name yet.
- Henüz herkesin adını bilmiyorum.
- Ask her what her name is.
- Ona adının ne olduğunu sor.
- My neighbour's name is Deng Daping.
- Komşumun adı Deng Daping'tir.
- Dan didn't even mention Linda's name.
- Dan, Linda'nın adını bile anmadı.
- It has Tom's name on it.
- Üzerinde Tom'un adı var.
- I don't know his name yet.
- Henüz onun adını bilmiyorum.
- I asked the stranger what his name was.
- Yabancıya adının ne olduğunu sordum.
- Tom mentioned Mary's name twice.
- Tom, Mary'nin adını iki kez söyledi.
- He said his name was Tom.
- Adının Tom olduğunu söyledi.
- Her name is Linda Jones and she's from Edinburgh.
- Adı Linda Jones ve Edinburgh'dan.
- I remember his name now.
- Artık adını hatırlıyorum.
- What's the new guy's name?
- Yeni çocuğun adı ne?
- May I have your name and address?
- Adınızı ve adresinizi alabilir miyim?
- Her name is Mary and she's Tom's wife.
- Adı Mary ve Tom'un karısı.
- Guess what his name is.
- Tahmin et adı ne?
- I know her name.
- Adını biliyorum.
- Later, I found out his real name was Tom.
- Sonradan gerçek adının Tom olduğunu öğrendim.
- Sami can't remember the name of the company.
- Sami şirketin adını hatırlayamıyor.
- The man couldn't so much as write his own name.
- Adam kendi adını bile yazamıyordu.
- What's the name of the man whose car you borrowed?
- Arabasını ödünç aldığın adamın adı nedir?
- It doesn't have a name.
- Onun bir adı yok.
- I don't know Tom's full name.
- Tom'un tam adını bilmiyorum.
- I've forgotten his name.
- Onun adını unuttum.
- The shy boy mumbled his name.
- Utangaç çocuk adını mırıldandı.
- Tom Jackson's real name is John Smith.
- Tom Jackson'ın asıl adı John Smith.
- Tom has probably already forgotten your name.
- Tom muhtemelen adını çoktan unutmuştur.
- Sami never said Layla's name.
- Sami Layla'nın adını hiç söylemedi.
- Tom couldn't remember where he'd heard her name.
- Tom onun adını nerede duyduğunu hatırlayamadı.
- I saw Tom's name on the cover.
- Kapakta Tom'un adını gördüm.
- I know what her name is.
- Onun adını biliyorum.
- How old were you when you learned to write your name?
- Adını yazmayı öğrendiğinde kaç yaşındaydın?
- Is your name really Tom?
- Adın gerçekten Tom mu?
- Everybody at school knows your name.
- Okuldaki herkes adını biliyor.
- I know a person whose name is Wang, who helps me with my Chinese language.
- Adı Wang olan birini tanıyorum, bana Çince konusunda yardımcı oluyor.
- What's Mary's boyfriend's name?
- Mary'nin erkek arkadaşının adı nedir?
- I love the name Bella, it means pretty, right?
- Bella adını seviyorum, güzel demek, değil mi?
- Why is Tom's name not on the list?
- Tom'un adı neden listede yok?
- Her name is known to everyone.
- Onun adı herkes tarafından bilinir.
- Please write down your name, address, and phone number here.
- Lütfen buraya adınızı, adresinizi ve telefon numaranızı yazın.
- Sami wanted to change his name.
- Sami adını değiştirmek istiyordu.
- That would be a good name for a cat.
- Bu bir kedi için iyi bir ad olurdu.
- Everyone in town knows his name.
- Kasabadaki herkes onun adını bilir.
- His name is known to everyone in this town.
- Onun adı bu kasabada herkesçe bilinmektedir.
- What's the name of the mountain range?
- Sıradağların adı ne?
- Mrs Cockburn concealed her name lest the knowledge of her sex and youth should produce a prejudice against her work.
- Gençlik ve cinsiyetiyle ilgili bilgi işine karşı bir ön yargıya sebep olmasın diye Bayan Cockburn adını gizledi.
- Hey you, boy, what is your name?
- Hey sen, çocuk, senin adın ne?
- Sami doesn't know Layla's name.
- Sami Layla'nın adını bilmiyor.
- I saw Tom's name on the list.
- Tom'un adını listede gördüm.
- Tom wrote his name on all his notebooks.
- Tom tüm defterlerine adını yazdı.
- Don't you know her name?
- Onun adını bilmiyor musun?
- Your name stands first in the list.
- Senin adın listede ilk sırada bulunuyor.
- He asked me the name of Tom's father.
- O bana Tom'un babasının adını sordu.
- Their team's name is NWO.
- Takımlarının adı NWO.
- I am familiar with the author's name.
- Yazarın adına aşinayım.
- What's your name again?
- Adın neydi?
- Our international sales continue to grow, bringing the name of Toyo Computer into businesses world-wide.
- Uluslararası satışlarımız Toyo Computer adını dünya çapında kuruluşlara taşıyarak büyümeye devam ediyor.
- Tom can't even write his own name.
- Tom kendi adını bile yazamıyor.
- What's your dad's name?
- Babanın adı ne?
- Layla's real name is Salima Bakir.
- Layla'nın gerçek adı Salima Bakir.
- What did you say your name was again?
- Adın neydi demiştin?
- Come, write your name down.
- Gel, adını yaz.
- What's your grandfather's name?
- Büyükbabanın adı ne?
- His name is Michael.
- Onun adı Michael.
- What's Tom's brother's name?
- Tom'un biraderinin adı ne?
- The name of my country is written without any article.
- Ülkemin adı hiç artikel olmadan yazılır.
- Tom and Mary are going to name their son John.
- Tom ve Mary oğullarının adını John koyacaklar.
- I want my name to be remembered.
- Adımın hatırlanmasını istiyorum.
- Our manager's name is Tom Jackson.
- Müdürümüzün adı Tom Jackson.
- His name is Tomoyuki Ogura.
- Onun adı Tomoyuki Ogura.
- There was once a cat whose name was Tango.
- Bir zamanlar, Tango adında bir kedi vardı.
- He changed his name.
- Adını değiştirdi.
- Your name was number three on the list.
- Adın listede üç numaraydı.
- That woman's name is Mary.
- O kadının adı Mary.
- Since no one knew me there, I told them my name was Tom.
- Hiç kimse beni orada tanımadığı için onlara adımın Tom olduğunu söyledim.
- Do you remember the name of your first French teacher?
- İlk Fransızca öğretmeninin adını hatırlıyor musun?
- What is the name of that bird?
- Şu kuşun adı ne?
- The man's name is Tom.
- Adamın adı Tom.
- I've met that man before, but I can't remember his name.
- O adamla daha önce tanışmıştım ama adını hatırlayamıyorum.
- It doesn't have a name.
- Bir adı yok.
- Do you remember your first teacher's name?
- İlk öğretmeninizin adını hatırlıyor musunuz?
- I think her name is Mary.
- Sanırım onun adı Mary.
- Layla's true name is Salima.
- Layla'nın gerçek adı Salima.
- Tom's wife's name is Mary and his son's name is John.
- Tom'un karısının adı Mary ve oğlunun adı John.
- Fadil commited a heinous crime in the name of love.
- Fadıl aşk adı altında iğrenç bir suç işledi.
- Tom looked for his name on the list.
- Tom listede adını aradı.
- What's the name of this tune?
- Bu melodinin adı ne?
- His name is Kenji, but we call him Ken.
- Onun adı Kenji, ama biz ona Ken deriz.
- I asked him his name.
- Ona adını sordum.
- They asked me what my name was, where I came from, and why I had come.
- Bana adımın ne olduğunu, nereden geldiğimi ve neden geldiğimi sordular.
- What's your cousin's name?
- Kuzeninin adı ne?
- I don't see your name on the list.
- Listede senin adını göremiyorum.
- Write your name on this piece of paper.
- Bu kağıda adını yaz.
- He can scarcely write his name.
- O adını güçlükle yazabiliyor.
- The Nazis wiped his name out of the history books.
- Naziler onun adını tarih kitaplarından sildiler.
- The man's name was Francisco Pizzaro.
- Adamın adı, Francisco Pizzaro idi.
- Tom wrote Mary's name and phone number in his notebook.
- Tom bilgisayarına Mary'nin adını ve telefon numarasını yazdı.
- After Jim converted to Islam, he took a Muslim name.
- Jim Müslüman olduktan sonra Müslüman adı aldı.
- I've never mentioned your name.
- Senin adından hiç bahsetmedim.
- Tom crossed Mary's name off the list.
- Tom, Mary'nin adını listeden sildi.
- I wonder what his name is.
- Adının ne olduğunu merak ediyorum.
- Am I pronouncing your name correctly?
- Adını doğru mu telaffuz ediyorum?
- Tom didn't even remember his own name.
- Tom kendi adını bile hatırlamıyordu.
- You needn't have written your name.
- Adını yazmana gerek yoktu.
- I've forgotten her name.
- Onun adını unuttum.
- I wonder what Tom's real name is.
- Tom'un gerçek adının ne olduğunu merak ediyorum.
- I still don't know what your name is.
- Adının ne olduğunu hâlâ bilmiyorum.
- After he converted to Islam, Sami changed his name.
- Sami Müslüman olduktan sonra adını değiştirdi.
- Her name is long and hard to pronounce.
- Onun adı uzun ve telaffuz edilmesi zor.
- The main character is a man whose name we do not know.
- Ana karakter adını bilmediğimiz bir adam.
- We need that woman's name.
- O kadının adına ihtiyacımız var.
- I wish I could remember her name.
- Keşke onun adını hatırlayabilseydim.
- I didn't even ask him what his name was.
- Ona adının ne olduğunu bile sormadım.
- He has a son whose name is John.
- Adı John olan bir oğlu var.
- Is your name really Tom?
- Senin adın gerçekten Tom mu?
- Tom thought his violin was a Stradivarius because the name Stradivarius was on the label inside his violin.
- Tom kemanının bir Stradivarius olduğunu düşündü çünkü Stradivarius adı kemanının içindeki etiketteydi.
- What was the name of the girl?
- Kızın adı neydi?
- Hello, what is your name?
- Merhaba, adın ne?
- You idiots are giving the school a bad name.
- Siz aptallar okulun adını kötüye çıkarıyorsunuz.
- This is the boy whose name is Tom Fisher.
- Adı Tom Fisher olan çocuk budur.
- I would like my name to be Tom.
- Adımın Tom olmasını isterdim.
- I could not remember his name for the life of me.
- İnan olsun, adı aklıma gelmedi.
- The police officer asked me what my name was.
- Polis memuru adımın ne olduğunu sordu.
- Do you know Tom's wife's name?
- Tom'un karısının adını biliyor musun?
- Tom's real name is John.
- Tom'un gerçek adı John'dur.
- It's a Germanic name.
- Cermen adı.
- I had to write his name and his phone number.
- Onun adını ve telefon numarasını yazmak zorunda kaldım.
- She changed her name to Ann.
- O adını Ann olarak değiştirdi.
- Sami's name appeared twice on the list.
- Sami'nin adı listede iki kez görünüyordu.
- I'm sure Tom's name is on the list.
- Tom'un adının listede olduğuna eminim.
- Tom must've been the one who added Mary's name to the list.
- Mary'nin adını listeye ekleyen kişi Tom olmalı.
- I forgot his name.
- Onun adını unuttum.
- What's the name of the ship you served on?
- Hizmet ettiğin geminin adı nedir?
- I'm so sorry, but I forgot your name.
- Çok özür dilerim ama adınızı unuttum.
- I heard my name called twice in the dark.
- Karanlıkta adımın iki kez söylendiğini duydum.
- Do you want to know what my name means?
- Adımın ne anlama geldiğini bilmek ister misin?
- I remember that man's name very well.
- O adamın adını çok iyi hatırlıyorum.
- What's his professor's name?
- Profesörünün adı ne?
- Babur's full name was Zahir-ud-din Muhammad Babur.
- Babür Şah'ın tam adı Zahiriddin Muhammet Babür'dü.
- The person whose name was on the passport was described with words.
- Pasaportta adı olan kişi, kelimelerle tanımlandı.
- Was his name Tom or John?
- Adı Tom muydu yoksa John mu?
- Your name stands first on my list.
- Listemde ilk sırada senin adın var.
- He told me his name was Tom.
- O bana adının Tom olduğunu söyledi.
- What's the name of this street, please?
- Bu sokağın adı nedir, acaba?
- What is Tom's girlfriend's name?
- Tom'un kız arkadaşının adı ne?
- Is your brother's name Alexei?
- Kardeşinin adı Alexei mi?
- Mrs Cockburn concealed her name lest the knowledge of her sex and youth should produce a prejudice against her work.
- Bayan Cockburn, cinsiyetinin ve gençliğinin bilinmesi çalışmalarına karşı bir önyargı oluşturmasın diye adını gizledi.
- She has a daughter whose name is Mary.
- Adı Mary olan bir kızı var.
- I know him, but I don't know his name.
- Onu tanıyorum ama adını bilmiyorum.
- I want to know your name.
- Adını bilmek istiyorum.
- What is your daughter's name?
- Kızınızın adı ne?
- What's her teacher's name?
- Onun öğretmenin adı nedir?
- Do you know this woman's name?
- Bu kadının adını biliyor musun?
- Would you please tell me your full name and address?
- Lütfen bana tam adını ve adresini söyler misin?
- His name isn't really Tom.
- Aslında adı Tom değil.
- It appears that the victim tried to write the murderer's name with his own blood.
- Görünüşe göre kurban, katilin adını kendi kanıyla yazmaya çalışmış.
- Do you know what the name of last year's beauty pageant winner is?
- Geçen yılki güzellik yarışmasında kazananın adının ne olduğunu biliyor musunuz?
- What's the name of the film we watched yesterday?
- Dün izlediğimiz filmin adı ne?
- Ask her her name.
- Ona adını sor.
- We are familiar with that author's name.
- Biz o yazarın adına aşinayız.
- I asked Tom if he knew my brother's name.
- Tom'a kardeşimin adını bilip bilmediğini sordum.
- She gave him her name and telephone number.
- Ona adını ve telefon numarasını verdi.
- Are you sure his name is Tom?
- Onun adının Tom olduğuna emin misin?
- Hey you, boy, what is your name?
- Hey sen, çocuk, adın ne?
- The name of my country is written without any article.
- Ülkemin adı herhangi bir artikel olmadan yazılır.
- Your name is familiar to me.
- Adın bana tanıdık geliyor.
- You know her name, don't you?
- Onun adını biliyorsun, değil mi?
- Our teacher often overlooked his name on the list.
- Öğretmenimiz sık sık listedeki adını gözden kaçırırdı.
- My girlfriend's name is Mary.
- Kız arkadaşımın adı Mary'dir.
- What's the name of your ship?
- Senin geminin adı nedir?
- My friend name is SWATI.
- Arkadaşımın adı SWATI'dir.
- I thought you said your name was Tom.
- Senin adının Tom olduğunu söylediğini sandım.
- I need to know his name.
- Adını bilmem gerek.
- What is your name?
- Adın nedir?
- You've got to sign your name.
- Adını imzalamak zorundasın.
- What's the name of that station?
- Şu istasyonun adı ne?
- It appears that the victim tried to write the murderer's name with his own blood.
- Kurbanın kendi kanı ile katilin adını yazmaya çalıştığı görünmektedir.
- Did you get his name?
- Adını öğrendin mi?
- I don't know her real name.
- Onun gerçek adını bilmiyorum.
- What's his name again?
- Adı ne demiştin?
- Tom's real name may not really be Tom.
- Tom'un gerçek adı gerçekten Tom olmayabilir.
- It isn't important what my name is.
- Adımın ne olduğunun önemi yok.
- What was the girl's name?
- Kızın adı neydi?
- What is your name?
- Senin adın ne?
- What's your login name?
- Sisteme giriş adın ne?
- Can I have your name and telephone number?
- Adınızı ve telefon numaranızı alabilir miyim?
- What's her professor's name?
- Kızın profesörünün adı ne?
- Do you know the name of the boy standing over there?
- Orada duran erkek çocuğunun adını biliyor musun?
- Would you tell me your name and phone number?
- Sen bana senin adını ve telefon numarını söyler misin?
- I never even found out her name.
- Adını bile öğrenemedim.
- Her name is not on the lists.
- Adı listelerde yok.
- Just give me your name and address.
- Bana sadece adınızı ve adresinizi verin.
- Is Tom your name?
- Tom senin adın mı?
- What's the name of the restaurant where Tom works?
- Tom'un çalıştığı restoranın adı neydi?
- Guess what his name is.
- Onun adının ne olduğunu tahmin et.
- Tom forgot the name of the person he was talking to.
- Tom konuştuğu kişinin adını unuttu.
- What did he tell you his name was?
- Adının ne olduğunu söyledi?
- That dog's name is Ken.
- O köpeğin adı Ken.
- I like his name very much.
- Ben onun adını çok beğeniyorum.
- Tom wasn't his real name.
- Tom onun gerçek adı değildi.
- What's the name of the highest mountain in that country?
- O ülkedeki en yüksek dağın adı nedir?
- Repeat your name!
- Adınızı yineleyin!
- The suspect's name hasn't been released.
- Şüphelinin adı yayınlanmadı.
- It's people like you who give Boston a bad name.
- Senin gibi insanlar Boston'ın adını kötüye çıkarıyor.
- That name sounds familiar to me.
- Bu ad bana tanıdık geliyor.
- I don't even know your name yet.
- Henüz senin adını bile bilmiyorum.
- Tom's real name isn't Tom.
- Tom'un gerçek adı Tom değil.
- Put down your name and address here.
- Adınızı ve adresinizi buraya yazın.
- You don't need to tell me your real name.
- Gerçek adını bana söylemene gerek yok.
- I got your name from my friend.
- Adını arkadaşımdan aldım.
- Did you hear me call your name?
- Senin adını çağırdığımı işittin mi?
- I don't remember what his name is.
- Adının ne olduğunu hatırlamıyorum.
- Her name slipped my mind.
- Onun adı aklımdan çıktı.
- What is her older sister's name?
- Onun ablasının adı ne?
- She never told me her name.
- Bana adını hiç söylemedi.
- Tom isn't his real name.
- Tom onun gerçek adı değil.
- Tom can't remember his kindergarten teacher's name.
- Tom anaokulu öğretmeninin adını hatırlayamıyor.
- I wish I had known his name then.
- Keşke adını o zaman bilseydim.
- I put your name on the tile.
- Ben senin adını kepe koydum.
- Is your name Tom?
- Senin adın Tom mu?
- I don't even know your name.
- Adını bile bilmiyorum.
- What's the name of your son?
- Senin oğlunun adı ne?
- He told us this morning his name was Tom.
- Bu sabah bize adının Tom olduğunu söyledi.
- What's your full name?
- Tam adın nedir?
- How do you know his name?
- Adını nereden biliyorsun?
- What did you say your brother's name was?
- Kardeşinin adı neydi demiştin?
- Tom has a daughter whose name is Mary.
- Tom'un adı Mary olan bir kızı var.
- I remember his name now.
- Ben onun adını şimdi hatırlıyorum.
- You said your name was Tom, didn't you?
- Adının Tom olduğunu söyledin, değil mi?
- We know that your name isn't Tom.
- Adının Tom olmadığını biliyoruz.
- I took your name off the list.
- Adını listeden çıkarttım.
- I confess my name's not really Tom.
- Adımın gerçekte Tom olmadığını itiraf ediyorum.
- I took your name off the list.
- Adınızı listeden çıkardım.
- I didn't mention your name.
- Adından bahsetmedim.
- What did you say your brother's name is?
- Erkek kardeşinin adının ne olduğunu söyledin?
- Tell me what your name is.
- Bana adının ne olduğunu söyle.
- What's your sister's name?
- Kız kardeşinin adı ne?
- Would you please write your name here?
- Lütfen adınızı buraya yazar mısınız?
- Tom didn't know her name.
- Tom onun adını bilmiyordu.
- That name is Ken.
- Onun adı Ken.
- You share your name with my father.
- Adınızı babamla paylaşıyorsunuz.
- I can't remember my kindergarten teacher's name.
- Anaokulu öğretmenimin adını hatırlamıyorum.
- How do you pronounce her name?
- Onun adını nasıl telaffuz ediyorsun?
- What is the name of this bird?
- Bu kuşun adı ne?
- My neighbour's name is Tom.
- Benim komşumun adı Tom'dur.
- Your name is not really Tom, is it?
- Senin adın gerçekten Tom değil, değil mi?
- He asked me what my name was.
- Bana adımın ne olduğunu sordu.
- Why can't I remember the name of the girl I'm trying to forget?
- Neden unutmaya çalıştığım kızın adını hatırlayamıyorum.
- Your name is Tom, isn't it?
- Adın Tom, değil mi?
- He has a son whose name is John.
- Onun, adı John olan bir oğlu var.
- Her name is Linda Jones and she's from Edinburgh.
- Onun adı Linda Jones ve o Edinburghlu'dur.
- Her name was Mary.
- Onun adı Mary'ydi.
- What's the assistant's name?
- Asistanın adı ne?
- What's the name of your dog?
- Köpeğinin adı ne?
- Can you remember her name?
- Adını hatırlıyor musun?
- Put down your name and address here.
- Adını ve adresini buraya not et.
- Shakespeare is the name of a writer.
- Shakespeare bir yazarın adıdır.
- What's the name of the girl we saw at the festival?
- Festivalde gördüğümüz kızın adı nedir?
- I would like to know her name.
- Onun adını bilmek istiyorum.
- Please write your name and address.
- Lütfen adınızı ve adresinizi yazınız.
- I added his name to the list.
- Onun adını listeye ekledim.
- It's a Thai name.
- O bir Taylandlı adıdır.
- The name of João's sister is Joana.
- Joao'nun kız kardeşinin adı Joana'dır.
- This street used to have another name.
- Bu sokağın eskiden başka bir adı vardı.
- Babur's full name was Zahir-ud-din Muhammad Babur.
- Babür'ün tam adı Zahir-ud-din Muhammed Babur'dur.
- His name is on the tip of my tongue.
- Onun adı dilimin ucunda.
- I told them my name was Tom.
- Onlara adımın Tom olduğunu söyledim.
- Her name was changed to protect her identity.
- Kimliğini korumak için adı değiştirildi.
- Tom is going to name his daughter Mary.
- Tom kızının adını Mary koyacak.
- What's the name of the person who recommended us to you?
- Bizi size tavsiye eden kişinin adı nedir?
- What's the name of this intersection?
- Bu kavşağın adı ne?
- His name escapes me.
- Onun adı aklıma gelmiyor.
- I want to know your name.
- Senin adını bilmek istiyorum.
- You know his name, don't you?
- Onun adını biliyorsun, değil mi?
- I never want to hear his name again.
- Onun adını bir daha asla duymak istemiyorum.
- I forget his name.
- Onun adını unuturum.
- She doesn't even know your name.
- O, adını bile bilmiyor.
- Do you know Tom's dog's name?
- Tom'un köpeğinin adını biliyor musun?
- What is the name of the movie?
- Filmin adı ne?
- Helga is a Swedish name.
- Helga bir İsveçli adıdır.
- Can you tell me what that man's name is?
- O adamın adının ne olduğunu bana söyleyebilir misiniz?
- Everyone has a name.
- Herkesin bir adı vardır.
- Tom's wife's name is Mary.
- Tom'un karısının adı Mary'dir.
- What's the name of the girl we saw at the festival?
- Festivalde gördüğümüz kızın adı ne?
- I don't know his real name.
- Onun gerçek adını bilmiyorum.
- I think I just heard someone call your name.
- Sanırım birinin senin adını seslendiğini duydum.
- He has a funny name.
- Onun komik bir adı var.
- Why don't we name the dog Cookie?
- Neden köpeğin adını Cookie koymuyoruz?
- Tom is the name of my black tomcat.
- Tom benim siyah erkek kedimin adı.
- The boy's name was Tom.
- Çocuğun adı Tom'du.
- He wrote down her name in the notebook.
- Deftere onun adını yazdı.
- I've forgotten her name.
- Adını unuttum.
- We plan to name our son Tom.
- Oğlumuzun adını Tom koymayı planlıyoruz.
- He forgot his own name.
- Kendi adını unuttu.
- Did you know his name?
- Onun adını bildin mi?
- What's your dad's name?
- Senin babanın adı ne?
- What's his name?
- Onun adı nedir?
- Is that someone's name?
- O birinin adı mı?
- That guy told me his name was Tom.
- O adam bana adının Tom olduğunu söyledi.
- I can never remember how to spell your name.
- Senin adını nasıl heceleyeceğimi asla hatırlamıyorum.
- Tom turned around when he heard someone yell his name.
- Tom birinin adını bağırdığını duyunca arkasını döndü.
- I forgot to put Tom's name on the list.
- Tom'un adını listeye yazmayı unuttum.
- What's the name of that restaurant?
- O restoranın adı nedir?
- What did that man say his name was?
- O adam adının ne olduğunu söyledi?
- Layla's real name is Salima Bakir.
- Leyla'nın gerçek adı Salima Bakir'dir.
- Is that a common name?
- Bu yaygın bir ad mı?
- I didn't know his name.
- Onun adını bilmiyordum.
- What's Tom's brother's name?
- Tom'un kardeşinin adı ne?
- What was the young man's name?
- Genç adamın adı neydi?
- Few students knew his name.
- Birkaç öğrenci onun adını biliyordu.
- His name is known to everyone in our town.
- Onun adı kasabamızdaki herkes tarafından biliniyor.
- Tom has added Mary's name to the list.
- Tom, Mary'nin adını listeye ekledi.
- I'm sorry, but I have forgotten your name.
- Üzgünüm, ama senin adını unuttum.
- I think you know what Tom's girlfriend's name is.
- Bence Tom'un kız arkadaşının adını biliyorsun.
- They entered his name on the list.
- Onun adını listeye yazdılar.
- I forgot what his name was.
- Ben onun adının ne olduğunu unuttum.
- What's his real name?
- Onun gerçek adı nedir?
- What is the name of that bird?
- Bu kuşun adı ne?
- What's Tom's real name?
- Tom'un gerçek adı ne?
- What's the assistant's name?
- Yardımcının adı ne?
- Tom changed his name.
- Tom adını değiştirdi.
- The teacher put a mark next to his name to show that he was absent.
- Öğretmen devamsızlık yaptığını göstermek için adının yanına bir işaret koydu.
- Are you sure his name is Tom?
- Adının Tom olduğuna emin misin?
- That would be a good name for a band.
- Bu bir grup için iyi bir ad olurdu.
- I never mentioned your name.
- Senin adından hiç bahsetmedim.
- Do you have any idea what that guy's name is?
- O adamın adının ne olduğuna dair herhangi bir fikrin var mı?
- I heard my name called by someone.
- Birisi tarafından adımın çağrıldığını duydum.
- You forgot his name.
- Sen onun adını unuttun.
- Did you know his name?
- Onun adını biliyor muydun?
- The victim's name hasn't been released.
- Kurbanın adı bildirilmedi.
- Do you know Mary's boyfriend's name?
- Mary'nin erkek arkadaşının adını biliyor musun?
- What was her name again?
- Adı neydi?
- Tom's girlfriend's name is Mary.
- Tom'un kız arkadaşının adı Mary'dir.
- Ken couldn't remember his name.
- Ken adını hatırlayamadı.
- Your name isn't Tom, is it?
- Senin adın Tom değil, değil mi?
- His name was Tom.
- Onun adı Tom'du.
- What did you say his name was?
- Adı ne demiştin?
- I know the name.
- Adı biliyorum.
- Tom took one of the newspapers from the table and waited until his name was called.
- Tom gazetelerin birini masadan aldı ve onun adı okununcaya kadar bekledi.
- I know what her name is.
- Adı neydi, biliyorum.
- I wrote her name down so I wouldn't forget it.
- Unutmamak için adını yazdım.
- Tom only knows the name of his five closest neighbors.
- Tom sadece en yakın beş komşusunun adını biliyor.
- We know that your name isn't Tom.
- Senin adının Tom olmadığını biliyoruz.
- It's a Portuguese name.
- Portekizce bir ad.
- I remember her face, but I don't remember her name.
- Yüzünü hatırlıyorum ama adını hatırlamıyorum.
- Her name was unknown.
- Adı bilinmiyordu.
- He changed his name to Tom Jackson.
- Adını Tom Jackson olarak değiştirdi.
- Tom wants to know your name.
- Tom adını bilmek istiyor.
- You said his name was Tom, didn't you?
- Adının Tom olduğunu söylemiştin, değil mi?
- He is my friend whose name is Jack.
- O benim arkadaşım, adı Jack.
- Does the name Herbert McAdams mean anything to you?
- Herbert McAdams adı sana bir şey ifade ediyor mu?
- Tom Jackson's real name is John Smith.
- Tom Jackson'ın gerçek adı John Smith'dir.
- What's your son's name?
- Oğlunun adı ne?
- It's an Icelandic name.
- İzlandaca bir ad.
- What's the name of the hotel you stayed at?
- Kaldığınız otelin adı ne?
- The victim's name wasn't released.
- Kurbanın adı yayınlanmadı.
- Would you write your name in my notebook?
- Adınızı defterime yazar mısınız?
- Do you know his name?
- Onun adını biliyor musun?
- Tom wanted to name his son John.
- Tom oğlunun adını John koymak istedi.
- Do you happen to know his name?
- Adını biliyor olabilir misin?
- Is his name really Tom?
- Onun adı gerçekten Tom mu?
- His name is known to everybody in our town.
- Kasabamızdaki herkes onun adını biliyor.
- He asked me the name of Tom's father.
- Bana Tom'un babasının adını sordu.
- What's the name of this fruit?
- Bu meyvenin adı nedir?
- Either your user name or password is incorrect.
- Ya kullanıcı adınız ya da şifreniz yanlış.
- Have you told anyone what your real name is?
- Gerçek adının ne olduğunu herhangi birine söyledin mi?
- Someone shouted his name.
- Birisi onun adını bağırdı.
- No one knows their name.
- Onların adını kimse bilmiyor.
- Your name is still on the list.
- Senin adın hala listede.
- I've been trying to remember what his name is.
- Adının ne olduğunu hatırlamaya çalışıyorum.
- We know his name very well.
- Biz onun adını çok iyi biliyoruz.
- Can you spell your name for me?
- Bana adını heceleyebilir misin?
- All you have to do is to write your name and address here.
- Yapman gereken tek şey buraya adını ve adresini yazmak.
- He mentioned your name to me.
- O senin adından bana bahsetti.
- Tom says he can't remember his French teacher's name.
- Tom Fransızca öğretmeninin adını hatırlayamadığını söylüyor.
- Sami must have known Layla's name.
- Sami, Layla'nın adını biliyor olmalıydı.
- Tom saw his name written on the blackboard.
- Tom tahtaya adının yazıldığını gördü.
- Tom's wife's name is Mary.
- Tom'un karısının adı Mary.
- There came a man who was sent from God; his name was John.
- Tanrı tarafından gönderilen bir adam geldi; adı John'du.
- I saw Tom's name on that list.
- O listede Tom'un adını gördüm.
- His name escapes me.
- Onun adını hatırlayamıyorum.
- Does anyone know the name of the deceased?
- Rahmetlinin adını bilen var mı?
- He cannot write his own name.
- O kendi adını yazamıyor.
- Please use a pencil to write down your name.
- Lütfen adını yazmak için bir kurşun kalem kullan.
- Jacques is a Belgian name.
- Jacques bir Belçikalı adıdır.
- What's the new guy's name?
- Yeni adamın adı ne?
- My name is not important.
- Adımın ne olduğu önemsiz.
- The name of this statesman is known to everybody in Japan.
- Bu devlet adamının adı Japonya'daki herkes tarafından bilinir.
- What's the name of your ship?
- Geminin adı ne?
- First find out her name and address.
- Öncelikle onun adını ve adresini bul.
- Everyone except me seemed to know his name.
- Benim dışımda herkes onun adını biliyor gibiydi.
- Tom wrote Mary's name and phone number in his notebook.
- Tom defterine Mary'nin adını ve telefon numarasını yazdı.
- How many times have I told you not to mention Tom's name around me?
- Sana kaç kez çevremde Tom'un adından bahsetmemeni söyledim.
- Tom is his real name.
- Tom onun gerçek adı.
- Tom saw his name written on the blackboard.
- Tom, adını kara tahtaya yazılmış gördü.
- Either your user name or password is incorrect.
- Ya kullanıcı adın ya da şifren yanlış.
- He wrote his own name.
- O kendi adını yazdı.
- I don't know her real name.
- Ben de onun gerçek adını bilmiyorum.
- My neighbor's name is Tom Jackson.
- Komşumun adı Tom Jackson.
- My son's name is Tom.
- Oğlumun adı Tom.
- What was the boy's name?
- Çocuğun adı neydi?
- I remember the man's face, but forgot his name.
- Adamın yüzünü hatırlıyorum ama adını unuttum.
- The name of Tom's wife is Mary and his son's is Horace.
- Tom'un karısının adı Mary ve oğlunun adı Horace'tır.
- His name was forgotten.
- Onun adı unutuldu.
- I don't think Tom knows everybody's name yet.
- Tom'un henüz herkesin adını bildiğini sanmıyorum.
- For the life of me, I couldn't remember his name.
- Başım hakkı için, onun adını hatırlayamadım.
- Does anyone know the name of the deceased?
- Merhumun adını bilen var mı?
- What's your lawyer's name?
- Avukatının adı ne?
- I want the name of everyone who was here yesterday.
- Dün burada olan herkesin adını istiyorum.
- Her real name is Lisa.
- Onun gerçek adı Lisa'dır.
- What's Tom's wife's name?
- Tom'un karısının adı ne?
- I still don't know your name.
- Hâlâ adını bilmiyorum.
- Cookie would be a good name for a cat.
- Kurabiye bir kedi için iyi bir ad olurdu.
- How did you write your name in Arabic?
- Adınızı Arapça nasıl yazdınız?
- I memorized his name and address.
- Onun adını ve adresini ezberledim.
- What is his name?
- Onun adı ne?
- Isn't your name Tom?
- Adın Tom değil mi?
- What's your father's full name?
- Babanın tam adı ne?
- Hayastan' is Armenia's name in Armenian.
- Ermenice'de Ermenistan'ın adı "Hayastan"dır.
- I could not remember his name for the life of me.
- Adı bir türlü aklıma gelmiyordu.
- What is the name of this river?
- Bu nehrin adı nedir?
- All you have to do is to write your name and address here.
- Tek yapmanız gereken buraya adınızı ve adresinizi yazmak.
- Please tell me your name and telephone number.
- Lütfen bana adını ve telefon numaranı söyle.
- What's the name of the film we watched yesterday?
- Dün izlediğimiz filmin adı neydi?
- He wrote his own name.
- Kendi adını yazdı.
- Tom wrote Mary's name in his little black book.
- Tom, Mary'nin adını küçük siyah kitabına yazdı.
- She changed her name to Ann.
- Adını Ann olarak değiştirdi.
- You must write your name in ink.
- Adını mürekkeple yazmalısın.
- Tom isn't your real name, is it?
- Tom senin gerçek adın değil, değil mi?
- I put Tom's name on the list.
- Tom'un adını listeye koydum.
- What's his professor's name?
- Onun öğretmeninin adı nedir?
- The name of João's sister is Joana.
- Joao'nun kız kardeşinin adı Joana.
- Nobody knows his name.
- Hiç kimse onun adını bilmiyor.
- Tom isn't yet able to write his own name.
- Tom henüz kendi adını yazamıyor.
- He has changed his name.
- Adını değiştirdi.
- Now, what was your name again?
- Adın neydi senin?
- No one knows his real name.
- Hiç kimse onun gerçek adını bilmiyor.
- We associate the name of Darwin with the theory of evolution.
- Darwin'in adını evrim teorisiyle birlikte anıyoruz.
- I don't see your name here.
- Adını burada göremiyorum.
- Ken couldn't recall that man's name.
- Ken o adamın adını hatırlayamadı.
- Later, I found out his real name was Tom.
- Daha sonra, onun gerçek adının Tom olduğunu öğrendim.
- I'd like to know why my name was deleted from the list.
- Benim adımın neden listeden silindiğini bilmek istiyorum.
- How do you know her name?
- Adını nereden biliyorsun?
- When she became a nun, she took the name Sister Teresa.
- O bir rahibe oldu, o Rahibe Teresa adını aldı.
- I didn't catch his name.
- Onun adını anlamadım.
- She said her name was Mary.
- O, adının Mary olduğunu söyledi.
- Tom remembers your name.
- Tom senin adını hatırlıyor.
- My first French teacher's name was Tom Jackson.
- İlk Fransızca öğretmenimin adı Tom Jackson'dı.
- His name is Tom and he's Mary's husband.
- Adı Tom ve Mary'nin kocası.
- Do you know that boy's name?
- O çocuğun adını biliyor musun?
- What did that man say his name was?
- Şu adam adının ne olduğunu söyledi?
- It's an Indian name.
- Bu bir Hint adıdır.
- Her name is of Greek origin.
- Onun adı Yunanca kökenlidir.
- The boy carved his name into the tree.
- Erkek çocuğu ağacın üzerine adını kazıdı.
- What's your boss's name?
- Senin patronun adı nedir?
- Tom has asked to have his name taken off the list.
- Tom adının listeden çıkarılmasını istedi.
- His name is Tom and he lives next to the post office.
- Adı Tom ve postanenin yanında yaşıyor.
- Tom could write his name when he was three years old.
- Tom, üç yaşındayken adını yazabilirdi.
- He didn't hear his name called.
- O, adının çağrıldığını duymadı.
- Cuzco is the name of the Incas' temple.
- Cuzco, İnkalar'ın tapınağının adıdır.
- Please write your name with a pencil.
- Lütfen adınızı kurşun kalemle yazın.
- I don't see your name on the list.
- Listede adınızı görmüyorum.
- Come on, what's his name?
- Hadi, onun adı ne?
- No one would've remembered Tom if he hadn't painted his name on the ceiling of the classroom.
- Sınıfın tavanına adını yazmasaydı hiç kimse Tom'u hatırlamazdı.
- I could not remember your name.
- Adını hatırlayamadım.
- What's your Skype login name?
- Skype giriş adın ne?
- Delete his name from the list.
- Listeden onun adını silin.
- Write down your name here.
- Adınızı buraya yazın.
- The word before his name should be underlined.
- Onun adından önceki kelimenin altı çizilmelidir.
- This is the boy whose name is Tom Fisher.
- Bu da adı Tom Fisher olan çocuk.
- Her name slipped my mind.
- Adı aklımdan çıkmış.
- I don't like your name.
- Adını beğenmedim.
- He asked me the name of Mary's father.
- O bana Mary'nin babasının adını sordu.
- I don't even know what Tom's real name is.
- Tom'un gerçek adının ne olduğunu bile bilmiyorum.
- Did you forget to sign your name again?
- Yine adını imzalamayı unuttun mu?
- I don't remember your name.
- Adınızı hatırlamıyorum.
- Is your brother's name Tom?
- Erkek kardeşinin adı Tom mu?
- I'm sorry, I've forgotten your name.
- Özür dilerim, adınızı unuttum.
- His name was on the tip of my tongue, but I couldn't remember it.
- Adı dilimin ucundaydı ama hatırlayamadım.
- Please write your name and address.
- Lütfen adınızı ve adresinizi yazın.
- His name has slipped my mind.
- Onun adı aklımdan çıkmış.
- You should've told Tom your name was Mary.
- Tom'a adının Mary olduğunu söylemeliydin.
- I wish I could remember her name.
- Keşke onun adını hatırlayabilsem.
- My neighbor's name is Tom.
- Komşumun adı Tom.
- I memorized his name and address.
- Adını ve adresini ezberledim.
- Can you write your name here?
- Adını buraya yazabilir misin?
- I don't know his name yet.
- Henüz adını bilmiyorum.
- Tom's name isn't on the list.
- Tom'un adı listede yok.
- He's celebrating his name day.
- O, adının gününü kutluyor.
- I forgot what his name was.
- Adının ne olduğunu unuttum.
- Cross Tom's name off the list.
- Tom'un adını listeden silin.
- You know his name, don't you?
- Onun adını biliyorsunuz, değil mi?
- I don't want to know what his name is.
- Onun adının ne olduğunu bilmek istemiyorum.
- Tom mentioned your name to me.
- Tom bana adından bahsetti.
- I still don't know your name.
- Hala adını bilmiyorum.
- What is this girl's name?
- Bu kızın adı ne?
- I still can't remember your name.
- Adını hala hatırlayamıyorum.
- What did you say her name was?
- Onun adı ne demiştin?
- State your name and social security number, please.
- Lütfen adınızı ve sosyal güvenlik numaranızı belirtin.
- I remember her face, but I don't remember her name.
- Onun yüzünü hatırlıyorum ama onun adını hatırlamıyorum.
- Can I get your name and address?
- Adınızı ve adresinizi alabilir miyim?
- What's the name of this river?
- Bu nehrin adı ne?
- What's your Bosnian name?
- Boşnakça adın ne?
- What's your lawyer's name?
- Sizin avukatınızın adı ne?
- Write your name here.
- Adınızı buraya yazın.
- Her name slipped my mind.
- Onun adının ne olduğunu unuttum.
- Is your brother's name Alexei?
- Erkek kardeşinin adı Alexei mi?
- Malcom killed Tom because he was tired of seeing his name in lots of sentences.
- Malcom Tom'u öldürdü çünkü onun adını birçok cümlede görmekten bıkmıştı.
- What's your friend's name?
- Arkadaşının adı ne?
- Donald was the name of my English teacher.
- İngilizce öğretmenimin adı Donald'dı.
- Are you sure that man's name is Tom?
- O adamın adının Tom olduğuna emin misin?
- His name sounds familiar.
- Onun adı tanıdık geliyor.
- What was the priest's name?
- Rahibin adı neydi?
- He mentioned her name for the first time.
- İlk defa onun adından bahsetti.
- Tom didn't hear Mary shouting his name.
- Tom, Mary'nin onun adını haykırdığını duymadı.
- Sami was calling out Layla's name.
- Sami, Layla'nın adını sayıklıyordu.
- I can't even remember what my name is.
- Adımın ne olduğunu bile hatırlayamıyorum.
- What's Tom's older sister's name?
- Tom'un ablasının adı nedir?
- If I knew her name and address, I could write to her.
- Adını ve adresini bilseydim, ona yazabilirdim.
- What's your dog's name?
- Senin köpeğinin adı nedir?
- Write your name.
- Adını yaz.
- Sorry, could you repeat your name?
- Affedersiniz, adınızı tekrar eder misiniz?
- What's your real name?
- Gerçek adın ne?
- Your name is not really Tom, is it?
- Adın gerçekten Tom değil, değil mi?
- That boy's name is Shintaro Wada.
- O çocuğun adı Shintaro Wada.
- I already know her name.
- Adını zaten biliyorum.
- Are you seriously thinking about changing your name to Tom?
- Adını Tom olarak değiştirmeyi ciddi ciddi düşünüyor musun?
- I can't remember how to spell your name.
- Adını nasıl yazacağımı hatırlayamıyorum.
- This street used to have another name.
- Bu caddenin başka bir adı vardı.
- Tom recognized the old man, but didn't know his name.
- Tom yaşlı adamı tanıdı ama adını bilmiyordu.
- Hans is a German name.
- Hans bir Alman adıdır.
- I can never remember how to spell your name.
- Adını nasıl yazacağımı hiç hatırlayamıyorum.
- Most boys know his name.
- Oğlanların çoğu onun adını bilir.
- What's the name of the store where you bought that?
- Bunu aldığınız mağazanın adı neydi?
- Tom scanned the list, but couldn't find his name.
- Tom listeyi taradı ama kendi adını bulamadı.
- What is the name of the building whose roof you can see?
- Çatısı görülebilen binanın adı nedir?
- I'm sorry Mohammed, I forgot your name!
- Özür dilerim Muhammed, adını unuttum!
- What was the name of that tune you were playing?
- Çaldığın melodinin adı neydi?
- His name will soon be forgotten.
- Adı yakında unutulacak.
- What did you say your brother's name is?
- Kardeşinin adı ne demiştin?
- Excuse me, but do you mind if I ask your name?
- Affedersiniz ama adınızı sormamın bir sakıncası var mı?
- Tom's name is first on the list.
- Tom'un adı listede ilk sırada.
- The boy carved his name on the tree.
- Erkek çocuğu ağacın üzerine adını kazıdı.
- Barry Taylor's name has been put forward for the post of chairman.
- Barry Taylor'ın adı, başkanlık görevi için ortaya atıldı.
- The new teacher asked me what my name was and I told him.
- Yeni öğretmen bana adımın ne olduğunu sordu, ben de söyledim.
- He heard his name called.
- O, adının çağrıldığını duydu.
- Your name says everything.
- Adın her şeyi anlatıyor.
- Raise your hand if I read your name.
- Adını okuyan elini kaldırsın.
- Have you told anyone what your real name is?
- Gerçek adının ne olduğunu kimseye söyledin mi?
- What's your cat's name?
- Kedinin adı nedir?
- The only thing I know about you is your name.
- Senin hakkında bildiğim tek şey adın.
- I don't remember her name.
- Onun adını hatırlamıyorum.
- Tom added his name to the list of people who wanted to attend the dance.
- Tom adını dansa katılmak isteyenlerin listesine ekledi.
- Repeat your name!
- Adını tekrarla!
- What is the name of your dog?
- Köpeğinin adı ne?
- They asked me what my name was, where I came from, and why I had come.
- Onlar bana adımın ne olduğunu, nereli olduğumu ve neden geldiğimi sordu.
- Her name is Lucifera.
- Onun adı Lucifera.
- What's your sister's name?
- Senin kız kardeşinin adı ne?
- Are you sure that guy's name is Tom?
- O adamın adının Tom olduğuna emin misin?
- That name is Ken.
- Adı Ken.
- Do you know Tom's girlfriend's name?
- Tom'un kız arkadaşının adını biliyor musun?
- Tom heard a voice whispering his name.
- Tom onun adını fısıldayan bir ses duydu.
- His name is known to everyone in the town.
- Onun adı kasabadaki herkes tarafından bilinmektedir.
- Do you know this woman's name?
- Bu kadının adını biliyor musunuz?
- I couldn't remember his name.
- Adını hatırlayamadım.
- Tom's real name may not really be Tom.
- Tom'un gerçek adı Tom olmayabilir.
- I love the name Bella, it means pretty, right?
- Bella adını seviyorum, güzel anlamına geliyor, değil mi?
- He left before I could get his name.
- Adını öğrenemeden gitti.
- What's your French teacher's name?
- Senin Fransızca öğretmeninin adı ne?
- I've forgotten Tom's wife's name.
- Tom'un eşinin adını unuttum.
- Once upon a time, there was a cat whose name was Tango.
- Bir zamanlar adı Tango olan bir kedi varmış.
- Tom heard somebody yell his name.
- Tom birinin adını seslendiğini duydu.
- I don't want to know what his name is.
- Adının ne olduğunu bilmek istemiyorum.
- Tom walked up to the beautiful girl and asked her what her name was.
- Tom güzel kıza doğru yürüdü ve ona adının ne olduğunu sordu.
- Susan is an English name.
- Susan bir İngiliz adıdır.
- I'm sure Tom's name isn't on the list.
- Tom'un adının listede olmadığından eminim.
- His name is very difficult to remember.
- Adını hatırlamak çok zor.
- I want to name our son Tom.
- Oğlumuzun adını Tom koymak istiyorum.
- I wish I knew her name.
- Keşke adını bilseydim.
- What's your dad's name?
- Babanızın adı ne?
- His name is known to me.
- Onun adını biliyorum.
- I've been trying to remember what his name is.
- Onun adının ne olduğunu hatırlamaya çalışıyorum.
- His name is on the tip of my tongue.
- Adı dilimin ucunda.
- Everyone around here knows his name.
- Buradaki herkes onun adını biliyor.
- Tom's name is on the list.
- Tom'un adı listede.
- There came a man who was sent from God; his name was John.
- Allah'ın gönderdiği bir adam geldi; adı John'du.
- Antea is a pretty woman's name.
- Antea güzel bir kadın adıdır.
- Might I ask your name?
- Adınızı sorabilir miyim?
- What's her name?
- Onun adı ne?
- What's the name of the joint we went to last night?
- Dün gece gittiğimiz mekanın adı neydi?
- Can you remember your kindergarten teacher's name?
- Anaokulu öğretmeninin adını hatırlıyor musun?
- That guy's name was Tom.
- O adamın adı Tom'du.
- We'll call your name when it's your turn.
- Senin sıran geldiğinde adını sesleneceğiz.
- What's the name of your insurance company?
- Sigorta şirketinin adı nedir?
- I'm not telling you her name.
- Onun adını sana söylemiyorum.
- What's your favorite girl's name?
- Favori kız adın nedir?
- I didn't even know his name.
- Adını bile bilmiyordum.
- What's that animal's name?
- Bu hayvanın adı ne?
- Tom asked me what my name was.
- Tom bana adımın ne olduğunu sordu.
- We still haven't Known what is the flower's name we saw at that day.
- O gün gördüğümüz çiçeğin adının ne olduğunu hâlâ bilmiyoruz.
- I know what her name is.
- Adının ne olduğunu biliyorum.
- For a moment I forgot what her name was.
- Bir an için onun adı neydi unuttum.
- Tom walked over to the woman with a drink in her hand and asked her what her name was.
- Tom elinde içki olan kadına doğru yürüdü ve ona adının ne olduğunu sordu.
- The teacher wrote his name on the blackboard.
- Öğretmen tahtaya adını yazdı.
- How did you know his name wasn't Tom?
- Adının Tom olmadığını nereden biliyordun?
- No one knows his real name.
- Kimse onun gerçek adını bilmiyor.
- I don't know your real name.
- Senin gerçek adını bilmiyorum.
- Write your full name and address.
- Tam adını ve adresini yaz.
- How did you know his name?
- Adını nereden biliyordun?
- Tom mentioned your name.
- Tom senin adından bahsetti.
- I forgot its name.
- Adını unuttum.
- Don't use his real name.
- Gerçek adını kullanma.
- Tom's name was never mentioned.
- Tom'un adından hiç bahsedilmedi.
- His name is known to everyone in our town.
- Adı kasabamızdaki herkes tarafından bilinir.
- How do you know her name?
- Onun adını nereden biliyorsun?
- Well do I remember the man's name.
- Adamın adını çok iyi hatırlıyorum.
- I put your name on the tile.
- Adını fayansın üzerine yazdım.
- What's the name of Tom's boat?
- Tom'un teknesinin adı nedir?
- What's her teacher's name?
- Öğretmeninin adı ne?
- Could you give me your name and phone number?
- Bana adını ve telefon numaranı verir misin?
- I can't remember her name.
- Adını hatırlayamıyorum.
- I couldn't remember his name.
- Onun adını hatırlayamadım.
- In English at least, the name of all the continents end with the same letter that they start with.
- En azından İngilizcede, tüm kıtaların adı başladıkları harfle aynı harfle biter.
- In the name of Allah, the Beneficent, the Merciful.
- Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
- The person whose name was on the passport was described with words.
- Pasaportta adı yazılı olan kişi, kelimelerle tarif edildi.
- This is a name.
- Bu bir ad.
- Her name is long and hard to pronounce.
- Onun adı uzun ve telaffuzu zor.
- Tom kept screaming Mary's name.
- Tom, Mary'nin adını bağırmaya devam ediyordu.
- His name is Kenji, but everyone calls him Ken.
- Adı Kenji, ama herkes ona Ken diyor.
- If Tom isn't your name, what is it?
- Tom senin adın değilse, adın nedir?
- Tom was surprised the police knew his name.
- Tom polisin onun adını bilmesine şaşırdı.
- I'll put your name on the list.
- Adını listeye ekleyeceğim.
- I just know his name, that's all.
- Sadece adını biliyorum, hepsi bu.
- What's the name of the highest mountain in Germany?
- Almanya'daki en yüksek dağın adı nedir?
- He said his name was Tom.
- O, adının Tom olduğunu söyledi.
- You never told me your name.
- Bana adını hiç söylemedin.
- I forgot his name.
- Adını unuttum.
- Every student was asked his or her name and birthplace.
- Her öğrenciye adı ve doğum yeri soruldu.
- Her name is Barbara.
- Adı Barbara.
- I don't remember Tom's sister's name.
- Tom'un kız kardeşinin adını hatırlamıyorum.
- Tom couldn't decide whether to name his dog Cookie or Pochi.
- Tom köpeğinin adını Cookie mi yoksa Pochi mi koyacağına karar veremedi.
- Tom's new wife's name is Mary.
- Tom'un yeni karısının adı Mary.
- I can't remember his name.
- Adını hatırlayamıyorum.
- The boy carved his name in the tree.
- Çocuk adını ağaca kazımış.
- It's a Vietnamese name.
- O bir Vietnamlı adıdır.
- Can I get your full name and address?
- Tam adınızı ve adresinizi alabilir miyim?
- My sister's name is Patricia.
- Kız kardeşimin adı Patricia.
- Her name is Hope and she loves cats.
- Onun adı Hope ve o, kedileri sever.
- Sami's Muslim name is Abdullah.
- Sami'nin Müslüman adı Abdullah'tır.
- Everybody at school knows your name.
- Okuldaki herkes senin adını biliyor.
- I already know his name.
- Onun adını zaten biliyorum.
- I wouldn't want to sully your good name.
- İyi adını lekelemek istemem.
- You didn't happen to get his name, did you?
- Adını öğrenemedin, değil mi?
- Did you write your name?
- Adını yazdın mı?
- Tom got his girlfriend's name tattooed on his arm.
- Tom kız arkadaşının adını koluna dövme yaptırdı.
- What was the name of that movie?
- Filmin adı neydi?
- You said your name was Tom, didn't you?
- Adının Tom olduğunu söylemiştin, değil mi?
- Tom's dog's name is Cookie.
- Tom'un köpeğinin adı Cookie.
- I don't even know your name yet.
- Daha adını bile bilmiyorum.
- Somebody told me that man's name was Tom.
- Biri bana o adamın adının Tom olduğunu söyledi.
- Tom wrote his name on the cover of his notebook.
- Tom defterinin kapağına adını yazdı.
- He called out the name of the winner.
- Kazananın adını bağırarak söyledi.
- The official name of Italy is the Italian Republic.
- İtalya'nın resmi adı İtalyan Cumhuriyeti'dir.
- No one knows her name.
- Kimse onun adını bilmiyor.
- She heard her name called out in the crowd.
- O, kalabalıkta adının çağrıldığını duydu.
- Ask him his name.
- Ona adını sor.
- Tom didn't even mention Mary's name.
- Tom, Mary'nin adını bile söylemedi.
- Her name should have been on the list.
- Onun adı listede olmalıydı.
- His name has completely gone out of my mind.
- Adı tamamen aklımdan çıktı.
- I forgot her name.
- Onun adını unuttum.
- What is your daughter's name?
- Senin kızının adı nedir?
- I believe his name is Tom.
- Adının Tom olduğuna inanıyorum.
- Your name has been deleted from the list.
- Adın listeden silindi.
- That man said his name was Tom.
- O adam adının Tom olduğunu söyledi.
- My friend name is SWATI.
- Arkadaşımın adı SWATI.
- Fire Eater (this was really his name) was very ugly.
- Ateş Yiyen (bu gerçekten onun adıydı) çok çirkindi.
- Sami couldn't find Layla's Instagram name.
- Sami, Leyla'nın İnstagram adını bulamadı.
- I believe he said his name was Tom.
- Ben onun adının Tom olduğunu söylediğine inanıyorum.
- What's your horse's name?
- Atının adı ne?
- The younger guy's name is Tom.
- Genç adamın adı Tom.
- Tom shouted Mary's name as loud as he could, but she didn't hear him.
- Tom, Mary'nin adını olabildiğince yüksek sesle haykırdı ama Mary onu duymadı.
- Donald Trump gives pieces of shit a bad name.
- Donald Trump bokun adını kötüye çıkarıyor.
- Tom can't even remember his name.
- Tom adını bile hatırlayamıyor.
- I wrote her name down so I wouldn't forget it.
- Unutmayayım diye adını yazdım.
- I wonder if Tom Jackson is his real name.
- Tom Jackson'ın onun gerçek adı olup olmadığını merak ediyorum.
- Tom hates his name.
- Tom adından nefret ediyor.
- You know his name, don't you?
- Adını biliyorsunuz, öyle değil mi?
- What's the name of this movie?
- Bu filmin adı ne?
- What's your girlfriend's name?
- Kız arkadaşının adı ne?
- Tom wrote his name in the sand with a stick.
- Tom adını bir sopayla kuma yazdı.
- Nobody knows his name.
- Kimse onun adını bilmiyor.
- Let's put Tom's name on the list.
- Tom'un adını listeye koyalım.
- Write your full name.
- Tam adınızı yazın.
- He told me that his name was Tom.
- O bana adının Tom olduğunu söyledi.
- The shy boy murmured his name.
- Utangaç oğlan, adını mırıldandı.
Show More (1079)
|
2 |
name |
isim |
n. |
|
- I just have a few reservations with regard to the name.
- Sadece isimle ilgili birkaç çekincem var.
- This is the name, in fact, that has been given to all of the texts adopted.
- Aslında kabul edilen tüm metinlere verilen isim budur.
- I think that if core labour standards are not given a name, we will forget them, and they will cease to exist.
- Temel çalışma standartlarına bir isim verilmezse, onları unutacağımızı ve varlıklarının sona ereceğini düşünüyorum.
- The name has been changed.
- İsim değiştirildi.
- Since we are unwilling to lend our names to such a position, we have abstained.
- İsimlerimizi böyle bir görüşte vermek istemediğimiz için çekimser kaldık.
- I have used an expression, highly prized by feminists, who said that things that are not given a name do not exist.
- Feministlerin çok değer verdiği bir ifadeyi kullandım; isim verilmeyen şeylerin var olmadığını söylerler.
- He named the months of the year after his national heroes, starting with himself and his mother.
- Kendisi ve annesinden başlayarak yılın aylarına ulusal kahramanlarının isimlerini verdi.
- Other countries have also been named.
- Başka ülkelerin de isimleri geçmiştir.
- That is why in this resolution that we are going to pass, I would like very much to add the names of the sinners.
- Bu nedenle kabul edeceğimiz bu karara günahkârların isimlerini de eklemeyi çok istiyorum.
- Some Members here will be horrified at the thought of naming certain countries in this report.
- Buradaki bazı Üyeler, bu raporda bazı ülkelerin isimlerinin geçmesi düşüncesi karşısında dehşete düşeceklerdir.
- What has the Commission done in its approach to agreements, other than to change the name?
- Komisyon anlaşmalara yaklaşımında isim değişikliği dışında ne yaptı?
- The name to mention here is Berlusconi.
- Burada bahsedilmesi gereken isim Berlusconi'dir.
- Consequently it will be forwarded to the addressees and published together with the names of the signatories.
- Sonuç olarak bu mektup muhataplarına iletilecek ve imzacıların isimleriyle birlikte yayınlanacaktır.
- These are, as we have seen, systems that use single name lists.
- Bunlar, gördüğümüz gibi, tek isim listeleri kullanan sistemlerdir.
- I ask that these should be replaced by the states' official names in all instances where they occur.
- Bunların geçtiği her yerde devletlerin resmi isimleriyle değiştirilmesini talep ediyorum.
- The latter is dependent on the goodwill of the company in actually deleting his or her name.
- İkincisi, şirketin ismini fiilen silme konusundaki iyi niyetine bağlıdır.
- Some Members here will be horrified at the thought of naming certain countries in this report.
- Buradaki bazı Üyeler, bu raporda bazı ülkelerin isimlerinin geçtiği düşüncesiyle dehşete düşeceklerdir.
- Everyone is agreed on the matter, even if the names vary.
- İsimler farklı olsa bile herkes bu konuda hemfikirdir.
- The name Figueiredo should be there instead of my own name.
- Kendi ismim yerine Figueiredo ismi orada olmalıydı.
- Torrey Canyon, Olympic Bravery, Haven, Amoco Cadiz, Gino, Tanio, so many names we remember with horror.
- Torrey Canyon, Olympic Bravery, Haven, Amoco Cadiz, Gino, Tanio, dehşetle hatırladığımız pek çok isim.
- We had this in mind when we named our group.
- Grubumuza isim verirken bunu göz önünde bulundurmuştuk.
- They personally agreed to this name at the United Nations.
- Bu ismi Birleşmiş Milletler'de bizzat kabul etmişlerdir.
- Its name must be the European Union then, a name that is furthermore clearly pleasing to the ear and appropriate.
- O halde adı Avrupa Birliği olmalı, üstelik kulağa hoş gelen ve uygun bir isim.
- It seems to me unfortunate to use the names of two officials from the Directorate-General for the Environment.
- Çevre Genel Müdürlüğü'nden iki yetkilinin ismini kullanmak bana talihsizlik gibi geliyor.
- We would like to know their names and their faces.
- İsimlerini ve yüzlerini bilmek istiyoruz.
- We must finally take action in response to the scandalous handling of the issue of the country's name.
- Ülkenin ismi konusunun skandal bir şekilde ele alınması karşısında nihayet harekete geçmeliyiz.
- Obviously, the name has changed.
- Belli ki isim değişmiş.
- Like those I have quoted many of the names are Greek and most of the shipowners were or are Greek.
- Alıntı yaptığım isimler gibi birçok isim Yunanlı ve armatörlerin çoğu Yunanlıydı ya da Yunanlı.
- The name on one was foreign-sounding and the other was typically French.
- Birindeki isim kulağa yabancı geliyordu, diğeri ise tipik Fransız ismiydi.
- We cannot therefore make use of naming and shaming and worst practices.
- Bu nedenle bizler isim takma, utandırma ve bu gibi berbat uygulamalardan yararlanamayız.
- Or why we should not refer to the big names?
- Ya da neden büyük isimlere atıfta bulunmayalım?
- There are very few film libraries in Europe which are worthy of that name and genuinely properly equipped and efficient.
- Avrupa'da bu isme layık, gerçekten donanımlı ve verimli çok az film kütüphanesi vardır.
- The Bulgarian cheese now has to be sold under an unknown name and is therefore less in demand.
- Bulgar peyniri artık bilinmeyen bir isim altında satılmak zorunda ve bu nedenle daha az talep görüyor.
- We must recognise their features, learn their names, publicise their faces, shake their hands.
- Onların özelliklerini tanımalı, isimlerini öğrenmeli, yüzlerini duyurmalı, ellerini sıkmalıyız.
- Her name is Marta Andreasen.
- İsmi Marta Andreasen.
- I would like to mention the problem with the name again.
- İsimle ilgili soruna tekrar değinmek istiyorum.
- We must examine the issue of the name especially carefully.
- İsim konusunu özellikle dikkatle incelemeliyiz.
- At the same time, I would ask the Commission to find out the name of the charterer.
- Aynı zamanda Komisyon'dan gemiyi kiralayanın ismini öğrenmesini rica ediyorum.
- Its name is irrelevant, but let us call it Echelon for the sake of convenience.
- İsmi önemsiz ancak kolaylık olması açısından Echelon diyelim.
- I did not, therefore, want my name to appear on it.
- Bu nedenle teklifte ismimin yer almasını istemedim.
- I am all in favour of anonymity, so that no names are mentioned, as in the USA.
- Ben, ABD'de olduğu gibi, isimlerin zikredilmemesi için anonimlikten yanayım.
- I would like to mention by name my colleagues Erika Mann and Konrad Schwaiger.
- Meslektaşlarım Erika Mann ve Konrad Schwaiger'in isimlerini anmak isterim.
- In addition, all the names on the list are easily identifiable as Arabic/Muslim.
- Ayrıca listedeki tüm isimler kolaylıkla Arap/Müslüman olarak tanımlanabilir.
- This provision means that the names of quite blameless citizens are to be found in the SIS computers.
- Bu hüküm, oldukça suçsuz vatandaşların isimlerinin DİE bilgisayarlarında bulunacağı anlamına gelmektedir.
- They all have names, just like you and me, and they are in no way mere statistics.
- Hepsinin tıpkı sizin ve benim gibi isimleri var ve hiçbir şekilde sadece istatistik değiller.
- My name has been put on various lists and the spam comes in.
- İsmim çeşitli listelere yazıldı ve spam geliyor.
- Their names deserve to be mentioned.
- İsimleri zikredilmeyi hak ediyor.
- Therefore, for fruit juices, the sales name should not lead to any confusion.
- Bu nedenle meyve suları için satış ismi herhangi bir karışıklığa yol açmamalıdır.
- Without naming any countries, I should like to draw attention to some of these shortcomings.
- Herhangi bir ülkenin ismini vermeden, bu eksikliklerden bazılarına dikkat çekmek istiyorum.
- Looking through the Minutes I have just noticed that my name does not appear in yesterday's Minutes.
- Tutanaklara bakarken dünkü tutanaklarda ismimin yer almadığını fark ettim.
- Secondly, Echelon exists, whether under this name or any other.
- İkincisi Echelon bu isim altında ya da başka bir isim altında var olmaktadır.
- I have not named the guilty parties in my speech because now is the time to seek peace.
- Konuşmamda suçlu tarafların isimlerini vermedim çünkü şimdi barışı arama zamanıdır.
- I ask that these should be replaced by the states' official names in all instances where they occur.
- Bunların geçtiği tüm durumlarda devletlerin resmi isimleriyle değiştirilmesini talep ediyorum.
- We decided to check out the ones whose names seem most often spotted on the search engine listings and ads.
- Arama motoru listelerinde ve reklamlarda isimleri en sık görülenlere göz atmaya karar verdik.
- The firing big names here tonight.
- Bu gece büyük ve önemli isimler burada.
- The name change would be the first step.
- İsim değişikliği ilk adım olacaktır.
- They wrote their first song called Mortician and decided to change the band's name to that.
- Grup "Mortician" adlı ilk şarkısını yazdıktan sonra ismini bu şekilde değiştirme kararı almıştır.
- It's not a popular name among planets and satellites.
- Gezegenler ve uydular arasında popüler bir isim değil.
- You can purchase these nematodes under a variety of different trade names.
- Bu nematodları çeşitli farklı ticari isimler altında satın alabilirsiniz.
- He also wrote my name in for president.
- Benim ismimi de cumhurbaşkanlığı için yazdı.
- Which makes it pretty clear how they got their names.
- Bu da isimlerini nasıl aldıklarını açıklıyor.
- Go ahead and check out the next name on the list.
- Devam edin ve listedeki bir sonraki isme göz atın.
- Although, it is still a mystery how this name came about.
- Ancak bu ismin nasıl ortaya çıktığı hala gizemini koruyor.
- Although, it is still a mystery how this name came about.
- Gerçi bu ismin nasıl ortaya çıktığı hâlâ bir muamma.
- The name change would be the first step.
- Bu isim değişikliği de bir başlangıç olacak.
- All the names check out, apart from this one, Klee.
- Bu Klee dışında tüm isimler çıkış yaptı.
- The name change would be the first step.
- İsim değişikliği ilk adım olacak.
- The firing big names here tonight.
- Bu gece büyük isimler aramızda.
- I guess the only thing I can do is check out every name on that list.
- Sanırım yapabileceğim tek şey listedeki her bir ismi kontrol etmek.
- Tom often mispronounces people's names.
- Tom sık sık insanların isimlerini yanlış telaffuz eder.
- Your name was on the list.
- İsmin listedeydi.
- The name doesn't come to me.
- İsim aklıma gelmiyor.
- He has trouble remembering names.
- İsimleri hatırlamakta zorlanıyor.
- Someone's shouted my name.
- Biri ismimi haykırdı.
- Was your name on the list of names I gave you before?
- Adın sana daha önce verdiğim isimler listesinde miydi?
- He is apt to forget people's names.
- İnsanların isimlerini unutmaya eğilimlidir.
- Tom wrote down our names.
- Tom isimlerimizi not etti.
- You aren't wearing your name tag.
- İsim etiketini takmıyorsun.
- I don't like the name Tom.
- Tom ismini sevmiyorum.
- Sami couldn't find Layla's Instagram name.
- Sami, Leyla'nın İnstagram ismini bulamadı.
- Tom has so many friends that he can't remember all their names.
- Tom'un o kadar çok arkadaşı var ki isimlerini bile hatırlayamıyor.
- How do you pronounce your name?
- İsminizi nasıl telaffuz ediyorsunuz?
- It's a Hindu name.
- Bu bir Hintli ismi.
- He's not good at remembering names.
- İsimleri hatırlamakta iyi değil.
- I'm still learning my students' names.
- Hala öğrencilerimin isimlerini öğreniyorum.
- Cross off the names of the people who have paid their dues.
- Borçlarını ödemiş olan insanların isimlerini listeden silin.
- The girl's name reminds me of my happy school days.
- Kızın ismi bana mutlu okul günlerimi anımsatıyor.
- It's an Arabic name.
- Arapça bir isim.
- He has an unpronounceable name.
- Telaffuz edilemeyen bir ismi var.
- What did you say your name was?
- İsminin ne olduğunu söyledin?
- Say the names of the days of the week.
- Haftanın günlerinin isimlerini söyle.
- Tom signed his name with the new pen that he got from Mary.
- Tom, Mary'den aldığı yeni kalemle ismini imzaladı.
- Tom and Mary named their baby John.
- Tom ve Mary bebeklerine John ismini verdiler.
- Please provide names.
- Lütfen isim verin.
- The child was born a month ago, but still has no name.
- Çocuk bir ay önce doğdu ama hala bir ismi yok.
- I always forget people's names.
- İnsanların isimlerini hep unuturum.
- They knew the names of every leading actor and actress.
- Bütün erkek ve kadın başrol oyuncularının isimlerini biliyorlardı.
- Tell him your name.
- İsmini ona söyle.
- I can't remember that guy's name.
- O adamın ismini hatırlayamıyorum.
- I don't recognize any of these names.
- Bu isimlerin hiç birini tanımıyorum.
- Does the name Tom Jackson ring a bell?
- Tom Jackson ismi bir şey çağrıştırıyor mu?
- Their names were crossed off the list.
- İsimleri listeden çıkarıldı.
- Can you recite the names of the seven deadly sins according to the Christian religion?
- Hristiyan dinine göre yedi ölümcül günahın isimlerini ezberden okuyabilir misin?
- I always forget people's names.
- Ben her zaman insanların isimlerini unuturum.
- He had no other choice but to choose the names randomly.
- İsimleri rastgele seçmekten başka seçeneği yoktu.
- She forgot a name.
- Bir ismi unuttu.
- I think Tom is a nice name.
- Sanırım Tom hoş bir isim.
- Everyone knows our names.
- Herkes isimlerimizi bilir.
- He has a strange name.
- Tuhaf bir ismi var.
- It was not until yesterday that I knew her name.
- Düne kadar ismini bilmiyordum.
- He is apt to forget people's name.
- İnsanların isimlerini unutmaya meyillidir.
- Tell me their names.
- Bana isimlerini söyle.
- There is no person with that name.
- Bu isimde biri yok.
- You share your name with my father.
- İsminizi babamla paylaşıyorsunuz.
- They forced me to sign my name.
- Onlar beni ismimi imzalamam için zorladılar.
- It is a name.
- Bu bir isim.
- After he converted to Islam, Sami changed his name.
- Müslüman olduktan sonra Sami ismini değiştirdi.
- Tom is a common name.
- Tom yaygın bir isim.
- I don't remember her name.
- Onun ismini hatırlamıyorum.
- May I have your name?
- İsminizi alabilir miyim?
- I still remember his name.
- Onun ismini hala hatırlıyorum.
- I'm particularly impressed that Tom could remember all of our names.
- Tom'un hepimizin ismini hatırlayabilmesinden özellikle etkilendim.
- The names of the students who failed in the examination were posted on the bulletin board.
- Sınavda başarısız olan öğrencilerin isimleri duyuru panosuna asıldı.
- Isn't that a girl's name?
- Bu bir kız ismi değil mi?
- I met too many people to remember all their names.
- İsimlerini hatırlayamayacağım kadar çok insanla tanıştım.
- Use any name you like.
- İstediğin ismi kullan.
- That's a pretty name.
- O güzel bir isim.
- Please write your name here.
- Lütfen isminizi buraya yazın.
- King Tom of the House Jackson, the first of his name, ruled Tatoeba in peace and prosperity for many years.
- Jackson Hanesi'nden Kral Tom, isminin birincisi, Tatoeba'yı yıllarca barış ve refah içinde yönetti.
- He knows the names of all his customers.
- Bütün müşterilerinin isimlerini biliyor.
- Teresa is a Portuguese name.
- Teresa Portekizce bir isimdir.
- They know your name.
- Senin ismini biliyorlar.
- Her name is of Greek origin.
- İsmi Yunanca kökenli.
- Do you want to know what my name means?
- İsmimin ne anlama geldiğini bilmek istiyor musun?
- How many names are on the list?
- Listede kaç isim var?
- Your name isn't familiar to me.
- İsmin bana tanıdık gelmiyor.
- Tom remembers your name.
- Tom senin ismini hatırlıyor.
- Don't say that name around me.
- O ismi benim yanımda söyleme.
- I like his name very much.
- İsmini çok sevdim.
- I can't remember Tom's brothers' names.
- Tom'un erkek kardeşlerinin isimlerini hatırlayamıyorum.
- Your name is Tom, isn't it?
- Senin ismin Tom, öyle değil mi?
- I don't know anyone by that name.
- Bu isimle kimseyi tanımıyorum.
- He was named Tom after his father.
- Ona babasının anısına Tom ismi verildi.
- The name of this statesman is known to everybody in Japan.
- Bu devlet adamının ismi Japonya'da herkes tarafından biliniyor.
- What's the name of your son?
- Oğlunun ismi ne?
- Will you put a dot before the names of the successful students?
- Başarılı öğrencilerin isimlerinin önüne bir nokta koyar mısınız?
- Dan is a good name for a hamster.
- Dan bir hamster için iyi bir isim.
- They reportedly gave the doctor false names.
- Söylentiye göre onlar doktora sahte isimler verdi.
- Tom has an aunt named Mary.
- Tom'un Mary isminde bir teyzesi var.
- Is Tom a common name in your country?
- Tom ülkenizde yaygın bir isim mi?
- They named their baby Jane.
- Bebeklerine Jane ismini verdiler.
- I didn't like my name when I was young.
- Gençken ismimi sevmezdim.
- I won't name names.
- İsim zikretmeyeceğim.
- The name sounds familiar.
- İsim tanıdık geliyor.
- We ought to sort the students' names alphabetically.
- Biz öğrencilerin isimlerini alfabetik olarak sıralamalıyız.
- I named my daughter Nairu wishing her long life.
- Ona uzun bir ömür dileyerek kızıma Nairu ismini verdim.
- Please write down your name here.
- Lütfen buraya isminizi yazın.
- That name doesn't ring any bells.
- Bu isim hiçbir şey çağrıştırmıyor.
- Tom is married to a woman named Mary.
- Tom, Mary isminde bir kadınla evlidir.
- They called each other names.
- Birbirlerine isimler taktılar.
- Is it true that you changed your name?
- İsminizi değiştirdiğiniz doğru mu?
- Tom pronounces my name wrong.
- Tom ismimi yanlış telaffuz ediyor.
- It's a Scottish name.
- İskoç ismidir.
- She appeared to have forgotten my name.
- İsmimi unutmuş gibi göründü.
- Tom and Mary aren't actually our real names.
- Tom ve Mary aslında bizim gerçek isimlerimiz değil.
- Mary told Tom that her brother's name was John.
- Mary Tom'a erkek kardeşinin isminin John olduğunu söyledi.
- What are your names?
- İsimleriniz ne?
- The baby was named Tom.
- Bebeğe Tom ismi verilmişti.
- Many of the immigrants changed their names.
- Göçmenlerin çoğu isimlerini değiştirdiler.
- I don't believe I've heard that name.
- Bu ismi daha önce duyduğumu sanmıyorum.
- I noticed that one of the names on the list was yours.
- Listedeki isimlerden birinin seninki olduğunu fark ettim.
- The victim's name wasn't released.
- Kurbanın ismi açıklanmadı.
- Oh, sweet name of freedom!
- Ah, özgürlüğün tatlı ismi!
- I didn't know their names.
- İsimlerini bilmiyordum.
- I wonder why the names Tom and Mary are often used in sentences that are in the Tatoeba Corpus.
- Tom ve Mary isimlerinin neden Tatoeba Corpus'taki cümlelerde sıkça kullanıldığını merak ediyorum.
- The name rang a bell in me.
- İsim, bana bir şey çağrıştırdı.
- His name has completely gone out of my mind.
- Onun ismi tamamen aklımdan çıkmış.
- It's an Irish name.
- Bu bir İrlandalı ismi.
- I didn't accept to write my name.
- Ben ismimi yazmayı kabul etmedim.
- Ancient astronomers noticed constellations and gave them names.
- Eski astronomlar takımyıldızları fark ettiler ve onlara isimler verdiler.
- Managua has a Native American name, and yet, there are almost no Native Americans there.
- Managua'nın bir Kızılderili ismi var ama yine de orada neredeyse hiç Kızılderili yok.
- How did you write your name in Arabic?
- İsminizi Arapça nasıl yazdınız?
- Fame is the sum of all misunderstandings that gather around a name.
- Şöhret, bir ismin etrafında toplanan tüm yanlış anlamaların toplamıdır.
- I made a list of the students' names in alphabetical order.
- Öğrencilerin isimlerini alfabetik sıraya göre listeledim.
- His name is familiar to everybody in the country.
- İsmi ülkedeki herkes tarafından biliniyor.
- Don't you think Cookie would be a good name for a dog?
- Sence de Kurabiye bir köpek için iyi bir isim olmaz mı?
- She didn't even know our names.
- O bizim isimlerimizi bile bilmiyordu.
- He must have been named after his grandfather.
- İsmini büyükbabasından almış olmalı.
- Did you even know that his name was Tom?
- Onun isminin Tom olduğunu biliyor muydun ki?
- Ask her what her name is.
- Ona isminin ne olduğunu sor.
- The victim's name hasn't been released.
- Kurbanın ismi henüz açıklanmadı.
- Many of the immigrants changed their names.
- Göçmenlerin çoğu isimlerini değiştirdi.
- Everyone knows our names.
- Herkes isimlerimizi biliyor.
- I want the name of everyone who was here yesterday.
- Dün burada olan herkesin ismini istiyorum.
- Susan is an English name.
- Susan bir İngiliz ismi.
- It's an English name.
- Bu bir İngiliz ismi.
- I don't even know your name.
- Ben senin ismini bile bilmiyorum.
- What kind of name is Tom, anyway?
- Tom ne biçim bir isim ya?
- Tom isn't good at remembering names.
- Tom isimleri hatırlamakta iyi değildir.
- That's a Greek name.
- O bir Yunanlı ismi.
- What's your wife's name?
- Karınızın ismi nedir?
- He was gray, like his name.
- Tıpkı ismi gibi griydi.
- I don't recognize over half of these names.
- Bu isimlerin yarısından fazlasını tanımıyorum.
- YouTube registration requires a real name and an address.
- YouTube kaydı gerçek bir isim ve adres gerektirir.
- Tom can never remember how to spell my name.
- Tom ismimi nasıl heceleyeceğini asla hatırlayamaz.
- I think her name is Mary.
- Sanırım ismi Mary.
- Life is for one generation; a good name is forever.
- Hayat bir nesil içindir; iyi bir isim ise sonsuza dek kalıcıdır.
- Have you learned all your classmates' names?
- Bütün sınıf arkadaşlarının isimlerini öğrendin mi?
- Don't you remember my name?
- İsmimi hatırlamıyor musun?
- Tom didn't like his name.
- Tom ismini beğenmedi.
- I don't want to hear that name ever again.
- Bu ismi bir daha duymak istemiyorum.
- My sister's name is Patricia.
- Kız kardeşimin ismi Patricia.
- That's a strange name for a company.
- Bir şirket için garip bir isim.
- What's your daughter's name?
- Kızınızın ismi ne?
- It's a Muslim name.
- Müslüman ismidir.
- Tom Jackson was one of the names I recognized on that list.
- Tom Jackson o listedeki tanıdığım isimlerden biriydi.
- Tom hated his own name.
- Tom kendi isminden nefret ederdi.
- In the picture, there are three people who can be identified by name.
- Resimde, isimleriyle tanımlanabilecek üç kişi var.
- I don't believe I've heard that name.
- O ismi duyduğuma inanmıyorum.
- Tom is a nice name, don't you think?
- Tom güzel bir isim, öyle değil mi?
- What kind of name is Tom?
- Tom ne tür bir isim?
- Tom asked me what Mary's father's name was.
- Tom bana Mary'nin babasının ismini sordu.
- His name is familiar to us.
- İsmi bize aşina geliyor.
- I don't want to know their names.
- İsimlerini bilmek istemiyorum.
- What is this girl's name?
- Bu kızın ismi ne?
- My name is of Hebraic origin.
- İsmim İbrani kökenlidir.
- Is Thomas a common name where you live?
- Yaşadığınız yerde Thomas yaygın bir isim mi?
- Have you ever heard of a Canadian guitarist named Tom Jackson?
- Tom Jackson isimli Kanadalı bir gitaristi daha önce duydun mu?
- Many women could barely spell their names.
- Birçok kadın zar zor isimlerini heceleyebildi.
- I forgot its name.
- Onun ismini unuttum.
- I have a problem remembering people's names.
- İnsanların isimlerini hatırlamakta sorun yaşıyorum.
- Let's pick a name for the child.
- Çocuğa bir isim seçelim.
- Let's choose a name for the child.
- Çocuk için bir isim seçelim.
- Their names had been removed from the list.
- İsimleri listeden çıkarılmıştı.
- She remembered a name.
- Bir isim hatırladı.
- Let's choose a name for the child.
- Çocuğa bir isim seçelim.
- Tom doesn't remember people's names as well as he used to.
- Tom insanların isimlerini eskisi kadar iyi hatırlamıyor.
- I've always liked that name.
- Bu ismi hep sevmişimdir.
- Mary got her boyfriend's name tattooed on her arm.
- Mary, erkek arkadaşının ismini kolunun üzerine dövme yaptırdı.
- Tom suggested a few names Mary could give her cat.
- Tom, Mary'nin kedisine verebileceği birkaç isim önerdi.
- Tom's name isn't on the list.
- Tom'un ismi listede değil.
- My name links me with my ancestors.
- İsmim beni atalarıma bağlıyor.
- Tom is a common name.
- Tom yaygın bir isimdir.
- I couldn't remember their names.
- Onların isimlerini hatırlayamadım.
- It's a Greek name.
- Bu bir Yunanlı ismi.
- I already know her name.
- Onun ismini zaten biliyorum.
- He has a funny name.
- Komik bir ismi var.
- Tell me their names.
- Bana onların isimlerini söyle.
- That's an Arabic name.
- Bu Arapça bir isim.
- You shouldn't judge a person based on his or her name.
- Bir kişiyi ismine göre yargılamamalısın.
- Everybody pronounces my name wrong.
- Herkes ismimi yanlış söylüyor.
- Under what name?
- Hangi isim altında?
- Is Tom a common name in Australia?
- Tom Avustralya'da yaygın bir isim mi?
- No names, OK?
- İsim vermek yok, tamam mı?
- He named his son Robert after his own father.
- Oğluna babasının Robert ismini verdi.
- It's an Indian name.
- O bir kızılderili ismidir.
- He added a few names.
- Birkaç isim ekledi.
- This bank secretly opened bank accounts in people's names without their permission.
- Bu banka gizlice onların izni olmadan insanların isimlerine banka hesaplarını açtı.
- He wrote down the name so he wouldn't forget it.
- O unutmamak için ismi yazdı.
- That name sounds familiar.
- O isim tanıdık görünüyor.
- What's the name of your insurance company?
- Sigorta şirketinizin ismi ne?
- The dog answers to the name John.
- Köpek John ismine cevap veriyor.
- That's the best name I've ever heard.
- Bu şimdiye kadar duyduğum en iyi isim.
- The official names of planets and their moons are governed by the International Astronomical Union.
- Gezegenlerin ve uydularının resmi isimleri Uluslararası Astronomi Birliği tarafından belirlenir.
- Tom has changed his name.
- Tom ismini değiştirdi.
- Are the first letters of the names of languages always written in uppercase in English?
- İngilizcede dillerin isimlerinin ilk harfleri her zaman büyük mü yazılır?
- Antea is a pretty woman's name.
- Antea güzel bir kadın ismi.
- Your name isn't Tom, is it?
- İsmin Tom değil, değil mi?
- It's an Arabic name.
- Bu bir Arap ismi.
- Everyone has a name.
- Herkesin bir ismi var.
- That's an Arabic name.
- O bir Arap ismi.
- Sami memorized the 99 names of Allah.
- Sami Allah'ın 99 ismini ezberledi.
- He's celebrating his name day.
- İsim gününü kutluyor.
- Brigitte is a Dutch name.
- Brigitte Hollandaca bir isim.
- Tom mentioned your name to me.
- Tom bana senin isminden bahsetti.
- What's his teacher's name?
- Öğretmeninin ismi ne?
- Tom is married and has a daughter named Mary.
- Tom evli ve Mary isimli bir kızı var.
- Tom is a common name, isn't it?
- Tom yaygın bir isim, değil mi?
- Can you write your name here?
- İsminizi buraya yazar mısınız?
- Tom is remembering the names of his friends.
- Tom arkadaşlarının isimlerini hatırlıyor.
- I don't recognize that name.
- Bu ismi tanımıyorum.
- The names are sorted alphabetically.
- İsimler alfabetik olarak sıralanmıştır.
- Don't give any names.
- İsim vermeyin.
- Sami took a Muslim name.
- Sami Müslüman ismi aldı.
- There is no one here with that name.
- Burada o isimde kimse yok.
- It is not important what my name is.
- İsmimin ne olduğu mühim değil.
- Her name is known all over the world.
- İsmi tüm dünyada biliniyor.
- You should not judge people based on their name.
- İnsanları isimlerine göre yargılamamalısın.
- What's the name of this place?
- Bu yerin ismi ne?
- Is Tom a common name in your country?
- Tom sizin ülkenizde yaygın bir isim mi?
- The names of those who died have not been released.
- Ölenlerin isimleri henüz açıklanmadı.
- Do you remember your first teacher's name?
- İlk öğretmeninin ismini hatırlıyor musun?
- I'm sorry, but your names aren't on the list.
- Üzgünüm fakat isimleriniz listede değil.
- She mentioned my name in her book.
- Kitabında benim ismimden bahsetmiş.
- His name eludes me.
- İsmini hatırlamıyorum.
- I think you know what Tom's girlfriend's name is.
- Bence Tom'un kız arkadaşının isminin ne olduğunu biliyorsun.
- His name is well known to us.
- İsmini iyi biliriz.
- Have you decided on a name for your puppy?
- Yavru köpeğiniz için bir isim üzerinde karar verdiniz mi?
- We should sort the students' names alphabetically.
- Öğrencilerin isimlerini alfabetik sıraya göre sınıflandırmalıyız.
- Tom named his dog Cookie.
- Tom, köpeğine Cookie ismini verdi.
- Someone shouted his name.
- Birisi onun ismini bağırdı.
- A person named Sato came to visit while you were out.
- Sen dışarıdayken Sato isimli biri seni ziyarete geldi.
- How many people have your name?
- Senin ismini taşıyan kaç kişi var?
- Everyone knows their names.
- Herkes onların isimlerini biliyor.
- Were you wearing a name tag?
- İsim etiketi takıyor muydun?
- Carmen is a Spanish name.
- Carmen bir İspanyol ismidir.
- It's a Roman name.
- Bu bir Romen ismi.
- Sami took a Muslim name.
- Sami Müslüman bir isim aldı.
- I wonder who named this ship.
- Acaba bu gemiye kim isim verdi?
- Your faces are all too familiar to me, but I can't remember your names.
- Yüzleriniz bana çok tanıdık geliyor ama isimlerinizi hatırlayamıyorum.
- Her name's Irina.
- Onun ismi Irina.
- Isn't that a boy's name?
- Erkek ismi değil mi?
- Tom turned around when he heard someone yell his name.
- Tom birinin onun ismini seslendiğini duyduğunda geriye döndü.
- The word before his name should be underlined.
- İsminden önceki kelimenin altı çizilmelidir.
- Come on, what's his name?
- Hadi, onun ismi ne?
- What were their names?
- Onların isimleri neydi?
- I'm not good with names.
- İsimlerle aram iyi değil.
- I am trying to memorise the names of constellations.
- Takımyıldızlarının isimlerini ezberlemeye çalışıyorum.
- Sami wanted to change his name.
- Sami ismini değiştirmek istedi.
- This town is so small that you can easily learn everyone's names.
- Bu kasaba o kadar küçüktür ki herkesin ismini kolayca öğrenebilirsin.
- Somebody wrote my name on the wall.
- Biri duvara ismimi yazdı.
- Do you know, by chance, her name?
- Onun ismini şansa bulabilir misin ?
- Didn't you hear Tom calling your name?
- Tom'un ismini seslendiğini duymadın mı?
- Tom wrote our names on the list.
- Tom listeye isimlerimizi yazdı.
- She remembered a name.
- O bir isim hatırladı.
- I know what her name is.
- İsmini biliyorum.
- Everyone knows their names.
- Herkes isimlerini biliyor.
- He mentioned her name for the first time.
- İlk defa onun ismini ağzına aldı.
- People care more about animals that are big and have a name.
- İnsanlar büyük ve ismi olan hayvanları daha çok önemsiyor.
- What's your wife's name?
- Karının ismi nedir?
- Their son's name is Tom.
- Onların oğlunun ismi Tom'dur.
- It's a Germanic name.
- Bu bir Germen ismi.
- Why is my name circled?
- İsmim neden yuvarlak içine alındı?
- That name struck a chord.
- Bu isim beni etkiledi.
- Add a few more names to the list.
- Listeye birkaç isim daha ekleyin.
- That's an unusual name.
- Bu alışılmadık bir isim.
- Cookie isn't such a good name for a dog.
- Kurabiye bir köpek için iyi bir isim değil.
- Tom thought Cookie would be a good name for his dog.
- Tom Cookie'nin köpeği için iyi bir isim olacağını düşündü.
- How do they come up with these names?
- Bu isimleri nereden buluyorlar?
- That name doesn't mean anything to me.
- O isim bana hiçbir anlam ifade etmiyor.
- The teacher mixed up our names.
- Öğretmen isimlerimizi karıştırdı.
- Did you hear me call your name?
- İsmini seslendiğimi mi duydun?
- I can't recall all their names.
- Onların tüm isimlerini hatırlayamıyorum.
- Do you love my name more than you love me?
- İsmimi beni sevdiğinden daha mı çok seviyorsun?
- What did he tell you his name was?
- O, sana isminin ne olduğunu söyledi?
- These are the names.
- İsimler bunlar.
- The woman goes by the name of Sue.
- Kadın Sue ismiyle biliniyor.
- I don't know the name of that temple.
- O tapınağın ismini bilmiyorum.
- Everyone knows how to write his or her own name.
- Herkes kendi ismini yazmasını bilir.
- Even if the villages of this region have been destroyed, their names will never be erased from history.
- Bu bölgenin köyleri yok edilmiş olsa bile isimleri tarihten asla silinmeyecektir.
- There is no person with that name.
- Bu isimde kimse yok.
- I'm not good with names.
- İsimlerle aram iyi değildir.
- My friend has a really long name.
- Arkadaşımın gerçekten uzun bir ismi var.
- Is Tom your real name?
- Tom senin gerçek ismin mi?
- Tom couldn't remember all their names.
- Tom hepsinin ismini hatırlayamadı.
- We ought to sort the students' names alphabetically.
- Öğrencilerin isimlerini alfabetik olarak sıralamalıyız.
- I'm sure about his name.
- Ben onun isminden eminim.
- What is the name of your dog?
- Senin köpeğinin ismi ne?
- Her name is known to everyone.
- İsmi herkes tarafından bilinir.
- It's not important what my name is.
- İsmimin ne olduğu önemli değil.
- I discussed baby names with my pregnant sister.
- Hamile kız kardeşimle bebek isimlerini tartıştık.
- I don’t know their names.
- Onların isimlerini bilmiyorum.
- Your name sounds familiar to me.
- İsmin tanıdık geliyor.
- Tom can never remember how to spell my name.
- Tom, ismimi nasıl heceleyeceğini asla hatırlayamaz.
- I recognized the name.
- İsmini tanıdım.
- Pick a name from this list.
- Bu listeden bir isim seç.
- The name on the card is Tom Jackson.
- Karttaki isim Tom Jackson.
- Tom knew our names.
- Tom isimlerimizi biliyordu.
- Were you wearing a name tag?
- Bir isim etiketi takıyor muydun?
- There are three students with the same name in that class.
- Sınıfda aynı isimde üç öğrenci var.
- One of the names on the list was mine.
- Listedeki isimlerden biri benimdi.
- Helga is a Swedish name.
- Helga İsveççe bir isimdir.
- We are familiar with the name of the place.
- Mekanın ismine aşinayız.
- A guy named Tom came to see you.
- Tom isimli bir adam seni görmeye geldi.
- We should sort the students' names alphabetically.
- Öğrencilerin isimlerini alfabetik olarak sıralamalıyız.
- We're both named Thomas.
- İkimizin de ismi Thomas.
- Tom scratched Mary's name on the table.
- Tom masanın üzerine Mary'nin ismini çizdi.
- I don't think your name's Tom.
- Senin isminin Tom olduğunu sanmıyorum.
- That's a very interesting name.
- Çok ilginç bir isim.
- He has a hard time remembering names.
- O, isimleri hatırlamada sorun yaşıyor.
- I am constantly forgetting names.
- Sürekli isimleri unutuyorum.
- The name of my country is written without any article.
- Ülkemin ismi artikelsiz yazılır.
- Is Galileo Galilei a real name?
- Galileo Galilei gerçek bir isim mi?
- We have named our cats Tom and Jerry.
- Kedilerimize Tom ve Jerry isimlerini verdik.
- I need their names.
- İsimleri lazım bana.
- That's a stupid name.
- Bu aptalca bir isim.
- It's an Indian name.
- O bir Hint ismidir.
- That's an unusual name.
- Bu sıra dışı bir isim.
- Do you remember all of their names?
- Hepsinin ismini hatırlıyor musun?
- I don't remember Tom's uncle's name.
- Tom'un dayısının ismini hatırlamıyorum.
- Names are listed in alphabetical order.
- İsimler alfabetik sıraya göre listelenmiş.
- That name struck a chord.
- O isim bir şey çağrıştırdı.
- Tom asked me what my name was.
- Tom bana ismimin ne olduğunu sordu.
- I love the name Bella, it means pretty, right?
- Bella ismini seviyorum, güzel demek, değil mi?
- It's a Hungarian name.
- Bu bir Macar ismi.
- The main character is a man whose name we do not know.
- Ana karakter ismini bilmediğimiz bir adam.
- Sorry, could you repeat your name?
- Affedersiniz, isminizi tekrar edebilir misiniz?
- I didn't even know their names.
- Onların isimlerini bile bilmiyordum.
- Tom knows the names of all his customers.
- Tom tüm müşterilerinin isimlerini biliyor.
- I took your name off the list.
- İsmini listeden sildim.
- Can you recite the names of the seven deadly sins according to the Christian religion?
- Hıristiyan dinine göre yedi ölümcül günahın isimlerini ezbere söyleyebilir misin?
- I've forgotten his name.
- Onun ismini unuttum.
- You can put your name on a name tag.
- İsminizi bir isim etiketine yazabilirsiniz.
- Was his name Tom or John?
- Onun ismi Tom muydu yoksa John muydu?
- These are the names of the people I'm looking for.
- Aradığım kişilerin isimleri bunlar.
- Every dog has a name.
- Her köpeğin bir ismi vardır.
- Tom pointed at one of the names on the list.
- Tom listedeki isimlerden birini işaret etti.
- Tom has an aunt named Mary.
- Tom'un Mary isminde bir halası var.
- That movie is based on a book of the same name.
- Bu film aynı isimli bir kitaptan uyarlanmıştır.
- I don't recall that name.
- O ismi hatırlamıyorum.
- I'm really bad with names, but I never forget a face.
- İsimler konusunda çok kötüyümdür ama bir yüzü asla unutmam.
- It's a Welsh name.
- Bu bir Gallerli ismi.
- It's a Chinese name.
- Çince bir isim.
- I never forget a name.
- Bir ismi asla unutmam.
- There is no one here by that name.
- Burada o isimde biri yok.
- There's no one by that name here.
- Burada o isimde biri yok.
- People are very surprised when I tell them what my name means.
- İnsanlar ismimin ne anlama geldiğini söylediğimde çok şaşırıyorlar.
- That name sounds familiar.
- Bu isim tanıdık geliyor.
- Excuse me, I didn't catch your name.
- Affedersiniz, isminizi duyamadım.
- My wife and I can't decide on names for the twins.
- Karım ve ben ikizlerin isimlerine karar veremiyoruz.
- Tom couldn't remember all their names.
- Tom onların tüm isimlerini hatırlayamadı.
- He has changed his name.
- İsmini değiştirdi.
- That's the best name I've ever heard.
- Hayatımda duyduğum en iyi isim bu.
- Variable names in C are case sensitive.
- C'de değişken isimleri büyük/küçük harfe duyarlıdır.
- How many names were on the list?
- Listede kaç isim vardı?
- I know your names.
- İsimlerinizi biliyorum.
- I've forgotten your name.
- İsmini unuttum.
- What is your friend's name?
- Senin arkadaşının ismi ne?
- I don't remember Tom's uncle's name.
- Tom'un amcasının ismini hatırlamıyorum.
- We already have your name on the list.
- Senin ismin zaten listede var.
- I don't think I've ever heard of anyone named Tom.
- Tom isimli birini duyduğumu hiç sanmıyorum.
- That's a beautiful name.
- O güzel bir isim.
- Don't say that name around me.
- O ismi benim etrafımda söyleme.
- Don't call Tom names.
- Tom'a isim takma.
- No person with that name exists.
- Bu isimde biri yok.
- Tom didn't even remember his own name.
- Tom kendi ismini bile hatırlamıyordu.
- Have you decided on a name for your puppy?
- Yavru köpeğiniz için bir isim belirlediniz mi?
- His name is Ali.
- İsmi Ali.
- There's no one by that name here.
- Burada o isimde kimse yok.
- What kind of name is Tom?
- Tom nasıl bir isim?
- Does Tom sound like a woman's name to you?
- Tom sana bir kadın ismi gibi mi geliyor?
- His real name is Tom.
- Onun gerçek ismi Tom'dur.
- Is Natasha a common name in Russia?
- Natasha Rusya'da yaygın bir isim mi?
- They didn't tell me their names.
- Bana isimlerini söylemediler.
- I didn't know their names.
- Onların isimlerini bilmiyorum.
- The name rang a bell in me.
- İsim, bana bir şey hatırlattı.
- Tom has trouble remembering names.
- Tom isimleri hatırlamakta zorlanıyor.
- Let's pick a name for the child.
- Çocuk için bir isim seçelim.
- I wonder why they left my name off the list.
- Benim ismimi neden liste dışı bıraktıklarını merak ediyorum.
- Ken couldn't recall his name.
- Ken onun ismini hatırlayamadı.
- Yoko is a Japanese name.
- Yoko bir Japon ismidir.
- There's nobody here by that name.
- Burada o isimde hiç kimse yok.
- Could I have your name, please?
- İsminizi alabilir miyim, lütfen?
- Cross Tom's name off the list.
- Tom'un ismini listeden düş.
- My name is very rare in our country.
- Ülkemizde ismim çok nadirdir.
- What's your lawyer's name?
- Senin avukatının ismi ne?
- I made a list of the students' names in alphabetical order.
- Alfabetik sıralamaya göre öğrenci isimlerinin bir listesini yaptım.
- I've heard that name somewhere before.
- O ismi daha önce bir yerde duydum.
- It's a Japanese name.
- Japon ismi.
- That would be a good name for a band.
- Bir grup için iyi bir isim olurdu.
- They didn't tell me their names.
- Onlar bana isimlerini söylemediler.
- What's your lawyer's name?
- Sizin avukatınızın ismi ne?
- That's a really nice name.
- Gerçekten güzel bir isim.
- What are the names of your other best friends?
- Diğer en iyi arkadaşlarınızın isimleri nedir?
- Tom hated his own name.
- Tom kendi isminden nefret ediyordu.
- Many women could barely spell their names.
- Birçok kadın isimlerini zar zor heceleyebiliyordu.
- Tom often mispronounces people's names.
- Tom genellikle insanların isimlerini yanlış telaffuz eder.
- Don't you think Cookie would be a good name for a dog?
- Cookie'nin bir köpek için iyi bir isim olacağını düşünmüyor musun?
- Tom named his hamster Cookie.
- Tom hamster'ına Cookie ismini verdi.
- My name is easy to remember.
- İsmimi hatırlamak kolaydır.
- I only recognized three names on the list.
- Listede sadece üç isim tanıdım.
- Is Thomas a common name where you live?
- Thomas yaşadığın yerde yaygın bir isim mi?
- His name was forgotten.
- İsmi unutulmuş.
- Having misconceptions of what mathematics is is even more ordinary than not knowing how to spell my name.
- Matematiğin ne olduğu hakkında yanlış fikirlere sahip olmak, ismimi nasıl heceleyeceğimi bilmemekten bile daha sıradan.
- His name has a very interesting meaning.
- İsminin çok ilginç bir anlamı var.
- I've forgotten the name.
- İsmi unuttum.
- Was your name on the list of names I gave you before?
- Adın sana daha önce verdiğim isim listesinde var mıydı?
- Why is Tom's name circled?
- Neden Tom'un ismi daire içine alındı?
- You have the same name as my father.
- Sen babamla aynı isme sahipsin.
- I forgot his name.
- Onun ismini unuttum.
- I don’t know their names.
- İsimlerini bilmiyorum.
- Steve is an American name.
- Steve bir Amerikan ismi.
- When did they register the names of the members?
- Üyelerin isimleri ne zaman kaydedildi?
- He traveled under another name.
- Başka bir isimle seyahat ediyordu.
- We named our only son Tom after my grandfather.
- Tek oğlum Tom'a büyük babamın ismini verdik.
- I know all of my students' names.
- Bütün öğrencilerimin isimlerini biliyorum.
- Our tour guide's name was Tom.
- Bizim tur rehberimizin ismi Tom'du.
- What kind of name is Tom, anyway?
- Tom ne biçim bir isim ki zaten?
- Who didn't write his name?
- Kim ismini yazmadı?
- I think I've heard that name before.
- Sanırım bu ismi daha önce duydum.
- Tom called me by name.
- Tom beni ismimle aradı.
- How many names were on the list?
- Listede kaç tane isim vardı?
- Tom's name is on the list.
- Tom'un ismi listede.
- Names are listed in alphabetical order.
- İsimler alfabetik sıraya göre listelenir.
- She forgot a name.
- Bir isim unuttu.
- He named his guinea pigs Blondie, Thumper, and Candy.
- Gine domuzlarına Blondie, Thumper ve Candy isimlerini verdi.
- I need his name.
- İsmine ihtiyacım var.
- Their names are Tom and Mary.
- İsimleri Tom ve Mary.
- Tom yelled Mary's name.
- Tom, Mary'nin ismini haykırdı.
- Learn these names by heart.
- Bu isimleri ezbere öğren.
- Have you decided on a name for your baby?
- Bebeğiniz için bir isim belirlediniz mi?
- Environmentalist parties generally use the color green in their symbols and names.
- Çevreci partiler genellikle sembollerinde ve isimlerinde yeşil rengi kullanırlar.
- It's a Romanian name.
- Bu bir Romanyalı ismi.
- He has a hard time remembering names.
- İsimleri hatırlamakta zorlanıyor.
- I didn't know his name.
- İsmini bilmiyordum.
- He is apt to forget people's names.
- İnsanların isimlerini unutmaya meyillidir.
- It's an Egyptian name.
- Bu bir Mısırlı ismi.
- The shy boy murmured his name.
- Utangaç çocuk ismini mırıldandı.
- We used to know all the neighbors by name.
- Eskiden bütün komşuları isimleriyle tanırdık.
- Have you decided on a name for your new baby?
- Yeni bebeğiniz için bir isim belirlediniz mi?
- Their names are Tom and Ken.
- Onların isimleri Tom ve Ken'dir.
- People shouldn't be allowed to invade countries whose names they can't pronounce correctly.
- İnsanların isimlerini doğru telaffuz edemedikleri ülkeleri işgal etmelerine izin verilmemeli.
- You have a beautiful name.
- Çok güzel bir ismin var.
- I've heard that name before.
- Bu ismi daha önce duymuştum.
- Tony did not know their names.
- Tony onların isimlerini bilmiyordu.
- Tom isn't very good at remembering names.
- Tom isimleri hatırlamakta pek iyi değildir.
- May I know your name again?
- İsminizi tekrar öğrenebilir miyim?
- Everybody pronounces Tom's name wrong.
- Herkes Tom'un ismini yanlış söylüyor.
- Tom pronounces my name incorrectly.
- Tom ismimi yanlış telaffuz ediyor.
- Tom called her Mary even though that wasn't really her name.
- Gerçek ismi bu olmasa da Tom ona Mary diye seslenirdi.
- The names you've mentioned aren't anywhere to be found in the list.
- Bahsettiğin isimler listenin hiçbir yerinde yok.
- We didn't even know their names.
- Biz onların isimlerini bile bilmiyorduk.
- Tom and Mary aren't actually our real names.
- Tom ve Mary aslında gerçek isimlerimiz değil.
- I'm trying to memorize the names of constellations.
- Takımyıldızların isimlerini ezberlemeye çalışıyorum.
- It's a Muslim name.
- Bu bir Müslüman ismi.
- This town is so small that you can easily learn everyone's names.
- Bu kasaba o kadar küçük ki herkesin ismini kolayca öğrenebilirsin.
- I noticed one of the names on the list was yours.
- Listedeki isimlerden birinin seninki olduğunu fark ettim.
- Some people had to use false names to get work.
- Bazı insanlar iş bulmak için sahte isimler kullanmak zorunda kaldı.
- Tom admitted that he always has trouble remembering names.
- Tom isimleri hatırlamakta her zaman sorun yaşadığını itiraf etti.
- Sami doesn't really go by this name.
- Sami aslında bu ismi kullanmıyor.
- That's a strange name for a company.
- Bu bir şirket için tuhaf bir isim.
- His name is known to everyone in this town.
- İsmi bu şehirdeki herkes tarafından biliniyor.
- That's not his real name.
- Bu onun gerçek ismi değil.
- Please write down your name, address, and phone number here.
- Lütfen buraya isminizi, adresinizi ve telefon numaranızı yazınız.
- Tom thought his violin was a Stradivarius because the name Stradivarius was on the label inside his violin.
- Tom kemanının Stradivarius olduğunu düşündü çünkü kemanının içindeki etikette Stradivarius ismi yazıyordu.
- Your name sounds familiar to me.
- İsmin bana tanıdık geliyor.
- After Jim converted to Islam, he took a Muslim name.
- Jim, İslam'a geçtikten sonra bir Müslüman ismi aldı.
- I've always liked that name.
- Ben o ismi her zaman sevdim.
- It's a Welsh name.
- Galce bir isim.
- Variable names in C are case sensitive.
- C'deki değişken isimler büyük küçük harfe duyarlıdır.
- Spell your name, please.
- İsminizi heceleyin lütfen.
- It's a Serbian name.
- Bu bir Sırp ismi.
- I couldn't remember their names.
- İsimlerini hatırlayamadım.
- Tom isn't good at remembering names.
- Tom isimleri hatırlamada iyi değil.
- That's a very pretty name.
- Çok güzel bir isim.
- It's an Irish name.
- İrlanda ismidir.
- I don't want to know all your old boyfriends' names.
- Bütün eski arkadaşlarının isimlerini bilmek istemiyorum.
- Tom is John's middle name, isn't it?
- Tom John'un ikinci ismi değil mi?
- I've heard that name somewhere before.
- Bu ismi daha önce bir yerlerde duymuştum.
- She goes by the name of Amy.
- Amy ismiyle bilinir.
- They made a list of the names.
- İsimlerin bir listesini yaptılar.
- He often calls her names.
- Sık sık ona isimler takar.
- These received no names.
- Bunlar hiç isim almadı.
- Why are you calling Tom names?
- Neden Tom'a isimler takıyorsun?
- Everyone pronounces Tom's name wrong.
- Herkes Tom'un ismini yanlış söylüyor.
- I don't know anyone by that name.
- O isimde birini tanımıyorum.
- Her name is Lucifera.
- İsmi Lucifera.
- It's a Scandinavian name.
- Bu bir İskandinavyalı ismi.
- Tell Tom how to spell your name.
- Tom'a ismini nasıl hecelediğini söyle.
- He is apt to forget people's name.
- İnsanların isimlerini unutmaya eğilimlidir.
- Your name is Tom, right?
- Senin ismin Tom, doğru mu?
Show More (558)
|
3 |
name |
adı |
expr. |
|
- The three reports that bear my name are closely linked.
- Benim adımı taşıyan üç rapor birbiriyle yakından bağlantılıdır.
- Obviously my name is not Al Gore and this is not Florida.
- Açıkçası benim adım Al Gore değil ve burası da Florida değil.
- My name is Savary, as derived from the words 'safe' and 'save'.
- Benim adım, "güvenli" ve "kurtarmak" kelimelerinden türeyen Savary'dir.
- My name has been added to Amendment No 23.
- 23 No.lu Değişikliğe benim adım da eklenmiştir.
- He also wrote my name in for president.
- Başkanlığa benim adımı da yazdı.
- He also wrote my name in for president.
- Başkanlık için benim adımı da yazdı.
- I didn't hear Tom calling my name.
- Tom'un adımı seslendiğini duymadım.
- I want people to remember my name after I'm dead.
- Ölümümden sonra insanların benim adımı hatırlamalarını istiyorum.
- My name is Juba.
- Benim adım Juba.
- She crossed my name off the list but not yours.
- Benim adımı listeden sildi ama seninkini silmedi.
- My name is very rare in our country.
- Benim adım ülkemizde çok nadirdir.
- Why is my name circled?
- Neden benim adım daire içine alınmış?
- I would like you to add my name to your mailing list for the course.
- Kurs için mail listenize benim adımı da eklemenizi istiyorum.
- I have no name.
- Benim adım yok.
- Sami doesn't even know my name.
- Sami adımı bile bilmiyor.
- I changed my name to Tom Jackson.
- Adımı Tom Jackson olarak değiştirdim.
- My name is Laurie.
- Benim adım Laurie.
- I don't think I would like to change my name.
- Adımı değiştirmek istediğimi sanmıyorum.
- My name was omitted from the list.
- Benim adım listeden çıkarılmış.
- I changed my name to Tom.
- Adımı Tom olarak değiştirdim.
- Where is my name written?
- Benim adım nerede yazıyor?
- Everybody knows my name.
- Herkes adımı biliyor.
- My brother did it in my name.
- Erkek kardeşim onu benim adıma yaptı.
- My name is Robert Johnson.
- Benim adım Robert Johnson.
- Please don't use my name.
- Lütfen adımı kullanma.
- Did you put my name on the list?
- Adımı listeye yazdın mı?
- My name is Francesco.
- Benim adım Francesco.
- Why is my name circled?
- Adım neden çembere alınmış?
- My name is Ludwig.
- Benim adım Ludwig'tir.
- My name is Andrea.
- Benim adım Andrea.
- My name is Legion; for we are many.
- Benim adım Legion; biz çok olduğumuz için.
- The name of the pianist is known to everybody.
- Piyanistin adı, herkesçe biliniyor.
- He asked me my age, my name, my address, and so forth.
- Yaşımı, adımı, adresimi falan sordu.
- I wish my name wasn't Tom.
- Keşke adım Tom olmasa.
- I would like you to add my name to your mailing list for the course.
- Kurs için posta listenize adımı eklemenizi istiyorum.
- Tom pronounces my name incorrectly.
- Tom adımı yanlış telaffuz ediyor.
- My name is Maria Sara.
- Benim adım Maria Sara.
- I saw my name on the list.
- Listede adımı gördüm.
- I learned how to write my name when I was three.
- Üç yaşındayken adımı yazmayı öğrendim.
- He doesn't even know my name.
- O, adımı bile bilmez.
- My first name is Mary and Poppins is my maiden name.
- İlk adım Mary'dir, Poppins ise benim kızlık soyadım.
- It has my name on it.
- Onun üzerinde adım var.
- Add my name to the list.
- Adımı listeye ekleyin.
- My name is Noelia, and you are?
- Benim adım Noelia, ya siz?
- My name is Mary, what's yours?
- Benim adım Mary, seninki ne?
- Everyone knows my name.
- Herkes benim adımı bilir.
- My name was omitted from the list.
- Adım listeden çıkartıldı.
- Please don't forget my name!
- Lütfen adımı unutma!
- Does Tom know my name?
- Tom benim adımı biliyor mu?
- Everyone knows my name.
- Herkes adımı biliyor.
- My name is Sasha.
- Benim adım Sasha.
- All of my students call me by my first name.
- Öğrencilerimin hepsi beni ilk adımla çağırır.
- Hi, my name is Tom, but you can call me tonight.
- Merhaba, benim adım Tom ama bu gece beni arayabilirsiniz.
- For some reason, they didn't include my name on the list.
- Bir nedenle adımı listeye eklemediler.
- My name is Hopkins.
- Benim adım Hopkins.
- Tom doesn't know my name.
- Tom adımı bilmiyor.
- My name sounds strange.
- Adım garip geliyor.
- My name was on the list.
- Benim adım listede vardı.
- You spelled my name wrong.
- Sen benim adımı yanlış heceledin.
- Did you put my name on the list?
- Adımı listeye yazdınız mı?
- My name is Yamada.
- Benim adım Yamada.
- You've misspelled my name.
- Adımı yanlış yazdın.
- My name was on the list.
- Adım listedeydi.
- I heard someone yelling my name.
- Birinin adımı bağırdığını duydum.
- Somebody called my name in the dark.
- Karanlıkta biri adımı seslendi.
- My name isn't Tom anymore.
- Benim adım artık Tom değil.
- My name appears last in alphabetical order.
- Benim adım alfabetik sıraya göre en sonda.
- All of my students call me by my first name.
- Bütün öğrencilerim bana ilk adımla hitap eder.
- Does Tom know my name?
- Tom adımı biliyor mu?
- My name is Hassan.
- Adım Hasan.
- Tom seems to have forgotten my name.
- Tom adımı unutmuş gibi görünüyor.
- My name happens to be Tom, too.
- Benim adım da Tom.
- I'm going to put my name on it.
- Üzerine adımı yazacağım.
- My name is Azad.
- Adım Azat.
- My name appeared in all my country's newspapers.
- Ülkemdeki tüm gazetelerde adım çıktı.
- I heard someone screaming my name.
- Birinin adımı haykırdığını duydum.
- Doctor, my name is Mutaz.
- Doktor, benim adım Mutaz.
- My name is Romanian; his is American.
- Benim adım Romanyalı, onunki Amerikalı.
- My name is Emily.
- Benim adım Emily.
- My name is Xiao Yu.
- Benim adım Xiao Yu.
- You spelled my name wrong.
- Adımı yanlış yazmışsın.
- My name is Henry.
- Benim adım Henry.
- You never remember my name.
- Sen adımı hiç hatırlamıyorsun.
- My name is Tom.
- Benim adım Tom.
- Yes, my name is Karen Smith.
- Evet, benim adım Karen Smith.
- My name is John.
- Benim adım John.
- Somebody is shouting my name.
- Biri adımı haykırıyor.
- My name is Julio.
- Benim adım Julio.
- I just want to clear my name.
- Sadece adımı temize çıkarmak istiyorum.
- My name is Tom and this is Mary.
- Benim adım Tom ve bu da Mary.
- You don't even know my name.
- Adımı bile bilmiyorsun.
- My name is Ichiro Tanaka.
- Benim adım Ichiro Tanaka.
- My name is Kuzey.
- Benim adım Kuzey.
- My name is Farshad.
- Benim adım Farshad.
- I wrote my name on the cover of all my notebooks.
- Bütün defterlerimin kapağına adımı yazdım.
- My name is Mohamed.
- Benim adım Mohamed.
- My name is Ahmad.
- Benim adım Ahmad.
- My real name is Mary.
- Benim gerçek adım Mary.
- I am a woman, my name is Eva.
- Ben bir kadınım, adım Eva.
- Take my name off the list.
- Benim adımı listeden çıkar.
- How many times do I have to ask you to call me by my first name?
- Beni ilk adımla çağırmanı senden kaç kez istemek zorundayım?
- I haven't a cent to my name.
- Kendi adıma bir kuruşum bile yok.
- You've misspelled my name.
- Adımı yanlış yazmışsın.
- She came up to me and asked my name.
- Yanıma geldi ve adımı sordu.
- I heard someone calling my name.
- Birinin adımı çağırdığını duydum.
- I just want to clear my name.
- Ben sadece adımı temize çıkartmak istiyorum.
- Why did you give him my name?
- Sen ona neden benim adımı verdin?
- I didn't even know my name.
- Ben kendi adımı bile bilmiyordum.
- Do you know my name?
- Adımı biliyor musun?
- Tom is my name.
- Tom benim adım.
- My name is not really Mary.
- Aslında adım Mary değil.
- My name is Hisashi.
- Benim adım Hisashi.
- You still don't know my name, do you?
- Hâlâ adımı bilmiyorsun, değil mi?
- Tom spelled my name wrong.
- Tom adımı yanlış yazdı.
- My name and address are on it.
- Benim adım ve adresim onun üstünde var.
- Don't give him my first name.
- Ona ilk adımı verme.
- My name is Taninna and I'm from Kabylie, Algeria.
- Benim adım Taninna ve Kabylie, Cezayir'denim.
- I am a man, my name is Adan.
- Ben bir adamım, adım Adan.
- My name is Sasha.
- Benim adım Sasha'dır.
- My name was drawn.
- Benim adım çekildi.
- Not even my friends know my real name.
- Arkadaşlarım bile gerçek adımı bilmiyor.
- I can't even remember my own name.
- Kendi adımı bile hatırlayamıyorum.
- I didn't give the police my real name.
- Polise gerçek adımı vermedim.
- I am a snake, my name is Lucy.
- Ben bir yılanım, adım Lucy.
- I didn't like my name when I was young.
- Ben gençken adımı beğenmezdim.
- My name is Tom and this is Mary.
- Benim adım Tom ve Bu Mary.
- My name is Taninna and I'm from Kabylie, Algeria.
- Benim adım Taninna ve ben Cezayir'deki Kabiliyedenim.
- My name is not Kuzey.
- Benim adım Kuzey değil.
- My name is Soundararajan.
- Benim adım Soundararajan.
- My name is Tom Jackson.
- Adım Tom Jackson.
- My name is on the ballot.
- Oy pusulasında benim de adım var.
- They don't know my name.
- Adımı bile bilmiyorlar.
- My name should be on that list.
- Benim adım o listede olmalı.
- My name isn't on the list.
- Benim adım listede yok.
- My name is not really Tom.
- Benim adım aslında Tom değil.
- I wish they had spelled my name correctly.
- Keşke adımı doğru yazmış olsalardı.
- I'm having my name legally changed.
- Adımı yasal olarak değiştiriyorum.
- My first name is Mary and Poppins is my maiden name.
- İlk adım Mary ve Poppins benim kızlık soyadım.
- My name is strange.
- Benim adım garip.
- I can write my name in Chinese.
- Adımı Çince yazabilirim.
- My name should be on that list.
- Benim adım da o listede olmalı.
- Why is my name on this list?
- Benim adım neden bu listede?
- My name was third on the list.
- Benim adım listede üçüncü sıradaydı.
- Don't take my name off your list.
- Adımı listenden çıkarma.
- My name sounds strange.
- Benim adım tuhaf geliyor.
- Tom never knew my name.
- Tom benim adımı bilmiyordu.
- Hello, my name is Tina.
- Merhaba, benim adım Tina'dır.
- I heard someone call my name in the crowd.
- Kalabalıkta birinin adımı seslendiğini duydum.
- My first name isn't Tom.
- Benim ilk adım Tom değil.
- Although I have been called Dicky since I was a baby, my real name is Richard.
- Bebekliğimden beri Dicky diye çağrılsam da gerçek adım Richard.
- Hi, my name is Tom and I'm your waiter.
- Merhaba, benim adım Tom ve ben sizin garsonunuzum.
- My name is very rare in my country.
- Benim adım ülkemde çok nadirdir.
- How did he know my name?
- Adımı nasıl bildi?
- My name isn't Tom.
- Adım Tom değil.
- Somebody wrote my name on the wall.
- Biri benim adımı duvara yazmış.
- Tom didn't even know my name.
- Tom adımı bile bilmiyordu.
- Don't leave my name off your list.
- Adımı listenden çıkarma.
- I wonder why I didn't write my name.
- Neden adımı yazmadığımı merak ediyorum.
- I'm having my name legally changed.
- Adımı yasal olarak değiştirtiyorum.
- Please take my name off the list.
- Lütfen adımı listeden çıkarın.
- You always forget my name.
- Sen hep adımı unutursun.
- My name is Luis.
- Benim adım Luis.
- My name is Wang.
- Benim adım Wang.
- Sami doesn't even know my name.
- Sami adımı bilmiyor bile.
- Why did you give him my name?
- Neden ona benim adımı verdin?
- Tom isn't my name.
- Tom benim adım değil.
- Hi, my name is Omid.
- Merhaba, benim adım Omid.
- I don't think Tom even knows my name.
- Tom'un adımı bildiğini bile sanmıyorum.
- My name is not really Tom.
- Aslında adım Tom değil.
- My name is Ichiro.
- Benim adım Ichiro.
- My name isn't on the list.
- Benim adım listede değil.
- Take my name off the list.
- Adımı listeden çıkar.
- That's my real name.
- Bu benim gerçek adım.
- My name links me with my ancestors.
- Adım beni atalarımla bağlar.
- My name is Layla, not Nayna.
- Benim adım Layla, Nayna değil.
- That's my real name.
- O benim gerçek adım.
- Put my name on the list.
- Adımı listeye yaz.
- I have no name.
- Benim bir adım yok.
- My name is on the door.
- Benim adım kapıda.
- I forgot my name.
- Adımı unuttum.
- My name is Mary and this is Tom.
- Benim adım Mary ve bu Tom.
- My name doesn't appear on the list.
- Adım listede görünmüyor.
- My name was third on the list.
- Adım listede üçüncü sıradaydı.
- My name is Tom, and this is Mary.
- Benim adım Tom, bu da Mary.
- Not even my friends know my real name.
- Gerçek adımı arkadaşlarım bile bilmez.
- Hi, my name is Mike.
- Merhaba, benim adım Mike.
- I wonder why they left my name off the list.
- Benim adımı neden listeye koymadıklarını merak ediyorum.
- I forgot to write my name on the exam.
- Sınava adımı yazmayı unuttum.
- My name is unimportant.
- Benim adım önemsiz.
- My real name is Tom Jackson.
- Gerçek adım Tom Jackson.
- My real name is Mary.
- Benim gerçek adım Mary'dir.
- My name appears last in alphabetical order.
- Benim adım alfabetik sırada sonda görünür.
- My name is Mary and this is Tom.
- Benim adım Mary ve bu da Tom.
- They forced me to sign my name.
- Adımı imzalamam için beni zorladılar.
- Why is my name circled?
- Neden adım daire içine alınmış?
- Actually, Tom isn't my real name.
- Aslında, Tom gerçek adım değil.
- My name is known to everybody in my school.
- Benim adım okuldaki herkes tarafından biliniyor.
- Somebody was calling my name.
- Biri adımı sesleniyordu.
- My name is Tom Jackson.
- Benim adım Tom Jackson.
- I'm going to put my name on it.
- Bunun üzerine adımı koyacağım.
- I replied automatically when I heard my name.
- Adımı duyduğumda otomatikman cevap verdim.
- Someone's shouted my name.
- Biri adımı haykırıyor.
- Tom is my first name.
- Tom benim ilk adımdır.
- They don't know my name.
- Onlar benim adımı bilmiyorlar.
- He doesn't even know my name.
- Benim adımı bile bilmiyor.
- Please take my name off the list.
- Lütfen adımı listeden çıkar.
- How did he know my name?
- Adımı nereden biliyordu?
- My name is on the ballot.
- Benim adım oy pusulasında.
- That's not my name.
- Bu benim adım değil.
- I asked him if he knew my name.
- Ona adımı bilip bilmediğini sordum.
- You don't even know my name yet.
- Daha adımı bile bilmiyorsun.
- My name is on the door.
- Kapıda benim adım yazıyor.
- I don't supply my real name to any Internet site.
- Hiçbir internet sitesine gerçek adımı vermem.
- I don't supply my real name to any site on the Internet.
- İnternetteki hiçbir siteye gerçek adımı vermem.
- My name is Shu.
- Adım Shu.
- My name is Yatarou.
- Benim adım Yatarou.
- Somebody was calling my name.
- Birisi benim adımı çağırıyordu.
- Child, my name is Jesus and I'm your father.
- Çocuk, benim adım İsa ve ben senin babanım.
- Why is my name circled?
- Adım neden daire içine alınmış?
- My name is Edward, but everyone calls me Ned.
- Benim adım Edward ama herkes bana Ned diye seslenir.
- My name is Hashimoto.
- Benim adım Hashimoto.
- Written on the blackboard was my name.
- Tahtada benim adım yazılıydı.
- My name is Peter.
- Benim adım Peter.
- Can you add my name to the list?
- Adımı listeye ekleyebilir misiniz?
- Sami knew my real name.
- Sami gerçek adımı biliyordu.
- How do you know my name?
- Adımı nereden biliyorsun?
- My name is Legion; for we are many.
- Benim adım Lejyon; çünkü biz çokuz.
- Add my name to the list.
- Listeye benim adımı da ekleyin.
- Don't you remember my name?
- Adımı hatırlamıyor musun?
- Tom's not my name.
- Tom benim adım değil.
- My name is Jim.
- Benim adım Jim.
- My name was in the newspaper.
- Adım gazetelerdeydi.
- Tom doesn't even know my name.
- Tom benim adımı bile bilmiyor.
- My name is known by everyone in our town.
- Kasabamızdaki herkes benim adımı bilir.
- I erased my name off the list.
- Ben adımı listeden sildim.
- My name is Jack.
- Benim adım Jack.
- You still don't know my name, do you?
- Adımı hâlâ bilmiyorsun, değil mi?
- My name is Rahul.
- Benim adım Rahul.
- Tom doesn't remember my name.
- Tom adımı hatırlamıyor.
- My name is Edgar Degas.
- Benim adım Edgar Degas.
- My name is Mennad.
- Benim adım Mennad.
Show More (238)
|
4 |
name |
adını vermek |
v. |
|
- Without naming any countries, I should like to draw attention to some of these shortcomings.
- Herhangi bir ülkenin adını vermeden, bu eksikliklerden bazılarına dikkat çekmek istiyorum.
- Are you going to name any Member States before the Court of Justice?
- Adalet Divanı önünde herhangi bir Üye Devletin adını verecek misiniz?
- Name one NGO which supports that position.
- Bu tutumu destekleyen bir STK'nın adını verin.
- Tom and Mary named their son after the doctor who delivered him.
- Tom ve Mary oğullarına onu dünyaya getiren doktorun adını verdiler.
- We named our only son after my grandfather.
- Tek oğlumuza dedemin adını verdik.
- Father named me Kazunari.
- Babam bana Kazunari adını verdi.
- We named our dog Rex.
- Köpeğimize Rex adını verdik.
- They named the dog Shiro.
- Köpeğe Shiro adını verdiler.
- I'm going to name the baby Tom.
- Bebeğe Tom adını vereceğim.
- They named the dog Cookie.
- Köpeğe Cookie adını verdiler.
- Mary named the baby after her grandmother.
- Mary bebeğe büyükannesinin adını verdi.
- They named their dog Cookie.
- Köpeklerine Cookie adını vermişler.
- They named the child after the grandfather.
- Çocuğa büyükbabasının adını verdiler.
- They named their baby Tom.
- Bebeklerine Tom adını verdiler.
- They named their dog Lucky.
- Onlar köpeklerine Lucky adını verdiler.
- He named his son Robert after his own father.
- Oğlu Robert'a kendi babasının adını verdi.
- They named the ship Queen Mary after the Queen.
- Gemiye Kraliçe'nin anısına Queen Mary adını verdiler.
- I named my daughter Nairu wishing her long life.
- Uzun ömürlü olması dileğiyle kızıma Nairu adını verdim.
- The old man named the wooden doll Pinocchio.
- Yaşlı adam tahta bebeğe Pinokyo adını verdi.
- Tom and Mary named their first daughter after Tom's grandmother.
- Tom ve Mary ilk kızlarına Tom'un büyükannesinin adını verdiler.
- The reporter refused to name his sources.
- Muhabir kaynaklarının adını vermeyi reddetti.
- After ten months of very hard work, sometimes working through the night in an unheated dome, Clyde Tombaugh discovered an object he named Pluto.
- On aylık çok sıkı bir çalışmadan sonra, bazen ısıtılmamış bir kubbede gece boyunca çalışarak, Clyde Tombaugh Pluto adını verdiği bir nesne keşfetti.
- Mary gave birth to a boy she named Tom.
- Mary, Tom adını verdiği bir oğlan doğurdu.
- They named the ship Queen Mary after the Queen.
- Onlar Kraliçe'den sonra gemiye Queen Mary adını verdiler.
- We named our dog Rex.
- Biz köpeğimize Rex adını verdik.
- He named his dog Popeye.
- O, köpeğine Popeye adını verdi.
- I named the kitten Tama.
- Yavru kediye Tama adını verdim.
- Tom and Mary named their daughter Alice.
- Tom ve Mary kızlarına Alice adını verdiler.
- Tom and Mary named their baby John.
- Tom ve Mary bebeklerine John adını verdiler.
- I hope they name their dog Cookie.
- Umarım köpeklerine Cookie adını verirler.
- They named her baby Jenny.
- Bebeğine Jenny adını verdiler.
- Tom and Mary named their third son John.
- Tom ve Mary üçüncü oğullarına John adını verdiler.
- Sami named the baby Layla.
- Sami bebeğe Layla adını verdi.
- Tom and Mary named their son after the doctor who delivered him.
- Tom ve Meryem oğullarına doğumu gerçekleştiren doktorun adını verdiler.
- My brother named his cat Hanako.
- Erkek kardeşim kendi kedisine "Hanako" adını verdi.
- I can't believe Tom named his kid after you.
- Tom'un çocuğuna senin adını verdiğine inanamıyorum.
- My younger brother named his cat Hanako.
- Küçük kardeşim kedisine Hanako adını verdi.
- She named him Charles.
- Ona Charles adını verdi.
- Tom wanted to name his daughter Mary.
- Tom kızına Mary adını vermek istedi.
- He named his guinea pigs Blondie, Thumper, and Candy.
- O, kobaylarına Blondie, Thumper ve Candy adını verdi.
- Father named me after his aunt.
- Babam bana teyzesinin adını verdi.
- His dog was named Popeye by him.
- Köpeğine Temel Reis adını vermişti.
- Tom wanted to name his puppy Cookie.
- Tom yavru köpeğine Cookie adını vermek istedi.
- Mary named her dog Rex.
- Mary köpeğine Rex adını verdi.
- The old man named the wooden doll Pinocchio.
- Yaşlı adam ahşap bebeğe Pinokyo adını verdi.
- Mary named her first child Tom.
- Mary ilk çocuğuna Tom adını verdi.
- My father named me after his aunt.
- Babam bana teyzesinin adını verdi.
- My brother named his cat Hanako.
- Kardeşim kedisine Hanako adını verdi.
- Tom named his hamster Cookie.
- Tom hemstırına Cookie adını verdi.
- He named his dog Popeye.
- Köpeğine Temel Reis adını verdi.
- My father named me after his aunt.
- Babam bana teyzesinin adını vermiş.
- Tom and Mary named their son after the doctor who delivered him.
- Tom ve Mary oğullarına onu doğurtan doktorun adını verdiler.
- Tom is going to name his daughter Mary.
- Tom kızına Mary adını verecek.
- If I had a son, I wouldn't name him Tom.
- Bir oğlum olsa ona Tom adını vermem.
- Let's name our cat Cookie.
- Kedimize Cookie adını verelim.
- They named the boy after his grandfather.
- Çocuğa büyükbabasının adını vermişler.
- Tom wanted to name his puppy Cookie.
- Tom köpek yavrusuna Cookie adını vermek istedi.
- Mike named his dog Spike.
- Mike köpeğine Spike adını verdi.
- He named his son James.
- O, oğluna James adını verdi.
- They named the foundling Tom.
- Terk edilmiş bebeğe Tom adını verdiler.
- Mifune has named his dog Maggy May.
- Mifune köpeğine Maggy May adını vermiş.
- I named my dog Cookie.
- Köpeğime Cookie adını verdim.
- We're going to name him Tom.
- Ona Tom adını vereceğiz.
- I'm going to name him Tom.
- Ona Tom adını vereceğim.
- Tom and Mary named their son John.
- Tom ve Mary oğullarına John adını verdiler.
- We named my son after my grandfather.
- Oğluma büyükbabamın adını verdik.
- They named their daughter Helen.
- Kızlarına Helen adını verdiler.
- They named their daughter Helen.
- Onlar kızlarına Helen adını verdiler.
- They named their son John.
- Onlar oğullarına John adını verdiler.
- Sami named his little girl Layla.
- Sami küçük kızına Layla adını verdi.
- Tom named his cat Mary.
- Tom kedisine "Mary" adını verdi.
- He named his dog Rex.
- Köpeğine Rex adını verdi.
- I want to name the baby after you.
- Bebeğe senin adını vermek istiyorum.
- She named her daughter Mary.
- O, kızına Mary adını verdi.
- Father named me after his aunt.
- Babam bana teyzesinin adını vermiş.
- They named their cats Tom and Jerry.
- Kedilerine Tom ve Jerry adını verdiler.
- Tom named his boat after his girlfriend, but then she left him.
- Tom teknesine kız arkadaşının adını verdi, ama sonra kız onu terk etti.
- She named her dog Rex.
- Köpeğine Rex adını verdi.
- They named their dog Cookie.
- Onlar köpeklerine Cookie adını verdiler.
- Mick named the baby Richard.
- Mick bebeğe Richard adını verdi.
- Mifune has named his dog Maggy May.
- Mifunei, köpeğine Maggy May adını verdi.
Show More (78)
|
5 |
name |
isim vermek |
v. |
|
- Why do you refuse to name them?
- Neden isim vermeyi reddediyorsunuz?
- The Court, for example, did not name Member States that were negligent.
- Örneğin Divan, ihmali olan Üye Devletlerin ismini vermemiştir.
- I do not need to name any names to make myself clear.
- Kendimi açıkça ifade etmek için herhangi bir isim vermeme gerek yok.
- The Court, for example, did not name Member States that were negligent.
- Örneğin Mahkeme, ihmali olan Üye Devletlerin isimlerini vermemiştir.
- I will not name them to spare people's blushes.
- İnsanların yüzlerinin kızarmaması için isim vermeyeceğim.
- Unfortunately, the rapporteur does not name the Member States that have failed to meet the MAGP objectives.
- Ne yazık ki raportör, MAGP hedeflerine ulaşmakta başarısız olan Üye Devletlerin isimlerini vermemektedir.
- The others must go, because we do not want to name any more names.
- Diğerleri gitmeli, çünkü daha fazla isim vermek istemiyoruz.
- Why don't we name the dog Cookie?
- Neden köpeğe Cookie ismini vermiyoruz?
- What did you name your son?
- Oğluna ne isim verdin?
- What are you going to name your doll?
- Oyuncak bebeğinize ne isim vereceksiniz?
- What are you going to name your doll?
- Oyuncak bebeğine ne isim vereceksin?
Show More (8)
|
6 |
name |
adını koymak |
v. |
|
- We had this in mind when we named our group.
- Grubumuzun adını koyarken aklımızda bu vardı.
- We named the boat the Half Moon.
- Tekneye Yarım Ay adını koyduk.
- They named the baby Graham after their uncle.
- Amcasının anısına bebeğe Graham adını koydular.
- We named the cat Mimi.
- Biz kediye Mimi adını koyduk.
- They named their dog Rex.
- Onlar köpeklerine Rex adını koydular.
- We named him Thomas after his grandfather.
- Büyükbabasına hürmeten ona Thomas adını koyduk.
- I can't believe Tom named his kid after you.
- Tom'un çocuğuna senin adını koyduğuna inanamıyorum.
- Tom named his cat Mary.
- Tom kedisine Mary adını koydu.
Show More (5)
|
7 |
name |
adlandırmak |
v. |
|
- Astronomers use Latin for naming celestial objects.
- Astronomlar gök cisimlerini adlandırmak için Latince kullanırlar.
- Can you name all the islands?
- Tüm adaları adlandırabilir misin?
- Astronomers use Latin for naming celestial objects.
- Astronomlar gök cisimlerini adlandırmada Latince kullanır.
Show More (0)
|
8 |
name |
ad koymak |
v. |
|
- Tom and Mary are going to name their daughter Alice.
- Tom ve Mary kızlarına Alice adını koyacaklar.
- Tom and Mary are going to name their son John.
- Tom ve Mary oğullarına John adını koyacaklar.
- Do you have any good ideas on what I should name my horse?
- Atıma ne ad koymam gerektiği konusunda iyi bir fikriniz var mı?
Show More (0)
|
9 |
name |
ismini koymak |
v. |
|
- They named their baby Jane.
- Bebeklerine Jane ismini koydular.
- Tom named his dog Cookie.
- Tom, köpeğine Cookie ismini koydu.
- Tom and Mary named their son after the doctor who delivered him.
- Tom ve Mary oğullarına, onu doğurtan doktorun ismini koydular.
Show More (0)
|
10 |
name |
saymak |
v. |
|
- I could name to you several good acquaintances of mine who fall into this category.
- Bu kategoriye giren birkaç iyi tanıdığımı size sayabilirim.
- Can you name all the trees in the garden?
- Bahçedeki tüm ağaçları sayabilir misin?
Show More (-1)
|
11 |
name |
demek |
v. |
|
- I name this ship the Queen Elizabeth.
- Ben bu gemiyi Kraliçe Elizabeth diyorum.
- What should I name it?
- Ona ne demeliyim?
Show More (-1)
|
12 |
name |
isimlendirmek |
v. |
|
- I name some of them and I pose a number of specific questions relating to them.
- Bunlardan bazılarını isimlendiriyorum ve bunlarla ilgili birkaç özel soru soruyorum.
Show More (-2)
|
13 |
name |
seçmek |
v. |
|
- They named Bill Clinton as their candidate for president.
- Başkan adayı olarak Bill Clinton'ı seçtiler.
Show More (-2)
|
14 |
name |
söylemek |
v. |
|
- Name three animals that eat insects.
- Böcekle beslenen üç hayvan söyleyin.
Show More (-2)
|