Tureng - let go - Anglais Turc Phrases

Historique

	Anglais	Turc
1	let go	bırakmak	v.
	The person does not have to let go or give in like in other forms of hypnosis. Kişi diğer hipnoz biçimlerinde olduğu gibi kendini bırakmak ya da teslim olmak zorunda değildir. Tom refused to let go. Tom bırakmayı reddetti. Let go of my hand. Elimi bırak. She let go of the boy's hand. O, çocuğun elini bıraktı. Don't ever let go. Asla bırakma. As soon as I let go of the leash, the dog ran away. Tasmayı bırakır bırakmaz köpek kaçtı. You can let go now. Şimdi bırakabilirsin. I told Tom not to let go of the rope, but he did. Tom'a ipi bırakmamasını söyledim ama bıraktı. Tom won't let go of this. Tom bunun peşini bırakmayacak. Let go of Tom. Tom'u bırak. Let go of me! Bırak beni! She held him tightly and never wanted to let go. Ona sıkıca sarıldı ve asla bırakmak istemedi. You need to let go of the rope. İpi bırakmalısın. You can let go of me now. Şimdi beni bırakabilirsin. Tom held Mary's hand very tightly and wouldn't let go. Tom, Mary'nin elini çok sıkı tuttu ve bırakmadı. Would you please let go of my arm? Lütfen kolumu bırakır mısın? You need to let go of the rope. İpi bırakman gerekiyor. Do not let go of the rope till I tell you. Ben söyleyene kadar ipi bırakma. Let go of my son. Oğlumu bırak. Let go of the bottle. Biberonu bıraktıralım. Let go of me. Bırak beni. Let go or I'll scream. Bırak yoksa çığlık atarım. Don't ever let go. Hiç bırakma. Let go of me, please. Bırak beni lütfen. The policeman wouldn't let go of the suspect. Polis şüpheliyi bırakmadı. Let go of my arm. Kolumu bırak. Let go of my arms! Kollarımı bırak! Let go of them. Bırak onları. Don't let go of the rope till I tell you. Ben söyleyene kadar ipi bırakma. You need to let go. Bırakmalısın. Please let go of my hand. Lütfen elimi bırak. He let go of the rope. İpi bıraktı. Run as fast as you can and don't let go of my hand. Mümkün olduğunca hızlı koş ve elimi bırakma. You can let go of me now. Artık beni bırakabilirsin. Let go of my hand! Elimi bırak! Did Tom deserve to be let go? Tom bırakılmayı hak etti mi? She held him tightly and never wanted to let go. Onu sıkıca tuttu ve asla bırakmak istemedi. She let go of the boy's hand. Çocuğun elini bıraktı. Don't let go. Sakın bırakma. Let go of the handle. Kolu bırak. Let go of my hair. Saçımı bırak. Tom yelled that he couldn't hold onto the rope any longer, and then he let go. Tom ipi daha fazla tutamayacağını bağırarak söyledi, ve sonra bıraktı. Please let go. Lütfen bırakın. You need to let go of it. Onu bırakman gerekiyor. Don't let go of the rope till I tell you. Sana söyleyene kadar ipi bırakma. Please let go of me. Lütfen bırak beni. Please let go of my arm. Lütfen kolumu bırak. Please let go of the rope. Lütfen ipi bırak. Whatever you do, don't let go of the rope. Ne yaparsan yap, ipi bırakma. It's hard to let go. Bırakmak zordur. Let go or I'll scream. Bırak yoksa bağıracağım. It's hard to let go. Bırakmak zor. Run as fast as you can and don't let go of my hand. Koşabildiğin kadar hızlı koş ve elimi bırakma. Let go of it. Onu bırak. I let go of Tom's hand. Tom'un elini bırakmıştım. Whatever you do, don't let go of the rope. Ne yaparsan yap, halatı bırakma. I let go of Tom's hand. Tom'un elini bıraktım. I want to let go of your hands now. Ellerini hemen bırakmak istiyorum. Tom let go of the rope. Tom ipi bıraktı. Let go of my hand! Bırak elimi! Would you please let go of me? Lütfen beni bırakır mısın? Don't let go of me. Beni bırakma. Tom just wouldn't let go of me. Tom beni bırakmazdı. Please don't let go of my hand. Lütfen elimi bırakma. Don't let go of my hand. Elimi bırakma. Please let go of me. Lütfen beni bırak. Please let go of the rope. Lütfen halatı bırak. I told her not to let go of the rope, but she did. Ona ipi bırakmamasını söyledim ama bıraktı. You need to let go of it. Bırakmalısın. Don't let go of me. Beni bırakmayın. Let go of the bottle. Şişeyi bırak. Let go of it. Bırak onu. Tom just wouldn't let go of me. Tom beni bırakmadı ki. Let go of me, please. Bırak beni, lütfen. You can let go now. Artık bırakabilirsin. Let go of my arms! Bırak kollarımı! You have to let go. Bırakmak zorundasın. Let go of my arms. Kollarımı bırak. Let go of the rope. İpi bırak. Tom let go of Mary's wrists. Tom Mary'nin bileklerini bıraktı. You need to let go. Bırakman gerekiyor. He let go of the rope. O, ipi bıraktı. Don't let go of the rope. İpi bırakma. Do not let go of the rope till I tell you. Sana söyleyinceye kadar ipi bırakma. Please let go. Lütfen bırak. Let go of them. Onları bırak. I don't want to let go of it. Onu bırakmak istemiyorum. Tom won't let go of this. Tom bu işin peşini bırakmaz. Now let go. Şimdi bırak. Tom wouldn't let go of me. Tom beni bırakmadı. Let go of the handle. Tutamağı bırak. Tom let go of Mary's hand. Tom Mary'nin elini bıraktı. Let go of my hand. Ellerimi bırak. Show More (90)
2	let go	serbest bırakmak	v.
	Tom refused to let go. Tom serbest bırakmayı reddetti. Did Tom deserve to be let go? Tom serbest bırakılmayı hak etti mi? Show More (-1)
3	let go	bırak gitsin	expr.
	Just let go. Bırak gitsin. Show More (-2)