| 1 |
intriguing |
ilgi çekici |
adj. |
|
- We are working on an intriguing project, since September last year.
- Geçen yılın eylül ayından bu yana ilgi çekici bir proje üzerinde çalışıyoruz.
- I think it's intriguing.
- Bence bu ilgi çekici.
- You'll find this intriguing.
- Bunu ilgi çekici bulacaksın.
- Tom is an intriguing guy.
- Tom ilgi çekici bir adam.
- It was an intriguing situation.
- İlgi çekici bir durumdu.
- I find her intriguing.
- Onu ilgi çekici buluyorum.
- The thought of being eaten alive was both frightening and intriguing.
- Canlı canlı yenme düşüncesi hem korkutucu hem de ilgi çekiciydi.
- I think it's intriguing.
- Bence ilgi çekici.
- That is intriguing.
- Bu ilgi çekici.
- That's quite intriguing.
- Oldukça ilgi çekici.
- What Tom told me was intriguing.
- Tom'un bana söylediği ilgi çekiciydi.
- That's a very intriguing idea.
- Bu çok ilgi çekici bir fikir.
- This is a highly intriguing phenomenon that will likely be the subject of much research.
- Bu, muhtemelen birçok araştırmaya konu olacak oldukça ilgi çekici bir olgu.
- That is intriguing.
- O ilgi çekici.
- What Fadil told the police was intriguing.
- Fadıl'ın polise anlattıkları ilgi çekiciydi.
- I find her intriguing.
- Ben onu ilgi çekici buluyorum.
- This is intriguing.
- Bu ilgi çekici.
- He has an intriguing personality.
- İlgi çekici bir kişiliği var.
- That actually sounds intriguing.
- Aslında kulağa ilgi çekici geliyor.
- I find Tom intriguing.
- Tom'u ilgi çekici buluyorum.
- I find you intriguing.
- Seni ilgi çekici buluyorum.
- That's intriguing.
- Bu ilgi çekici.
- I find him intriguing.
- Onu ilgi çekici buluyorum.
- That's quite intriguing.
- O oldukça ilgi çekici.
- That sounds intriguing.
- Kulağa ilgi çekici geliyor.
- He has an intriguing personality.
- Onun ilgi çekici bir kişiliği var.
Show More (23)
|
| 2 |
intriguing |
ilginç |
adj. |
|
- We are working on an intriguing project, since September last year.
- Geçen yıl eylülden beri ilginç bir proje üzerine çalışıyoruz.
- We are working on an intriguing project, since September last year.
- Geçen yıl Eylül ayından beri ilginç bir proje üzerinde çalışıyoruz.
- That is intriguing.
- Bu çok ilginç.
- I find you intriguing.
- Seni ilginç buluyorum.
- What Fadil told the police was intriguing.
- Fadıl'ın polise anlattığı ilginçti.
- That's intriguing.
- Bu çok ilginç.
- That's an intriguing thought.
- Bu ilginç bir düşünce.
- That is intriguing.
- Çok ilginç.
- That's an intriguing thought.
- O ilginç bir düşünce.
- I find him intriguing.
- Onu ilginç buluyorum.
- That is intriguing.
- Bu ilginç.
- What Tom told me was intriguing.
- Tom'un bana söyledikleri çok ilginçti.
Show More (9)
|
| 3 |
intriguing |
merak uyandırıcı |
adj. |
|
- You'll find this intriguing.
- Bunu merak uyandırıcı bulacaksın.
- I find Tom intriguing.
- Tom'u merak uyandırıcı buluyorum.
Show More (-1)
|
| 4 |
intriguing |
ilgi uyandıran |
adj. |
|
- Tom is an intriguing guy.
- Tom ilgi uyandıran bir adam.
Show More (-2)
|
