|
- I am not going to interfere, however.
- Ancak buna müdahale etmeyeceğim.
- I am not going to interfere, however.
- Ancak ben buna müdahale etmeyeceğim.
- The media is also decidedly centralised, and I have not seen the Commission interfere very much in that.
- Medya da kesinlikle merkezileşmiş durumda ve Komisyon'un buna çok fazla müdahale ettiğini görmedim.
- This is therefore something in which the Community cannot interfere.
- Dolayısıyla bu, Topluluğun müdahale edemeyeceği bir konudur.
- Because we could also interfere in relation to some issues, such as nitrates in the Netherlands, amongst others.
- Çünkü Hollanda'daki nitratlar gibi bazı konularla ilgili olarak da müdahale edebiliriz.
- This is bordering on Europe interfering, pure and simple, without any democratic debate having been held.
- Bu, Avrupa'nın herhangi bir demokratik tartışma yapılmaksızın, saf ve basit bir şekilde müdahale etmesinin sınırıdır.
- Our common task is to limit it as much as possible and warn neighbouring states not to interfere.
- Ortak görevimiz bunu mümkün olduğunca sınırlandırmak ve komşu devletleri müdahale etmemeleri konusunda uyarmaktır.
- Why did you interfere?
- Neden müdahale ettiniz?
- If you hadn't interfered, we wouldn't have had any problems.
- Eğer müdahale etmeseydin, hiçbir sorunumuz olmayacaktı.
- I won't let them interfere.
- Onların müdahale etmesine izin vermeyeceğim.
- The plan would've worked, if you hadn't interfered.
- Eğer müdahale etmeseydin, plan işe yarayacaktı.
- I advise you not to interfere.
- Ben müdahale etmemeni tavsiye ederim.
- He said the United States would not interfere.
- Birleşik Devletler'in müdahale etmeyeceğini söyledi.
- You can't interfere.
- Müdahale edemezsiniz.
- I won't interfere.
- Müdahale etmeyeceğim.
- Tom is interfering.
- Tom müdahale ediyor.
- I asked her not to interfere.
- Ona müdahale etmemesini söyledim.
- Why should I interfere?
- Neden müdahale etmeliyim?
- I'm not interfering.
- Ben müdahale etmiyorum.
- We're interfering.
- Müdahale ediyoruz.
- You can't interfere.
- Müdahale edemezsin.
- I'm interfering.
- Ben müdahale ediyorum.
- Please don't interfere.
- Lütfen müdahale etmeyin.
- I know you don't want me to interfere, but I have to defend her.
- Müdahale etmemi istemediğini biliyorum, fakat onu savunmam gerekiyor.
- Tom won't interfere.
- Tom müdahale etmeyecek.
- I asked Tom not to interfere.
- Tom'a müdahale etmemesini söyledim.
- I asked him not to interfere.
- Ona müdahale etmemesini söyledim.
- Don't interfere.
- Müdahale etmeyin.
- Tom is interfering, isn't he?
- Tom işe müdahale ediyor, değil mi?
- Why did you interfere?
- Neden müdahale ettin?
- You had no right to interfere.
- Müdahele etme hakkın yoktu.
- Tom shouldn't have interfered.
- Tom müdahale etmemeliydi.
- I shouldn't have interfered.
- Müdahale etmemeliydim.
- Stop interfering.
- Müdahale etmeyi bırak.
- Do your parents ever interfere?
- Hiç anne ve baban müdahale ediyor mu?
- Why should I interfere?
- Neden müdahale edeyim ki?
- We can't interfere.
- Biz müdahale edemeyiz.
- Please don't interfere.
- Lütfen müdahale etme.
- You're interfering.
- Müdahale ediyorsun.
- I don't want to interfere.
- Müdahale etmek istemiyorum.
- I won't let him interfere.
- Onun müdahale etmesine izin vermeyeceğim.
- Do not interfere!
- Müdahale etme!
- You have no right to interfere.
- Müdahale etme hakkın yok.
- You should've never interfered.
- Asla müdahale etmemeliydin.
Show More (41)
|
|
- My mother always feels the urge to interfere in others' affairs.
- Annem hep başkalarının işlerine karışma arzusu duyuyor.
- I don't wish to interfere.
- Karışmak istemiyorum.
- You had no right to interfere.
- Karışmaya hakkın yoktu.
- I won't let her interfere.
- Onun karışmasına izin vermeyeceğiz.
- I know you don't want me to interfere, but I have to defend her.
- Karışmamı istemediğini biliyorum ama onu savunmak zorundayım.
- I just don't want Tom interfering.
- Tom'un karışmasını istemiyorum.
- I'm not interfering.
- Ben karışmıyorum.
- I'm interfering.
- Ben karışıyorum.
- I asked them not to interfere.
- Karışmamalarını istedim.
- I won't interfere.
- Ben karışmam.
- Stop interfering.
- Karışmayı bırak.
- I asked him not to interfere.
- Onun karışmamasını istedim.
- No one will interfere.
- Kimse karışmayacak.
- I won't let you interfere.
- Karışmana izin vermeyeceğim.
- No one will interfere.
- Hiç kimse karışmayacak.
- Do not interfere!
- Karışmayın!
- I asked them not to interfere.
- Onların karışmamasını istedim.
- I won't let him interfere.
- Onun karışmasına izin vermeyeceğim.
- I'd rather not interfere.
- Karışmamayı tercih ederim.
- Please don't let me interfere.
- Lütfen karışmama izin verme.
- I won't let her interfere.
- Karışmasına izin vermeyeceğim.
- You should've never interfered.
- Hiç karışmamalıydın.
- I had no right to interfere.
- Karışmaya hakkım yoktu.
- We're interfering.
- Biz karışıyoruz.
- Don't interfere.
- Karışmayın.
- You have no right to interfere.
- Karışmaya hakkın yok.
- Do your parents ever interfere?
- Ailen hiç karışıyor mu?
- No matter what I tell him, it's useless, so I don't interfere anymore.
- Ona ne söylersem söyleyeyim faydasız, bu yüzden artık karışmıyorum.
- I advise you not to interfere.
- Karışmamanızı tavsiye ederim.
- I won't let Tom interfere.
- Tom'un karışmasına izin vermeyeceğim.
- You had no right to interfere.
- Karışma hakkın yoktu.
- I asked Tom not to interfere.
- Tom'un karışmamasını istedim.
- I do not interfere there.
- Oraya karışmıyorum.
- I asked her not to interfere.
- Ben ondan karışmamasını istedim.
- I do not interfere there.
- Ben oraya karışmam.
- We can't interfere.
- Biz karışamayız.
- I won't let them interfere.
- Karışmalarına izin vermeyeceğim.
- You're interfering.
- Sen karışıyorsun.
- I didn't want to interfere.
- Karışmak istemedim.
- The plan would've worked, if you hadn't interfered.
- Karışmasaydın plan işe yarardı.
Show More (37)
|