|
- We also had placed great hopes in the negotiations started three months ago by the Deuba government.
- Üç ay önce Deuba hükümeti tarafından başlatılan müzakerelere biz de büyük umutlar bağlamıştık.
- Rio still managed to be the bearer of great hopes, at least as regards theoretical approaches and fine words.
- Rio yine de en azından teorik yaklaşımlar ve güzel sözler açısından büyük umutların taşıyıcısı olmayı başardı.
- The changes in South Africa have given rise to great hope, however.
- Ancak Güney Afrika'daki değişiklikler büyük umutlar doğurdu.
- We had such great hopes for President Mugabe.
- Başkan Mugabe için çok büyük umutlarımız vardı.
- There are therefore great hopes in this summit and above all the European Union has an enormous responsibility.
- Bu nedenle bu zirveden büyük umutlar var ve her şeyden önce Avrupa Birliği'ne büyük bir sorumluluk düşüyor.
- We have great hopes for you.
- Sizin için büyük umutlarım var.
- We have great hopes for you.
- Senin için büyük umutlarımız var.
Show More (4)
|