1 |
envious |
kıskanan |
adj. |
|
- You can never be happy if you feel envious of other people.
- Diğer insanları kıskanırsanız asla mutlu olamazsınız.
- I am extremely envious of those people.
- O insanları çok kıskanıyorum.
- He was envious of his way of living.
- Onun yaşam tarzını kıskanıyordu.
- She was envious of her cousin's success.
- Kuzeninin başarısını kıskanıyordu.
- Even the tail of the parrot makes others envious.
- Papağanın kuyruğu bile başkalarını kıskandırıyor.
- You're just envious.
- Sadece kıskanıyorsun.
- I am envious of his success.
- Onun başarısını kıskanıyorum.
- You are envious.
- Kıskanıyorsun.
- You can never be happy if you feel envious of other people.
- Diğer insanları kıskanırsan asla mutlu olamazsın.
- Are you envious?
- Kıskandın mı?
- She was envious of her cousin's success.
- O, kuzeninin başarısını kıskanıyordu.
- He was envious of his friend's promotion.
- O, arkadaşının terfisini kıskanıyordu.
- I'm envious of you because you have a good boss.
- İyi bir patronun olduğu için seni kıskanıyorum.
Show More (10)
|
2 |
envious |
kıskanç |
adj. |
|
- Mary is not envious.
- Mary kıskanç değil.
- Are you envious?
- Sen kıskanç mısın?
- The envious die, but envy never does.
- Kıskanç ölür ama kıskançlık asla ölmez.
- You are envious.
- Sen kıskançsın.
- Envious people die, but envy never does.
- Kıskanç insanlar ölür ama kıskançlık asla ölmez.
- Mary's not envious.
- Mary kıskanç değil.
- Mary's not envious.
- Mary kıskanç değildir.
Show More (4)
|
3 |
envious |
imrenilecek |
adj. |
|
- I'm envious of you because you have a good boss.
- Sana imreniyorum çünkü iyi bir patronun var.
Show More (-2)
|