|
- Perhaps he was thinking of the shocking images showing how 50 homosexual men were recently treated in Egypt.
- Belki de yakın zamanda Mısır'da 50 eşcinsel erkeğe nasıl davranıldığını gösteren şok edici görüntüleri düşünüyordu.
- Even in a country like Egypt, few tourists who visit the sphinx realise that 90% of the women are circumcised.
- Mısır gibi bir ülkede bile sfenksi ziyaret eden turistlerin çok azı kadınların %90'ının sünnetli olduğunun farkındadır.
- The Commission continuously monitors Egypt's respect for human rights.
- Komisyon Mısır'ın insan haklarına saygısını sürekli olarak izlemektedir.
- Egypt is still far from being a democracy.
- Mısır hala bir demokrasi olmaktan çok uzak.
- But today, Egypt, Jordan and Palestine have peace treaties with Israel.
- Ancak bugün Mısır, Ürdün ve Filistin'in İsrail ile barış anlaşmaları var.
- Egypt is one of our most important partners in the Mediterranean area.
- Mısır, Akdeniz bölgesindeki en önemli ortaklarımızdan biridir.
- We need to defer to give Egypt, a friend of the EU, time for reflection.
- AB'nin dostu olan Mısır'a düşünmesi için zaman tanımak üzere ertelemeliyiz.
- The need for good and fluid European relations with Egypt can seldom have been more important.
- Avrupa'nın Mısır ile iyi ve akıcı ilişkilere olan ihtiyacı nadiren bu kadar önemli olmuştur.
- Egypt is primus inter pares in perpetuity in the Arab League.
- Mısır, Arap Birliği'nde ebediyete kadar eşitler arasında birinci sıradadır.
- These are fundamental values included in the association agreement between the EU and Egypt.
- Bunlar AB ile Mısır arasındaki ortaklık anlaşmasında yer alan temel değerlerdir.
- We have also offered very substantial support to Jordan, Lebanon, Syria and Egypt.
- Ürdün, Lübnan, Suriye ve Mısır'a da çok önemli destekler sunduk.
- It makes one wonder who is ruling Egypt?
- İnsan Mısır'ı kimin yönettiğini merak ediyor.
- The appalling onslaught against minorities in Egypt is terrifying to behold.
- Mısır'da azınlıklara yönelik korkunç saldırılar dehşet vericidir.
- In Egypt, a neighbour of the EU, converting from Islam to Christianity is punishable by death.
- AB'nin komşusu olan Mısır'da İslam'dan Hristiyanlığa geçmek ölümle cezalandırılmaktadır.
- What is happening in Egypt at present is therefore beyond the pale.
- Dolayısıyla şu anda Mısır'da yaşananlar kabul edilemez.
- We are well aware of recent cases of persecution in, for example, Egypt and Jamaica.
- Örneğin Mısır ve Jamaika'da son dönemde yaşanan zulüm vakalarının farkındayız.
- There are civil rights that are not respected enough in Egypt.
- Mısır'da yeterince saygı görmeyen sivil haklar var.
- It was the women of those countries themselves, of Egypt and of Somalia, who told us about their extreme suffering.
- Bize yaşadıkları büyük acıları anlatanlar bu ülkelerin, Mısır'ın ve Somali'nin kadınlarıydı.
- Egypt was the first Arab country to establish diplomatic relations with Israel.
- Mısır, İsrail ile diplomatik ilişki kuran ilk Arap ülkesidir.
- The human rights situation in Egypt is giving rise to increasing concern.
- Mısır'daki insan hakları durumu giderek artan endişelere yol açmaktadır.
- Its relations with Egypt and Jordan and even with Europe itself have never been worse, as we know.
- Bildiğimiz gibi Mısır ve Ürdün ile ve hatta Avrupa'nın kendisi ile ilişkileri hiç bu kadar kötü olmamıştı.
- It is unrealistic to expect Egypt to copy our models exactly.
- Mısır'ın bizim modellerimizi aynen kopyalamasını beklemek gerçekçi değildir.
- We need to influence and improve the way Egypt operates in this field.
- Mısır'ın bu alandaki işleyişini etkilememiz ve geliştirmemiz gerekiyor.
- We are friends of Egypt.
- Biz Mısır'ın dostuyuz.
- The heavy heart is also because I am a friend of Egypt.
- Mısır'ın dostu olduğum için de yüreğim yanıyor.
- Good relations with Egypt are also of vital importance to us.
- Mısır ile iyi ilişkiler de bizim için hayati önem taşımaktadır.
- Egypt is crucial to stability in the Middle East.
- Mısır Orta Doğu'da istikrar için hayati önem taşımaktadır.
- Egypt is primus inter pares in perpetuity in the Arab League.
- Mısır, Arap Birliği'nde ebediyete kadar eşitler arasında birincidir.
- Nevertheless, in Egypt, rather strange things are happening.
- Bununla birlikte Mısır'da oldukça garip şeyler oluyor.
- Let us remember that Egypt is one of the great ancient civilisations.
- Mısır'ın en büyük kadim medeniyetlerden biri olduğunu hatırlayalım.
- As an important partner of Egypt's, we should protest emphatically against these abuses.
- Mısır'ın önemli bir ortağı olarak bu ihlalleri şiddetle protesto etmeliyiz.
- However, the third issue is for us to very clearly advocate close cooperation between Egypt and the European Union.
- Ancak üçüncü husus, Mısır ile Avrupa Birliği arasında yakın işbirliğini çok açık bir şekilde savunmamızdır.
- We are dealing with a so-called moderate regime, Egypt, as a way of hiding all our shame and cowardice.
- Tüm utancımızı ve korkaklığımızı gizlemenin bir yolu olarak Mısır gibi sözde ılımlı bir rejimle uğraşıyoruz.
- The heavy heart is also because I am a friend of Egypt.
- Mısır'ın dostu olduğum için de yüreğim buruk.
- The case of Dr Ibrahim is deeply worrying because it is part of a trend that we see increasing in Egypt.
- Dr. İbrahim'in durumu son derece endişe vericidir çünkü Mısır'da arttığını gördüğümüz bir eğilimin parçasıdır.
- This trend is all the more disturbing because homosexuality is not illegal in Egypt.
- Bu eğilim daha da rahatsız edici çünkü Mısır'da eşcinsellik yasadışı değil.
- We realise that the situation in Egypt is one of the best, or least bad in that area.
- Mısır'daki durumun bu alandaki en iyi ya da en az kötü durumlardan biri olduğunun farkındayız.
- Egypt is a big and important country with a rich history.
- Mısır, zengin bir tarihe sahip büyük ve önemli bir ülkedir.
- For example, Egypt had severe pressure on the exchange rate due to the fall of the US dollar to the black market.
- Örneğin Mısır, ABD dolarının karaborsaya düşmesi nedeniyle döviz kuru üzerinde ciddi bir baskı yaşadı.
- Israel had been slaves in Egypt, living a pointless life, working hard in their slavery and serving the idols of Egypt.
- İsrail Mısır'da köleydi, anlamsız bir yaşam sürüyor, kölelik içinde çok çalışıyor ve Mısır'ın putlarına hizmet ediyordu.
- Sami moved to Egypt when he was six years old.
- Sami altı yaşında Mısır'a yerleşti.
- Layla was arrested and extradited back to Egypt.
- Layla tutuklandı ve Mısır'a iade edildi.
- Layla said she was from Egypt.
- Leyla, Mısır'dan geldiğini söyledi.
- Sami grew up in rural Egypt.
- Sami Mısır'ın kırsal kesiminde büyüdü.
- Sami was sent away to live in Egypt with his grandmother.
- Sami, büyükannesiyle birlikte Mısır'da yaşamaya gönderildi.
- Sami's incredible story began in Egypt.
- Sami'nin inanılmaz hikayesi Mısır'da başladı.
- What language do they speak in Egypt?
- Mısır'da hangi dilde konuşuyorlar?
- Sami went to a nice resort in Egypt.
- Sami Mısır'da güzel bir tatil köyüne gitti.
- Sami was sent away to live in Egypt with his grandmother.
- Sami, büyükannesi ile birlikte yaşamak için Mısır'a gönderildi.
- I really want to go to Egypt.
- Mısır'a gitmeyi gerçekten istiyorum.
- Sami shot the movie in Egypt.
- Sami filmi Mısır'da çekti.
- Fadil started dating a Muslim girl from Egypt.
- Fadıl Mısırlı Müslüman bir kızla çıkmaya başladı.
- They fought the Italians first in Egypt and Libya.
- Onlar İtalyanlarla önce Mısır'da ve Libya'da savaştı.
- The idea of living in Egypt was exciting for Fadil.
- Mısır'da yaşama fikri Fadıl için heyecan vericiydi.
- I'm in Egypt.
- Ben Mısır'dayım.
- Sami was jailed for his part in one of the biggest robberies in Egypt.
- Sami Mısır'daki en büyük soygunlardan birine karıştığı için hapse atıldı.
- Sami has just returned from Egypt.
- Sami Mısır'dan yeni döndü.
- Many Europeans visit Egypt every year.
- Birçok Avrupalı her yıl Mısırı ziyaret eder.
- Sami went to Egypt for several weeks.
- Sami birkaç haftalığına Mısır'a gitti.
- Sami owned a farm in Egypt.
- Sami'nin Mısır'da bir çiftliği vardı.
- I wish to visit Egypt someday.
- Bir gün Mısır'ı ziyaret etmek istiyorum.
- In 1991, Fadil lived in Egypt.
- 1991'de Fadıl, Mısır'da yaşıyordu.
- What language do they speak in Egypt?
- Mısır'da hangi dil konuşuluyor?
- Sami plans to return to Egypt.
- Sami, Mısır'a dönmeyi planlıyor.
- Layla flew to Egypt.
- Leyla, Mısır'a uçtu.
- Sami went to Egypt to live with Layla.
- Sami, Layla ile yaşamak için Mısır'a gitti.
- Sami was on tour in Egypt.
- Sami Mısır'da turnedeydi.
- Layla has had a wonderful time in Egypt.
- Layla Mısır'da harika zaman geçirdi.
- Sami has to go to Egypt.
- Sami Mısır'a gitmek zorunda.
- Sami enjoyed a privileged life in Egypt.
- Sami Mısır'da ayrıcalıklı bir hayatın tadını çıkardı.
- Sami spent his first Ramadan in Egypt.
- Sami ilk ramazanını Mısır'da geçirdi.
- All this talk of Egypt today makes me want to go there.
- Bugün Mısır hakkındaki tüm bu konuşma oraya gitmemi istetiyor.
- We're taking you to Egypt.
- Sizi Mısır'a götürüyoruz.
- The periodic flooding of the Nile is very important to Egypt.
- Nil'in periyodik olarak taşması Mısır için çok önemlidir.
- Mohamed Morsi, the first democratically elected president of Egypt, died in court.
- Mısır'ın demokratik yollarla seçilmiş ilk cumhurbaşkanı Muhammed Mursi mahkemede öldü.
- I really want to go to Egypt.
- Mısır'a gitmeyi çok istiyorum.
- I think that she is from Egypt.
- Mısırlı olduğunu düşünüyorum.
- In these statistics Egypt is classed as an African nation.
- Bu istatistiklerde Mısır bir Afrika ülkesi olarak sınıflandırılır.
- Sami filmed the movie in Egypt.
- Sami filmi Mısır'da çekti.
- Fadil fell deeply in love with a Muslim woman from Egypt.
- Fadıl Mısırlı Müslüman bir kadına derin bir aşkla bağlandı.
- They have less rain in Egypt than in Japan.
- Mısır'da Japonya'dakinden daha az yağmur yağıyor.
- Fadil dated a Muslim girl from Egypt.
- Fazıl Mısırlı Müslüman bir kızla çıkmıştı.
- Sami came across a beautiful 26-year-old from Egypt.
- Sami, Mısır'dan 26 yaşında güzel bir kızla karşılaştı.
- Sami was sent to Egypt.
- Sami Mısır'a gönderildi.
- A few months later, Israel invaded Egypt.
- Birkaç ay sonra İsrail Mısır'ı işgal etti.
- So how's it going in Egypt?
- Mısır'da işler nasıl gidiyor?
- Fadil started thinking about raising a family in Egypt.
- Fadıl Mısır'da bir aile kurmayı düşünmeye başladı.
- Sami met a girl in Egypt.
- Sami Mısır'da bir kızla tanıştı.
- What's the minimum salary in Egypt?
- Mısır'da en düşük maaş ne kadar?
- Sami had some relatives in Egypt.
- Sami'nin Mısır'da bazı akrabaları vardı.
- Sami flew back to Egypt.
- Sami Mısır'a geri uçtu.
- Sami still lived in Egypt with his father.
- Sami hâlâ Mısır'da babasıyla yaşıyordu.
- Sami took Layla to Egypt.
- Sami, Layla'yı Mısır'a götürdü.
- The periodic flooding of the Nile is very important to Egypt.
- Nil'in periyodik taşkınları Mısır için çok önemlidir.
- The person from Egypt speaks Arabic.
- Mısır'dan gelen kişi Arapça konuşuyor.
- Sami purchased a huge mansion in Egypt.
- Sami Mısır'da büyük bir malikane satın aldı.
- Layla came to Egypt to meet Sami in person.
- Leyla, Sami ile kişisel olarak görüşmek için Mısır'a geldi.
- I would like to visit Egypt, one day.
- Bir gün Mısır'ı ziyaret etmek istiyorum.
- Sami wants to stay in Egypt.
- Sami Mısır'da kalmak istiyor.
- Sami was in Egypt almost all the time.
- Sami hemen hemen her zaman Mısır'daydı.
- Sami came to Egypt in the late sixties.
- Sami altmışlı yılların sonlarında Mısır'a geldi.
- Sami was born out of wedlock in Egypt.
- Sami Mısır'da evlilik dışı doğdu.
- Sami is going to Cairo, Egypt.
- Sami Mısır, Kahire'ye gidiyor.
- Ottoman Turks conquered Egypt in 1517.
- Osmanlı Türkleri 1517 yılında Mısır'ı fethetti.
- Sami was in Egypt almost all the time.
- Sami neredeyse her zaman Mısır'daydı.
- You will never see Egypt again.
- Mısır'ı bir daha asla görmeyeceksin.
- What do people eat in Egypt?
- Mısır'da insanlar ne yer?
- Fadil started dating a Muslim girl from Egypt.
- Fadıl, Mısırlı Müslüman bir kızla çıkmaya başladı.
- I am grateful for your hospitality, and the hospitality of the people of Egypt.
- Misafirperverliğiniz ve Mısır halkının misafirperverliği için minnettarım.
- I am grateful for your hospitality, and the hospitality of the people of Egypt.
- Siz ve Mısır halkına konukseverliğiniz için teşekkür borçluyum.
- Many Europeans visit Egypt every year.
- Birçok Avrupalı her yıl Mısır'ı ziyaret etmektedir.
- Layla started a new life in Egypt.
- Leyla, Mısır'da yeni bir hayat başlattı.
- We're taking you to Egypt.
- Seni Mısır'a götürüyoruz.
- When he was 17, Fadil moved to Egypt.
- Fadıl, 17 yaşındayken Mısır'a taşındı.
- Sami's incredible story began in Egypt.
- Sami'nin inanılmaz hikâyesi Mısır'da başladı.
- That type of temple influenced all of the Middle East, mainly Egypt.
- Bu tür bir tapınak başta Mısır olmak üzere tüm Orta Doğu'yu etkiledi.
- Sami and Layla moved to Egypt.
- Sami ve Layla Mısır'a taşındı.
- Sami was reluctant to move back to Egypt.
- Sami Mısır'a geri dönmek konusunda isteksizdi.
- Mohamed Morsi, the first democratically elected president of Egypt, died in court.
- Mısır'ın demokratik yollarla seçilen ilk cumhurbaşkanı Muhammed Mursi mahkemede hayatını kaybetti.
- I'm going to Egypt for two months.
- İki aylığına Mısır'a gidiyorum.
- Sami was the Donald Trump of Egypt.
- Sami, Mısır'ın Donald Trump'ıydı.
- What language do they speak in Egypt?
- Mısır'da hangi dil konuşulur?
- Sami met an imam from Egypt.
- Sami Mısırlı bir imamla tanıştı.
- So how's it going in Egypt?
- Peki Mısır'da hayat nasıl gidiyor?
- Sami gave Layla a map of Egypt.
- Sami, Layla'ya bir Mısır haritası verdi.
- Sami found a job in Egypt.
- Sami Mısır'da bir iş buldu.
- Sami came to take Layla to Egypt for six weeks.
- Sami, Layla'yı altı haftalığına Mısır'a götürmek için geldi.
- Did he tell you about his wife and children in Egypt?
- O size Mısır'daki karısından ve çocuklarından bahsetti mi?
- We associate Egypt with the Nile.
- Mısır'ı Nil Nehri ile anıyoruz.
- Layla moved to Egypt, leaving Sami heartbroken.
- Layla, Sami'nin kalbini kırarak Mısır'a taşındı.
- Did he tell you about his wife and children in Egypt?
- Sana Mısır'daki karısı ve çocuklarından bahsetti mi?
- Layla has had a wonderful time in Egypt.
- Leyla, Mısır'da harika bir vakit geçirdi.
- Sami, Layla, and Farid are all in Egypt.
- Sami, Layla ve Farid Mısır'da.
- Layla said she was from Egypt.
- Layla Mısır'dan geldiğini söyledi.
- Sami begged Layla to return to Egypt.
- Sami, Leyla'ya Mısır'a dönmesi için yalvardı.
- Sami is a drug dealer from Egypt.
- Sami Mısırlı bir uyuşturucu satıcısı.
- Sami moved to Egypt.
- Sami Mısır'a taşındı.
- You will never see Egypt again.
- Mısır'ı bir daha asla göremeyeceksin.
- Layla came to Egypt to meet Sami in person.
- Layla Mısır'a Sami ile şahsen tanışmak için geldi.
- Fadil dated a Muslim girl from Egypt.
- Fadıl Mısır'dan Müslüman bir kızla çıkıyordu.
- Sami's mom was in Egypt.
- Sami'nin annesi Mısır'daydı.
- Layla is still serving time in Egypt.
- Leyla halen Mısır'da hapis yatıyor.
- Sami faced deportation back to his native Egypt.
- Sami, ülkesi Mısır'a sınır dışı edilmekle karşı karşıya kaldı.
- Sami met an imam from Egypt.
- Sami Mısır'dan bir imamla tanıştı.
- Sami left Egypt for Canada.
- Sami Kanada'ya gitmek için Mısır'dan ayrıldı.
- Fadil grew up in a small town in Egypt.
- Fadıl, Mısır'daki küçük bir kasabada büyüdü.
- Ottoman Turks conquered Egypt in 1517.
- Osmanlı Türkleri 1517'de Mısır'ı fethetti.
- Sami grew up in rural Egypt.
- Sami Mısır'ın kırsalında büyüdü.
- Sami left Egypt in June, 2006.
- Sami Haziran 2006'da Mısır'dan ayrıldı.
- Sami started to chat with this girl from Egypt.
- Sami bu Mısırlı kızla sohbet etmeye başladı.
- Sami was arrested and extradited to Egypt.
- Sami tutuklandı ve Mısır'a iade edildi.
- Moses led the Israelites out of Egypt.
- Musa, İsraillileri Mısır'dan çıkardı.
- They have less rain in Egypt than in Japan.
- Mısır'da Japonya'dakinden daha az yağış var.
- In the sixteenth century Ottoman Turks attempted to construct a canal in Egypt to unite Mediterranean Sea and Red Sea.
- On altıncı yüzyılda Osmanlı Türkleri Akdeniz ve Kızıldeniz'i birleştirmek için Mısır'da bir kanal inşa etmeye teşebbüs ettiler.
- Sami's mom was in Egypt.
- Sami'nin annesi Mısır’daydı.
- Fadil came from Egypt and he worked hard.
- Fadıl, Mısır'dan geldi ve çok çalıştı.
- When he was 17, Fadil moved to Egypt.
- Fadıl 17 yaşındayken Mısır'a taşındı.
- Sami wanted to go back to Egypt.
- Sami Mısır'a geri dönmek istedi.
- Layla settled in Cairo, Egypt.
- Leyla, Mısır'daki Kahire'ye yerleşti.
- I think that he is from Egypt.
- Bence Mısırlı.
- Layla settled in Cairo, Egypt.
- Leyla, Mısır'da Kahire'ye yerleşti.
- Layla faced deportation back to her native Egypt.
- Layla sınır dışı edilerek ülkesi Mısır'a geri gönderilmekle karşı karşıya kaldı.
- I want to visit Egypt someday.
- Bir gün Mısır'ı ziyaret etmek istiyorum.
- Sami was seen alive in Egypt.
- Sami Mısır'da canlı görüldü.
- The agreement gave Britain control over Egypt.
- Anlaşma, İngiltere'ye Mısır'ın kontrolünü verdi.
- Layla was going to Egypt to take a course.
- Layla bir kursa katılmak için Mısır'a gidiyordu.
- Layla flew to Egypt.
- Leyla uçakla Mısır'a gitti.
- Sami searched for his children in Egypt but in vain.
- Sami Mısır'da çocuklarını aradı ama nafile.
- Sami's country is close to Egypt.
- Sami'nin ülkesi Mısır'a yakın.
- Passover is a Jewish holiday that commemorates the liberation of the Jews by God from slavery in Egypt.
- Hamursuz Bayramı, Yahudilerin Tanrı tarafından Mısır'daki kölelikten kurtarılmalarının anıldığı bir Yahudi bayramıdır.
- Sami was living in Cairo, Egypt, with his father.
- Sami babasıyla birlikte Kahire, Mısır'da yaşıyordu.
- Fadil was dating a Muslim woman from Egypt.
- Fadıl, Mısırlı bir Müslüman kadınla çıkıyordu.
- Sami started talking to this girl from Egypt.
- Sami Mısır'dan bir kızla konuşmaya başladı.
- All this talk of Egypt today makes me want to go there.
- Bugün Mısır'la ilgili tüm bu konuşmalar bende oraya gitme isteği uyandırdı.
- Fadil dated a Muslim girl from Egypt.
- Fadıl, Mısırlı Müslüman bir kızla flört etti.
- Fadil came from Egypt and he worked hard.
- Fadıl Mısır'dan geldi ve çok çalıştı.
- Sami's journey into Islam started in Egypt.
- Sami'nin İslam'a geçme serüveni Mısır'da başladı.
- I originally come from Egypt.
- Aslen Mısır'dan geliyorum.
- Fadil comes from Egypt.
- Fadıl Mısır'dan geliyor.
- Sami has decided to go and join his family in Egypt.
- Sami Mısır'a ailesinin yanına gitmeye karar verdi.
- Cleopatra became the queen of Egypt in the year 51 B.C.
- Kleopatra M.Ö. 51 yılında Mısır kraliçesi oldu.
- I think that he is from Egypt.
- Sanırım o Mısırlı.
- Sami came from Egypt and he worked hard.
- Sami Mısır'dan geldi ve çok çalıştı.
- Layla was going to Egypt to take a course.
- Leyla ders almak için Mısır'a gidiyordu.
- Fadil was dating a Muslim woman from Egypt.
- Fadıl, Mısırlı bir Müslüman kadınla flört ediyordu.
- Sami invested in Egypt.
- Sami Mısır'a yatırım yaptı.
- Sami owned a very beautiful house in Egypt.
- Sami'nin Mısır'da çok güzel bir evi vardı.
- Sami worked as a tour guide in Egypt.
- Sami Mısır'da tur rehberi olarak çalıştı.
- Sami resumed his life in Egypt.
- Sami Mısır'daki hayatına devam etti.
- In these statistics Egypt is classed as an African nation.
- Bu istatistiklerde Mısır bir Afrika ülkesi olarak sınıflandırılıyor.
- In 1991, Fadil lived in Egypt.
- 1991'de Fadıl Mısır'da yaşıyordu.
- It is Egypt that he wants to visit.
- Ziyaret etmek istediği yer Mısır.
- The agreement gave Britain control over Egypt.
- Anlaşma İngiltere'ye Mısır üzerinde kontrol sağladı.
- Sami came from Egypt and he worked hard.
- Sami, Mısır'dan geldi ve sıkı çalıştı.
- Sami moved to Egypt when he was six years old.
- Sami altı yaşındayken Mısır'a taşındı.
- Sami fled to Egypt.
- Sami, Mısır'a kaçtı.
- The Copts are the native Christians of Egypt.
- Kıptiler Mısırlı yerli Hıristiyanlardır.
- Sami left Egypt.
- Sami Mısır'ı terk etti.
- Sami's country is close to Egypt.
- Sami'nin ülkesi Mısır'a yakındır.
- A new ancient pyramid has been discovered in Egypt.
- Mısır'da yeni bir antik piramit keşfedildi.
- Sami was reluctant to move back to Egypt.
- Sami Mısır'a geri dönmekte isteksizdi.
- Sami still lived in Egypt with his father.
- Sami hâlâ babasıyla birlikte Mısır'da yaşıyordu.
- Sami started a cult in Egypt.
- Sami Mısır'da bir tarikat kurdu.
- Sami started talking to this girl from Egypt.
- Sami, Mısır'dan gelen bu kızla konuşmaya başladı.
- Sami apparentlty had a sister in Egypt.
- Görünüşe göre Sami'nin Mısır'da bir kız kardeşi vardı.
- What's the minimum salary in Egypt?
- Mısır'da asgari ücret nedir?
- Sami left an estate in Egypt.
- Sami Mısır'da bir mülk bıraktı.
- Layla said she was from Egypt.
- Leyla, Mısır'lı olduğunu söyledi.
- Sami started to chat with this girl from Egypt.
- Sami Mısır'dan gelen bu kızla sohbet etmeye başladı.
- Sami is going to Cairo, Egypt.
- Sami Kahire, Mısır'a gidiyor.
- Fadil has moved from Egypt.
- Fadıl Mısır'dan taşındı.
- What do people eat in Egypt?
- İnsanlar Mısır'da ne yerler?
- I'd like to visit Egypt someday.
- Bir gün Mısır'ı ziyaret etmek istiyorum.
- Layla flew to Egypt.
- Layla Mısır'a uçtu.
- The Sphinx is the largest statue in Egypt.
- Sfenks, Mısır'daki en büyük heykeldir.
- Sami went to Egypt.
- Sami Mısır'a gitti.
- Sami returned home to Egypt.
- Sami Mısır'daki evine döndü.
- Sami is in Egypt, attending a wedding.
- Sami Mısır'da bir düğüne katılıyor.
- We'll hide in Egypt.
- Mısır'da saklanacağız.
- Fadil grew up in a small town in Egypt.
- Fadıl Mısır'da küçük bir kasabada büyüdü.
- It is Egypt that he wants to visit.
- Onun ziyaret etmek istediği yer Mısır'dır.
- There's a pyramid in Mexico bigger than any of those in Egypt.
- Meksika'da Mısır'dakilerden daha büyük bir piramit var.
- Sami's car was located in Egypt.
- Sami'nin arabası Mısır'da bulunuyordu.
- Sami flew all the way from Egypt to Canada to teach Layla about Islam.
- Sami Leyla'ya İslam'ı öğretmek için Mısır'dan ta Kanada'ya gitti.
- I originally come from Egypt.
- Ben aslında Mısır'dan geliyorum.
- Fadil was dating a Muslim woman from Egypt.
- Fadıl Mısır'dan Müslüman bir kadınla çıkıyordu.
- Layla was arrested and extradited back to Egypt.
- Leyla tutuklandı ve Mısır'a geri gönderildi.
- Sami was born in Egypt and grew up in Toronto, Ontario.
- Sami Mısır'da doğdu ve Toronto, Ontario'da büyüdü.
- Layla started a new life in Egypt.
- Layla Mısır'da yeni bir hayata başladı.
- Sami plans to return to Egypt.
- Sami Mısır'a dönmeyi planlıyor.
- Sami apparentlty had a sister in Egypt.
- Sami'nin Mısır'da bir kız kardeşi varmış.
- Sami fled to Egypt.
- Sami Mısır'a kaçtı.
- Layla said she was from Egypt.
- Layla Mısırlı olduğunu söyledi.
- They fought the Italians first in Egypt and Libya.
- İtalyanlarla önce Mısır ve Libya'da savaştılar.
- What language do they speak in Egypt?
- Mısır'da hangi dili konuşurlar?
- Fadil has moved from Egypt.
- Fadıl, Mısır'dan taşındı.
- The Copts are the native Christians of Egypt.
- Kıptiler Mısır'ın yerli Hıristiyanlarıdır.
- Sami came to Egypt in the late sixties.
- Sami Mısır'a altmışlı yılların sonunda geldi.
- Sami moved to Egypt.
- Sami, Mısır'a taşındı.
- Layla moved to Egypt, leaving Sami heartbroken.
- Leyla, Sami'yi kalbi kırık bırakarak Mısır'a taşındı.
- Fadil fell deeply in love with a Muslim woman from Egypt.
- Fadıl, Mısırlı bir Müslüman kadına derinden aşık oldu.
- In the sixteenth century Ottoman Turks attempted to construct a canal in Egypt to unite Mediterranean Sea and Red Sea.
- On altıncı yüzyılda Osmanlı Türkleri Akdeniz ve Kızıldeniz'i birleştirmek için Mısır'da bir kanal inşa etmeye çalıştılar.
- Sami flew all the way from Egypt to Canada to teach Layla about Islam.
- Sami, Layla'ya İslam'ı öğretmek için Mısır'dan Kanada'ya kadar uçtu.
- Sami's journey into Islam started in Egypt.
- Sami'nin İslam'a yolculuğu Mısır'da başladı.
- Sami fled to Egypt to avoid arrest.
- Sami tutuklanmamak için Mısır'a kaçtı.
- Sami met an imam and he's from Egypt.
- Sami Mısırlı bir imamla tanıştı.
- Sami's journey into Islam started in Egypt.
- Sami'nin İslam yolculuğu Mısır'da başladı.
- Sami decided to move back home to Egypt.
- Sami, Mısır'daki evine geri dönmeye karar verdi.
- He is from Egypt.
- Mısırlı.
- Sami made a decision to go to Egypt.
- Sami Mısır'a gitmeye karar verdi.
- I think that she is from Egypt.
- Sanırım o Mısırlı.
- Sami converted to Islam when he studied in Egypt.
- Sami Mısır'da okurken Müslüman oldu.
- Layla is still serving time in Egypt.
- Layla hâlâ Mısır'da hapis yatıyor.
Show More (250)
|