|
- Estonia is also among the cleanest places on the planet earth to breath.
- Estonya aynı zamanda dünya üzerinde nefes alınabilecek en temiz yerler arasında yer alıyor.
- Estonia is also among the cleanest places on the planet earth to breath.
- Estonya aynı zamanda dünya gezegeninde nefes alınabilecek en temiz yerlerden biri.
- Exchanging breath is our primary interaction with the world.
- Nefes alışverişi dünya ile birincil etkileşimimizdir.
- Estonia is also among the cleanest places on the planet earth to breath.
- Estonya ayrıca, dünya üzerindeki nefes alınabilen en temiz yerler arasında.
- I can hold my breath for quite a long time.
- Nefesimi oldukça uzun süre tutabilirim.
- I wouldn't hold my breath.
- Ben nefesimi tutmazdım.
- I won't hold my breath.
- Ben nefesimi tutmayacağım.
- Life escapes from me in every breath.
- Her nefes alışımda hayat benden kaçıyor.
- Her mother smelled her breath and knew she was drunk.
- Annesi nefesini kokladı ve sarhoş olduğunu anladı.
- How long do you think Tom can hold his breath?
- Sence Tom nefesini ne kadar tutabilir?
- Tom claims that he can swim thirty meters underwater on one breath.
- Tom tek nefeste otuz metre su altında yüzebildiğini iddia ediyor.
- His breath reeked of liquor.
- Onun nefesi içki kokuyordu.
- Don't waste your breath on Tom.
- Nefesini Tom için tüketme.
- Life escapes from me in every breath.
- Her nefeste yaşam benden uzaklaşıyor.
- Tom has bad breath.
- Tom'un nefesi kötü kokuyor.
- Tom told Mary that he could smell alcohol on John's breath.
- Tom, Mary'ye John'un nefesinde alkol kokusu aldığını söyledi.
- Stop wasting your breath.
- Nefesinizi boşa harcamayı bırakın.
- Every breath that I took wasn't enough.
- Aldığım hiçbir nefes yeterli olmuyordu.
- Our breath has sufficed only this far.
- Nefesimiz ancak buraya kadar yetti.
- I shot the horse because it had bad breath.
- Atı vurdum çünkü nefesi kokuyordu.
- Every breath that I took wasn't enough.
- Aldığım her nefes yetmiyordu.
- Her breath reeks of alcohol.
- Nefesi alkol kokuyor.
- We all held our breath while we watched it.
- İzlerken hepimiz nefesimizi tuttuk.
- He let out a deep breath.
- Derin bir nefes verdi.
- Tom can hold his breath for five minutes.
- Tom nefesini beş dakika tutabilir.
- My cat's breath smells like cat food.
- Kedimin nefesi kedi maması gibi kokuyor.
- I have bad breath.
- Nefesim kokuyor.
- You cannot kill yourself by holding your breath.
- Nefesinizi tutarak kendinizi öldüremezsiniz.
- Do you get short of breath easily when walking?
- Yürürken kısa sürede nefes darlığı hissediyor musunuz?
- I held my breath and waited.
- Nefesimi tuttum ve bekledim.
- I can hold my breath for a long time.
- Nefesimi uzun süre tutabilirim.
- I wasn't able hold my breath as long as Tom could.
- Nefesimi Tom kadar uzun tutamadım.
- I'm not holding my breath.
- Nefesimi tutmuyorum.
- I held my breath for as long as I could.
- Elimden geldiğince nefesimi tuttum.
- Sami's breath is bad.
- Sami'nin nefesi kötü.
- The dragon's fire breath burned Mario completely.
- Ejderhanın ateş nefesi Mario'yu tamamen yaktı.
- His breath reeks of alcohol.
- Onun nefesi alkol kokuyor.
- Catch your breath.
- Nefesinizi tutun.
- He took my breath away.
- Nefesimi kesti.
- The waves were tossing me viciously to and fro as I struggled to hold my breath.
- Nefesimi tutmaya çalışırken dalgalar beni acımasızca sağa sola savuruyordu.
- I could smell the alcohol on Tom's breath.
- Tom'un nefesindeki alkol kokusunu alabiliyordum.
- After eight years of Bush the election of Obama was, for many, a breath of fresh air.
- Sekiz yıllık Bush döneminden sonra Obama'nın seçilmesi birçokları için taze bir nefes oldu.
- His breath reeked of liquor.
- Nefesi likör kokuyordu.
- How long can you hold your breath?
- Nefesini ne kadar süre tutabilirsin?
- I held my breath for as long as I could.
- Nefesimi tutabildiğim kadar tuttum.
- I can hold my breath for quite a long time.
- Oldukça uzun bir süre nefesimi tutabilirim.
- Her breath reeks of alcohol.
- Onun nefesi alkol kokuyor.
- Don't waste your breath.
- Nefesinizi boşa harcamayın.
- Tom let out a deep breath.
- Tom derin bir nefes verdi.
- I couldn't catch my breath.
- Nefesimi tutamadım.
- She took my breath away.
- Nefesimi kesti.
- Save your breath.
- Nefesini boşa harcama.
- Stop wasting your breath.
- Nefesini boşa tüketmeyi bırak.
- I tried to catch my breath.
- Nefesimi tutmaya çalıştım.
- I'm short of breath.
- Nefesim daralıyor.
- I wasn't able hold my breath as long as Tom could.
- Tom kadar uzun süre nefesimi tutamadım.
- His breath reeks of alcohol.
- Nefesi alkol kokuyor.
- I won't hold my breath.
- Nefesimi tutmayacağım.
- I've been short of breath lately.
- Son zamanlarda nefesim daralıyor.
- Life is not measured by the number of breaths we take, but by the moments that take our breath away.
- Hayat aldığımız nefeslerin sayısıyla değil, nefesimizi kesen anlarla ölçülür.
- In this harsh, petty world where money does the talking, his way of life is like a breath of fresh air.
- Paranın konuştuğu bu sert, küçük dünyada, onun hayat tarzı derin bir nefes temiz hava gibi.
- He has boozy breath.
- Nefesi alkol kokar.
- His breath smells like goat cheese.
- Nefesi keçi peyniri gibi kokuyor.
- Sami's breath is bad.
- Sami'nin nefesi kötü kokuyor.
- Tom drew in his breath.
- Tom nefesini içine çekti.
- Everyone held their breath to see who would win the presidential election.
- Herkes cumhurbaşkanlığı seçimlerini kimin kazanacağını görmek için nefeslerini tuttu.
- I held my breath.
- Nefesimi tuttum.
- Save your breath, Tom.
- Nefesini boşa harcama, Tom.
- How long can you hold your breath?
- Nefesini ne kadar tutabilirsin?
- He has boozy breath.
- Nefesi kokuyor.
- How long do you think you can hold your breath?
- Sence nefesini ne kadar tutabilirsin?
- Your breath smells.
- Nefesin kokuyor.
- Mary was offended when Tom bought her some breath freshener.
- Tom ona nefes tazeleyici aldığında Mary gücendi.
- Tom says he can hold his breath for three minutes.
- Tom nefesini üç dakika tutabileceğini söylüyor.
- Hold your breath.
- Nefesinizi tutun.
- I was out of breath.
- Nefesim tükendi.
- Tom says he can hold his breath for three minutes.
- Tom nefesini üç dakika tutabildiğini söylüyor.
- I could smell beer on Tom's breath.
- Tom'un nefesinden bira kokusu alabiliyordum.
- Your breath stinks.
- Nefesin kokuyor.
- You take my breath away.
- Nefesimi kesiyorsun.
- I wouldn't hold my breath.
- Nefesimi tutmazdım.
- Your breath stinks of garlic.
- Nefesin sarımsak kokuyor.
- Hold your breath, please.
- Nefesinizi tutun lütfen.
- Let me smell your breath.
- Senin nefesini koklayayım.
- I held my breath because of the excitement.
- Heyecandan nefesimi tuttum.
- Let me catch my breath.
- Bırak da nefesimi tutayım.
- Let me smell your breath.
- Nefesini koklamama izin ver.
- I could smell beer on Tom's breath.
- Tom'un nefesinde bira kokusu alabiliyordum.
- I'm not going to hold my breath.
- Nefesimi tutmayacağım.
Show More (86)
|
