1 |
anything |
bir şey |
pron. |
|
- Thank you, if there is, in fact, anything to say thank-you for.
- Teşekkür edilecek bir şey varsa ben teşekkür ederim.
- The Commission's amending letter being as modest as it was, one could hardly build up anything great on it.
- Komisyon'un tadil mektubu ne kadar mütevazı olsa da, üzerine büyük bir şey inşa etmek pek mümkün değildi.
- To do anything else will undermine the long-term credibility of the European Commission.
- Başka bir şey yapmak Avrupa Komisyonu'nun uzun vadeli güvenilirliğini sarsacaktır.
- I must say that I have never seen anything more fascistic than their methods of operation.
- Onların çalışma yöntemlerinden daha faşizan bir şey görmediğimi söylemeliyim.
- Why should it have to do anything else?
- Neden başka bir şey yapmak zorunda olsun ki?
- This Commission has never undertaken to do anything without having the necessary resources and will never do so.
- Bu Komisyon hiçbir zaman gerekli kaynaklara sahip olmadan bir şey yapmayı taahhüt etmemiştir ve etmeyecektir.
- Has the Commission no powers to do anything more than request or remind?
- Komisyonun talep etmek veya hatırlatmaktan başka bir şey yapma yetkisi yok mu?
- Unless I am mistaken, you have not yet said anything about that.
- Yanılmıyorsam henüz bu konuda bir şey söylemediniz.
- The number of violations increases, and with it the feeling of powerlessness to do anything about it.
- İhlallerin sayısı artar ve bununla birlikte bu konuda bir şey yapmak için güçsüzlük hissi de artar.
- I do not want to say anything about that now, as there will be ample opportunity this afternoon.
- Öğleden sonra bu konuda yeterli fırsat olacağı için şimdi bu konuda bir şey söylemek istemiyorum.
- I am asking the Commission, are they going to do anything about it?
- Komisyona soruyorum, bu konuda bir şey yapacaklar mı?
- I would have thought that anything like this would automatically have got unanimity in committee.
- Böyle bir şeyin komitede otomatik olarak oybirliği ile kabul edileceğini düşünürdüm.
- We must never allow anything like this to happen again.
- Böyle bir şeyin bir daha olmasına asla izin vermemeliyiz.
- The Austrians reject anything of the sort.
- Avusturyalılar böyle bir şeyi reddederler.
- We expect no-one to take anything on credit or on trust.
- Kimsenin veresiye ya da emaneten bir şey almamasını bekliyoruz.
- My support for it is mainly due to the lack of anything better.
- Benim bunu desteklememin başlıca nedeni daha iyi bir şeyin olmamasıdır.
- We cannot build anything sound or sustainable on revenge.
- İntikam üzerine sağlam ve sürdürülebilir bir şey inşa edemeyiz.
- Our conscience will not allow anything else, nor will our electorate.
- Vicdanımız da seçmenimiz de başka bir şeye izin vermeyecektir.
- We cannot build anything sound or sustainable on revenge.
- İntikam üzerine sağlam ya da sürdürülebilir bir şey inşa edemeyiz.
- Unless I am mistaken, you have not yet said anything about that.
- Yanılmıyorsam bu konuda henüz bir şey söylemediniz.
- I do not wish to add anything to this, either in terms of the report's analysis, or of the motion.
- Buna ne raporun analizi ne de önerge açısından bir şey eklemek istemiyorum.
- Anyone who would like to see anything else is missing the point.
- Başka bir şey görmek isteyen herkes asıl meseleyi kaçırıyor demektir.
- If you have anything else to add, please do so in writing.
- Eklemek istediğiniz başka bir şey varsa, lütfen bunu yazılı olarak yapın.
- Otherwise, I cannot see us achieving anything.
- Aksi takdirde bir şey elde edebileceğimizi düşünmüyorum.
- Why, then, not ask for their views before we do anything in their name?
- O halde neden onlar adına bir şey yapmadan önce görüşlerini sormuyoruz?
- It is anything but decentralisation.
- Bu ademi merkeziyetçilikten başka bir şey değildir.
- How are we to get to grips with the issue if you simply refuse to do anything?
- Siz bir şey yapmayı reddederseniz biz bu meseleyi nasıl çözeceğiz?
- Is there anything we can learn from the efforts of other countries?
- Diğer ülkelerin çabalarından öğrenebileceğimiz bir şey var mı?
- Did you hear anything in that line?
- Bu doğrultuda bir şey duydunuz mu?
- Did you want to add anything?
- Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
- That, if anything, will show solidarity with the poor of the world.
- Bu, eğer bir şey varsa, dünyanın yoksullarıyla dayanışma gösterecektir.
- Anything else would be unacceptable and a declaration of war.
- Başka bir şey kabul edilemez ve savaş ilanı demek olur.
- Is there anything you can do about this?
- Bu konuda yapabileceğiniz bir şey var mı?
- We do not believe that a common constituency of that kind would add anything of great importance at this stage.
- Bu tür bir ortak seçim bölgesinin bu aşamada çok önemli bir şey katacağına inanmıyoruz.
- If the inspectors really do not find anything, will the EU, then, work towards having the embargo lifted?
- Eğer denetçiler gerçekten bir şey bulamazlarsa, o zaman AB ambargonun kaldırılması için çalışacak mı?
- We only heard last night that this was about to happen when it was too late for us to do anything about it.
- Bunun gerçekleşmek üzere olduğunu ancak dün gece duyduk ve bu konuda bir şey yapmamız için artık çok geçti.
- To suggest anything else would be quite wrong.
- Başka bir şey önermek oldukça yanlış olur.
- We are therefore not doing anything out of the ordinary.
- Bu nedenle sıra dışı bir şey yapmıyoruz.
- No one was cut off and if anyone wants to add anything now, he or she may do so.
- Kimsenin sözü kesilmedi ve şimdi bir şey eklemek isteyen varsa ekleyebilir.
- I will certainly not have anything to say about legionella at this point.
- Bu noktada lejyonella hakkında kesinlikle söyleyecek bir şeyim olmayacak.
- We do not need anything new.
- Yeni bir şeye ihtiyacımız yok.
- I do not believe that I have seen anything like it before.
- Daha önce böyle bir şey gördüğüme inanmıyorum.
- It would simply be wrong to assert anything else.
- Başka bir şey iddia etmek yanlış olur.
- I cannot think of anything else which is as valuable in both human and political terms as what we are doing.
- Hem insani hem de siyasi açıdan yaptığımız iş kadar değerli başka bir şey düşünemiyorum.
- Is there anything more we can do other than calling for appropriate conventions?
- Uygun konvansiyonlar için çağrıda bulunmaktan başka yapabileceğimiz bir şey var mı?
- I agree that this is a problem but, unfortunately, not one which the Commission can do anything about.
- Bunun bir sorun olduğuna katılıyorum ancak ne yazık ki Komisyonun bu konuda yapabileceği bir şey yok.
- It does not contain anything new which might alter my analysis.
- Analizimi değiştirecek yeni bir şey içermemektedir.
- War would be a short-sighted and anything but long-term solution.
- Savaş kısa görüşlü ve uzun vadeli bir çözümden başka bir şey olmayacaktır.
- The weapons inspections must be effective and, if anything is going on, action can be taken.
- Silah denetimleri etkili olmalı ve eğer bir şeyler oluyorsa harekete geçilebilmelidir.
- The weapons inspections must be effective and, if anything is going on, action can be taken.
- Silah denetimleri etkili olmalı ve eğer bir şeyler oluyorsa harekete geçilmelidir.
- I do not need to add anything else.
- Başka bir şey eklememe gerek yok.
- No Member State is forced to do anything.
- Hiçbir Üye Devlet bir şey yapmaya zorlanmamaktadır.
- Parliament cannot, in any case, at present do anything about the matter.
- Her halükarda Parlamento şu anda bu konuda bir şey yapamaz.
- Is that correct and does the Commission intend to do anything about it?
- Bu doğru mu ve Komisyon bu konuda bir şey yapmayı düşünüyor mu?
- Anyone who would like to see anything else is missing the point.
- Başka bir şey görmek isteyen herkes konuyu kaçırıyor.
- If the inspectors really do not find anything, will the EU, then, work towards having the embargo lifted?
- Eğer müfettişler gerçekten bir şey bulamazlarsa, o zaman AB ambargonun kaldırılması için çalışacak mı?
- It appears that no one can do anything to stop this.
- Görünüşe göre kimse bunu durdurmak için bir şey yapamıyor.
- It is not divorce, alcoholism or anything else that encourages this behaviour.
- Bu davranışı teşvik eden boşanma, alkolizm ya da başka bir şey değildir.
- Do you know anything about Andalusia other than the bitterness of its green olives?
- Endülüs hakkında yeşil zeytinlerinin acılığından başka bir şey biliyor musunuz?
- You see, you are incapable of doing anything except mumbling 'peace'.
- Görüyorsunuz, 'barış' diye mırıldanmaktan başka bir şey yapamıyorsunuz.
- It appears that no one can do anything to stop this.
- Görünüşe göre kimse bunu durdurmak için bir şey yapamaz.
- Could it really have done anything else, however, without sparking a crisis, or even a disaster?
- Ancak bir krize, hatta bir felakete yol açmadan gerçekten başka bir şey yapabilir miydi?
- That is self-evident, and is not adding anything of substance to this discussion.
- Bu apaçık ortadadır ve bu tartışmaya önemli bir şey katmamaktadır.
- Let us not talk of positive discrimination quotas or anything else.
- Pozitif ayrımcılık kotalarından ya da başka bir şeyden bahsetmeyelim.
- If the President-in-Office of the Council wants to tell you anything else, however, I am not going to stop him.
- Konsey Dönem Başkanı size başka bir şey söylemek isterse, onu durdurmayacağım.
- Would the Commission like to say anything more?
- Komisyon başka bir şey söylemek ister mi?
- Has the European Parliament experienced anything similar before in the Middle East?
- Avrupa Parlamentosu daha önce Orta Doğu'da benzer bir şey yaşadı mı?
- Does the presidency intend to do anything about this?
- Başkanlık bu konuda bir şey yapmaya niyetli mi?
- If you wish to add anything, you have the floor.
- Eklemek istediğiniz bir şey varsa, söz sizin.
- I have no desire to add anything to the current debate.
- Mevcut tartışmaya bir şey eklemek gibi bir niyetim yok.
- Neither is anything said about the health aspect of the animals.
- Hayvanların sağlık durumları hakkında da bir şey söylenmiyor.
- Is this anything more than empty words?
- Bu boş sözlerden başka bir şey mi?
- I do not have anything further to say on the matter.
- Bu konuda söyleyecek başka bir şeyim yok.
- This is neither unusual nor anything special.
- Bu ne olağandışı ne de özel bir şeydir.
- There are almost always people who automatically say 'no' to anything new.
- Neredeyse her zaman yeni bir şeye otomatik olarak 'hayır' diyen insanlar vardır.
- This has certainly not done anything for the popularity ratings of the recognised ballot director Lukashenko.
- Bu durum, tanınmış seçim yöneticisi Lukaşenko'nun popülaritesine kesinlikle bir şey katmamıştır.
- As you know, if the Commission President wishes to add anything else, we will of course be happy to agree to that.
- Bildiğiniz gibi Komisyon Başkanı başka bir şey eklemek isterse elbette bunu kabul etmekten memnuniyet duyarız.
- Anything else would be unthinkable in a democracy.
- Başka bir şey demokrasilerde düşünülemez.
- I do not wish to say anything about the content of my report on the Czech Republic.
- Çek Cumhuriyeti ile ilgili raporumun içeriği hakkında bir şey söylemek istemiyorum.
- You are right, but I cannot do anything about it now.
- Haklısınız ama şu anda bu konuda bir şey yapamam.
- I do not need to add anything else!
- Başka bir şey eklememe gerek yok!
- And can we do anything, while the decision is that of the member countries of the Security Council?
- Güvenlik Konseyi üyesi ülkeler karar verirken biz bir şey yapabilir miyiz?
- I need you to remember anything good he said about Louis.
- Onun Louis ile ilgili söylediği iyi bir şeyi hatırlamanı istiyorum.
- If anything should happen to you, my reputation would suffer.
- Eğer sana bir şey olursa, itibarım zedelenir.
- The original virus did not cause anything like this.
- Başlangıçtaki virüs böyle bir şeye neden olmamıştı.
- If anything should happen to you, my reputation would suffer.
- Eğer size bir şey olursa, itibarım zedelenir.
- We need to move fast in case one of the neighbors heard anything.
- Komşulardan biri bir şey duyarsa diye hızlı hareket etmeliyiz.
- We need to move fast in case one of the neighbors heard anything.
- Komşulardan birinin bir şey duyması ihtimaline karşı hızlı hareket etmeliyiz.
- If you see anything suspicious, report it and inform your neighbors.
- Şüpheli bir şey görürseniz, rapor edin ve komşularınızı bilgilendirin.
- Don't tell her anything except the absolute truth.
- Ona mutlak gerçek dışında bir şey söylemeyin.
- The whole time you were together, he never asked you for anything?
- Birlikte olduğunuz süre boyunca senden hiç mi bir şey istemedi?
- This bullet isn't powerful enough to take down anything bigger than a squirrel.
- Bu merminin, sincaptan büyük bir şeyi indirecek gücü yok.
- Don't eat or drink anything offered by someone else.
- Kimsenin ikram ettiği bir şeyi yiyip içmeyin.
- This bullet isn't powerful enough to take down anything bigger than a squirrel.
- Bu kurşun sincaptan daha büyük bir şeyi devirecek kadar güçlü değil.
- I'm at the checkout right now, so I hope you don't need anything else from the store.
- Şu anda kasadayım, umarım mağazadan başka bir şeye ihtiyacınız yoktur.
- If anything should happen to you, my reputation would suffer.
- Eğer sana bir şey olursa itibarım zarar görür.
- I only want to know in case anything comes up you didn't think was important earlier.
- Sadece daha önce önemli olduğunu düşünmediğiniz bir şey çıkarsa diye bilmek istiyorum.
- And it's all evidence, so don't touch anything.
- Ve bunların hepsi kanıt, bu yüzden hiç bir şeye dokunmayın.
- I only want to know in case anything comes up you didn't think was important earlier.
- Sadece önceden önemli olduğunu düşünmediğin bir şey olursa bilmek istiyorum.
- The original virus did not cause anything like this.
- Virüsün ilk hâli böyle bir şeye sebep olmamıştı.
- You don't need anything else with it except a green salad.
- Yanına yeşil salatadan başka bir şey gerekmez size.
- You don't need anything else with it except a green salad.
- Yanında yeşil salata dışında başka bir şeye ihtiyacınız yok.
- The original virus did not cause anything like this.
- Orijinal virüs böyle bir şeye sebep olmadı.
- This bullet isn't powerful enough to take down anything bigger than a squirrel.
- Bu mermi bir sincaptan daha büyük bir şeyi alt edecek güçte değil.
- Don't try anything funny.
- Komik bir şey deneme.
- I hope you don't miss anything.
- Umarım bir şey kaçırmazsın.
- Tom hardly ever buys anything at this store.
- Tom bu mağazadan neredeyse hiç bir şey satın almaz.
- Tom has no money to buy anything.
- Tom'un bir şey satın almak için parası yok.
- Tom doesn't know anything yet.
- Tom henüz bir şey bilmiyor.
- Do you have anything to add?
- Ekleyecek bir şeyin var mı?
- Have you done anything?
- Bir şey yaptın mı?
- Did Tom say anything he shouldn't have?
- Tom söylememesi gereken bir şey mi söyledi?
- Has Tom told Mary anything yet?
- Tom Mary'ye henüz bir şey söyledi mi?
- Did you see or hear anything unusual last night?
- Dün gece olağandışı bir şey gördün ya da duydun mu?
- Can't you do anything to help Tom?
- Tom'a yardım etmek için bir şey yapamaz mısın?
- Are you sure you really don't need anything?
- Gerçekten bir şeye ihtiyacın olmadığına emin misin?
- Can't you find anything better to do?
- Yapacak daha iyi bir şey bulamıyor musun?
- Is there anything else you have to do?
- Yapman gereken başka bir şey var mı?
- He didn't say anything.
- O bir şey söylemedi.
- I hope I'm not interrupting anything.
- Bir şeyi bölmediğimi umuyorum.
- I didn't give anything to Tom.
- Tom'a bir şey vermedim.
- Will you do anything about that?
- Bu konuda bir şeyler yapacak mısın?
- He knows hardly anything about it.
- Bu konuda pek bir şey bilmiyor.
- Tom didn't tell anybody anything.
- Tom kimseye bir şey söylemedi.
- Do you know anything about the meaning of dreams?
- Rüyaların anlamına dair bir şey biliyor musun?
- You don't have anything to say about it, do you?
- Bu konuda söyleyecek bir şeyin yok, değil mi?
- I don't have anything else I want to say.
- Söylemek istediğim başka bir şey yok.
- I would never do anything to hurt you.
- Seni incitecek bir şey asla yapmam.
- Have you had anything to eat today?
- Bugün bir şeyler yedin mi?
- I'd never do anything so dangerous.
- Asla böyle tehlikeli bir şey yapmam.
- Is there anything you can do to help?
- Yardım etmek için yapabileceğin bir şey var mı?
- You'd better be very sure before you accuse him of anything.
- Onu bir şeyle suçlamadan önce çok emin olsanız iyi olur.
- Don't do anything to provoke Tom.
- Tom'u kışkırtacak bir şey yapma.
- Are you doing anything tomorrow night?
- Yarın akşam bir şey yapacak mısın?
- I didn't tell her anything.
- Ona bir şey söylemedim.
- Tom hasn't promised us anything.
- Tom bize bir şey sözü vermedi.
- I'm not asking you to do anything I wouldn't do myself.
- Senden kendi yapmayacağım bir şeyi yapmanı istemiyorum.
- In doing anything, you must do your best.
- Bir şey yaparken, elinizden gelenin en iyisini yapmalısınız.
- Is there anything you want me to buy?
- Almamı istediğin bir şey var mı?
- Tom told Mary he didn't want anything to eat.
- Tom, Mary'ye yiyecek bir şey istemediğini söyledi.
- No one will do anything.
- Kimse bir şey yapmayacak.
- Tom seldom says anything.
- Tom nadiren bir şey söyler.
- Did you see anything else?
- Başka bir şey gördünüz mü?
- I didn't offer Tom anything to eat.
- Tom'a yiyecek bir şey ikram etmedim.
- Nobody knows anything about Tom.
- Kimse Tom hakkında bir şey bilmiyor.
- You haven't told me anything I didn't already know.
- Zaten bilmediğim bir şeyi bana söylemedin.
- They didn't miss anything.
- Onlar bir şey kaçırmadı.
- He is anything but a good student.
- İyi bir öğrenciden başka bir şey değildir.
- Do you have anything to declare?
- Bildirecek bir şeyiniz var mı?
- At least for now, I'm not going to say anything.
- En azından şimdilik bir şey söylemeyeceğim.
- I don't want anything to drink.
- İçecek bir şey istemiyorum.
- Tom wasn't able to get Mary to do anything.
- Tom, Mary'ye bir şey yaptıramadı.
- Tom didn't ask Mary to do anything.
- Tom Mary'nin bir şey yapmasını istemedi.
- I've never wanted to be anything else but a teacher.
- Hiçbir zaman öğretmenlikten başka bir şey olmak istemedim.
- I think Tom would've noticed if anything were missing.
- Bence bir şey eksik olsaydı Tom fark ederdi.
- The kids didn't see anything.
- Çocuklar bir şey görmediler.
- I couldn't find out anything.
- Bir şey bulamadım.
- Are you sure you don't want anything to eat?
- Bir şey yemek istemediğine emin misin?
- I neither heard nor saw anything.
- Ne bir şey duydum ne de gördüm.
- If you do this for me, I'll never ask you to do anything else.
- Bunu benim için yaparsan, asla başka bir şey yapmanı istemeyeceğim.
- Is there anything you want me to buy for you?
- Senin için satın almamı istediğin bir şey var mı?
- I was too tired to eat anything.
- Bir şey yiyemeyecek kadar yorgundum.
- I don't know anything about Tom's life.
- Tom'un hayatı hakkında bir şey bilmiyorum.
- You didn't have anything to say to Tom.
- Tom'a söyleyecek bir şeyin yoktu.
- Tom doesn't want to see anything today.
- Tom bugün bir şey görmek istemiyor.
- Tom didn't find anything wrong.
- Tom yanlış bir şey bulmadı.
- Do you recognize anything here?
- Buradaki bir şeyi tanıyor musun?
- Tom has never done anything like that.
- Tom asla öyle bir şey yapmadı.
- Tom can't believe Mary isn't going to do anything.
- Tom Mary'nin bir şey yapmayacağına inanamıyor.
- Tom appears unwilling to do anything about it.
- Tom bu konuda bir şey yapmaya isteksiz görünüyor.
- If anything's going to happen, it should happen soon.
- Eğer bir şey olacaksa, yakında olmalı.
- Tom didn't feel anything.
- Tom bir şey hissetmedi.
- Did Tom leave anything behind?
- Tom arkasında bir şey bıraktı mı?
- I'm not going to let anything bad happen to you.
- Başına kötü bir şey gelmesine izin vermeyeceğim.
- Do we have anything else to eat?
- Yiyecek başka bir şeyimiz var mı?
- Mr Smith is too polite to say anything bad about others.
- Bay Smith, başkaları hakkında kötü bir şey söyleyemeyecek kadar kibardır.
- Why would I say anything?
- Neden bir şey söyleyeyim?
- I'll pay anything.
- Bir şey ödeyeceğim.
- I promise I won't say anything to anybody.
- Hiç kimseye bir şey söylemeyeceğime söz veriyorum.
- Do I need to sign anything?
- Bir şey imzalamam gerekiyor mu?
- Don't let him say anything.
- Onun bir şey söylemesine izin vermeyin.
- Have I forgotten anything?
- Unuttuğum bir şey var mı?
- Did Tom eat anything else?
- Tom başka bir şey yedi mi?
- I never thought anything of it.
- Bununla ilgili bir şey düşünmedim.
- I'll let you know if anything strange happens.
- Garip bir şey olursa haber veririm.
- I wouldn't want to do anything against the law.
- Yasalara aykırı bir şey yapmak istemem.
- Don't do anything rash.
- Düşüncesizce bir şey yapma.
- Is there anything you'd like to add?
- Eklemek istediğin bir şey var mı?
- There wasn't really anything I wanted to say.
- Gerçekten söylemek istediğim bir şey yoktu.
- I don't hear anything.
- Ben bir şey duymuyorum.
- I don't suppose you know anything about Tom, do you?
- Tom hakkında bir şey bildiğinizi sanmıyorum, değil mi?
- Found anything interesting?
- İlginç bir şey buldun mu?
- I had no desire to say anything against you.
- Sana karşı bir şey söyleme arzum yoktu.
- I don't see anything wrong.
- Ben yanlış bir şey görmüyorum.
- Can you do anything about it?
- O konuda bir şey yapabilir misin?
- Do you need anything else from me?
- Benden başka bir şey ister misiniz?
- I didn't find anything suspicious in that.
- Bunda şüpheli bir şey bulamadım.
- Is there anything good to eat in the refrigerator?
- Buzdolabında yenecek iyi bir şey var mı?
- You haven't given me anything yet.
- Henüz bana bir şey vermedin.
- I kept silent because I didn't have anything to say.
- Sessiz kaldım çünkü söyleyecek bir şeyim yoktu.
- You didn't put anything.
- Bir şey koymadınız.
- Do you see anything?
- Bir şey görüyor musun?
- It wasn't my place to say anything.
- Bir şey söylemek bana düşmezdi.
- Even if you look closely, you don't see anything.
- Yakından baksan bile bir şey göremezsin.
- I'll tell you if I find anything.
- Bir şey bulursam söylerim.
- I can't find anything wrong with what Tom did.
- Tom'un yaptığı şeyde yanlış bir şey bulamıyorum.
- So, Tom, are you doing anything tonight?
- Ee, Tom, bu gece bir şey yapıyor musun?
- I wouldn't want to do anything against the law.
- Yasalara aykırı bir şey yapmak istemezdim.
- Nobody told us anything.
- Kimse bize bir şey söylemedi.
- Nobody could tell them anything.
- Kimse onlara bir şey söyleyemezdi.
- I won't say anything to anyone.
- Kimseye bir şey söylemeyeceğim.
- Can you tell me anything else?
- Başka bir şey söyleyebilir misin?
- If you need anything, just ask.
- Bir şeye ihtiyacın olursa, istemen yeterli.
- I've never won anything.
- Hiç bir şey kazanmadım.
- I can't find anything wrong with Tom.
- Tom ile ilgili yanlış bir şey bulamıyorum.
- If there's anything you want to do, you should do it.
- Yapmak istediğin bir şey varsa onu yapmalısın.
- I'm pretty sure Tom won't do anything crazy.
- Tom'un çılgınca bir şey yapmayacağından oldukça eminim.
- It's not like we're doing anything.
- Bir şey yaptığımız yok.
- Should I know anything else?
- Başka bir şey bilmeli miyim?
- Tom hasn't done anything he shouldn't have.
- Tom yapmaması gereken bir şey yapmadı.
- I listened, but I didn't hear anything.
- Dinledim ama bir şey duymadım.
- Tell me you don't know anything about this.
- Bana bunun hakkında bir şey bilmediğini söyle.
- I didn't expect anything like this to happen.
- Böyle bir şey olmasını beklemiyordum.
- Is there anything you don't know how to do?
- Nasıl yapılacağını bilmediğin bir şey var mı?
- I won't ask you anything else today.
- Bugün sana başka bir şey sormayacağım.
- Since you don't have anything to do, why not come fishing with me this weekend?
- Mademki yapacak bir şeyin yok, neden bu hafta sonu benimle balık tutmaya gelmiyorsun?
- Tom wouldn't let me say anything.
- Tom bir şey söylememe izin vermezdi.
- Are you doing anything tomorrow?
- Yarın bir şey yapıyor musun?
- If you are by my side, I don't need anything else.
- Eğer yanımda olsan başka bir şeye ihtiyacım olmaz.
- I don't want to drink anything cold.
- Soğuk bir şey içmek istemiyorum.
- Did they find anything odd or suspicious?
- Garip ya da şüpheli bir şey buldular mı?
- Tom never tells anyone anything.
- Tom asla kimseye bir şey söylemez.
- I haven't had anything to eat since this morning.
- Sabahtan beri bir şey yemedim.
- Tom told Mary he didn't want anything to eat.
- Tom Mary'ye yiyecek bir şey istemediğini söyledi.
- Did you expect anything else?
- Başka bir şey bekliyor muydun?
- Tom has never given anything to anyone.
- Tom asla hiç kimseye bir şey vermedi.
- Sami was surprised Layla didn't hear anything.
- Sami, Layla'nın bir şey duymamasına şaşırdı.
- Tell me if you need anything else.
- Başka bir şeye ihtiyacın olursa söyle.
- I can't hear anything because of the noise.
- Gürültüden dolayı bir şey duyamıyorum.
- I haven't bought anything recently.
- Ben son zamanlarda bir şey almadım.
- I don't have anything to say to you.
- Sana söyleyecek bir şeyim yok.
- I don't think you have anything to worry about.
- Endişelenecek bir şey olduğunu sanmıyorum.
- Don't do anything to attract attention to yourself.
- Dikkatleri üzerine çekecek bir şey yapma.
- I didn't want to miss anything.
- Bir şey kaçırmak istemedim.
- Is there anything in this box you can use?
- Bu kutuda kullanabileceğin bir şey var mı?
- Do any of you have anything to say in connection with this?
- Bu konuda söyleyecek bir şeyiniz var mı?
- Do you need anything?
- Bir şeye ihtiyacın var mı?
- Is there anything we should be doing now?
- Şimdi yapmamız gereken bir şey var mı?
- Have they told you anything yet?
- Sana bir şey söylediler mi?
- Tom didn't need to tell anybody anything.
- Tom'un kimseye bir şey söylemesine gerek yoktu.
- Tom wasn't sure of anything.
- Tom bir şeyden emin değildi.
- Tom begged Mary not to say anything.
- Tom bir şey söylememesi için Mary'ye yalvardı.
- That name doesn't mean anything to me.
- Bu isim bana bir şey ifade etmiyor.
- If there's anything I can do to help, let me know.
- Yardım etmek için yapabileceğim bir şey varsa bana söyle.
- People might not even notice anything.
- Hatta insanlar bir şey fark etmeyebilir.
- That doesn't mean anything to me.
- Bu benim için bir şey ifade etmiyor.
- He didn't say anything new.
- Yeni bir şey söylemedi.
- It's doubtful that anything will grow here.
- Burada bir şey yetişeceği şüpheli.
- Did you find anything that might be useful?
- İşe yarayabilecek bir şey buldun mu?
- Does anyone want to do anything?
- Bir şey yapmak isteyen var mı?
- Did Tom give you anything else?
- Tom sana başka bir şey verdi mi?
- Sami never did anything wrong.
- Sami asla yanlış bir şey yapmadı.
- I can't find anything that I want to eat.
- Yemek istediğim bir şey bulamıyorum.
- He never said anything about this.
- O, bu konuda bir şey söylemedi.
- We may not get anything.
- Biz bir şey almayabiliriz.
- Tom doesn't seem to know how to do anything on his own.
- Tom kendi başına bir şey yapmayı biliyor gibi görünmüyor.
- Can you do anything to fix it?
- Bunu onarmak için bir şey yapabilir misin?
- I still haven't found anything.
- Hâlâ bir şey bulamadım.
- Have you noticed anything out of the ordinary?
- Sıra dışı bir şey fark ettin mi?
- Tom and Mary don't have anything to talk about.
- Tom ve Mary'nin konuşacak bir şeyleri yok.
- I was too scared to do anything.
- Bir şey yapamayacak kadar korkmuştum.
- I shouldn't have told you anything.
- Sana bir şey söylememeliydim.
- I haven't started anything yet.
- Henüz bir şeye başlamadım.
- Is there anything we need to discuss?
- Tartışmamız gereken bir şey var mı?
- Why isn't Tom saying anything?
- Neden Tom bir şey söylemiyor?
- I don't have anything to throw.
- Atacak bir şeyim yok.
- Does Tom know anything about that?
- Tom bu konuda bir şey biliyor mu?
- I didn't do anything with him.
- Onunla bir şey yapmadım.
- I'm afraid to touch anything.
- Bir şeye dokunmaya korkuyorum.
- It is clear that no one has anything new to suggest.
- Belli ki kimsenin önerecek yeni bir şeyi yok.
- Anything I can do for you?
- Senin için yapabileceğim bir şey var mı?
- Can we do anything to help him?
- Ona yardım etmek için bir şey yapabilir miyiz?
- You don't owe us anything.
- Bize bir şey borçlu değilsin.
- Why would Tom do anything like that?
- Tom neden böyle bir şey yapsın ki?
- I decided to stop trying to convince Tom to do anything.
- Tom'u bir şey yapmaya ikna etmeye çalışmaktan vazgeçmeye karar verdim.
- No one questioned anything.
- Hiç kimse bir şey sorgulamadı.
- Tom saw how upset Mary was and decided not to say anything more.
- Tom, Mary'nin ne kadar üzgün olduğunu gördü ve daha fazla bir şey söylememeye karar verdi.
- I'll give you anything but this.
- Size bundan başka bir şey vermeyeceğim.
- Aren't you doing anything special this evening?
- Bu akşam özel bir şey yapmayacak mısın?
- I can't understand anything he's saying.
- Onun söylediği hiç bir şeyi anlayamıyorum.
- Is there anything I can do to help you?
- Sana yardım etmek için yapabileceğim bir şey var mı?
- Did Tom tell you anything about his past?
- Tom geçmişiyle ilgili sana bir şey söyledi mi?
- No one ever tells me anything around here.
- Burada kimse bana bir şey söylemiyor.
- I wouldn't want anything to happen to you.
- Sana bir şey olmasını istemiyorum.
- Is there anything you don't do?
- Yapmadığın bir şey var mı?
- Did you do anything interesting last weekend?
- Geçen hafta sonu ilginç bir şey yaptın mı?
- One can't learn to do anything without making mistakes.
- Bir insan hata yapmadan bir şey yapmayı öğrenemez.
- Tom hopes Mary knows she shouldn't do anything John asks her to do.
- Tom, Mary'nin John'ın onun yapmasını istediği bir şey yapmaması gerektiğini bildiğini umuyor.
- Don't any of you know anything?
- Hiçbiriniz bir şey bilmiyor musunuz?
- You don't owe Tom anything.
- Tom'a bir şey borçlu değilsin.
- I would never ever do anything like that.
- Ben asla böyle bir şey yapmam.
- I haven't eaten anything yet today.
- Bugün de bir şey yemedim.
- If there's anything we can do, just call.
- Yapabileceğimiz bir şey varsa, aramanız yeterli.
- Is anything broken?
- Bozulan bir şey var mı?
- Do you have anything to wear to the dance?
- Dansta giymek için bir şeyin var mı?
- I never meant to say anything.
- Asla bir şey demek istemedim.
- If there's anything I can do for you, please let me know.
- Senin için yapabileceğim bir şey olursa, lütfen bana bildir.
- Are you sensing anything?
- Bir şey hissediyor musun?
- We weren't doing anything wrong.
- Biz de yanlış bir şey yapmıyorduk.
- No one has ever done anything like this before.
- Daha önce hiç kimse hiç bunun gibi bir şey yapmadı.
- If you don't drink anything, you'll surely die.
- Eğer bir şey içmezsen kesinlikle ölürsün.
- Have you ever seen anything so beautiful?
- Hiç bu kadar güzel bir şey gördün mü?
- My bike is not anything like yours.
- Benim bisiklet seninki gibi bir şey değil.
- I knew Tom wouldn't do anything.
- Tom'un bir şey yapmayacağını biliyordum.
- They can't do anything else.
- Başka bir şey yapamazlar.
- I don't need you to do anything special for me on my birthday.
- Doğum günümde benim için özel bir şey yapmana ihtiyacım yok.
- I can't do anything about it.
- Ben bu konuda bir şey yapamam.
- I haven't won anything yet.
- Henüz bir şey kazanmadım.
- No one said anything.
- Kimse bir şey söylemedi.
- People in the room didn't say anything.
- Odadaki insanlar bir şey söylemedi.
- I'm anything but an elitist.
- Ben elitistten başka bir şeyim.
- I can't think of anything else to say.
- Söyleyecek başka bir şey bulamıyorum.
- I can't do anything for her.
- Onun için bir şey yapamam.
- Tom couldn't find anything better to do, so he decided to just go ahead and finish his homework.
- Tom yapacak daha iyi bir şey bulamadığı için ödevini bitirmeye karar verdi.
- Everybody talks about the weather, but nobody does anything about it.
- Herkes havadan bahsediyor, ama kimse bu konuda bir şey yapmıyor.
- Tom left without saying anything.
- Tom bir şey söylemeden ayrıldı.
- Tom won't have to say anything.
- Tom'un bir şey söylemesine gerek olmayacak.
- Did you find anything out?
- Bir şey bulabildin mi?
- Don't let him say anything.
- Bir şey söylemesine izin verme.
- How can I think about anything else at a time like this?
- Böyle bir zamanda başka bir şeyi nasıl düşünebilirim?
- Did you see anything you like?
- Hoşuna giden bir şey gördün mü?
- We cannot change anything unless we accept it.
- Bir şeyi kabul etmeden değiştiremeyiz.
- Today, I don't feel like doing anything.
- Bugün canım bir şey yapmak istemiyor.
- Tom promised he wouldn't say anything to Mary about that.
- Tom, Mary'ye bu konuda bir şey söylemeyeceğine söz verdi.
- I wonder if anything happened to him.
- Acaba ona bir şey oldu mu?
- See if there's anything you can do to help Tom.
- Tom'a yardım etmek için yapabileceğin bir şey var mı bir bak.
- I didn't do anything with her.
- Onunla bir şey yapmadım.
- This isn't going to solve anything.
- Bu bir şey çözmeyecek.
- Tom didn't want anything bad to happen to Mary.
- Tom, Mary'nin başına kötü bir şey gelmesini istemiyordu.
- Tom certainly didn't expect anything like this.
- Tom kesinlikle böyle bir şey beklemiyordu.
- I don't need you to do anything special for me on my birthday.
- Doğum günümde benim için özel bir şey yapmanı istemiyorum.
- Did you buy anything?
- Bir şey satın aldın mı?
- No one can do anything about it.
- Bu konuda kimse bir şey yapamaz.
- I haven't eaten anything except one slice of bread all day.
- Bütün gün bir dilim ekmekten başka bir şey yemedim.
- We didn't need to pay anything.
- Bizim bir şey ödememize gerek yoktu.
- I'm too tired to do anything now.
- Şu an bir şey yapamayacak kadar yorgunum.
- Do you know anything about cars?
- Arabalar hakkında bir şey biliyor musun?
- I don't have anything else I have to do.
- Yapmam gereken başka bir şey yok.
- Did you see anything of interest?
- İlgi çekici bir şey gördün mü?
- Can you tell us anything about what happened?
- Bize ne olduğu hakkında bir şey söyleyebilir misin?
- Didn't Tom tell you anything?
- Tom sana bir şey anlatmadı mı?
- Tom won't buy anything.
- Tom bir şey satın almayacak.
- I don't want to do anything that might hurt Tom's feelings.
- Tom'un duygularını incitecek bir şey yapmak istemiyorum.
- Tom doesn't think anything bad is ever going to happen.
- Tom kötü bir şey olacağını sanmıyor.
- Do you see anything you like?
- Beğendiğin bir şey görüyor musun?
- I had never done anything like that before.
- Ben daha önce böyle bir şey yapmamıştım.
- Mary can cook anything without using a recipe.
- Mary reçete kullanmadan bir şey pişirebilir.
- Let's not do anything that might upset Tom.
- Tom'un keyfini kaçırabilecek bir şey yapmayalım.
- They wouldn't allow me to say anything at the meeting.
- Toplantıda bir şey söylememe izin vermediler.
- Be careful not to say anything that will upset Tom.
- Tom'u üzecek bir şey söylememeye dikkat et.
- Did you see anything that needs to be fixed?
- Düzeltilmesi gereken bir şey gördünüz mü?
- Haven't they said anything to you?
- Sana bir şey söylemediler mi?
- No one had seen anything.
- Kimse bir şey görmedi.
- Tom doesn't want anything to drink.
- Tom içecek bir şey istemiyor.
- I don't have to tell you anything.
- Sana bir şey söylemek zorunda değilim.
- Can't you say anything nice?
- Güzel bir şey söyleyemez misin?
- The thief told the police he hadn't stolen anything.
- Hırsız polise bir şey çalmadığını söyledi.
- Tom asked if anybody knew anything about Mary.
- Tom herhangi birinin Mary hakkında bir şey bilip bilmediğini sordu.
- Would you like anything else?
- Başka bir şey ister misiniz?
- I'm here if you need anything.
- Bir şeye ihtiyacın olursa buradayım.
- Didn't he tell you anything else?
- O sana başka bir şey söylemedi mi?
- Nobody's forcing you to do anything.
- Kimse seni bir şey yapmaya zorlamıyor.
- It's no use trying anything.
- Bir şey denemenin faydası yok.
- I haven't done anything yet.
- Daha bir şey yapmadım.
- Since I didn't eat anything for breakfast, I'm very hungry now.
- Kahvaltıda bir şey yemediğim için şimdi çok açım.
- I won't ask you anything else today.
- Sana bugün başka bir şey sormayacağım.
- Why doesn't anybody tell me anything?
- Niye bana kimse bir şey söylemiyor?
- I don't think I've ever heard Tom complain about anything.
- Tom'un bir şey hakkında şikayetçi olduğunu hiç duyduğumu sanmıyorum.
- I don't think it's anything to laugh about.
- Gülünecek bir şey olduğunu sanmıyorum.
- I don't want to forget anything.
- Bir şey unutmak istemiyorum.
- We don't have anything to worry about.
- Endişelenecek bir şeyimiz yok.
- I'm afraid it's too late to do anything about that.
- Ne yazık ki bu konuda bir şey yapmak için çok geç.
- As I said earlier, I don't plan to say anything.
- Daha önce de söylediğim gibi, bir şey söylemeyi planlamıyorum.
- Is there anything you want to add?
- Eklemek istediğin bir şey var mı?
- Did anything happen while I was gone?
- Ben yokken bir şey oldu mu?
- Promise me you won't say anything stupid.
- Aptalca bir şey söylemeyeceğine dair bana söz ver.
- Does Tom have anything else to offer?
- Tom'un önereceği başka bir şey var mı?
- Find out if anything has happened to Tom.
- Tom'a bir şey olmuş mu öğrenin.
- Has Tom told Mary anything yet?
- Tom, Mary'ye bir şey söyledi mi?
- That had nothing to do with anything.
- Bunun hiç bir şeyle ilgisi yoktu.
- Is there anything you can give me for the pain?
- Ağrı için bana verebileceğin bir şey var mı?
- Be careful not to do anything to upset Tom.
- Tom'u üzecek bir şey yapmamaya dikkat et.
- You never say anything.
- Asla bir şey söylemezsin ki.
- Is there anything that I can do for you?
- Senin için yapabileceğim bir şey var mı?
- Lastly, is there anything else to share with the group?
- Son olarak, grupla paylaşılacak başka bir şey var mı?
- Did Tom say anything to you at all?
- Tom sana bir şey söyledi mi?
- I don't censor anything.
- Bir şey sansürlemiyorum.
- It's not anything serious.
- Ciddi bir şey değil.
- Tom made me swear not to say anything.
- Tom bir şey söylememem için bana yemin ettirdi.
- You won't say anything if you're smart.
- Aklın varsa bir şey söylemezsin.
- Does Tom suspect anything?
- Tom bir şeylerden mi şüpheleniyor?
- Please don't let Tom buy anything too expensive.
- Lütfen Tom'un çok pahalı bir şey almasına izin verme.
- The maid didn't see anything.
- Hizmetçi bir şey görmemiş.
- Call if you need anything.
- Bir şeye ihtiyacınız olursa arayın.
- No one ever tells us anything.
- Kimse bize bir şey söylemiyor.
- Tom does anything we tell him.
- Tom ona söylediğimiz bir şeyi yapar.
- They would not let him write anything.
- Onun bir şey yazmasına izin vermezlerdi.
- I'll call you as soon as I know anything.
- Bir şey öğrenir öğrenmez seni arayacağım.
- Is there not anything you want to tell me?
- Bana söylemek istediğin bir şey yok mu?
- Have you noticed anything suspicious recently?
- Son zamanlarda şüpheli bir şey fark ettiniz mi?
- Do you want anything else?
- Başka bir şey ister misin?
- I don't know anything yet.
- Henüz bir şey bilmiyorum.
- I've never tasted anything as unusual as this.
- Hiç bu kadar sıra dışı bir şey tatmamıştım.
- Think carefully before you promise anything.
- Bir şeye söz vermeden önce dikkatlice düşün.
- I didn't see anything strange.
- Garip bir şey görmedim.
- I wanted to help, but I couldn't do anything.
- Yardım etmek istedim, ama bir şey yapamadım.
- I'd never let anything happen to you.
- Sana bir şey olmasına asla izin vermem.
- They were too afraid to do anything.
- Bir şey yapmaktan çok korkuyorlardı.
- Is anything missing?
- Bir şey eksik mi?
- Did a policeman say anything to you?
- Polis memuru size bir şey söyledi mi?
- Don't tell her anything except the absolute truth.
- Ona mutlak gerçek dışında bir şey söyleme.
- Is there anything else that you want to know?
- Bilmek istediğin başka bir şey var mı?
- Do you know anything about his family?
- Ailesi hakkında bir şey biliyor musun?
- If you don't have anything nice to say, keep your mouth shut.
- Söyleyecek güzel bir şeyin yoksa ağzını kapalı tut.
- Tom didn't have anything else to do.
- Tom'un yapacak başka bir şeyi yoktu.
- He doesn't want to try anything else.
- Başka bir şey denemek istemiyor.
- We should think about this carefully before we do anything.
- Bir şey yapmadan önce bunu dikkatlice düşünmeliyiz.
- I shouldn't say anything.
- Bir şey söylememeliyim.
- I didn't do anything to Tom.
- Tom için bir şey yapmadım.
- If anything happens to him, let me know.
- Eğer ona bir şey olursa, bana haber ver.
- Is there anything you'd like to say to Tom?
- Tom'a söylemek istediğin bir şey var mı?
- I couldn't think of anything appropriate to say.
- Söylemek için uygun bir şey düşünemedim.
- Don't do anything.
- Bir şey yapma.
- It seems like we haven't done anything fun since last October.
- Geçen Ekim'den beri eğlenceli bir şey yapmamışız gibi görünüyor.
- Tom asked me if I saw anything.
- Tom bana bir şey görüp görmediğimi sordu.
- Aren't you going to do anything?
- Bir şey yapmayacak mısın?
- I couldn't imagine anything worse.
- Daha kötü bir şey hayal edemezdim.
- The police still haven't found anything.
- Polis hâlâ bir şey bulmadı.
- Tom very rarely says anything.
- Tom çok nadiren bir şey söyler.
- Are you worried about anything in particular?
- Özellikle bir şey hakkında endişeli misin?
- You'd better hurry or there won't be anything left to buy.
- Acele etsen iyi olur yoksa alacak bir şey kalmayacak.
- Do you know anything about her?
- Onun hakkında bir şey biliyor musun?
- Did you get anything from Tom?
- Tom'dan bir şey aldın mı?
- Beauty doesn't say anything about the character of a person.
- Güzellik bir insanın karakteri hakkında bir şey söylemez.
- Do you have anything to wear to the dance?
- Dans için giyecek bir şeyin var mı?
- I don't remember you saying anything about Tom coming.
- Tom'un gelmesiyle ilgili bir şey söylediğini hatırlamıyorum.
- Is there anything certain you can tell us about Tom?
- Bize Tom hakkında söyleyebileceğin kesin bir şey var mı?
- He doesn't eat anything except fruit.
- Meyve dışında bir şey yemez.
- Tom says he can't do anything about that.
- Tom bu konuda bir şey yapamayacağını söylüyor.
- Can't we do anything to help?
- Yardım etmek için bir şey yapamaz mıyız?
- Can I do anything for you?
- Sizin için bir şey yapabilir miyim?
- I don't want to buy anything like that.
- Böyle bir şeyi satın almak istemiyorum.
- I don't feel like eating anything now.
- Şu an canım bir şey yemek istemiyor.
- I haven't been able to find out anything about it.
- Ben onun hakkında bir şey bulamadım.
- Do I have to do anything?
- Yapmam gereken bir şey var mı?
- I didn't have anything I needed to do.
- Yapmam gereken bir şey yoktu.
- Have we left out anything, Tom?
- Atladığımız bir şey mi var, Tom?
- The scissors won't cut anything.
- Makas bir şey kesmez.
- Tom still doesn't realize anything might be wrong.
- Tom bir şeyin yanlış olabileceğini hâlâ fark etmiyor.
- If anything's going to happen, it should happen soon.
- Eğer bir şey olacaksa yakında olmalı.
- We didn't need to buy anything.
- Bir şey satın almamıza gerek yoktu.
- Why doesn't he have anything to say?
- Neden söyleyecek bir şeyi yok?
- I can't believe that Tom just left without saying anything.
- Tom'un bir şey söylemeden gittiğine inanamıyorum.
- I don't think they would've done anything.
- Onların bir şey yaptıklarını sanmıyorum.
- Is there anything else we can do?
- Yapabileceğimiz başka bir şey var mı?
- If anything should happen to Tom, I wouldn't forgive myself.
- Tom'a bir şey olursa kendimi affetmem.
- I don't have anything to throw.
- Atacak hiç bir şeyim yok.
- Don't put anything on top of the box.
- Kutunun üzerine bir şey koymayın.
- Do you want to say anything?
- Bir şey söylemek ister misin?
- Tom didn't do anything.
- Tom bir şey yapmadı.
- Actually, I'm not suggesting anything.
- Aslında, ben bir şey önermiyorum.
- Aren't you doing anything?
- Sen bir şey yapmıyor musun?
- Did you tell them anything?
- Onlara bir şey söyledin mi?
- I don't remember anything else at this time.
- Şu anda başka bir şey hatırlamıyorum.
- Did you bring anything else to wear?
- Giymek için başka bir şey getirdin mi?
- I couldn't think of anything I'd enjoy more.
- Daha çok zevk alacağım bir şey düşünemiyordum.
- I don't know anything about her family.
- Ailesi hakkında bir şey bilmiyorum.
- Is anything happening?
- Bir şey mi oluyor?
- Tom didn't have a chance to do anything.
- Tom'un bir şey yapma fırsatı yoktu.
- Is there anything else you would like to eat?
- Yemek istediğiniz başka bir şey var mı?
- Is there anything you want to discuss?
- Tartışmak istediğin bir şey var mı?
- I don't intend to have anything more to do with Tom.
- Tom'la daha fazla bir şey yapmaya niyetim yok.
- I don't see anything wrong with that.
- Bunda yanlış bir şey görmüyorum.
- Was anything different this time?
- Bu sefer bir şey farklı mıydı?
- Does it remind you of anything?
- Sana bir şeyi hatırlatıyor mu?
- Tom doesn't want anything to eat.
- Tom yiyecek bir şey istemiyor.
- Forget I said anything.
- Bir şey söylediğimi unut.
- Do you have anything cheaper?
- Daha ucuz bir şeyin var mı?
- Let's see if anything changes.
- Bir şeyin değişip değişmediğine bakalım.
- Do you know anything about it?
- Bu konuda bir şey biliyor musun?
- Update me if anything happens.
- Bir şey olursa beni bilgilendir.
- The police still haven't found anything.
- Polis hâlâ bir şey bulamadı.
- Can't you do anything to stop it?
- Onu durdurmak için bir şey yapamaz mısın?
- Make sure he doesn't do anything stupid.
- Onun aptalca bir şey yapmayacağından emin ol.
- Tom didn't want to buy anything.
- Tom bir şey almak istemiyordu.
- Tom didn't say anything about that.
- Tom bu konuda bir şey söylemedi.
- Did Tom tell you anything?
- Tom sana bir şey dedi mi?
- I didn't think anything was suspicious.
- Şüpheli bir şey olduğunu düşünmedim.
- You never do anything wrong, do you?
- Asla yanlış bir şey yapmazsın, değil mi?
- Did Tom eat anything?
- Tom bir şey yedi mi?
- I don't think Tom did anything about the problem.
- Tom'un sorunla ilgili bir şey yaptığını sanmıyorum.
- Nobody knows anything about them.
- Kimse onlar hakkında bir şey bilmiyor.
- Did you learn anything new today?
- Bugün yeni bir şey öğrendin mi?
- Tom wasn't doing anything wrong.
- Tom yanlış bir şey yapmıyordu.
- If you need anything, I hope you'll give me a call.
- Bir şeye ihtiyacınız olursa, umarım beni ararsınız.
- Does anything exciting ever happen around here?
- Buralarda hiç heyecan verici bir şey olur mu?
- Would either of you like anything?
- Bir şey arzu edeniniz var mı?
- If Tom had seen anything, he would have told us.
- Tom bir şey görmüş olsaydı, bize söylerdi.
- Call me if anything interesting happens.
- İlginç bir şey olursa beni ara.
- Nobody could tell us anything.
- Kimse bize bir şey söyleyemezdi.
- I'd have noticed if anything were missing.
- Bir şey eksik olsaydı fark ederdim.
- I think we'd better not say anything to Tom about this.
- Bence Tom'a bu konuda bir şey söylemesek daha iyi olur.
- We can't do anything about it.
- Bu konuda bir şey yapamayız.
- If there's anything urgent, you can get in touch with me.
- Acil bir şey olursa, benimle temasa geçebilirsiniz.
- Did you find out anything about Tom?
- Tom hakkında bir şey buldun mu?
- Is there anything for me?
- Benim için bir şey var mı?
- Can you see anything out there?
- Orada bir şey görebiliyor musun?
- Can you see anything that might be causing the problem?
- Probleme sebep olabilecek bir şey görebiliyor musunuz?
- Did we miss anything?
- Bir şey kaçırdık mı?
- Do you have anything to say?
- Söyleyecek bir şeyin var mı?
- Is there anything we need to talk about?
- Konuşmamız gereken bir şey var mı?
- Are you sure you didn't forget anything?
- Bir şey unutmadığından emin misin?
- She left the store because she didn't have anything else that she had to buy.
- O almak zorunda olduğu başka bir şey olmadığı için mağazadan ayrıldı.
- Do you ever hear anything about Misako?
- Misako hakkında kulağına bir şey geliyor mu hiç?
- Is there anything you want that you don't have?
- Sahip olmayıp da istediğin bir şey var mı?
- Tom made me promise not to tell Mary anything.
- Tom bana Mary'ye bir şey söylememem için söz verdirdi.
- Is there anything left to say?
- Söyleyecek bir şey var mı?
- You know what'll happen if you ever try anything like that again.
- Böyle bir şeyi tekrar denersen ne olacağını biliyorsun.
- If you need anything, just call.
- Bir şeye ihtiyacınız olursa, sadece arayın.
- Tom knew he didn't have anything to worry about.
- Tom endişeleneceği bir şey olmadığını biliyordu.
- I didn't notice anything suspicious.
- Şüpheli bir şey fark etmedim.
- Doesn't that remind you of anything?
- O sana bir şey hatırlatmıyor mu?
- Has he told you anything definite?
- Sana kesin bir şey söyledi mi?
- I didn't tell them anything.
- Onlara bir şey söylemedim.
- Can we do anything to help Tom?
- Tom'a yardım etmek için bir şey yapabilir miyiz?
- I'm not gonna do anything about it.
- Bu konuda bir şey yapmayacağım.
- I don't want to tell Tom anything.
- Tom'a bir şey anlatmak istemiyorum.
- Tom did not want to throw anything away.
- Tom bir şey atmak istemedi.
- He would often sit for hours without doing anything.
- O sık sık bir şey yapmadan saatlerce otururdu.
- None of that means anything to me.
- Onlardan hiçbiri benim için bir şey ifade etmiyor.
- She denied that she had stolen anything.
- Bir şey çaldığını inkar etti.
- I'm not going to let anything bad happen to you.
- Sana kötü bir şey olmasına izin vermeyeceğim.
- Tom hardly does anything other than read books.
- Tom kitap okumaktan başka pek bir şey yapmaz.
- I can't find anything wrong with Tom.
- Tom'da yanlış bir şey bulamıyorum.
- Tom hasn't eaten anything yet.
- Tom henüz bir şey yemedi.
- I wouldn't do anything different.
- Ben olsam farklı bir şey yapmazdım.
- You don't need to keep anything.
- Bir şey saklamana gerek yok.
- Why aren't you saying anything?
- Neden bir şey söylemiyorsun?
- Tom didn't talk me into doing anything I didn't already want to do.
- Tom beni zaten yapmak istemediğim bir şey için ikna etmedi.
- I didn't do anything wrong.
- Ben yanlış bir şey yapmadım.
- You call me if anything else happens.
- Başka bir şey olursa sen beni ararsın.
- I don't have anything I need to say to Tom.
- Tom'a söylemem gereken bir şey yok.
- You don't have to tell me anything you don't want to.
- İstemediğin bir şeyi bana söylemek zorunda değilsin.
- I haven't found anything better yet.
- Henüz daha iyi bir şey bulamadım.
- I'm not buying anything.
- Bir şey almayacağım.
- They weren't doing anything wrong.
- Yanlış bir şey yapmıyorlardı.
- It's doubtful that anything will grow here.
- Burada bir şeyin büyüyeceği şüpheli.
- Tell me if there's anything I can do to help.
- Yardımcı olabileceğim bir şeyler varsa söyleyin.
- Do you know anything else about him?
- Onun hakkında başka bir şey biliyor musun?
- It's not like you have anything else to do.
- Yapacak başka bir şeyin yok gibi.
- Tom didn't know that he was doing anything wrong.
- Tom yanlış bir şey yaptığını bilmiyordu.
- I can't get anything right.
- Bir şeyi tam istenilen şekilde yapamıyorum.
- No, he hasn't said anything about it.
- Hayır, bu konuda bir şey söylemedi.
- You haven't seen anything yet.
- Henüz bir şey görmedin.
- Do we have anything else we can give Tom?
- Tom'a verebileceğimiz başka bir şey var mı?
- I would never say anything like that.
- Ben asla öyle bir şey söylemezdim.
- Nobody expected anything from me.
- Hiç kimse benden bir şey beklemiyordu.
- Don't do anything you might regret.
- Pişman olabileceğin bir şey yapma.
- Have you actually learned anything?
- Gerçekten bir şey öğrendin mi?
- Don't let Tom say anything.
- Tom'un bir şey söylemesine izin verme.
- Is there anything important?
- Önemli bir şey var mı?
- Tom shouldn't tell Mary anything about his ex-girlfriends.
- Tom eski kız arkadaşları hakkında Mary'ye bir şey söylememeli.
- Be careful not to say anything stupid.
- Aptalca bir şey söylememeye dikkat et.
- Tom didn't remember anything.
- Tom bir şey hatırlamadı.
- I don't see anything either.
- Ben de bir şey görmüyorum.
- He doesn't remember anything.
- O bir şey hatırlamıyor.
- I'm sorry I didn't get you anything.
- Sana bir şey almadığım için özür dilerim.
- Tell me if you need anything else.
- Başka bir şeye ihtiyacın olursa bana söyle.
- Do either of you need anything?
- İkinizden birinin bir şeye ihtiyacı var mı?
- Can't you do anything?
- Bir şey yapamaz mısın?
- Our Mary is not afraid of anything!
- Bizim Mary'miz hiç bir şeyden korkmaz!
- Do you have anything less expensive?
- Daha ucuz bir şeyiniz var mı?
- Tom refused to say anything.
- Tom bir şey söylemeyi reddetti.
- I won't do anything like that.
- Ben öyle bir şey yapmam.
- Is there anything you want me to get you?
- Sana almamı istediğin bir şey var mı?
- I don't have anything to write about.
- Hakkında yazacak bir şeyim yok.
- Tom didn't say anything worthwhile.
- Tom yararlı bir şey söylemedi.
- Is there anything you can tell us about Tom that we don't already know?
- Tom hakkında bizim bilmediğimiz bir şey söyleyebilir misin?
- I didn't do anything special last weekend.
- Geçen hafta sonu özel bir şey yapmadım.
- Is there anything in particular you want to do?
- Özellikle yapmak istediğin bir şey var mı?
- Tom doesn't seem to be doing anything right now.
- Tom şu anda bir şey yapıyor gibi görünmüyor.
- If you ever do anything to hurt Tom, I'll kill you.
- Tom'a zarar verecek bir şey yaparsan, seni öldürürüm.
- I never heard anything like that.
- Ben asla öyle bir şey duymadım.
- Is there anything to drink in the fridge?
- Buzdolabında içecek bir şey var mı?
- I swear I didn't see anything.
- Bir şey görmediğime yemin ederim.
- It wasn't anything serious.
- O ciddi bir şey değildi.
- I never do anything stupid.
- Asla aptalca bir şey yapmam.
- She was hungry enough to eat anything.
- Bir şey yiyecek kadar açtı.
- You never told me anything about the accident.
- Kaza hakkında bana hiç bir şey söylemedin.
- I don't think we can do anything right now.
- Şu anda bir şey yapabileceğimizi sanmıyorum.
- Are you sure you don't want anything?
- Bir şey istemediğinden emin misin?
- I didn't have anything to eat.
- Yiyecek bir şeyim yoktu.
- Is there anything wrong?
- Hatalı bir şey var mı?
- I didn't need to know anything else.
- Başka bir şey bilmeme gerek yoktu.
- I can't tell you anything.
- Sana bir şey söyleyemem.
- He is anything but a fool.
- Aptaldan başka bir şey değil.
- Nobody could tell her anything.
- Kimse ona bir şey söyleyemedi.
- I wasn't looking for anything.
- Bir şey aramıyordum.
- I don't think you need to tell Tom anything about what happened.
- Tom'a olanlar hakkında bir şey söylemene gerek olduğunu sanmıyorum.
- Did they say anything about what Tom did?
- Tom'un ne yaptığı hakkında bir şey söylediler mi?
- I never stole anything from you.
- Senden hiçbir zaman bir şey çalmadım.
- I didn't expect anything.
- Bir şey beklemiyordum.
- Did Tom tell you anything about his family?
- Tom ailesi hakkında sana bir şey söyledi mi?
- Tom certainly didn't expect anything like this.
- Tom kesinlikle böyle bir şey ummuyordu.
- I didn't want to do anything risky.
- Riskli bir şey yapmak istemedim.
- Tom asked me if anything had happened.
- Tom bana bir şey olup olmadığını sordu.
- Hopefully he won't notice anything!
- İnşallah o bir şey fark etmez!
- Is there anything you want us to send you from home?
- Sana evden göndermemizi istediğin bir şey var mı?
- Is there anything you want to add?
- Senin eklemek istediğin bir şey var mı?
- Is there anything you have to do?
- Yapmak zorunda olduğun bir şey var mı?
- Are we missing anything else?
- Başka eksik bir şeyimiz var mı?
- Are you sure I can't get you anything?
- Sana bir şey getiremeyeceğime emin misin?
- No one said anything like that.
- Hiç kimse öyle bir şey söylemedi.
- I didn't have time to do anything else.
- Başka bir şey yapacak vaktim yoktu.
- I didn't want to say anything, but I had no choice.
- Bir şey söylemek istemedim ama seçeneğim yoktu.
- This is the first time I've written anything in French.
- İlk kez Fransızca bir şey yazdım.
- I don't want to know anything about that.
- Bu konuda bir şey bilmek istemiyorum.
- By hard work we can achieve anything.
- Çok çalışarak bir şeyi başarabiliriz.
- Is there anything else that you want?
- İstediğin başka bir şey var mı?
- Was there anything on the news about the accident?
- Haberlerde kazayla ilgili bir şey var mıydı?
- You never let anyone do anything.
- Kimsenin bir şey yapmasına izin verme.
- Have you had anything to eat today?
- Bugün yiyecek bir şeyin var mıydı?
- I'll call you if anything happens.
- Bir şey olursa seni ararım.
- Can I get anything for you?
- Sana bir şey getireyim mi?
- Is there anything I can do to help?
- Yardım etmek için yapabileceğim bir şey var mı?
- You know how hard it can be to convince Tom to do anything.
- Tom'u bir şey yapmaya ikna etmenin ne kadar zor olabildiğini biliyorsun.
- You don't owe me anything.
- Bana bir şey borçlu değilsin.
- I didn't pick anything.
- Ben bir şey seçmedim.
- So will anything change?
- Peki bir şey değişecek mi?
- Is there anything I could help you with?
- Sana yardım edebileceğim bir şey var mı?
- Are you thinking of anything in particular?
- Özellikle düşündüğün bir şey var mı?
- They're not going to let anything happen to Tom.
- Tom'a bir şey olmasına izin vermeyecekler.
- Hasn't Tom told you anything?
- Tom sana bir şey söylemedi mi?
- I haven't written anything for months.
- Aylardır bir şey yazmadım.
- Are you doing anything differently?
- Farklı bir şey yapıyor musun?
- Tom convinced himself that he hadn't done anything wrong.
- Tom kendini yanlış bir şey yapmadığına inandırdı..
- Did you lose anything here?
- Burada bir şey kaybettiniz mi?
- Can anything be done for him?
- Onun için bir şey yapılabilir mi?
- Is it anything serious?
- Ciddi bir şey mi?
- Is there anything you want to tell me, Tom?
- Bana söylemek istediğin bir şey var mı, Tom?
- Could anything be more romantic?
- Daha romantik bir şey olabilir mi?
- We weren't doing anything wrong.
- Biz yanlış bir şey yapmıyorduk.
- It may be too late to do anything now.
- Şimdi bir şey yapmak için çok geç olabilir.
- Do you see anything you recognize?
- Tanıdığın bir şey görüyor musun?
- Have you eaten anything Tom cooked?
- Tom'un pişirdiği bir şey yedin mi?
- Is there anything else to eat?
- Yiyecek başka bir şey var mı?
- I'd never do anything that stupid.
- Ben asla böyle aptalca bir şey yapmam.
- You never want to give anything away.
- Sen asla bir şey vermek istemezsin.
- Let's hope Tom doesn't notice anything.
- Umalım da Tom bir şey fark etmesin.
- No one told me anything.
- Kimse bana bir şey söylemedi.
- You never do anything wrong, do you?
- Asla yanlış bir şey yapmıyorsun, değil mi?
- If anything comes up that you don't understand, come to me.
- Anlamadığın bir şey olursa, bana gel.
- I looked out the window, but I didn't see anything interesting.
- Pencereden dışarı baktım ama ilginç bir şey görmedim.
- We don't really have anything in common.
- Bizim gerçekten ortak bir şeyimiz yok.
- I refuse to believe that we can't do anything about the situation.
- Durum hakkında bir şey yapamayacağımıza inanmayı reddediyorum.
- It's unlikely that he did anything wrong.
- Yanlış bir şey yapmış olması pek olası değil.
- I don't think you know anything.
- Bir şey bildiğini sanmıyorum.
- Don't do anything you'll regret.
- Pişman olacağın bir şey yapma.
- I won't ask you anything else today.
- Bugün size başka bir şey sormayacağım.
- I have not given them anything.
- Onlara bir şey vermedim.
- Would you like to drink anything?
- Bir şey içmek ister misin?
- Tom can't do anything.
- Tom bir şey yapamaz.
- The reason Tom got angry was that I didn't say anything.
- Tom'un sinirlenmesinin nedeni benim bir şey söylemememdi.
- I can't do anything but obey him.
- Ona itaat etmekten başka bir şey yapamıyorum.
- I'll ask around to see if anyone's seen or heard anything.
- Bir şey gören ya da duyan var mı diye etrafa soracağım.
- It's not like I have anything better to do.
- Yapacak daha iyi bir şeyim yok.
- I didn't notice anything strange.
- Tuhaf bir şey fark etmedim.
- I think I'd better not say anything about it.
- Sanırım bu konuda bir şey söylemesem daha iyi olacak.
- If you don't say anything, you won't be called on to repeat it.
- Bir şey söylemezseniz, tekrar etmeniz de istenmez.
- I did that without saying anything.
- Bunu bir şey söylemeden yaptım.
- I haven't eaten anything in six days.
- Ben altı gün bir şey yemedim.
- Tom doesn't need to buy anything.
- Tom'un bir şey satın almasına gerek yok.
- It's hard to tell her anything.
- Ona bir şey söylemek zor.
- Will anything be done about it?
- Bu konuda bir şey yapılacak mı?
- I wasn't stealing anything.
- Bir şey çalmıyordum.
- He doesn't dare to say anything.
- O bir şey söylemeye cesaret etmez.
- If there's ever anything I can do for you, just let me know.
- Senin için yapabileceğim bir şey olursa, sadece bana bildir.
- I don't have anything else to add.
- Ekleyecek başka bir şeyim yok.
- Did Tom ask for anything in return?
- Tom karşılığında bir şey istedi mi?
- I don't feel like doing anything right now.
- Şu anda canım bir şey yapmak istemiyor.
- Is Tom taking anything for the pain?
- Tom ağrıları için bir şey alıyor mu?
- Is there anything good to eat in the refrigerator?
- Buzdolabında, yenilecek iyi bir şey var mı?
- I'm not going to do anything.
- Bir şey yapmayacağım.
- I think we'd better not say anything.
- Sanırım bir şey söylemesek iyi olur.
- Don't you feel anything?
- Bir şey hissetmiyor musun?
- Nobody saw or heard anything.
- Kimse bir şey görmedi ya da duymadı.
- I'd never seen you do anything that stupid before.
- Daha önce hiç böyle aptalca bir şey yaptığını görmemiştim.
- Do you know anything about Tom?
- Tom hakkında bir şey biliyor musunuz?
- Tom hardly ate anything.
- Tom zar zor bir şey yedi.
- Sami didn't know anything at all about Layla's past.
- Sami, Leyla'nın geçmişi hakkında hiç bir şey bilmiyordu.
- You can't get anything for nothing.
- Hiçbir zaman karşılıksız bir şey elde edemezsiniz.
- Let us know if you need anything.
- Bir şeye ihtiyacın olursa bize bildir.
- Is there anything you can't do, Tom?
- Yapamayacağın bir şey var mı, Tom?
- Feel free to call if you need anything.
- Bir şeye ihtiyacınız olursa aramaya çekinmeyin.
- Can you see anything?
- Bir şey görebiliyor musun?
- Can anyone report anything good?
- İyi bir şey bildiren var mı?
- I don't think I should buy anything else.
- Başka bir şey almam gerektiğini sanmıyorum.
- Tom said that he didn't know anything about that.
- Tom bu konuda bir şey bilmediğini söyledi.
- I never said anything like that.
- Ben asla böyle bir şey demedim.
- I do not know anything about him.
- Onun hakkında bir şey bilmiyorum.
- Is there anything I can help with?
- Yardım edebileceğim bir şey var mı?
- The police were unable to get anything out of the woman.
- Polis, kadından bir şey alamadı.
- Tom didn't offer me anything to drink.
- Tom bana içecek bir şey teklif etmedi.
- I refuse to say anything about that.
- Bunun hakkında bir şey söylemeyi reddediyorum.
- Is there anything you want me to get for you?
- Senin için almamı istediğin bir şey var mı?
- Did you notice anything out of the ordinary?
- Sıra dışı bir şey fark ettiniz mi?
- Is there anything you need to tell me?
- Bana söylemen gereken bir şey var mı?
- Did you notice anything suspicious?
- Şüpheli bir şey fark ettin mi?
- Is there anything Tom can't do?
- Tom'un yapamayacağı bir şey var mı?
- I don't think you need to tell Tom anything about what happened.
- Olanlar hakkında Tom'a bir şey söylemen gerektiğini sanmıyorum.
- Tom didn't need to say anything else.
- Tom'un başka bir şey söylemesine gerek yoktu.
- I'm pretty sure Tom won't do anything crazy.
- Tom'un çılgınca bir şey yapmayacağından eminim.
- Can't you tell us anything else?
- Bize başka bir şey söyleyemez misin?
- Tom begged Mary not to say anything to his parents.
- Tom Mary'ye ailesine bir şey söylememesi için yalvardı.
- Tom said he didn't want to do anything with Mary.
- Tom, Mary ile bir şey yapmak istemediğini söyledi.
- Make sure he doesn't do anything stupid.
- Aptalca bir şey yapmadığından emin ol.
- Don't say anything to anyone.
- Kimseye bir şey söylemeyin.
- Do you know anything?
- Bir şey biliyor musun?
- Tom won't tell you anything.
- Tom sana bir şey söylemeyecek.
- Do you need me to do anything?
- Bir şey yapmamı mı istiyorsun?
- Do you have anything else to say?
- Başka söyleyeceğin bir şey var mı?
- I couldn't think of anything else to say.
- Söyleyecek başka bir şey bulamadım.
- Is there anything you want to tell us?
- Bize söylemek istediğin bir şey var mı?
- I'm not sure Tom did anything.
- Tom'un bir şey yaptığından emin değilim.
- Tom hasn't asked me to do anything.
- Tom benden bir şey yapmamı istemedi.
- If anything happens, call me.
- Bir şey olursa beni ara.
- Is there anything else in the refrigerator?
- Buzdolabında başka bir şey var mı?
- I didn't mean anything by that.
- Ben bir şey demek istemedim.
- Have you ever stolen anything?
- Hiç bir şey çaldın mı?
- Did Tom say anything before he died?
- Tom ölmeden önce bir şey söyledi mi?
- We haven't found anything yet.
- Henüz bir şey bulmadık.
- Don't do anything silly.
- Aptalca bir şey yapma.
- I'm sure Tom won't do anything stupid.
- Tom'un aptalca bir şey yapmayacağından eminim.
- Don't you ever do anything wrong?
- Sen hiç yanlış bir şey yapmaz mısın?
- No one owes me anything.
- Kimse bana bir şey borçlu değil.
- I wonder if there is anything good on TV.
- Televizyonda iyi bir şey var mı merak ediyorum.
- I haven't found anything better yet.
- Henüz daha iyi bir şey bulmadım.
- I didn't have time to do anything else.
- Başka bir şey yapmak için vaktim yoktu.
- Can you do anything to help us?
- Bize yardım etmek için bir şey yapabilir misin?
- There isn't anything to eat.
- Yiyecek bir şey yok.
- I don't intend to help Tom do anything.
- Tom'un bir şey yapmasına yardım etmeye niyetim yok.
- Actually, I didn't know anything about those plans.
- Aslında, o planlar hakkında bir şey bilmiyordum.
- Don't you just have anything else to do?
- Yapacak başka bir şeyin yok mu?
- I should've known better than to buy anything from Tom.
- Tom'dan bir şey almamam gerektiğini bilmeliydim.
- I don't think it's anything to worry about.
- Endişelenecek bir şey olduğunu sanmıyorum.
- Why tell him anything?
- Neden ona bir şey söyleyeyim?
- Believe me, I never did anything wrong.
- İnan bana, asla yanlış bir şey yapmadım.
- Maybe I shouldn't have said anything.
- Belki bir şey söylememeliydim.
- Have you given Tom anything to eat or drink?
- Tom'a yemesi ya da içmesi için bir şey verdin mi?
- I don't know anything about Tom.
- Tom hakkında bir şey bilmiyorum.
- Is Tom taking anything for the pain?
- Tom acı için bir şey alıyor mu?
- Tom didn't expect to find anything.
- Tom bir şey bulmayı beklemiyordu.
- Can we do anything to help them?
- Onlara yardım etmek için bir şey yapabilir miyiz?
- Please don't do anything dangerous.
- Lütfen tehlikeli bir şey yapma.
- Tom said he couldn't find anything to eat.
- Tom yiyecek bir şey bulamadığını söyledi.
- I haven't said anything yet.
- Henüz bir şey söylemedim.
- Tom doesn't want Mary to say anything to John.
- Tom, Mary'nin John'a bir şey söylemesini istemiyor.
- Tom doesn't even have to say anything.
- Tom'un bir şey söylemesine bile gerek yok.
- You know what'll happen if you ever try anything like that again.
- Bir daha böyle bir şeye kalkışırsan ne olacağını biliyorsun.
- Tom would never do anything like that.
- Tom asla böyle bir şey yapmaz.
- Is there anything else I can get for you?
- Sizin için alabileceğim başka bir şey var mı?
- You had better not do anything today.
- Bugün bir şey yapmasan iyi olur.
- Isn't there anything we can do to help?
- Yardım etmek için yapabileceğimiz bir şey yok mu?
- Did I leave anything out?
- Dışarıda bir şey bıraktım mı?
- Is there anything on the floor?
- Yerde bir şey var mı?
- Please don't ask me anything more.
- Lütfen bana daha fazla bir şey sorma.
- Tom didn't know anything about this.
- Tom bununla ilgili bir şey bilmiyormuş.
- Tom doesn't feel like eating anything right now.
- Tom'un canı şimdi bir şey yemek istemiyor.
- Don't you want to tell me anything?
- Bana bir şey söylemek istemiyor musun?
- I don't want to buy anything like that.
- Öyle bir şey almak istemiyorum.
- If there's anything I can do for you, don't hesitate to let me know.
- Sizin için yapabileceğim bir şey varsa, bana söylemekten çekinmeyin.
- Tom denied that he had stolen anything.
- Tom bir şey çaldığını inkar etti.
- Promise me you won't to do anything stupid.
- Aptalca bir şey yapmayacağına dair bana söz ver.
- Have you heard anything?
- Bir şey duydun mu?
- Do you want to tell me anything about Tom?
- Bana Tom hakkında bir şey söylemek ister misin?
- Is there anything I can do for you before I leave?
- Gitmeden önce senin için yapabileceğim bir şey var mı?
- I don't want to do anything tonight.
- Bu gece bir şey yapmak istemiyorum.
- Please don't make us do anything else.
- Lütfen bize başka bir şey yaptırmayın.
- Did Tom say anything about me?
- Tom benim hakkımda bir şey söyledi mi?
- I didn't see anything out of the ordinary.
- Sıra dışı bir şey görmedim.
- We can't find anything wrong.
- Yanlış bir şey bulamıyoruz.
- I didn't see anything new.
- Yeni bir şey görmedim.
- Tom didn't seem to know anything about Mary's past.
- Tom Mary'nin geçmişi hakkında bir şey biliyor gibi görünmüyordu..
- Tom said he had never seen anything like that before.
- Tom, daha önce böyle bir şey görmemiş olduğunu söyledi.
- Do you have anything to drink?
- İçecek bir şeyiniz var mı?
- Tom didn't have to pay for anything.
- Tom bir şey için ödeme yapmak zorunda değildi.
- We shouldn't tell him anything.
- Ona bir şey söylememeliyiz.
- Tom didn't write anything.
- Tom bir şey yazmadı.
- Tom never seems to like anything I do.
- Tom asla yaptığım bir şeyden hoşlanıyor gibi görünmüyor.
- Please let me know if you need anything.
- Bir şeye ihtiyacınız olursa lütfen bana haber verin.
- Do you want to drink anything?
- Bir şey içmek ister misin?
- Didn't Tom tell you anything about that?
- Tom sana bu konuda bir şey demedi mi?
- Is there anything else I need to take care of?
- Dikkat etmem gereken başka bir şey var mı?
- Tom doesn't need to keep anything.
- Tom'un bir şey saklamasına gerek yok.
- Nobody could tell us anything.
- Kimse bize bir şey söyleyemedi.
- You wouldn't have to say anything.
- Bir şey söylemene gerek yok.
- When have they ever done anything for me?
- Onlar ne zaman benim için bir şey yaptı?
- Tom doesn't want to do anything that will upset Mary.
- Tom, Mary'yi üzecek bir şey yapmak istemiyor.
- Is there anything else you would like me to buy for you?
- Senin için almamı istediğiniz başka bir şey var mı?
- Tom didn't say anything about how the party went.
- Tom partinin nasıl geçtiği hakkında bir şey söylemedi.
- Have you eaten anything at all today?
- Bugün bir şey yedin mi?
- I don't suppose you know anything about this.
- Bunun hakkında bir şey bildiğini sanmıyorum.
- I'd never forgive myself if anything happened to Tom.
- Tom'a bir şey olursa kendimi asla affetmem.
- I didn't find anything better.
- Ben daha iyi bir şey bulmadım.
- Would you like us to bring anything to the dinner?
- Akşam yemeğine bir şey getirmemizi ister misiniz?
- Is there anything we can do?
- Yapabileceğimiz bir şey var mı?
- Tom didn't even want to eat anything.
- Tom bir şey yemek bile istemedi.
- Have you done anything at all?
- Hiç bir şey yaptınız mı?
- I won't say anything to Tom about this.
- Tom'a bu konuda bir şey söylemeyeceğim.
- I can't do anything tonight.
- Bu gece bir şey yapamam.
- Do you have anything in particular you want to know?
- Özellikle bilmek istediğiniz bir şey var mı?
- Is there anything we need to do this morning?
- Bu sabah yapmamız gereken bir şey var mı?
- Aren't you allergic to anything?
- Bir şeye alerjik değil misin?
- I haven't eaten anything since yesterday.
- Dünden beri bir şey yemedim.
- Is there anything else that you need?
- İhtiyacınız olan başka bir şey var mı?
- Let's not do anything that might get us in trouble.
- Başımızı belaya sokacak bir şey yapmayalım.
- Don't ask for anything more.
- Daha fazla bir şey isteme.
- I'm surprised they didn't have anything to do.
- Yapacak bir şeyleri olmamasına şaşırdım.
- I don't want to do anything that might hurt Tom's feelings.
- Tom'un hislerini incitebilecek bir şey yapmak istemiyorum.
- Tom didn't want to say anything.
- Tom bir şey söylemek istemiyordu.
- Did you get anything from her?
- Ondan bir şey aldın mı?
- Do you folks need anything?
- Bir şeye ihtiyacınız var mı arkadaşlar?
- So, Tom, are you doing anything tonight?
- Tom, bu gece bir şey yapıyor musun?
- Tom isn't able to get Mary to do anything.
- Tom Mary'ye bir şey yaptıramıyor.
- I didn't have anything else to do so I thought I'd make myself useful.
- Yapacak başka bir şeyim yoktu bu yüzden bir işe yarayacağımı düşündüm.
- Is there anything you don't know how to do?
- Nasıl yapacağını bilmediğin bir şey var mı?
- Tom didn't want to do anything that might hurt Mary's feelings.
- Tom, Mary'nin duygularını incitecek bir şey yapmak istemedi.
- Tom won't admit that he's done anything wrong.
- Tom yanlış bir şey yaptığını kabul etmeyecektir.
- Are you sure you didn't hear anything?
- Bir şey duymadığından emin misin?
- Why didn't anybody do anything?
- Neden kimse bir şey yapmadı?
- The kids didn't see anything.
- Çocuklar bir şey görmedi.
- Tom isn't going to let anything happen to Mary.
- Tom, Mary'ye bir şey olmasına izin vermeyecek.
- I can't tell you anything yet.
- Henüz sana bir şey söyleyemem.
- Did Tom buy anything for Mary?
- Tom Mary için bir şey satın aldı mı?
- Tom won't tell me anything.
- Tom bana bir şey söylemeyecek.
- That doesn't mean anything.
- O bir şey ifade etmiyor.
- Tom hasn't done anything so far.
- Tom şu ana kadar bir şey yapmadı.
- Tom warned me not to say anything.
- Tom bir şey söylememem için beni uyardı.
- I would never do anything like that.
- Ben asla böyle bir şey yapmazdım.
- Have you eaten anything today?
- Bugün bir şey yedin mi?
- I'd never do anything like that!
- Asla öyle bir şey yapmazdım!
- Tom doesn't need to pay anything.
- Tom'un bir şey ödemesi gerekmiyor.
- Have you changed anything?
- Bir şeyi değiştirdin mi?
- Tom made me promise not to say anything to Mary.
- Tom Mary'ye bir şey söylememem için bana söz verdirdi.
- Can we get you anything?
- Sana bir şey getirebilir miyiz?
- No one ever tells me anything around here.
- Buralarda hiç kimse bana bir şey söylemiyor.
- I can't say anything about that.
- Bu konuda bir şey söyleyemem.
- Would you know anything about that, Tom?
- Bu konuda bir şey biliyor musun, Tom?
- If anything happens, call me right away.
- Bir şey olursa derhal beni ara.
- I never said anything to my parents.
- Aileme hiç bir şey söylemedim.
- I won't say anything more.
- Daha fazla bir şey söylemeyeceğim.
- Am I interrupting anything?
- Bir şeyi bölüyor muyum?
- Tom didn't have to tell anybody anything.
- Tom kimseye bir şey söylemek zorunda değildi.
- Do you know anything about it?
- Sen bir şey biliyor musun?
- Today, he is not allowed to eat anything sweet.
- Bugün tatlı bir şey yemesine izin yok.
- Is there anything unusual about that?
- Bunda olağandışı bir şey var mı?
- I never do anything stupid.
- Asla aptalca bir şey yapmadım.
- Nobody owes you anything.
- Kimse sana bir şey borçlu değil.
- Are you sure you wouldn't like anything else?
- Başka bir şey istemediğinize emin misiniz?
- Don't you remember anything?
- Bir şey hatırlamıyor musun?
- I never agreed to anything like this.
- Böyle bir şeyi asla kabul etmedim.
- Nobody expected anything from me.
- Kimse benden bir şey beklemiyordu.
- I still do not understand anything.
- Hâlâ hiç bir şey anlamıyorum.
- If you need anything, ask for me.
- Bir şeye ihtiyacınız olursa benden isteyiniz.
- If Tom had seen anything, he would have told us.
- Tom bir şey görseydi bize söylerdi.
- If there's anything you want to do, you should do it if you can.
- Yapmak istediğin bir şey varsa, yapabiliyorsan yapmalısın.
- I hope Tom doesn't do anything stupid.
- Tom'un aptalca bir şey yapmayacağını umuyorum.
- Did Tom say anything to you about that?
- Tom sana bu konuda bir şey söyledi mi?
- We didn't want anything more to eat.
- Yemek için daha fazla bir şey istemedik.
- I don't see anything special.
- Özel bir şey görmüyorum.
- Do not say anything, please, about your consul.
- Lütfen konsolosunuz hakkında bir şey söylemeyin.
- Do you have anything to relieve a headache?
- Baş ağrısını hafifletecek bir şeyin var mı?
- Do you know anything about those people?
- Şu insanlar hakkında bir şey biliyor musun?
- We couldn't find anything.
- Biz bir şey bulamadık.
- Tell me you don't know anything about this.
- Bana bu konuda bir şey bilmediğini söyle.
- Don't do anything stupid while I'm gone.
- Ben yokken aptalca bir şey yapma.
- I'm not going to do anything about it.
- Bu konuda bir şey yapmayacağım.
- Do you have anything to eat?
- Yiyecek bir şeyin var mı?
- Tom didn't say anything else at that time.
- Tom o zaman başka bir şey söylemedi.
- She doesn't want to try anything else.
- Başka bir şey denemek istemiyor.
- Fadil was happy to do anything for Layla.
- Fadıl, Leyla için bir şey yapmaktan mutluydu.
- Don't do anything to attract attention to yourselves.
- Dikkatleri üzerinize çekecek bir şey yapmayın.
- I'm not sure anything happened.
- Bir şey olduğundan emin değilim.
- I'd never do anything so stupid.
- Asla böyle aptalca bir şey yapmazdım.
- Yesterday, I didn't say anything.
- Dün bir şey söylemedim.
- Is there anything that needs to be done?
- Yapılması gereken bir şey var mı?
- Is there anything in particular you want me to do?
- Özellikle yapmamı istediğin bir şey var mı?
- I'm not buying anything else today.
- Bugün başka bir şey satın almıyorum.
- Do you have anything to relieve a headache?
- Baş ağrınızı dindirecek bir şeyiniz var mı?
- If there's anything I can do to help, please just ask.
- Yardım etmek için yapabileceğim bir şey varsa, lütfen sadece iste.
- I didn't eat anything all day, in short, I have the hunger of a wolf.
- Bütün gün bir şey yemedim, kısacası kurt gibi açım.
- Tom said he was just too tired to do anything else.
- Tom başka bir şey yapamayacak kadar yorgun olduğunu söyledi.
- Can I offer you anything else?
- Size başka bir şey ikram edebilir miyim?
- This is the last time I'll ask you to do anything.
- Bu senden son kez bir şey yapmanı isteyişim.
- Did I miss anything good?
- İyi bir şey kaçırdım mı?
- Please tell Tom Mary wasn't doing anything wrong.
- Lütfen Tom'a Mary'nin yanlış bir şey yapmadığını söyleyin.
- Tom says he isn't going to eat anything today.
- Tom bugün bir şey yemeyeceğini söylüyor.
- Tom didn't say anything about himself.
- Tom kendi hakkında bir şey söylemedi.
- No one did anything but dance.
- Kimse dans etmekten başka bir şey yapmadı.
- No one could prove anything.
- Kimse bir şey kanıtlayamaz.
- The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food.
- Adam üç gündür bir şey yememişti, yiyecekten başka bir şey düşünemiyordu.
- I don't want anything bad to happen.
- Kötü bir şey olmasını istemiyorum.
- I'm not setting anything on fire.
- Bir şeyi ateşe vermiyorum.
- Tom refuses to buy anything made of leather.
- Tom deriden yapılmış bir şey satın almayı reddediyor.
- I do not have anything I need to say to Tom.
- Tom'a söylemem gereken bir şey yok.
- Tom still says that he didn't do anything wrong.
- Tom hâlâ yanlış bir şey yapmadığını söylüyor.
- He seldom orders anything new.
- O nadiren yeni bir şey sipariş eder.
- Sami can't do anything right.
- Sami doğru bir şey yapamaz.
- Have you eaten anything?
- Bir şey yedin mi?
- Will anything really change?
- Gerçekten bir şey değişecek mi?
- Don't you ever do anything wrong?
- Hiç yanlış bir şey yapmıyor musun?
- I didn't want to say anything, but I had no choice.
- Bir şey söylemek istemedim ama başka seçeneğim yoktu.
- Do you hear anything?
- Bir şey duydun mu?
- You'll call me if anything happens, right?
- Bir şey olursa beni arayacaksın, değil mi?
- Well, don't you have anything to say?
- Senin söyleyecek bir şeyin yok mu?
- Tom wouldn't let anybody do anything for Mary.
- Tom kimseye Mary için bir şey yapmasına izin vermezdi.
- Did you buy anything for him?
- Ona bir şey aldın mı?
- We don't know anything.
- Biz bir şey bilmiyoruz.
- I don't remember anything happening.
- Bir şey olduğunu hatırlamıyorum.
- I didn't ask about anything else.
- Başka bir şey sormadım.
- I didn't find anything either.
- Ben de bir şey bulmadım.
- Tom doesn't do anything else.
- Tom başka bir şey yapmıyor.
- Nobody knows anything.
- Kimse bir şey bilmiyor.
- Are you looking for anything in particular?
- Özellikle bir şey arıyor musun?
- You don't have to pay me anything.
- Bana bir şey ödemen gerekmiyor.
- No one told us anything.
- Hiç kimse bize bir şey söylemedi.
- Have you ever done anything right?
- Hiç doğru bir şey yaptın mı?
- I don't have anything to declare.
- Bildirecek bir şeyim yok.
- I, too, didn't understand anything.
- Ben de bir şey anlamadım.
- Can we do anything to help her?
- Ona yardım etmek için bir şey yapabilir miyiz?
- I don't want to do anything with Tom.
- Tom ile bir şey yapmak istemiyorum.
- I never meant to say anything.
- Asla bir şey söylemek istemedim.
- They didn't offer me anything to eat.
- Onlar bana yiyecek bir şey ikram etmedi.
- We kept on working for hours without eating anything.
- Biz bir şey yemeden saatlerce çalışmaya devam ettik.
- I wasn't going to do anything.
- Bir şey yapmayacaktım.
- She doesn't do anything else.
- O başka bir şey yapmıyor.
- Can you do anything to help me?
- Bana yardım etmek için bir şey yapabilir misiniz?
- I never did anything important.
- Asla önemli bir şey yapmadım.
- If you hear anything new from him, please let me know about it.
- Ondan yeni bir şey duyarsan, lütfen bana bildir.
- Tom decided not to say anything else.
- Tom başka bir şey söylememeye karar verdi.
- Tom doesn't know anything about computers.
- Tom bilgisayarlar hakkında bir şey bilmiyor.
- Do you have anything in particular you want to know?
- Bilmek istediğin özel bir şey var mı?
- Did Tom say anything to you before he left?
- Tom gitmeden önce sana bir şey söyledi mi?
- I didn't find anything wrong.
- Yanlış bir şey bulmadım.
- I don't need Tom to tell me anything.
- Tom'un bana bir şey söylemesini istemiyorum.
- I haven't yet said anything to Tom about that.
- Bu konuda henüz Tom'a bir şey söylemedim.
- I won't repeat anything you say to me.
- Bana söylediğin hiç bir şeyi tekrarlamayacağım.
- I'm sure Tom won't do anything stupid.
- Tom'un aptalca bir şey yapmayacağına eminim.
- Why tell them anything?
- Neden onlara bir şey söyleyeyim?
- Tom doesn't have to say anything.
- Tom'un bir şey söylemesine gerek yok.
- Does Tom want anything?
- Tom bir şey istiyor mu?
- Don't hesitate to tell me if you need anything.
- Bir şeye ihtiyacın olursa bana söylemekten çekinme.
- Tom doesn't want to say anything.
- Tom bir şey söylemek istemiyor.
- Tom seems reluctant to say anything.
- Tom bir şey söylemeye gönülsüz gibi duruyor.
- She doesn't want to try anything else.
- O başka bir şey denemek istemiyor.
- I thought it was strange that Tom didn't say anything about that.
- Tom'un bu konuda bir şey söylememesinin garip olduğunu düşündüm.
- Can't you do anything to help Tom?
- Tom'a yardım emek için bir şey yapamaz mısın?
- Tom was too scared to say anything.
- Tom bir şey söyleyemeyecek kadar korkmuştu.
- Is there anything special you want?
- İstediğin özel bir şey var mı?
- Have I missed anything?
- Ben bir şey kaçırdım mı?
- Tom didn't hear anything.
- Tom bir şey duymadı.
- I don't think Tom knows anything about farming.
- Tom'un çiftçilik hakkında bir şey bildiğini sanmıyorum.
- Tom nodded without saying anything.
- Tom bir şey söylemeden başı ile onayladı.
- Tom refuses to buy anything made of leather.
- Tom deriden yapılmış bir şey almayı reddediyor.
- Tom didn't notice anything out of the ordinary.
- Tom sıra dışı bir şey fark etmedi.
- I didn't want anything.
- Bir şey istemedim.
- I should never have said anything.
- Asla bir şey söylememeliydim.
- I thought you didn't know anything about lacrosse.
- Lakros hakkında bir şey bilmediğini düşündüm.
- Can we be sure that anything or anyone is conscious?
- Bir şeyin veya birinin bilinçli olduğundan emin olabilir miyiz?
- I didn't demand anything.
- Ben bir şey talep etmedim.
- I'll lend you my textbook if you promise not to write anything in it.
- Ona bir şey yazmamaya söz verirsen ders kitabımı sana gönderirim.
- I haven't yet said anything to Tom about that.
- Tom'a bu konuda henüz bir şey demedim.
- Is there anything you want me to buy for you while I'm at the supermarket?
- Süpermarketteyken sana almamı istediğin bir şey var mı?
- Tom never said anything about this.
- Tom bunun hakkında asla bir şey söylemedi.
- They haven't told me anything yet.
- Bana henüz bir şey söylemediler.
- Has anyone ever told you anything about me?
- Şimdiye kadar biri sana benim hakkımda bir şey söyledi mi?
- You'd better be very sure before you accuse her of anything.
- Onu bir şeyle suçlamadan önce çok emin olsan iyi olur.
- I don't want to do anything right now.
- Şu an bir şey yapmak istemiyorum.
- Do you want anything, Tom?
- Bir şey ister misin, Tom?
- I'll let you know if anything comes up.
- Bir şey olursa, sana bildiririm.
- Do you have anything particular to do on Sunday?
- Pazar günü yapacak özel bir şeyiniz var mı?
- Tom never eats anything between meals.
- Tom öğün aralarında asla bir şey yemez.
- Tom didn't make anything.
- Tom bir şey yapmadı.
- We thought we could do anything.
- Biz bir şey yapabileceğimizi düşündük.
- I don't think that we did anything wrong.
- Yanlış bir şey yaptığımızı sanmıyorum.
- If anything should happen to Tom, I wouldn't forgive myself.
- Tom'a bir şey olursa, kendimi affetmem.
- You haven't told me anything I didn't already know.
- Bana zaten bilmediğim bir şey söylemedin.
- They're reluctant to accept anything new.
- Yeni bir şeyi kabul etmekte isteksizler.
- Tom didn't complain about anything.
- Tom bir şey hakkında şikayet etmedi.
- I don't want you to do anything you're going to regret.
- Üzüleceğin bir şey yapmanı istemiyorum.
- You never do anything wrong.
- Asla yanlış bir şey yapmazsın.
- Tom said he didn't want anything to eat.
- Tom yiyecek bir şey istemediğini söyledi.
- I let Tom do anything he wants to.
- Tom'un istediği bir şeyi yapmasına izin veriyorum.
- I didn't want to do anything else.
- Başka bir şey yapmak istemedim.
- Tom hasn't won anything yet.
- Tom henüz bir şey kazanmadı.
- No one will do anything.
- Hiç kimse bir şey yapmayacak.
- He never gave anything to anybody.
- O kimseye bir şey vermedi.
- Don't hesitate to tell me if there is anything you would like to eat.
- Eğer yemek istediğin bir şey varsa bana söylemeye çekinme.
- Would you expect anything else?
- Başka bir şey bekler misiniz?
- Did you know anything about this?
- Bu konuda bir şey biliyor muydun?
- Are we missing anything else?
- Başka bir şey eksik mi?
- Are you thinking of anything in particular?
- Özellikle bir şey düşünüyor musun?
- I'm not here to buy anything.
- Bir şey almak için burada değilim.
- Tom never does anything for anybody, except for himself.
- Tom kendisi hariç, hiç kimse için asla bir şey yapmaz.
- There's hardly anything left.
- Neredeyse bir şey kalmadı.
- I don't want Tom to think anything's wrong.
- Tom'un yanlış bir şey olduğunu düşünmesini istemiyorum.
- Did you get me anything?
- Bana bir şey aldın mı?
- Anytime you want anything, just let me know.
- Ne zaman bir şey istersen, bana haber ver.
- Are you doing anything special?
- Özel bir şey mi yapıyorsun?
- We can't do anything about that problem at this time.
- Şu anda bu sorunla ilgili bir şey yapamayız.
- Is there anything I can do for you?
- Sizin için yapabileceğim bir şey var mı?
- I don't really know if I can eat anything.
- Bir şey yiyebilir miyim pek bilmiyorum.
- Do you have anything to eat?
- Yiyecek bir şeyiniz var mı?
- I never concealed anything from you.
- Asla senden bir şey gizlemedim.
- Ask me anything!
- Bana bir şey sor!
- Are you getting Tom anything for his birthday?
- Doğum günü için Tom'a bir şey alıyor musun?
- I still don't see anything.
- Hâlâ bir şey görmüyorum.
- Do you need me to do anything?
- Yapmamı istediğiniz bir şey var mı?
- Is there anything you can do about it?
- Bu konuda yapabileceğin bir şey var mı?
- Is there anything wrong?
- Yanlış bir şey mi var?
- Have you ever done anything illegal?
- Hiç yasa dışı bir şey yaptın mı?
- He can't do anything but keep silent.
- Sessiz kalmaktan başka bir şey yapamıyor.
- We can't be sure that anything has happened to Tom.
- Tom'a bir şey olduğundan emin olamayız.
- I didn't give Tom anything.
- Tom'a bir şey vermedim.
- Tom didn't have enough time to do anything else.
- Tom'un başka bir şey yapmak için yeterli zamanı yoktu.
- Tom won't be eating anything else.
- Tom başka bir şey yemeyecek.
- Do you have anything to report?
- Rapor edecek bir şeyiniz var mı?
- Nobody's going to try anything.
- Kimse bir şey denemeye kalkışmayacak.
- Did you see anything suspicious?
- Şüpheli bir şey gördünüz mü?
- Is there anything else you can tell me?
- Bana söyleyebileceğin başka bir şey var mı?
- Let me know before you do anything concerning the clinic.
- Klinikle ilgili bir şey yapmadan önce bana haber ver.
- Don't take anything from anybody.
- Kimseden bir şey almayın.
- Don't buy Tom anything.
- Tom'a bir şey alma.
- I don't want to say anything now.
- Şimdi bir şey söylemek istemiyorum.
- Don't do anything crazy.
- Çılgınca bir şey yapmayın.
- I don't feel anything anymore.
- Artık bir şey hissetmiyorum.
- You can't force me to do anything I don't want to do.
- Beni istemediğim bir şeyi yapmaya zorlayamazsın.
- You can't do anything.
- Sen bir şey yapamazsın.
- I want Tom stopped before he does anything worse.
- Daha kötü bir şey yapmadan önce Tom'un durdurulmasını istiyorum.
- Is there anything to do in this town?
- Bu kasabada yapacak bir şey var mı?
- Tom is a picky eater and seldom tries anything new.
- Tom seçici bir yiyicidir ve nadiren yeni bir şey dener.
- You won't be able to see anything without a flashlight.
- Bir el feneri olmadan bir şey göremeyeceksin.
- Nobody had ever done anything like this before.
- Daha önce hiç kimse böyle bir şey yapmamıştı.
- Do you want me to do anything else?
- Başka bir şey yapmamı ister misin?
- It's hard to tell Tom anything.
- Tom'a bir şey söylemek zor.
- I was just wondering if you'd heard anything from Tom.
- Sadece Tom'dan bir şey duyup duymadığını merak ediyordum.
- I'm too tired to do anything else.
- Başka bir şey yapmak için fazla yorgunum.
- There isn't anything else I can do.
- Yapabileceğim başka bir şey yok.
- She didn't have anything to say to the policeman.
- Polise söyleyecek bir şeyi yoktu.
- Is there anything that worries you right now?
- Şu anda seni endişelendiren bir şey var mı?
- Tom didn't find anything wrong.
- Tom yanlış bir şey bulamadı.
- Don't you dare touch anything.
- Sakın bir şeye dokunayım deme.
- Did anything interesting happen at school today?
- Bugün okulda ilginç bir şey oldu mu?
- How could he see anything in such darkness?
- Böyle karanlıkta nasıl bir şey görebiliyordu?
- Tom isn't likely to buy anything today.
- Tom muhtemelen bugün bir şey satın almayacak.
- Tom didn't say anything worthwhile.
- Tom değerli bir şey söylemedi.
- Did you find anything else?
- Başka bir şey buldunuz mu?
- Is there anything I can help you with?
- Sana yardım edebileceğim bir şey var mı?
- Why didn't you ever say anything?
- Neden hiç bir şey söylemedin?
- It might be too late for us to do anything about that.
- Bu konuda bir şey yapmamız için çok geç olabilir.
- I'll do anything for Tom.
- Tom için bir şey yapacağım.
- Is there anything you can tell us about it?
- Bu konuda bize söyleyebileceğin bir şey var mı?
- Did he tell you anything?
- O size bir şey söyledi mi?
- I want to know as soon as anything happens.
- Bir şey olur olmaz bilmek istiyorum.
- You can't say anything till you know the circumstances.
- Koşulları öğrenene dek bir şey diyemezsiniz.
- You don't have to buy me anything.
- Bana bir şey almak zorunda değilsin.
- Have you found anything?
- Bir şey buldun mu?
- If you do this for me, I'll never ask you to do anything else.
- Bunu benim için yaparsan, senden başka bir şey yapmanı istemem.
- He did not eat anything yesterday.
- Dün bir şey yemedi.
- I don't want anything happening to you.
- Sana bir şey olmasını istemiyorum.
- Did you touch anything?
- Sen bir şeye dokundun mu?
- Tom rang home to see if anyone needed anything at the shop.
- Tom dükkânda bir şeye ihtiyaç olup olmadığını öğrenmek için evi aradı.
- Tom didn't give me anything to eat.
- Tom bana yiyecek bir şey vermedi.
- This doesn't change anything.
- Bu bir şey değiştirmez.
- There's no need for you to pay anything.
- Bir şey ödemenize gerek yok.
- Tom didn't say anything, but I think he was disappointed.
- Tom bir şey söylemedi ama sanırım hayal kırıklığına uğramıştı.
- Tom said we couldn't do anything about it.
- Tom bu konuda bir şey yapamayacağımızı söyledi.
- He hadn't eaten anything the whole day and was hungry.
- O bütün gün bir şey yememişti ve açtı.
- If you see or hear anything, let me know.
- Bir şey görürsen ya da duyarsan bana bildir.
- Is there anything you have to tell me?
- Bana söylemen gereken bir şey var mı?
- No one told us anything.
- Hiç kimse bize bir şey anlatmadı.
- Tell me if there's anything I can do to help.
- Yardım edebileceğim bir şey varsa söyleyin.
- Can you see anything else?
- Başka bir şey görebiliyor musun?
- Do you know anything about fixing computers?
- Bilgisayar tamiri hakkında bir şey biliyor musun?
- Would you like to say anything?
- Bir şey söylemek istiyor musun?
- I can't think of anything that might help.
- İşe yarayacak bir şey düşünemiyorum.
- Has Tom eaten anything?
- Tom bir şey yedi mi?
- Don't do anything I wouldn't do.
- Yapmayacağım bir şeyi yapmayın.
- Tom didn't tell me anything I didn't already know.
- Tom bana zaten bilmediğim bir şey söylemedi.
- Did you say anything to her?
- Ona bir şey söyledin mi?
- Can't anything be done?
- Bir şey yapılamaz mı?
- Tom doesn't need to say anything.
- Tom'un bir şey söylemesine gerek yok.
- Was Tom carrying anything else?
- Tom başka bir şey mi taşıyordu?
- Tom said that he'd never seen anything like this before.
- Tom daha önce asla böyle bir şey görmediğini söyledi.
- I felt like I could do anything.
- Bir şey yapabileceğim gibi hissettim.
- Does she know anything?
- O bir şey biliyor mu?
- I'll ask around and see if anyone knows anything about what happened.
- Etrafa sorup olanlarla ilgili bir şey bilen var mı diye bakacağım.
- I'm not making you do anything.
- Sana bir şey yaptırmıyorum.
- I don't know anything about that.
- Ben o konuda bir şey bilmiyorum.
- Was there anything wrong with the car?
- Araba ile ilgili yanlış bir şey var mıydı?
- Tom hasn't done anything yet.
- Tom henüz bir şey yapmadı.
- Tom doesn't owe anybody anything.
- Tom kimseye bir şey borçlu değil.
- I'll take anything.
- Bir şey alacağım.
- Tom has never given anything to anyone.
- Tom hiç kimseye bir şey vermedi.
- Tom won't be able to tell you anything.
- Tom sana bir şey söyleyemeyecek.
- We haven't heard anything from them yet.
- Onlardan henüz bir şey duymadık.
Show More (1113)
|
2 |
anything |
hiçbir şey |
pron. |
|
- This does not solve anything for the, mostly small, companies, since the required tests are too costly.
- Gerekli testler çok maliyetli olduğu için bu, çoğunlukla küçük şirketler için hiçbir şeyi çözmüyor.
- It will not do anything to take the Iraqi people off the breadline.
- Irak halkını ekmek kuyruğundan çıkarmak için hiçbir şey yapmayacaktır.
- We can therefore choose to be pessimists and not do anything at all.
- Bu nedenle kötümser olmayı ve hiçbir şey yapmamayı seçebiliriz.
- Because of the noise from the loudspeaker, we cannot hear anything.
- Hoparlörden gelen gürültü nedeniyle hiçbir şey duyamıyoruz.
- There is nothing secret about anything at all.
- Gizli saklı hiçbir şey yok.
- That is why Europe had hardly anything to offer to the G77 countries.
- Bu nedenle Avrupa'nın G77 ülkelerine sunabileceği neredeyse hiçbir şey yoktur.
- We cannot launch anything in today's world without making a new acronym.
- Günümüz dünyasında yeni bir kısaltma yapmadan hiçbir şeyi başlatamayız.
- I will neither confirm nor deny anything in this matter.
- Bu konuda hiçbir şeyi ne doğrulayacağım ne de yalanlayacağım.
- We could neither add nor subtract anything.
- Hiçbir şey ekleyemiyor ya da çıkaramıyoruz.
- That makes us feel good but does not actually change anything.
- Bu bizi iyi hissettiriyor ama aslında hiçbir şeyi değiştirmiyor.
- We are not liberalising anything here.
- Burada hiçbir şeyi serbestleştirmiyoruz.
- We should not let anything stop us from reaching that goal.
- Hiçbir şeyin bizi bu hedefe ulaşmaktan alıkoymasına izin vermemeliyiz.
- These are crucial, major priorities, but, clearly, we cannot guarantee anything in addition to them.
- Bunlar çok önemli, büyük öncelikler, ancak bunlara ek olarak hiçbir şeyi garanti edemeyeceğimiz de açık.
- We do not know anything about the infection channels.
- Enfeksiyon kanalları hakkında hiçbir şey bilmiyoruz.
- You always need to consider what would happen if we cannot achieve anything and the Constitutional Treaty fails.
- Her zaman, hiçbir şey elde edemezsek ve Anayasal Antlaşma başarısız olursa ne olacağını düşünmeniz gerekir.
- Anything else will not work, but instead create suspicion.
- Bunun dışındaki hiçbir şey işe yaramayacak, aksine şüphe yaratacaktır.
- This is something that will not unravel anything, nor will it upset balances in the final outcome.
- Bu, hiçbir şeyi çözmeyecek ya da nihai sonuçtaki dengeleri bozmayacak bir şeydir.
- I would not want to change or spare anything in achieving this.
- Bunu başarırken hiçbir şeyi değiştirmek ya da esirgemek istemem.
- This is a major problem for countries like Ireland that have not done anything about their waste problem.
- Bu, İrlanda gibi atık sorunu konusunda hiçbir şey yapmayan ülkeler için büyük bir sorundur.
- That is why Europe had hardly anything to offer to the G77 countries.
- İşte bu yüzden Avrupa'nın G77 ülkelerine sunabileceği neredeyse hiçbir şey yoktu.
- Moreover, it would not solve anything.
- Ayrıca bu hiçbir şeyi çözmeyecektir.
- I will not add anything regarding agriculture.
- Tarımla ilgili hiçbir şey eklemeyeceğim.
- If I have understood correctly, you have not said anything about this.
- Eğer doğru anladıysam, bu konuda hiçbir şey söylemediniz.
- However, we attach importance to the conclusion that this report should not automatically be the start of anything.
- Ancak, bu raporun otomatik olarak hiçbir şeyin başlangıcı olmaması gerektiği sonucuna önem veriyoruz.
- I almost fear that the answer is yes, because you did not say anything about this.
- Cevabın evet olmasından neredeyse korkuyorum, çünkü bu konuda hiçbir şey söylemediniz.
- They might satisfy us intellectually, but they do not solve anything.
- Bizi entelektüel olarak tatmin edebilirler, ancak hiçbir şeyi çözmezler.
- Moreover, the Union in its current form has hardly said anything about this highly sensitive issue.
- Ayrıca Birlik mevcut haliyle bu son derece hassas konu hakkında neredeyse hiçbir şey söylememiştir.
- We are not giving anything away here.
- Burada hiçbir şeyi ele vermiyoruz.
- What has happened, has happened, and I cannot do anything about it.
- Olan oldu ve ben bu konuda hiçbir şey yapamıyorum.
- I have always been taught that you must always tell your friends the truth, that you must not withhold anything.
- Bana her zaman arkadaşlarına doğruyu söylemen gerektiği, hiçbir şeyi saklamaman gerektiği öğretildi.
- There is the risk that the failure of the Kyoto Protocol will be used as an excuse for not having to do anything.
- Kyoto Protokolü'nün başarısızlığının hiçbir şey yapmamak için bir bahane olarak kullanılması riski vardır.
- Otherwise we will essentially only have lost ground during the unofficial negotiations, and not gained anything at all.
- Aksi takdirde gayri resmi müzakereler sırasında sadece zemin kaybetmiş ve hiçbir şey kazanmamış olacağız.
- Postponing discharge until October would not change anything.
- Tahliyenin Ekim ayına ertelenmesi hiçbir şeyi değiştirmeyecektir.
- The charge that the EU makes great promises but never really gets anything done will not stick any more.
- AB'nin büyük vaatlerde bulunduğu ancak hiçbir şeyi gerçekten yapmadığı suçlaması artık geçerli olmayacaktır.
- It does not commit you to anything.
- Sizi hiçbir şeyle yükümlü kılmaz.
- What, moreover, will happen if the weapons inspectors really and truly do not find anything?
- Dahası, silah denetçileri gerçekten ve gerçekten hiçbir şey bulamazlarsa ne olacak?
- If truth be told, the European Parliament has never negotiated anything in the way of progress.
- Doğruyu söylemek gerekirse, Avrupa Parlamentosu ilerleme yolunda hiçbir şeyi müzakere etmemiştir.
- It may well be that we cannot do anything about it.
- Bu konuda hiçbir şey yapamıyor olabiliriz.
- They might satisfy us intellectually, but they do not solve anything.
- Bizi entelektüel olarak tatmin edebilirler ama hiçbir şeyi çözmezler.
- We will not achieve anything that way.
- Bu şekilde hiçbir şey elde edemeyiz.
- Anything short of qualified majority voting will not be a solution.
- Nitelikli çoğunluk oylaması dışında hiçbir şey çözüm olmayacaktır.
- You can say it, but it does not change anything.
- Bunu söyleyebilirsiniz ama bu hiçbir şeyi değiştirmez.
- These are crucial, major priorities, but, clearly, we cannot guarantee anything in addition to them.
- Bunlar çok önemli, büyük öncelikler ancak bunlara ek olarak hiçbir şeyi garanti edemeyeceğimiz de açık.
- Otherwise we will essentially only have lost ground during the unofficial negotiations, and not gained anything at all.
- Aksi takdirde, esasen gayri resmi müzakerelerde avantajımızı yitirdiğimizle kalacağız ve hiçbir şey kazanamayacağız.
- It will not do anything to take the Iraqi people off the breadline.
- Irak halkını ekmek kuyruğundan kurtarmak için hiçbir şey yapmayacaktır.
- The authorities in France are not doing anything; the Commission is not taking action.
- Fransa'daki yetkililer hiçbir şey yapmıyor; Komisyon da harekete geçmiyor.
- Anything going beyond that will not be accepted.
- Bunun ötesine geçen hiçbir şey kabul edilmeyecektir.
- In this case, would it be better not to do anything?
- Bu durumda, hiçbir şey yapmamak daha mı iyi olur?
- Without forgiving or forgetting anything, I would prefer to concentrate on three questions.
- Hiçbir şeyi affetmeden ya da unutmadan, üç soru üzerinde yoğunlaşmayı tercih ediyorum.
- We are not negotiating anything with Russia that affects the sovereignty of Lithuania, our future Member State.
- Rusya ile gelecekteki Üye Devletimiz olan Litvanya'nın egemenliğini etkileyecek hiçbir şeyi müzakere etmiyoruz.
- I wouldn't joke about anything else that happens here tonight.
- Bu gece burada olacak başka hiçbir şey hakkında şaka yapmam.
- Don't eat or drink anything offered by someone else.
- Başkasının ikram ettiği hiçbir şeyi yiyip içmeyin.
- The whole time you were together, he never asked you for anything?
- Birlikte olduğunuz süre boyunca sizden hiçbir şey mi istemedi?
- Maitreya didn't know anything about these things before then.
- Maitreya o zamana kadar bu şeyler hakkında hiçbir şey bilmiyordu.
- Don't tell her anything except the absolute truth.
- Ona mutlak hakikat dışında hiçbir şey söyleme.
- Don't tell her anything except the absolute truth.
- Ona mutlak gerçek dışında hiçbir şey söyleme.
- And it's all evidence, so don't touch anything.
- Ve bunların hepsi delil, o yüzden hiçbir şeye dokunmayın.
- The one that sat in the chair did not say anything to me.
- Sandalyede oturan bana hiçbir şey söylemedi.
- Don't eat or drink anything offered by someone else.
- Başkası tarafından sunulan hiçbir şeyi yemeyin veya içmeyin.
- The whole time you were together, he never asked you for anything?
- Beraber olduğunuz onca zaman boyunca senden hiçbir şey istemedi mi?
- Unfortunately, we don't know anything about one another.
- Ne yazık ki birbirimiz hakkında hiçbir şey bilmiyoruz.
- I wouldn't joke about anything else that happens here tonight.
- Bu gece burada olan başka hiçbir şey hakkında şaka yapmam.
- You're trying to do everything at once and not finishing anything.
- Her şeyi aynı anda yapmaya çalışıyorsun ve hiçbir şeyi bitiremiyorsun.
- Tom didn't make anything.
- Tom hiçbir şey yapmadı.
- Tom didn't get anything done today.
- Tom bugün hiçbir şey yapmadı.
- I don't do anything on Mondays.
- Pazartesi günleri hiçbir şey yapmıyorum.
- So far, Tom hasn't done anything.
- Şimdiye kadar, Tom hiçbir şey yapmadı.
- Layla didn't know anything about this.
- Leyla bunun hakkında hiçbir şey bilmiyordu.
- They didn't say anything.
- Hiçbir şey söylemediler.
- I don't know anything!
- Ben hiçbir şey bilmiyorum!
- So far, Tom hasn't done anything.
- Şimdiye kadar Tom hiçbir şey yapmadı.
- We won't change anything.
- Biz hiçbir şey değiştirmeyeceğiz.
- I don't know anything about potatoes.
- Patatesler hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- Aren't you afraid of anything?
- Hiçbir şeyden korkmuyor musun?
- In fact, I don't want to know anything.
- Aslında, hiçbir şey bilmek istemiyorum.
- It doesn't look like anything to me.
- Bana hiçbir şey gibi görünmüyor.
- Tom isn't selling anything.
- Tom hiçbir şey satmıyor.
- It's so foggy that I can't see anything.
- Hava o kadar sisli ki hiçbir şey göremiyorum.
- She forgot everything and can't remember anything.
- O her şeyi unuttu ve hiçbir şeyi hatırlayamıyor.
- Tom didn't tell Mary anything at all about his plan.
- Tom planı hakkında Mary'ye hiçbir şey söylemedi.
- Don't tell Tom anything about us.
- Tom'a bizim hakkımızda hiçbir şey söyleme.
- I wasn't looking for anything.
- Hiçbir şey aramıyordum.
- Tom won't accomplish anything.
- Tom hiçbir şeyi başaramayacak.
- I haven't been able to find out anything about it.
- Bu konuda hiçbir şey bulamadım.
- It wasn't my place to say anything.
- Bana hiçbir şey söylemek düştü.
- I don't think anything is missing.
- Hiçbir şeyin eksik olduğunu sanmıyorum.
- No one was interested in anything I had to say.
- Kimse söyleyeceğim hiçbir şeyle ilgilenmiyordu.
- I can't see anything with my right eye.
- Sağ gözümle hiçbir şey göremiyorum.
- Tom didn't mention anything about that.
- Tom bu konuda hiçbir şey söylemedi.
- Tom said he wouldn't do anything about it.
- Tom bunun hakkında hiçbir şey yapmayacağını söyledi.
- Why can he never do anything?
- Neden hiçbir şey yapamıyor?
- Tom didn't admit to anything.
- Tom hiçbir şeyi itiraf etmedi.
- I can't see anything from here.
- Buradan hiçbir şey göremiyorum.
- I can't write anything at all.
- Hiçbir şey yazamıyorum.
- You're not interrupting anything.
- Hiçbir şeyi bölmüyorsun.
- Mary didn't say anything, but she disapproved with her eyebrows.
- Mary hiçbir şey söylemedi ama kaşlarını kaldırarak reddetti.
- I didn't give him anything.
- Ona hiçbir şey vermedim.
- We weren't doing anything!
- Biz hiçbir şey yapmıyorduk!
- Tom told me not to tell you anything.
- Tom sana hiçbir şey söylemememi söyledi.
- They didn't suspect anything.
- Hiçbir şeyden şüphelenmediler.
- You never said anything about this before.
- Daha önce bunun hakkında hiçbir şey söylemedin.
- Tom hasn't said anything.
- Tom hiçbir şey demedi.
- If you don't know anything about computers, you're really behind the times.
- Eğer bilgisayarlar hakkında hiçbir şey bilmiyorsanız, gerçekten çağın gerisinde kalmışsınız demektir.
- I didn't do anything to him.
- Ona hiçbir şey yapmadım.
- I don't know anything about how to play golf.
- Nasıl golf oynanacağı hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- We don't censor anything.
- Biz hiçbir şeyi sansürlemiyoruz.
- I didn't tell him anything.
- Ona hiçbir şey söylemedim.
- They may not know anything about this.
- Bu konuda hiçbir şey bilmiyor olabilirler.
- I can't see anything!
- Hiçbir şey göremiyorum!
- Tom's suicide doesn't change anything.
- Tom'un intiharı hiçbir şeyi değiştirmez.
- I don't have to do anything.
- Hiçbir şey yapmak zorunda değilim.
- Tom hasn't told me anything.
- Tom bana hiçbir şey söylemedi.
- I gave you explicit instructions not to touch anything.
- Ben sana hiçbir şeye dokunmaman için açık talimatlar vermiştim.
- Tom never does anything Mary asks him to do.
- Tom, Mary'nin ondan yapmasını istediği hiçbir şeyi yapmadı.
- We didn't see anything.
- Hiçbir şey görmedik.
- I barely know anything about you.
- Neredeyse senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- I never forget anything.
- Ben hiçbir şeyi unutmam.
- I'm not setting anything on fire.
- Hiçbir şeyi ateşe vermiyorum.
- Those who cannot change their minds cannot change anything.
- Fikirlerini değiştiremeyenler hiçbir şeyi değiştiremezler.
- I shouldn't say anything.
- Hiçbir şey söylememeliyim.
- I didn't do anything with Tom.
- Tom'a hiçbir şey yapmadım.
- I can't do anything by myself.
- Ben tek başıma hiçbir şey yapamam.
- Tom isn't doing anything, is he?
- Tom hiçbir şey yapmıyor, değil mi?
- Tom couldn't do anything he had to do.
- Tom yapması gereken hiçbir şeyi yapamadı.
- I don't remember anything about them.
- Onlar hakkında hiçbir şey hatırlamıyorum.
- Today we can't get anything without money.
- Bugün para olmadan hiçbir şey alamayız.
- I didn't have anything to eat.
- Benim yiyecek hiçbir şeyim yoktu.
- Tom won't be able to prove anything.
- Tom hiçbir şeyi kanıtlayamayacak.
- We shouldn't tell Tom anything.
- Tom'a hiçbir şey söylememeliyiz.
- The truth is that I don't know anything about it.
- Gerçek şu ki, bu konuda hiçbir şey bilmiyorum.
- Tom didn't write anything.
- Tom hiçbir şey yazmadı.
- I can't tell my parents anything.
- Ben aileme hiçbir şey söyleyemem.
- I don't sense anything.
- Hiçbir şey hissetmiyorum.
- I was really ill and didn't eat anything.
- Çok hastaydım ve hiçbir şey yemedim.
- We really didn't know anything.
- Gerçekten hiçbir şey bilmiyorduk.
- Nancy can't decide anything for herself.
- Nancy, kendi başına hiçbir şeye karar veremez.
- I promised I wouldn't say anything.
- Hiçbir şey söylemeyeceğime söz verdim.
- Tom doesn't have to tell me anything he doesn't want to.
- Tom bana istemediği hiçbir şeyi söylemek zorunda değil.
- You can never really know anything.
- Hiçbir şeyi gerçekten bilemezsiniz.
- He doesn't miss anything.
- O hiçbir şey kaçırmıyor.
- Tom says he doesn't know anything about Mary.
- Tom, Mary hakkında hiçbir şey bilmediğini söylüyor.
- Today, I don't feel like doing anything.
- Bugün canım hiçbir şey yapmak istemiyor.
- If you're captured, don't say anything.
- Eğer yakalanırsan, hiçbir şey söyleme.
- We haven't really done anything.
- Gerçekten hiçbir şey yapmadık.
- Tom didn't want to tell Mary anything about himself.
- Tom, Mary'ye kendi hakkında hiçbir şey söylemek istemedi.
- Yes, I understand, but we can't do anything about it.
- Evet, anlıyorum ama biz o konuda hiçbir şey yapamayız.
- Sami hasn't done anything.
- Sami hiçbir şey yapmadı.
- Apart from some fruit, he hasn't eaten anything.
- Biraz meyve dışında hiçbir şey yemedi.
- Don't say anything unless it's important.
- Önemli olmadıkça hiçbir şey söyleme.
- I can't offer you anything in return.
- Karşılığında hiçbir şey teklif edemem.
- I promise I won't damage anything.
- Hiçbir şeye zarar vermeyeceğime söz veriyorum.
- I didn't find anything I wanted.
- Ben istediğim hiçbir şeyi bulamadım.
- I don't know anything about potatoes.
- Patates hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- Sami didn't know anything at all about Layla's past.
- Sami, Layla'nın geçmişi hakkında hiçbir şey bilmiyordu.
- You don't owe them anything.
- Onlara hiçbir şey borçlu değilsiniz.
- No one bought anything Tom was trying to sell.
- Tom'un satmaya çalıştığı hiçbir şeyi kimse almadı.
- I didn't say anything to him.
- Ona hiçbir şey söylemedim.
- Sami can't tell you anything.
- Sami size hiçbir şey söyleyemez.
- The suitcase is packed and I cannot add anything.
- Bavul dolu ve hiçbir şey ekleyemem.
- In this kind of heat, I just don't feel like doing anything.
- Bu sıcakta canım hiçbir şey yapmak istemiyor.
- You don't need to worry about anything.
- Hiçbir şey için endişelenmene gerek yok.
- You keep telling me that I can't do anything.
- Bana hiçbir şey yapamayacağımı söyleyip duruyorsun.
- I never had to order Tom to do anything.
- Tom'a hiçbir şey yapmasını emretmek zorunda kalmadım.
- She doesn't like to leave anything unfinished.
- Hiçbir şeyi tamamlamadan bırakmayı sevmez.
- Tom was unable to get Mary to do anything.
- Tom, Mary'ye hiçbir şey yaptıramadı.
- I'm not in charge of anything.
- Hiçbir şeyden sorumlu değilim.
- Tom can't tell Mary anything.
- Tom, Mary'ye hiçbir şey anlatamaz.
- Tom doesn't owe me anything.
- Tom bana hiçbir şey borçlu değildir.
- We're not going to do anything today.
- Bugün hiçbir şey yapmayacağız.
- I'm not signing anything.
- Hiçbir şey imzalamıyorum.
- Tom hasn't been accused of anything.
- Tom hiçbir şeyle suçlanmadı.
- We don't control anything.
- Hiçbir şeyi kontrol etmeyiz.
- Tom's never won anything in his life.
- Tom hayatında hiçbir şey kazanmadı.
- There really wasn't anything that doctors could do to Layla.
- Gerçekten doktorların Leyla için yapabilecekleri hiçbir şey yoktu.
- Tom had no intention of doing anything he didn't want to do.
- Tom'un yapmak istemediği hiçbir şeyi yapmaya niyeti yoktu.
- Tom couldn't remember anything.
- Tom hiçbir şey hatırlamıyordu.
- I'd never do anything to hurt you.
- Seni incitecek hiçbir şey yapmazdım.
- You never said anything.
- Sen hiçbir şey söylemedin.
- If you don't go to school, then you won't learn anything.
- Okula gitmezsen, hiçbir şey öğrenemezsin.
- They won't find anything.
- Hiçbir şey bulamayacaklar.
- Tom won't tell you anything.
- Tom sana hiçbir şey söylemeyecek.
- Tom and Mary weren't able to do anything.
- Tom ve Mary hiçbir şey yapamadılar.
- Tom wished he hadn't told Mary anything.
- Tom, Mary'e hiçbir şey söylememiş olmayı diledi.
- Tom never complained about anything.
- Tom hiçbir şeyden şikayet etmedi.
- He hadn't eaten anything the whole day and was hungry.
- Bütün gün hiçbir şey yememişti ve çok acıkmıştı.
- You don't have to do anything you don't want to.
- İstemediğin hiçbir şeyi yapmak zorunda değilsin.
- Maybe I shouldn't have said anything.
- Belki de hiçbir şey dememeliydim.
- I don't remember anything happening.
- Hiçbir şey olduğunu hatırlamıyorum.
- They didn't see anything.
- Hiçbir şey görmediler.
- Tom didn't say anything about what happened.
- Tom olanlar hakkında hiçbir şey söylemedi.
- I do not know anything about him.
- Onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- I've never been more certain of anything in my life.
- Hayatımda hiçbir şeyden bu kadar emin olmadım.
- He never gets anything for his birthday.
- Doğum günü için hiçbir şey almaz.
- Don't tamper with anything else.
- Başka hiçbir şeyi kurcalama.
- Tom has barely said anything to me in the last three weeks.
- Tom son üç hafta içinde neredeyse bana hiçbir şey söylemedi.
- I can't understand anything that foreigner says.
- O yabancının söylediği hiçbir şeyi anlayamıyorum.
- Tom didn't buy anything at that store because he thought the prices were too high.
- Tom o mağazadan hiçbir şey almadı çünkü fiyatların çok yüksek olduğunu düşünüyordu.
- Tom didn't say anything to me about that.
- Tom bana bu konuda hiçbir şey söylemedi.
- Since I'm unemployed, I can't save up anything.
- İşsiz olduğum için hiçbir şey biriktiremiyorum.
- He isn't working on anything.
- O hiçbir şey üzerinde çalışmıyor.
- I didn't feel anything.
- Hiçbir şey hissetmedim.
- Tom said that he didn't know anything about that.
- Tom o konuda hiçbir şey bilmediğini söyledi.
- Tom said he didn't feel anything.
- Tom hiçbir şey hissetmediğini söyledi.
- Tom said he didn't want to do anything with Mary.
- Tom, Mary ile hiçbir şey yapmak istemediğini söyledi.
- I wouldn't miss your party for anything.
- Partinizi hiçbir şey için kaçırmazdım.
- We didn't take anything home.
- Eve hiçbir şey götürmedik.
- Tom hasn't done anything yet.
- Tom henüz hiçbir şey yapmadı.
- It would've been better not to say anything.
- Hiçbir şey söylememek daha iyi olurdu.
- Don't expect anything to change.
- Hiçbir şeyin değişmesini beklemeyin.
- You don't owe her anything.
- Ona hiçbir şey borçlu değilsin.
- Your insisting won't change anything.
- Israrcı olmanız hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- I'm not scared of anything.
- Hiçbir şeyden korkmuyorum.
- If you tell the truth, you don't have to remember anything.
- Eğer doğruyu söylersen, hiçbir şey hatırlamak zorunda kalmazsın.
- Tom didn't say anything about where he'd come from.
- Tom, nereden geldiği hakkında hiçbir şey söylemedi.
- If you look closely, you don't see anything.
- Yakından bakarsan hiçbir şey görmezsin.
- You hardly ate anything.
- Neredeyse hiçbir şey yemedin.
- Tom knew that Mary was likely to not do anything he suggested.
- Tom, Mary'nin önerdiği hiçbir şeyi yapmayacağını biliyordu.
- I don't like anything here.
- Buradaki hiçbir şey hoşuma gitmiyor.
- I told Tom he didn't have to do anything he didn't want to.
- Tom'a istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmadığını söyledim.
- I didn't eat anything.
- Hiçbir şey yemedim.
- Tom probably won't eat anything.
- Tom muhtemelen hiçbir şey yemeyecek.
- Tom doesn't know anything about opera.
- Tom opera hakkında hiçbir şey bilmiyor.
- I didn't admit anything.
- Hiçbir şey itiraf etmedim.
- I don't know anything anymore.
- Artık hiçbir şey bilmiyorum.
- I can't ever do anything to please Tom.
- Tom'u memnun etmek için hiçbir şey yapamam.
- We're not burning anything.
- Hiçbir şeyi yakmıyoruz.
- Tom hasn't complained about anything.
- Tom hiçbir şeyden şikayet etmedi.
- I can't confirm anything at this time.
- Şu anda hiçbir şeyi doğrulayamam.
- I haven't had anything to eat for three days other than a stale sandwich, a rotten apple, and some spoiled yogurt.
- Üç gündür, bayat bir sandviç, çürük bir elma ve biraz bozuk yoğurt dışında hiçbir şey yemedim.
- Sami didn't do anything.
- Sami hiçbir şey yapmadı.
- You didn't write anything.
- Hiçbir şey yazmamışsın.
- I haven't heard anything.
- Hiçbir şey duymadım.
- Tom doesn't miss anything, does he?
- Tom hiçbir şeyi kaçırmıyor, değil mi?
- I've never been so sure of anything in my life.
- Hayatımda hiçbir şeyden bu kadar emin olmadım.
- Tom wouldn't do anything to help Mary.
- Tom, Mary'ye yardım etmek için hiçbir şey yapmazdı.
- Tom isn't going to tell us anything.
- Tom bize hiçbir şey söylemeyecek.
- I haven't done anything so far.
- Şimdiye kadar hiçbir şey yapmadım.
- He can't see anything without glasses.
- Gözlüksüz hiçbir şey göremiyor.
- You won't solve anything by crying.
- Ağlayarak hiçbir şeyi çözemezsin.
- In the mornings I'm very lazy and don't want to do anything.
- Sabahları çok tembelim ve hiçbir şey yapmak istemiyorum.
- If you don't do anything about it, the party will be a flop.
- Eğer bu konuda hiçbir şey yapmazsan, parti bir fiyasko olacak.
- It doesn't mean anything!
- Bu hiçbir şey ifade etmiyor!
- Sami didn't say anything.
- Sami hiçbir şey söylemedi.
- She didn't have a clue about anything.
- Hiçbir şey hakkında en ufak bir fikri yoktu.
- No, we didn't bring anything.
- Hayır, hiçbir şey getirmedik.
- I couldn't see anything.
- Hiçbir şey göremedim.
- I've never won anything before.
- Daha önce hiçbir şey kazanmadım.
- Tom has no money to buy anything.
- Tom'un hiçbir şey alacak parası yok.
- We can't really do anything until we get permission from Tom.
- Tom'dan izin alana kadar hiçbir şey yapamayız.
- I never thought anything of it.
- Hiçbir şey düşünmedim.
- I can't do anything at all!
- Hiçbir şey yapamıyorum!
- I didn't ask Tom to do anything.
- Tom'dan hiçbir şey yapmasını istemedim.
- I'm not here to buy anything.
- Hiçbir şey satın almaya gelmedim.
- Money isn't everything, but if you have no money, you can't do anything.
- Para her şey değildir ama paranız yoksa hiçbir şey yapamazsınız.
- I won't let anything stand in my way.
- Hiçbir şeyin yoluma çıkmasına izin vermeyeceğim.
- Tom didn't do anything.
- Tom hiçbir şey yapmadı.
- Don't believe anything Tom tells you.
- Tom'un sana söylediği hiçbir şeye inanma.
- He didn't know anything.
- O Hiçbir şey bilmiyordu.
- Tom doesn't know anything about raising children.
- Tom çocuk yetiştirmek hakkında hiçbir şey bilmiyor.
- Tom wouldn't do anything to help Mary.
- Tom, Mary'ye yardım etmek için hiçbir şey yapmadı.
- Actually, I didn't know anything about those plans.
- Aslında, bu planlar hakkında hiçbir şey bilmiyordum.
- I don't know anything about this project.
- Bu proje hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- I don't feel like doing anything today.
- Bugün canım hiçbir şey yapmak istemiyor.
- Tom refuses to buy anything made in China.
- Tom, Çin malı hiçbir şey almayı reddediyor.
- Tom can't do anything to stop Mary.
- Tom, Mary'yi durdurmak için hiçbir şey yapamaz.
- After that, I don't remember anything.
- Ondan sonra hiçbir şey hatırlamıyorum.
- I don't want you to worry about anything, OK?
- Hiçbir şey için endişelenmeni istemiyorum, tamam mı?
- Tom can't change anything.
- Tom hiçbir şeyi değiştiremez.
- I won't say anything.
- Hiçbir şey söylemeyeceğim.
- I didn't understand anything.
- Hiçbir şey anlamadım.
- Tom might've known the answer, but he didn't say anything.
- Tom cevabı biliyor olabilirdi ama hiçbir şey söylemedi.
- Tom didn't want to tell Mary anything.
- Tom, Mary'ye hiçbir şey söylemek istemedi.
- I didn't do anything to you.
- Ben sana hiçbir şey yapmadım.
- Don't promise anything.
- Hiçbir şey için söz verme.
- He won't say anything about himself.
- O, kendisi hakkında hiçbir şey söylemeyecektir.
- You aren't doing anything now, are you?
- Şu anda hiçbir şey yapmıyorsun, değil mi?
- I don't need to worry about anything.
- Hiçbir şey için endişelenmeme gerek yok.
- She didn't give me anything.
- Bana hiçbir şey vermedi.
- Tom won't be able to tell us anything.
- Tom bize hiçbir şey söyleyemeyecek.
- We kept on working for hours without eating anything.
- Hiçbir şey yemeden saatlerce çalışmaya devam ettik.
- I don't know anything about Boston.
- Boston hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- I still do not understand anything.
- Hâlâ hiçbir şey anlamıyorum.
- I don't owe Tom anything.
- Tom'a hiçbir şey borçlu değilim.
- Layla doesn't remember anything from that night.
- Layla o geceye dair hiçbir şey hatırlamıyor.
- I didn't do anything special.
- Ben özel hiçbir şey yapmadım.
- Tom said he didn't want to eat anything.
- Tom hiçbir şey yemek istemediğini söyledi.
- I can't be sure of anything anymore.
- Artık hiçbir şeyden emin olamam.
- Before we begin, I'd just like to point out to everyone that we have to be very careful not to break anything.
- Başlamadan önce, hiçbir şeyi kırmamak için çok dikkatli olmamız gerektiğini herkese belirtmek isterim.
- Tom can't see anything with his left eye.
- Tom sol gözüyle hiçbir şey göremiyor.
- I can't understand anything he said.
- Onun söylediği hiçbir şeyi anlayamıyorum.
- Tom knew Mary wouldn't listen to anything he had to say.
- Tom, Mary'nin söyleyeceği hiçbir şeyi dinlemeyeceğini biliyordu.
- Tom didn't believe anything.
- Tom hiçbir şeye inanmadı.
- I wasn't going to touch anything.
- Hiçbir şeye dokunmuyordum.
- The girl did not say anything.
- Kız hiçbir şey söylemedi.
- Tom nodded without saying anything.
- Tom hiçbir şey söylemeden başını salladı.
- I'm not guilty of anything.
- Hiçbir şeyden suçlu değilim.
- Tom doesn't believe anything Mary says.
- Tom, Mary'nin söylediği hiçbir şeye inanmıyor.
- Tom didn't see anything.
- Tom hiçbir şey görmedi.
- I'm not going to do anything about it.
- Bu konuda hiçbir şey yapmayacağım.
- I didn't admit anything.
- Hiçbir şeyi kabul etmedim.
- There are people who know a lot but think they don't know anything, and there are people who don't know anything but think they know everything.
- Çok şey bilen ama hiçbir şey bilmediğini düşünen insanlar vardır ve hiçbir şey bilmeyen ama her şeyi bildiğini düşünen insanlar vardır.
- Tom said he isn't going to buy anything today.
- Tom bugün hiçbir şey almayacağını söyledi.
- Tom didn't get anything.
- Tom hiçbir şey alamadı.
- I'm not telling you anything.
- Sana hiçbir şey söylemeyeceğim.
- I don't intend to explain anything.
- Hiçbir şey açıklamak niyetinde değilim.
- Doctors don't know anything.
- Doktorlar hiçbir şey bilmiyor.
- I can't remember anything from last night.
- Dün geceden hiçbir şey hatırlamıyorum.
- We don't do anything anymore.
- Biz artık hiçbir şey yapmıyoruz.
- Nobody ever tells us anything.
- Kimse bize hiçbir şey söylemiyor.
- To tell the truth, I don't remember anything I said yesterday.
- Doğruyu söylemek gerekirse, dün söylediğim hiçbir şeyi hatırlamıyorum.
- I wasn't going to buy anything.
- Hiçbir şey satın almayacaktım.
- You won't say anything, will you?
- Sen hiçbir şey söylemeyeceksin, değil mi?
- Tom listened carefully, but he didn't hear anything.
- Tom dikkatlice dinledi, ama hiçbir şey duymadı.
- I don't expect anything.
- Hiçbir şey beklemiyorum.
- Dan didn't know anything about Linda's past.
- Dan, Linda'nın geçmişi hakkında hiçbir şey bilmiyordu.
- I can't see anything.
- Hiçbir şey göremiyorum.
- You cannot burn anything without oxygen.
- Oksijen olmadan hiçbir şey yakamazsınız.
- I'm still not understanding anything.
- Ben hâlâ hiçbir şey anlamıyorum.
- I don't need anything from you to be happy.
- Mutlu olmak için senden gelecek hiçbir şeye ihtiyacım yok.
- Tom did not want to throw anything away.
- Tom hiçbir şeyi atmak istemedi.
- I haven't touched anything.
- Hiçbir şeye dokunmadım.
- You can't make me do anything I don't want to do.
- Yapmak istemediğim hiçbir şeyi bana yaptıramazsın.
- That doesn't prove anything.
- O hiçbir şeyi kanıtlamaz.
- Today I don't feel like doing anything.
- Bugün canım hiçbir şey yapmak istemiyor.
- Tom was unhappy because she wouldn't ask him anything.
- Tom mutsuzdu çünkü kız ona hiçbir şey sormuyordu.
- You don't understand anything about it.
- Bu konuda hiçbir şey anlamıyorsun.
- I don't know anything about horses.
- Atlar hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- I haven't bought anything recently.
- Son zamanlarda hiçbir şey almadım.
- And don't deny yourself anything.
- Ve kendini hiçbir şeyden mahrum etme.
- Aren't you serious about anything?
- Hiçbir şey hakkında ciddi değil misin?
- Sami can't say anything now.
- Sami artık hiçbir şey diyemez.
- You didn't say anything.
- Hiçbir şey söylemedin.
- I don't know anything about art.
- Sanat hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- She made me swear not to say anything.
- Hiçbir şey söylememem için bana yemin ettirdi.
- Tom made me swear not to say anything.
- Tom bana hiçbir şey söylememem için yemin ettirdi.
- Tom hardly eats anything.
- Tom neredeyse hiçbir şey yemez.
- I can't believe that Tom just left without saying anything.
- Tom'un hiçbir şey söylemeden gittiğine inanamıyorum.
- I didn't give them anything.
- Onlara hiçbir şey vermedim.
- I really don't understand anything.
- Gerçekten hiçbir şey anlamıyorum.
- I haven't seen or heard anything.
- Hiçbir şey görmedim ve duymadım.
- I didn't think anything of it.
- Hiçbir şey düşünmedim.
- I don't take anything for granted.
- Hiçbir şeyi hafife almam.
- I didn't tell you anything.
- Sana hiçbir şey söylemedim.
- He doesn't know anything about me.
- O benim hakkımda hiçbir şey bilmiyor.
- You don't have to explain anything to Tom.
- Tom'a hiçbir şey açıklamak zorunda değilsin.
- I can't just not do anything.
- Hiçbir şey yapmadan duramam.
- Don't put anything in the bag.
- Çantaya hiçbir şey koyma.
- Our Mary is not afraid of anything!
- Bizim Mary hiçbir şeyden korkmaz!
- I don't remember anything else.
- Başka hiçbir şey hatırlamıyorum.
- You can't accomplish anything without taking a risk.
- Risk almadan hiçbir şeyi başaramazsınız.
- We don't owe Tom anything.
- Tom'a hiçbir şey borçlu değiliz.
- I swear I don't know anything.
- Yemin ederim hiçbir şey bilmiyorum.
- Tom doesn't have to pay me anything.
- Tom bana hiçbir şey ödemek zorunda değil.
- She didn't tell me anything in the morning.
- O, sabahleyin bana hiçbir şey anlatmadı.
- They haven't learned anything.
- Hiçbir şey öğrenmediler.
- Tom promised that he wouldn't say anything.
- Tom hiçbir şey söylemeyeceğine söz verdi.
- I'm not ashamed of anything.
- Hiçbir şeyden utanmıyorum.
- I told you not to say anything.
- Hiçbir şey söylememeni söyledim.
- God doesn't need anything.
- Tanrı'nın hiçbir şeye ihtiyacı yok.
- Tom doesn't know anything about Mary.
- Tom, Mary hakkında hiçbir şey bilmiyor.
- Tom never seems to like anything I do.
- Tom yaptığım hiçbir şeyi beğenmiyor gibi görünüyor.
- I don't need anything now.
- Artık hiçbir şeye ihtiyacım yok.
- I went home without buying anything.
- Hiçbir şey almadan eve gittim.
- Tom didn't tell me anything about it.
- Tom bana bu konuda hiçbir şey söylemedi.
- Tom and Mary don't know anything about children.
- Tom ve Mary çocuklar hakkında hiçbir şey bilmiyor.
- I thought it was best not to say anything.
- Hiçbir şey söylememenin en iyisi olduğunu düşündüm.
- We don't have to prove anything to Tom.
- Tom'a hiçbir şey kanıtlamak zorunda değiliz.
- Perhaps I shouldn't have said anything.
- Belki de hiçbir şey söylememeliydim.
- He doesn't care about anything.
- Hiçbir şeyi umursamaz.
- Tom doesn't blame you for anything.
- Tom hiçbir şey için seni suçlamıyor.
- Doing that wouldn't have changed anything.
- Bunu yapmak hiçbir şeyi değiştirmezdi.
- They won't tell me anything.
- Onlar bana hiçbir şey söylemeyecekler.
- You shouldn't take anything for granted.
- Hiçbir şeyi cepte saymamalısın.
- Tom promised not to tell Mary anything.
- Tom, Mary'ye hiçbir şey söylemeyeceğine söz verdi.
- Tom never quit anything.
- Tom hiçbir şeyi bırakmadı.
- He is the kind of man who cannot do anything in moderation, but always goes to extremes.
- Hiçbir şeyi ölçülü yapamayan ama her zaman aşırıya kaçan bir adamdır.
- I can't promise anything, but I'll do my best.
- Hiçbir şey için söz veremem ama elimden geleni yapacağım.
- We still don't know anything about two ships.
- İki gemi hakkında hâlâ hiçbir şey bilmiyoruz.
- Tom didn't say anything at the meeting.
- Tom toplantıda hiçbir şey söylemedi.
- She talks a lot but never gets anything done.
- Çok konuşuyor ama hiçbir şey yapmıyor.
- I can't really do anything until Tom gets here.
- Tom buraya gelene kadar hiçbir şey yapamam.
- Tom didn't say anything to the police.
- Tom polise hiçbir şey söylemedi.
- I wasn't going to buy anything.
- Hiçbir şey almayacaktım.
- I don't know anything about that guy.
- O adam hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- Tom says he doesn't remember anything.
- Tom hiçbir şey hatırlamadığını söylüyor.
- Tom didn't know anything about Mary's past.
- Tom, Mary'nin geçmişi hakkında hiçbir şey bilmiyordu.
- I don't believe anything you say anymore.
- Artık söylediğin hiçbir şeye inanmıyorum.
- I'm not throwing anything away.
- Hiçbir şeyi atmıyorum.
- I don't want to tell Tom anything.
- Tom'a hiçbir şey söylemek istemiyorum.
- Tom is unable to get Mary to do anything.
- Tom, Mary'ye hiçbir şey yaptıramaz.
- I don't like anything Tom does.
- Tom'un yaptığı hiçbir şeyi sevmiyorum.
- Tom never said anything.
- Tom hiçbir şey söylemedi.
- Tom never did anything to me.
- Tom bana hiçbir şey yapmadı.
- I wasn't told anything.
- Bana hiçbir şey söylenmedi.
- I didn't get anything for my birthday.
- Doğum günüm için hiçbir şey almadım.
- Tom didn't tell me anything about you.
- Tom bana senin hakkında hiçbir şey söylemedi.
- Tom wouldn't tell Mary anything.
- Tom, Mary'ye hiçbir şey söylemezdi.
- There really wasn't anything that doctors could do to Layla.
- Doktorların Layla'ya yapabileceği hiçbir şey yoktu.
- Tom hasn't said anything since he got home.
- Tom eve geldiğinden beri hiçbir şey söylemedi.
- The neighbor didn't see anything.
- Komşu hiçbir şey görmemiş.
- You don't have to say anything if you don't feel like it.
- Canın istemiyorsa hiçbir şey söylemek zorunda değilsin.
- You never said anything.
- Hiçbir şey söylemedin.
- Tom won't eat anything I cook for him.
- Tom onun için pişirdiğim hiçbir şeyi yemiyor.
- I'm really not interested in anything you have to say.
- Söyleyeceğin hiçbir şeyle ilgilenmiyorum.
- Tom doesn't have to prove anything to me.
- Tom bana hiçbir şey kanıtlamak zorunda değil.
- It won't cost us anything.
- Bize hiçbir şeye mal olmaz.
- His mother didn't teach him anything.
- Annesi ona hiçbir şey öğretmemiş.
- No, I won't say anything.
- Hayır, hiçbir şey söylemeyeceğim.
- Tom doesn't want anything to do with me.
- Tom benimle hiçbir şey yapmak istemez.
- You can't do anything.
- Hiçbir şey yapamazsın.
- Pretend you don't know anything.
- Hiçbir şey bilmiyormuş gibi davran.
- Did you realize that you haven't eaten anything since this morning?
- Bu sabahtan beri hiçbir şey yemediğini fark ettin mi?
- My parents never punished me for anything I did.
- Ailem beni yaptığım hiçbir şey için cezalandırmadı.
- Sami never suspected anything.
- Sami hiçbir şeyden şüphelenmedi.
- I pretended I didn't know anything about that.
- Bunun hakkında hiçbir şey bilmiyormuş numarası yaptım.
- I'm not going to do anything you don't want me to.
- Yapmamı istemediğin hiçbir şeyi yapmayacağım.
- You don't need to pay anything.
- Hiçbir şey ödemene gerek yok.
- It is possible to talk for a long time without saying anything.
- Hiçbir şey söylemeden uzun süre konuşmak mümkün.
- Tom and Mary weren't able to do anything.
- Tom ve Mary hiçbir şey yapamadı.
- I wouldn't rule anything out.
- Hiçbir şeyi göz ardı etmezdim.
- I didn't break anything down here.
- Burada hiçbir şey kırmadım.
- Tom told me he didn't see anything.
- Tom bana hiçbir şey görmediğini söyledi.
- Tom hasn't eaten anything in the past 36 hours.
- Tom son 36 saattir hiçbir şey yemedi.
- I don't feel like eating anything now.
- Şu an canım hiçbir şey yemek istemiyor.
- Tom didn't have to buy anything.
- Tom hiçbir şey satın almak zorunda değildi.
- Tom didn't tell me anything at all.
- Tom bana hiçbir şey söylemedi.
- Tom couldn't smell anything.
- Tom hiçbir şeyin kokusunu alamadı.
- I have not given them anything.
- Onlara hiçbir şey vermedim.
- People in the room didn't say anything.
- Odadaki insanlar hiçbir şey söylemedi.
- Tom couldn't see anything.
- Tom hiçbir şey göremiyordu.
- I never plan anything.
- Hiçbir şeyi planlamam.
- Tom didn't find anything in the old box.
- Tom eski kutuda hiçbir şey bulamadı.
- I won't make you do anything you don't want to.
- Yapmak istemediğin hiçbir şeyi sana yaptırmayacağım.
- I never promised anybody anything.
- Kimseye hiçbir şey için söz vermedim.
- I never did anything to Tom.
- Tom'a hiçbir şey yapmadım.
- Are you sure you don't want anything to eat?
- Hiçbir şey yemek istemediğine emin misin?
- I went fishing this morning, but didn't catch anything.
- Bu sabah balık tutmaya gittim ama hiçbir şey yakalamadım.
- I haven't eaten anything for days.
- Günlerdir hiçbir şey yemedim.
- I didn't do anything to deserve this.
- Bunu hak edecek hiçbir şey yapmadım.
- We don't know anything for sure yet.
- Henüz hiçbir şeyi kesin olarak bilmiyoruz.
- I can't tell you anything at this stage.
- Bu aşamada sana hiçbir şey söyleyemem.
- I'm not worried about anything.
- Hiçbir şey için endişelenmiyorum.
- I don't think anything will change.
- Hiçbir şeyin değişeceğini sanmıyorum.
- I don't know anything about their relationship.
- İlişkileri hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- Tom can't tell Mary anything.
- Tom, Mary'ye hiçbir şey söyleyemez.
- Tom wouldn't have anything to do with me.
- Tom benimle hiçbir şey yapmazdı.
- I'm not doing anything tomorrow night.
- Yarın gece hiçbir şey yapmayacağım.
- I can't understand anything he said.
- Söylediği hiçbir şeyi anlayamıyorum.
- You must not eat anything for a few days.
- Birkaç gün hiçbir şey yememelisiniz.
- I hope we're not interrupting anything.
- Umarım hiçbir şeyi bölmüyoruzdur.
- Tom didn't hide anything from us.
- Tom bizden hiçbir şey saklamadı.
- The only thing you can learn from history is that you can't learn anything from history.
- Tarihten öğrenebileceğiniz tek şey, tarihten hiçbir şey öğrenemeyeceğinizdir.
- I didn't get anything for them.
- Onlar için hiçbir şey almadım.
- I've never asked Tom to do anything.
- Tom'dan hiçbir şey yapmasını istemedim.
- I can't do anything until this project is done.
- Bu proje bitene kadar hiçbir şey yapamam.
- Sami doesn't say anything.
- Sami hiçbir şey söylemiyor.
- I haven't sold anything all day.
- Bütün gün hiçbir şey satmadım.
- I'm not doing anything now.
- Şu an hiçbir şey yapmıyorum.
- Tom doesn't need to keep anything.
- Tom'un hiçbir şeyi saklamasına gerek yok.
- I don't know anything about Australia.
- Avustralya hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- Tom didn't seem to understand anything we said.
- Tom söylediğimiz hiçbir şeyi anlamıyor gibiydi.
- We couldn't find anything.
- Hiçbir şey bulamadık.
- I don't know anything about this.
- Ben bunun hakkında hiçbir şey bilmem.
- Tom never quit anything.
- Tom asla hiçbir şeyi bırakmadı.
- He didn't understand anything.
- Hiçbir şey anlamadı.
- Tom promised not to tell Mary anything.
- Tom Mary'ye, hiçbir şey söylemeyeceğine söz verdi.
- Tom couldn't do anything he was supposed to do.
- Tom yapması gereken hiçbir şeyi yapamıyordu.
- Tom doesn't know anything about it.
- Tom bu konuda hiçbir şey bilmiyor.
- Tom didn't tell me anything at all.
- Tom bana hiçbir şey anlatmadı.
- I've never done anything to you.
- Sana hiçbir şey yapmadım.
- Don't believe anything she says.
- Onun söylediği hiçbir şeye inanmayın.
- Tom isn't going to buy anything today.
- Tom bugün hiçbir şey almayacak.
- I don't know anything about Tom's personal life.
- Tom'un özel hayatı hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- We don't want to do anything without thinking about the consequences.
- Sonuçlarını düşünmeden hiçbir şey yapmak istemeyiz.
- I didn't want to tell Tom anything.
- Tom'a hiçbir şey söylemek istemedim.
- Tom hadn't eaten anything the whole day and was hungry.
- Tom bütün gün hiçbir şey yememişti ve açtı.
- Tom wasn't allowed to tell Mary anything.
- Tom'un Mary'ye hiçbir şey anlatmasına izin verilmedi.
- We haven't resolved anything yet.
- Henüz hiçbir şeyi çözemedik.
- Tom doesn't want to give anything away.
- Tom hiçbir şey vermek istemiyor.
- Tom has never told me anything about you.
- Tom bana senin hakkında hiçbir şey anlatmadı.
- It was dark and I couldn't see anything.
- Karanlıktı ve hiçbir şey göremiyordum.
- I wouldn't want to do anything that's illegal.
- Yasadışı olan hiçbir şeyi yapmak istemem.
- I can't talk to Tom about anything.
- Tom'la hiçbir şey konuşamam.
- Tom didn't steal anything.
- Tom hiçbir şey çalmadı.
- I wasn't told anything about that.
- Bu konuda hiçbir şey söylenmedi.
- Layla didn't remember anything.
- Leyla hiçbir şey hatırlamıyordu.
- I'm sick, so I can't taste anything.
- Hastayım, bu yüzden hiçbir şeyin tadını alamıyorum.
- Tom couldn't do anything he had to do.
- Tom yapmak zorunda olduğu hiçbir şeyi yapamadı.
- I don't have anything to eat.
- Yiyecek hiçbir şeyim yok.
- Don't tell her anything.
- Ona hiçbir şey söyleme.
- Tom promised not to say anything.
- Tom hiçbir şey söylemeyeceğine söz verdi.
- Tom didn't eat anything yesterday.
- Tom dün hiçbir şey yemedi.
- Tom won't find anything here.
- Tom burada hiçbir şey bulmayacak.
- If you want to have parties in my house, clean up everything afterwards, and don't break anything, or else pay for the damage.
- Evimde parti vermek istiyorsan, sonrasında her şeyi temizle ve hiçbir şeyi kırma, yoksa zararı ödersin.
- It's surprising that you haven't heard anything about her wedding.
- Düğünü hakkında hiçbir şey duymamış olmanız şaşırtıcı.
- Tom didn't order anything.
- Tom hiçbir şey sipariş etmedi.
- I couldn't find out anything.
- Hiçbir şey bulamadım.
- Tom didn't say anything at all.
- Tom hiçbir şey söylemedi.
- I can't do anything about that.
- Bu konuda hiçbir şey yapamam.
- I mostly do not want to think about anything anymore.
- Artık çoğunlukla hiçbir şey düşünmek istemiyorum.
- Tom says that he can't remember anything that happened on the day of the accident.
- Tom kaza günü olan hiçbir şeyi hatırlamadığını söylüyor.
- Tom hopes Mary knows she shouldn't do anything John asks her to do.
- Tom, Mary'nin John'un ondan istediği hiçbir şeyi yapmaması gerektiğini bildiğini umuyor.
- I can't do anything to stop what's happening.
- Olanları durdurmak için hiçbir şey yapamam.
- I can never predict anything.
- Hiçbir şeyi tahmin edemem.
- We won't change anything.
- Hiçbir şeyi değiştirmeyeceğiz.
- I'm not censoring anything.
- Hiçbir şeye sansür uygulamıyorum.
- Just don't break anything.
- Hiçbir şeyi kırma.
- Sami swore on everything that he never said anything to Layla.
- Sami Leyla'ya hiçbir şey demediği konusunda her şeye yemin etti.
- I don't know anything about programming.
- Programlama hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- Sami wasn't planning anything.
- Sami hiçbir şey planlamıyordu.
- Now I don't understand anything.
- Şimdi hiçbir şey anlamıyorum.
- She acted like she didn't know anything.
- O hiçbir şey bilmiyormuş gibi davranıyordu.
- I wasn't successful at anything today.
- Bugün hiçbir şeyde başarılı olamadım.
- His mother didn't teach him anything.
- Annesi ona hiçbir şey öğretmedi.
- Haven't you learned anything?
- Hiçbir şey öğrenmedin mi?
- At first, I couldn't see anything.
- İlk başta hiçbir şey göremedim.
- I don't want to do anything right now.
- Şu anda hiçbir şey yapmak istemiyorum.
- I don't regret anything either.
- Ben de hiçbir şeyden pişman değilim.
- I don't believe anything those people say.
- Bu insanların söylediği hiçbir şeye inanmıyorum.
- Tom doesn't want to buy anything for Mary's birthday.
- Tom, Mary'nin yaş günü için hiçbir şey almayı istemiyor.
- I knew I shouldn't have said anything.
- Hiçbir şey söylememiş olmam gerektiğini biliyordum.
- He didn't say anything about himself.
- Kendisi hakkında hiçbir şey söylemedi.
- It's so foggy that I can't see anything.
- O kadar sisli ki hiçbir şey göremiyorum.
- We shouldn't leave anything to chance.
- Hiçbir şeyi şansa bırakmamalıyız.
- Tom didn't eat anything.
- Tom hiçbir şey yemedi.
- Tom knew he didn't have to do anything Mary asked him to do.
- Tom, Mary'nin ondan istediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmadığını biliyordu.
- You can never really know anything.
- Hiçbir şeyi asla gerçekten bilemezsin.
- Layla didn't remember anything.
- Layla hiçbir şey hatırlamıyordu.
- Sami wasn't saying anything.
- Sami hiçbir şey söylemiyordu.
- I don't know anything about science.
- Fen bilgisi hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- I told Tom that I didn't need to do anything.
- Tom'a hiçbir şey yapmama gerek olmadığını söyledim.
- She took advantage of our hospitality and stayed a whole month without paying us anything.
- Misafirperverliğimizden faydalandı ve bize hiçbir şey ödemeden bir ay kaldı.
- He cannot see anything without his glasses.
- Gözlükleri olmadan hiçbir şey göremiyor.
- I can't feel anything in my left foot; there's no sensation at all.
- Sol ayağımda hiçbir şey hissedemiyorum; hiçbir his yok.
- I'm not going to say anything against Tom.
- Tom'un aleyhinde hiçbir şey söylemeyeceğim.
- I couldn't say anything.
- Hiçbir şey söyleyemedim.
- I didn't ask anything.
- Hiçbir şey sormadım.
- Why isn't anybody doing anything?
- Neden hiç kimse hiçbir şey yapmıyor?
- They wouldn't tell me anything over the phone.
- Bana telefonda hiçbir şey söylemediler.
- We aren't burning anything.
- Biz hiçbir şey yakmıyoruz.
- I was warned not to believe anything Tom says.
- Tom'un söylediği hiçbir şeye inanmamam konusunda uyarıldım.
- It won't cost you anything.
- Sana hiçbir şeye mal olmayacak.
- He never puts off anything he has to do.
- Yapması gereken hiçbir şeyi ertelemez.
- I didn't want to rush into anything.
- Hiçbir şey için acele etmek istemedim.
- I don't have anything for you.
- Senin için hiçbir şeyim yok.
- I'm not in charge of anything.
- Ben hiçbir şeyden sorumlu değilim.
- I can't do anything about it now.
- Şu an hiçbir şey yapamam.
- Tom seems to be unwilling to listen to anything Mary says.
- Tom, Mary'nin söylediği hiçbir şeyi dinlemek istemiyor gibi görünüyor.
- I haven't seen or heard anything.
- Hiçbir şey görmedim veya duymadım.
- Sami doesn't remember anything.
- Sami hiçbir şey hatırlamıyor.
- I do not have anything in my bag.
- Çantamda hiçbir şey yok.
- You won't find anything here.
- Burada hiçbir şey bulmayacaksınız.
- Tom said he didn't want anything.
- Tom hiçbir şey istemediğini söyledi.
- Tom told Mary he didn't have to do anything.
- Tom, Mary'ye hiçbir şey yapmak zorunda olmadığını söyledi.
- She is not afraid of anything.
- O hiçbir şeyden korkmaz.
- I don't know anything!
- Hiçbir şey bilmiyorum!
- The scissors won't cut anything.
- Makas hiçbir şeyi kesmez.
- This didn't cost me anything.
- Bu bana hiçbir şeye mal olmadı.
- You never do anything around here to help.
- Yardım etmek için buralarda hiçbir şey yapmıyorsun.
- I told them they didn't have to do anything.
- Onlara hiçbir şey yapmak zorunda olmadıklarını söyledim.
- Don't drink or eat anything.
- Hiçbir şey içmeyin ya da yemeyin.
- She felt so humiliated that she couldn't say anything.
- O çok utanmış hissetmişti ki hiçbir şey söyleyemedi.
- Doing that wouldn't have changed anything.
- Onu yapmak hiçbir şey değiştirmezdi.
- Tom doesn't know anything about electronics.
- Tom elektronikle ilgili hiçbir şey bilmiyor.
- Layla doesn't remember anything.
- Leyla hiçbir şey hatırlamıyor.
- I don't assume anything.
- Hiçbir şeyi varsaymam.
- I never suspected anything.
- Hiçbir şeyden asla kuşkulanmadım.
- Tom said he wouldn't say anything.
- Tom hiçbir şey demeyeceğini söyledi.
- He didn't learn anything in school.
- Okulda hiçbir şey öğrenmedi.
- I don't really know anything about cats.
- Kediler hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- Tom hasn't being charged with anything.
- Tom hiçbir şeyle suçlanmadı.
- I'm not certain about anything.
- Hiçbir şeyden emin değilim.
- He does not want to know anything.
- Hiçbir şey bilmek istemiyor.
- I didn't steal anything from Tom.
- Tom'dan hiçbir şey çalmadım.
- We don't do anything anymore.
- Artık hiçbir şey yapmıyoruz.
- Tom wasn't able to do anything he wanted to do.
- Tom yapmak istediği hiçbir şeyi yapamadı.
- Tom couldn't have done anything to prevent the accident.
- Tom kazayı önlemek için hiçbir şey yapamazdı.
- Tom can't remember anything.
- Tom hiçbir şey hatırlayamıyor.
- I'm never late for anything.
- Asla hiçbir şey için geç kalmadım.
- If I had known that she didn't know, I wouldn't have said anything.
- Bilmediğini bilseydim, hiçbir şey söylemezdim.
- They don't owe me anything.
- Bana hiçbir şey borçlu değiller.
- I don't intend to tell them anything.
- Onlara hiçbir şey söylemek niyetinde değilim.
- You aren't doing anything now, are you?
- Artık hiçbir şey yapmıyorsun, değil mi?
- I don't think Tom told Mary anything.
- Tom'un Mary'ye hiçbir şey anlattığını sanmıyorum.
- You don't know how to do anything.
- Hiçbir şeyi nasıl yapacağını bilmiyorsun.
- I can't do anything right now.
- Şu an hiçbir şey yapamam.
- Tom isn't afraid to do anything.
- Tom hiçbir şey yapmaktan korkmaz.
- He didn't say anything.
- Hiçbir şey söylemedi.
- Tom didn't say anything as he left the room.
- Tom odadan çıkarken hiçbir şey söylemedi.
- I told Tom he didn't have to do anything he didn't want to.
- Tom'a yapmak istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmadığını söyledim.
- I cannot eat anything today.
- Bugün hiçbir şey yiyemem.
- You can't get anything done today.
- Bugün hiçbir şey yapamazsın.
- I'm not saying anything.
- Hiçbir şey söylemeyeceğim.
- Tom told me not to say anything.
- Tom bana hiçbir şey söylemememi söyledi.
- I don't know anything about anything.
- Hiçbir şey hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- I never get to do anything by myself.
- Hiçbir şeyi tek başıma yapamıyorum.
- Tom didn't give me anything.
- Tom bana hiçbir şey vermedi.
- I can't see anything at all.
- Hiçbir şey göremiyorum.
- The student left without saying anything.
- Öğrenci hiçbir şey söylemeden ayrıldı.
- Sami isn't doing anything.
- Sami hiçbir şey yapmıyor.
- Tom says he doesn't remember anything.
- Tom hiçbir şey hatırlamadığını söyledi.
- I don't think anything is broken.
- Hiçbir şeyin bozuk olduğunu sanmıyorum.
- I didn't pay anything - he treated me.
- Ben hiçbir şey ödemedim, o bana ısmarladı.
- Tom didn't take anything for himself.
- Tom kendisi için hiçbir şey almadı.
- The police wouldn't do anything.
- Polis hiçbir şey yapmadı.
- Haven't we learned anything?
- Hiçbir şey öğrenemedik mi?
- Even though I witnessed the incident, I pretended not to have seen anything.
- Olaya şahit olmama rağmen hiçbir şey görmemiş gibi davrandım.
- You won't be able to see anything without a flashlight.
- El feneri olmadan hiçbir şey göremezsin.
- I think I had better not say anything about it.
- Sanırım bu konuda hiçbir şey söylemesem daha iyi olacak.
- My parents never allow me to do anything.
- Annemle babam hiçbir şey yapmama izin vermiyor.
- You barely ate anything.
- Neredeyse hiçbir şey yemedin.
- Tom isn't afraid of anything.
- Tom hiçbir şeyden korkmaz.
- Tom claimed that he didn't see anything.
- Tom hiçbir şey görmediğini iddia etti.
- Tom didn't tell Mary anything.
- Tom Mary'ye hiçbir şey söylemedi.
- You don't miss anything, do you?
- Hiçbir şeyi kaçırmıyorsun, değil mi?
- Tom told me that I didn't tell you anything.
- Tom sana hiçbir şey anlatmadığımı söyledi.
- Tom hasn't done anything all morning.
- Tom bütün sabah hiçbir şey yapmadı.
- I haven't heard anything about it.
- Bu konuda hiçbir şey duymadım.
- Tom can't believe Mary isn't going to do anything.
- Tom, Mary'nin hiçbir şey yapmayacağına inanamıyor.
- I'm unemployed and so I'm unable to save anything at all.
- Ben işsizim ve bu yüzden hiçbir şey biriktiremiyorum.
- When it's this hot, I don't feel like doing anything.
- Hava bu kadar sıcakken canım hiçbir şey yapmak istemiyor.
- Tom didn't notice anything.
- Tom hiçbir şey fark etmedi.
- Parents would never abandon their children for anything in this world.
- Anne ve babalar asla bu dünyadaki hiçbir şey için çocuklarını terk etmezler.
- He doesn't know anything about electronics.
- Elektronik hakkında hiçbir şey bilmiyor.
- I couldn't eat anything.
- Hiçbir şey yiyemedim.
- You didn't do anything.
- Hiçbir şey yapmadın.
- I didn't have to do anything.
- Hiçbir şey yapmak zorunda değildim.
- You didn't know anything about all of this?
- Bütün bunlar hakkında hiçbir şey bilmiyor muydun?
- Let's not rule anything out.
- Hiçbir şeyi göz ardı etmeyelim.
- Tom didn't want to tell anybody anything.
- Tom hiç kimseye hiçbir şey söylemek istemedi.
- I told Tom he shouldn't eat anything that Mary cooked.
- Tom'a Mary'nin pişirdiği hiçbir şeyi yememesini söyledim.
- I haven't asked for anything.
- Ben hiçbir şey istemedim.
- The girl didn't say anything.
- Kız hiçbir şey söylemedi.
- Tom said he didn't see anything.
- Tom hiçbir şey görmediğini söyledi.
- Tom didn't know anything about it.
- Tom'un hiçbir şeyden haberi yoktu.
- I'm not telling you anything.
- Sana hiçbir şey söylemiyorum.
- I don't think anything's going to change.
- Hiçbir şeyin değişeceğini sanmıyorum.
- We can't promise anything.
- Hiçbir şey için söz veremeyiz.
- Sami hasn't heard anything about Islam.
- Sami İslam hakkında hiçbir şey duymamış.
- They won't tell me anything.
- Bana hiçbir şey söylemiyorlar.
- Tom hasn't won anything yet.
- Tom henüz hiçbir şey kazanmadı.
- I don't know anything about computers.
- Bilgisayarlar hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
Show More (639)
|
3 |
anything |
her şey |
pron. |
|
- The EU can do anything if it puts its mind to it.
- AB aklına koyduğu her şeyi yapabilir.
- She had, apart from anything else, 123 amendments to work through, 35 of which were from my group alone.
- Her şey bir yana, üzerinde çalışması gereken 123 değişiklik vardı ve bunların 35'i sadece benim grubumdan geldi.
- Anything else really is just a performance.
- Bunun dışındaki her şey gerçekten sadece bir performanstır.
- Anything that goes against EU law must be prohibited.
- AB yasalarına aykırı olan her şey yasaklanmalıdır.
- Anything I said would be subjective.
- Söylediğim her şey öznel olacaktır.
- Therefore, anything that is done in this field has a special effect from this point of view.
- Dolayısıyla bu alanda yapılan her şey bu bakış açısından özel bir etkiye sahiptir.
- The EU can do anything if it puts its mind to it.
- AB aklına koyduğu takdirde her şeyi yapabilir.
- Similarly, anything not contained in primary or secondary legislation is meaningless as far as the Union is concerned.
- Benzer şekilde, birincil ya da ikincil mevzuatta yer almayan her şey Birlik açısından anlamsızdır.
- I am in favour of anything that leads to the standardisation of safety regulations in air transportation.
- Hava taşımacılığında güvenlik düzenlemelerinin standartlaştırılmasına yol açacak her şeyi destekliyorum.
- The 'Everything But Arms' initiative will not kill anyone or cost anything.
- 'Silahlar Dışında Her Şey' girişimi kimseyi öldürmeyecek ya da herhangi bir maliyeti olmayacaktır.
- The general impression at present is that anything budget-related within Europe is bad.
- Şu anda genel izlenim, Avrupa'da bütçe ile ilgili her şeyin kötü olduğu yönündedir.
- I am not a NATO fan, but anything is better than standing by idly.
- Ben bir NATO hayranı değilim ama her şey boş boş durmaktan iyidir.
- I would rather have not had this experience in this field, I would do anything not to have had it, but I have.
- Bu alanda bu deneyimi yaşamamış olmayı tercih ederdim, yaşamamış olmak için her şeyi yapardım ama yaşadım.
- Wishful thinking is an obstacle to anything approaching sober realism.
- Hevesli düşünce, ölçülü gerçekçiliğe yaklaşan her şeyin önünde bir engeldir.
- Anything which does not fall within this must be made public via the Minutes.
- Bu kapsama girmeyen her şey Tutanaklar aracılığıyla kamuya açıklanmalıdır.
- But more than anything, it is clean energy.
- Ama her şeyden önemlisi, temiz enerjidir.
- Anything to do with tackling terrorism is important.
- Terörizmle mücadeleyle ilgili her şey önemlidir.
- Anything goes, from the use of the secret ballot to the threat of legionella.
- Gizli oy kullanımından lejyonella tehdidine kadar her şey olabilir.
- Anything can become private property and be used for somebody's personal gain.
- Her şey özel mülk haline gelebilir ve birilerinin kişisel kazancı için kullanılabilir.
- The 'Everything But Arms' initiative will not kill anyone or cost anything.
- "Silahlar Dışında Her Şey" girişimi kimseyi öldürmeyecek ya da herhangi bir maliyeti olmayacaktır.
- If there is enough political will in the Council, anything is possible.
- Konsey'de yeterli siyasi irade varsa, her şey mümkündür.
- People are afraid of anything that is new.
- İnsanlar yeni olan her şeyden korkuyor.
- What is more important than anything else in people's lives?
- İnsanların hayatında her şeyden daha önemli olan nedir?
- Obviously, we cannot do just anything in programmes intended for children.
- Açıkçası çocuklara yönelik programlarda her şeyi yapamayız.
- For in Europe, anything is possible', the man simply declared.
- Avrupa'da her şey mümkündür' dedi.
- I appreciate anything which is done in the field of co-regulation.
- Ortak düzenleme alanında yapılan her şeyi takdir ediyorum.
- Citizens react with fear and panic to anything to do with cancer.
- Vatandaşlar kanserle ilgili her şeye korku ve panikle tepki vermektedir.
- Similarly, the keenness with which some label anything and everything as terrorism, makes me a little suspicious.
- Benzer şekilde, bazılarının her şeyi terörizm olarak yaftalama hevesi de beni biraz kuşkulandırıyor.
- You can tell the voters anything you like, as they do not understand the allocation of competences.
- Yetki dağılımını anlamadıkları için seçmenlere istediğiniz her şeyi söyleyebilirsiniz.
- Working together makes us strong, instead of everyone being against everyone else and opposing anything new.
- Herkesin birbirine karşı olması ve yeni olan her şeye karşı çıkması yerine birlikte çalışmak bizi güçlü kılar.
- In today's world, it seems that anything can be marketed.
- Günümüz dünyasında her şey pazarlanabiliyor gibi görünüyor.
- The 'Everything But Arms' initiative will not kill anyone or cost anything.
- Silahlar Dışında Her Şey' girişimi kimseyi öldürmeyecek ya da hiçbir maliyeti olmayacaktır.
- I would put more emphasis on that than on anything else in our resolution.
- Kararımızdaki diğer her şeyden daha fazla buna vurgu yapmak isterim.
- Anything else just causes bad feeling towards Europe.
- Bunun dışındaki her şey Avrupa'ya karşı kötü duygular beslenmesine neden olur.
- The famine that is currently affecting southern Africa does not mean that those countries should just accept anything.
- Şu anda Afrika'nın güneyini etkileyen kıtlık, bu ülkelerin her şeyi kabul etmesi gerektiği anlamına gelmiyor.
- I swear, that boy will eat anything marinara.
- Bu çocuk marinara soslu her şeyi yiyebilir.
- Yes, tell him anything, like his mother is in hospital.
- Evet, ona her şeyi söyle, mesela annesinin hastanede olduğunu.
- I still love him and would do anything for him, though.
- Yine de onu hala seviyorum ve onun için her şeyi yaparım.
- This little device scares me more than anything I've ever seen.
- Bu ufacık cihaz beni şimdiye kadar gördüğüm her şeyden daha çok ürkütüyor.
- I swear, that boy will eat anything marinara.
- Yemin ederim, bu çocuk marinara soslu olan her şeyi yer.
- It's not quite enough to get anything you want.
- İstediğin her şeyi elde etmek için yeterli değil.
- You could buy anything you needed on the black market.
- İhtiyacınız olan her şeyi karaborsadan satın alabiliyordunuz.
- This little device scares me more than anything I've ever seen.
- Bu küçük cihaz beni gördüğüm her şeyden fazla korkutuyor.
- Like anything else in magic, it's how you do it.
- Sihirdeki diğer her şey gibi, bunu nasıl yaptığınız da önemli.
- This little device scares me more than anything I've ever seen.
- Bu küçük cihaz beni şimdiye kadar gördüğüm her şeyden daha çok korkutuyor.
- Honestly, I'd rather eat your chips than anything in this dump.
- Açıkçası, sizin cipslerinizi yemeyi bu çöplükteki her şeyden daha çok isterdim.
- Now we shoot anything other than gulls, for once.
- Artık bir kez olsun martılardan başka her şeyi vuruyoruz.
- Let's be ready for anything.
- Her şeye hazır olalım.
- I love you more than anything in the world.
- Seni dünyadaki her şeyden daha fazla seviyorum.
- Here in the store we sell anything.
- Burası her şeyi sattığımız mağaza.
- I would give anything to win her back.
- Onu geri kazanmak için her şeyimi verirdim.
- Tom is willing to try anything.
- Tom her şeyi denemeye istekli.
- The store can supply us with anything we need.
- Mağaza bize ihtiyacımız olan her şeyi sağlayabilir.
- You have to be prepared for anything.
- Her şeye hazırlıklı olmalısınız.
- Sami might do anything to please.
- Sami memnun etmek için her şeyi yapabilir.
- Anything you say can and will be used against you in a court of law.
- Söylediğiniz her şey mahkemede aleyhinize delil olarak kullanılabilir.
- Tom is the only one who saw anything.
- Tom her şeyi gören tek kişi.
- Tom will furnish you with anything you need.
- Tom sana ihtiyacın olan her şeyi sağlayacak.
- Help yourself to anything you like.
- İstediğin her şeyi alabilirsin.
- I think you're capable of anything.
- Bence her şeyi yapabilirsin.
- Shoot anything that moves.
- Hareket eden her şeyi vurun.
- Although she is gone, I still love her more than anything.
- O gitmiş olmasına rağmen ben hala onu her şeyden daha çok seviyorum.
- He always appeared to be ready to discuss anything and was very tolerant.
- Her zaman her şeyi tartışmaya hazır görünürdü ve çok hoşgörülüydü.
- I'll do anything to make you happy.
- Seni mutlu etmek için her şeyi yaparım.
- She is willing to do anything for me.
- Benim için her şeyi yapmaya hazırdı.
- Layla might do anything to please Sami.
- Layla, Sami'yi memnun etmek için her şeyi yapabilirdi.
- Ask me anything you want to know about Boston.
- Boston hakkında bilmek istediğin her şeyi sor bana.
- She likes reading better than anything else.
- Okumayı başka her şeyden daha çok seviyor.
- I've got anything.
- Benim her şeyim var.
- Anything is possible.
- Her şey mümkündür.
- I'll do anything I can do for Tom.
- Tom için elimden gelen her şeyi yapacağım.
- She is capable of anything.
- O her şeyi yapabilir.
- I hate that more than anything.
- Ondan her şeyden daha çok nefret ediyorum.
- Persistence makes anything possible.
- Dayanıklılık her şeyi mümkün kılar.
- We thought we could do anything.
- Her şeyi yapabileceğimizi düşündük.
- I love Tom more than anything.
- Tom'u her şeyden daha çok seviyorum.
- I would do anything for her.
- Onun için her şeyi yaparım.
- We'd do anything to help you.
- Sana yardım etmek için her şeyi yaparız.
- Tom can do anything.
- Tom her şeyi yapabilir.
- I can buy anything I want.
- İstediğim her şeyi satın alabilirim.
- I can take anything.
- Ben her şeyi alabilirim.
- I will do anything but that.
- Onun dışında her şeyi yaparım.
- When you love someone, you'll do anything to make that person happy.
- Birini sevdiğinizde, o kişiyi mutlu etmek için her şeyi yaparsınız.
- I would do anything for him.
- Onun için her şeyi yapardım.
- I'd do anything for him.
- Onun için her şeyi yaparım.
- Tom can't just do anything he wants.
- Tom sadece istediği her şeyi yapamıyor.
- They'll do anything to stay in power.
- İktidarda kalmak için her şeyi yaparlar.
- Mary can cook anything without using a recipe.
- Mary tarif kullanmadan her şeyi pişirebilir.
- Maternal love is greater than anything else.
- Anne sevgisi her şeyden daha büyüktür.
- We can fix anything.
- Her şeyi tamir edebiliriz.
- This publisher will publish absolutely anything.
- Bu yayıncı kesinlikle her şeyi yayınlayacak.
- I'm willing to try anything once.
- Her şeyi bir kez denemeye hazırım.
- I'll do anything I can do for Tom.
- Tom için yapabileceğim her şeyi yaparım.
- A gaze can tell anything.
- Bir bakış her şeyi söyleyebilir.
- They'll do anything to stay in power.
- İktidarda kalmak için her şeyi yapacaklar.
- Tom thinks he can do anything if he puts his mind to it.
- Tom aklına koyarsa her şeyi yapabileceğini düşünüyor.
- Tom would do anything to get what he wants.
- Tom istediğini elde etmek için her şeyi yapar.
- Now I'm ready for anything.
- Şimdi her şey için hazırım.
- You can do anything you like.
- İstediğin her şeyi yapabilirsin.
- Tom would do anything for Mary.
- Tom Mary için her şeyi yapardı.
- Tom said he'd do anything for Mary.
- Tom, Mary için her şeyi yapacağını söyledi.
- I'll do anything Tom says.
- Tom'un dediği her şeyi yapacağım.
- This Irishman is capable of anything.
- Bu İrlandalı her şeyi yapabilir.
- Layla would do practically anything to please Fadil.
- Leyla Fadıl'ı memnun etmek için hemen hemen her şeyi yapardı.
- If we work as a team, we can achieve anything.
- Eğer takım olarak çalışırsak, her şeyi başarabiliriz.
- You can ask me about anything you want.
- Bana istediğin her şeyi sorabilirsin.
- I will do anything for you.
- Senin için her şeyi yapacağım.
- Anything you say to me will be kept private.
- Bana söyleyeceğin her şey gizli kalacak.
- I'll do anything to help.
- Yardım etmek için her şeyi yaparım.
- I'd do anything for you.
- Ben senin için her şey yaparım.
- We'll provide you with anything you need.
- İhtiyacınız olan her şeyi size sağlarız.
- Time is more precious than anything else.
- Zaman her şeyden daha değerlidir.
- I'll pay anything.
- Her şeyi öderim.
- Anything seemed possible back in those days.
- O günlerde her şey mümkün görünüyordu.
- I'd do anything to help Tom.
- Tom'a yardım etmek için her şeyi yaparım.
- Tom gets anything he wants.
- Tom istediği her şeyi alır.
- Tom loves stoats more than anything except his dear Mary.
- Tom sevgili Mary'si hariç, gelincikleri her şeyden daha fazla sever.
- I will do anything that you ask.
- İstediğin her şeyi yapacağım.
- You can ask me anything you like.
- İstediğin her şeyi bana sorabilirsin.
- The fog was so dense, we could hardly see anything.
- Sis çok yoğundu, her şeyi zorlukla görebildik.
- Tom will do anything for money.
- Tom para için her şeyi yapar.
- You're already rich enough to buy anything you want, aren't you?
- Zaten istediğin her şeyi alabilecek kadar zenginsin, değil mi?
- We'll provide you with anything you want.
- İstediğin her şeyi sana sağlayacağız.
- I'll cook you anything you want.
- Sana istediğin her şeyi pişiririm.
- Tom would do anything for you.
- Tom senin için her şeyi yapardı.
- I'd do anything for her.
- Onun için her şeyi yaparım.
- Tom says you can fix anything.
- Tom senin her şeyi tamir edebileceğini söylüyor.
- Tom can do anything he wants.
- Tom istediği her şeyi yapabilir.
- She is capable of anything.
- O, her şeyi yapabilir.
- You can tell me anything you like and I won't tell anyone else.
- Bana istediğin her şeyi anlatabilirsin, ben de kimseye anlatmam.
- You may eat anything as long as you don't eat too much.
- Çok fazla yemediğiniz sürece her şeyi yiyebilirsiniz.
- Tom didn't understand anything.
- Tom her şeyi anlamadı.
- Tom usually eats anything that Mary puts in front of him.
- Tom genellikle Mary'nin onun önüne koyduğu her şeyi yer.
- I'll do anything within reason.
- Mantıklı olan her şeyi yaparım.
- Sami can convince anyone of anything.
- Sami herkesi her şeye ikna edebilir.
- Tom believes anything is possible.
- Tom her şeyin mümkün olduğuna inanıyor.
- Tom would do anything for Mary.
- Tom, Mary için her şeyi yapardı.
- Anything you say may be used against you.
- Söylediğin her şey sana karşı kullanılabilir.
- They'll believe anything.
- Onlar her şeye inanacaklar.
- You know you can tell me anything, right?
- Bana her şeyi söyleyebileceğini biliyorsun, değil mi?
- Tom could be doing anything.
- Tom her şeyi yapıyor olabilirdi.
- I can do just about anything I want to do.
- Yapmak istediğim her şeyi yapabilirim.
- Tom can fix just about anything.
- Tom neredeyse her şeyi tamir edebilir.
- I'm sure Tom will do anything Mary asks him to do.
- Tom'un Mary'nin istediği her şeyi yapacağından eminim.
- Please feel free to eat anything in the refrigerator.
- Lütfen buzdolabındaki her şeyi yemekten çekinmeyin.
- I appreciate anything you can do.
- Yapabileceğin her şey için minnettarım.
- Together, anything is possible.
- Birlikte, her şey mümkün.
- I've got anything.
- Bende her şey var.
- I love to jog more than anything else in the world.
- Koşmayı dünyada her şeyden daha çok seviyorum.
- I would do anything to help you both.
- İkinize de yardım etmek için her şeyi yaparım.
- Anything for love.
- Her şey aşk için.
- It could contain anything.
- Her şeyi içerebilir.
- We have to be ready for anything.
- Her şey için hazır olmak zorundayız.
- I can get anything I want.
- İstediğim her şeyi elde edebilirim.
- I'll read anything.
- Her şeyi okurum.
- Tom would do anything for Mary.
- Tom, Mary için her şeyi yapar.
- Anything for love.
- Aşk için her şeyi yaparım.
- I'll do anything that you want!
- Ben istediğin her şeyi yapacağım!
- I can sell anybody anything.
- Herkese her şeyi satabilirim.
- Anything you say may be used against you.
- Söyleyeceğiniz her şey aleyhinize kullanılabilir.
- When I was younger, I thought I could do anything.
- Gençken her şeyi yapabileceğimi sanırdım.
- You know I would do anything to help you.
- Sana yardım etmek için her şeyi yapacağımı biliyorsun.
- I'd do anything to protect my family.
- Ailemi korumak için her şeyi yaparım.
- Some people will believe anything.
- Bazı insanlar her şeye inanacaklar.
- We can do anything.
- Her şeyi yapabiliriz.
- Ask us anything.
- Bize her şeyi sor.
- He's rich, so he can do anything.
- Zengin olduğu için her şeyi yapabilir.
- I feel like I can tell you anything.
- Sana her şeyi anlatabilirmişim gibi hissediyorum.
- In such an urban environment, anything could happen at any moment.
- Böyle bir şehir ortamında her an her şey olabilirdi.
- I remember a time when we could tell each other anything.
- Birbirimize her şeyi anlatabildiğimiz zamanları hatırlıyorum.
- He'd do anything for you.
- O senin için her şeyi yapardı.
- Tom can handle just about anything.
- Tom her şeyin üstesinden gelebilir.
- Tom was ready for anything.
- Tom her şey için hazırdı.
- Tom was happy to do anything for Mary.
- Tom, Mary için her şeyi yapmaktan mutluydu.
- I'd do anything for you, Tom.
- Senin için her şeyi yaparım, Tom.
- We'd do anything for them.
- Onlar için her şeyi yaparız.
- We would've done anything.
- Her şeyi yapardık.
- This maniac is capable of anything!
- Bu manyak her şeyi yapabilir!
- I'll buy you anything you want.
- Sana istediğin her şeyi alırım.
Show More (176)
|
4 |
anything |
herhangi bir şey |
pron. |
|
- If we have to wait for the figures, it will be a long time before anything happens.
- Eğer rakamları beklemek zorunda kalırsak, herhangi bir şeyin gerçekleşmesi uzun zaman alacaktır.
- Lawyers are forbidden to do anything that is not strictly legal.
- Avukatların kesinlikle yasal olmayan herhangi bir şey yapmaları yasaktır.
- There was absolutely no mention of equality, 'mainstreaming' or anything at all along those lines.
- Eşitlik, 'anaakımlaştırma' ya da bu doğrultuda herhangi bir şeyden kesinlikle bahsedilmedi.
- None of us wants anything for the environment to be left undone.
- Hiçbirimiz çevre hususunda herhangi bir şeyin yarım bırakılmasını istemeyiz.
- The Council and the Commission are not doing enough, if anything at all.
- Konsey ve Komisyon herhangi bir şey yapıyorlarsa bile yeterince yapmıyorlar.
- This is not about banning anything, but about whether or not the European budget should fund it.
- Bu herhangi bir şeyi yasaklamakla ilgili değil, Avrupa bütçesinin bunu finanse edip etmemesi ile ilgili.
- So if you want to accuse us of anything, it should be for our current, not our future policy.
- Bizi herhangi bir şeyle suçlamak istiyorsanız bu gelecekteki politikamız için değil, mevcut politikamız için olmalıdır.
- Anything else would be a step backwards, a mere integration process.
- Başka herhangi bir şey geriye doğru atılmış bir adım, sadece bir entegrasyon süreci olacaktır.
- But I am not aware of anything happening at the Council level here.
- Ancak burada Konsey düzeyinde herhangi bir şey olduğundan haberdar değilim.
- Anything else would be totally unacceptable and would turn food legislation on its head.
- Başka herhangi bir şey tamamen kabul edilemez ve gıda mevzuatını tersine çevirirdi.
- I do not believe that substantial changes, if adopted by this House, will achieve anything.
- Bu Meclis tarafından kabul edildiği takdirde önemli değişikliklerin herhangi bir şey başaracağına inanmıyorum.
- I am not aware of anything having resulted from this.
- Bunun sonucunda ortaya çıkan herhangi bir şeyden haberdar değilim.
- Secondly, I would ask the Commission whether it is in fact willing to do anything before 10 October.
- İkinci olarak Komisyona 10 Ekim'den önce herhangi bir şey yapmaya gerçekten istekli olup olmadığını sormak istiyorum.
- There was absolutely no mention of equality, 'mainstreaming' or anything at all along those lines.
- Eşitlik, "anaakımlaştırma" ya da bu doğrultuda herhangi bir şeyden kesinlikle bahsedilmedi.
- But it is not a question of us blocking anything.
- Ancak bizim herhangi bir şeyi engellememiz söz konusu değildir.
- Anything else would have been unreasonable.
- Başka herhangi bir şey mantıksız olurdu.
- Anything else would put Member States who have achieved their overall fleet target at a disadvantage.
- Başka herhangi bir şey, genel filo hedefine ulaşmış olan Üye Devletleri dezavantajlı duruma düşürecektir.
- The Commission does not wish to add anything to what I have previously stated.
- Komisyon daha önce ifade ettiklerime herhangi bir şey eklemek istemiyor.
- Does anyone in this House really believe that anything will change in the next seven years?
- Bu Mecliste önümüzdeki yedi yıl içinde herhangi bir şeyin değişeceğine gerçekten inanan var mı?
- Anything else can be nothing more than an accompanying measure.
- Başka herhangi bir şey, eşlik eden bir tedbirden başka bir şey olamaz.
- Anything else would require reform of the Treaty establishing the European Community.
- Başka herhangi bir şey Avrupa Topluluğunu kuran Antlaşmada reform yapılmasını gerektirecektir.
- Dear Ones, can you affect anything around you as a human being in the chair?
- Sevgililer, sandalyedeki bir insan olarak etrafınızdaki herhangi bir şeyi etkileyebilir misiniz?
- Tom and Mary can't seem to agree on anything.
- Tom ve Mary, herhangi bir şey üzerinde anlaşmış görünmüyorlar.
- You shouldn't trust anything Tom says.
- Tom söylediği herhangi bir şeye inanmamalısın.
- Can you see anything at all there?
- Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
- I can't see anything because the whole place is dark.
- Her yer karanlık olduğu için herhangi bir şey göremiyorum.
- If anything should ever happen to me, you can look here.
- Bana herhangi bir şey olursa, buraya bakabilirsiniz.
- Can you remember anything at all about that?
- Bununla ilgili herhangi bir şey hatırlıyor musunuz?
- We haven't decided anything.
- Biz herhangi bir şeye karar vermedik.
- They didn't offer me anything.
- Onlar bana herhangi bir şey ikram etmedi.
- Are you allergic to anything?
- Herhangi bir şeye alerjin var mı?
- Aren't you allergic to anything?
- Herhangi bir şeye alerjiniz yok mu?
- I'm trying not to do anything to upset Tom.
- Tom'u üzecek herhangi bir şey yapmamaya çalışıyorum.
- You'd better be very sure before you accuse him of anything.
- Onu herhangi bir şeyle suçlamadan önce çok emin olsan iyi olur.
- Are you allergic to anything else?
- Başka herhangi bir şeye alerjin var mı?
- Do you know anything about the Jackson family?
- Jackson ailesi hakkında herhangi bir şey biliyor musun?
- Did Tom say anything that might help us?
- Tom bize yardımcı olabilecek herhangi bir şey söyledi mi?
- Isn't there anything we can do?
- Yapabileceğimiz herhangi bir şey yok mu?
- Tom said he didn't want to tell Mary anything.
- Tom, Mary'ye herhangi bir şey söylemek istemediğini söyledi.
- Can we be sure that anything or anyone is conscious?
- Herhangi bir şeyin ya da herhangi birinin bilinçli olduğundan emin olabilir miyiz?
- Did you find anything in the room?
- Odada herhangi bir şey buldun mu?
- Does that remind you of anything?
- Bu size herhangi bir şey hatırlatıyor mu?
- Tom has enough money to buy anything he wants.
- Tom'un istediği herhangi bir şeyi alabilecek kadar parası var.
- I don't have anything to say on that subject.
- O konuda söyleyecek herhangi bir şeyim yok.
- Ask them anything.
- Onlara herhangi bir şey sor.
- I don't think anything's broken.
- Herhangi bir şeyin bozuk olduğunu sanmıyorum.
- Ask us anything.
- Bize herhangi bir şey sor.
- Did you touch anything?
- Herhangi bir şeye dokundun mu?
- For your birthday, I'll buy you anything you want.
- Doğum günün için sana istediğin herhangi bir şeyi alacağım.
- Did you hear anything Tom said to Mary?
- Tom'un Mary'ye söylediği herhangi bir şeyi duydun mu?
- How are they going to prove anything?
- Herhangi bir şeyi nasıl kanıtlayacaklar?
- I didn't take anything.
- Ben herhangi bir şey almadım.
- I don't think I've ever heard you complain about anything.
- Senin herhangi bir şey hakkında yakındığını duyduğumu hiç sanmıyorum.
- Go ahead and start with anything you like.
- Buyurun ve istediğiniz herhangi bir şeyle başlayın.
- I can talk about anything with my best friend.
- En iyi arkadaşımla herhangi bir şey hakkında konuşabilirim.
- He doesn't have the strength to say anything.
- Onun herhangi bir şey söyleyecek gücü yok.
- Tom almost never complains about anything.
- Tom neredeyse herhangi bir şey hakkında şikâyet etmez.
- Tom isn't the kind of person who is intimidated by anyone or anything.
- Tom herhangi biri ya da herhangi bir şey tarafından korkutulan biri değildir.
- The girl didn't say anything.
- Kız herhangi bir şey söylemedi.
- Do you need me to sign anything?
- Herhangi bir şey imzalamamı istiyor musun?
- See if there's anything you can do to help Tom.
- Tom'a yardım etmek için yapabileceğin herhangi bir şey olup olmadığına bak.
- Tom and I seldom agree on anything.
- Tom ve ben nadiren herhangi bir şey üzerinde anlaşırız.
Show More (59)
|
5 |
anything |
ne olsa |
pron. |
|
- Anything for a few moments of peace.
- Birkaç dakikalık huzur karşılığında ne olursa artık.
Show More (-2)
|