Turco - Inglés
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés Frases
Sinónimo
Frases
Herramientas
Recursos
Sobre nosotros
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
Apagar las luces
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Sinónimo
Herramientas
Recursos
Sobre nosotros
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
EN-TR
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Español - Inglés
Francés - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés Frases
Turco - Inglés
Español - Inglés
Ocultar la historia
Historia detallada
Eliminar
Historia :
period following
yüzüne
Historia
Frases
Significados de
"yüzüne"
en diccionario inglés turco : 4 resultado(s)
Categoría
Turco
Inglés
General
1
General
yüzüne
to one's face
adv.
Colloquial
2
Colloquial
yüzüne
in someone's face
expr.
3
Colloquial
yüzüne
to somebody's face
expr.
4
Colloquial
yüzüne
in face
expr.
Significados de
"yüzüne"
con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)
Categoría
Turco
Inglés
General
1
General
su yüzüne çıkmak
surface
v.
The famous orca Tina
surfaced
near Iceland.
Ünlü katil balina Tina İzlanda yakınlarında
su yüzüne çıktı.
More Sentences
2
General
yüzüne gözüne bulaştırmak
mess up
v.
I've really
messed up.
Gerçekten
yüzüme gözüme bulaştırdım.
More Sentences
3
General
su yüzüne çıkarmak
uncover
v.
Investigators
uncovered
an assassination plot.
Müfettişler bir suikast planını
su yüzüne çıkardılar.
More Sentences
4
General
yüzüne gözüne bulaştırmak
mess
v.
Some of our Member States make a
mess
of their own registers.
Bazı Üye Devletlerimiz kendi kayıtlarını
yüzlerine gözlerine bulaştırıyor.
More Sentences
5
General
şans yüzüne gülmek
get lucky
v.
You
got lucky
today.
Bugün
şans yüzüne güldü.
More Sentences
6
General
yüzüne karşı
his face
adv.
Can you state the facts to
his face?
Gerçekleri
yüzüne karşı
söyleyebilir misiniz?
More Sentences
Phrasals
7
Phrasals
(birinin/bir şeyin) yüzüne gülmek (şans)
smile on (someone or something)
v.
May fortune
smile on
you.
Talih
yüzüne gülsün.
More Sentences
Idioms
8
Idioms
eline yüzüne bulaştırmak
mess up
v.
Tom
messed up,
as usual.
Tom her zamanki gibi işi
eline yüzüne bulaştırdı.
More Sentences
Common Usage
9
Common Usage
su yüzüne çıkarmak
reveal
v.
General
10
General
bir yarın açık yüzüne yapılmış yol
corniche
n.
11
General
işleri yüzüne gözüne bulaştıran kimse
turkey
n.
12
General
yüzüne vurma
exprobration
n.
13
General
yüzüne karşı hakarette bulunan kişi
affronter [obsolete]
n.
14
General
işleri eline yüzüne bulaştıran kimse
joker
n.
15
General
işleri eline yüzüne bulaştıran kimse
turkey
n.
16
General
birinin yüzüne vurma
wherret
n.
17
General
birinin yüzüne tokat atma
wherret
n.
18
General
yeniden su yüzüne çıkma
resurfacing
n.
19
General
şansın yüzüne güleceği beklentisiyle yaşayan tedbirsiz kimse
micawber
n.
20
General
yüzüne gözüne bulaştıran kimse
muddler
n.
21
General
eline yüzüne bulaştıran kimse
muddler
n.
22
General
yüzüne gözüne bulaştırma
muddle-up
n.
23
General
eline yüzüne bulaştırma
muddle-up
n.
24
General
gün yüzüne çıkarılan şey
disinterment
n.
25
General
iç çatışmaların su yüzüne çıkması
drainage
n.
26
General
istihkam yüzüne neredeyse paralel uzun siper hattı
parallel
n.
27
General
işi yüzüne gözüne bulaştıran kimse
fluffer
n.
28
General
gün yüzüne çıkma
sunshine
n.
29
General
yüzüne gözüne bulaştırmak
muff
v.
30
General
yüzüne gözüne bulaştırmak
botch
v.
31
General
birinin yüzüne bakmak
look someone in the face
v.
32
General
yüzüne vurmak
hold against
v.
33
General
yüzüne gözüne bulaştırmak
foozle
v.
34
General
yüzüne gözüne bulaştırmak
muddle
v.
35
General
yüzüne gözüne bulaştırmak
hash
v.
36
General
yüzüne mace püskürtmek
mace
v.
37
General
yüzüne gözüne bulaştırmak
fluff
v.
38
General
yüzüne su çarpmak
splash
v.
39
General
yüzüne gözüne bulaştırmak
muddle up
v.
40
General
yüzüne gözüne bulaştırmak
make a bungle of
v.
41
General
yüzüne gözüne bulaştırmak
make a hash of
v.
42
General
yüzüne gözüne bulaştırmak
goof up
v.
43
General
yüzüne gözüne bulaştırmak
boggle
v.
44
General
yüzüne gözüne bulaştırmak
crab
v.
45
General
gün yüzüne çıkarmak
bring to light
v.
46
General
yüzüne vurmak
taunt
v.
47
General
ayıbını yüzüne vurmak
reproach
v.
48
General
su yüzüne çıkmak
emerge
v.
49
General
ayıbını yüzüne vurmak
tell his fault to his face
v.
50
General
yüzüne gözüne bulaştırmak
hash up
v.
51
General
yüzüne gözüne bulaştırmak
bungle
v.
52
General
telefonu yüzüne kapatmak
hang up on someone
v.
53
General
yüzüne su çarpmak
dash water on one's face
v.
54
General
gün yüzüne çıkarmak
unearth
v.
55
General
yüzüne gülerek kandırmak
engle
v.
56
General
birinin yüzüne karşı söylemek
tell one to one's face
v.
57
General
suyun yüzüne çıkmak (balık/denizaltı)
surface
v.
58
General
yüzüne vurmak
fling something in one's teeth
v.
59
General
gün yüzüne çıkmak
come to light
v.
60
General
su çarpmak (yüzüne)
splash
v.
61
General
telefonu yüzüne kapatmak
hang up in someone's ear
v.
62
General
yüzüne gözüne bulaştırmak
make a mess of
v.
63
General
yüzüne gözüne bulaştırmak
scamp
v.
64
General
yüzüne gülmek
feign friendship
v.
65
General
su yüzüne çıkmak
come to light
v.
66
General
yüzüne vurmak
slap
v.
67
General
yüzüne bağırmak
shout at
v.
68
General
yüzüne vurmak (hatasını)
throw up to
v.
69
General
yüzüne çarpmak
throw up to
v.
70
General
kapılar yüzüne kapanmış olmak
be locked out
v.
71
General
yüzüne söylemek
say it to one's face
v.
72
General
yüzüne renk gelmek
(one's face) to glow
v.
73
General
yüzüne renk gelmek
bloom
v.
74
General
yüzüne renk gelmek
glow
v.
75
General
su yüzüne çıkmak
come forth from obscurity
v.
76
General
su yüzüne çıkmak
become evident
v.
77
General
su yüzüne çıkmak
be plucked from obscurity
v.
78
General
su yüzüne çıkmak
emerge from obscurity
v.
79
General
duyguları yüzüne yansımamak
keep a straight face
v.
80
General
yüzüne bakmak
stare at one's face
v.
81
General
yüzüne bakmak
look at one's face
v.
82
General
eline yüzüne bulaştırmak
make a hash of
v.
83
General
-i yüzüne gözüne bulaştırmak
make a hash of
v.
84
General
talih yüzüne gülmek
fortune smile on someone
v.
85
General
kremi yüzüne sürmek
rub the cream into one's face
v.
86
General
hatalarını yüzüne vurmak
twit
v.
87
General
hatasını yüzüne vurmak
twit
v.
88
General
yüzüne tükürmek
spit in one's face
v.
89
General
uzun süredir saklı kalmış sırları su yüzüne çıkarmak
unearth the long-buried secrets
v.
90
General
su yüzüne çıkarmak
bring out
v.
91
General
su yüzüne çıkarmak
unveil
v.
92
General
su yüzüne çıkarmak
shed light
v.
93
General
kapıyı yüzüne kapatmak
shut the door in someone's face
v.
94
General
kapıyı yüzüne kapatmak
shut the door in his face
v.
95
General
yüzüne söylemek
tell something to one's face
v.
96
General
su yüzüne çıkmak
come to surface
v.
97
General
(gerçeği) (yüzüne) vurmak
nail
v.
98
General
yüzüne vurmak
twight [obsolete]
v.
99
General
gün yüzüne çıkarmak
unbury
v.
100
General
su yüzüne çıkarmak
unhele [obsolete]
v.
101
General
yeniden su yüzüne çıkmak
resurface
v.
102
General
avcının yüzüne av kanı sürerek avcılığa kabul etmek
blood
v.
103
General
yüzüne gözüne bulaştırmak
misguggle [scotland]
v.
104
General
yüzüne gözüne bulaştırmak
mishguggle
v.
105
General
yüzüne kaplamak
mount
v.
106
General
yüzüne gözüne bulaştırmak
louse (up)
v.
107
General
eline yüzüne bulaştırmak
mull
v.
108
General
su yüzüne çıkarmak
develop [obsolete]
v.
109
General
eline yüzüne bulaştırmak
belly flop
v.
110
General
eline yüzüne bulaştırmak
belly-flop
v.
111
General
yüzüne vurmak
downcast [scotland]
v.
112
General
yüzüne gözüne bulaştırmak
fault
v.
113
General
yüzüne gözüne bulaştırmak
louse up
v.
114
General
ayıbını yüzüne vurmak
scandal
v.
115
General
bir şeyi eline yüzüne bulaştırmak
shuffle
v.
116
General
gün yüzüne çıkarmak
surface
v.
117
General
gün yüzüne çıkarmak
surprise
v.
118
General
gün yüzüne çıkarmak
surprize
v.
119
General
gün yüzüne çıkarmak
survey
v.
120
General
su yüzüne çıkarmak
unmask
v.
121
General
su yüzüne çıkmış
emerged
adj.
122
General
yüzüne vurulmuş
expropriated
adj.
123
General
yüzüne bakılmaz
horrible
adj.
124
General
yüzüne kan gelmiş
carnationed
adj.
125
General
yüzüne yansıyan
etched
adj.
126
General
tam yüzüne
bang in the face
adv.
127
General
yüzüne karşı
to somebody's face
adv.
128
General
yüzüne karşı
in the face of
prep.
129
General
yan yüzüne karşı
upside
prep.
Phrasals
130
Phrasals
gün yüzüne çıkarmak
bring forth
v.
131
Phrasals
gün yüzüne çıkartmak
bring out
v.
132
Phrasals
yüzüne gözüne bulaştırmak
bungle up
v.
133
Phrasals
yüzüne gözüne bulaştırmak
bungle something up
v.
134
Phrasals
yüzüne vurmak
chide (one) for (something)
v.
135
Phrasals
yüzüne vurmak
chide someone for something
v.
136
Phrasals
gün yüzüne çıkmak
come to
v.
137
Phrasals
yüzüne gözüne bulaştırmak
muddle about
v.
138
Phrasals
yüzüne gözüne bulaştırmak
muddle around
v.
139
Phrasals
neşesi/sağlığı yüzüne vurmak
glow with something
v.
140
Phrasals
telefonu yüzüne kapamak
hang up on someone
v.
141
Phrasals
yüzüne (krem vb) sürmek
dab something on one's face
v.
142
Phrasals
yüzüne (krem vb) sürmek
dab something onto one's face
v.
143
Phrasals
hoş olmayan/üzücü bir konuyu tekrar su yüzüne çıkarmak/açmak/hatırlatmak
dredge up
v.
144
Phrasals
su yüzüne çıkarmak
dig up
v.
145
Phrasals
birinin/bir şeyin yüzüne vurmak
hold something against someone or something
v.
146
Phrasals
bir şeyin iç yüzüne bir bakış atmak
step inside
v.
147
Phrasals
(birinin) yüzüne gülümsemek
smile at (one)
v.
148
Phrasals
talih, hayat (birinin) yüzüne gülmek
smile at (one)
v.
149
Phrasals
yanlışını yüzüne vurmak
call on
v.
150
Phrasals
yüzeyine/yüzüne (bir şey) uygulamak
face with (something)
v.
151
Phrasals
bir şeyin yüzeyine/yüzüne bir şey uygulamak
face something with something
v.
152
Phrasals
su yüzüne çıkmak
rise up
v.
153
Phrasals
birinin eskiden yaptığı bir hatayı yüzüne vurmak
hold something over someone
v.
154
Phrasals
(bir şeyi) yüzüne gözüne bulaştırmak
louse something up
v.
155
Phrasals
(birinin/bir şeyin) yüzüne gülmek (şans)
smile upon (someone or something)
v.
156
Phrasals
su yüzüne çıkmak
come out
v.
157
Phrasals
talih yüzüne güldüğünde
when (one's) boat comes in
expr.
158
Phrasals
talih yüzüne güldüğünde
when (one's) ship comes in
expr.
Phrases
159
Phrases
talih yüzüne güldüğünde
(one's) boat comes in
expr.
160
Phrases
kişinin cahilliğini alaylı bir şekilde yüzüne vurmak için kullanılan söz
moon (is) made of green cheese, (and) the
expr.
161
Phrases
yüzüne karşı
in the face
expr.
Proverb
162
Proverb
dost, kişinin eksiklerini çekinmeden yüzüne söyler
a friend's eye is a good mirror
n.
163
Proverb
dost, dürüstçe eksiklerini yüzüne söyler
a friend's eye is a good mirror
n.
164
Proverb
sen gayret et şans yüzüne gülecektir
diligence is the mother of good luck
165
Proverb
talih aptalların yüzüne gülmez
fortune doesn't favor fools
166
Proverb
herkesin talihi bir gün yüzüne güler
opportunity knocks at every man's door
Colloquial
167
Colloquial
yüzüne gözüne bulaştıran/dili sürçen kişi
stumblebum
n.
168
Colloquial
su yüzüne çıkaran kimse
unveiler
n.
169
Colloquial
eline yüzüne bulaştırmak
chunk
v.
170
Colloquial
eline yüzüne bulaştırmak
blow
v.
171
Colloquial
şansı yüzüne gülmeye başlamak
one's lucky number comes up
v.
172
Colloquial
yüzüne gözüne bulaştırmak
make cock-up of something
v.
173
Colloquial
yüzüne gözüne bulaştırmak
bog up
v.
174
Colloquial
yüzüne silah doğrultmak
stick a gun in someone’s face
v.
175
Colloquial
(birinin) yüzüne biber gazı sıkmak (kendini savunma amaçlı)
mace (one's) face
v.
176
Colloquial
(birinin) yüzüne göz yaşartıcı sprey sıkmak (kendini savunma amaçlı)
mace (one's) face
v.
177
Colloquial
su yüzüne çıkarmak
lay on
v.
178
Colloquial
(birinin) yüzüne gülmek
play kissy-kissy (with someone)
v.
179
Colloquial
birinin yüzüne gülmek
make nice
v.
180
Colloquial
birinin yüzüne gülmek
make nice-nice
v.
181
Colloquial
birinin yüzüne gülmek
make nice-nice
v.
182
Colloquial
yüzüne gözüne bulaştırmak
duff up [uk]
v.
183
Colloquial
(birinin) yüzüne bardak veya şişe ile vurmak
glass
v.
184
Colloquial
(bir şeyi) yüzüne gözüne bulaştırmak
goof up (on something)
v.
185
Colloquial
bir şeyi eline yüzüne bulaştırmak
goof something up
v.
186
Colloquial
yüzüne karşı çok ağır sözler söylemek
sock it to
v.
187
Colloquial
eline yüzüne bulaştırmış
with egg on (one's) face
adj.
188
Colloquial
yüzüne gözüne bulaştırmış
with egg on (one's) face
adj.
189
Colloquial
eline yüzüne bulaştırmış
with egg on your face
adj.
190
Colloquial
yüzüne gözüne bulaştırmış
with egg on your face
adj.
191
Colloquial
(birinin) yüzüne yansımış
all over (one's) face
expr.
192
Colloquial
birinin yüzüne
in someone's face
expr.
193
Colloquial
birinin yüzüne karşı
in someone's face
expr.
194
Colloquial
yüzüne karşı
in face
expr.
195
Colloquial
gerçek su yüzüne çıkacak
the truth will get out
expr.
196
Colloquial
gerçekler su yüzüne çıkar
the truth will get out
expr.
Idioms
197
Idioms
şansın yüzüne güldüğü dönem/süreç
a run of (good) luck
n.
198
Idioms
talih yüzüne gülmeme
the black ox has trod upon (one's) foot [obsolete]
n.
199
Idioms
talih yüzüne gülmeme
the black ox has trod upon (one's) toe [obsolete]
n.
200
Idioms
yüzüne bakılmayacak kadar çirkin
a face (that) only a mother could love
n.
201
Idioms
akla karanın gün yüzüne çıkacağı an
date with destiny
n.
202
Idioms
yüzüne gülen kimse
glad-hander
n.
203
Idioms
yalandan yüzüne gülen kimse
glad-hander
n.
204
Idioms
bir meselenin gün yüzüne çıktığı yer
white hole
n.
205
Idioms
bir meseleyi/şeyi gün yüzüne çıkaran şey
white hole
n.
206
Idioms
kaybolup gitmiş bir şeyi/meseleyi gün yüzüne çıkaran şey
white hole
n.
207
Idioms
insanın yüzüne karşı yapılan dürüst eleştiri
a home truth
n.
208
Idioms
şansın yüzüne güldüğü dönem/süreç
run of luck
n.
209
Idioms
şansın yüzüne güldüğü dönem/süreç
run of bad luck
n.
210
Idioms
yüzüne tokat gibi inen şey
a slap in the face
n.
211
Idioms
yüzüne bile bakılmayan şey
credenzaware
n.
212
Idioms
eline yüzüne bulaştırma
egg on (one's) face
n.
213
Idioms
eline yüzüne bulaştırma
egg on your face
n.
214
Idioms
eline yüzüne bulaştırma
egg all over your face
n.
215
Idioms
eline yüzüne bulaştırma
egg on your face
n.
216
Idioms
talih yüzüne gülmemek
(one's) venus turns out a whelp [outdated]
v.
217
Idioms
şans yüzüne gülmemek
(one's) venus turns out a whelp [outdated]
v.
218
Idioms
şans yüzüne gülmek
(one's) number comes up
v.
219
Idioms
yalanını yüzüne vurmak
give one the lie in his throat
v.
220
Idioms
şans yüzüne gülmek
turn the tables
v.
221
Idioms
eline yüzüne bulaştırmak
have one's cake dough
v.
222
Idioms
yüzüne vurmak
flap in the mouth
v.
223
Idioms
yüzüne vurmak
cast in the teeth
v.
224
Idioms
bütün kusurlarını yüzüne vurmak
rip (someone or something) apart
v.
225
Idioms
bütün kusurlarını yüzüne vurmak
rip (someone or something) to pieces
v.
226
Idioms
talihin yüzüne gülmesini beklemek
wait for (one's) boat to come in
v.
227
Idioms
duyguları/düşünceleri yüzüne vurmak
be written all over someone's face
v.
228
Idioms
yüzüne bakmak
bear the sight of (someone or something)
v.
229
Idioms
yüzüne bile bakamamak
not bear the sight of (someone or something)
v.
230
Idioms
(şans) yüzüne gülmek
catch a break
v.
231
Idioms
(şans) yüzüne gülmek
get a break
v.
232
Idioms
işi becerememek/yüzüne gözüne bulaştırmak
buy the rabbit
v.
233
Idioms
(firma, işletme için) kapılarını (birinin) yüzüne kapatmak
close the door on (one)
v.
234
Idioms
talihin yüzüne güleceği günü beklemek
wait for one's ship to come in
v.
235
Idioms
talihini yüzüne gülmesini beklemek
wait for (one's) boat to come in
v.
236
Idioms
talihini yüzüne gülmesini beklemek
wait for (one's) ship to come in
v.
237
Idioms
eline yüzüne bulaştırmak
(one's) cake is dough
v.
238
Idioms
yüzüne tükürmek
cast the gorge at (something) [dated]
v.
239
Idioms
içindekileri yüzüne kusmak
cast the gorge at (something) [dated]
v.
240
Idioms
artık şans yüzüne gülmemek
have one's luck run out
v.
241
Idioms
birinin yüzüne bağırmak
snap someone's head off
v.
242
Idioms
birinin yüzüne karşı bir şey söylemek
say something right to someone's face
v.
243
Idioms
birinin yüzüne doğru çıkışmak
get up in someone's face
v.
244
Idioms
birinin yüzüne tükürmek
spit in someone's face
v.
245
Idioms
birinin yüzüne bağırmak
bite someone's head off
v.
246
Idioms
birinin yüzüne karşı çok ağır sözler söylemek ya da davranışlarda bulunmak
sock it to someone
v.
247
Idioms
birinin yüzüne gülmek
laugh in someone's face
v.
248
Idioms
bir şeyi birinin yüzüne söylemek
say something right to someone's face
v.
249
Idioms
birinin yüzüne gülerek onu hor görmek
laugh in one's face
v.
250
Idioms
bir şeyi birinin yüzüne vurmak
fling something up in someone's face
v.
251
Idioms
direkt yüzüne söylemek
say something right to someone's face
v.
252
Idioms
eline yüzüne bulaştırmak
make a pig's ear out of
v.
253
Idioms
eline yüzüne bulaştırmak
wreck
v.
254
Idioms
eline yüzüne bulaştırmak
make a horlicks of
v.
255
Idioms
eline yüzüne bulaştırmak
muck up
v.
256
Idioms
eline yüzüne bulaştırmak
make a pig's ear of
v.
257
Idioms
hatasını yüzüne vurmak
rub somebody's nose in the dirt
v.
258
Idioms
eline yüzüne bulaştırmak
make a mess of
v.
259
Idioms
hatalarını yüzüne vurmak
rub one's nose in it
v.
260
Idioms
eline yüzüne bulaştırmak
spoil
v.
261
Idioms
eline yüzüne bulaştırmak
botch
v.
262
Idioms
eline yüzüne bulaştırmak
bungle
v.
263
Idioms
eline yüzüne bulaştırmak
fluff
v.
264
Idioms
eline yüzüne bulaştırmak
ruin
v.
265
Idioms
eline yüzüne bulaştırmak
make a hash of
v.
266
Idioms
hatasını yüzüne vurmak
rub one's nose in it
v.
267
Idioms
eline yüzüne bulaştırmak
foul up
v.
268
Idioms
eline yüzüne bulaştırmak
cock up
v.
269
Idioms
eline yüzüne bulaştırmak
mishandle
v.
270
Idioms
kapıyı birinin yüzüne kapamak
shut to door in front of someone
v.
271
Idioms
kapıyı yüzüne çarpmak
slam the door in someone's face
v.
272
Idioms
kapıyı birinin yüzüne kapamak
slam the door in someone's face
v.
273
Idioms
kapıyı yüzüne kapamak
slam the door in someone's face
v.
274
Idioms
kapıyı yüzüne kapatmak
close the doors
v.
275
Idioms
kazara yüzüne vurmak
hit someone in the face by accident
v.
276
Idioms
şans yüzüne gülmek
have a lucky break
v.
277
Idioms
şansı yüzüne gülmek
have a nice break
v.
278
Idioms
şansı yüzüne gülmek
have a lucky break
v.
279
Idioms
şansı yüzüne gülmek
have a big break
v.
280
Idioms
şans yüzüne gülmek
have a nice break
v.
281
Idioms
şans yüzüne gülmemek
be out of luck
v.
282
Idioms
şans yüzüne gülmek
strike lucky
v.
283
Idioms
şans yüzüne gülmemek
have the cards stacked against one
v.
284
Idioms
şans yüzüne gülmek
strike it lucky
v.
285
Idioms
talih yüzüne gülmek
have a lucky break
v.
286
Idioms
talih yüzüne gülmek
have a nice break
v.
287
Idioms
telefonu birinin yüzüne kapatmak
hang up on somebody
v.
288
Idioms
talihi yüzüne gülmek
get a lucky break
v.
289
Idioms
yüzüne gülmek
smile on someone
v.
290
Idioms
(bir şeyi) birinin yüzüne vurmak
throw something into someone's face
v.
291
Idioms
yüzüne gözüne bulaştırmak
make a hash of
v.
292
Idioms
yalanını yüzüne vurmak
give someone the lie in his throat
v.
293
Idioms
yüzüne gözüne bulaştırmak
make a pig's ear out of
v.
294
Idioms
yüzüne karşı söylemek
say something right to one's face
v.
295
Idioms
yüzüne yansımak
reflect on one's face
v.
296
Idioms
yüzüne yansımak
registered on one's face
v.
297
Idioms
yüzüne vurmak
rub somebody's nose in it
v.
298
Idioms
yanlışlarını yüzüne vurmak
knock off someone's perch
v.
299
Idioms
(bir şeyi) birinin yüzüne vurmak
throw something in someone's face
v.
300
Idioms
yüzüne gözüne bulaştırmak
make a mess of
v.
301
Idioms
yüzüne bakılacak gibi olmamak
not be a pretty sight
v.
302
Idioms
yüzüne bağırmak
snap someone's head off
v.
303
Idioms
yüzüne bakılacak gibi olmamak
not be much to look at
v.
304
Idioms
(hoş olmayan bir şeyi) gün yüzüne çıkarmak/gündeme getirmek
rake something up
v.
305
Idioms
(birinin) yüzüne vurmak
cast in someone's teeth
v.
306
Idioms
yüzüne söylemek
say something to someone's face
v.
307
Idioms
yüzüne gözüne bulaştırmak
have egg on one's face
v.
308
Idioms
yüzüne bakmamak
send someone to coventry
v.
309
Idioms
(miras vb. gibi) şans yüzüne gülmek
have got it made in the shade
v.
310
Idioms
yüzüne bakmak
be staring somebody in the face
v.
311
Idioms
yüzüne gülmek
smile upon someone
v.
312
Idioms
yüzüne vurmak
fling in someone's teeth
v.
313
Idioms
yüzüne vurmak
fling in someone's face
v.
314
Idioms
(miras vb. gibi) şans yüzüne gülmek
have it made in the shade
v.
315
Idioms
kapıyı yüzüne kapatmak
shut the door upon someone or something
v.
316
Idioms
kapıyı yüzüne kapatmak
shut the door on someone or something
v.
317
Idioms
kapıyı yüzüne kapatmak
close the door on someone or something
v.
318
Idioms
kapıyı yüzüne kapatmak
close the door to someone or something
v.
319
Idioms
eline yüzüne bulaştırmak
have/wipe off the egg on one's face
v.
320
Idioms
yüzüne gözüne bulaştırmak
have/wipe off the egg on one's face
v.
321
Idioms
(birinin) yüzüne saldırarak/vurarak gözünü morartmak
give (someone or something) a black eye
v.
322
Idioms
birinin yüzüne bakmak
look someone in the face
v.
323
Idioms
direkt birinin yüzüne bakmak
look someone in the face
v.
324
Idioms
birinin doğrudan yüzüne bakmak
look someone in the face
v.
325
Idioms
dürüstçe birinin yüzüne/gözüne bakmak
look someone in the eye
v.
326
Idioms
utançtan birinin yüzüne/gözüne bakamamak
(be unable to) look somebody in the eye(s)/face
v.
327
Idioms
(birinin) haince yüzüne vurmak
spit in (one's) eye
v.
328
Idioms
(birinin) yüzüne tokat gibi indirmek
spit in (one's) eye
v.
329
Idioms
birinin haince yüzüne vurmak
spit in someone's eye
v.
330
Idioms
birinin yüzüne tokat gibi indirmek
spit in someone's eye
v.
331
Idioms
birinin haince yüzüne vurmak
spit in the eye of someone
v.
332
Idioms
birinin yüzüne tokat gibi indirmek
spit in the eye of someone
v.
333
Idioms
birinin yüzüne biber gazı sıkmak
mace someone’s face
v.
334
Idioms
birinin yüzüne göz yaşartıcı sprey sıkmak
mace someone’s face
v.
335
Idioms
kapıyı birinin yüzüne kapatmak
shut the door upon someone
v.
336
Idioms
kapıyı birinin yüzüne kapatmak
shut the door on someone
v.
337
Idioms
kapıyı birinin yüzüne kapatmak
close the door on someone
v.
338
Idioms
kapıyı birinin yüzüne kapatmak
close the door to someone
v.
339
Idioms
bütün kusurlarını yüzüne vurmak
rip someone to bits
v.
340
Idioms
şans (birinin) yüzüne gülmek
fortune is smiling upon (someone)
v.
341
Idioms
talih (birinin) yüzüne gülmek
fortune is smiling upon (someone)
v.
342
Idioms
şans (birinin) yüzüne gülmek
fortune is smiling on (someone)
v.
343
Idioms
talih (birinin) yüzüne gülmek
fortune is smiling on (someone)
v.
344
Idioms
birinin yüzüne su çarpmak
throw something into someone's face
v.
345
Idioms
bir şeyi birinin yüzüne vurmak
throw something into someone's face
v.
346
Idioms
birinin yüzüne su çarpmak
throw something in someone's face
v.
347
Idioms
bir şeyi birinin yüzüne vurmak
throw something in someone's face
v.
348
Idioms
birinin yüzüne vurmak
throw in someone's face
v.
349
Idioms
(birinin) yüzüne yansımak
register on (one's) face
v.
350
Idioms
(birinin/bir şeyin) yüzüne bile bakamamak
can't stand (the sight of) someone or something
v.
351
Idioms
(birinin/bir şeyin) yüzüne bile bakamamak
can't stomach someone or something
v.
352
Idioms
yüzüne bakılacak gibi olmamak
be not a pretty sight
v.
353
Idioms
yüzüne bakılacak gibi olmamak
be not much to look at
v.
354
Idioms
yüzüne bakılmamak
be sent to coventry [old-fashioned] [uk]
v.
355
Idioms
(birinin) yüzüne yansımak
be written all over (one's) face
v.
356
Idioms
(bir şey) yüzüne yansımak
be written all over your face
v.
357
Idioms
(bir şey) yüzüne yansımak
have something written all over your face
v.
358
Idioms
birinin yüzüne yansımak
be written all over somebody's face
v.
359
Idioms
yüzüne yansımak
be written all over your face
v.
360
Idioms
(birinin) yüzüne bağırmak
bite (one's) head off
v.
361
Idioms
birinin yüzüne bağırmak
bite somebody's head off
v.
362
Idioms
birinin yüzüne bağırmak
snap somebody's head off
v.
363
Idioms
birinin yüzüne bağırmak
bite somebody's head off
v.
364
Idioms
birinin yüzüne bağırmak
snap somebody's head off
v.
365
Idioms
anlaşmayı yüzüne gözüne bulaştırmak
blow a deal
v.
366
Idioms
anlaşmayı yüzüne gözüne bulaştırmak
blow the deal
v.
367
Idioms
yüzüne gözüne bulaştırmak
blow up in (one's) face
v.
368
Idioms
yüzüne gözüne bulaştırmak
blow up in somebody's face
v.
369
Idioms
yüzüne gözüne bulaştırmak
blow up in face
v.
370
Idioms
yüzüne gözüne bulaştırmak
blow up in your face
v.
371
Idioms
yüzüne gözüne bulaştırmak
explode in your face
v.
372
Idioms
gerçekler birinin yüzüne tokat gibi inmek
come (back) down to earth (with a bang, bump)
v.
373
Idioms
gerçekler yüzüne tokat gibi inmek
come down to earth
v.
374
Idioms
gerçekler yüzüne tokat gibi inmek
come down to earth with a bump
v.
375
Idioms
birinin yanaklarına/yüzüne renk getirmek
bring the roses to (one's) cheeks
v.
376
Idioms
birini/bir şeyi gün yüzüne çıkartmak
bring someone or something to light
v.
377
Idioms
bir şeyi gün yüzüne çıkarmak
bring something to light
v.
378
Idioms
(birinin) yüzüne kapıları kapatmak
close the door to (one)
v.
379
Idioms
yüzüne gözüne bulaştırmak
(have) egg on your face
v.
380
Idioms
eline yüzüne bulaştırma
egg on face
v.
381
Idioms
eline yüzüne bulaştırmak
wipe off the egg on (one's) face
v.
382
Idioms
yüzüne gözüne bulaştırmak
wipe off the egg on (one's) face
v.
383
Idioms
(bir şeyi birinin) yüzüne vurmak
fling (something) up in (one's) face
v.
384
Idioms
yüzüne vurmak
fling up in face
v.
385
Idioms
talih birinin yüzüne gülmek
fortune smiles upon someone
v.
386
Idioms
talih birinin yüzüne gülmek
fortune smiles on someone
v.
387
Idioms
(birinin) yüzüne doğru çıkışmak
get (all) up in (one's) face
v.
388
Idioms
neşesi/sağlığı yüzüne vurmak
glow with
v.
389
Idioms
bir şeyi/işi yüzüne gözüne bulaştırmak
make a hash of something
v.
390
Idioms
bir şeyi/işi eline yüzüne bulaştırmak
make a hash of something
v.
391
Idioms
bir şeyi/işi yüzüne gözüne bulaştırmak
make a mess of something
v.
392
Idioms
bir şeyi/işi eline yüzüne bulaştırmak
make a mess of something
v.
393
Idioms
yüzüne gözüne bulaştırmak
have egg on face
v.
394
Idioms
yüzüne gözüne bulaştırmak
have got egg on (one's) face
v.
395
Idioms
şans yüzüne gülmemek
have the cards stacked against
v.
396
Idioms
şans (birinin/bir şeyin) yüzüne gülmemek
have the cards stacked against (someone or something)
v.
397
Idioms
şans (birinin/bir şeyin) yüzüne gülmemek
have the cards stacked up against (someone or something)
v.
398
Idioms
şans yüzüne gülmemek
have the deck stacked against
v.
399
Idioms
şans (birinin/bir şeyin) yüzüne gülmemek
have the deck stacked against (someone or something)
v.
400
Idioms
utancından yüzünü saklamak/kimsenin yüzüne bakamamak
hide one's face
v.
401
Idioms
utancından yüzünü saklamak/kimsenin yüzüne bakamamak
hide one's head
v.
402
Idioms
utancından yüzünü saklamak/kimsenin yüzüne bakamamak
hide face in shame
v.
403
Idioms
birinin eskiden yaptığı bir hatayı yüzüne vurmak
hold something over someone's head
v.
404
Idioms
yüzüne gülmek
laugh in face
v.
405
Idioms
birinin yüzüne karşı gülmek
laugh in somebody's face
v.
406
Idioms
yüzüne karşı gülerek/alay ederek sahneden indirmek
laugh off the stage
v.
407
Idioms
(bir şeyi) su yüzüne çıkarmak
lift the veil (on something)
v.
408
Idioms
dürüstçe (birinin) yüzüne/gözüne bakmak
look (one) in the eye
v.
409
Idioms
dürüstçe (birinin) yüzüne/gözüne bakmak
look (one) in the eyes
v.
410
Idioms
(birinin) yüzüne bakmak
look (one) in the face
v.
411
Idioms
direkt (birinin) yüzüne bakmak
look (one) in the face
v.
412
Idioms
(birinin) doğrudan yüzüne bakmak
look (one) in the face
v.
413
Idioms
birinin gözüne/yüzüne bakmak
look somebody in the eye/face
v.
414
Idioms
direkt birinin gözüne/yüzüne bakmak
look somebody in the eye/face
v.
415
Idioms
birinin doğrudan gözüne/yüzüne bakmak
look somebody in the eye/face
v.
416
Idioms
(bir şeyi) yüzüne gözüne bulaştırmak
make a hash of (something)
v.
417
Idioms
(bir şeyi) eline yüzüne bulaştırmak
make a hash of (something)
v.
418
Idioms
(bir şeyi) yüzüne gözüne bulaştırmak
make a horlicks of (something) [uk]
v.
419
Idioms
(bir şeyi) eline yüzüne bulaştırmak
make a horlicks of (something) [uk]
v.
420
Idioms
bir şeyi/bir şey yapmayı yüzüne gözüne bulaştırmak
make a mess of something/of doing something
v.
421
Idioms
bir şeyi/bir şey yapmayı eline yüzüne bulaştırmak
make a mess of something/of doing something
v.
422
Idioms
bir şeyi/bir şey yapmayı yüzüne gözüne bulaştırmak
make a hash of something/of doing something
v.
423
Idioms
bir şeyi/bir şey yapmayı eline yüzüne bulaştırmak
make a hash of something/of doing something
v.
424
Idioms
(bir şeyi) yüzüne gözüne bulaştırmak
make a muck of (something) [uk]
v.
425
Idioms
(bir şeyi) yüzüne gözüne bulaştırmak
make a pig's ear of (something)
v.
426
Idioms
(geçmişte olan bir şeydeki) hatasını yüzüne vurmak
rub (one's) nose in (something)
v.
427
Idioms
(geçmişteki) hatalarını yüzüne vurmak
rub (one's) nose in (something)
v.
428
Idioms
(bir şeyi birinin) yüzüne vurmak/başına kakmak
rub (one's) nose in (something)
v.
429
Idioms
yüzüne vurmak
rub nose in
v.
430
Idioms
yüzüne vurmak
rub nose in it
v.
431
Idioms
bir şeyi birinin yüzüne vurmak
rub someone's nose in something
v.
432
Idioms
(bir şeyi birinin) yüzüne söylemek
say (something) to (one's) face
v.
433
Idioms
(bir şeyi birinin) yüzüne karşı söylemek
say (something) to (one's) face
v.
434
Idioms
yüzüne söylemek
say to face
v.
435
Idioms
yüzüne karşı söylemek
say to face
v.
436
Idioms
yüzüne bağırmak
snap head off
v.
437
Idioms
yüzüne karşı söylemek
tell one to face
v.
438
Idioms
yüzüne vurmak
throw in face
v.
439
Idioms
kapıları yüzüne kapamak
slam the door in one's face
v.
440
Idioms
yüzüne bakılmaz
aesthetically challenged [uk]
adj.
441
Idioms
yüzüne bakılmaz
esthetically challenged [us/south africa]
adj.
442
Idioms
(birinin) yüzüne yansımış
written all over (one's) face
adj.
443
Idioms
(birinin) yüzüne yansımış
written in (one's) face
adj.
444
Idioms
birinin yüzüne
to one's beard
adv.
445
Idioms
talih yüzüne güldüğünde
(one's) boat comes in
adv.
446
Idioms
talih yüzüne güldüğünde
when (one's) boat comes in
expr.
447
Idioms
yüzüne çarpsa tanımazsın/farkına varmazsın
wouldn't know something if it hit you in the face
expr.
448
Idioms
yüzüne karşı
to his head
expr.
449
Idioms
yüzüne bakılamayacak kadar çirkin
face that only a mother could love
expr.
450
Idioms
yüzüne bakılmayacak kadar çirkin
ugly as a toad
expr.
451
Idioms
yüzüne bakılmayacak kadar çirkin
homely enough to stop a clock
expr.
452
Idioms
yüzüne bakılmayacak kadar çirkin
face that could stop a clock
expr.
453
Idioms
yüzüne bakılmayacak kadar çirkin
as ugly as a toad
expr.
454
Idioms
yüzüne bakılmayacak kadar çirkin
as ugly as sin
expr.
455
Idioms
yüzüne bakılmayacak kadar çirkin
face that only a mother could love
expr.
456
Idioms
yüzüne bakılamayacak kadar çirkin
homely enough to stop a clock
expr.
457
Idioms
yüzüne bakılmayacak kadar çirkin
not going to win any beauty contests
expr.
458
Idioms
yüzüne karşı
to someone's face
expr.
459
Idioms
yüzüne bakılamayacak kadar çirkin
face that could stop a clock
expr.
460
Idioms
bir başka yalan daha su yüzüne çıktı
another lie nailed to the counter
expr.
461
Idioms
pek yüzüne bakılacak gibi değil
not much for looks
expr.
462
Idioms
pek yüzüne bakılacak gibi değil
not much to look at
expr.
463
Idioms
talih yüzüne güldüğünde
when ship comes in
expr.
464
Idioms
yüzüne çarpsa tanımazsın/farkına varmazsın
wouldn't know (something) if it hit (one) in the face
expr.
Speaking
465
Speaking
işleri hep eline yüzüne bulaştırıyorsun
you always screw things up
expr.
466
Speaking
işleri hep yüzüne gözüne bulaştırıyorsun
you always screw things up
expr.
467
Speaking
onun yüzüne ne olmuş?
what's happened to her face?
expr.
468
Speaking
onun yüzüne ne olmuş?
what's happened to his face?
expr.
469
Speaking
talih yüzüne gülmüyor
the odds are against one
expr.
470
Speaking
yüzüne su gelmesin dedi
he said not to get water on my face
expr.
471
Speaking
yüzüne ne oldu?
what's wrong with your face?
expr.
472
Speaking
yüzüne bakayım
let me see your face
expr.
473
Speaking
yüzüne ne oldu senin?
what happened to your face?
expr.
474
Speaking
yüzüne ne oldu?
what happened to your face?
expr.
Technical
475
Technical
izometrik sistemde küpün her yüzüne tekabül eden yirmi dört eşit üçgen yüz ile sınırlandırılmış katı nesne
tetrahexahedron
n.
476
Technical
izometrik sistemde küpün her yüzüne tekabül eden yirmi dört eşit üçgen yüz ile sınırlandırılmış katı nesne
tetrakishexahedron
n.
477
Technical
su yüzüne hareket verilmesi
agitation of water surface
n.
478
Technical
izometrik sistemde küpün her yüzüne tekabül eden yirmi dört eşit üçgen yüz ile sınırlandırılmış katı nesneye ait
tetrahexahedral
adj.
479
Technical
su yüzüne çıkmış
emersed
adj.
Computer
480
Computer
kullanıcı ara yüzüne öge eklenirken beliren kılavuz
snapline
n.
481
Computer
bir yazılım yeterince geliştirici tarafından test edilirse, tüm açıklar su yüzüne çıkar
given enough eyeballs, all bugs are shallow
expr.
Architecture
482
Architecture
çerçeveden duvarın iç yüzüne bakan pencere veya kapı açıklığı
sconcheon
n.
483
Architecture
çerçeveden duvarın iç yüzüne bakan pencere veya kapı açıklığı
scuncheon
n.
Marine
484
Marine
dalgıçların su yüzüne çıkarken yaşadıkları basınç azalması ki bu süreç içinde azot gibi çözünmüş gaz
decompression
n.
485
Marine
su yüzüne çıkarken dalgıcın bir süre kalması gereken belirli derinlik
stage decompression
n.
486
Marine
(yem ararken) balığın su yüzüne çıkması
rise
n.
Mining
487
Mining
çokyüzlünün her bir yüzüne küçük birer piramit yerleşmesiyle oluşan katı şekil
pyramidion [obsolete]
n.
488
Mining
(cevher) yer yüzüne çıkmak
bring to grass
v.
Medical
489
Medical
dudak yüzüne ait
labiocervical
adj.
Physics
490
Physics
füzyon kaynağının kökünden yüzüne olan minimum mesafe
throat
n.
Marine Biology
491
Marine Biology
kabuğundaki izleri insan yüzüne benzeyen avrupa'ya özgü bir yengeç
masked crab (corystes cassivelaunus)
n.
Botanic
492
Botanic
yaprakları üzerinde insan yüzüne benzer şekiller olan bitki türü
caricature plant (graptophyllum pictum)
n.
493
Botanic
domateste görülen kedi yüzüne benzer fizyolojik deformasyon
catfacing
n.
494
Botanic
yaprakları üzerinde insan yüzüne benzer şekiller olan bitkileri içeren bir cins
graptophyllum
n.
495
Botanic
yaprakları üzerinde insan yüzüne benzer şekiller olan bitkileri içeren bir cins
genus graptophyllum
n.
496
Botanic
suyun yüzüne çıkan
emersed
adj.
Fishery
497
Fishery
su yüzüne çıkma
rise
n.
Literature
498
Literature
(şiirsel) gün yüzüne çıkarılmış
disembowered
adj.
Meteorology
499
Meteorology
bulutların yer yüzüne olan mesafelerini ve hızlarını ölçen araç
nephelodometer
n.
Sport
500
Sport
beysbolda yakalayıcının yüzüne taktığı koruyucu maske
catcher's mask
n.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of yüzüne
×
Term Options
Corregir / Sugerir
Francés Inglés Diccionario
Español Inglés Diccionario
Alemán Inglés Diccionario
Inglés Sinónimo Diccionario
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy