yasaklı - Turco Inglés Diccionario

yasaklı

Significados de "yasaklı" en diccionario inglés turco : 9 resultado(s)

Turco Inglés
General
yasaklı banned adj.
Nitrofen is a herbicide and has been a banned substance in the European Union since 1988.
Nitrofen bir herbisittir ve 1988'den beri Avrupa Birliği'nde yasaklı bir maddedir.

More Sentences
yasaklı taboo adj.
Certain topics are considered taboo in polite conversation.
Resmi konuşmalarda bazı konular yasaklı olarak kabul edilir.

More Sentences
yasaklı expurgatory adj.
yasaklı proscriptive adj.
yasaklı expurgatorial adj.
yasaklı unpermitted adj.
yasaklı bluebeard adj.
yasaklı hot adj.
Idioms
yasaklı out-of-bounds adj.

Significados de "yasaklı" con otros términos en diccionario inglés turco: 35 resultado(s)

Turco Inglés
General
yasaklı kişi prohibited person n.
yasaklı malzeme listesi index n.
yasaklı kitaplar listesi index n.
yasaklı alanlara poster asma fly-posting n.
yasaklı kimse outlaw n.
yasaklı kuruluş outlaw n.
kısmen yasaklı kimse semi-invalid n.
birinci dereceden yasaklı bir maddeyi üzerinde bulundurmaktan ötürü suçlanmak be charged with criminal possession of a controlled substance in the first degree v.
üçüncü dereceden yasaklı bir maddeyi üzerinde bulundurmaktan ötürü suçlanmak be charged with criminal possession of a controlled substance in the third degree v.
ikinci dereceden yasaklı bir maddeyi üzerinde bulundurmaktan ötürü suçlanmak be charged with criminal possession of a controlled substance in the second degree v.
(yasaklı malları) yasadışı olarak ihraç etmek contraband v.
siyaset yasaklı banned from politics adj.
siyaset yasaklı politically banned adj.
Trade/Economic
yasaklı ürünler prohibited goods n.
yasaklı mallar prohibited goods n.
(emtia) yasaklı hot adj.
Law
tanrının yasaklı adını ağzına alma blasphemy n.
yasaklı olmayan uyuşturucu madde legal high n.
kamu hizmetlerinden yasaklı barred from public service adj.
Politics
yasaklı bölge forbidden zone n.
yaptırıma tabi/yaptırım uygulanan/yasaklı kişi sanctioned person n.
yasaklı parti disbanded party n.
yasaklı örgüt banned organization n.
Computer
yasaklı kişiler banned people n.
Traffic
park yasaklı bölge towaway zone n.
Pharmaceutics
önceden obezite yönetiminde kullanılan yasaklı bir ilaç türü sibutramine n.
History
(ingiltere'de) katolik rahiplerin yasaklı olduğu dönemde evlerde saklandıkları oda priest-hole n.
(ingiltere'de) katolik rahiplerin yasaklı olduğu dönemde evlerde saklandıkları oda priest's hole n.
Religious
(teolojide) adem ve havva'nın cennet bahçesi'ndeki yasaklı meyveyi yemesi sonucu insanlığın başlangıçta var olan masumiyetini ve mutluluğunu kaybetmesi fall n.
yasaklı kitaplar listesi index librorum prohibitorum n.
resmen yasaklı kitaplar listesi the index n.
(teolojide) yasaklı meyveyle ezeli masumiyeti ve mutluluğu kaybetmek fall v.
Sport
yasaklı listesi exclusion list n.
(rugby) yasaklı bir hareket bridging n.
Librarianship
yasaklı kitaplar listesi index expurgatorius n.