uyum - Turco Inglés Diccionario

uyum

Significados de "uyum" en diccionario inglés turco : 86 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
uyum rapport n.
I would like to get a feel for your rapport with the customer.
Müşteri ile olan uyumunuz hakkında bir fikir edinmek istiyorum.

More Sentences
uyum accord n.
Today, after mature consideration and in complete accord with my conscience, I have voted 'no'.
Bugün olgun bir değerlendirmenin ardından ve vicdanımla tam bir uyum içerisinde "hayır" oyu kullandım.

More Sentences
uyum adaptation n.
We do not have enough instruments suited to the processes of adaptation while enlargement is going on.
Genişleme devam ederken uyum süreçlerine uygun yeterli araçlara sahip değiliz.

More Sentences
uyum harmony n.
To unite all the citizens of Europe, we must create true harmony between the States and between the peoples.
Tüm Avrupa vatandaşlarını birleştirmek için, Devletler ve halklar arasında gerçek bir uyum yaratmalıyız.

More Sentences
General
uyum harmonisation n.
It is no coincidence that public market harmonisation is progressing so slowly.
Kamu piyasası uyumunun bu kadar yavaş ilerlemesi tesadüf değildir.

More Sentences
uyum conformity n.
However, in politics conformity of interests is a valuable means of achieving legitimate demands.
Ancak siyasette çıkarların uyumu, meşru taleplerin elde edilmesi için değerli bir araçtır.

More Sentences
uyum unison n.
The flutes and violins are playing in unison.
Flütler ve kemanlar uyum içinde çalıyorlar.

More Sentences
uyum compliance n.
However, compliance with the Copenhagen political criteria is a prerequisite for the opening of accession negotiations.
Ancak, Kopenhag siyasi kriterlerine uyum, katılım müzakerelerinin başlatılması için bir ön koşuldur.

More Sentences
uyum coherence n.
Coherence between these two instruments is, in my opinion, extremely important.
Bu iki araç arasındaki uyum bence son derece önemlidir.

More Sentences
uyum balance n.
The music is in balance with the structure of the movie.
Müzik, filmin yapısıyla uyum içinde.

More Sentences
uyum harmony n.
Hopefully, we will rapidly achieve harmony between the Council and Parliament.
Umarım Konsey ve Parlamento arasında uyumu hızlı bir şekilde yakalarız.

More Sentences
uyum adjustment n.
Processes of economic adjustment call for the greatest political and social commitment on the part of all sides.
Ekonomik uyum süreçleri, tüm tarafların en büyük siyasi ve sosyal kararlılığı göstermesini gerektirir.

More Sentences
uyum harmonization n.
Some progress has been achieved but further efforts are needed to reach full harmonization.
Bazı ilerlemeler kaydedilmiştir ancak tam uyumun sağlanması için daha fazla çaba sarf edilmesi gerekmektedir.

More Sentences
Trade/Economic
uyum adjustment n.
Hundreds of thousands of coal and steel workers benefited from adjustment aids to cope with structural change.
Yüz binlerce kömür ve çelik işçisi yapısal değişimle başa çıkabilmek için uyum yardımlarından yararlandı.

More Sentences
uyum adaptation n.
Will there also be more aids for accession so that we can improve the process of adaptation?
Uyum sürecini iyileştirebilmemiz için katılım için daha fazla yardım olacak mı?

More Sentences
Politics
uyum cohesion n.
It is a combination of competitiveness and cohesion.
Bu, rekabetçilik ve uyumun bir kombinasyonudur.

More Sentences
uyum alignment n.
Overall, Turkey’s alignment with the community acquis in the areas covered by the Customs Union is most advanced.
Genel olarak, Gümrük Birliği kapsamına giren alanlarda Türkiye’nin topluluk müktesebatı ile uyumu en ileri düzeydedir.

More Sentences
uyum harmonisation n.
Complete harmonisation would not be difficult to achieve.
Tam uyum sağlanması zor olmayacaktır.

More Sentences
uyum harmony n.
Greater harmony between higher education and researcher training is necessary as well.
Yükseköğretim ve araştırmacı eğitimi arasında da daha fazla uyum gereklidir.

More Sentences
uyum accord n.
Today, after mature consideration and in complete accord with my conscience, I have voted 'no'.
Bugün, olgun bir değerlendirmenin ardından ve vicdanımla tam bir uyum içerisinde 'hayır' oyu kullandım.

More Sentences
Technical
uyum harmony n.
There was a sense of great self-confidence and harmony between the institutions.
Kurumlar arasında büyük bir özgüven ve uyum duygusu vardı.

More Sentences
Telecom
uyum compliance n.
Poor compliance with environmental legislation is a huge problem.
Çevre mevzuatına yetersiz uyum büyük bir sorundur.

More Sentences
uyum coherence n.
The discussion revealed the shared desire for full coherence with the Lisbon Strategy.
Tartışma, Lizbon Stratejisi ile tam bir uyum sağlanması yönündeki ortak arzuyu ortaya koydu.

More Sentences
Linguistics
uyum harmony n.
I have never before seen more harmony or unanimity in the House.
Meclis'te daha önce hiç bu kadar uyum ya da oybirliği görmemiştim.

More Sentences
Common Usage
uyum concord n.
General
uyum consistence n.
uyum compatibility n.
uyum cadence n.
uyum taste n.
uyum concinnity n.
uyum concordance n.
uyum unity n.
uyum cohesiveness n.
uyum accordance n.
uyum congruity n.
uyum chime n.
uyum congruence n.
uyum proportion n.
uyum symphony n.
uyum symmetry n.
uyum scheme n.
uyum consecution n.
uyum coherency n.
uyum collaboration n.
uyum concord n.
uyum concert n.
uyum consonance n.
uyum rhythm n.
uyum keeping n.
uyum accommodation n.
uyum consistency n.
uyum tune n.
uyum taste n.
uyum adaption n.
uyum elasticity n.
uyum balance n.
uyum lockstep n.
uyum connection n.
uyum composition [obsolete] n.
uyum concertion n.
uyum concordancy n.
uyum consertion n.
uyum fellow feeling n.
uyum convenience [obsolete] n.
uyum correspondency n.
uyum sympathy n.
uyum sync n.
uyum synch n.
Phrases
uyum meeting of minds n.
Idioms
uyum even-steven n.
Trade/Economic
uyum consistency n.
Politics
uyum accordancy n.
uyum harmonization n.
Lighting
uyum accommodation n.
Automotive
uyum proportion n.
Food Engineering
uyum lag n.
Math
uyum correspondence n.
Statistics
uyum concordance n.
Linguistics
uyum congruence n.
uyum concord n.
uyum agreement n.
Music
uyum tune n.
uyum homophony [obsolete] n.
Archaic
uyum tunableness n.
uyum tuneableness n.
uyum consent n.

Significados de "uyum" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Turco Inglés
General
bölgesel uyum territorial cohesion n.
The criterion favoured is that of price over social and territorial cohesion, equality and employment.
Sosyal ve bölgesel uyum, eşitlik ve istihdam yerine fiyat kriteri tercih ediliyor.

More Sentences
yapısal uyum programları structural adjustment programmes n.
Lisbon said that we should have a microeconomic structural adjustment programme.
Lizbon, mikroekonomik bir yapısal uyum programına sahip olmamız gerektiğini söyledi.

More Sentences
uyum yeteneği adaptability n.
Entrepreneurship and adaptability are still judged to be deficient.
Girişimcilik ve uyum yeteneğinin hala eksik olduğu düşünülmektedir.

More Sentences
(çevreye) uyum orientation n.
Now I'll give you an orientation course.
Şimdi sana bir uyum kursu vereceğim.

More Sentences
uyum politikası cohesion policy n.
My third conviction is that future cohesion policy should be fair and non-discriminatory.
Üçüncü inancım ise gelecekteki uyum politikasının adil ve ayrımcı olmaması gerektiğidir.

More Sentences
uyum göstermek adjust v.
Some people adjust easily.
Bazı insanlar kolayca uyum gösterirler.

More Sentences
uyum sağlamak accord with v.
His speech did not accord with his feelings.
Onun konuşması duygularıyla uyum sağlamadı.

More Sentences
uyum sağlamak accommodate v.
From that point of view, the report merely accommodates existing practices.
Bu açıdan bakıldığında, rapor sadece mevcut uygulamalara uyum sağlamaktadır.

More Sentences
uyum sağlamak attune v.
All I have to do is stay afloat and attuned.
Tek yapmam gereken ayakta kalmak ve uyum sağlamak.

More Sentences
uyum sağlamak comply with v.
The financial risk to businesses that cannot comply with the code is enormous.
Kurallara uyum sağlayamayan işletmeler için mali risk çok büyüktür.

More Sentences
uyum sağlamak adapt oneself to v.
It is difficult to adapt oneself to sudden changes of temperature.
Ani sıcaklık değişimlerine uyum sağlamak zordur.

More Sentences
uyum sağlamak harmonise v.
This is a policy that we obviously cannot harmonise.
Bu açıkça uyum sağlayamadığımız bir politika.

More Sentences
uyum sağlamak adapt v.
Therefore, we must endeavour to adapt.
Bu nedenle uyum sağlamak için çaba göstermeliyiz.

More Sentences
uyum içinde çalışmak work in harmony v.
Our two hands need to work in harmony.
İki elimizin uyum içinde çalışması gerekiyor.

More Sentences
uyum sağlamak accommodate v.
From that point of view, the report merely accommodates existing practices.
Bu açıdan bakıldığında rapor sadece mevcut uygulamalara uyum sağlamaktadır.

More Sentences
uyum sağlamak align v.
Turkey has made great efforts to align with Community competition law.
Topluluk rekabet hukukuna uyum sağlamak için Türkiye büyük çabalar göstermiştir.

More Sentences
uyum sağlamak fit v.
How will the European Parliament and codecision and joint competence fit in with these changes?
Avrupa Parlamentosu ve kodifikasyon ve ortak yetki bu değişikliklere nasıl uyum sağlayacak?

More Sentences
uyum sağlayan adaptable adj.
The problem lies in encouraging people to be adaptable.
Sorun, insanları uyum sağlamaya teşvik etmekte yatmaktadır.

More Sentences
uyum içinde coherent adj.
Our group needs to be coherent if they want to achieve.
Eğer başarmak istiyorlarsa grubumuzun uyum içinde olması gerek.

More Sentences
Phrasals
(bir şeye) uyum sağlamak adapt (something) to (something) v.
We must adapt to this and facilitate further developments within our Budget framework.
Buna uyum sağlamalı ve Bütçe çerçevemiz dahilinde daha fazla gelişmeyi kolaylaştırmalıyız.

More Sentences
uyum sağlamak blend in v.
I tried to blend in.
Uyum sağlamaya çalıştım.

More Sentences
Phrases
(biriyle) uyum içinde in concert with (someone) expr.
They are all related and they work in concert with one another.
Hepsi birbiriyle ilişkilidir ve birbirleriyle uyum içinde çalışırlar.

More Sentences
(biriyle/bir şeyle) uyum içerisinde in harmony (with someone or something) expr.
We regard these concerns of ours as being in harmony with the Commission's objectives as regards transport.
Bu endişelerimizin Komisyon'un ulaştırma konusundaki hedefleriyle uyum içerisinde olduğunu düşünüyoruz.

More Sentences
Trade/Economic
baş uyum görevlisi chief compliance officer (cco) n.
Tom is the chief compliance officer.
Tom baş uyum görevlisi.

More Sentences
Politics
çapraz uyum cross compliance n.
I shall close on the issue of cross compliance.
Çapraz uyum konusunu kapatacağım.

More Sentences
mevzuata uyum legislative harmonization n.
We must move resolutely towards achieving legislative harmonisation itself.
Mevzuat uyumunu bizzat gerçekleştirme yolunda kararlılıkla ilerlemeliyiz.

More Sentences
uyum fonu cohesion fund n.
The second line which may require additional appropriations is the Cohesion Fund.
Ek ödenek gerektirebilecek ikinci kalem ise Uyum Fonu'dur.

More Sentences
uyum politikası cohesion policy n.
The question we must ask ourselves is whether a cohesion policy would not be better conducted without a Cohesion Fund.
Kendimize sormamız gereken soru, bir uyum politikasının Uyum Fonu olmadan daha iyi yürütülüp yürütülemeyeceğidir.

More Sentences
yapısal uyum structural adjustment n.
Structural adjustment brought improvements in the effectiveness of the corporate sector.
Yapısal uyum, kurumsal sektörün etkinliğinde iyileşmeler getirmiştir.

More Sentences
General
ırklararası uyum interracial adaption n.
uyum sağlayıcı transducer n.
sosyal uyum socialization n.
tam bir uyum total harmony n.
uyum süreci orientation period n.
tam uyum total harmony n.
çevresiyle uyum becerisi interpersonal skills n.
uyum sağlama orientating n.
ülkesel uyum territorial cohesion n.
duygusal uyum emotional adaptation n.
uyum kurallarına uydurma harmonization n.
uyum sağlama transduction n.
kusursuz uyum perfect harmony n.
uyum mekanizması compliance mechanism n.
bir çevreye uyum sağlama orientation n.
uyum sorunu compliance problem n.
uyum senedi act of adaptation n.
sosyal uyum social adaptation n.
uyum sağlama fitting n.
uyum yöntemleri adaptation methods n.
ile arasında uyum sağlama accommodation to n.
evlilikte uyum family harmony n.
evlilikte uyum adjustment in marriage n.
uyum süreci harmonization period n.
uyum sağlama orientation n.
mimaride uyum eurhythmy n.
uyum süreci adjustment process n.
uyum içinde olma cohesion n.
uyum gösterme adaptation n.
ortama uyum sağlamış canlı denizen n.
uyum sağlama inurement n.
toplumsal uyum social harmony n.
avrupa birliğine uyum eu harmonization n.
tam uyum perfect match n.
iki eş arasındaki mükemmel uyum perfect match n.
bir çift arasındaki mükemmel uyum perfect match n.
uyum sağlama acclimatization n.
şehir hayatına uyum sağlayamayan townee n.
doğal uyum natural rapport n.
biyolojik uyum biological adaptation n.
psikolojik uyum psychological adaptation n.
fizyolojik uyum physiological adaptation n.
çevreye uyum adaptability to environment n.
aşırı uyma/uyum gösterme overfitting n.
astrolojik uyum synastry n.
bir hayvan veya bitkinin yeni bir yere uyum sağlayarak orayı yurt edinmesi denizenship n.
cinsel uyum sexual harmony n.
cinsel uyum sexual compatibility n.
(okula vb) uyum sağlama dönemi freshman orientation n.
stratejik uyum strategic alignment n.
birlikte uyum coadaptation n.
birlikte uyum coaptation n.
birlikte uyum mutual adaptation n.
birlikte uyum mutual adaption n.
uyum sağlayamama non-adaptation n.
uyum ölçütü cohesion criterion n.
yasalara uyum law-abidingness n.
uyum sağlama conformance n.
uyum sağlama acclimatisation n.
uyum sağlayan kişi veya şey acclimatizer n.
uyum sağlayan kişi veya şey acclimatiser n.
mimaride uyum eurythmy n.
şehir hayatına uyum sağlayamayan townie n.
uyum kurallarına uydurma harmonisation n.
sosyal uyum socialisation n.
mükemmel uyum perfect fit n.
doğal uyum natural fit n.
iç uyum internal harmony n.
uyum kaybı decoherence n.
uyum gücü fitness n.
uyum başarısı fitness n.
uyum davranışı adaptation behaviour n.
öz uyum self-concordance n.
(şartlara/koşullara) uyum gösteren complier n.
farklı iklime uyum sağlama acclimatation n.
uyum sağlama hali acclimature n.
uyum sağlayan accorder n.
uyum gösterme acclimature n.
uyum gösteren accorder n.
binicilikte atın uyum ve hareket oranı cadence n.
binicilikte atın uyum ve hareket oranı cadency n.
uyum sağlama adaption n.
tashih uyum adjustage n.
uyum sağlama yeteneği adaptability n.
karşılıklı uyum ve etkilenme chemistry n.
belirli bir tipe sıkı sıkıya uyum sağlama typiness n.
mükemmel uyum a great fit n.
uyum müdürü compliance manager n.
uyum sağlayamama unadaptability n.
çok çabuk uyum sağlayan kimse zelig n.
değişen koşullara uyum sağlama yetisi malleability n.
uyum evi half-way house n.
uyum sağlama wontedness n.
uyum yaratan rhythmist n.
uyum sağlama chime n.
özel grupların psikolojik danışmanlık ve rehberlik yoluyla topluma uyum sağlaması için verilen program veya hizmet guidance n.
kişilerarası uyum communication n.
uyum eksikliği inadaptation n.
toplumsal uyum social cohesion n.
kişisel ilişkilerde uyum peace n.
uyum sağlama fittingness n.
zihinsel uyum yeteneği pliantness n.
ön uyum preconformity n.
beklenen uyum preconformity n.
öngörülen uyum preconformity n.
uyum sağlamak suit v.
uyum göstermek accord v.
uyum sağlamak acclimatize v.
uyum sağlamak fall with v.
uyum sağlamak coordinate v.
uyum sağlamak harmonize v.
uyum sağlamak settle v.
uyum sağlamak blend v.
uyum sağlamak orientate oneself v.
uyum sağlamak orient oneself v.
uyum sağlamak be attuned to v.
uyum sağlamak slot into v.
uyum sağlamak make correspond v.
uyum sağlamak accommodate oneself to v.
uyum sağlamak transduce v.
uyum sağlamak harmonise with v.
uyum sağlamak shake down v.
uyum içinde olmak cohere v.
uyum sağlamak correspond v.
uyum sağlamak accord v.
uyum sağlamak assort with v.
ile arasında uyum sağlamak accommodate to v.
uyum sağlamak yield v.
uyum sağlamak accommodate oneself v.
uyum sağlamak suit up v.
aynı düzeye gelerek uyum sağlamak get abreast v.
uyum sağlamak get into v.
uyum sağlamak tone in v.
uyum içinde olmak play along with v.
yeni arkadaşlara uyum sağlamak be fitting in with new friends v.
birlikte/beraber uyum içinde yaşamak live together in harmony v.
uyum içinde olmak be in compliance v.
topluma uyum sağlamak fit into society v.
uyum sağlamak acclimatise v.
yeni bir kültüre uyum sağlamak acculture v.
uyum sağlamak bring into compliance v.
uyum içinde çalışmak work with harmony v.
uyum içinde çalışmak work harmoniously v.
uyum sağlamak accord v.
yeniden uyum sağlamak reacclimatize v.
yeniden uyum sağlamak reacclimatise v.
uyum içinde olmak keep pace with v.
attika tarzına uyum sağlamak atticize v.
attika tarzına uyum sağlamak atticise v.
uyum sağlamak jump v.
uyum sağlamak mesh v.
değişken koşullara uyum sağlamak harden v.
uyum içinde şarkı söylemek harmonise v.
uyum içinde olmak harmonize v.
uyum içinde yaşamak harmonize v.
uyum içinde olmak harmonise v.
uyum içinde yaşamak harmonise v.
uyum sağlamak mould v.
uyum sağlamak give v.
uyum içinde olmak gibe v.
robotların kullanımına uyum sağlamak robotize v.
robotların kullanımına uyum sağlamak robotise v.
uyum sağlamak congrue [obsolete] v.
uyum göstermek congrue [obsolete] v.
uyum göstermek come v.
uyum yaratmak consort [obsolete] v.
uyum sağlamak consort v.
uyum içinde hareket etmek conspire v.
uyum sağlamak convenience v.
uyum sağlamak follow v.
organlarla uyum sağlamak organ [obsolete] v.
(duruma) uyum sağlamak orientate v.
uyum sağlamak ply [obsolete] v.
önceden uyum sağlamak preconform v.
uyum sağlamak stand v.
uyum sağlamak subscribe v.
uyum sağlamak subserve v.
uyum sağlamak support v.
uyum içerisinde bulunmak support v.
uyum içinde olmak sympathise [uk] v.
uyum içinde olmak sympathize v.
uyum göstermek symphonise [uk] v.
diğer müzisyenlere uyum sağlamak symphonise [uk] v.
uyum göstermek symphonize v.
diğer müzisyenlere uyum sağlamak symphonize v.
uyum sağlamak synch v.
uyum sağlamaya istekli willing to comply adj.
uyum sağlayan cohesive adj.
uyum içinde harmonizing adj.
zamana uyum sağlayan timeserving adj.
kuru ve sıcak ortamda yaşamaya uyum sağlamış olan xerophilous adj.
şehir yaşamına uyum sağlamış street smart adj.
şehir yaşamına uyum sağlamış streetwise adj.
uyum içinde olmayan nonharmonic adj.
uyum içinde compatible adj.
uyum içinde harmonising adj.
uyum takıntısı olan obsessed with harmony adj.
uyum takıntılı obsessed with harmony adj.
uyum sağlayabilir accordable [obsolete] adj.
farklı iklime uyum sağlamış acclimated adj.
uyum ile ilgili accommodational adj.
iklime uyum göstermiş acclimatized adj.
ortama uyum sağlamış acclimatized adj.
uyum bozucu maladaptive adj.
uyum gösteren reconciling adj.
uyum içinde together adj.
belirli bir tipe yakından uyum ile karakterize edilen typey adj.
belirli bir tipe yakından uyum ile karakterize edilen typy adj.
uyum içinde united adj.
farklı iklime uyum sağlamamış unacclimated adj.
uyum sağlamamış unacclimated adj.
farklı iklime uyum sağlamamış unacclimatized adj.
uyum sağlamamış unacclimatized adj.
uyum içerisinde en rapport adj.
uyum içinde olan unisonant adj.
belirli bir işlev veya duruma uyum sağlayamamış maladapted adj.
uyum sağlayamamış maladjustive adj.
ahlaki uyum veya diğer edinimleri açığa çıkaran victorious adj.
değişen koşullara uyum sağlayabilen malleable adj.
uyum sağlanabilir harmonizable adj.
uyum sağlanabilir harmonisable adj.
(insan) uyum sağlamaya zorlanan broke adj.
zamanın ruhuna uyum sağlayan right-on adj.
uyum ve bütünlük içinde olan one adj.
uyum sağlamış harmonised adj.
uyum sağlamış harmonized adj.
uyum sağlayan congenial adj.
uyum becerisi olmayan inadaptable adj.
uyum becerisi olmayan inadaptive adj.
uyum ile ilişkili concordal adj.
uyum gösteren positive adj.
uyum sağlayan fitting adj.
kolayca uyum sağlayan supple adj.
uyum gösteren synchronistic adj.
uyum sağlayan synergistical adj.
uyum içinde harmonizingly adv.
uyum içinde in concert adv.
uyum içinde in accord adv.
uyum içinde accordantly adv.
uyum içinde at one adv.
uyum içinde unitedly adv.
uyum içinde infere adv.
ile uyum içinde in accord with prep.
ile uyum sağlayarak in keeping with prep.
ile uyum içerisinde in concordance with prep.
uyum içinde in conformity with prep.
ile uyum içinde in concert with prep.
uyum içerisinde in step with prep.
uyum içerisinde in phase with prep.
ile uyum içerisinde in good agreement with prep.
ile uyum içinde to prep.
uyum sağlamak anlamı veren son ek -ise suf.
uyum halinde in line expr.
tam uyum halinde in unison expr.
Phrasals
uyum içinde olmak hit off v.
uyum sağlamak get with something v.
uyum sağlamak map onto v.
uyum göstermek play along with v.
uyum sağlayamamak go against v.
uyum sağlamak roll over v.
uyum içinde olmak be at one with v.
uyum içinde çalışmak pull together v.
uyum sağlatmak peg (one) down to (something) v.
uyum sağlatmak peg down v.
diğerlerinin adımlarına uyum sağlamak fall in (to step) v.
birine/bir şeye uyum sağlamak harmonize with someone or something v.
uyum sağlamak sync up v.
birbirine uyum sağlamak sync up v.
çalışırken (bir şeye) uyum sağlamak work to (something) v.
uyum sağlamak mix into v.
uyum sağlamak slot in v.
uyum içinde birleşmek/bir araya gelmek slot in v.
(bir şeye) uyum sağlamak accommodate (oneself) to (something) v.
yeni bir otama/farklı kurallara veya beklentilere uyum sağlamak accommodate (oneself) to (something) v.
-e uyum sağlamak attune to v.
bir şeyle bir şey arasında uyum yaratmak coordinate something with something v.
(bir şeyle) uyum sağlamak fit with (something) v.
ile uyum sağlamak harmonize with v.
(bir şeye) uymak/uyum sağlamak keep up with (something) v.
(bir şeye) tekrar uyum sağlamak readjust to (something) v.
(bir şeye) uyum sağlamak roll with (something) v.
gruba uyum sağlamak için daha heteroseksüel davranmak cowboy up v.
bir şeye veya birine uyum sağlamak adapt to someone or something v.
Phrases
yoğun çalışma temposuna uyum sağlayabilmek work to tight deadlines v.
standartlara uyum sağlamak drift with the stream v.
şartlara uyum sağlayıp değişime ayak uydurma as the wind blows expr.
Colloquial
akranlarının değerlerine, kültürüne ve davranışlarına uyum sağlayan beyaz güneyli good ol' boy n.
ortama uyum sağlayamamak not fit in v.
uyum sağlamak come into line v.
yeni bir çevreye uyum sağlama zorluğu yaşamak have trouble adapting to a new environment v.
zor koşullara mümkün olduğunca uyum sağlamaya çalışmak make the best of it v.
(biriyle/bir şeyle) uyum içinde (olmak) (be) at one (with somebody/something) expr.
(biriyle/bir şeyle) uyum içinde at one with (someone or something) expr.
Idioms
zorla uyum sağlatma procrustean bed n.
zorla uyum sağlatma a procrustean bed n.
birini/bir şeyi fazlalıklarını törpüleyerek veya ekleme yaparak bir duruma uydurma/zorla uyum sağlatma procrustean solution n.
var olan unsurları duruma uyum sağlaması için ayarlama procrustean solution n.
takım çalışmasına/gruba uyum sağlayan kimse team player n.
uyum sağlamak adına inançlarından ya da ilkelerinden vazgeçmek bow down in the house of rimmon v.
uyum sağlamak bed in v.
zor da olsa yeni koşullara uyum sağlamak bend in the wind v.
akıntıya uyum sağlamak go with the flow v.
akıntıya uyum sağlamak go with it v.
bir yere uyum sağlamak için daha çok çabalamak make more of an effort to fit in somehere v.
uyum içinde olmak be in tune with v.
uyum sağlamak keep company with v.
-ile birlikte uyum içinde çalışmak work in tandem with v.
uyum içinde olmak be in accord with v.
uyum içinde olmak get in harmony v.
yeni bir işe uyum sağlamak/alışmak get one's feet under the table v.
uyum içinde olmak be in harmony v.
uyum içinde olmak be in harmony with v.
uyum sağlamak find one's feet v.
uyum içinde olmak chime in with v.
birbiriyle karşılıklı uyum yakalamak strike sparks off each other v.
uyum içinde çalışmak strike sparks off each other v.
yerine, konumuna uyum sağlamak find (one's) bearings v.
çevresine uyum sağlamak find (one's) bearings v.
ritme uyum sağlayamamak get out of time (with someone or something) v.
tempoya uyum sağlayamamak get out of time (with someone or something) v.
(birine/bir şeye) uyum sağlayamamak get out of time (with someone or something) v.
uyum sağlayamamak get out of time v.
(birine/bir şeye) uyum sağlayamamak get out of time v.
birazcık uyum sağlamak give a little v.
mevcut duruma uyum sağlamak go with the stream v.
çağa uyum sağlamak keep in step with the times v.
zamana uyum sağlamak keep in step with the times v.
farklı olduğu için bulunduğu ortama kolay uyum sağlayamamak be a square peg (in a round hole) v.
(birine/bir şeye) uyum sağlamak be in step (with someone or something) v.
uyum sağlamamak/göstermemek be not playing the game v.
(birine/bir şeye) uyum sağlayamamak be out of sync (with someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) uyum içerisinde hareket etmemek be out of sync (with someone or something) v.
zor da olsa yeni koşullara uyum sağlamak bend with the wind v.
(birine/bir şeye) uyum sağlatmak bring (someone or something) into line v.
bir ortama uyum sağlayarak konuşmak code-switch v.
uyum sağlatmak bring someone or something into line v.
bir şeye uyum sağlamak dance to a tune v.
uyum sağlamak dance to a tune v.
koşullara uyum sağlamak/ayak uydurmak dance to a tune v.
uyum sağlamak fall into line v.
uyum sağlamak fall in line v.
uyum sağlamak find feet v.
uyum sağlamak find your feet v.
(birine/bir şeye) uyum sağlamak get into step (with someone or something) v.
(birine/bir şeye) uyum sağlamak get in step (with someone or something) v.
dinleyip uymak/uyum sağlamak pay heed to someone v.
uyum sağlamak march in step v.
(birine/bir şeye) uyum sağlamak march in step (with someone or something) v.
değişimlere hızlı uyum sağlamak/tepki vermek think on your feet v.
uyum sağlayamayan out of whack expr.
uyum içerisinde in key expr.
diğer unsurlarla uyum içerisinde in key expr.
uyum içinde in key expr.
(biriyle/bir şeyle) uyum içinde in lockstep (with someone or something) expr.
uyum içinde in lockstep [us] expr.
zamana uyum sağlamış in tune with the times expr.
(birine/bir şeye) uyum sağlayamayan out of sync (with someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) uyum içerisinde hareket etmeyen out of sync (with someone or something) expr.
(birinin/bir şeyin) ritmine uyum sağlayamayan out of time (with someone or something) expr.
(birinin/bir şeyin) temposuna uyum sağlayamayan out of time (with someone or something) expr.
Speaking
buraya uyum sağlamak için daha çok çabalamalısın you should make more of an effort to fit in expr.
Trade/Economic
avrupa birliğine uyum süreci the process of adaptation to the european union n.
açık ve koşulsuz uyum tablosu explicit and unreserved statement of compliance n.
avrupa birliğine uyum adaptation to the european union n.
bir iş yerinde çalışanlar arasındaki uyum ve işbirliği camaraderie n.
en iyi uyum doğrusu line of best fit n.
ekonomik uyum economic harmony n.
fazlalık uyum indeksi incremental fit index n.
göreli uyum indeksi relative fit index n.
genel ticaret teknik uyum sorumlusu head of technical compliance for general merchandising n.
genel ticaret fenni uyum sorumlusu head of technical compliance for general merchandising n.
iyi uyum good fit n.
işe uyum dersi job orientation course n.
işletmeler arası uyum/adaptasyon interfirm adaptation n.
karşılaştırmalı uyum indeksi comparative fit index n.
kalite uyum deneyi quality conformance test n.
kalite uyum denetimi quality conformance inspection n.
kurumsal yönetim uyum raporu corporate governance compliance report n.
kurumsal yönetim ilkeleri uyum raporu corporate governance compliance report n.
mali uyum denetim uzmanı financial compliance control specialist n.
mali uyum fiscal harmonization n.
organizasyonel uyum organizational alignment n.
piyasa faiz oranına göre uyum sağladıkları için bu tür krediler ödünç alıcı ve ödünç vericileri bu değişmeler karşısında zarara uğramaktan kurtarır adjustable-rate loan n.
tam uyum good fit n.
topluluk müktesebatına uyum transposition of the acquis communautarie n.
teknik uyum technical harmonisation n.
ticari uyum yardımı trade adjustment assistance n.
uyum müdürü chief compliance officer (cco) n.
uyum programı compliance program n.
uyum direktörü chief compliance officer (cco) n.
üst düzey uyum yetkilisi chief compliance officer (cco) n.
ufrs'ye uyum tablosu statement of compliance with ifrss n.
uyarlanmış uyum iyiliği indeksi adjusted goodness-of-fit index n.
uyum süreci adaptation process n.
uyum yeteneği adaptability n.
uyum masrafları (çevre) compliance costs n.
uyum eğitimi compliance training n.
uyum göstergeleri coincident indicators n.
uyum kontrolü monitor compliance n.
uyum gösterme accord n.
uluslararası finansal raporlama sistemine uyum tablosu statement of compliance with ifrss n.
uyum takibi monitor compliance n.
uyum yardımları adjustment assistance n.
uyum programı adjustment programme n.
uyum süreci harmonisation process n.
yasal uyum legislative harmonisation n.
yatay mali uyum horizontal fiscal harmonization n.
yapısal uyum kredileri structural adjustment loans n.
işe uyum programı onboarding n.
Law
emniyet kemeri takma zorunluluğuna uyum seatbelt compliance n.
emniyet kemeri takma zorunluluğuna uyum seat-belt compliance n.
uyum yasası adjustment law n.
mahkeme kararına uyum süresini uzatmak enlarge an order v.
Politics
uyum sağlayabilme accommodableness n.
avrupa birliğine uyum süreci eu harmonization process n.
avrupa birliği uyum yasaları law of harmonization code of the european union n.
ab'ye uyum süreci eu harmonization process n.
avrupa birliği uyum süreci the eu accession period n.
avrupa birliği uyum süreci eu harmonization process n.
ab uyum çalışmaları eu harmonization studies n.
avrupa birliğine uyum süreci the eu accession period n.
ab uyum süreci eu harmonization process n.
ab entegre çevre uyum stratejisi eu integrated environmental approximation strategy n.
ab mevzuatına uyum harmonization with eu legislation n.
genişletilmiş yapısal uyum kolaylığı enhanced structural adjustment facility (esaf) n.
müktesebata uyum programı programme for alignment with the acquis n.
stratejik uyum çerçevesi strategic coherence framework n.
verilere ilişkin standart ve kodlara uyum konusunda raporlar reports on the observance of standards and codes n.
unctad silahsızlanmaya geçişte yapısal uyum ah çalışma grubu unctad ad hoc working group to explore the issue of structural n.
uyum paketi harmonization package n.
uyum meclisi integration council n.
uyum politikası adjustment policy n.
uyum maliyeti compliance cost n.
uyum yasaları adjustment laws n.
uyum görevlisi compliance officer n.
yapısal uyum ve reform programı structural adjustment and reform program n.
yapısal uyum kolaylığı structural adjustment facility (saf) n.
yola elverişlilik testi teknik uyum komitesi technical adaptation committee on roadworthiness testing n.
yeni koşullara uyum sağlamak accommodate v.
uyum içinde olmak be in harmony with v.
uyum sağlayabilir accommodable adj.
partinin politikalarına uyum sağlayan on-message adj.
Institutes
avrupa birliği ekonomik ve sosyal uyum dairesi department of european union economic and social harmonization n.
avrupa birliği uyum daire başkanlığı department of eu harmonization n.
avrupa birliği uyum komisyonu committee on european union harmonization n.
avrupa birliği yapısal uyum yönetim otoritesi daire başkanlığı managing authority for eu structural adjustment n.
avrupa birliği yapısal uyum yönetim otoritesi daire başkanlığı department of eu structural harmonization managing authority n.
bölgesel gelişme ve yapısal uyum genel müdürlüğü directorate general for regional development and structural harmonization n.
ekonomik ve sosyal uyum economic and social cohesion n.
uluslararası yatırım anlaşmazlıkları uyum merkezi international center for settlement of investment disputes (icsid) n.
yapısal fonlar ve uyum fonu structural funds and cohesion fund n.
Technical
asfalt döşemelerle uyum compatibility with asphalt pavements n.
çevreye uyum bilgisi ergonomics n.
değişmez uyum invariant match n.
empedans uyum transformatörü impedance-matching transformer n.
gauss türü uyum hesabında hataların belirlenmesi estimation of errors in computing gaussian-associated features n.
filtreye uyum filtration ability n.
işe uyum bilgisi ergonomics n.
ışığa uyum light adaptation n.
soğukluğa uyum sağlama cold rigor n.
soğukluğa uyum cold rigor n.
uyum yöntemleri compliance procedures n.
uyum-fark analizi fit-gap analysis n.
uyum ve azaltım adaptation and mitigation n.
uyum derecesi goodness of fit n.
uyum seçimi match select n.
uyum birleştirme match merging n.
uyum testi conformance testing n.
aşırı basınca maruz kaldıktan sonra normal atmosferik koşullara uyum sağlamak decompress v.
Computer
donanım uyum listesi hcl n.
iyi uyum nice cover n.