tutuklama - Turco Inglés Diccionario

tutuklama

Significados de "tutuklama" en diccionario inglés turco : 25 resultado(s)

Turco Inglés
General
tutuklama detention n.
So for example, we can agree with paragraph 12, that immediate and general detention should be avoided.
Örneğin, 12. paragrafta yer alan ani ve genel tutuklamalardan kaçınılması gerektiği görüşüne katılabiliriz.

More Sentences
tutuklama arrest n.
We must therefore roundly condemn the repression and arrests which followed the death of the king.
Bu nedenle kralın ölümünün ardından gelen baskı ve tutuklamaları şiddetle kınamalıyız.

More Sentences
Law
tutuklama arrest n.
In their bilateral contacts with the Cuban authorities, the Member States protested strongly about the arrests.
Küba makamlarıyla ikili temaslarında Üye Devletler tutuklamaları şiddetle protesto etmişlerdir.

More Sentences
tutuklama arrest n.
Sudden, mass arrests of critics of his regime are followed by quick show trials.
Rejimi eleştirenlere yönelik ani ve kitlesel tutuklamaları hızlı göstermelik yargılamalar takip ediyor.

More Sentences
General
tutuklama detention of person n.
tutuklama cop n.
tutuklama caption n.
tutuklama arrestment n.
tutuklama apprehension n.
tutuklama arresting n.
tutuklama duress n.
tutuklama incarceration n.
tutuklama jailing n.
tutuklama detention of persons n.
tutuklama gaoling n.
Colloquial
tutuklama gotcha expr.
Law
tutuklama detention n.
tutuklama taking into custody n.
tutuklama arrestation n.
Food Engineering
tutuklama immobilisation n.
tutuklama immobilization n.
tutuklama entrapment n.
Slang
tutuklama burst n.
tutuklama bust n.
tutuklama sneeze n.

Significados de "tutuklama" con otros términos en diccionario inglés turco: 91 resultado(s)

Turco Inglés
General
tutuklama emri warrant of arrest n.
The second proposal concerns the introduction of a European warrant of arrest.
İkinci öneri, Avrupa tutuklama emrinin getirilmesiyle ilgilidir.

More Sentences
Law
tutuklama emri warrant n.
There's a warrant out for your arrest.
Tutuklama emriniz var.

More Sentences
tutuklama emri arrest order n.
This means creating more efficient instruments for combating terrorism, such as the European arrest order.
Bu, terörle mücadele için Avrupa tutuklama emri gibi daha etkili araçların oluşturulması anlamına gelmektedir.

More Sentences
tutuklama emri arrest warrant n.
There are clearly specific problems and they clearly concern the arrest warrant, which merits close reflection.
Açıkça belli başlı sorunlar vardır ve bunlar, üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken tutuklama emriyle ilgilidir.

More Sentences
Politics
avrupa tutuklama emri european arrest warrant n.
Some of our representatives of the European Free Alliance struggle more with the European arrest warrant.
Avrupa Hür İttifakı'ndaki bazı temsilcilerimiz Avrupa tutuklama emri ile daha fazla mücadele ediyor.

More Sentences
General
geçici tutuklama provisional arrest n.
haksız tutuklama false imprisonment n.
son tutuklama dalgası latest wave of arrests n.
kolluk görevlilerinin emir almadan tutuklama ve arama yapmasını gerektiren acil durum circumstance n.
bir kişinin vatandaşlık hakkına dayanarak yaptığı tutuklama citizen's arrest n.
tutuklama veya kovuşturmadan kaçınmak için haraççıların yetkililere veya kolluk kuvvetlerine yaptığı ödeme protection n.
hakkında tutuklama kararı vermek issue an arrest warrant for v.
tutuklama emri çıkartmak issue a warrant for the arrest of someone v.
tutuklama sırasında tutuklanan şüpheliye yasal haklarını okumak mirandize v.
tutuklama ile ilişkili detention adj.
Colloquial
britanya'da çocuk mahkemesinin yargılanan bir çocuğun yerel yönetimce kontrol edilemez durumda olmasından dolayı aldığı tutuklama kararı unruly certificate n.
tutuklama kaydı blotter n.
Idioms
adil tutuklama a righteous collar n.
adil tutuklama righteous collar n.
haklı tutuklama a righteous collar n.
haklı tutuklama righteous collar n.
tutuklama emri çıkartmak send out a warrant (on someone) v.
tutuklama emri çıkartmak put out a warrant (on someone) v.
(biri) hakkında tutuklama emri çıkarmak take a warrant out on (one) v.
(biri) hakkında tutuklama emri çıkarmak take out a warrant on (one) v.
(biri) hakkında tutuklama emri çıkarmak swear a warrant out on (one) v.
(biri) hakkında tutuklama emri çıkarmak swear out a warrant on (one) v.
(biri) hakkında tutuklama emri çıkarmak take out a warrant on (one) v.
(biri) hakkında tutuklama emri çıkarmak take out a warrant for (someone) v.
tutuklama emri çıkartmak put a warrant out v.
(biri) için tutuklama emri çıkartmak put a warrant out for (someone) v.
(biri) için tutuklama emri çıkartmak put a warrant out on (one) v.
tutuklama emri çıkartmak put out a warrant v.
tutuklama emri çıkartmak put out a warrant for (someone or something) v.
(biri) için tutuklama emri çıkartmak put out a warrant on (one) v.
tutuklama emri çıkartmak take out a warrant v.
Speaking
hakkınızda tutuklama emri var we have a warrant for your arrest expr.
Trade/Economic
gemiyi tutuklama arrest of ship cargo n.
Law
yeniden tutuklama rearrest n.
ikinci kez tutuklama rearrest n.
tekrar tutuklama rearrest n.
britanya'da çocuk mahkemesinin yargılanan bir çocuğun yerel yönetimce kontrol edilemez durumda olmasından dolayı aldığı tutuklama kararı certificate of unruliness n.
toptan tutuklama wholesale arrest n.
adli işlemle tutuklama arrest under legal process n.
en yüksek tutuklama oranı the highest arrest rate n.
geçici tutuklama talebi request for provisional arrest n.
gıyabi tutuklama kararı arrest warrant in default n.
gıyabında tutuklama kararı arrest warrant in default n.
gıyabi tutuklama kararı sentence in absentia n.
isimleri zikretmeden suç ortakları hakkındaki tutuklama müzekkeresi general warrant n.
kötü niyetle tutuklama malicious arrest n.
kötü niyetle tutuklama spiteful arrest n.
mahkemede verilen tutuklama müzekkeresi bench warrant n.
önleyici tutuklama preventive arrest n.
tutuklama ve tutuklama yerine geçen koruma tedbirleri arrest n.
tutuklama müzekkeresi warrant n.
tutuklama emri bench warrant n.
tutuklama konvansiyonu arrest convention n.
tutuklama sırasında tutuklanan şüpheliye okunması gereken yasal haklar miranda rights n.
tutuklama kararı arrest warrant n.
tutuklama müzekkeresi bench warrant n.
tutuklama müzekkeresi arrest warrant n.
tutuklama müzekkeresinin geri alınması withdrawal of warrant of arrest n.
tutuklama müzekkeresi warrant of arrest n.
tutuklama sırasında tutuklanan şüpheliye okunması gereken yasal haklar miranda warning n.
tutuklama müzekkeresi warrant for arrest n.
tutuklama müzekkeresinin hükmünün son bulması expiration of warrant of arrest n.
tutuklama müzekkeresini mucip halde haciz attachment where warrant of arrest is needed n.
tutuklama nedeni reason of arrest n.
tutuklama müzekkeresi arrest warrant n.
tutuklama yetkisi authority to apprehend n.
tutuklama müzekkeresi writ of detainer n.
tutuklama gerekçesi reason of arrest n.
tutuklama öncesi haklar morendo rights n.
tutuklama emri order of arrest n.
vicahi tutuklama face-to-face arresting n.
vicahi tutuklama personal arresting n.
vicahi tutuklama direct arresting n.
tutuklama ve mahkeme kararlarının infaz edilmesini sağlayan şerif memuru bailiff n.
yazılı bir şikayet olmaksızın sulh hakiminin sözlü emri doğrultusunda yapılan tutuklama parol arrest n.
tutuklama kararını okuyup ilgili kişiyi tutuklamak serve a warrant v.
gıyabında tutuklama kararı vermek issue an arrest warrant in absentia v.
tutuklama yapmak make an arrest v.
tutuklama emri olmadan tutuklanabilir arrestable adj.
tutuklama sonrası gelişen postarrest adj.
hakkında tutuklama kararı çıktı a warrant has been issued for one's arrest expr.
Politics
keyfi tutuklama arbitrary arrest n.
keyfi tutuklama arbitrary detention n.
Traffic
madde etkisi altında araç kullanımı nedeniyle tutuklama dui n.
Biology
enzim tutuklama enzyme immobilization n.
Military
tutuklama müzekkeresi warrant of arrest n.