|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
tane |
piece n.
|
|
A single glass can contain a similar amount of sugar as several pieces of whole fruit.
Tek bir bardak, birkaç tane bütün meyve ile eşdeğer miktarda şeker içerebilir.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
tane |
grain n.
|
|
They developed a robot as small as a grain of rice.
Pirinç tanesi kadar küçük bir robot geliştirmişler.
More Sentences
|
General |
|
3 |
General |
tane |
copy n.
|
|
I'd like to get three copies of this book.
Bu kitaptan üç tane almak istiyorum.
More Sentences
|
4 |
General |
tane |
flake n.
|
|
The snow was falling in large flakes.
Kar iri taneler halinde yağıyordu.
More Sentences
|
5 |
General |
bir tane |
one adj.
|
|
There is one on this issue.
Bu konuda bir tane var.
More Sentences
|
6 |
General |
iki tane |
two piece of adj.
|
|
I ate three eggs and two pieces of toast for breakfast.
Kahvaltı için iki tane tost ve üç yumurta yedim.
More Sentences
|
7 |
General |
iki tane |
two adj.
|
|
I am referring to the double hull, which consists of two layers of steel, with containers divided into two tanks.
Konteynerlerin iki tanka bölündüğü, iki kat çelikten oluşan çift gövdeye atıfta bulunuyorum.
More Sentences
|
8 |
General |
on tane |
ten adj.
|
|
Ten new flags appeared in our Chamber today.
Bugün Meclisimizde on tane yeni bayrak görülmüştür.
More Sentences
|
9 |
General |
on iki tane |
twelve adj.
|
|
This stable contains twelve stalls.
Bu ahır on iki tane bölme içerir.
More Sentences
|
10 |
General |
kırk tane |
forty adj.
|
|
Kato's class consists of forty boys and girls.
Kato'nun sınıfı kırk tane oğlan ve kızdan oluşuyor.
More Sentences
|
11 |
General |
birkaç tane daha |
a few more adv.
|
|
Just a few more, and then we'll eat.
Sadece birkaç tane daha, sonra bir şeyler yiyeceğiz.
More Sentences
|
12 |
General |
bir tane daha |
one more adv.
|
|
Just one more, please.
Sadece bir tane daha, lütfen.
More Sentences
|
13 |
General |
bir tane daha |
another pron.
|
|
If this is the case, does it intend to present another?
Eğer durum buysa, başka bir tane daha sunma niyetinde mi?
More Sentences
|
Speaking |
|
14 |
Speaking |
kaç tane? |
how many? expr.
|
|
How many off-the-shelf shops offer expert advice?
Kaç tane hazır mağaza uzman tavsiyesi sunuyor?
More Sentences
|
Common Usage |
|
15 |
Common Usage |
tane büyüklüğü analizi |
grain size analysis n.
|
|
General |
|
16 |
General |
tane büyüklüğü analizi |
grain size analysis n.
|
|
|
17 |
General |
tane |
pip n.
|
|
18 |
General |
tane |
berry n.
|
|
19 |
General |
tane inceltilmesi |
grain refining n.
|
|
20 |
General |
tane (arpa/buğday/mısır vb) |
grain n.
|
|
21 |
General |
tane inceltmesi |
grain refining n.
|
|
22 |
General |
tane |
particle n.
|
|
23 |
General |
iri tane |
coarse grain n.
|
|
24 |
General |
tane |
bead n.
|
|
25 |
General |
tane |
seed n.
|
|
26 |
General |
tane mısır |
sweetcorn n.
|
|
27 |
General |
ileriye doğru iki tane ucu olan ve kolu söküp takılabilen ütü |
sadiron n.
|
|
28 |
General |
tane |
legume n.
|
|
29 |
General |
tane |
unit size n.
|
|
30 |
General |
tane |
corn n.
|
|
31 |
General |
tane |
bean n.
|
|
32 |
General |
tane inceltme |
grain refining n.
|
|
33 |
General |
küçük tane (bitkilerde) |
drupelet n.
|
|
34 |
General |
küçük tane (bitkilerde) |
drupel n.
|
|
35 |
General |
tane iriliği |
grain thickness n.
|
|
36 |
General |
ostenit tane büyüklüğü |
austenite grain size n.
|
|
|
37 |
General |
kaba tane |
coarse grain n.
|
|
38 |
General |
tane boyutu dağılımı |
granulometry n.
|
|
39 |
General |
tane |
item n.
|
|
40 |
General |
iki tane |
two pieces n.
|
|
41 |
General |
tane |
Count n.
|
|
42 |
General |
(bir paket veya kutu içindeki) adet ya da tane |
Count n.
|
|
43 |
General |
biri yıkama diğeri kurutma işlevi gören iki tane döner tamburu olan çamaşır makinesi |
twin-tub n.
|
|
44 |
General |
tane boyutu, doku gibi özellikleri sebebiyle tohum küspesine benzeyen ürün |
meal n.
|
|
45 |
General |
tahıl bitkilerinin tane taşıyan bölümü |
icker n.
|
|
46 |
General |
zilyon tane |
multitude n.
|
|
47 |
General |
milyon tane eş parçadan biri |
one-millionth n.
|
|
48 |
General |
katrilyon tane eş parçadan biri |
one-quadrillionth n.
|
|
49 |
General |
(küçük parçalı tane içeren) mineral konsantrasyonu |
impregnation n.
|
|
50 |
General |
küçük tane |
pearl n.
|
|
51 |
General |
tane |
shredding n.
|
|
52 |
General |
tane tane yağmak |
flake v.
|
|
53 |
General |
tane tane konuşmak |
speak distinctly v.
|
|
54 |
General |
tane tane konuşmak |
speak clearly v.
|
|
55 |
General |
hecelerini karıştırmak (tane tane söyleyeceğine) |
slur v.
|
|
56 |
General |
tane tane söylemek |
articulate v.
|
|
57 |
General |
tane tane söylemek |
mouth v.
|
|
58 |
General |
tane tane söylemek |
chop one's words v.
|
|
59 |
General |
evin üzerinde üç tane ipotek olmak |
get three mortgages on the house v.
|
|
60 |
General |
yedi tane olmaktan çıkarmak |
unseven v.
|
|
61 |
General |
bir tane patlatmak |
wop v.
|
|
62 |
General |
(yumruğu) bir tane çakmak |
pize [dialect] v.
|
|
63 |
General |
tane biçiminde |
graniferous adj.
|
|
64 |
General |
bir iki tane |
one or two adj.
|
|
65 |
General |
tane tane söylenmiş |
articulate adj.
|
|
66 |
General |
birkaç tane |
one or two adj.
|
|
67 |
General |
tane veya tohum şeklinde |
graniform adj.
|
|
68 |
General |
on iki tane |
dozen adj.
|
|
69 |
General |
bir iki (tane) |
a couple of adj.
|
|
70 |
General |
bir iki (tane) |
a couple of adj.
|
|
71 |
General |
yirmi tane olan |
twenty adj.
|
|
72 |
General |
yirmi sekiz tane olan |
twenty-eight adj.
|
|
73 |
General |
yirmi beş tane olan |
twenty-five adj.
|
|
74 |
General |
yirmi bir tane olan |
twenty-one adj.
|
|
75 |
General |
yirmi yedi tane olan |
twenty-seven adj.
|
|
76 |
General |
yirmi altı tane olan |
twenty-six adj.
|
|
|
77 |
General |
yirmi üç tane olan |
twenty-three adj.
|
|
78 |
General |
yirmi iki tane olan |
twenty-two adj.
|
|
79 |
General |
zilyon tane |
zillion adj.
|
|
80 |
General |
zilyon tane |
millionfold adj.
|
|
81 |
General |
(armacılıkta) üç tane büyük girintisi olan |
dancetté adj.
|
|
82 |
General |
(armacılıkta) üç tane büyük girintisi olan |
dancy adj.
|
|
83 |
General |
aşırı derecede tane tane söylenmiş |
over-articulate adj.
|
|
84 |
General |
iki tane |
a couple adj.
|
|
85 |
General |
on altı tane olan |
sixteen adj.
|
|
86 |
General |
on dört tane |
fourteen adj.
|
|
87 |
General |
(roma rakamıyla) dokuz tane olan |
ix adj.
|
|
88 |
General |
(roma rakamıyla) doksan tane olan |
ixc adj.
|
|
89 |
General |
tane hesabıyla |
by tale adv.
|
|
90 |
General |
tane ile parça başına yapılan iş miktarına göre |
by the piece adv.
|
|
91 |
General |
tane ile |
by the piece adv.
|
|
92 |
General |
günde bir tane |
one a day adv.
|
|
93 |
General |
günde bir tane |
one piece a day adv.
|
|
94 |
General |
günde bir tane |
one per day adv.
|
|
95 |
General |
birer tane |
one for each adv.
|
|
96 |
General |
sadece bir tane ile sınırlı anlamı veren ön ek |
mon- pref.
|
|
97 |
General |
tek seferde yalnızca bir tane anlamı veren ön ek |
mon- pref.
|
|
98 |
General |
küçük tane anlamına gelen bir ön ek |
chondr- pref.
|
|
99 |
General |
küçük tane anlamına gelen bir ön ek |
chondri- pref.
|
|
100 |
General |
küçük tane anlamına gelen bir ön ek |
chondro- pref.
|
|
101 |
General |
iki (tane) |
a brace of expr.
|
|
Phrasals |
|
102 |
Phrasals |
bir tane patlatmak için hedef almak |
strike at v.
|
|
103 |
Phrasals |
(birine) bir tane geçirmek |
land (someone) one v.
|
|
104 |
Phrasals |
(birine) bir tane patlatmak |
land (someone) one v.
|
|
105 |
Phrasals |
(birine) bir tane yumruk atmak |
land (someone) one v.
|
|
106 |
Phrasals |
(birine) bir tane indirmek |
land (someone) one v.
|
|
107 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) bir tane patlatmak için hedef almak |
strike at (someone or something) v.
|
|
Phrases |
|
108 |
Phrases |
beş altı tane |
five or six n.
|
|
109 |
Phrases |
kim takar kaç kere/tane olmuş |
who’s counting? expr.
|
|
Proverb |
|
110 |
Proverb |
on tane elim yok. her yere aynı anda koşamam/yetişemem |
one cannot be in two places at once
|
|
Colloquial |
|
111 |
Colloquial |
tek başına iki tane avantaja sahip olan kimse |
twofer n.
|
|
112 |
Colloquial |
tek başına iki tane avantaja sahip olan şey |
twofer n.
|
|
113 |
Colloquial |
bir iki tane |
one or two n.
|
|
114 |
Colloquial |
iki tane uyku tulumu |
a couple of sleeping bags n.
|
|
115 |
Colloquial |
yedi tane |
baker's half dozen n.
|
|
116 |
Colloquial |
iki tane beşlik sıra halinde dizilmiş on şişe şaraptan oluşan paket |
decimal dozen n.
|
|
117 |
Colloquial |
hızlı bir tane (yeme, içme) |
fast one n.
|
|
118 |
Colloquial |
milyon tane |
skillion n.
|
|
119 |
Colloquial |
zilyon tane |
skillion n.
|
|
120 |
Colloquial |
zibilyon tane |
dozen n.
|
|
121 |
Colloquial |
zibilyon tane |
gazillion n.
|
|
122 |
Colloquial |
bir tane vurmak/çakmak/geçirmek |
paste one v.
|
|
123 |
Colloquial |
(birine) bir tane geçirmek/patlatmak |
sock (someone) one v.
|
|
124 |
Colloquial |
(birine) bir tane vurmak |
sock (someone) one v.
|
|
125 |
Colloquial |
bir tane geçirmek |
swack v.
|
|
126 |
Colloquial |
bir tane patlatmak |
swack v.
|
|
127 |
Colloquial |
zilyon tane |
jiggered adj.
|
|
128 |
Colloquial |
bir tane de benden/bizden |
and one more for luck expr.
|
|
129 |
Colloquial |
buraya bir tane daha sedye |
one more stretcher over here expr.
|
|
130 |
Colloquial |
bir tane de benden/bizden |
and one for luck expr.
|
|
131 |
Colloquial |
bir tane daha doldur |
pour me another expr.
|
|
132 |
Colloquial |
herkese sadece bir tane |
one to a customer expr.
|
|
133 |
Colloquial |
işte bir tane geliyor |
here comes one expr.
|
|
134 |
Colloquial |
birkaç tane |
half a dozen expr.
|
|
135 |
Colloquial |
(sana) her şeyi tane tane anlatmak mı gerekiyor? |
do I have to draw (you) a picture? expr.
|
|
136 |
Colloquial |
(bir şeyden) bir tane daha ister misin/ister misiniz? |
care for another (something) expr.
|
|
137 |
Colloquial |
her şeyi tane tane anlatmak mı gerekiyor? |
do I have to draw a picture? expr.
|
|
138 |
Colloquial |
her şeyi tane tane anlatmak mı gerekiyor? |
do I have to paint a picture? expr.
|
|
Idioms |
|
139 |
Idioms |
bin bir tane |
a hundred and one n.
|
|
140 |
Idioms |
tamamı kaç tane |
just how many n.
|
|
141 |
Idioms |
herkese yalnızca bir tane |
one per customer n.
|
|
142 |
Idioms |
her müşteriye bir tane |
one per customer n.
|
|
143 |
Idioms |
bir müşterinin bir üründen sadece bir tane almasına izin veren satış politikası |
one per customer n.
|
|
144 |
Idioms |
herkese yalnızca bir tane |
one to a customer n.
|
|
145 |
Idioms |
her müşteriye bir tane |
one to a customer n.
|
|
146 |
Idioms |
bir müşterinin bir üründen sadece bir tane almasına izin veren satış politikası |
one to a customer n.
|
|
147 |
Idioms |
bir düzine ve bir tane de ekstra |
a baker's dozen n.
|
|
148 |
Idioms |
bir düzine ve bir tane de ekstra |
a long dozen n.
|
|
149 |
Idioms |
on tane eli olmamak |
(one's) only got one pair of hands v.
|
|
150 |
Idioms |
iki tane eli olmak |
(one's) only got one pair of hands v.
|
|
151 |
Idioms |
bir tane indirmek |
land somebody one v.
|
|
152 |
Idioms |
bir tane patlatmak |
land somebody one v.
|
|
153 |
Idioms |
bir tane patlatmak |
sock somebody one v.
|
|
154 |
Idioms |
bir tane geçirmek |
sock somebody one v.
|
|
155 |
Idioms |
bir tane indirmek |
sock somebody one v.
|
|
156 |
Idioms |
bir tane oturtmak/çakmak |
punch somebody's lights out v.
|
|
157 |
Idioms |
bir tane geçirmek |
land somebody one v.
|
|
158 |
Idioms |
bir tane yapıştırmak |
pin back (one's) ears v.
|
|
159 |
Idioms |
suratına bir tane yapıştırmak |
pin back (one's) ears v.
|
|
160 |
Idioms |
birine bir tane yapıştırmak |
pin someone's ears back v.
|
|
161 |
Idioms |
birinin suratına bir tane yapıştırmak |
pin someone's ears back v.
|
|
162 |
Idioms |
bir tane yapıştırmak |
pin someone’s ears back v.
|
|
163 |
Idioms |
suratına bir tane yapıştırmak |
pin someone’s ears back v.
|
|
164 |
Idioms |
on tane eli olmamak |
(one) only has one pair of hands v.
|
|
165 |
Idioms |
iki tane eli olmak |
(one) only has one pair of hands v.
|
|
166 |
Idioms |
(iki tane zil) yer değiştirmek |
make places v.
|
|
167 |
Idioms |
on tane eli olmamak |
can't be in two places at once v.
|
|
168 |
Idioms |
birine bir tane çakmak |
give somebody a thick ear v.
|
|
169 |
Idioms |
bir tane yapıştırmak |
pin ears back v.
|
|
170 |
Idioms |
bir tane oturtmak/çakmak |
punch lights out v.
|
|
171 |
Idioms |
(birine/bir şeye) bir tane patlatmak/geçirmek |
take a punch at (someone or something) v.
|
|
172 |
Idioms |
on tane elim yok |
I've only got one pair of hands expr.
|
|
173 |
Idioms |
on tane eli yok |
someone's only got one pair of hands expr.
|
|
174 |
Idioms |
on tane elim yok |
I’ve only got one pair of hands expr.
|
|
175 |
Idioms |
iki tane elim var |
I've only got one pair of hands expr.
|
|
176 |
Idioms |
iki tane elim var |
I’ve only got one pair of hands expr.
|
|
177 |
Idioms |
on tane elim yok |
I only have one pair of hands expr.
|
|
178 |
Idioms |
bir tane bile |
nary a [old-fashioned] expr.
|
|
179 |
Idioms |
on tane elim yok |
I have only got one pair of hands expr.
|
|
180 |
Idioms |
iki tane elim var |
I have only got one pair of hands expr.
|
|
181 |
Idioms |
bir tane (bir şey) gördün mü hepsini görmüş gibi olursun/oluyorsun |
when you've seen one (something), you've seen them all expr.
|
|
182 |
Idioms |
bir tane (bir şey) gördün mü, duydun mu hepsini görmüş, duymuş gibi olursun/oluyorsun |
when you've seen, heard one, you've seen heard them all expr.
|
|
Speaking |
|
183 |
Speaking |
al bir tane |
here take one expr.
|
|
184 |
Speaking |
al şunlardan bir tane |
here take one expr.
|
|
185 |
Speaking |
benim iki tane kız kardeşim var |
I have two sisters expr.
|
|
186 |
Speaking |
benim 3 tane kız kardeşim var |
I have 3 sisters expr.
|
|
187 |
Speaking |
bir tane bile yok |
not a single one expr.
|
|
188 |
Speaking |
bugün kaç tane sigara içtin? |
how many cigarettes have you smoked today? expr.
|
|
189 |
Speaking |
bir tane alabilir miyim? |
can I have one? expr.
|
|
190 |
Speaking |
bir tane eleman lazım |
we need one employee expr.
|
|
191 |
Speaking |
bir tane eleman lazım |
we need an employee expr.
|
|
192 |
Speaking |
ben günde i̇ki̇ tane elma yeri̇m |
I eat two apples every day expr.
|
|
193 |
Speaking |
benim de birkaç tane olmuştu |
I've got a few of those myself expr.
|
|
194 |
Speaking |
benim üç tane kız kardeşim var |
I have 3 sisters expr.
|
|
195 |
Speaking |
benim 2 tane kız kardeşim var |
I have two sisters expr.
|
|
196 |
Speaking |
benim 3 tane ablam var |
I have 3 sisters expr.
|
|
197 |
Speaking |
bana başka bir tane ver |
give me another one expr.
|
|
198 |
Speaking |
benim üç tane ablam var |
I have 3 sisters expr.
|
|
199 |
Speaking |
elinde kaç tane var? |
how many you got? expr.
|
|
200 |
Speaking |
iki tane al |
take two expr.
|
|
201 |
Speaking |
kaç tane kedin var? |
how many cats do you have? expr.
|
|
202 |
Speaking |
kaç tane çocuğun var? |
how many children do you have? expr.
|
|
203 |
Speaking |
kaç tane köpeğiniz var? |
how many dogs do you have? expr.
|
|
204 |
Speaking |
kaç tane çocuğunuz var? |
how many kids do you have? expr.
|
|
205 |
Speaking |
kaç tane oda istersiniz? |
how many rooms do you want? expr.
|
|
206 |
Speaking |
kaç tane kediniz var? |
how many cats do you have? expr.
|
|
207 |
Speaking |
kaç tane |
how many expr.
|
|
208 |
Speaking |
kaç tane kitap okudun? |
how many books did you read? expr.
|
|
209 |
Speaking |
kaç tane içtin? |
how many drinks did you have? expr.
|
|
210 |
Speaking |
kaç tane istiyorsun? |
how many do you want? expr.
|
|
211 |
Speaking |
kaç tane cep telefonu satın aldınız? |
how many mobile phones did you buy? expr.
|
|
212 |
Speaking |
kaç tane cep telefonu satın aldın? |
how many mobile phones did you buy? expr.
|
|
213 |
Speaking |
orada bir tane var |
there's one over there expr.
|
|
214 |
Speaking |
kaç tane çocuğun var? |
how many kids do you have? expr.
|
|
215 |
Speaking |
kaç tane köpeğin var? |
how many dogs do you have? expr.
|
|
216 |
Speaking |
kaç tane arkadaşın var? |
how many friends do you have? expr.
|
|
217 |
Speaking |
kaç tane arkadaşınız var? |
how many friends do you have? expr.
|
|
218 |
Speaking |
kaç tane çocuğunuz var? |
how many children do you have? expr.
|
|
219 |
Speaking |
sadece bir tane |
just one expr.
|
|
220 |
Speaking |
yanımda (hiçbir tane) yok |
I don't have one on me expr.
|
|
221 |
Speaking |
5 tane kitabım var |
I have 5 books expr.
|
|
222 |
Speaking |
3 tane daha |
3 more expr.
|
|
223 |
Speaking |
merhaba benim 2 tane kardeşim var birisi kız birisi erkek |
I have 2 siblings one is a girl and one is a boy expr.
|
|
Trade/Economic |
|
224 |
Trade/Economic |
aynı anda birkaç tane küçük firmanın satın alınarak birleşmeye zorlanmalarına dayanan bir yatırım biçimi |
rollup n.
|
|
225 |
Trade/Economic |
tane |
pcs abrev.
|
|
Politics |
|
226 |
Politics |
abdülmecid tarafından 1851'de verilmeye başlanan, madalyonunda yedişer tane gümüşten ışın ve hilal bulunan bir türk nişanı |
medjidie n.
|
|
Industry |
|
227 |
Industry |
deride suni tane oluşturma |
graining n.
|
|
228 |
Industry |
(malt veya kömür ölçümünde) tane miktarı |
skip n.
|
|
Technical |
|
229 |
Technical |
aşırı tane büyümesi |
exaggerated grain growth n.
|
|
230 |
Technical |
astm tane büyüklüğü imleci |
astm grain size index n.
|
|
231 |
Technical |
astm östenit tane büyüklüğü |
astmaustenitic grain size n.
|
|
232 |
Technical |
astm tane büyüklüğü |
astm grain size n.
|
|
233 |
Technical |
astm tane büyüklüğü sayısı |
a.s.t.m. grain size number n.
|
|
234 |
Technical |
astm tane büyüklüğü sayısı |
astm grain size number n.
|
|
235 |
Technical |
aşındırıcı tane büyüklüğü |
abrasive grain size n.
|
|
236 |
Technical |
aşırı ince toz numunelerin tane büyüklüğü dağılımı |
particle size distribution of ultra-fine powders n.
|
|
237 |
Technical |
çokgenleşmiş tane |
polygonized grain n.
|
|
238 |
Technical |
çok küçük tane büyüklüğü |
ultrafine-grain-size n.
|
|
239 |
Technical |
dar açılı tane sınırı |
small angle grain boundary n.
|
|
240 |
Technical |
dar açılı tane sınırı |
low angle grain boundary n.
|
|
241 |
Technical |
demirdışı tane büyüklüğü standartları |
nonferrous grain size standards n.
|
|
242 |
Technical |
direksi tane |
columnar grain n.
|
|
243 |
Technical |
elek analizi ile agregaların tane büyüklüğü dağılımının belirlenmesi |
determination of the particle size distribution of aggregates by sieving analysis n.
|
|
244 |
Technical |
eş eksenli tane |
equiaxed grain n.
|
|
245 |
Technical |
eleme ile tane boyutu analizi |
grain-size analysis by sieving n.
|
|
246 |
Technical |
eşdeğer tane boyu |
equivalent grain size n.
|
|
247 |
Technical |
eş eksenli tane yapısı |
equiaxed grain structure n.
|
|
248 |
Technical |
ferrit veya ostenitik tane büyüklüğünün mikrografik tayini |
micrographic determination of the ferrite or austenitic grain size n.
|
|
249 |
Technical |
ferrit tane büyüklüğü |
ferrite grain size n.
|
|
250 |
Technical |
geniş açılı tane sınırı |
large angle grain boundary n.
|
|
251 |
Technical |
havuçsu tane bölgesi |
columnar zone n.
|
|
252 |
Technical |
havuçsu tane |
columnar grain n.
|
|
253 |
Technical |
havuçsu tane büyümesi |
columnar growth n.
|
|
254 |
Technical |
ikizlenik tane |
twinned grain n.
|
|
255 |
Technical |
iri tane |
coarse grains n.
|
|
256 |
Technical |
iri tane |
coarser n.
|
|
257 |
Technical |
iğnemsi tane |
acicular grain n.
|
|
258 |
Technical |
jernkontoret tane büyüklüğü standartları |
jernkontoret grain size standards n.
|
|
259 |
Technical |
ikili tane büyüklüğü |
duplex grain size n.
|
|
260 |
Technical |
ince tane |
fine-grain n.
|
|
261 |
Technical |
inceltilmiş tane |
refined grain n.
|
|
262 |
Technical |
ince tane boyutu/boyu |
fine grain size n.
|
|
263 |
Technical |
kaba tane |
coarse grain n.
|
|
264 |
Technical |
karışık tane boyu |
mixed grain size n.
|
|
265 |
Technical |
kesintisiz tane sınırı ağı |
continuous grain bounday network n.
|
|
266 |
Technical |
kesintisiz tane sınırı çökeltisi |
continuous grain bounday precipitate n.
|
|
267 |
Technical |
kısa tane |
short grain n.
|
|
268 |
Technical |
kesintisiz tane sınırı zarı |
continuous grain bounday film n.
|
|
269 |
Technical |
kesintili tane büyümesi |
discontinuous grain growth n.
|
|
270 |
Technical |
kırılmada tane büyüklüğü |
fracture grain size n.
|
|
271 |
Technical |
kristalleşmiş tane büyüklüğü |
recrystallized grain size n.
|
|
272 |
Technical |
kuşatık tane |
encircled grain n.
|
|
273 |
Technical |
kolon biçimli tane |
columnar grain n.
|
|
274 |
Technical |
kristalleşmiş tane |
recrystallized grain n.
|
|
275 |
Technical |
komşu tane |
adjacent grain n.
|
|
276 |
Technical |
küçük tane |
fine-grain n.
|
|
277 |
Technical |
maksimum tane büyüklüğü |
maximum particle size n.
|
|
278 |
Technical |
mcquaid-ehn tane büyüklüğü |
mcquaid-ehn grain size n.
|
|
279 |
Technical |
mineral topraklarda tane büyüklüğünün dağılımı |
particle size distribution in mineral soil material n.
|
|
280 |
Technical |
ortalama tane büyüklüğü |
average grain size n.
|
|
281 |
Technical |
oksitlenmiş tane büyüklüğü |
oxidation grain size n.
|
|
282 |
Technical |
olağandışı tane büyümesi |
abnormal grain growth n.
|
|
283 |
Technical |
ortalama tane büyüklüğü |
average particle size n.
|
|
284 |
Technical |
n-tane komşuluk bölgesi |
n-neighborhood n.
|
|
285 |
Technical |
ortalama tane çapı |
average grain diameter n.
|
|
286 |
Technical |
ostenit tane büyümesi |
austenite grain growth n.
|
|
287 |
Technical |
ostenit tane sınırı |
austenite grain boundary n.
|
|
288 |
Technical |
ostenit tane büyüklüğü |
austenite grain size n.
|
|
289 |
Technical |
önceki ostenit tane büyüklüğü |
prior austenite grain size n.
|
|
290 |
Technical |
perlit tane büyüklüğü |
pearlite grain size n.
|
|
291 |
Technical |
parabolik tane boyutu dağılımı |
parabolic grain-size distribution n.
|
|
292 |
Technical |
rutubet ve tane büyüklüğü dağılımı analizi |
moisture and particle size analysis n.
|
|
293 |
Technical |
standart tane büyüklüğü fotoğrafı |
standard grain-size micrograph n.
|
|
294 |
Technical |
standart tane büyüklüğü |
standard grain-size n.
|
|
295 |
Technical |
tane sınırı kayması |
grain boundary sliding n.
|
|
296 |
Technical |
tane sınırı yayınımı |
grain boundary diffusion n.
|
|
297 |
Technical |
tane büyüklüğü denetimi |
grain size control n.
|
|
298 |
Technical |
tane ölçümsel çözümleme |
granulametric analysis n.
|
|
299 |
Technical |
tane içi çatlaması |
intragranular cracking n.
|
|
300 |
Technical |
tane sınırına saldırı |
grain boundary attack n.
|
|
301 |
Technical |
tane konumlu sac çelik |
grain oriented sheet steel n.
|
|
302 |
Technical |
tane küçültücü |
densifier n.
|
|
303 |
Technical |
tek tane |
single crystal n.
|
|
304 |
Technical |
tane yapısı |
nature of particles n.
|
|
305 |
Technical |
tane konumu |
grain orientation n.
|
|
306 |
Technical |
tane sınırı sıvılaşması |
grain boundary liquation n.
|
|
307 |
Technical |
tane büyüklüğü sayısı |
mesh number n.
|
|
308 |
Technical |
tane grubu |
range of grade n.
|
|
309 |
Technical |
tane yoğunluğu |
particle density n.
|
|
310 |
Technical |
tane dağılımı eğrisi |
size distribution n.
|
|
311 |
Technical |
tane zıtlığı |
grain contrast n.
|
|
312 |
Technical |
tane sınırı çökelmesi |
grain boundary precipitation n.
|
|
313 |
Technical |
tane içi çatlağı |
intragranular crack n.
|
|
314 |
Technical |
tane yoğunluğu ve su emme oranı |
particle density and water absorption n.
|
|
315 |
Technical |
tane sınırı yenimi |
grain boundary corrosion n.
|
|
316 |
Technical |
tane düzeni |
grain size structure n.
|
|
317 |
Technical |
toz tane büyüklüğü |
particle size of powder n.
|
|
318 |
Technical |
tane konumlu yüksek silisyumlu çelikler |
grain oriented high silicon steels n.
|
|
319 |
Technical |
tane boyutlu dağılım |
grain-size distribution n.
|
|
320 |
Technical |
tane büyüklüğü sayısı |
grit number n.
|
|
321 |
Technical |
tane sınırı çökelimi |
grain boundary precipitation n.
|
|
322 |
Technical |
tane sınırı alanı |
grain boundary area n.
|
|
323 |
Technical |
tane uzaması |
grain elongation n.
|
|
324 |
Technical |
tane dağılımı |
granulation n.
|
|
325 |
Technical |
tane büyüklüğü analizi |
particle-size analysis n.
|
|
326 |
Technical |
tane sayacı |
particle counter n.
|
|
327 |
Technical |
tane sınırı zarı |
grain boundary film n.
|
|
328 |
Technical |
tane küçültme ısıl işlemi |
refining heat n.
|
|
329 |
Technical |
tane sınırı |
grain boundary n.
|
|
330 |
Technical |
tane boyu sınıflandırması |
grain-size classification n.
|
|
331 |
Technical |
tane boyutu |
grain size n.
|
|
332 |
Technical |
tane cüruf |
granulated blast-furnace slag n.
|
|
333 |
Technical |
tane küçültme |
grain refinement n.
|
|
334 |
Technical |
tane küçültücü öğe |
grain refining element n.
|
|
335 |
Technical |
tane büyümesi |
grain growth n.
|
|
336 |
Technical |
tane ezilmesi |
grain deformation n.
|
|
337 |
Technical |
tane yapısı |
grain size structure n.
|
|
338 |
Technical |
tane küçültme |
grain refinement n.
|
|
339 |
Technical |
tane yığın yoğunluğu |
grain bulk density n.
|
|
340 |
Technical |
tane boyutu diyagramı |
grain-size diagram n.
|
|
341 |
Technical |
tane çıkarma |
grain pull out n.
|
|
342 |
Technical |
tek tane üretimi |
single-crystal production n.
|
|
343 |
Technical |
tane konumsuz trafo sacı |
nongrain-oriented electrical sheet n.
|
|
344 |
Technical |
tane boyu ölçümü |
grain-size measurement n.
|
|
345 |
Technical |
tane büyüklüğü sayısı |
grain size index n.
|
|
346 |
Technical |
tane dökme |
grain pull out n.
|
|
347 |
Technical |
tane sınırı göçü |
grain boundary migration n.
|
|
348 |
Technical |
tane büyüklüğü dağılımının eleme ile tayini |
determination of particle size distribution by sieving n.
|
|
349 |
Technical |
tane sınırı dağlaması |
grain boundary etching n.
|
|
350 |
Technical |
tane büyüklüğü bozulması |
grain-size degradation n.
|
|
351 |
Technical |
tane |
granule n.
|
|
352 |
Technical |
tane büyüklüğü |
grain size n.
|
|
353 |
Technical |
tane büyüklüğü ölçümü |
grain size measurement n.
|
|
354 |
Technical |
tane sınırı aşınması |
intergranular corrosion n.
|
|
355 |
Technical |
tane küçültme |
grain refining n.
|
|
356 |
Technical |
tane sınırı sementiti |
grain boundary cementite n.
|
|
357 |
Technical |
tane irileşmesi |
grain coarsening n.
|
|
358 |
Technical |
tane şekli tayini |
determination of particle shape n.
|
|
359 |
Technical |
tane sınırı yenimi |
intercrystalline corrosion n.
|
|
360 |
Technical |
tane sınırı korozyonu |
intercrystalline corrosion n.
|
|
361 |
Technical |
tane çapı dağılımı eğrisi |
grading curve n.
|
|
362 |
Technical |
tane içi çökelimi |
intragranular precipitation n.
|
|
363 |
Technical |
tane sınırı çökeltisi |
grain boundary precipitate n.
|
|
364 |
Technical |
tane boyu analizi |
particle size analysis n.
|
|
365 |
Technical |
tane boyutlarının süreksizliği |
discontinuity of the grain sizes n.
|
|
366 |
Technical |
tane boyu dağılım |
grain-size distribution n.
|
|
367 |
Technical |
tane sınırı dislokasyonu |
grain boundary dislocation n.
|
|
368 |
Technical |
tane şekli |
shape of the grains n.
|
|
369 |
Technical |
tane sınırı çekirdeklenmesi |
grain boundary nucleation n.
|
|
370 |
Technical |
tane şekli |
grain shape n.
|
|
371 |
Technical |
tane inceliği sayısı |
grain fineness number n.
|
|
372 |
Technical |
tane konumlama |
grain orienting n.
|
|
373 |
Technical |
tane büyüklüğü değişimi |
grain-size variation n.
|
|
374 |
Technical |
tane derecesi |
grain grade n.
|
|
375 |
Technical |
tane sınırı birikimi |
grain boundary segregation n.
|
|
376 |
Technical |
tane biçimi |
grain shape n.
|
|
377 |
Technical |
tane büyüklüğü |
particle size n.
|
|
378 |
Technical |
tekçeşit tane boyutu |
uniform grain size n.
|
|
379 |
Technical |
tane sınırı birikintisi |
grain boundary segregate n.
|
|
380 |
Technical |
tane içi çökeltisi |
intragranular precipitate n.
|
|
381 |
Technical |
tane konumlu çelik sac |
grain oriented steel sheet n.
|
|
382 |
Technical |
tane büyüklüğü analizi |
particle size analysis n.
|
|
383 |
Technical |
tane çapı |
grain diameter n.
|
|
384 |
Technical |
tane biçimi |
particle shape n.
|
|
385 |
Technical |
tane büyüklüğü analizcisi |
particle size analyst n.
|
|
386 |
Technical |
tane şekil faktörü |
grain shape factor n.
|
|
387 |
Technical |
tane büyüklüğü sayısı |
grain-size index n.
|
|
388 |
Technical |
tane boyutlu dağılım eğrisi |
grain-size distribution curve n.
|
|
389 |
Technical |
tek tane üretimi yöntemleri |
single-crystal production methods n.
|
|
390 |
Technical |
tane sınırı çatlaması |
intergranular cracking n.
|
|
391 |
Technical |
tane merdanesi |
grain roll n.
|
|
392 |
Technical |
tane dağılımı uygunsuz kum |
badly graded sand n.
|
|
393 |
Technical |
tane büyüklüğü dağılımı deneyi |
grain size distribution test n.
|
|
394 |
Technical |
tane bozunumu |
grain deformation n.
|
|
395 |
Technical |
tane büyüklüğü dağılımı |
particle-size distribution n.
|
|
396 |
Technical |
tane büyüklüğü dağılımının kütleye göre tayini |
determination of the particle size distribution of fillers by mass n.
|
|
397 |
Technical |
tane büyüklüğü dağılımı |
grain size distribution n.
|
|
398 |
Technical |
tane yapısı |
grain structure n.
|
|
399 |
Technical |
tane özelliği |
nature of particles n.
|
|
400 |
Technical |
tane büyüklüğü analizi sonuçları |
results of particle size analysis n.
|
|
401 |
Technical |
tane akışı |
grain flow n.
|
|
402 |
Technical |
tane yüzeyi |
surface of the grains n.
|
|
403 |
Technical |
tane büyüklüğü ayırımı |
gap grading n.
|
|
404 |
Technical |
tane zıtlık dağlaması |
grain contrast etching n.
|
|
405 |
Technical |
tane küçültücü |
grain refiner n.
|
|
406 |
Technical |
tane şeklinin tayini |
determination of particle shape n.
|
|
407 |
Technical |
tane sınırı sülfür çökelimi |
grain boundary sulphide precipitation n.
|
|
408 |
Technical |
tane boyutu dağılışı eğrisi |
grading curve n.
|
|
409 |
Technical |
tane büyüme hızı |
grain growth rate n.
|
|
410 |
Technical |
tane büyüklüğü sertleşmesi |
grain-size strengthening n.
|
|
411 |
Technical |
tane büyüklüğü dağılımı |
particle size distribution n.
|
|
412 |
Technical |
üniform tane boyutu |
uniform grain size n.
|
|
413 |
Technical |
uzamış tane |
elongated grain n.
|
|
414 |
Technical |
üç boyutlu tane büyüklüğü |
spatial grain size n.
|
|
415 |
Technical |
yan tane |
adjacent grain n.
|
|
416 |
Technical |
yarı logaritmik tane boyutu eğrisi |
semi-logarithmic grain-size curve n.
|
|
417 |
Technical |
zemin tane özellikleri |
soil grain properties n.
|
|
418 |
Technical |
yuvarlak tane |
round grain n.
|
|
419 |
Technical |
yuvarlak köşeli tane |
subangular grain n.
|
|
420 |
Technical |
bir ucunda iki tane küçük diğer ucunda ise bir tane büyük bıçak bulunan kompakt ve katlanabilir bir bıçak |
whittler n.
|
|
421 |
Technical |
kalıntı östenit tane büyüklüğü |
prior austenite grain size n.
|
|
422 |
Technical |
tane içine ilişkin |
transgranular adj.
|
|
423 |
Technical |
tane yıkayan |
scourer adj.
|
|
424 |
Technical |
tane içine ilişkin |
intracrystalline adj.
|
|
425 |
Technical |
tane yapılı |
saccharoidal adj.
|
|
426 |
Technical |
tane içine ilişkin |
intragranular adj.
|
|
427 |
Technical |
tane konumlu |
grain oriented adj.
|
|
Computer |
|
428 |
Computer |
n-tane komşuluk bölgesi |
n-neighborhood n.
|
|
Electric |
|
429 |
Electric |
(elektrik kablosu) iki tane yalıtımlı iletken bulunduran |
duplex adj.
|
|
Mechanic |
|
430 |
Mechanic |
tane büyüklüğü |
grain size n.
|
|
431 |
Mechanic |
tane |
grain n.
|
|
Construction |
|
432 |
Construction |
agreganın en büyük tane büyüklüğü |
maximum aggregate size n.
|
|
433 |
Construction |
agreganın maksimum tane boyutu |
maximum grain size of aggregate n.
|
|
434 |
Construction |
aşındırıcı tane kesme eğimi |
rake angle n.
|
|
435 |
Construction |
ikincil tane |
inclusion n.
|
|
436 |
Construction |
ince tane |
fine grain n.
|
|
437 |
Construction |
tane |
grain n.
|
|
438 |
Construction |
tane |
granule n.
|
|
439 |
Construction |
tane boyut dağılımı |
gradation n.
|
|
440 |
Construction |
tane boyut dağılımı |
grading n.
|
|
441 |
Construction |
tane büyüklüğü ve boyut dağılımının belirlenmesi |
determination of grain size and size distribution n.
|
|
442 |
Construction |
tane yapısı |
grain structure n.
|
|
443 |
Construction |
tane boyutu |
grain size n.
|
|
444 |
Construction |
tane büyüklüğü |
particle size n.
|
|
445 |
Construction |
tane sınırı |
grain boundary n.
|
|
446 |
Construction |
tane sınırı |
grain boundry n.
|
|
447 |
Construction |
tane boyutu tayini |
determination of grain size n.
|
|
Furniture |
|
448 |
Furniture |
(ahşap, deri) tane dokusu |
graining n.
|
|
Automotive |
|
449 |
Automotive |
tane |
bead n.
|
|
450 |
Automotive |
tane büyüklüğü |
grain size n.
|
|
451 |
Automotive |
tane sınırı korozyonu |
intercrystallite corrosion n.
|
|
Marine |
|
452 |
Marine |
dolgu malzemesinin tane boyu |
grain size of fill material n.
|
|
453 |
Marine |
ortalama tane boyu |
mean grain size n.
|
|
454 |
Marine |
tane boyu analizi |
grain size analysis n.
|
|
455 |
Marine |
tane toplama yasası |
gravel collection law n.
|
|
456 |
Marine |
tane taşıyıcı |
grain carrier n.
|
|
457 |
Marine |
tane boyu dağılımı |
grain size distribution n.
|
|
458 |
Marine |
tane boyu birikim eğrisi |
grain size accumulation curve n.
|
|
459 |
Marine |
tane boyu reynold sayısı |
grain size reynolds number n.
|
|
460 |
Marine |
38 tane dolu mavna taşıyabilen gemi |
sea barge n.
|
|
461 |
Marine |
geminin direğinin hangi türden veya kaç tane olduğunu ifade ederken kullanılan bir son ek |
-masted suf.
|
|
Mining |
|
462 |
Mining |
serbestleşme tane boyutu |
attenuation-grain size n.
|
|
463 |
Mining |
tane büyüklüğü dağılımı |
particle size distribution n.
|
|
Psychology |
|
464 |
Psychology |
karanlık üçlü (psikolojide üç tane kötücül kişilik özelliğini kapsayan grup) |
dark triad n.
|
|
Veterinary |
|
465 |
Veterinary |
damıtma-tane |
distillers' grain n.
|
|
Food Engineering |
|
466 |
Food Engineering |
tane |
kernel n.
|
|
467 |
Food Engineering |
tane |
aril n.
|
|
468 |
Food Engineering |
tane sertliği (buğday) |
kernel hardness n.
|
|
469 |
Food Engineering |
tane ufaltma |
size reduction n.
|
|
470 |
Food Engineering |
tane ağırlığı |
kernel weight n.
|
|
Gastronomy |
|
471 |
Gastronomy |
çekilmemiş tane biber |
peppercorn n.
|
|
472 |
Gastronomy |
tane karabiber |
black peppercorn n.
|
|
473 |
Gastronomy |
tane mısır |
corn kernel n.
|
|
474 |
Gastronomy |
tane |
kernel n.
|
|
475 |
Gastronomy |
tane mısır |
corn n.
|
|
Math |
|
476 |
Math |
cebirsel denklemde aynı kökten üç tane çıkması |
triple root n.
|
|
Logic |
|
477 |
Logic |
n tane sıralı öğeden oluşan |
n-tuple adj.
|
|
Statistics |
|
478 |
Statistics |
n bölü m şeklinde tanımlanan, bir olayın m tane eşit olasılıklı durum içerisinde n kere gerçekleşme olasılığı |
mathematical probability n.
|
|
479 |
Statistics |
n bölü m şeklinde tanımlanan, bir olayın m tane eşit olasılıklı durum içerisinde n kere gerçekleşme olasılığı |
classical probability [uk] n.
|
|
Chemistry |
|
480 |
Chemistry |
yapılarında en az bir tane karbon-karbon çift bağı içeren doymamış yağlı hidrokarbon |
alkene n.
|
|
481 |
Chemistry |
yapılarında en az bir tane karbon-karbon çift bağı içeren doymamış yağlı hidrokarbon |
olefine n.
|
|
482 |
Chemistry |
yapılarında en az bir tane karbon-karbon çift bağı içeren doymamış yağlı hidrokarbon |
olefin n.
|
|
483 |
Chemistry |
tane büyüklüğü dağılımı |
particle size distribution n.
|
|
484 |
Chemistry |
yalnızca bir tane asidik hidrojen atomu içeren asit |
monacid n.
|
|
485 |
Chemistry |
bir tane karbon atomuyla ayrılmış benzen halkasındaki iki konuma ait |
meta adj.
|
|
486 |
Chemistry |
bir tane karbon atomuyla ayrılmış benzen halkasındaki iki konumla ilgili |
meta adj.
|
|
487 |
Chemistry |
bir tane değiştirilebilir atomu veya radikali olan |
monatomic adj.
|
|
488 |
Chemistry |
bir tane karbon atomuyla ayrılmış benzen halkasındaki iki konumla ilgili anlamı veren bir ön ek |
meta- pref.
|
|
Biology |
|
489 |
Biology |
dokuz tane üçlü tüpten oluşan ve mitoz esnasında asterleri oluşturan iki silindirik hücresel organelden her biri |
centriole n.
|
|
490 |
Biology |
ipliksi bağdan oluşan doku çıkıntısı bir tane olan (nöron) |
unipolar adj.
|
|
Marine Biology |
|
491 |
Marine Biology |
parlak kırmızı renkte gövdesinde ikişer tane kırmızımsı sarı şerit olan bir balık |
red goatfish (mullus auratus) n.
|
|
Astronomy |
|
492 |
Astronomy |
iki tane olumsuzun yan yana gelerek olumlu hale geldiği argo ifade |
can't not (can not not) expr.
|
|
Botanic |
|
493 |
Botanic |
çoğunlukla amerika'nın tropikal bölgelerinde yetişen beş tane erkeklik organı olan ot veya çalı familyası |
turneraceae n.
|
|
494 |
Botanic |
tane |
grain n.
|
|
495 |
Botanic |
tane mısır |
zea mays rugosa n.
|
|
496 |
Botanic |
tane mısır |
zea saccharata n.
|
|
497 |
Botanic |
tane mısır |
green corn n.
|
|
498 |
Botanic |
tane mısır |
sweet corn plant n.
|
|
499 |
Botanic |
tane mısır |
sweet corn n.
|
|
500 |
Botanic |
tane mısır |
sugar corn n.
|
|