Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | reunite v. | birleştirmek | ||
I call upon everyone to seize this historic opportunity to reunite a Europe that was previously divided. Herkesi, daha önce bölünmüş olan Avrupa'yı yeniden birleştirmek için bu tarihi fırsatı değerlendirmeye çağırıyorum. More Sentences |
||||
General | ||||
General | reunite v. | birleşmek | ||
To participate in peacefully reuniting a once fractured Europe is a remarkable privilege. Bir zamanlar parçalanmış olan Avrupa'nın barışçıl bir şekilde yeniden birleşmesine katılmak olağanüstü bir ayrıcalıktır. More Sentences |
||||
General | reunite v. | barışmak | ||
General | reunite v. | toplanmak | ||
General | reunite v. | toplamak | ||
General | reunite v. | barıştırmak | ||
General | reunite v. | yeniden bir araya gelmek |
Inglés | Turco | |
---|---|---|
General | ||
General | reunite with readers v. | okuyucuları ile buluşmak |
General | reunite with readers v. | okuyucu ile buluşmak (yazar) |
General | reunite with one's father v. | babasına kavuşmak |
Phrasals | ||
Phrasals | reunite someone with someone v. | birini başka biri ile buluşturmak/bir araya getirmek |
Phrasals | reunite with v. | ile buluşmak |
Phrasals | reunite with v. | ile birleşmek |
Phrasals | reunite with v. | ile yeniden bir araya gelmek |
Phrasals | reunite with v. | ile barışmak |
Phrasals | reunite with v. | ile tekrar bir araya getirmek |
Phrasals | reunite with (someone or something) v. | (biriyle/bir şeyle) tekrar bir araya getirmek |
Phrasals | reunite with (someone) v. | (biriyle) tekrar bir araya gelmek |