Turco | Inglés | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | para ödülü | prize money n. | ||
The prize money enabled me to go on a world cruise. Para ödülü benim bir dünya seyahatine çıkmamı sağladı. More Sentences |
||||
General | para ödülü | monetary award n. | ||
General | para ödülü | purse n. | ||
General | para ödülü | monetary reward n. | ||
General | para ödülü | cash prize n. | ||
General | para ödülü | money n. |
Turco | Inglés | |
---|---|---|
General | ||
General | yarışmada para ödülü kazanan grup | money n. |
Law | ||
Law | katili ihbar edene verilen para ödülü | blood money n. |
Computer | ||
Computer | yazılım hatalarını bulan kişilere verilen para ödülü | bug bounty n. |