|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
General |
|
1 |
General |
doğru olmadığını kanıtlama |
negation n.
|
|
2 |
General |
doğru olmadığını kanıtlama |
negations n.
|
|
3 |
General |
(bir parçanın) özgünlüğünü (orijinal olup olmadığını) belirleme |
expertization n.
|
|
4 |
General |
(bir parçanın) özgünlüğünü (orijinal olup olmadığını) belirleme |
expertisation n.
|
|
5 |
General |
iyi olup olmadığını polis aracılığı ile öğrenme |
welfare check n.
|
|
6 |
General |
yunancada soluklu okumanın olup olmadığını gösteren iki işaretten her biri |
breathing n.
|
|
7 |
General |
akıl ve maddenin birbirine eşlik etmesine karşın birbiri ile ilişkili olmadığını öne süren felsefi teori |
parallelism n.
|
|
8 |
General |
bir plan için gerekli kaynakların yeterli olup olmadığını belirleyen faaliyet planı değerlendirme kriteri |
feasibility test n.
|
|
9 |
General |
çalışmaya elverişli olup olmadığını gösteren doktor raporu |
fit note n.
|
|
10 |
General |
yeni kesilmiş hayvanların musevilik standartlarına göre caiz olup olmadığını kontrol eden görevli |
searcher n.
|
|
11 |
General |
doğru olmadığını kanıtlamak |
disprove v.
|
|
12 |
General |
birşeyin doğru olmadığını ispatlamak |
give the lie to something v.
|
|
13 |
General |
tedavinin uygun olmadığını göstermek |
contraindicate v.
|
|
14 |
General |
bir şeyin mantıklı olmadığını düşünerek -den vazgeçmek |
think better of v.
|
|
15 |
General |
(yetkili olmadığını) iddia etmek |
challenge v.
|
|
16 |
General |
faili olmadığını göstermek (bir suçun) |
be in the clear of v.
|
|
17 |
General |
doğru olup olmadığını kontrol etmek |
check v.
|
|
18 |
General |
doğru olup olmadığını öğrenmeye çalışmak |
check on v.
|
|
19 |
General |
doğru olup olmadığını öğrenmeye çalışmak |
check up on v.
|
|
|
20 |
General |
doğru olup olmadığını öğrenmeye çalışmak |
check out v.
|
|
21 |
General |
(üzerine olup olmadığını görmek için) giysi denemek |
try something on for size v.
|
|
22 |
General |
olup olmadığını |
whether or conj.
|
|
Phrasals |
|
23 |
Phrasals |
görüşünün, sözünün vs. doğru olmadığını savunmak |
challenge (one) on (something) v.
|
|
24 |
Phrasals |
görüşünün, sözünün doğru olmadığını savunmak |
challenge someone on something v.
|
|
25 |
Phrasals |
birinin evde olmadığını öğrenmek |
find (someone or something) out v.
|
|
26 |
Phrasals |
birinin evde olmadığını öğrenmek |
find someone out v.
|
|
27 |
Phrasals |
(birine) heteroseksüel olmadığını açıklamak |
come out to (someone) v.
|
|
28 |
Phrasals |
görüşünün, sözünün doğru olmadığını savunmak |
challenge on v.
|
|
29 |
Phrasals |
tedavisi olmadığını açıklamak |
give up v.
|
|
30 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyinin) olmadığını fark etmek |
find (oneself) without (someone or something) v.
|
|
31 |
Phrasals |
bir kullanıcı arayüzünü aktif olmadığını belirtmek için gri yapmak |
gray out v.
|
|
32 |
Phrasals |
(bir şeyin) olup olmadığını tespit etmek için test yapmak |
test for v.
|
|
33 |
Phrasals |
(bir şeyin) olup olmadığını tespit etmek için test yapmak |
test for (something) v.
|
|
Phrases |
|
34 |
Phrases |
Başka söyleyecek sözü olmadığını beyan etti. |
affiant sayeth further not expr.
|
|
35 |
Phrases |
bu bir sır (gizli bilgileri açıklamaya hazır olmadığını ifade etmekte kullanılır) |
that would be telling expr.
|
|
36 |
Phrases |
doğru olmadığını bile bile |
against one's better judgement expr.
|
|
37 |
Phrases |
doğru olmadığını bile bile |
against your better judgement [uk] expr.
|
|
38 |
Phrases |
akıllıca olmadığını bile bile |
against your better judgement [uk] expr.
|
|
39 |
Phrases |
iyi bir fikir olmadığını bile bile |
against your better judgement [uk] expr.
|
|
|
40 |
Phrases |
doğru olmadığını bile bile |
against your better judgment [us] expr.
|
|
41 |
Phrases |
akıllıca olmadığını bile bile |
against your better judgment [us] expr.
|
|
42 |
Phrases |
iyi bir fikir olmadığını bile bile |
against your better judgment [us] expr.
|
|
43 |
Phrases |
doğru olmadığını bile bile |
against your better judgement [uk] expr.
|
|
44 |
Phrases |
akıllıca olmadığını bile bile |
against your better judgement [uk] expr.
|
|
45 |
Phrases |
iyi bir fikir olmadığını bile bile |
against your better judgement [uk] expr.
|
|
46 |
Phrases |
doğru olmadığını bile bile |
against your better judgment [us] expr.
|
|
47 |
Phrases |
akıllıca olmadığını bile bile |
against your better judgment [us] expr.
|
|
48 |
Phrases |
iyi bir fikir olmadığını bile bile |
against your better judgment [us] expr.
|
|
Colloquial |
|
49 |
Colloquial |
kullanıcının annesinin bir bilgisayarı veya yazılımı ne ölçüde kullanabileceğine bakılarak kullanıcı dostu olup olmadığını ölçen bir test |
mom test [us] n.
|
|
50 |
Colloquial |
öyle olmadığını bilmek/anlamak |
know otherwise v.
|
|
51 |
Colloquial |
öyle olmadığını bilmek/anlamak |
know different v.
|
|
52 |
Colloquial |
öyle olmadığını söyle |
say it ain't so expr.
|
|
53 |
Colloquial |
öyle olmadığını söyle |
say it's not so expr.
|
|
54 |
Colloquial |
öyle olmadığını söyle |
say it isn't so expr.
|
|
55 |
Colloquial |
öyle olmadığını söyle! |
say it ain't so, joe! expr.
|
|
56 |
Colloquial |
bunun doğru olmadığını söyle! |
say it ain't so, joe! expr.
|
|
57 |
Colloquial |
(sosyal medyada) fotoğrafın üzerinde filtre/herhangi bir oynama olmadığını belirten etiket |
#nofilter expr.
|
|
Idioms |
|
58 |
Idioms |
eskiden sanıkların masum olup olmadığını anlamak için yakılarak yargılandığı (masumsa tanrı'nın onu kurtaracağı düşünülürdü) bir yöntem |
ordeal by fire n.
|
|
59 |
Idioms |
bir şeyin taze olup olmadığını anlamak için koklama/koku testi yapma |
sniff test n.
|
|
60 |
Idioms |
geleceğinin parlak olmadığını söylemek |
point the bone at (someone or something) v.
|
|
61 |
Idioms |
yeterli/uygun olup olmadığını sorgulatmak |
throw (something) into question v.
|
|
62 |
Idioms |
(doktor hastaya) hiçbir sorun olmadığını söylemek |
give somebody the all-clear v.
|
|
63 |
Idioms |
bir şeyin var olmadığını tartışmak |
argue something away v.
|
|
64 |
Idioms |
doğru olmadığını göstermek |
make nonsense of v.
|
|
65 |
Idioms |
umut olmadığını açıklamak |
close the doors v.
|
|
66 |
Idioms |
(olup olmadığını görmek için) giysiyi üzerinde denemek |
try something on for size v.
|
|
67 |
Idioms |
(olup olmadığını görmek için) giysiyi üzerinde denemek |
try something for size v.
|
|
68 |
Idioms |
hızlıca uygun/doğru olup olmadığını denetlemek |
run the rule over [uk] v.
|
|
69 |
Idioms |
(doktor hastaya) hiçbir sorun olmadığını söylemek |
give the all-clear v.
|
|
70 |
Idioms |
birinin mükemmel olmadığını/sanıldığı kadar iyi olmadığını göstermek |
knock someone off their pedestal v.
|
|
71 |
Idioms |
birinin mükemmel olmadığını/sanıldığı kadar iyi olmadığını göstermek |
knock someone from their pedestal v.
|
|
72 |
Idioms |
birinin mükemmel olmadığını/sanıldığı kadar iyi olmadığını göstermek |
knock someone off their perch [uk] v.
|
|
73 |
Idioms |
(bir şeyin) doğru olmadığını göstermek |
put the lie to (something) v.
|
|
74 |
Idioms |
zzarhoş değil (sarhoş birinin sarhoş olmadığını iddia ederken yaşadığı dil sürçmesini taklit ederek sarhoş olduğunu belirtme) |
(as) jober as a sudge expr.
|
|
Speaking |
|
75 |
Speaking |
bana öyle olmadığını söyle |
(tell me) it isn't so expr.
|
|
76 |
Speaking |
bana bunun doğru olmadığını söyle |
tell me that's not true expr.
|
|
77 |
Speaking |
bana bunun doğru olmadığını söyle |
tell me it's not true expr.
|
|
78 |
Speaking |
bunun kolay olmadığını biliyorum |
I know this isn't easy expr.
|
|
79 |
Speaking |
doğru olmadığını biliyorum |
I know it wasn't right expr.
|
|
|
80 |
Speaking |
oraya gitmekten başka şansımızın olmadığını düşünelim |
let's say that we have no choice but to go there expr.
|
|
81 |
Speaking |
lütfen bana bunun doğru olmadığını söyle |
please tell me that isn't true expr.
|
|
82 |
Speaking |
oraya gitmekten başka şansımızın olmadığını varsayalım |
let's say that we have no choice but to go there expr.
|
|
83 |
Speaking |
ortak yönlerimizin olup olmadığını merak ediyorum |
I wonder if we have something in common expr.
|
|
84 |
Speaking |
konuşacak bir şeyimiz olmadığını mı düşünüyorsun? |
you think we have nothing to talk about? expr.
|
|
85 |
Speaking |
sen olmadığını biliyorum |
I know it wasn't you expr.
|
|
86 |
Speaking |
yalnız olmadığını bil istiyorum |
I want you to know you're not alone expr.
|
|
87 |
Speaking |
yapabileceğin bir şey olmadığını düşündüm |
I thought there wasn't anything that you could do expr.
|
|
Trade/Economic |
|
88 |
Trade/Economic |
çalışanın çalıştığı yere verilmek üzere sağlığının iyi olmadığını kanıtlamak için doldurduğu hastalık beyan formu |
self-certification n.
|
|
89 |
Trade/Economic |
iş mülakatlarında, mülakatçının adayla bir havaalanında saatlerce kapalı kalmaya dayanılabilecek bir karakter olup olmadığını anlamak için sorduğu sorular için kullanılan mecaz |
airport test n.
|
|
90 |
Trade/Economic |
reklam sonrası ürüne talebin olup olmadığını veya yapılan reklamın markaya olası etkilerinin araştırıldığı çalışma |
ad effectiveness tracking n.
|
|
91 |
Trade/Economic |
reklam sonrası ürüne talebin olup olmadığını veya yapılan reklamın markaya olası etkilerinin araştırıldığı çalışma |
post-testing n.
|
|
92 |
Trade/Economic |
reklam sonrası ürüne talebin olup olmadığını veya yapılan reklamın markaya olası etkilerinin araştırıldığı çalışma |
ad tracking n.
|
|
93 |
Trade/Economic |
ülkelerin ekonomik anlamda gelişmişlik düzeyleri ile ülkede yaşayan insanların mutluluk seviyeleri arasında bir ilişki olmadığını savunan ekonomik kuram |
easterlin paradox n.
|
|
Law |
|
94 |
Law |
geçerli olup olmadığını öğrenmek için yapılan deneme (bir kanunun) |
test n.
|
|
95 |
Law |
iddia sahibinin bir iddianın doğruluğunu kabul etmekle beraber başka nedenlerden türü o iddianın değeri olmadığını söylemesi |
confession and avoidance n.
|
|
96 |
Law |
mahkemeye yapılacak olan itirazın makul olup olmadığını incelemekle görevli olan memur |
trier n.
|
|
97 |
Law |
mahkemeye yapılacak olan itirazın makul olup olmadığını incelemekle görevli olan memur |
trior n.
|
|
98 |
Law |
davacının dava açması için neden olmadığını gösteren savunma |
bar n.
|
|
99 |
Law |
birinin cezai ehliyeti olup olmadığını belirlemek için yapılan duruşma |
competence hearing n.
|
|
100 |
Law |
çalışma arkadaşına ihmal sonucu zarar verme vakalarında işverenin mesuliyeti olmadığını belirten yasa |
fellow-servant rule n.
|
|
101 |
Law |
yetkisi olmadığını beyan etmek |
set aside v.
|
|
102 |
Law |
doğru olmadığını ispat etmek |
confute v.
|
|
103 |
Law |
geçerli olup olmadığını deneme yoluyla öğrenmek (bir kanunun) |
test v.
|
|
104 |
Law |
yasal olmadığını savunmak |
challenge v.
|
|
105 |
Law |
yasal olmadığını iddia etmek |
challenge v.
|
|
Politics |
|
106 |
Politics |
kişisel hakları korumak şartıyla bir kimsenin yasal anlamda suçlu olup olmadığını belirleme süreci |
due process of law n.
|
|
Technical |
|
107 |
Technical |
yoğunluğun belirlenen sınırlar dahilinde olup olmadığını belirlemek için radyasyon yoğunluğunu test etmek |
monitor v.
|
|
Computer |
|
108 |
Computer |
bir bilgisayar portuna bağlanan ve kullanılan yazılımın illegal bir kopya olmadığını belirten cihaz |
dongle n.
|
|
109 |
Computer |
sosyal medyada paylaşılan fotoğrafın üzerinde filtre olmadığını belirten etiket |
#nofilter n.
|
|
110 |
Computer |
başlık ve yerbelirleyici metninin slaydın dışında olup olmadığını denetle |
check for title and placeholder text off slide expr.
|
|
Textile |
|
111 |
Textile |
üretimi tamamlanmış giysilerin defolu olup olmadığını inceleyen, sarkan ipliklerini kesen, lekeli kısımlarını temizleyen ve onları katlayan veya asan çalışan |
folder n.
|
|
Automotive |
|
112 |
Automotive |
araç kiralamalarında kilometre sınırlaması olmadığını belirten ifade |
unlimited mileage n.
|
|
Marine |
|
113 |
Marine |
(selviçeleri) temiz tutup aksama olup olmadığını kontrol etmek |
overhaul v.
|
|
Medical |
|
114 |
Medical |
bir tedavinin uygun olmadığını belirten hal |
contraindication n.
|
|
115 |
Medical |
özellikle frengi teşhisinde kullanılan, kanda belirli bir antikor veya antijenin olup olmadığını tespit eden serolojik bir test |
complement fixation test n.
|
|
116 |
Medical |
özellikle frengi teşhisinde kullanılan, kanda belirli bir antikor veya antijenin olup olmadığını tespit eden serolojik bir test |
complement-fixation test n.
|
|
117 |
Medical |
iç kulak kanallarında hastalık olup olmadığını tespit eden test |
bárány test n.
|
|
118 |
Medical |
koklama testi (bakteriyel vajinozis olup olmadığını kokudan anlama) |
sniff test n.
|
|
119 |
Medical |
elektriksel beyin aktivitesi olmadığını gösteren (düz çizgi) |
isoelectric adj.
|
|
Psychology |
|
120 |
Psychology |
psikolojide bireyin herhangi bir kötü alışkanlığı bırakması için uygulanan tedaviye uyum sağlamaya hazır olup olmadığını anlaşılmasına yardım eden altı evreli süreç |
transtheoretical model n.
|
|
121 |
Psychology |
bedenin bazı kısımlarının kendine ait olmadığını düşünme |
apotemnophilia n.
|
|
122 |
Psychology |
bedenin bazı kısımlarının kendine ait olmadığını düşünme |
body integrity identity disorder n.
|
|
Logic |
|
123 |
Logic |
iyi oluşturulmuş formüllerin teorem olup olmadığını mekanik usulle belirleyen |
decidable adj.
|
|
Chemistry |
|
124 |
Chemistry |
sıvıların içinde amonyak olup olmadığını test etmede kullanılan potasyum iyodür ve potasyum hidroksitle karışık bir cıva iyodür çözeltisi |
nessler's solution n.
|
|
125 |
Chemistry |
bileşiklerde birtakım elementlerin var olup olmadığını çıkardığı alevin rengine bakarak tespit etme yöntemi |
flame reaction n.
|
|
126 |
Chemistry |
bileşiklerde birtakım elementlerin var olup olmadığını çıkardığı alevin rengine bakarak tespit etme yöntemi |
flame test n.
|
|
127 |
Chemistry |
sıvının içinde amonyak olup olmadığını potasyum iyodür ve potasyum hidroksitle karışık cıva iyodür çözeltisi kullanarak test etmek |
nesslerize v.
|
|
Biology |
|
128 |
Biology |
bir protein solüsyonunda aranan bir proteinin olup olmadığını ve varsa ne kadar olduğunu anlamak için uygulanan nicel bir yöntem |
immunoblotting n.
|
|
129 |
Biology |
bir protein solüsyonunda aranan bir proteinin olup olmadığını ve varsa ne kadar olduğunu anlamak için uygulanan nicel bir yöntem |
westernblot n.
|
|
130 |
Biology |
bir protein solüsyonunda aranan bir proteinin olup olmadığını ve varsa ne kadar olduğunu anlamak için uygulanan nicel bir yöntem |
immunoblot n.
|
|
Tobacco |
|
131 |
Tobacco |
satılabilir kalitede olup olmadığını incelemek için tütün topağını fıçıdan çıkarıp yaymak |
break v.
|
|
Literature |
|
132 |
Literature |
kendi terminoloji tercihi olmadığını belirtmek için yazarın tırnak işareti kullanması |
scare quote n.
|
|
Linguistics |
|
133 |
Linguistics |
fonetik yasalarda açıklanamayacak istisnalar olmadığını savunan dilbilimci |
neogrammarian n.
|
|
History |
|
134 |
History |
zanlının suçlu olup olmadığını anlamak için kolunun sokulduğu kaynar su dolu kazan |
alfet [obsolete] n.
|
|
135 |
History |
sanığı sıcak suya sokarak suçlu olup olmadığını anlama yöntemi |
hot-water ordeal n.
|
|
Religious |
|
136 |
Religious |
komünyon ayinindeki ekmek ve şarabın isa'nın bedeni ve kanı olmadığını, fakat bunlardan yiyip içenlerin isa'nın bedeni ve kanını alacağını savunan dini öğreti |
receptionism n.
|
|
137 |
Religious |
yetkili bir rahip ve en az iki şahit olmadan yapılan evliliğin, katolik evliliği olmadığını ilan eden cemaat kurul kararı |
ne temere n.
|
|
138 |
Religious |
hz. isa ile kutsal ruhun aynı özden olmadığını savunan akım |
racovianism n.
|
|
139 |
Religious |
kötüler için ölümden sonra yaşam olmadığını savunan teolojik doktrin |
annihilationism n.
|
|
140 |
Religious |
kötüler için ölümden sonra yaşam olmadığını savunan teolojik doktrini savunan kimse |
annihilationist n.
|
|
141 |
Religious |
mesih'in tanrı'nın oğlu olmadığını savunan, ortodoksların sapkın olarak gördüğü bir doktrin |
arianism n.
|
|
142 |
Religious |
eski ahit'i reddeden ve tanrı'nın isa'nın bedeni ile enkarne olmadığını savunan hristiyanlık dinine aykırı gnostik bir mezhep |
marcionism n.
|
|
143 |
Religious |
ingiltere kilisesi ile anglikan kiliselerine bağlı olmayan protestan kiliseleri arasında büyük farklar olmadığını savunan prensip |
low churchism n.
|
|
144 |
Religious |
ingiltere kilisesi ile anglikan kiliselerine bağlı olmayan protestan kiliseleri arasında büyük farklar olmadığını savunan prensip |
low-churchism n.
|
|
Philosophy |
|
145 |
Philosophy |
ahlaki yargıların gerçekleri ifade etmediğini ve doğruluk değeri olmadığını savunan, doğacılığı ve doğaüstücülüğü reddeden, semantik etik-üstücülük savı |
noncognitivism n.
|
|
146 |
Philosophy |
soyut kavramların, genel kavramların, evrensellerin gerçek olmadığını, yalnızca birer addan ibaret olduklarını öne süren doktrin |
terminism n.
|
|
147 |
Philosophy |
genel kavramların başka bir deyişle tümellerin gerçek olmadığını birer addan ibaret olduklarını öne süren realizm karşıtı felsefe akımı |
nominalism n.
|
|
148 |
Philosophy |
insan bilgisinde hiçbir şeyin kesin olmadığını belirten görüş |
pyrrhonian skepticism n.
|
|
149 |
Philosophy |
insan bilgisinde hiçbir şeyin kesin olmadığını belirten görüş |
pyrrhonism n.
|
|
150 |
Philosophy |
ahlak kurallarının var olmadığını savunan kimse |
amoralist n.
|
|
151 |
Philosophy |
insanın manevi bir doğasının olmadığını ve aslında bir hayvan olduğunu savunan doktrin |
animalism n.
|
|
152 |
Philosophy |
zihinsel ve fiziksel olgular arasında bir bağlantı olmadığını savunan felsefi doktrin |
anomalous monism n.
|
|
Environment |
|
153 |
Environment |
bir ürünün çevreye zararlı olmadığını göstermek amacıyla yapılan etiketleme uygulaması |
ecolabel n.
|
|
Music |
|
154 |
Music |
nota sisteminde kullanılan, sesin olmadığını ifade eden bir sembol |
whole rest n.
|
|
Archaic |
|
155 |
Archaic |
doğru olmadığını kanıtlamak |
disproove v.
|
|
Engineering |
|
156 |
Engineering |
sinyal olup olmadığını tespit eden cihaz |
detector n.
|
|
Slang |
|
157 |
Slang |
barack obama'nın abd doğumlu olmadığını iddia edip abd başkanı olamayacağına inanan kişi |
birther n.
|
|
158 |
Slang |
zzarhoş değil (sarhoş birinin sarhoş olmadığını iddia ederken yaşadığı dil sürçmesini taklit ederek sarhoş olduğunu belirtme) |
jober n.
|
|
159 |
Slang |
zzarhoş değil (sarhoş birinin sarhoş olmadığını iddia ederken yaşadığı dil sürçmesini taklit ederek sarhoş olduğunu belirtme) |
sudge adj.
|
|
160 |
Slang |
kendisinden önce söylenen ifadenin doğru olmadığını belirtmek için kullanılan ünlem |
not interj.
|
|
Modern Slang |
|
161 |
Modern Slang |
eşcinsel olup olmadığını anlamak için google üzerinden yapılan bir test |
am Igay test n.
|
|
162 |
Modern Slang |
hamile olup olmadığını anlamak için bazı soruları cevaplayarak çözülen bir test |
am I pregnant test n.
|
|
163 |
Modern Slang |
kimsenin sorumlu olmadığını ve hiçbir şeyin sonsuza kadar sürmeyeceğini anlamaya yönelik bir düşünce |
anarcho-realism n.
|
|
164 |
Modern Slang |
ortaçağ'da bir kişinin cadı/büyücü olup olmadığını anlamak için kullanılan suda yaşayan kuş (kişi kuşla aynı kilodaysa o kişinin cadı/büyücü olduğuna karar verilirdi) |
a duck expr.
|
|