olmadığını - Turco Inglés Diccionario
Historia

olmadığını



Significados de "olmadığını" en diccionario inglés turco : 1 resultado(s)

Turco Inglés
General
olmadığını whether conj.

Significados de "olmadığını" con otros términos en diccionario inglés turco: 164 resultado(s)

Turco Inglés
General
doğru olmadığını kanıtlama negation n.
doğru olmadığını kanıtlama negations n.
(bir parçanın) özgünlüğünü (orijinal olup olmadığını) belirleme expertization n.
(bir parçanın) özgünlüğünü (orijinal olup olmadığını) belirleme expertisation n.
iyi olup olmadığını polis aracılığı ile öğrenme welfare check n.
yunancada soluklu okumanın olup olmadığını gösteren iki işaretten her biri breathing n.
akıl ve maddenin birbirine eşlik etmesine karşın birbiri ile ilişkili olmadığını öne süren felsefi teori parallelism n.
bir plan için gerekli kaynakların yeterli olup olmadığını belirleyen faaliyet planı değerlendirme kriteri feasibility test n.
çalışmaya elverişli olup olmadığını gösteren doktor raporu fit note n.
yeni kesilmiş hayvanların musevilik standartlarına göre caiz olup olmadığını kontrol eden görevli searcher n.
doğru olmadığını kanıtlamak disprove v.
birşeyin doğru olmadığını ispatlamak give the lie to something v.
tedavinin uygun olmadığını göstermek contraindicate v.
bir şeyin mantıklı olmadığını düşünerek -den vazgeçmek think better of v.
(yetkili olmadığını) iddia etmek challenge v.
faili olmadığını göstermek (bir suçun) be in the clear of v.
doğru olup olmadığını kontrol etmek check v.
doğru olup olmadığını öğrenmeye çalışmak check on v.
doğru olup olmadığını öğrenmeye çalışmak check up on v.
doğru olup olmadığını öğrenmeye çalışmak check out v.
(üzerine olup olmadığını görmek için) giysi denemek try something on for size v.
olup olmadığını whether or conj.
Phrasals
görüşünün, sözünün vs. doğru olmadığını savunmak challenge (one) on (something) v.
görüşünün, sözünün doğru olmadığını savunmak challenge someone on something v.
birinin evde olmadığını öğrenmek find (someone or something) out v.
birinin evde olmadığını öğrenmek find someone out v.
(birine) heteroseksüel olmadığını açıklamak come out to (someone) v.
görüşünün, sözünün doğru olmadığını savunmak challenge on v.
tedavisi olmadığını açıklamak give up v.
(birinin/bir şeyinin) olmadığını fark etmek find (oneself) without (someone or something) v.
bir kullanıcı arayüzünü aktif olmadığını belirtmek için gri yapmak gray out v.
(bir şeyin) olup olmadığını tespit etmek için test yapmak test for v.
(bir şeyin) olup olmadığını tespit etmek için test yapmak test for (something) v.
Phrases
Başka söyleyecek sözü olmadığını beyan etti. affiant sayeth further not expr.
bu bir sır (gizli bilgileri açıklamaya hazır olmadığını ifade etmekte kullanılır) that would be telling expr.
doğru olmadığını bile bile against one's better judgement expr.
doğru olmadığını bile bile against your better judgement [uk] expr.
akıllıca olmadığını bile bile against your better judgement [uk] expr.
iyi bir fikir olmadığını bile bile against your better judgement [uk] expr.
doğru olmadığını bile bile against your better judgment [us] expr.
akıllıca olmadığını bile bile against your better judgment [us] expr.
iyi bir fikir olmadığını bile bile against your better judgment [us] expr.
doğru olmadığını bile bile against your better judgement [uk] expr.
akıllıca olmadığını bile bile against your better judgement [uk] expr.
iyi bir fikir olmadığını bile bile against your better judgement [uk] expr.
doğru olmadığını bile bile against your better judgment [us] expr.
akıllıca olmadığını bile bile against your better judgment [us] expr.
iyi bir fikir olmadığını bile bile against your better judgment [us] expr.
Colloquial
kullanıcının annesinin bir bilgisayarı veya yazılımı ne ölçüde kullanabileceğine bakılarak kullanıcı dostu olup olmadığını ölçen bir test mom test [us] n.
öyle olmadığını bilmek/anlamak know otherwise v.
öyle olmadığını bilmek/anlamak know different v.
öyle olmadığını söyle say it ain't so expr.
öyle olmadığını söyle say it's not so expr.
öyle olmadığını söyle say it isn't so expr.
öyle olmadığını söyle! say it ain't so, joe! expr.
bunun doğru olmadığını söyle! say it ain't so, joe! expr.
(sosyal medyada) fotoğrafın üzerinde filtre/herhangi bir oynama olmadığını belirten etiket #nofilter expr.
Idioms
eskiden sanıkların masum olup olmadığını anlamak için yakılarak yargılandığı (masumsa tanrı'nın onu kurtaracağı düşünülürdü) bir yöntem ordeal by fire n.
bir şeyin taze olup olmadığını anlamak için koklama/koku testi yapma sniff test n.
geleceğinin parlak olmadığını söylemek point the bone at (someone or something) v.
yeterli/uygun olup olmadığını sorgulatmak throw (something) into question v.
(doktor hastaya) hiçbir sorun olmadığını söylemek give somebody the all-clear v.
bir şeyin var olmadığını tartışmak argue something away v.
doğru olmadığını göstermek make nonsense of v.
umut olmadığını açıklamak close the doors v.
(olup olmadığını görmek için) giysiyi üzerinde denemek try something on for size v.
(olup olmadığını görmek için) giysiyi üzerinde denemek try something for size v.
hızlıca uygun/doğru olup olmadığını denetlemek run the rule over [uk] v.
(doktor hastaya) hiçbir sorun olmadığını söylemek give the all-clear v.
birinin mükemmel olmadığını/sanıldığı kadar iyi olmadığını göstermek knock someone off their pedestal v.
birinin mükemmel olmadığını/sanıldığı kadar iyi olmadığını göstermek knock someone from their pedestal v.
birinin mükemmel olmadığını/sanıldığı kadar iyi olmadığını göstermek knock someone off their perch [uk] v.
(bir şeyin) doğru olmadığını göstermek put the lie to (something) v.
zzarhoş değil (sarhoş birinin sarhoş olmadığını iddia ederken yaşadığı dil sürçmesini taklit ederek sarhoş olduğunu belirtme) (as) jober as a sudge expr.
Speaking
bana öyle olmadığını söyle (tell me) it isn't so expr.
bana bunun doğru olmadığını söyle tell me that's not true expr.
bana bunun doğru olmadığını söyle tell me it's not true expr.
bunun kolay olmadığını biliyorum I know this isn't easy expr.
doğru olmadığını biliyorum I know it wasn't right expr.
oraya gitmekten başka şansımızın olmadığını düşünelim let's say that we have no choice but to go there expr.
lütfen bana bunun doğru olmadığını söyle please tell me that isn't true expr.
oraya gitmekten başka şansımızın olmadığını varsayalım let's say that we have no choice but to go there expr.
ortak yönlerimizin olup olmadığını merak ediyorum I wonder if we have something in common expr.
konuşacak bir şeyimiz olmadığını mı düşünüyorsun? you think we have nothing to talk about? expr.
sen olmadığını biliyorum I know it wasn't you expr.
yalnız olmadığını bil istiyorum I want you to know you're not alone expr.
yapabileceğin bir şey olmadığını düşündüm I thought there wasn't anything that you could do expr.
Trade/Economic
çalışanın çalıştığı yere verilmek üzere sağlığının iyi olmadığını kanıtlamak için doldurduğu hastalık beyan formu self-certification n.
iş mülakatlarında, mülakatçının adayla bir havaalanında saatlerce kapalı kalmaya dayanılabilecek bir karakter olup olmadığını anlamak için sorduğu sorular için kullanılan mecaz airport test n.
reklam sonrası ürüne talebin olup olmadığını veya yapılan reklamın markaya olası etkilerinin araştırıldığı çalışma ad effectiveness tracking n.
reklam sonrası ürüne talebin olup olmadığını veya yapılan reklamın markaya olası etkilerinin araştırıldığı çalışma post-testing n.
reklam sonrası ürüne talebin olup olmadığını veya yapılan reklamın markaya olası etkilerinin araştırıldığı çalışma ad tracking n.
ülkelerin ekonomik anlamda gelişmişlik düzeyleri ile ülkede yaşayan insanların mutluluk seviyeleri arasında bir ilişki olmadığını savunan ekonomik kuram easterlin paradox n.
Law
geçerli olup olmadığını öğrenmek için yapılan deneme (bir kanunun) test n.
iddia sahibinin bir iddianın doğruluğunu kabul etmekle beraber başka nedenlerden türü o iddianın değeri olmadığını söylemesi confession and avoidance n.
mahkemeye yapılacak olan itirazın makul olup olmadığını incelemekle görevli olan memur trier n.
mahkemeye yapılacak olan itirazın makul olup olmadığını incelemekle görevli olan memur trior n.
davacının dava açması için neden olmadığını gösteren savunma bar n.
birinin cezai ehliyeti olup olmadığını belirlemek için yapılan duruşma competence hearing n.
çalışma arkadaşına ihmal sonucu zarar verme vakalarında işverenin mesuliyeti olmadığını belirten yasa fellow-servant rule n.
yetkisi olmadığını beyan etmek set aside v.
doğru olmadığını ispat etmek confute v.
geçerli olup olmadığını deneme yoluyla öğrenmek (bir kanunun) test v.
yasal olmadığını savunmak challenge v.
yasal olmadığını iddia etmek challenge v.
Politics
kişisel hakları korumak şartıyla bir kimsenin yasal anlamda suçlu olup olmadığını belirleme süreci due process of law n.
Technical
yoğunluğun belirlenen sınırlar dahilinde olup olmadığını belirlemek için radyasyon yoğunluğunu test etmek monitor v.
Computer
bir bilgisayar portuna bağlanan ve kullanılan yazılımın illegal bir kopya olmadığını belirten cihaz dongle n.
sosyal medyada paylaşılan fotoğrafın üzerinde filtre olmadığını belirten etiket #nofilter n.
başlık ve yerbelirleyici metninin slaydın dışında olup olmadığını denetle check for title and placeholder text off slide expr.
Textile
üretimi tamamlanmış giysilerin defolu olup olmadığını inceleyen, sarkan ipliklerini kesen, lekeli kısımlarını temizleyen ve onları katlayan veya asan çalışan folder n.
Automotive
araç kiralamalarında kilometre sınırlaması olmadığını belirten ifade unlimited mileage n.
Marine
(selviçeleri) temiz tutup aksama olup olmadığını kontrol etmek overhaul v.
Medical
bir tedavinin uygun olmadığını belirten hal contraindication n.
özellikle frengi teşhisinde kullanılan, kanda belirli bir antikor veya antijenin olup olmadığını tespit eden serolojik bir test complement fixation test n.
özellikle frengi teşhisinde kullanılan, kanda belirli bir antikor veya antijenin olup olmadığını tespit eden serolojik bir test complement-fixation test n.
iç kulak kanallarında hastalık olup olmadığını tespit eden test bárány test n.
koklama testi (bakteriyel vajinozis olup olmadığını kokudan anlama) sniff test n.
elektriksel beyin aktivitesi olmadığını gösteren (düz çizgi) isoelectric adj.
Psychology
psikolojide bireyin herhangi bir kötü alışkanlığı bırakması için uygulanan tedaviye uyum sağlamaya hazır olup olmadığını anlaşılmasına yardım eden altı evreli süreç transtheoretical model n.
bedenin bazı kısımlarının kendine ait olmadığını düşünme apotemnophilia n.
bedenin bazı kısımlarının kendine ait olmadığını düşünme body integrity identity disorder n.
Logic
iyi oluşturulmuş formüllerin teorem olup olmadığını mekanik usulle belirleyen decidable adj.
Chemistry
sıvıların içinde amonyak olup olmadığını test etmede kullanılan potasyum iyodür ve potasyum hidroksitle karışık bir cıva iyodür çözeltisi nessler's solution n.
bileşiklerde birtakım elementlerin var olup olmadığını çıkardığı alevin rengine bakarak tespit etme yöntemi flame reaction n.
bileşiklerde birtakım elementlerin var olup olmadığını çıkardığı alevin rengine bakarak tespit etme yöntemi flame test n.
sıvının içinde amonyak olup olmadığını potasyum iyodür ve potasyum hidroksitle karışık cıva iyodür çözeltisi kullanarak test etmek nesslerize v.
Biology
bir protein solüsyonunda aranan bir proteinin olup olmadığını ve varsa ne kadar olduğunu anlamak için uygulanan nicel bir yöntem immunoblotting n.
bir protein solüsyonunda aranan bir proteinin olup olmadığını ve varsa ne kadar olduğunu anlamak için uygulanan nicel bir yöntem westernblot n.
bir protein solüsyonunda aranan bir proteinin olup olmadığını ve varsa ne kadar olduğunu anlamak için uygulanan nicel bir yöntem immunoblot n.
Tobacco
satılabilir kalitede olup olmadığını incelemek için tütün topağını fıçıdan çıkarıp yaymak break v.
Literature
kendi terminoloji tercihi olmadığını belirtmek için yazarın tırnak işareti kullanması scare quote n.
Linguistics
fonetik yasalarda açıklanamayacak istisnalar olmadığını savunan dilbilimci neogrammarian n.
History
zanlının suçlu olup olmadığını anlamak için kolunun sokulduğu kaynar su dolu kazan alfet [obsolete] n.
sanığı sıcak suya sokarak suçlu olup olmadığını anlama yöntemi hot-water ordeal n.
Religious
komünyon ayinindeki ekmek ve şarabın isa'nın bedeni ve kanı olmadığını, fakat bunlardan yiyip içenlerin isa'nın bedeni ve kanını alacağını savunan dini öğreti receptionism n.
yetkili bir rahip ve en az iki şahit olmadan yapılan evliliğin, katolik evliliği olmadığını ilan eden cemaat kurul kararı ne temere n.
hz. isa ile kutsal ruhun aynı özden olmadığını savunan akım racovianism n.
kötüler için ölümden sonra yaşam olmadığını savunan teolojik doktrin annihilationism n.
kötüler için ölümden sonra yaşam olmadığını savunan teolojik doktrini savunan kimse annihilationist n.
mesih'in tanrı'nın oğlu olmadığını savunan, ortodoksların sapkın olarak gördüğü bir doktrin arianism n.
eski ahit'i reddeden ve tanrı'nın isa'nın bedeni ile enkarne olmadığını savunan hristiyanlık dinine aykırı gnostik bir mezhep marcionism n.
ingiltere kilisesi ile anglikan kiliselerine bağlı olmayan protestan kiliseleri arasında büyük farklar olmadığını savunan prensip low churchism n.
ingiltere kilisesi ile anglikan kiliselerine bağlı olmayan protestan kiliseleri arasında büyük farklar olmadığını savunan prensip low-churchism n.
Philosophy
ahlaki yargıların gerçekleri ifade etmediğini ve doğruluk değeri olmadığını savunan, doğacılığı ve doğaüstücülüğü reddeden, semantik etik-üstücülük savı noncognitivism n.
soyut kavramların, genel kavramların, evrensellerin gerçek olmadığını, yalnızca birer addan ibaret olduklarını öne süren doktrin terminism n.
genel kavramların başka bir deyişle tümellerin gerçek olmadığını birer addan ibaret olduklarını öne süren realizm karşıtı felsefe akımı nominalism n.
insan bilgisinde hiçbir şeyin kesin olmadığını belirten görüş pyrrhonian skepticism n.
insan bilgisinde hiçbir şeyin kesin olmadığını belirten görüş pyrrhonism n.
ahlak kurallarının var olmadığını savunan kimse amoralist n.
insanın manevi bir doğasının olmadığını ve aslında bir hayvan olduğunu savunan doktrin animalism n.
zihinsel ve fiziksel olgular arasında bir bağlantı olmadığını savunan felsefi doktrin anomalous monism n.
Environment
bir ürünün çevreye zararlı olmadığını göstermek amacıyla yapılan etiketleme uygulaması ecolabel n.
Music
nota sisteminde kullanılan, sesin olmadığını ifade eden bir sembol whole rest n.
Archaic
doğru olmadığını kanıtlamak disproove v.
Engineering
sinyal olup olmadığını tespit eden cihaz detector n.
Slang
barack obama'nın abd doğumlu olmadığını iddia edip abd başkanı olamayacağına inanan kişi birther n.
zzarhoş değil (sarhoş birinin sarhoş olmadığını iddia ederken yaşadığı dil sürçmesini taklit ederek sarhoş olduğunu belirtme) jober n.
zzarhoş değil (sarhoş birinin sarhoş olmadığını iddia ederken yaşadığı dil sürçmesini taklit ederek sarhoş olduğunu belirtme) sudge adj.
kendisinden önce söylenen ifadenin doğru olmadığını belirtmek için kullanılan ünlem not interj.
Modern Slang
eşcinsel olup olmadığını anlamak için google üzerinden yapılan bir test am Igay test n.
hamile olup olmadığını anlamak için bazı soruları cevaplayarak çözülen bir test am I pregnant test n.
kimsenin sorumlu olmadığını ve hiçbir şeyin sonsuza kadar sürmeyeceğini anlamaya yönelik bir düşünce anarcho-realism n.
ortaçağ'da bir kişinin cadı/büyücü olup olmadığını anlamak için kullanılan suda yaşayan kuş (kişi kuşla aynı kilodaysa o kişinin cadı/büyücü olduğuna karar verilirdi) a duck expr.