Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Phrasals | mediate between v. | (iki kişi arasında) arabuluculuk yapmak | ||
Secondly, an intermediary could be appointed who could mediate between two parties if a problem arises. İkinci olarak bir sorun ortaya çıktığında iki taraf arasında arabuluculuk yapabilecek bir aracı atanabilir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | ask (someone) to mediate v. | araya adam sokmak | ||
Law | ||||
Law | mediate possession n. | aracılı zilyetlik | ||
Law | mediate possession n. | dolaylı zilyetlik | ||
Law | mediate powers n. | ek yetkiler | ||
Law | mediate descent n. | mirasın ikinci dereceden mirasçılara intikali | ||
Law | mediate powers n. | vekalet için gerekli yetkiler | ||
Law | mediate or immediate adj. | dolaylı ya da dolaysız |