Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | marked adj. | işaretli | ||
We walked on marked paths in areas where I counted 30 to 40 recent non-exploded cluster bombs. Yakın zamanda patlamamış 30 ila 40 misket bombası saydığım bölgelerde işaretli patikalarda yürüdük. More Sentences |
||||
General | ||||
General | marked adj. | belirgin | ||
Opinions will differ to a marked degree as regards the Guidelines. Kılavuz İlkeler ile ilgili olarak görüşler belirgin ölçüde farklılık gösterecektir. More Sentences |
||||
General | marked adj. | göze çarpan | ||
Today is marked by a good sense of community and by confidence in Europe's future. Bugün iyi bir birliktelik duygusu ve Avrupa'nın geleceğine duyulan güven göze çarpmaktadır. More Sentences |
||||
General | marked adj. | bariz | ||
General | marked adj. | damgalı | ||
General | marked adj. | ehemmiyetli | ||
General | marked adj. | çizili | ||
General | marked adj. | markalı | ||
General | marked adj. | dikkat çekici | ||
General | marked adj. | mimli | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | marked adj. | damgalı | ||
Trade/Economic | marked adj. | göze çarpan | ||
Computer | ||||
Computer | marked adj. | işaretlenmiş | ||
Linguistics | ||||
Linguistics | marked adj. | belirtili |