Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | manor n. | malikane | ||
Sami owned a majestic English manor. Sami'nin görkemli bir İngiliz malikanesi vardı. More Sentences |
||||
Politics | ||||
Politics | manor n. | malikane | ||
Tom got lost inside the manor. Tom malikanenin içinde kayboldu. More Sentences |
||||
General | ||||
General | manor n. | tımar | ||
General | manor n. | köşk | ||
Politics | ||||
Politics | manor n. | tımar | ||
Politics | manor n. | (orta çağ'da) bir mülk ile bu mülk arazisi üzerinde yaşayan farklı özgürlük derecelerine sahip serflere ve kiracılara hükmeden arazi sahibinden meydana gelen ve ekonomik olarak kendi kendine yetebilen sosyal, ekonomik ve idari bir teşkilat | ||
Geography | ||||
Geography | manor n. | pensilvanya eyaletinde yerleşim yeri |