Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | knotted adj. | düğümlenmiş | ||
Her knotted shoelaces were difficult to untie. Çocuğun düğümlenmiş ayakkabı bağcıklarını çözmek zordu. More Sentences |
||||
General | knotted adj. | boğum boğum | ||
After hours of strenuous exercise, his muscles felt knotted. Saatler süren yorucu egzersizin ardından kasları boğum boğum olmuştu. More Sentences |
||||
General | knotted adj. | (el) eğri büğrü | ||
The old fisherman had knotted hands from years of hard labour. Yaşlı balıkçının elleri yıllarca ağır işlerde çalışmaktan eğri büğrü olmuştu. More Sentences |
||||
General | knotted adj. | karışık | ||
General | knotted adj. | çetrefilli | ||
General | knotted adj. | düğümlü | ||
General | knotted adj. | budaklı | ||
General | knotted adj. | yumrulu | ||
General | knotted adj. | şişkin | ||
General | knotted adj. | zor | ||
General | knotted adj. | zorlu | ||
General | knotted adj. | güç | ||
Technical | ||||
Technical | knotted adj. | düğümlü |