Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | justify v. | hak vermek | ||
This device justifies the price it demands. Bu cihaz fiyatının hakkını veriyor. More Sentences |
||||
General | justify v. | haklı göstermek | ||
Henry had to justify going over budget at the board meeting. Henry yönetim kurulu toplantısında bütçeyi aşmasını haklı göstermek zorundaydı. More Sentences |
||||
General | justify v. | aklamak | ||
It's hard to justify. Onu aklamak zordur. More Sentences |
||||
General | justify v. | haklı çıkarmak | ||
Being under stress doesn't justify your rudeness towards everyone. Stres altında olmanız herkese karşı kabalığınızı haklı çıkarmaz. More Sentences |
||||
General | justify v. | gerekçelendirmek | ||
The European Union is concerned at its use at times, and for cases that are difficult to justify. Avrupa Birliği, gerekçelendirilmesi zor olan durumlarda ve zaman zaman kullanılmasından endişe duymaktadır. More Sentences |
||||
General | justify v. | meşrulaştırmak | ||
The only purpose of this report is to justify an economic system which is irrational, anarchic and socially unjust. Bu raporun tek amacı irrasyonel, anarşik ve sosyal açıdan adaletsiz bir ekonomik sistemi meşrulaştırmaktır. More Sentences |
||||
General | justify v. | bloklamak | ||
Use the shortcut Ctrl + J to justify your text. Metninizi bloklamak için Ctrl + J kısayolunu kullanın. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | justify v. | haklı çıkarmak | ||
We must state that poverty, injustice or conflict are not causes which can justify barbarism. Yoksulluk, adaletsizlik veya çatışmanın barbarlığı haklı çıkaracak nedenler olmadığını belirtmeliyiz. More Sentences |
||||
General | ||||
General | justify v. | savunmak | ||
General | justify v. | suçsuzluğunu kanıtlamak | ||
General | justify v. | temize çıkarmak | ||
General | justify v. | düzeltmek | ||
General | justify v. | ayarlamak | ||
General | justify v. | gerekçe göstermek | ||
General | justify v. | doğrulamak | ||
General | justify v. | gerekçelemek | ||
General | justify v. | metni bloklamak | ||
General | justify v. | metindeki satırların sağ ve sol kenarlarını aynı hizaya getirmek | ||
General | justify v. | suçunu bağışlamak | ||
Law | ||||
Law | justify v. | haklılığını ortaya koymak | ||
Technical | ||||
Technical | justify v. | doğrulamak | ||
Technical | justify v. | satırları ayarlamak | ||
Computer | ||||
Computer | justify v. | blokla iki yana yaslamak | ||
Computer | justify v. | metnin sağ kenarını hizalamak | ||
Computer | justify v. | kenara yanaştırmak | ||
Computer | justify v. | sayfa yanaştırmak | ||
Computer | justify v. | yanaştırmak | ||
Computer | justify v. | yaslamak | ||
Computer | justify expr. | iki yana yasla | ||
Computer | justify expr. | yasla | ||
Religious | ||||
Religious | justify v. | (protestan teolojisi) günahlarını affetmek | ||
Religious | justify v. | (roma katolik teolojisi) günahlarını temizlemek | ||
Printery | ||||
Printery | justify v. | metnin sağ kenarını hizalamak |