Turco | Inglés | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | iyimserlik | optimism n. | ||
We are obliged to work in a spirit of optimism. İyimserlik ruhu içerisinde çalışmak zorundayız. More Sentences |
||||
Philosophy | ||||
Philosophy | iyimserlik | optimism n. | ||
I also said in my speech, however, that the optimism I had felt had been shattered by the events of last week. Ancak konuşmamda, hissettiğim iyimserliğin geçen hafta yaşanan olaylarla yerle bir olduğunu da ifade ettim. More Sentences |
||||
General | ||||
General | iyimserlik | meliorism n. | ||
General | iyimserlik | hopefulness n. | ||
General | iyimserlik | overhope [dialect] [uk] n. | ||
General | iyimserlik | sanguinity n. |
Turco | Inglés | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | aşırı iyimserlik | excessive optimism n. | ||
I believe that this report suffers from excessive optimism. Bu raporun aşırı iyimserlikten muzdarip olduğuna inanıyorum. More Sentences |
||||
General | trajik iyimserlik | tragic optimism n. | ||
General | fazla iyimserlik | overoptimism n. | ||
General | iyimserlik saçan | sunshine adj. | ||
Idioms | ||||
Idioms | ihtiyatlı iyimserlik | cautious optimism n. | ||
Idioms | tedbirli iyimserlik | cautious optimism n. | ||
Idioms | hayal dünyası/ fantezi dünyası/aşırı iyimserlik | rainbows and unicorns n. | ||
Medical | ||||
Medical | gereksiz anksiyete ya da iyimserlik | unnecessary anxiety or optimism n. | ||
Psychology | ||||
Psychology | öğrenilmiş iyimserlik | learned optimism n. | ||
Religious | ||||
Religious | misafirperverlik, teknoloji uzmanlığı, iyimserlik ve dini çalışmalara vurgu yapmasıyla bilinen misyoner ortodoks yahudi hareketi | chabad n. | ||
Religious | misafirperverlik, teknoloji uzmanlığı, iyimserlik ve dini çalışmalara vurgu ile bilinen misyoner ortodoks yahudi hareketi | chabad-lubavitch n. |