Turco | Inglés | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | insan bedeni | human body n. | ||
The global markets are so free that human bodies now have a market value. Küresel piyasalar o kadar serbest ki insan bedenlerinin artık bir piyasa değeri var. More Sentences |
||||
General | insan bedeni | material body n. | ||
General | insan bedeni | corpus n. |
Turco | Inglés | |
---|---|---|
General | ||
General | edebiyatta insan bedeni | human body in literature n. |
General | ruhun geçici olarak yerleştiği insan bedeni | tenement n. |
General | ölü insan bedeni | clay n. |
Archaeology | ||
Archaeology | (buz içerisinde bulunan) tarih öncesine ait insan bedeni | iceman n. |
Philosophy | ||
Philosophy | bazı felsefe ve dini inanç sistemlerinde fiziksel dünya ile arasında insan ruhu ve bedeni arasındaki ilişkinin aynısına sahip olduğu düşünülen bir ruhani öz | world soul n. |
Mythology | ||
Mythology | insan başına, gövdesine ve kollarına sahip olup alt bedeni balık kuyruğu şeklinde olan yaratıklardan oluşan bir deniz halkı | merfolk n. |