Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | incapable adj. | aciz | ||
Why, then, are we incapable of learning the lessons of history? O halde neden tarihten ders almaktan aciziz? More Sentences |
||||
General | ||||
General | incapable adj. | aciz | ||
These same ministers were incapable of making specific commitments in Bali. Aynı bakanlar Bali'de belirli taahhütlerde bulunmaktan aciz kaldılar. More Sentences |
||||
General | incapable adj. | yetersiz | ||
It has proved to be incapable of reform. Reform konusunda yetersiz olduğunu kanıtlamıştır. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | incapable adj. | kabiliyetsiz | ||
General | ||||
General | incapable n. | (özellikle zihinsel açıdan) yetersiz kimse | ||
General | incapable adj. | kudretsiz | ||
General | incapable adj. | yeteneksiz | ||
General | incapable adj. | güçsüz | ||
General | incapable adj. | ehliyetsiz | ||
General | incapable adj. | dirayetsiz | ||
General | incapable adj. | elinden gelmez | ||
General | incapable adj. | kabiliyetsiz | ||
General | incapable adj. | elverişsiz | ||
General | incapable adj. | liyakatsiz | ||
General | incapable adj. | iktidarsız | ||
General | incapable adj. | beceriksiz | ||
Law | ||||
Law | incapable adj. | yasal nitelik ve güçlerden yoksun | ||
Law | incapable adj. | yasal bakımdan yetersiz | ||
Law | incapable adj. | yasal olarak kısıtlı | ||
Archaic | ||||
Archaic | incapable adj. | duyarsız | ||