iktidar

Significados de "iktidar" en diccionario inglés turco : 20 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
General
1	General	iktidar	potency n.
This has an effect on libido and potency. Bunun libido ve cinsel iktidar üzerinde etkisi vardır. More Sentences
2	General	iktidar	government n.
This newspaper is a government mouthpiece. Bu gazete iktidarın propagandasını yapıyor. More Sentences
3	General	iktidar	power n.
The abuse of power at the expense of the people is the order of the day in Africa. İktidarın halk aleyhine kötüye kullanılması Afrika'da günün konusu. More Sentences
Trade/Economic
4	Trade/Economic	iktidar	power n.
It was an issue of people wanting to take power simply as a domestic issue. Bu, sadece bir iç mesele olarak iktidarı ele geçirmek isteyen insanların meselesiydi. More Sentences
Politics
5	Politics	iktidar	power n.
The so-called struggle at the ballot box, which resulted in President Obiang holding on to power, was a farce. Başkan Obiang'ın iktidarı elinde tutmasıyla sonuçlanan sandıktaki sözde mücadele bir saçmalıktı. More Sentences
General
6	General	iktidar	potential n.
7	General	iktidar	faculty n.
8	General	iktidar	puissance n.
9	General	iktidar	ability n.
10	General	iktidar	virility n.
11	General	iktidar	capacity n.
12	General	iktidar	capability n.
13	General	iktidar	the government in power n.
Trade/Economic
14	Trade/Economic	iktidar	ability n.
Law
15	Law	iktidar	competence n.
Politics
16	Politics	iktidar	rulership n.
17	Politics	iktidar	lap n.
18	Politics	iktidar	competence n.
Latin
19	Latin	iktidar	potentia n.
Slang
20	Slang	iktidar	horse n.

Significados de "iktidar" con otros términos en diccionario inglés turco: 79 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
General
1	General	iktidar partisi	ruling party n.
It also has to be made clear to the ruling party that it cannot abuse the powers it has to disband the opposition. Ayrıca iktidar partisine, muhalefeti dağıtmak için sahip olduğu yetkileri kötüye kullanamayacağı açıkça belirtilmelidir. More Sentences
Politics
2	Politics	iktidar mücadelesi	struggle for power n.
Time and again, it is the masses that are the victims in the struggle for power of which they themselves form no part. Zaman zaman kitleler, kendilerinin bir parçası olmadığı iktidar mücadelesinin kurbanı olmaktadır. More Sentences
3	Politics	iktidar mücadelesi	power struggle n.
This particularly applies to the country's internal power struggle which flared up recently. Bu özellikle son dönemde alevlenen ülke içi iktidar mücadelesi için geçerli. More Sentences
4	Politics	iktidar partisi	ruling party n.
Legislative elections were, therefore, a major issue for the ruling party. Bu nedenle yasama seçimleri iktidar partisi için önemli bir konuydu. More Sentences
5	Politics	siyasi iktidar	political power n.
In modern organisations it falls to the administration of political power or of legislative power to exercise control. Modern örgütlerde kontrolü sağlamak siyasi iktidarın ya da yasama yetkisinin idaresine düşer. More Sentences
6	Politics	iktidar partisi	governing party n.
This uneasiness is, in all likelihood, about the possible consequences within the governing party, too. Bu tedirginlik, büyük olasılıkla, iktidar partisi içindeki olası sonuçlarla da ilgilidir. More Sentences
General
7	General	iktidar elit	power elites n.
8	General	ademi iktidar	impotence n.
9	General	tekelci iktidar	corporate power n.
10	General	ruhani iktidar	pastoral power n.
11	General	iktidar (cinsel)	sexual potency n.
12	General	iktidar seçkinleri	power elites n.
13	General	iktidar partisi	the party in power n.
14	General	iktidar alanı	power domain n.
15	General	iktidar sevdası	ambition for power n.
16	General	adem-i iktidar	impotence n.
17	General	iktidar-bilgi	power-knowledge n.
18	General	ademi iktidar	agennesis n.
19	General	adem-i iktidar	agennesis n.
20	General	iktidar ve denetim odaklı örgütlenme	politburo n.
21	General	tek başına iktidar olmak	come to power without the support of a coalition partner v.
22	General	tek başına iktidar olmak	come to power alone v.
23	General	iktidar sarhoşu olmak	be intoxicated with power v.
24	General	iktidar olmak	accede v.
25	General	adem-i iktidar	without power adj.
26	General	iktidar sahibi	in adj.
Idioms
27	Idioms	iktidar sarhoşu olmak	be drunk with power v.
28	Idioms	gözünü iktidar hırsı bürümüş	power-hungry adj.
Law
29	Law	asli kurucu iktidar	primary constituent power n.
30	Law	mali iktidar	financial power n.
31	Law	mali iktidar	financial capacity n.
32	Law	tali kurucu iktidar	derived constituent power n.
Politics
33	Politics	(britanya) parlamentonun iktidar partisinden talepleri	address n.
34	Politics	iktidar süresi	administration n.
35	Politics	çoğulcu iktidar teorisi	pluralist theory of power n.
36	Politics	hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler	furthermore, they may identify their personal interests with the political designs of the invaders n.
37	Politics	iktidar partisi	incumbent party n.
38	Politics	iktidar ilişkileri	power relations n.
39	Politics	iktidar kavgası	fight for power n.
40	Politics	iktidar paylaşımı	power sharing n.
41	Politics	iktidar değiştiren/belirleyen	kingmaker n.
42	Politics	ikili iktidar	dual power n.
43	Politics	iktidar cephesi	the government n.
44	Politics	iktidar değişikliği	government change n.
45	Politics	iktidar boşlugu	power vacuum n.
46	Politics	iktidar sınıfı	the governing class n.
47	Politics	iktidar paylaşımı yöntemi	power-sharing modality n.
48	Politics	iktidar ittifakı	ruling alliance n.
49	Politics	iktidar kavgası	power struggle n.
50	Politics	iktidar karşıtı oy	anti-incumbent vote n.
51	Politics	iktidar partisi	government party n.
52	Politics	iktidar karşıtı oy	anti-incumbency n.
53	Politics	kurucu iktidar	constituent power n.
54	Politics	merkezi iktidar	centralized power n.
55	Politics	merkezi iktidar	centralised power n.
56	Politics	siyasal iktidar	the government n.
57	Politics	siyasal iktidar	political power n.
58	Politics	sosyalist iktidar partisi	revolutionary power party n.
59	Politics	yerel iktidar kaynağı	source of local power n.
60	Politics	(abd) iktidar partisi başkanı	majority leader n.
61	Politics	kurulu iktidar	constituted power n.
62	Politics	kurulmuş iktidar	constituted power n.
63	Politics	ispanya'daki franco rejiminde iktidar olan faşist parti	falange n.
64	Politics	ispanya'daki franco rejiminde iktidar olan faşist partinin ideolojisi ve faaliyetleri	falangism n.
65	Politics	ispanya'da 1939'dan itibaren iktidar olan faşist örgütlenmeye mensup kimse	falangist n.
66	Politics	ingiliz avam kamarası ve diğer ingiliz parlamento binalarında iktidar partisi üyelerini muhalefetten ayıran geniş koridor	gangway [uk] n.
67	Politics	zor kullanarak iktidar sürme	coercion n.
68	Politics	iktidar kanadı	ruling wing n.
69	Politics	iktidar kanadı	ruling side n.
70	Politics	gizlice iktidar partisi lehine çalışan muhalefet	controlled opposition n.
71	Politics	iktidar sınıfı temsilcileri	states n.
72	Politics	iktidar olmak	come to power v.
73	Politics	iktidar partisi olmak	be in office v.
74	Politics	iktidar partisi olmak	be in power v.
75	Politics	tek başına iktidar olmak	come to power alone v.
76	Politics	iktidar ile ilgili	administerial adj.
Psychology
77	Psychology	iktidar eliti	power elite n.
Latin
78	Latin	iktidar kimin elindeyse onun dini geçerlidir	cuius regio eius religio expr.
Slang
79	Slang	iktidar sınıfı	establishment n.