Turco - Inglés
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés Frases
Sinónimo
Frases
Herramientas
Recursos
Sobre nosotros
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
Apagar las luces
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Sinónimo
Herramientas
Recursos
Sobre nosotros
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
EN-TR
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Español - Inglés
Francés - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés Frases
Turco - Inglés
Ocultar la historia
Historia detallada
Eliminar
Historia :
treat oneself
diplomatic body
geschoßverletzung [Ös.]
macera yarışçısı
large envelope
a rod to beat somebody with
make (one) the scapegoat (for something)
have about
Historia
Frases
Significados de
"have about"
en diccionario turco inglés : 3 resultado(s)
Categoría
Inglés
Turco
Phrasals
1
Phrasals
have about
v.
yanında/yakınında/çevresinde olmak
2
Phrasals
have about
v.
yanında/yakınında/çevresinde bulundurmak
3
Phrasals
have about
v.
yakınında tutmak
Significados de
"have about"
con otros términos en diccionario inglés turco: 201 resultado(s)
Categoría
Inglés
Turco
General
1
General
have second thoughts (about)
v.
tereddüt etmeye başlamak
I'm beginning to
have second thoughts.
Tereddüt etmeye başlıyorum.
More Sentences
Idioms
2
Idioms
have (one's) doubts (about someone or something)
v.
(biri veya bir şey hakkında) şüpheleri olmak
We never
had doubts.
Hiç
şüphemiz olmadı.
More Sentences
3
Idioms
have doubts about
v.
şüphesi olmak
If that were not the case, then we too would
have doubts about
proceeding with everything on the agenda as it stands.
Eğer durum böyle olmasaydı, gündemdeki her şeyin olduğu gibi devam etmesi konusunda bizim de
şüphelerimiz olurdu.
More Sentences
General
4
General
have a bee in one's bonnet about something
v.
kafaya takmak
5
General
have a bee in one's bonnet about something
v.
aklını takmak
6
General
have information about something
v.
bilgi sahibi olmak
7
General
have misgivings about
v.
kuşkuyla karşılamak
8
General
have the wrong information about something
v.
yanlış bilmek
9
General
have a bee in one's bonnet about something
v.
kafasını takmak
10
General
have scruples about doing something
v.
vicdani nedenle bir şeyi yapmaktan çekinmek
11
General
have one's wits about one
v.
doğru dürüst düşünebilmek
12
General
have doubts about
v.
kuşku duymak
13
General
have one's wits about one
v.
kafası yerinde olmak
14
General
have second thoughts about
v.
önceden verilen bir kararla ilgili tereddüt etmeye başlamak
15
General
have a discussion on/about something with someone a lot
v.
çok tartışmak
16
General
have knowledge about
v.
malumat sahibi olmak
17
General
have knowledge about
v.
bilgi sahibi olmak
18
General
have reservations about
v.
hakkında çekinceleri olmak
19
General
have doubts about
v.
kuşkuyla karşılamak
20
General
have doubts about
v.
hakkında şüpheleri/kuşkuları olmak
Phrasals
21
Phrasals
have someone about
v.
(birinin) yanında/yakınında/çevresinde olmak
22
Phrasals
have something about
v.
(bir şeyi) yanında/yakınında/çevresinde bulundurmak
23
Phrasals
have (someone or something) about
v.
(birini veya bir şeyi) yakınında tutmak
24
Phrasals
have (someone or something) about
v.
(birini veya bir şeyi) yanında tutmak
25
Phrasals
have words (with somebody) (about something) [uk]
v.
(birine bir şey hakkında) iki çift laf etmek
26
Phrasals
have words (with somebody) (about something) [uk]
v.
(birine bir şey hakkında) laf etmek
27
Phrasals
have words (with somebody) (about something) [uk]
v.
(biriyle bir şey hakkında) tartışmak
28
Phrasals
have words (with somebody) (about something) [uk]
v.
(biriyle bir şey hakkında) laf dalaşı yapmak
Colloquial
29
Colloquial
have nothing to worry about
v.
tuzu kuru olmak
30
Colloquial
then we have nothing more to talk about
expr.
öyleyse konuşacak bir şey kalmadı
31
Colloquial
(I have) nothing to complain about
expr.
iyilik
32
Colloquial
(I have) nothing to complain about
expr.
her şey yolunda
33
Colloquial
(I have) nothing to complain about
expr.
iyiyim
34
Colloquial
(I have) nothing to complain about
expr.
bir şikayetim yok
35
Colloquial
(I have) nothing to complain about
expr.
şikayet edemem (sorun yok)
Idioms
36
Idioms
have (any/no) feelings about (someone or something)
v.
(biri veya bir şey hakkında) bir fikri/düşüncesi/kanaati olmak
37
Idioms
have (got) good vibes (about someone or something)
v.
(biri veya bir şey hakkında) iyi şeyler hissetmek
38
Idioms
have (got) good vibes (about someone or something)
v.
(biri veya bir şey hakkında) iyi enerji almak
39
Idioms
have (one's) doubts (about someone or something)
v.
(biri veya bir şey hakkında) çekinceleri olmak
40
Idioms
have (one's) doubts (about someone or something)
v.
(biri veya bir şey hakkında) temkinli yaklaşmak
41
Idioms
have (one's) doubts (about someone or something)
v.
(biri veya bir şey hakkında) emin olamamak
42
Idioms
have (one's) doubts (about someone or something)
v.
(biri veya bir şey hakkında) tereddütte olmak
43
Idioms
have (some/any) qualms about (something or someone)
v.
(biri veya bir şey hakkında) çekinceleri olmak
44
Idioms
have (some/any) qualms about (something or someone)
v.
(biri veya bir şey hakkında) tereddütleri olmak
45
Idioms
have (some/any) qualms about (something or someone)
v.
(biri veya bir şey hakkında) tedirgin/huzursuz/kaygılı olmak
46
Idioms
have (some/any) qualms about (something or someone)
v.
(biri veya bir şey hakkında) vicdanı rahat etmemek
47
Idioms
have (any/no) feelings about (someone or something)
v.
(biri veya bir şey hakkında) bir fikri/düşüncesi/kanaati olmak
48
Idioms
have a thing about someone
v.
birine takık olmak
49
Idioms
have a thing about someone
v.
birine takıntısı olmak
50
Idioms
have a thing about someone
v.
birine sinir olmak
51
Idioms
have rough idea (about something)
v.
bir şey hakkında genel bir fikir edinmek
52
Idioms
have a thing about someone
v.
bir konuda aşırı hassasiyeti olmak
53
Idioms
have feelings about someone
v.
birine karşı bir şeyler hissetmek
54
Idioms
have a row with someone about something
v.
birisiyle bir konu hakkında tartışmak
55
Idioms
have one's wits about one
v.
dikkat kesilmek
56
Idioms
have no qualms about (doing) something
v.
hiç çekinmemek
57
Idioms
have no qualms about (doing) something
v.
hiç bir çekincesi olmamak
58
Idioms
have one's wits about one
v.
gözünü dört açmak
59
Idioms
have one's wits about one
v.
gözünü açmak
60
Idioms
have doubts about
v.
emin olmamak
61
Idioms
have something to shout about
v.
gururlanacak/coşmaya değer bir şeyi olmak
62
Idioms
have a chip on one's shoulder about
v.
içine dert olmak
63
Idioms
have a chip on one's shoulder about
v.
içinde ukde kalmak
64
Idioms
have doubts about
v.
kesin olmamak
65
Idioms
have doubts about
v.
muallakta olmak
66
Idioms
have doubts about
v.
kuşkuları olmak
67
Idioms
have something to crow about
v.
koltukları kabarmak
68
Idioms
have mixed feelings about something
v.
karışık duygular içinde olmak
69
Idioms
have doubts about
v.
kuşkulanmak
70
Idioms
have doubts about
v.
şüpheleri olmak
71
Idioms
have doubts about
v.
sürümcenede kalmak
72
Idioms
have second thoughts about
v.
şüphesi olmak
73
Idioms
have one's wits about one
v.
tetikte olmak
74
Idioms
have one's wits about one
v.
(bir tehlikeye vb karşı) paniğe kapılmamak
75
Idioms
have a clean conscience about something
v.
vicdanı rahat olmak
76
Idioms
have a hunch about something
v.
(hakkında) içinde bir his olmak
77
Idioms
have one's wits about one
v.
(bir tehlikeye vb karşı) sükunetini korumak
78
Idioms
have a chip on one's shoulder about
v.
(bir konu hakkında) kendini hep ezik/eksik hissetmek
79
Idioms
have feelings about someone
v.
(birine karşı) (aşk vb gibi) duygular beslemek
80
Idioms
have a clear conscience about something
v.
vicdanı rahat olmak
81
Idioms
have a (good) laugh (about something)
v.
(bir şeyi) komik bulmak
82
Idioms
have a (good) laugh (about something)
v.
(bir şeyi) eğlenceli bulmak
83
Idioms
have a (good) laugh (about something)
v.
(bir şeyi) gülünç bulmak
84
Idioms
have a (good) laugh (about something)
v.
(bir şeye) gülmek
85
Idioms
have about-face (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) olan tutumunu/hareketlerini yüz seksen derece değiştirmek
86
Idioms
have about-face (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) olan tutumunu/hareketlerini tamamen değiştirmek
87
Idioms
have about-face (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) olan tutumunu/hareketlerini tam tersine çevirmek
88
Idioms
have a clue (about something)
v.
(bir şey hakkında) bir bilgisi olmak
89
Idioms
have a clue (about something)
v.
(bir şey hakkında) en ufak bir bilgisi/fikri olmak
90
Idioms
have a clue (about something)
v.
(bir şey hakkında) bir ip ucu olmak
91
Idioms
have about-face on (something)
v.
(bir şeye) olan tutumunu tam tersine çevirmek
92
Idioms
have about-face on (something)
v.
(bir şeye) olan tutumunu/hareketlerini tamamen değiştirmek
93
Idioms
have about-face on (something)
v.
(bir şeye) karşı olan tutumunu/hareketlerini yüz seksen derece değiştirmek
94
Idioms
have a familiar ring (about/to it)
v.
bir yerden tanıdık gelmek
95
Idioms
have a familiar ring (about/to it)
v.
tanıdık gelmek
96
Idioms
have a familiar ring (about/to it)
v.
kulağa tanıdık/aşina gelmek
97
Idioms
get/have the wind up (about something) [uk]
v.
(bir şeyden) çok korkmak
98
Idioms
get/have the wind up (about something) [uk]
v.
(bir şey) korkusu olmak
99
Idioms
get/have the wind up (about something) [uk]
v.
(bir şeyden) ürkmek
100
Idioms
get/have the wind up (about something) [uk]
v.
(bir şeyden) ödü patlamak
101
Idioms
get/have the wind up (about something) [uk]
v.
(bir şeyle ilgili) korkuya kapılmak
102
Idioms
have doubts about someone or something
v.
(biri veya bir şey hakkında) tereddütte olmak
103
Idioms
have doubts about someone or something
v.
(biri veya bir şey hakkında) çekinceleri olmak
104
Idioms
have doubts about someone or something
v.
(biri veya bir şeyden) emin olamamak
105
Idioms
have doubts about someone or something
v.
(biri veya bir şey hakkında) şüpheleri olmak
106
Idioms
have your doubts (about something)
v.
(bir şey hakkında) tereddütte olmak
107
Idioms
have your doubts (about something)
v.
(bir şey hakkında) çekinceleri olmak
108
Idioms
have your doubts (about something)
v.
(bir şeyden) emin olamamak
109
Idioms
have your doubts (about something)
v.
(bir şey hakkında) şüpheleri olmak
110
Idioms
have a clean conscience about (someone or something)
v.
(biri/bir şey) hakkında vicdanı rahat olmak
111
Idioms
have a clean conscience about (someone or something)
v.
(biri/bir şey) hakkında içi rahat olmak
112
Idioms
have a clean conscience about (someone or something)
v.
(biri/bir şey) hakkında alnı açık olmak
113
Idioms
have a hunch (about someone or something)
v.
(biri/bir şey hakkında) içinde bir his olmak
114
Idioms
have a hunch (about someone or something)
v.
(biri/bir şey hakkında) içine bir şey doğmak
115
Idioms
have a rough idea about (something)
v.
(bir şey) hakkında genel bir fikir edinmek
116
Idioms
have a thing about
v.
-e takıntısı olmak
117
Idioms
have a thing about
v.
bir konuda aşırı hassasiyeti olmak
118
Idioms
have a thing about
v.
aşırı hassasiyeti olmak
119
Idioms
have a thing about
v.
'-e takık olmak
120
Idioms
have a thing about
v.
'-e karşı önyargılı olmak
121
Idioms
have a thing about someone or something
v.
birine/bir şeye sinir olmak
122
Idioms
have a thing about someone or something
v.
biriyle/bir şeyle problemi olmak
123
Idioms
have a thing about someone or something
v.
birinden/bir şeyden korkmak
124
Idioms
have a thing about someone or something
v.
birinden/bir şeyden hoşlanmamak
125
Idioms
have a thing about someone or something
v.
birini/bir şeyi çok istemek/arzulamak
126
Idioms
have a thing about someone or something
v.
birinin/bir şeyin özlemini duymak
127
Idioms
have a thing about someone or something
v.
biri/bir şey için yanıp tutuşmak
128
Idioms
have a word (with somebody) (about something)
v.
(biriyle bir şey hakkında) ayaküstü konuşmak
129
Idioms
have a word (with somebody) (about something)
v.
(biriyle bir şey hakkında) çabucak/hızlıca bir şeyler konuşmak
130
Idioms
have a word (with somebody) (about something)
v.
(biriyle bir şey hakkında) özel olarak konuşmak
131
Idioms
have a word (with somebody) (about something)
v.
(birine bir şey hakkında) iki çift laf etmek
132
Idioms
have an open mind (on/about something)
v.
(bir şey konusunda) açık görüşlü olmak
133
Idioms
have an open mind (on/about something)
v.
(bir şey konusunda) ön yargılı olmamak
134
Idioms
have feelings about
v.
hakkında bir fikri/düşüncesi/kanaati olmak
135
Idioms
have feelings about
v.
'-e karşı bir şeyler hissetmek
136
Idioms
have mixed feelings (about somebody/something)
v.
(biri/bir şey hakkında) karışık duygular içinde olmak
137
Idioms
have second thoughts about (someone or something)
v.
(biri/bir şey) hakkında şüpheye düşmek
138
Idioms
have second thoughts about (someone or something)
v.
(biri/bir şey) hakkında tereddütte olmak
139
Idioms
have the wind up (about something) [uk]
v.
(bir şeyden) çok korkmak
140
Idioms
have the wind up (about something) [uk]
v.
(bir şeyden) ürkmek
141
Idioms
have your doubts (about something)
v.
(bir şey hakkında) temkinli yaklaşmak
142
Idioms
have your doubts (about something)
v.
(bir şey hakkında) emin olamamak
143
Idioms
have your wits about you
v.
dikkat kesilmek
144
Idioms
have your wits about you
v.
gözünü açmak
145
Idioms
have your wits about you
v.
gözünü dört açmak
146
Idioms
have your wits about you
v.
tetikte olmak
147
Idioms
have/exchange words (with somebody) (about something) [uk]
v.
(biriyle bir şey hakkında) tartışmak/atışmak
148
Idioms
have/exchange words (with somebody) (about something) [uk]
v.
(biriyle bir şey hakkında) laf dalaşı yapmak
149
Idioms
have/exchange words (with somebody) (about something) [uk]
v.
(biriyle bir şey hakkında) ağız dalaşı yapmak
150
Idioms
have/exchange words (with somebody) (about something) [uk]
v.
(birine bir şey hakkında) iki çift laf etmek
151
Idioms
have/keep an open mind (on/about something)
v.
(bir konuda) açık görüşlü/fikirli olmak
152
Idioms
have/keep an open mind (on/about something)
v.
(bir konuda) ön yargılı olmamak
153
Idioms
have/keep an open mind (on/about something)
v.
(bir konuda) görüş değiştirmeye açık olmak
154
Idioms
have/keep an open mind (on/about something)
v.
(bir konuda) esnek görüşlü olmak
155
Idioms
have/keep your wits about you
v.
kafası yerinde olmak
156
Idioms
have/keep your wits about you
v.
gözünü açmak
157
Idioms
have/keep your wits about you
v.
gözünü dört açmak
158
Idioms
have/keep your wits about you
v.
tetikte olmak
159
Idioms
never have a good word to say about (someone of something)
v.
(biri/bir şey) hakkında hiç iyi bir söz söylememek
160
Idioms
never have a good word to say about (someone of something)
v.
(birini/bir şeyi) hep tenkit etmek
161
Idioms
never have a good word to say about (someone of something)
v.
(birini/bir şeyi) hiç beğenmemek
162
Idioms
never have a good word to say about (someone of something)
v.
(biri/bir şey) hakkında hiç güzel bir şey söylememek
163
Idioms
never have a good word to say about (someone of something)
v.
(biri/bir şey) hakkında söyleyecek iyi bir şeyi olmamak
164
Idioms
never have a good word to say about (someone of something)
v.
(birinden/bir şeyden) hep kötü bahsetmek
165
Idioms
never have a good word to say about (someone of something)
v.
(birini/bir şeyi) sürekli eleştirmek
166
Idioms
not have a good word to say about (someone of something)
v.
(biri/bir şey) hakkında hiç iyi bir söz söylememek
167
Idioms
not have a good word to say about (someone of something)
v.
(birini/bir şeyi) hep tenkit etmek
168
Idioms
not have a good word to say about (someone of something)
v.
(birini/bir şeyi) hiç beğenmemek
169
Idioms
not have a good word to say about (someone of something)
v.
(biri/bir şey) hakkında hiç güzel bir şey söylememek
170
Idioms
not have a good word to say about (someone of something)
v.
(biri/bir şey) hakkında söyleyecek iyi bir şeyi olmamak
171
Idioms
not have a good word to say about (someone of something)
v.
(birinden/bir şeyden) hep kötü bahsetmek
172
Idioms
not have a good word to say about (someone of something)
v.
(birini/bir şeyi) sürekli eleştirmek
173
Idioms
have a hunch about something
expr.
içimden bir ses...
174
Idioms
I have to go see a man about a dog
expr.
bir yere kadar gidiyorum
175
Idioms
I have to go see a man about a dog
expr.
işlerim var
176
Idioms
I have to go see a man about a dog
expr.
biraz işim var, gitmem lazım
Speaking
177
Speaking
(have) heard nothing but good things about
v.
hakkında sadece iyi şeyler duymak
178
Speaking
how many times have I listened to you about this?
expr.
bunun hakkında anlattıklarını kaç kere dinledim?
179
Speaking
I'm gonna have to think about it
expr.
bunu biraz düşünmem gerek
180
Speaking
I'll have to think about that for a while
expr.
bunu biraz düşünmeliyim
181
Speaking
what do you have to think about?
expr.
düşünecek ne var?
182
Speaking
I have to think about it
expr.
düşünmeliyim
183
Speaking
I don't have any worries about
expr.
hiç endişem yok
184
Speaking
you don't have to worry about it
expr.
endişe etmene gerek yok
185
Speaking
I have to think about my future
expr.
geleceğimi düşünmek zorundayım
186
Speaking
have no doubt about
expr.
hiç şüphen olmasın
187
Speaking
have you ever thought about killing me?
expr.
hiç beni öldürmeyi düşündün mü?
188
Speaking
I have a very bad feeling about it
expr.
içimde kötü bir his var
189
Speaking
you have no idea what you're talking about
expr.
neden bahsettiğin hakkında hiçbir fikrin yok senin
190
Speaking
I have no idea what you're talking about
expr.
neden bahsettiğin hakkında hiçbir fikrim yok
191
Speaking
you have no idea what i'm talking about do you?
expr.
neden bahsettiğim hakkında hiçbir fikrin yok değil mi?
192
Speaking
I have not stopped thinking about you since
expr.
o zamandan beri aklımdan çıkmıyorsunuz
193
Speaking
I don't have the slightest idea what you're talking about
expr.
neden söz ettiğin hakkında en ufak bir fikrim yok
194
Speaking
I'm about to have a heart attack
expr.
kalp krizi geçirmek üzereyim
195
Speaking
what have you learned about him?
expr.
onun hakkında ne öğrendin?
196
Speaking
you think we have nothing to talk about?
expr.
konuşacak bir şeyimiz olmadığını mı düşünüyorsun?
197
Speaking
you have no idea what i'm talking about
expr.
neden bahsettiğim hakkında hiçbir fikrin yok
198
Speaking
I have not stopped thinking about you since
expr.
o zamandan beri aklımdan çıkmıyorsun
199
Speaking
I have a son about your age
expr.
senin yaşlarında bir oğlum var
200
Speaking
I have nothing to complain about
expr.
(bir) şikayetim yok/şikayet edemem (sorun yok)
Trade/Economic
201
Trade/Economic
information about changes in accounting estimates and their monetary effects, those which have materially effect to gross profit ratios
n.
işletmenin gayrisafi kar oranları üzerinde önemli ölçüde etkide bulunan muhasebe tahminlerinde değişikliklere ilişkin bilgi ve bunların parasal etkileri
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of have about
×
Term Options
Corregir / Sugerir
Francés Inglés Diccionario
Español Inglés Diccionario
Alemán Inglés Diccionario
Inglés Sinónimo Diccionario
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy