grief - Turco Inglés Diccionario

grief

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "grief" en diccionario turco inglés : 35 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
grief n. keder
We share in the grief and suffering of America.
Amerika'nın kederini ve acısını paylaşıyoruz.

More Sentences
General
grief n. üzüntü
I would like to again express our dismay and our grief over the victims and express our sympathy to their families.
Kurbanlardan duyduğumuz üzüntüyü ve acıyı bir kez daha ifade etmek ve ailelerine başsağlığı dilemek istiyorum.

More Sentences
grief n. dert
I hope that incident won't cause you any grief when you try to leave the country.
Umarım bu olay, ülkeyi terk etmeye çalıştığınızda başınıza dert açmaz.

More Sentences
grief n. acı
I share the grief of the silent black majority in Zimbabwe, who continue to live in poverty.
Zimbabve'de yoksulluk içinde yaşamaya devam eden sessiz siyah çoğunluğun acısını paylaşıyorum.

More Sentences
grief n. keder
Foot-and-mouth is leaving tremendous grief and helplessness in its wake.
Şap hastalığı ardında muazzam bir keder ve çaresizlik bırakıyor.

More Sentences
grief n. sorun
Hunger is one of the strongest griefs.
Açlık en ağır sorunlardan biridir.

More Sentences
Technical
grief n. keder
That planet's been an endless source of grief for me.
Bu gezegen benim için sonsuz bir keder kaynağı oldu.

More Sentences
grief n. üzüntü
She went nearly mad with grief after the child died.
Çocuk öldükten sonra üzüntüden neredeyse çıldıracaktı.

More Sentences
grief adj. acı
The human suffering was enormous, and the grief for the victims remains.
İnsanların çektiği acı çok büyüktü ve kurbanların acısı hâlâ tazeliğini koruyor.

More Sentences
Psychology
grief n. hüzün
That planet's been an endless source of grief for me.
O gezegen, benim için sonu gelmez hüzünlerin kaynağı oldu.

More Sentences
General
grief n. tasa
grief n. felaket
grief n. büyük üzüntü
grief n. elem
grief n. koyuntu
grief n. ıstırap
grief n. kahır
grief n. gam
grief n. meyus
grief n. gemm
grief n. rahatsızlık
grief n. sitem veya şikayet sebebi
grief n. şikayet belgesi
grief n. sorun kaynağı
grief n. aksilik
grief n. talihsizlik
grief n. kaza
grief n. kırılma
grief n. kopma
grief n. özellikle aksilik ve kazalardan kaynaklanan zorluk ve sıkıntı
grief n. problem
grief n. rahatsız edici eleştiri
grief n. muzip eleştiri
grief v. (internet oyunlarında) diğer oyunculardan oyundan keyif almasını engellemek için onları taciz etmek
Ottoman Turkish
grief n. teessür

Significados de "grief" con otros términos en diccionario inglés turco: 84 resultado(s)

Inglés Turco
General
the grief of losing a child n. evlat acısı
prolonged grief n. uzun süren/süreli yas/elem/keder
grief [obsolete] n. vücut hasarı
grief [obsolete] n. hastalık
grief tourist n. hüzün turisti
come to grief v. başarısızlığa uğramak
come to grief v. kazaya uğramak
come to grief v. belasını bulmak
come to grief v. başı darda olmak
come to grief v. başarısız olmak
come to grief v. suya düşmek
pour out one's grief to each other v. dertleşmek
die of grief v. kahrından ölmek
come to grief v. felakete uğramak
understand one's grief v. acısını anlamak
understand his grief v. acısını anlamak
die from one's grief v. acısından ölmek
relieve one's grief v. acıyı hafifletmek
die from one's grief v. üzüntüsünden ölmek
have grief v. acısı olmak
share one's grief v. acısını paylaşmak
be stricken with grief v. acılı olmak
be in grief v. acılı olmak
be grief-stricken v. acılı olmak
feel a pang of grief v. burnunun direğini sızlatmak
come to grief v. harap olmak
come to grief v. yıkılmak
come to grief v. mahvolmak
come to grief v. başarısızlıkla sonuçlanmak
come to grief v. çökmek
be oppressed with grief v. kederle yoğrulmak
die off grief v. kederden ölmek
die from grief v. kederden ölmek
share grief with v. dertlenmek
grief stricken adj. çok kederli
grief-stricken adj. dertli
grief-stricken adj. talihsiz
grief-stricken adj. büyük bir üzüntü içinde olan
grief-stricken adj. yas dolu
good grief! interj. allah allah!
good grief! good god! interj. suphanallah
Proverb
grief divided is made lighter üzüntü paylaşıldıkça hafifler
Idioms
come to grief v. başarısızlığa uğramak
give somebody grief v. birisini kızgınlıkla eleştirmek
come to grief v. başarısız olmak
give somebody grief v. birine sıkıntı vermek
bring to grief v. felaketine neden olmak
bring to grief v. felaket getirmek
come to grief v. mahvolmak
come to grief v. zarar görmek
come to grief v. yok olmak
get (a lot of) grief (from someone) v. (birinden) ağır eleştiri/kınama almak
get (a lot of) grief (from someone) v. (biri tarafından) çok yargılanmak
get (a lot of) grief (from someone) v. (biri tarafından) çok üstüne gidilmek
give (one) grief v. (birine) sıkıntı vermek
give (one) grief v. (birinin) burnundan getirmek
give (one) grief v. (birini) rahat bırakmamak
give (one) grief v. (birine) huzur vermemek
give somebody grief (about/over something) v. (birine bir konuda) sıkıntı vermek
give somebody grief (about/over something) v. (birinin bir konuda) burnundan getirmek
give somebody grief (about/over something) v. (birini bir konuda) rahat bırakmamak
give somebody grief (about/over something) v. (birine bir konuda) huzur vermemek
give someone grief v. birine sıkıntı vermek
give someone grief v. birinin burnundan getirmek
give someone grief v. birini rahat bırakmamak
give someone grief v. birine huzur vermemek
give someone grief v. birine dert olmak
give someone grief v. birinin başına bela olmak
good grief expr. haydi ya! yok canım!
Law
strong grief n. şedit elem
Medical
abnormal grief n. anormal üzün
grief process n. yas süreci
Psychology
abnormal grief n. anormal hüzün
anticipatory grief n. beklentisel hüzün
grief work n. hüzün çalışması
grief process n. hüzün süreci
grief counselor n. üzüntü/keder ile ilgili (başa çıkmada) uzman/danışman
grief counseling n. yas danışmanlığı
grief counselor n. yas danışmanı
Astronomy
sky grief n. gök kederi
sky grief n. gök hüzünü
Slang
tune someone grief [south african] v. birini kızdırmak
tune someone grief [south african] v. birini taciz etmek
tune someone grief [south african] v. birinin huzurunu kaçırmak