Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | fidelity n. | vefa | ||
Health is the greatest gift; satisfaction the greatest wealth; fidelity the greatest relation. En büyük nimet sağlık, en büyük zenginlik kanaat, en büyük bağ da vefadır. More Sentences |
||||
Common Usage | fidelity n. | sadakat | ||
I am convinced that marital fidelity is a much better means than all kinds of contraceptives. Evlilikte sadakatin her türlü doğum kontrol yönteminden çok daha iyi bir araç olduğuna inanıyorum. More Sentences |
||||
General | ||||
General | fidelity n. | sadakat | ||
In a proactive approach, marital fidelity and celibacy are essential elements to be stressed when giving information. Proaktif bir yaklaşımla, evlilikte sadakat ve bekarlık, bilgi verirken vurgulanması gereken temel unsurlardır. More Sentences |
||||
General | fidelity n. | doğruluk | ||
General | fidelity n. | uygunluk | ||
General | fidelity n. | vefa | ||
General | fidelity n. | bağlılık | ||
General | fidelity n. | aslına uygunluk | ||
General | fidelity n. | aslına sadakat | ||
General | fidelity n. | vefa duygusu | ||
General | fidelity n. | uygunluk derecesi | ||
Technical | ||||
Technical | fidelity n. | elektronik bir sistemin giriş sinyalinin ses veya görüntüsünü doğru şekilde çoğaltma derecesi | ||
Biology | ||||
Biology | fidelity n. | türün en iyi uyum sağladığı ekolojik çevreyle sınırlı kalma eğilimi | ||
Geography | ||||
Geography | fidelity n. | missouri eyaletinde yerleşim yeri | ||
Geography | fidelity n. | illinois eyaletinde yerleşim yeri |