Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | enjoyable adj. | zevkli | ||
Politics is not a dirty business; it is actually a most enjoyable occupation! Siyaset kirli bir iş değildir; aslında çok zevkli bir uğraştır! More Sentences |
||||
General | ||||
General | enjoyable adj. | tatlı | ||
Life is enjoyable. Yaşam tatlıdır. More Sentences |
||||
General | enjoyable adj. | eğlenceli | ||
This is the most enjoyable thing I've ever done. Bu şimdiye kadar yaptığım en eğlenceli şey. More Sentences |
||||
General | enjoyable adj. | hoş | ||
General | enjoyable adj. | güzel | ||
General | enjoyable adj. | yenilebilir |
Inglés | Turco | |
---|---|---|
General | ||
General | have a very enjoyable day v. | felekten bir gün çalmak |
General | have a very enjoyable night v. | felekten bir gece çalmak |
General | make it enjoyable v. | zevkli kılmak |
General | make it enjoyable v. | zevki hale getirmek |
General | make it enjoyable v. | eğlenceli kılmak |
General | make it enjoyable v. | eğlenceli hale getirmek |
General | highly enjoyable adj. | son derece eğlenceli |
General | highly enjoyable adj. | son derece keyifli |