Turco | Inglés | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | en önemlisi | most importantly adv. | ||
These problems affect real men and women but most importantly victims. Bu sorunlar gerçek erkek ve kadınları ama en önemlisi mağdurları etkilemektedir. More Sentences |
||||
Phrases | ||||
Phrases | en önemlisi | most of all expr. | ||
Nations, cities, towns and most of all people are the victims of terrorism. Uluslar, şehirler, kasabalar ve en önemlisi insanlar terörizmin kurbanlarıdır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | en önemlisi | first and foremost adj. | ||
General | en önemlisi | above all adv. | ||
General | en önemlisi | foremost adv. | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | en önemlisi | big daddy n. | ||
Idioms | ||||
Idioms | en önemlisi | first and foremost n. | ||
Idioms | en önemlisi | above all expr. |
Turco | Inglés | |
---|---|---|
General | ||
General | bir şeyin en önemlisi | basics n. |
General | onların en önemlisi | chief among them adj. |
Phrases | ||
Phrases | sonuncusu ve en önemlisi | not forgetting (someone or something) expr. |
Colloquial | ||
Colloquial | sonuncusu ve en önemlisi … | not forgetting… [uk] expr. |
Idioms | ||
Idioms | bir gurubun en büyüğü/önemlisi | the big daddy n. |
Idioms | sonuncusu ama en önemlisi | the last but not the least n. |
Religious | ||
Religious | gece yarısı veya şafak vakti başlayıp duaların ve ilahilerin okunduğu, kilise tarafından ayin için belirlenen yedi zamandan ilki ve en önemlisi | matin n. |
Religious | gece yarısı veya şafak vakti başlayıp duaların ve ilahilerin okunduğu, kilise tarafından ayin için belirlenen yedi zamandan ilki ve en önemlisi | mattins n. |