each

Significados de "each" en diccionario turco inglés : 13 resultado(s)

	Categoría	Inglés	Turco
Common Usage
1	Common Usage	each pron.	her biri
We must not think that the European Union could break up into two groups, each with strengthened cooperation. Avrupa Birliği'nin, her biri güçlendirilmiş işbirliğine sahip iki gruba ayrılabileceğini düşünmemeliyiz. More Sentences
General
2	General	each adj.	her bir
The Commission does not have to judge the value of each institutional system. Komisyon her bir kurumsal sistemin değerini değerlendirmek zorunda değildir. More Sentences
3	General	each adj.	her
As matters stand, each product has to be re-tested in each country. Mevcut durumda, her ürünün her ülkede yeniden test edilmesi gerekmektedir. More Sentences
4	General	each pron.	her biri
The individual rules are each limited to a specific sector, but there is no overall plan. Bireysel kuralların her biri belirli bir sektörle sınırlıdır, ancak genel bir plan yoktur. More Sentences
5	General	each pron.	tanesi
The oranges cost 7 pence each. Portakalların tanesi 7 peni. More Sentences
6	General	each pron.	adam başına
On this street there is a cat for each person. Bu sokakta adam başına bir kedi düşüyor. More Sentences
7	General	each pron.	herkes
Each man's pay will be in proportion to his work. Herkesin ücreti yaptığı işle orantılı olacak. More Sentences
8	General	each adj.	herbir
9	General	each adj.	beher
10	General	each adj.	her (bir)
11	General	each pron.	herbirisi
12	General	each pron.	her birine
13	General	each pron.	teker teker

Significados de "each" con otros términos en diccionario inglés turco: 434 resultado(s)

	Categoría	Inglés	Turco
General
1	General	complementing (each other) n.	birbirini tamamlama
The principles of solidarity, flexibility and effectiveness complement rather than compete with each other. Dayanışma, esneklik ve etkinlik ilkeleri birbirleriyle rekabet etmekten ziyade birbirlerini tamamlamaktadır. More Sentences
2	General	each case n.	her bir durum
In each case, specific provisions have been devoted to public service obligations. Her bir durumda, kamu hizmeti yükümlülüklerine özel hükümler ayrılmıştır. More Sentences
3	General	each of which n.	(bunlardan/bunların) her biri
This poem is composed of four verses, each of which has five lines. Bu şiir her birinin beş dizesi olan dört kıtadan oluşur. More Sentences
4	General	resemble each other v.	benzeşmek
The two brothers resemble each other so much that I can hardly distinguish one from the other. İki kardeş birbirine o kadar benziyor ki, birini diğerinden ayırt etmekte zorlanıyorum. More Sentences
5	General	see each other v.	görüşmek
Tom and Mary are seeing each other secretly. Tom ve Mary gizlice görüşüyorlar. More Sentences
6	General	support each other v.	birbirini desteklemek
Therefore it is vitally important that they support each other. Bu nedenle birbirlerini desteklemeleri hayati önem taşımaktadır. More Sentences
7	General	resemble each other v.	birbirine benzemek
The two buses resemble each other at first glance. İki otobüs ilk bakışta birbirine benziyor. More Sentences
8	General	complement each other v.	birbirini tamamlamak
I think that the two reports complement each other and really do contain some innovative and very interesting proposals. İki raporun birbirini tamamladığını ve gerçekten de bazı yenilikçi ve çok ilginç öneriler içerdiğini düşünüyorum. More Sentences
9	General	trust each other v.	birbirine güvenmek
We have to learn to trust each other. Birbirimize güvenmeyi öğrenmeliyiz. More Sentences
10	General	accuse each other v.	birbirini suçlamak
They accused each other. Onlar birbirlerini suçladı. More Sentences
11	General	know each other v.	birbirini tanımak
This is where they can get to know each other and learn from one another. Birbirlerini tanıyabilecekleri ve birbirlerinden öğrenebilecekleri yer burasıdır. More Sentences
12	General	like each other v.	birbirinden hoşlanmak
I thought you and Tom didn't like each other. Tom'la birbirinizden hoşlanmadığınızı sanıyordum. More Sentences
13	General	inspire each other v.	birbirine ilham vermek
The process will continue and the participants will inspire each other. Süreç devam edecek ve katılımcılar birbirlerine ilham verecektir. More Sentences
14	General	blame each other v.	birbirlerini suçlamak
The two blamed each other. İkisi de birbirini suçladı. More Sentences
15	General	love each other v.	birbirini sevmek
This is an issue of violence between people who at some point must have loved each other. Bu, bir noktada birbirini sevmiş olması gereken insanlar arasındaki bir şiddet meselesidir. More Sentences
16	General	each of adj.	her biri
I will speak briefly about each of the reports. Raporların her biri hakkında kısaca konuşacağım. More Sentences
17	General	each time adv.	her zaman
Each time was different. Her zaman farklıydı. More Sentences
18	General	each year adv.	her yıl
Each year half a million EU citizens die needlessly due to tobacco. Her yıl yarım milyon AB vatandaşı tütün nedeniyle gereksiz yere hayatını kaybetmektedir. More Sentences
19	General	each day adv.	her gün
There are time restrictions, limiting the use of boats only to certain hours each day. Teknelerin kullanımını her gün sadece belirli saatlerle sınırlayan zaman kısıtlamaları vardır. More Sentences
20	General	each other adv.	birbirine
Furthermore, I learned that the research projects for both forms of stem cells are dependent upon each other. Ayrıca her iki kök hücre türüne yönelik araştırma projelerinin birbirine bağımlı olduğunu öğrendim. More Sentences
21	General	from each other adv.	birbirlerinden
Countries all over the world buy and sell goods from each other. Dünyanın her yerindeki ülkeler birbirlerinden mal alıp satıyorlar. More Sentences
22	General	from each other adv.	birbirinden
Tom and Mary could learn a lot from each other. Tom ve Mary birbirinden çok şey öğrenebilir. More Sentences
23	General	each year adv.	her sene
How much do you pay each year for your children's education? Çocuklarınızın eğitimi için her sene ne kadar ödüyorsunuz? More Sentences
24	General	each week adv.	her hafta
Now that you've been promoted, how much are you bringing in each week? Artık terfi ettiğinize göre, her hafta ne kadar kazanıyorsunuz? More Sentences
25	General	each month adv.	her ay
They thicken, break down, and bleed each month. Her ay kalınlaşır, parçalanır ve kanarlar. More Sentences
26	General	each other pron.	birbiri
The principles of solidarity, flexibility and effectiveness complement rather than compete with each other. Dayanışma, esneklik ve etkinlik ilkeleri birbirleriyle rekabet etmekten ziyade birbirlerini tamamlamaktadır. More Sentences
27	General	each of these pron.	bunlardan her biri
It is the interests of each of these that the national parliaments have sought to protect. Ulusal parlamentoların korumaya çalıştığı, bunların her birinin çıkarlarıdır. More Sentences
28	General	each other pron.	birbirlerini
The two must run in parallel, but must not block each other. İkisi paralel olarak çalışmalı ancak birbirlerini engellememelidir. More Sentences
29	General	each other pron.	birbirini
Even if the enterprise does not provide public services, its services may cross-subsidise each other. İşletme kamu hizmeti sunmasa bile, sunduğu hizmetler birbirini çapraz sübvanse edebilir. More Sentences
30	General	each other's pron.	birbirlerinin
What I ask, ladies and gentlemen, is that we should respect each other's points of view. Hanımefendiler ve beyefendiler, birbirimizin bakış açılarına saygı göstermemizi rica ediyorum. More Sentences
31	General	each of us pron.	her birimiz
It was because of their courage that each of us was able to keep abreast of the events in Afghanistan. Onların cesareti sayesinde her birimiz Afganistan'daki olayları yakından takip edebildik. More Sentences
Phrases
32	Phrases	each of them expr.	(onlardan) her biri
Unfortunately, time does not allow me to reply to each of them individually, as I would have liked. Ne yazık ki zaman, istediğim gibi her birine ayrı ayrı cevap vermeme izin vermiyor. More Sentences
Colloquial
33	Colloquial	each of us pron.	her birimiz
Tomorrow, each of us will have the opportunity to shoulder our responsibilities. Yarın her birimiz sorumluluklarımızı yerine getirme fırsatına sahip olacağız. More Sentences
Common Usage
34	Common Usage	helping each other n.	yardımlaşma
35	Common Usage	shout at each other v.	bağrışmak
General
36	General	types of helping each other n.	yardımlaşma
37	General	rubbing against each other n.	sürtüşme
38	General	helping each other n.	muavenet
39	General	playing with each other n.	oynaşma
40	General	helping each other n.	yardım
41	General	a thousand each n.	biner
42	General	each value n.	her bir değer
43	General	price each n.	birim fiyatı
44	General	each case n.	her bir vaka
45	General	telephoning (each other) n.	telefonlaşma
46	General	two for each n.	ikişer adet
47	General	phoning each other n.	telefonlaşma
48	General	each pair n.	her bir çift
49	General	each and every one n.	her bir kişi/şey
50	General	each and every one n.	teker teker hepsi
51	General	each and every one n.	hepsi
52	General	each and every one n.	herkes
53	General	each way n.	at yarışında bahisçinin oynadığı at birinci, ikinci veya üçüncü olursa para kazandığı bahis
54	General	love each other v.	sevişmek
55	General	catch each other's eye v.	göz göze gelmek
56	General	be at each other's throat v.	boğuşmak
57	General	rub against each other v.	ovuşturmak
58	General	write to each other v.	yazışmak
59	General	scold each other v.	bağrışmak
60	General	oppose each other v.	zıtlaşmak
61	General	speak to each other v.	birbiriyle konuşmak
62	General	be separated from each other v.	ayrı düşmek
63	General	sue each other v.	mahkemelik olmak
64	General	promise each other v.	sözleşmek
65	General	be opposed to each other v.	karşıtlaşmak
66	General	get along well with each other v.	yıldızları barışmak
67	General	understand each other v.	uyuşmak
68	General	cross each other v.	karşılaşmak
69	General	joke with each other v.	cilveleşmek
70	General	glance each other v.	bakışmak
71	General	greet each other v.	selamlaşmak
72	General	settle accounts with each other v.	hesaplaşmak
73	General	pour out one's grief to each other v.	dertleşmek
74	General	be unable to defeat each other v.	yenişememek
75	General	give each other the glad eye v.	paslaşmak
76	General	be successor and predecessor to each other v.	halef selef olmak
77	General	quarrel with each other v.	takışmak
78	General	whisper privately to each other v.	ağız ağıza vermek
79	General	rub against each other v.	sürtüşmek
80	General	understand each other v.	anlaşmak
81	General	snarl at each other v.	hırlaşmak
82	General	pass to each other v.	paslaşmak
83	General	laugh at each other v.	gülüşmek
84	General	help each other v.	yardımlaşmak
85	General	bet with each other v.	kırışmak
86	General	support each other v.	sırt sırta vermek
87	General	smell each other v.	koklaşmak
88	General	make a pact with each other v.	ahitleşmek
89	General	be obstinate with each other v.	inatlaşmak
90	General	take each other by the hand v.	el ele tutuşmak
91	General	play with each other v.	oynaşmak
92	General	ogle at each other v.	kesişmek
93	General	fight each other v.	vuruşmak
94	General	flirt with each other v.	cilveleşmek
95	General	obstinate with each other v.	inatlaşmak
96	General	whisper to each other v.	fısıldaşmak
97	General	congratulate each other’s bairam v.	bayramlaşmak
98	General	begin quarreling with each other v.	kavgaya tutuşmak
99	General	bid against each other v.	ihalede kapışmak
100	General	take strength from each other v.	birbirinden güç almak
101	General	make a bet with each other (about) v.	iddiaya tutuşmak
102	General	make signs to each other v.	işaretleşmek
103	General	say good-bye to each other v.	vedalaşmak
104	General	run into each other v.	çarpışmak
105	General	hug each other dearly v.	sevgiyle kucaklaşmak
106	General	hug each other warmly v.	sevgiyle kucaklaşmak
107	General	match each other v.	birbirine uymak
108	General	fancy each other v.	flört etmek
109	General	fancy each other v.	birbirlerinden hoşlanmak
110	General	match each other v.	birbirine yakışmak
111	General	try to reach each other v.	birbirine ulaşmaya çalışmak
112	General	compare with each other v.	birbiriyle karşılaştırmak
113	General	try to reach each other v.	birbirlerine ulaşmaya çalışmak
114	General	substitute each other v.	birbirinin yerini tutmak
115	General	complete each other v.	birbirini tamamlar olmak
116	General	complement each other v.	birbirini tamamlar olmak
117	General	complete each other v.	birbirini tamamlar nitelikte olmak
118	General	complement each other v.	birbirini tamamlar nitelikte olmak
119	General	complete each other v.	birbirini tamamlamak
120	General	substitute each other v.	birbirinin yerine geçmek
121	General	message each other v.	birbirleriyle mesajlaşmak
122	General	fall out with each other v.	birbirine düşmek
123	General	bounce the ideas off each other v.	fikir teatisinde bulunmak
124	General	bounce the ideas off each other v.	fikir teatisi yapmak
125	General	learn from each other v.	birbirinden (bir şeyler) öğrenmek
126	General	be made for each other v.	birbiri için yaratılmak
127	General	be made for each other v.	birbirleri için yaratılmak
128	General	be meant for each other v.	birbirleri için yaratılmış olmak
129	General	be meant for each other v.	birbiri için yaratılmak
130	General	warn each other v.	birbirini uyarmak
131	General	strengthen each other v.	birbirini güçlendirmek
132	General	yell at each other v.	birbirlerine bağırmak
133	General	entwine one's arms around each other v.	kollarını birbirlerine dolamak
134	General	be stacked up on top of each other v.	üst üste olmak
135	General	accuse each other v.	birbirlerini suçlamak
136	General	phone each other v.	telefonlaşmak
137	General	kill each other over race v.	birbirlerini ırk uğruna/yüzünden öldürmek
138	General	live across the street from each other v.	aynı sokakta karşılıklı evlerde oturmak
139	General	affect each other v.	etkileşmek
140	General	affect each other v.	birbirini etkilemek
141	General	write off each other's debts v.	helalleşmek
142	General	come each way in different directions v.	aynı yola farklı yönlerden gelmek
143	General	fancy each other v.	birbirinden hoşlanmak
144	General	accompany each other v.	birbirine eşlik etmek
145	General	put on top of each other v.	üst üste koymak
146	General	enjoy each other's company v.	birlikte olmayı sevmek
147	General	love each other v.	bir birlerinİ sevmek
148	General	love each other v.	birbirlerini sevmek
149	General	care for each other v.	birbirine değer vermek
150	General	wave hands to each other v.	birbirlerine el sallamak
151	General	each and every adj.	herbir ve her
152	General	increasing with each passing day adj.	gün geçtikçe artan
153	General	tailored to the needs of each client adj.	her müşterinin isteğine göre özel yapılmış(ısmarlama)
154	General	different from each other adj.	birbirinden farklı
155	General	independent of each other adj.	birbirinden bağımsız
156	General	in each other's arms adv.	kucak kucağa
157	General	in each others arms adv.	koyun koyuna
158	General	four each adv.	dörder
159	General	each time adv.	her de
160	General	sixty each adv.	altmışar
161	General	three each adv.	üçer
162	General	six each adv.	altışar
163	General	two each adv.	ikişer
164	General	seven each adv.	yedişer
165	General	fifty each adv.	ellişer
166	General	one each adv.	birer
167	General	twenty each adv.	yirmişer
168	General	for each adv.	her biri için
169	General	for each adv.	her için
170	General	each other adv.	birbirine göre
171	General	forty each adv.	kırkar
172	General	for each person adv.	adam başına
173	General	each passing day adv.	her geçen gün
174	General	in two rows facing each other adv.	iki geçeli
175	General	each day adv.	gün geçmiyor ki
176	General	as if competing with each other adv.	birbirleriyle yarışırcasına
177	General	one for each adv.	birer adet
178	General	at each meal adv.	her yemekte
179	General	at each meal adv.	her öğünde
180	General	directly away (each other) adv.	(birbirlerinin) tersi yönünde
181	General	one for each adv.	birer tane
182	General	to each one adv.	her biri
183	General	to each one adv.	kişi başına
184	General	of each person adv.	kişi başına
185	General	ten each adv.	onar
186	General	each other pron.	yekdiğerini
187	General	each one pron.	her biri
188	General	each one of all pron.	her biri
189	General	each of us pron.	hepimiz
190	General	each one of us pron.	her birimiz
191	General	every each pron.	her biri
192	General	every each pron.	herkes
193	General	every each pron.	teker teker hepsi
Phrasals
194	Phrasals	bump into each other v.	(yolda/rastlantı eseri) birbirlerine rastlamak/karşılaşmak
Phrases
195	Phrases	each side n.	her bir taraf
196	Phrases	it has been a while since we last wrote to each other expr.	bir süredir yazışmıyoruz
197	Phrases	it's been a while since we last wrote to each other expr.	bir süredir yazışmıyoruz
198	Phrases	before each experiment expr.	her deneyden önce
199	Phrases	before each experiment expr.	her bir deneyden önce
200	Phrases	each day brings its own bread expr.	her yeni gün kendi ekmeğini getirir
201	Phrases	between each other expr.	kendi aralarında
202	Phrases	opposites attract each other expr.	zıt kutuplar birbirini çeker
203	Phrases	opposite poles attract each other expr.	zıt kutuplar birbirini çeker
204	Phrases	each man for himself expr.	herkes kendinden sorumlu
205	Phrases	each man for himself expr.	her koyun kendi bacağından asılır
206	Phrases	each man for himself expr.	herkes kendi başının çaresine bakar
207	Phrases	to each his/her/their own expr.	herkesin zevki kendine
208	Phrases	to each his/her/their own expr.	herkesin fikri kendini bağlar
209	Phrases	to each his/her/their own expr.	herkesin tercihi kendine
Colloquial
210	Colloquial	scream at each other v.	birbirlerine bağırmak
211	Colloquial	kiss each other goodbye in the mornings v.	sabahları birbirlerini öpüp vedalaşmak
212	Colloquial	cancel each other out v.	karşılıklı boşa çıkarmak
213	Colloquial	cancel each other out v.	birbirini hükümsüz kılmak
214	Colloquial	cancel each other out v.	birbirine karşılık gelmek
215	Colloquial	cancel each other out v.	birbirini sıfırlamak
216	Colloquial	cancel each other out v.	birbirini götürmek
217	Colloquial	each and every expr.	cem-i cümle
218	Colloquial	record them each day expr.	her gün kayıtlarını tut
219	Colloquial	15th day of each month expr.	her ayın on beşinci günü
220	Colloquial	to each his own expr.	herkesin zevki kendine
221	Colloquial	15th day of each month expr.	her ayın 15'inci günü
222	Colloquial	15th day of each month expr.	her ayın 15. günü
223	Colloquial	in the lives of each of us expr.	hepimizin hayatında
224	Colloquial	and then they started eating each other expr.	sonra da birbirlerini yemeye başladılar
Idioms
225	Idioms	talk past each other v.	ayrı telden çalmak
226	Idioms	have a shorthand with (each other) v.	birbirlerini hemen anlamak
227	Idioms	cancel each other out v.	birbirlerini dengelemek/eşitlemek
228	Idioms	be at each other's throats v.	birbirlerinin boğazına sarılmak
229	Idioms	fall in love with each other v.	birbirlerine aşık olmak
230	Idioms	be at each other's throat v.	gırtlak gırtlağa gelmek
231	Idioms	take each day as it comes v.	günü birlik yaşamak
232	Idioms	live in each other's pockets v.	etle tırnak gibi olmak
233	Idioms	bounce ideas off each other v.	fikir alışverişinde bulunmak
234	Idioms	bounce ideas off each other v.	fikir tokuşturmak
235	Idioms	feel grateful for each day v.	hayatta olduğu her güne şükretmek
236	Idioms	live in each other's pockets v.	içtikleri su ayrı gitmemek
237	Idioms	weigh each word v.	lafını tartarak söylemek
238	Idioms	cancel each other out v.	ödeşmek
239	Idioms	feel grateful for each day v.	yeni doğan her güne duacı olmak
240	Idioms	crawl (all) over each other v.	birbirini ezmek
241	Idioms	crawl (all) over each other v.	birbirini çiğnemek
242	Idioms	crawl (all) over each other v.	birbirinin üstünde tepinmek
243	Idioms	crawl (all) over each other v.	birbirini ezip geçmek
244	Idioms	crawl (all) over each other v.	birbirine yemek
245	Idioms	crawl (all) over each other v.	birbirinin üstünden atlamak
246	Idioms	cut each other's throats v.	gırtlak gırtlağa gelmek
247	Idioms	cut each other's throats v.	boğaz boğaza gelmek
248	Idioms	cut each other's throats v.	birbirini boğazlayacak halde olmak
249	Idioms	crawl (all) over each other v.	kıran kırana mücadele etmek
250	Idioms	crawl (all) over each other v.	birbirine girmek
251	Idioms	crawl (all) over each other v.	izdiham yaratmak
252	Idioms	crawl (all) over each other v.	birbirinin üstüne çıkmak
253	Idioms	crawl (all) over each other v.	birbirinin üstünden geçmek
254	Idioms	crawl (all) over each other v.	birbirini ezmek
255	Idioms	cut each other's throats v.	birbirini boğazlamak
256	Idioms	cut each other's throats v.	birbirinin boğazına yapışmak/sarılmak
257	Idioms	cut each other's throats v.	gırtlak gırtlağa gelmek
258	Idioms	cut each other's throats v.	birbirinin gırtlağına yapışmak/çökmek
259	Idioms	go at each other tooth and nail v.	birbirine girmek
260	Idioms	go at each other tooth and nail v.	kavgaya tutuşmak
261	Idioms	go at each other tooth and nail v.	kedi köpek gibi kavga etmek/birbirini yemek
262	Idioms	go at each other tooth and nail v.	saç başa birbirine girmek
263	Idioms	go at each other tooth and nail v.	birbirine karşı kaba kuvvet kullanmak
264	Idioms	play one off against another/each other/the other v.	iki tarafı birbirine düşürmek/kırdırmak
265	Idioms	play one off against another/each other/the other v.	ortalığı kızıştırmak
266	Idioms	play one off against another/each other/the other v.	aralarını bozmak/açmak
267	Idioms	play one off against another/each other/the other v.	araya nifak sokmak
268	Idioms	strike sparks off each other v.	birbiriyle karşılıklı uyum yakalamak
269	Idioms	strike sparks off each other v.	uyum içinde çalışmak
270	Idioms	strike sparks off each other v.	karşılıklı yaratıcılığı/heyecanı tetiklemek
271	Idioms	strike sparks off each other v.	aralarında bir elektrik olmak
272	Idioms	strike sparks off each other v.	birbirine ilham vermek
273	Idioms	strike sparks off each other v.	karşılıklı birbirinin enerjisini yükseltmek
274	Idioms	strike sparks off each other v.	birbiriyle frekansı tutmak
275	Idioms	strike sparks off each other v.	birbirinin yaratıcılığını artırmak
276	Idioms	strike sparks off each other (or one another) v.	birbirine ilham vermek
277	Idioms	strike sparks off each other (or one another) v.	birbiriyle frekansı tutmak
278	Idioms	strike sparks off each other (or one another) v.	birbirinin yaratıcılığını artırmak
279	Idioms	fight tooth and claw with each other v.	tekme tokat kavga etmek
280	Idioms	crawl (all) over each other v.	birbirini ezmek
281	Idioms	crawl (all) over each other v.	birbirini çiğnemek
282	Idioms	crawl (all) over each other v.	birbirini ezip geçmek
283	Idioms	play each end against the other v.	kendi çıkarı için iki tarafı birbirine düşürmek
284	Idioms	play each end against the other v.	ikili oynamak
285	Idioms	play each end against the other v.	iki zıt tarafı birbirine düşürüp bundan nemalanmak
286	Idioms	play each end against the other v.	iki tarafı birbirine düşürmek
287	Idioms	play each end against the other v.	iki tarafın arasını bozmak
288	Idioms	play each end against the other v.	ortalığı kızıştırmak
289	Idioms	play each end against the other v.	tarafları kışkırtmak
290	Idioms	play each end against the other v.	araya nifak sokmak
291	Idioms	be at each other's throats v.	birbirinin boğazına sarılmak
292	Idioms	be at each other's throats v.	boğaz boğaza gelmek
293	Idioms	be at each other's throats v.	tartışmak
294	Idioms	be at each other's throats v.	kavga etmek
295	Idioms	be in each other's pockets [uk] v.	etle tırnak gibi olmak
296	Idioms	be in each other's pockets [uk] v.	içtikleri su ayrı gitmemek
297	Idioms	be in each other's pockets [uk] v.	yapışık ikizler gibi yaşamak
298	Idioms	live in each other's pockets [uk] v.	etle tırnak gibi olmak
299	Idioms	live in each other's pockets [uk] v.	içtikleri su ayrı gitmemek
300	Idioms	live in each other's pockets [uk] v.	yapışık ikizler gibi yaşamak
301	Idioms	play each side against the other v.	iki tarafı birbirine düşürmek/kırdırmak
302	Idioms	play each side against the other v.	aralarını bozmak/açmak
303	Idioms	play each side against the other v.	ortalığı kızıştırmak
304	Idioms	play each side against the other v.	araya nifak sokmak
305	Idioms	play each side against the other v.	kapıştırmak
306	Idioms	made for each other [cliché] adj.	birbiri için yaratılmış
307	Idioms	made for each other [cliché] adj.	birbirleri için yaratılmış
308	Idioms	each to his own expr.	herkesin fikri kendini bağlar
309	Idioms	each to their own expr.	herkesin fikri kendini bağlar
310	Idioms	two cunning men will not try to make a dupe of each other expr.	iki cambaz aynı ipte oynamaz
311	Idioms	in each other's pockets expr.	yakınlık içinde
312	Idioms	in each other's pockets expr.	karşılıklı güven içerisinde
313	Idioms	in each other's pockets expr.	müşterek
314	Idioms	at each other's throats expr.	birbirinin boğazına sarılmış
315	Idioms	at each other's throats expr.	boğaz boğaza gelmiş
316	Idioms	at each other's throats expr.	birbiriyle tartışma/kavga halinde
317	Idioms	each to his own expr.	herkesin fikri kendini bağlar
318	Idioms	each to his own expr.	herkesin tercihi kendine
319	Idioms	each to his own expr.	herkesin zevki kendine
320	Idioms	each to her own expr.	herkesin fikri kendini bağlar
321	Idioms	each to her own expr.	herkesin tercihi kendine
322	Idioms	each to her own expr.	herkesin zevki kendine
323	Idioms	each to their own expr.	herkesin fikri kendini bağlar
324	Idioms	each to their own expr.	herkesin tercihi kendine
325	Idioms	each to their own expr.	herkesin zevki kendine
Speaking
326	Speaking	they are fluttering and fussing over each other n.	al gülüm ver gülüm
327	Speaking	let them eat each other n.	bırak yesinler birbirlerini
328	Speaking	let them eat each other n.	bırakın yesinler birbirlerini
329	Speaking	we shouldn't see each other anymore expr.	artık görüşmemeliyiz
330	Speaking	let's not see each other anymore expr.	artık görüşmeyelim
331	Speaking	we live across the street from each other expr.	aynı sokakta karşılıklı evlerde oturuyoruz
332	Speaking	we barely know each other expr.	birbirimizi daha yeni tanıyoruz
333	Speaking	we can help each other out expr.	birbirimize yardımcı olabiliriz
334	Speaking	how well do they know each other? expr.	birbirlerini ne kadar iyi biliyorlar/tanıyorlar?
335	Speaking	they do not like each other expr.	birbirlerinden hoşlanmazlar
336	Speaking	we will always love each other expr.	birbirimizi her zaman seveceğiz
337	Speaking	that is not how we talk to each other in this house expr.	bu evde birbirimizle bu şekilde konuşmayız
338	Speaking	we were attracted to each other expr.	birbirimizden etkilendik
339	Speaking	we've known each other for a long time expr.	birbirimizi uzun zamandır tanıyoruz
340	Speaking	we've have known each other for 10 years expr.	birbirimizi on senedir tanıyoruz
341	Speaking	we've have known each other for 10 years expr.	birbirimizi 10 senedir tanıyoruz
342	Speaking	we have to respect each other expr.	birbirimize saygılı olmalıyız
343	Speaking	we know each other for 10 years expr.	birbirimizi on senedir tanıyoruz
344	Speaking	we know each other for 10 years expr.	birbirimizi 10 senedir tanıyoruz
345	Speaking	we've have known each other for 10 years expr.	birbirimizi on yıldır tanıyoruz
346	Speaking	we've have known each other for 10 years expr.	birbirimizi 10 yıldır tanıyoruz
347	Speaking	we don't even know each other's names expr.	birbirimizin adını bile bilmiyoruz
348	Speaking	we don't exactly know each other expr.	birbirimizi pek tanıyor sayılmayız
349	Speaking	we were made for each other expr.	birbirimiz için yaratılmışız
350	Speaking	we barely know each other expr.	birbirimizi az tanıyoruz
351	Speaking	the first time we saw each other expr.	birbirimizi ilk gördüğümüzde
352	Speaking	they were screaming at each other expr.	birbirlerine bağırıyorlardı
353	Speaking	you suit each other perfectly expr.	birbirinize çok yakışıyorsunuz (iki sevgili için)
354	Speaking	they love each other expr.	birbirlerini seviyorlar
355	Speaking	they resemble each other expr.	birbirlerine benzerler
356	Speaking	we don't have to wait 10 years to see each other again expr.	birbirimizi yeniden görmek için 10 yıl beklememize gerek yok
357	Speaking	we love each other expr.	birbirimizi seviyoruz
358	Speaking	we love each other for who we are expr.	birbirimizi olduğu gibi seviyoruz
359	Speaking	we understand each other expr.	birbirimizi anlıyoruz
360	Speaking	maybe we can learn from each other expr.	belki birbirimizden öğrenebiliriz
361	Speaking	let them eat each other expr.	bırakın birbirlerini yesinler
362	Speaking	we know each other for 10 years expr.	birbirimizi on yıldır tanıyoruz
363	Speaking	we know each other for 10 years expr.	birbirimizi 10 yıldır tanıyoruz
364	Speaking	it's a chance to get to know each other expr.	bu birbirimizi tanımak için bir fırsat
365	Speaking	we resemble each other expr.	birbirimize benziyoruz
366	Speaking	we complement each other expr.	birbirimizi tamamlıyoruz
367	Speaking	we complete each other expr.	birbirimizi tamamlıyoruz
368	Speaking	you said that we didn't know each other expr.	birbirimizi tanımadığımızı söylemiştin
369	Speaking	we will always love each other expr.	birbirimizi daima seveceğiz
370	Speaking	maybe we can learn from each other expr.	birbirimizden bir şeyler öğrenebiliriz
371	Speaking	maybe we're just not meant to be in each other's lives expr.	belki de birbirimizin hayatında olmamamız lazım
372	Speaking	we don't know each other expr.	birbirimizi tanımıyoruz
373	Speaking	we just met each other expr.	daha yeni tanıştık
374	Speaking	I'm proud of each one of you expr.	her birinizle tek tek gurur duyuyorum
375	Speaking	I am proud of each one of you expr.	her birinizle tek tek gurur duyuyorum
376	Speaking	each of you expr.	her biriniz
377	Speaking	I'm proud of each one of you expr.	her birinizle gurur duyuyorum
378	Speaking	I'm sure we'll be seeing each other real soon expr.	eminim çok yakın bir zamanda görüşeceğiz
379	Speaking	how many hours do you sleep each night? expr.	her gece/geceleri kaç saat uyursun?
380	Speaking	I am proud of each one of you expr.	her birinizle gurur duyuyorum
381	Speaking	with each passing day expr.	her geçen gün
382	Speaking	it's been three months since we last saw each other expr.	görüşmeyeli üç ay oldu
383	Speaking	each and everyone of you expr.	her biriniz
384	Speaking	with each passing day expr.	gün geçtikçe
385	Speaking	the last time we met/saw each other expr.	en son görüştüğümüzde
386	Speaking	people don't just break up with each other out of nowhere expr.	insanlar durup dururken birbirlerinden ayrılmazlar
387	Speaking	it's impossible for them to get along with each other expr.	ikisini bir kazana koysan kaynamazlar
388	Speaking	we know each other for 10 years expr.	on yıldır tanışıyoruz
389	Speaking	we've have known each other for 10 years expr.	on yıldır tanışıyoruz
390	Speaking	we've have known each other for 10 years expr.	on senedir tanışıyoruz
391	Speaking	the victims knew each other expr.	kurbanlar birbirini tanıyordu
392	Speaking	we know each other for 10 years expr.	on senedir tanışıyoruz
393	Speaking	how many each expr.	kaçar
394	Speaking	do you two know each other? expr.	siz birbirinizi tanıyor musunuz?
395	Speaking	you two know each other? expr.	siz ikiniz tanışıyor musunuz?
396	Speaking	do you know each other expr.	siz tanışıyor musunuz
397	Speaking	do you know each other expr.	siz tanışıyor muydunuz
398	Speaking	they probably didn't even see each other expr.	sanırım birbirlerini görme şansları bile olmamış
399	Speaking	when was the last time you two saw each other? expr.	siz ikiniz birbirinizi en son ne zaman gördünüz?
400	Speaking	do we know each other? expr.	tanışıyor muyuz?
401	Speaking	do we know each other expr.	tanışıyor muyuz
402	Speaking	in time, we'll get to know each other better expr.	zamanla birbirimizi daha iyi tanıyacağız
403	Speaking	we've have known each other for 10 years expr.	10 yıldır tanışıyoruz
404	Speaking	we've have known each other for 10 years expr.	10 senedir tanışıyoruz
405	Speaking	we know each other for 10 years expr.	10 yıldır tanışıyoruz
406	Speaking	we know each other for 10 years expr.	10 senedir tanışıyoruz
407	Speaking	in time we will know each other better expr.	zamanla birbirimizi daha iyi tanıyacağız
Trade/Economic
408	Trade/Economic	total amount of each type of advance and loan granted in the current period n.	cari dönemde verilen her çeşit avans veya borcun toplam tutarı
409	Trade/Economic	in each case, without liability to account expr.	bu durumların hiç birinde ilgili pasiflere ilişkin herhangi bir yükümlülüğü bulunmaksızın
Law
410	Law	suum cuique (to each his own or may all get their due) n.	herkese hak ettiğini verme
Insurance
411	Insurance	each and every occurrence expr.	beher olay başına
412	Insurance	each and every loss expr.	beher hasar başına
413	Insurance	each and every accident expr.	beher kaza başına
414	Insurance	each and every claim expr.	hasar başına
Computer
415	Computer	each dot represents n.	her nokta
416	Computer	each remaining flag n.	kalan her bayrak
417	Computer	follow each other on twitter v.	twitter'da takipleşmek
418	Computer	e-mail each other v.	mailleşmek
419	Computer	at each change in expr.	aşağıdakinin her değişiminde
420	Computer	offset each set expr.	her kümeyi ofsetle
421	Computer	restart each section expr.	her bölümde baştan başla
422	Computer	restart each page expr.	her sayfada baştan başla
423	Computer	restart each section expr.	her bölümde yeniden başla
424	Computer	restart each page expr.	her sayfada baştan
425	Computer	restart numbering at each new section expr.	her bölümde yeniden numaralandır
426	Computer	download each job expr.	herbir işi yükle
427	Computer	restart each section expr.	her bölümde baştan
428	Computer	download each job expr.	her bir işi yükle
429	Computer	number each cell only once expr.	her hücreyi sadece bir kez numaralandır
Medical
430	Medical	counteract each other v.	birbirinin etkisini yok etmek
Sport
431	Sport	pass to each other v.	paslaşmak
Wagering
432	Wagering	each way exacta n.	sırasız ikili
Modern Slang
433	Modern Slang	all over eachother (all over each other) adj.	birbiriyle çok yakın bir ilişki içerisinde
434	Modern Slang	all over eachother (all over each other) adj.	birbiriyle aşırı derecede içli dışlı