Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | dismiss v. | kovmak | ||
I contributed to this company,so you are not dismiss me. Bu şirkete katkıda bulundum, bu yüzden beni kovamazsınız. More Sentences |
||||
General | ||||
General | dismiss v. | kovmak | ||
I contributed to this company,so you are not dismiss me. Bu şirkete katkıda bulundum, bu yüzden beni kovamazsınız. More Sentences |
||||
General | dismiss v. | işten kovmak | ||
He dismissed most of his men. O erkeklerin çoğunu işten kovdu. More Sentences |
||||
General | dismiss v. | işten çıkarmak | ||
Employees on long-term sick leave can be fairly dismissed. Uzun süreli hastalık izninde bulunan çalışanların adaletli bir şekilde işten çıkarılmaları mümkündür. More Sentences |
||||
General | dismiss v. | göndermek | ||
The teacher dismissed his class when the bell rang. Zil çaldığında öğretmen sınıfı gönderdi. More Sentences |
||||
General | dismiss v. | reddetmek | ||
That is the only conclusion we can draw from the arrogant way the Gothenburg Council dismissed the Irish vote. Göteborg Konseyi'nin İrlanda oylamasını kibirli bir şekilde reddetmesinden çıkarabileceğimiz tek sonuç budur. More Sentences |
||||
General | dismiss v. | ciddiye almamak | ||
He dismissed what she was saying. Onun söylediklerini ciddiye almadı. More Sentences |
||||
General | dismiss v. | dağıtmak | ||
The leader dismissed the demonstrators in the park. Lider parktaki göstericileri dağıttı. More Sentences |
||||
General | dismiss v. | dağılmak | ||
Class is dismissed. Sınıf dağıldı. More Sentences |
||||
General | dismiss v. | (ders) bitmek | ||
We met in the hall, right after class was dismissed. Ders bittikten hemen sonra salonda buluştuk. More Sentences |
||||
General | dismiss v. | (dava) düşürmek | ||
A case can be dismissed in the absence of evidence. Bir dava, kanıt bulunmaması nedeniyle düşürülebilir. More Sentences |
||||
General | dismiss v. | oyundan çıkarmak | ||
He was dismissed for losing the wicket. Kaleyi kaybettiği için oyundan çıkarıldı. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | dismiss v. | işten kovmak | ||
He dismissed most of his men. O erkeklerin çoğunu işten kovdu. More Sentences |
||||
Trade/Economic | dismiss v. | kovmak | ||
I contributed to this company,so you are not dismiss me. Bu şirkete katkıda bulundum, bu yüzden beni kovamazsınız. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | dismiss v. | azletmek | ||
General | ||||
General | dismiss n. | azletme | ||
General | dismiss v. | salıvermek | ||
General | dismiss v. | ilişiğini kesmek | ||
General | dismiss v. | görevden uzaklaştırmak | ||
General | dismiss v. | savmak | ||
General | dismiss v. | affetmek | ||
General | dismiss v. | reddetmek (davayı) | ||
General | dismiss v. | kapı dışarı etmek | ||
General | dismiss v. | el çektirmek | ||
General | dismiss v. | işten atmak | ||
General | dismiss v. | yol vermek | ||
General | dismiss v. | ihraç etmek | ||
General | dismiss v. | bırakmak | ||
General | dismiss v. | yürütmek | ||
General | dismiss v. | avaraya vermek | ||
General | dismiss v. | görevden almak | ||
General | dismiss v. | gitmesine izin vermek | ||
General | dismiss v. | atmak | ||
General | dismiss v. | çıkarmak | ||
General | dismiss v. | açığa çıkarmak | ||
General | dismiss v. | önemsememek | ||
General | dismiss v. | teker teker göndermek | ||
General | dismiss v. | (grubu) tasfiye etmek | ||
General | dismiss v. | (askeri birliğe) sıradan ayrılmasını emretmek | ||
General | dismiss v. | (kadını) evden göndererek boşamak | ||
General | dismiss v. | aklından çıkarmak | ||
General | dismiss v. | (bir şeyi) düşünmeyi bırakmak | ||
General | dismiss v. | ciddiyetle üzerinde durmaktan kaçınmak | ||
General | dismiss v. | sıradan ayrılmak | ||
General | dismiss v. | sırada duramamak | ||
General | dismiss v. | sırayı koruyamamak | ||
General | dismiss v. | birliği koruyamamak | ||
General | dismiss v. | ayrılmak | ||
General | dismiss v. | kaçışmak | ||
General | dismiss v. | (konuyu) özetleyip bitirmek | ||
General | dismiss v. | geçersiz saymak | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | dismiss v. | davayı reddetmek | ||
Trade/Economic | dismiss v. | işine son vermek | ||
Trade/Economic | dismiss v. | işten el çektirmek | ||
Trade/Economic | dismiss v. | işten atmak | ||
Trade/Economic | dismiss v. | tartışmaya son vermek | ||
Law | ||||
Law | dismiss n. | davanın reddi | ||
Law | dismiss v. | (davayı veya tarafı) hukuki değerlendirmenin dışında tutmak | ||
Law | dismiss v. | mahkemede ifadesini almayı reddetmek | ||
Law | dismiss v. | mahkemede daha fazla ifadesini almayı reddetmek | ||
Computer | ||||
Computer | dismiss expr. | artık anımsatma | ||
Computer | dismiss expr. | bırak | ||
Computer | dismiss expr. | son ver | ||
Military | ||||
Military | dismiss n. | faaliyeti durdurma emri | ||
Military | dismiss n. | dağılma izni | ||
Military | dismiss v. | (subayın veya harp okulu öğrencisinin) askeri mahkeme kararıyla ilişiğini kesmek | ||
Sport | ||||
Sport | dismiss v. | ekarte etmek | ||
Sport | dismiss v. | (krikette) vurucuyu oyundan çıkarmak | ||
Sport | dismiss v. | (oyuncu veya koçu) oyundan atmak | ||
Football | ||||
Football | dismiss v. | kırmızı kart göstermek | ||
Football | dismiss v. | oyundan atmak |