|
Categoría |
Inglés |
Turco |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
lack of confidence n.
|
güvensizlik |
|
The Council has demonstrated its lack of confidence in the Commission.
Konsey, Komisyon'a olan güvensizliğini ortaya koymuştur.
More Sentences
|
General |
|
2 |
General |
no confidence n.
|
güvensizlik |
|
People who are humiliated can one day deliver a vote of no confidence to the Commission.
Aşağılanan insanlar bir gün Komisyon'a güvensizlik oyu verebilirler.
More Sentences
|
3 |
General |
self-confidence n.
|
özgüven |
|
There was a sense of great self-confidence and harmony between the institutions.
Kurumlar arasında büyük bir özgüven ve uyum duygusu vardı.
More Sentences
|
4 |
General |
self-confidence n.
|
kendine güven |
|
Before the First World War, our continent was characterised by optimism, self-confidence and faith in the future.
Birinci Dünya Savaşı'ndan önce kıtamız iyimserlik, kendine güven ve geleceğe olan inançla karakterize ediliyordu.
More Sentences
|
5 |
General |
lack of confidence n.
|
güven eksikliği |
|
We know that the key brake on this expansion is the lack of confidence, particularly amongst consumers.
Bu genişlemenin önündeki en önemli frenin, özellikle tüketiciler arasındaki güven eksikliği olduğunu biliyoruz.
More Sentences
|
6 |
General |
lose confidence v.
|
güven kaybetmek |
|
There is a risk that investors will lose confidence in it.
Yatırımcıların güvenini kaybetme riski vardır.
More Sentences
|
7 |
General |
have confidence in v.
|
güveni olmak |
|
Tom said he has confidence in Mary.
Tom, Mary'ye güveni olduğunu söyledi.
More Sentences
|
8 |
General |
have confidence in v.
|
güvenmek |
|
We have to rely on the measures the Council has taken, and the Council can have confidence in our procedures.
Konsey'in aldığı tedbirlere güvenmek zorundayız ve Konsey de bizim prosedürlerimize güvenebilir.
More Sentences
|
9 |
General |
give confidence v.
|
güven vermek |
|
The encouraging response to the Green Paper, however, gives confidence that we can achieve it.
Ancak Yeşil Kitap'a verilen cesaret verici yanıt, bunu başarabileceğimize dair güven vermektedir.
More Sentences
|
10 |
General |
have confidence in v.
|
güven duymak |
|
It is a product that people know and have confidence in and it is safe for consumers.
İnsanların bildiği ve güven duyduğu bir üründür ve tüketiciler için güvenlidir.
More Sentences
|
11 |
General |
gain confidence v.
|
güvenini kazanmak |
|
People buying cars in other countries will also gain confidence from this measure.
Diğer ülkelerde otomobil satın alan kişiler de bu önlemden güven kazanacaktır.
More Sentences
|
12 |
General |
in confidence adv.
|
sır olarak |
|
He hasn't said anything publicly, but in confidence he told me he's getting married.
Herkesin önünde bir şey söylemedi ama sır olarak bana evleneceğini söyledi.
More Sentences
|
Idioms |
|
13 |
Idioms |
confidence-building measure n.
|
güven arttırıcı önlem |
|
Confidence-building measures are required if a new global coalition of fair traders is to be brought about.
Yeni bir küresel adil tüccarlar koalisyonu oluşturulabilmesi için güven arttırıcı önlemler alınması gerekmektedir.
More Sentences
|
|
Trade/Economic |
|
14 |
Trade/Economic |
consumer confidence n.
|
tüketici güveni |
|
Consumer confidence and the quality of agricultural products are important principles in the agriculture of today.
Tüketici güveni ve tarımsal ürünlerin kalitesi günümüz tarımında önemli ilkelerdir.
More Sentences
|
15 |
Trade/Economic |
investor confidence n.
|
yatırımcı güveni |
|
Investor confidence is crucial for the successful development of our financial services markets.
Yatırımcı güveni, finansal hizmetler piyasalarımızın başarılı bir şekilde gelişmesi için hayati önem taşımaktadır.
More Sentences
|
Law |
|
16 |
Law |
vote of confidence n.
|
güvenoyu |
|
Meanwhile, we have to offer the Commission a vote of confidence.
Bu arada Komisyon'a güvenoyu vermemiz gerekiyor.
More Sentences
|
17 |
Law |
vote of confidence n.
|
güvenoyu |
|
Meanwhile, we have to offer the Commission a vote of confidence.
Bu arada, Komisyon'a güvenoyu vermemiz gerekiyor.
More Sentences
|
Politics |
|
18 |
Politics |
vote of confidence n.
|
güvenoyu |
|
You gave me your vote of confidence on the basis of a political line!
Bana güvenoyunuzu siyasi bir çizgiye dayanarak verdiniz!
More Sentences
|
19 |
Politics |
public confidence n.
|
kamu güveni |
|
Public confidence, which is very much needed, will also increase as a result.
Bunun sonucunda çok ihtiyaç duyulan kamu güveni de artacaktır.
More Sentences
|
General |
|
20 |
General |
confidence level n.
|
güven seviyesi |
|
21 |
General |
confidence trick n.
|
üçkağıtçılık |
|
22 |
General |
confidence degree n.
|
güven derecesi |
|
23 |
General |
vote of confidence n.
|
güven oylaması |
|
24 |
General |
confidence trickster n.
|
hokkabaz |
|
25 |
General |
confidence game n.
|
dolandırıcılık |
|
26 |
General |
vote of no confidence n.
|
güvensizlik oyu |
|
27 |
General |
confidence trick n.
|
üçkağıt |
|
28 |
General |
confidence trickster n.
|
üçkağıtçı |
|
29 |
General |
confidence game n.
|
dolandırıclık |
|
30 |
General |
sense of confidence n.
|
güven hissi |
|
31 |
General |
confidence trick n.
|
dolandırıcılık |
|
32 |
General |
confidence trickster n.
|
dolandırıcı |
|
33 |
General |
lower confidence limit n.
|
alt güven sınırı |
|
34 |
General |
confidence man n.
|
dolandırıcı |
|
35 |
General |
confidence game n.
|
üçkağıtçılık |
|
36 |
General |
confidence game n.
|
dolandırma |
|
37 |
General |
confidence trick n.
|
sahtekarlık |
|
38 |
General |
confidence game n.
|
sahtekarlık |
|
39 |
General |
confidence trick n.
|
dolandırma |
|
40 |
General |
vote of confidence n.
|
güven oyu |
|
41 |
General |
motion of no confidence n.
|
gensoru önergesi |
|
42 |
General |
motion of no confidence n.
|
güvensizlik oyu |
|
43 |
General |
feeling of confidence n.
|
güven duygusu |
|
44 |
General |
confidence coefficient n.
|
güven katsayısı |
|
45 |
General |
confidence limits n.
|
güven sınırları |
|
46 |
General |
confidence limit n.
|
güven sınırı |
|
47 |
General |
confidence interval n.
|
güven aralığı |
|
48 |
General |
confidence game n.
|
alavere dalavere |
|
49 |
General |
confidence trick n.
|
alavere dalavere |
|
50 |
General |
lack of confidence n.
|
adem-i itimat |
|
51 |
General |
no-confidence n.
|
gensoru önergesi |
|
52 |
General |
motion of non-confidence n.
|
güvensizlik oyu |
|
53 |
General |
no-confidence n.
|
güvensizlik oyu |
|
|
54 |
General |
motion of non-confidence n.
|
gensoru önergesi |
|
55 |
General |
abiding confidence n.
|
sonsuz güven |
|
56 |
General |
great confidence n.
|
sonsuz güven |
|
57 |
General |
absolute confidence n.
|
sonsuz güven |
|
58 |
General |
considerable confidence n.
|
sonsuz güven |
|
59 |
General |
endless confidence n.
|
sonsuz güven |
|
60 |
General |
total confidence n.
|
sonsuz güven |
|
61 |
General |
enormous confidence n.
|
sonsuz güven |
|
62 |
General |
full confidence n.
|
sonsuz güven |
|
63 |
General |
loss of confidence n.
|
güven kaybı |
|
64 |
General |
self-confidence n.
|
kendine güven duygusu |
|
65 |
General |
the eroding confidence n.
|
güven kaybı |
|
66 |
General |
confidence man n.
|
üçkağıtçı |
|
67 |
General |
motion confidence n.
|
gensoru önergesi |
|
68 |
General |
motion confidence n.
|
güvensizlik oyu |
|
69 |
General |
lack of self-confidence n.
|
özgüvensizlik |
|
70 |
General |
lack of self-confidence n.
|
kendine güvensizlik |
|
71 |
General |
self confidence n.
|
öz güven |
|
72 |
General |
lack of self-confidence n.
|
özgüven eksikliği |
|
73 |
General |
confidence building n.
|
güven inşası |
|
74 |
General |
confidence monitor n.
|
sunucu/konuşmacı/kürsü/sahne ekranı |
|
75 |
General |
extreme self-confidence n.
|
aşırı özgüven |
|
76 |
General |
confidence range n.
|
güven aralığı |
|
77 |
General |
upper confidence limit n.
|
üst güven limiti |
|
78 |
General |
ostentatious self-confidence n.
|
gösterişli özgüven |
|
79 |
General |
self-confidence n.
|
aşırı özgüven |
|
80 |
General |
self-confidence n.
|
kibirlilik |
|
81 |
General |
misplace one's confidence v.
|
yanlış kimseye güvenmek |
|
82 |
General |
have confidence in v.
|
birine itimadı olmak |
|
83 |
General |
lose a vote of confidence v.
|
güvenoyu almamak |
|
84 |
General |
win confidence v.
|
güvenini kazanmak |
|
85 |
General |
take a vote of confidence v.
|
güvenoyu için oylama yapmak |
|
86 |
General |
receive a vote of confidence v.
|
güvenoyu almak |
|
87 |
General |
give a vote of confidence v.
|
güvenoyu vermek |
|
88 |
General |
feel confidence in v.
|
güven beslemek |
|
89 |
General |
inspire confidence v.
|
itimat telkin etmek |
|
90 |
General |
win a vote of confidence v.
|
güvenoyu almak |
|
91 |
General |
have confidence v.
|
güveni olmak |
|
92 |
General |
obtain a vote of confidence v.
|
güvenoyu almak |
|
93 |
General |
win somebody's confidence v.
|
güvenini kazanmak |
|
94 |
General |
lose confidence v.
|
güveni sarsılmak |
|
95 |
General |
have blind confidence in v.
|
körü körüne inanmak |
|
96 |
General |
lose confidence in v.
|
güveni sarsılmak |
|
97 |
General |
admit somebody into one's confidence v.
|
açılmak |
|
98 |
General |
receive vote of confidence v.
|
güven oyu almak |
|
99 |
General |
look to future with confidence v.
|
geleceğe güvenle bakmak |
|
100 |
General |
inspire confidence v.
|
güven telkin etmek |
|
101 |
General |
look to the future with confidence v.
|
(geleceğe) güvenle bakmak |
|
102 |
General |
build up confidence v.
|
güvence oluşturmak |
|
103 |
General |
establish confidence v.
|
güvence oluşturmak |
|
104 |
General |
gain confidence v.
|
güven uyandırmak |
|
105 |
General |
win (someone's) confidence v.
|
güven uyandırmak |
|
106 |
General |
gain self-confidence v.
|
kendine güveni gelmek |
|
107 |
General |
lose one's self-confidence v.
|
kendine olan güvenini kaybetmek |
|
108 |
General |
lose one's self-confidence v.
|
kendine güvenini kaybetmek |
|
109 |
General |
shake the confidence v.
|
güveni sarsmak |
|
110 |
General |
impress with confidence v.
|
güven telkin etmek |
|
111 |
General |
lose one's self-confidence v.
|
kendine olan güvenini yitirmek |
|
112 |
General |
lose one's self-confidence v.
|
özgüvenini yitirmek |
|
113 |
General |
lose confidence v.
|
güven yitirmek |
|
114 |
General |
lose one's self confidence v.
|
özgüvenini kaybetmek |
|
115 |
General |
transfer the confidence v.
|
itimadını devretmek |
|
116 |
General |
win their confidence v.
|
güvenlerini kazanmak |
|
117 |
General |
have absolute confidence in something v.
|
birşeye güveni tam olmak |
|
118 |
General |
have total confidence in something v.
|
birşeye güveni tam olmak |
|
119 |
General |
have full confidence in something v.
|
birşeye güveni tam olmak |
|
120 |
General |
have complete confidence in something v.
|
birşeye güveni tam olmak |
|
121 |
General |
maintain public confidence in the judicial system v.
|
kamuoyunun hukuk sistemine olan güvenini sürdürmek |
|
122 |
General |
maintain public confidence in the judicial system v.
|
halkın adalete olan güvenini boşa çıkarmamak |
|
123 |
General |
have confidence issues v.
|
güven sorunu yaşamak |
|
124 |
General |
break the confidence v.
|
güveni kırmak |
|
125 |
General |
repose confidence in v.
|
birine güvenmek |
|
126 |
General |
lose one's confidence v.
|
inancını yitirmek |
|
127 |
General |
lose one's confidence v.
|
inancını kaybetmek |
|
128 |
General |
gain self-confidence v.
|
özgüven kazanmak |
|
129 |
General |
gain self-confidence v.
|
kendine olan güvenini kazanmak |
|
130 |
General |
gain self-confidence v.
|
kendi güvenini kazanmak |
|
131 |
General |
instil confidence v.
|
güven aşılamak |
|
132 |
General |
have an air of confidence v.
|
kendinden emin bir havası olmak |
|
133 |
General |
enjoy the confidence of v.
|
rahatlığını/güvenliğini yaşamak |
|
134 |
General |
provide confidence v.
|
güven sağlamak |
|
135 |
General |
told in confidence adj.
|
sır olarak söylenmiş |
|
136 |
General |
confidence inspiring adj.
|
güven telkin edici |
|
137 |
General |
in confidence adv.
|
gizli |
|
138 |
General |
in strict confidence adv.
|
son derece gizli bir şekilde |
|
139 |
General |
in strict confidence adv.
|
büyük bir gizlilik içinde |
|
Colloquial |
|
140 |
Colloquial |
confidence trick n.
|
bir kimseyi güveninden yararlanarak dolandırma |
|
141 |
Colloquial |
confidence trick n.
|
dolandırıcılık |
|
142 |
Colloquial |
confidence trick n.
|
güveni suistimal suçu |
|
143 |
Colloquial |
a confidence man n.
|
üçkağıtçı |
|
144 |
Colloquial |
breach of confidence v.
|
güveni kötüye kullanmak |
|
145 |
Colloquial |
breach of confidence v.
|
güveni suistimal etmek sırları açığa dökmek |
|
146 |
Colloquial |
in strict confidence expr.
|
aşırı gizli biçimde |
|
147 |
Colloquial |
in the strictest confidence expr.
|
büyük bir gizlilikte |
|
148 |
Colloquial |
in the strictest confidence expr.
|
büyük bir gizlilikle |
|
149 |
Colloquial |
in strict confidence expr.
|
son derece özel olarak |
|
150 |
Colloquial |
in strict confidence expr.
|
son derece gizli olarak |
|
151 |
Colloquial |
in strict confidence expr.
|
tam bir gizlilik içerisinde |
|
152 |
Colloquial |
confidence begets confidence expr.
|
güven güveni doğurur |
|
Idioms |
|
153 |
Idioms |
a confidence game n.
|
birinin güvenini kazanıp ona kazık atma |
|
154 |
Idioms |
a confidence game n.
|
birini güveninden yararlanarak dolandırma |
|
155 |
Idioms |
a confidence game n.
|
güveni suistimal etme |
|
156 |
Idioms |
a confidence game n.
|
kandırma |
|
157 |
Idioms |
a confidence game n.
|
dolandırma |
|
158 |
Idioms |
a confidence game n.
|
üçkağıda getirme |
|
159 |
Idioms |
take into one's confidence v.
|
birinin sırlarını tutmak |
|
160 |
Idioms |
place one's confidence in v.
|
bel bağlamak |
|
161 |
Idioms |
take into one's confidence v.
|
birini sırdaşı yapmak |
|
162 |
Idioms |
shake confidence v.
|
güven sarsmak |
|
163 |
Idioms |
place one's confidence in v.
|
güvenmek |
|
164 |
Idioms |
take into one's confidence v.
|
sır olarak tutmak |
|
165 |
Idioms |
take into one's confidence v.
|
sır olarak saklamak |
|
166 |
Idioms |
place one's confidence in v.
|
umudunu bağlamak |
|
167 |
Idioms |
be in (one's) confidence v.
|
(birinin) sırdaşı olmak |
|
168 |
Idioms |
be in (one's) confidence v.
|
(birinin) sır ortağı olmak |
|
169 |
Idioms |
be in (one's) confidence v.
|
(birinin) sırrını tutmak |
|
170 |
Idioms |
be in (one's) confidence v.
|
(birinin) güvenip sırlarını paylaştığı kişi olmak |
|
171 |
Idioms |
be in somebody's confidence v.
|
birinin sırdaşı olmak |
|
172 |
Idioms |
be in somebody's confidence v.
|
birinin sır ortağı olmak |
|
173 |
Idioms |
be in somebody's confidence v.
|
birinin sırrını tutmak |
|
174 |
Idioms |
be in somebody's confidence v.
|
birinin güvenip sırlarını paylaştığı kişi olmak |
|
175 |
Idioms |
have confidence in someone v.
|
birine güvenmek |
|
176 |
Idioms |
have confidence in someone v.
|
birine güveni olmak |
|
177 |
Idioms |
have confidence in someone v.
|
birine itimat etmek |
|
178 |
Idioms |
have confidence in someone v.
|
birine inanmak |
|
179 |
Idioms |
take someone into one's confidence v.
|
birine güvenip sırrını açmak |
|
180 |
Idioms |
take someone into one's confidence v.
|
birine güvenip sır vermek |
|
181 |
Idioms |
take someone into one's confidence v.
|
birine güvenip içini dökmek |
|
182 |
Idioms |
take someone into one's confidence v.
|
birine güvenip özelini açmak |
|
183 |
Idioms |
have confidence in (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) güvenmek |
|
184 |
Idioms |
have confidence in (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) itimadı olmak |
|
185 |
Idioms |
have confidence in (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) güveni olmak |
|
186 |
Idioms |
have confidence in (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) güven duymak |
|
187 |
Idioms |
take into confidence v.
|
güvenip sırrını açmak |
|
188 |
Idioms |
take into confidence v.
|
güvenip sır vermek |
|
189 |
Idioms |
take into confidence v.
|
güvenip içini dökmek |
|
190 |
Idioms |
take into confidence v.
|
güvenip özelini açmak |
|
191 |
Idioms |
take into confidence v.
|
sırlarını tutmak |
|
192 |
Idioms |
take into confidence v.
|
birini sırdaşı yapmak |
|
193 |
Idioms |
take into confidence v.
|
sır olarak saklamak/tutmak |
|
194 |
Idioms |
take somebody into your confidence v.
|
birine sırrını açmak/vermek |
|
195 |
Idioms |
take somebody into your confidence v.
|
birine açılmak |
|
Trade/Economic |
|
196 |
Trade/Economic |
abuse of confidence n.
|
emniyeti suistimal |
|
197 |
Trade/Economic |
confidence in subordinates n.
|
emri altındakilere güven |
|
198 |
Trade/Economic |
commercial-in-confidence n.
|
gizli ticaret |
|
199 |
Trade/Economic |
confidence survey n.
|
güven araştırması |
|
200 |
Trade/Economic |
confidence level n.
|
güvenirlilik düzeyi |
|
201 |
Trade/Economic |
confidence crisis n.
|
güven bunalımı |
|
202 |
Trade/Economic |
abuse of confidence n.
|
güveni kötüye kullanma |
|
203 |
Trade/Economic |
confidence crisis n.
|
güven krizi |
|
204 |
Trade/Economic |
crisis of confidence n.
|
güven krizi |
|
205 |
Trade/Economic |
level of confidence n.
|
güvenirlilik düzeyi |
|
206 |
Trade/Economic |
confidence intervals n.
|
güven aralıkları |
|
207 |
Trade/Economic |
venture capital confidence survey n.
|
girişim sermayesi güven anketi |
|
208 |
Trade/Economic |
confidence ellipse n.
|
güven elipsi |
|
209 |
Trade/Economic |
business confidence index n.
|
iş güven endeksi |
|
210 |
Trade/Economic |
business confidence n.
|
iş güveni |
|
211 |
Trade/Economic |
market confidence n.
|
piyasanın güveni |
|
212 |
Trade/Economic |
real sector confidence index n.
|
reel kesim güven endeksi |
|
213 |
Trade/Economic |
business confidence n.
|
ticari güven |
|
214 |
Trade/Economic |
consumer confidence index n.
|
tüketici güven endeksi |
|
Law |
|
215 |
Law |
confidence game n.
|
bir kimseyi güveninden yararlanarak dolandırma |
|
216 |
Law |
confidence man n.
|
düzenbaz |
|
217 |
Law |
confidence man n.
|
dolandırıcı |
|
218 |
Law |
confidence game n.
|
dolandırıcılık |
|
219 |
Law |
breach of confidence n.
|
emniyeti suistimal |
|
220 |
Law |
abuse of confidence n.
|
emniyeti suistimal |
|
221 |
Law |
abuse of confidence n.
|
emniyetli suistimal |
|
222 |
Law |
vote of confidence n.
|
güven oylaması |
|
223 |
Law |
breach of confidence n.
|
güveni sarsma |
|
224 |
Law |
abuse of confidence n.
|
güvenin kötüye kullanılması |
|
225 |
Law |
abuse of confidence n.
|
güveni kötüye kullanma |
|
226 |
Law |
confidence game n.
|
güveni suistimal suçu |
|
227 |
Law |
abuse of confidence n.
|
güveni sarsma |
|
228 |
Law |
motions of non-confidence n.
|
güvensizlik önergeleri |
|
229 |
Law |
breach of confidence n.
|
itimadı kötüye kullanma |
|
230 |
Law |
betrayal of confidence n.
|
itimada ihanet |
|
231 |
Law |
abuse of confidence n.
|
itimadı suistimal |
|
232 |
Law |
breach of confidence n.
|
itimadı suistimal |
|
233 |
Law |
confidence man n.
|
sahtekar |
|
234 |
Law |
confidence man n.
|
üçkağıtçı |
|
235 |
Law |
betrayal of confidence v.
|
itimada ihanet etmek |
|
Politics |
|
236 |
Politics |
conference on interaction and confidence building measures in asia n.
|
asya'da işbirliği ve güven arttırıcı önlemler konferansı |
|
237 |
Politics |
motion of confidence n.
|
güven oylaması |
|
238 |
Politics |
vote of confidence n.
|
güven oyu |
|
239 |
Politics |
vote for confidence n.
|
güven oyu |
|
240 |
Politics |
environment of confidence n.
|
güven ortamı |
|
241 |
Politics |
confidence fairy n.
|
güven perisi |
|
242 |
Politics |
vote of confidence n.
|
güven oylaması |
|
243 |
Politics |
vote of no confidence n.
|
güvensizlik oyu |
|
244 |
Politics |
confidence building measures n.
|
güven arttırcı önlemler (gaö) |
|
245 |
Politics |
lack of confidence n.
|
güven eksikliği |
|
246 |
Politics |
motion of confidence n.
|
güven oyu önergesi |
|
247 |
Politics |
confidence and security building measures n.
|
güven ve güvenlik arttırıcı önlemler (ggaö) |
|
248 |
Politics |
vote of confidence while in office n.
|
hükümete görev sırasında verilen güvenoyu |
|
249 |
Politics |
vote of confidence at the time of induction n.
|
hükümete verilen güvenoyu |
|
250 |
Politics |
business confidence n.
|
iş dünyası güveni |
|
251 |
Politics |
self confidence n.
|
özgüven |
|
252 |
Politics |
market confidence n.
|
piyasa güveni |
|
253 |
Politics |
constructive vote of no confidence n.
|
yapıcı güvensizlik oyu |
|
254 |
Politics |
vote of non-confidence n.
|
güvensizlik oyu |
|
255 |
Politics |
motion of non-confidence n.
|
güvensizlik oyu |
|
Technical |
|
256 |
Technical |
confidence interval estimation n.
|
güven aralık kestirimi |
|
257 |
Technical |
confidence interval n.
|
güven aralığı |
|
258 |
Technical |
confidence limit n.
|
güven sınırı |
|
259 |
Technical |
confidence interval n.
|
güvenirlik aralığı |
|
260 |
Technical |
confidence level n.
|
güven düzeyi |
|
261 |
Technical |
confidence level n.
|
güven seviyesi |
|
262 |
Technical |
confidence limit n.
|
güvenirlik sınırı |
|
263 |
Technical |
confidence test n.
|
güvenilirlik testi |
|
Computer |
|
264 |
Computer |
confidence interval n.
|
güvenlik aralığı |
|
265 |
Computer |
confidence coefficient n.
|
güven katsayısı |
|
266 |
Computer |
confidence interval n.
|
güven aralığı |
|
267 |
Computer |
confidence limits n.
|
güven sınırları |
|
Aeronautic |
|
268 |
Aeronautic |
confidence factor n.
|
güvenirlik faktörü |
|
269 |
Aeronautic |
confidence level n.
|
güvenirlik seviyesi |
|
270 |
Aeronautic |
confidence tests n.
|
güvenirlik deneyleri |
|
271 |
Aeronautic |
confidence coefficient n.
|
güvenirlik derecesi |
|
Medical |
|
272 |
Medical |
confidence limit n.
|
güven sınırı |
|
273 |
Medical |
confidence level n.
|
güven düzeyi |
|
Food Engineering |
|
274 |
Food Engineering |
confidence limits n.
|
güven sınırları |
|
Statistics |
|
275 |
Statistics |
bayesian confidence intervals n.
|
bayes güven aralıkları |
|
276 |
Statistics |
most selective confidence intervals n.
|
en seçici güven aralıkları |
|
277 |
Statistics |
simultaneous confidence intervals n.
|
eş-zamanlı güven aralıkları |
|
278 |
Statistics |
shortest confidence intervals n.
|
en kısa güven aralıkları |
|
279 |
Statistics |
confidence region n.
|
güven sahası |
|
280 |
Statistics |
confidence limits n.
|
güven sınırları |
|
281 |
Statistics |
confidence curves n.
|
güven eğrileri |
|
282 |
Statistics |
confidence coefficient n.
|
güven katsayısı |
|
283 |
Statistics |
confidence belt n.
|
güven şeridi |
|
284 |
Statistics |
confidence belt n.
|
güven kuşağı |
|
285 |
Statistics |
confidence region n.
|
güven bölgesi |
|
286 |
Statistics |
confidence level n.
|
güven düzeyi |
|
287 |
Statistics |
confidence interval n.
|
güven aralığı |
|
288 |
Statistics |
non-central confidence interval n.
|
merkezi olmayan güven aralığı |
|
289 |
Statistics |
central confidence interval n.
|
merkezi güven aralığı |
|
290 |
Statistics |
neyman shortest unbiased confidence intervals n.
|
neyman'ın en kısa yansız güven aralıkları |
|
291 |
Statistics |
median unbiased confidence interval n.
|
ortanca yansız güven aralığı |
|
292 |
Statistics |
non-parametric confidence intervals n.
|
parametre dışı güven aralıkları |
|
293 |
Statistics |
conservative confidence interval n.
|
tutucu güven aralığı |
|
294 |
Statistics |
bias-corrected confidence interval n.
|
yanlılığı düzeltilmiş güven aralığı |
|
295 |
Statistics |
unbiased confidence intervals n.
|
yansız güven aralıkları |
|
Biochemistry |
|
296 |
Biochemistry |
confidence interval n.
|
güvenilirlik aralığı |
|
Linguistics |
|
297 |
Linguistics |
confidence interval n.
|
güven aralığı |
|
Military |
|
298 |
Military |
breach of confidence n.
|
emniyeti suistimal |
|
299 |
Military |
confidence limits n.
|
güvenlik sınırları |
|
300 |
Military |
confidence building measures n.
|
güven artırıcı önlemler |
|
301 |
Military |
confidence and security building measures n.
|
güven ve güvenlik artırıcı önlemler |
|
302 |
Military |
confidence and security-building measures n.
|
güven ve güvenlik artırıcı önlemler |
|