confidence - Turco Inglés Diccionario

confidence

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "confidence" en diccionario turco inglés : 27 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
confidence n. güven
I have complete confidence in my lawyer.
Avukatıma güvenim tamdır.

More Sentences
confidence n. güveniş
The report also appears to lack confidence in the sector's own capacity for development.
Raporda ayrıca sektörün kendi gelişim kapasitesine de güvenilmediği görülmektedir.

More Sentences
confidence n. itimat
That lack of trust and of confidence between both sides was not present before.
Her iki taraf arasındaki bu güven ve itimat eksikliği daha önce mevcut değildi.

More Sentences
General
confidence n. sır
We shouldn't be exchanging confidences in public; someone might hear.
Sırlarımızı herkesin içinde paylaşmamalıyız; birilerinin kulağına gidebilir.

More Sentences
confidence n. inanç
I have every confidence that if we and the politicians of Europe support him we will see the kind of reform we need.
Eğer biz ve Avrupa'daki siyasetçiler onu desteklersek ihtiyacımız olan reformu göreceğimize inancım tam.

More Sentences
confidence n. kendine güven
Tom has a lot of confidence.
Tom'un kendine güveni çok fazla.

More Sentences
confidence n. güven
She had full confidence to start a new life halfway across the world.
Dünyanın öteki ucunda yeni bir hayata başlamak konusunda kendine güveni tamdı.

More Sentences
confidence n. güven duygusu
That will allow them freedom and confidence to be more creative.
Bu onlara daha yaratıcı olmaları için özgürlük ve güven duygusu verecektir.

More Sentences
confidence n. öz güven
Tom's confidence is high.
Tom'un öz güveni yüksektir.

More Sentences
confidence n. rahatlık
I can say with confidence that this method will work.
Bu yöntemin işe yarayacağını rahatlıkla söyleyebilirim.

More Sentences
confidence n. sır olma
I'm telling you this in confidence.
Bunu size sır olarak söylüyorum.

More Sentences
Trade/Economic
confidence n. güven
This is the basis of their confidence in the Ombudsman's operations.
Ombudsmanın faaliyetlerine duydukları güvenin temeli budur.

More Sentences
Military
confidence n. güven
This force must command the confidence of the two sides.
Bu güç iki tarafın da güvenini kazanmalıdır.

More Sentences
General
confidence n. inanma
confidence n. mahremiyet
confidence n. gizlilik
confidence n. emniyet
confidence n. güvenç
confidence n. itminan
confidence n. güvenirlik
confidence n. gizli şey
confidence n. küstahlık
confidence n. iman
confidence n. sırdaşlık
confidence n. güveniş
confidence n. iki kişinin arasında kalma
Biochemistry
confidence n. güvenme

Significados de "confidence" con otros términos en diccionario inglés turco: 302 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
lack of confidence n. güvensizlik
The Council has demonstrated its lack of confidence in the Commission.
Konsey, Komisyon'a olan güvensizliğini ortaya koymuştur.

More Sentences
General
no confidence n. güvensizlik
People who are humiliated can one day deliver a vote of no confidence to the Commission.
Aşağılanan insanlar bir gün Komisyon'a güvensizlik oyu verebilirler.

More Sentences
self-confidence n. özgüven
There was a sense of great self-confidence and harmony between the institutions.
Kurumlar arasında büyük bir özgüven ve uyum duygusu vardı.

More Sentences
self-confidence n. kendine güven
Before the First World War, our continent was characterised by optimism, self-confidence and faith in the future.
Birinci Dünya Savaşı'ndan önce kıtamız iyimserlik, kendine güven ve geleceğe olan inançla karakterize ediliyordu.

More Sentences
lack of confidence n. güven eksikliği
We know that the key brake on this expansion is the lack of confidence, particularly amongst consumers.
Bu genişlemenin önündeki en önemli frenin, özellikle tüketiciler arasındaki güven eksikliği olduğunu biliyoruz.

More Sentences
lose confidence v. güven kaybetmek
There is a risk that investors will lose confidence in it.
Yatırımcıların güvenini kaybetme riski vardır.

More Sentences
have confidence in v. güveni olmak
Tom said he has confidence in Mary.
Tom, Mary'ye güveni olduğunu söyledi.

More Sentences
have confidence in v. güvenmek
We have to rely on the measures the Council has taken, and the Council can have confidence in our procedures.
Konsey'in aldığı tedbirlere güvenmek zorundayız ve Konsey de bizim prosedürlerimize güvenebilir.

More Sentences
give confidence v. güven vermek
The encouraging response to the Green Paper, however, gives confidence that we can achieve it.
Ancak Yeşil Kitap'a verilen cesaret verici yanıt, bunu başarabileceğimize dair güven vermektedir.

More Sentences
have confidence in v. güven duymak
It is a product that people know and have confidence in and it is safe for consumers.
İnsanların bildiği ve güven duyduğu bir üründür ve tüketiciler için güvenlidir.

More Sentences
gain confidence v. güvenini kazanmak
People buying cars in other countries will also gain confidence from this measure.
Diğer ülkelerde otomobil satın alan kişiler de bu önlemden güven kazanacaktır.

More Sentences
in confidence adv. sır olarak
He hasn't said anything publicly, but in confidence he told me he's getting married.
Herkesin önünde bir şey söylemedi ama sır olarak bana evleneceğini söyledi.

More Sentences
Idioms
confidence-building measure n. güven arttırıcı önlem
Confidence-building measures are required if a new global coalition of fair traders is to be brought about.
Yeni bir küresel adil tüccarlar koalisyonu oluşturulabilmesi için güven arttırıcı önlemler alınması gerekmektedir.

More Sentences
Trade/Economic
consumer confidence n. tüketici güveni
Consumer confidence and the quality of agricultural products are important principles in the agriculture of today.
Tüketici güveni ve tarımsal ürünlerin kalitesi günümüz tarımında önemli ilkelerdir.

More Sentences
investor confidence n. yatırımcı güveni
Investor confidence is crucial for the successful development of our financial services markets.
Yatırımcı güveni, finansal hizmetler piyasalarımızın başarılı bir şekilde gelişmesi için hayati önem taşımaktadır.

More Sentences
Law
vote of confidence n. güvenoyu
Meanwhile, we have to offer the Commission a vote of confidence.
Bu arada Komisyon'a güvenoyu vermemiz gerekiyor.

More Sentences
vote of confidence n. güvenoyu
Meanwhile, we have to offer the Commission a vote of confidence.
Bu arada, Komisyon'a güvenoyu vermemiz gerekiyor.

More Sentences
Politics
vote of confidence n. güvenoyu
You gave me your vote of confidence on the basis of a political line!
Bana güvenoyunuzu siyasi bir çizgiye dayanarak verdiniz!

More Sentences
public confidence n. kamu güveni
Public confidence, which is very much needed, will also increase as a result.
Bunun sonucunda çok ihtiyaç duyulan kamu güveni de artacaktır.

More Sentences
General
confidence level n. güven seviyesi
confidence trick n. üçkağıtçılık
confidence degree n. güven derecesi
vote of confidence n. güven oylaması
confidence trickster n. hokkabaz
confidence game n. dolandırıcılık
vote of no confidence n. güvensizlik oyu
confidence trick n. üçkağıt
confidence trickster n. üçkağıtçı
confidence game n. dolandırıclık
sense of confidence n. güven hissi
confidence trick n. dolandırıcılık
confidence trickster n. dolandırıcı
lower confidence limit n. alt güven sınırı
confidence man n. dolandırıcı
confidence game n. üçkağıtçılık
confidence game n. dolandırma
confidence trick n. sahtekarlık
confidence game n. sahtekarlık
confidence trick n. dolandırma
vote of confidence n. güven oyu
motion of no confidence n. gensoru önergesi
motion of no confidence n. güvensizlik oyu
feeling of confidence n. güven duygusu
confidence coefficient n. güven katsayısı
confidence limits n. güven sınırları
confidence limit n. güven sınırı
confidence interval n. güven aralığı
confidence game n. alavere dalavere
confidence trick n. alavere dalavere
lack of confidence n. adem-i itimat
no-confidence n. gensoru önergesi
motion of non-confidence n. güvensizlik oyu
no-confidence n. güvensizlik oyu
motion of non-confidence n. gensoru önergesi
abiding confidence n. sonsuz güven
great confidence n. sonsuz güven
absolute confidence n. sonsuz güven
considerable confidence n. sonsuz güven
endless confidence n. sonsuz güven
total confidence n. sonsuz güven
enormous confidence n. sonsuz güven
full confidence n. sonsuz güven
loss of confidence n. güven kaybı
self-confidence n. kendine güven duygusu
the eroding confidence n. güven kaybı
confidence man n. üçkağıtçı
motion confidence n. gensoru önergesi
motion confidence n. güvensizlik oyu
lack of self-confidence n. özgüvensizlik
lack of self-confidence n. kendine güvensizlik
self confidence n. öz güven
lack of self-confidence n. özgüven eksikliği
confidence building n. güven inşası
confidence monitor n. sunucu/konuşmacı/kürsü/sahne ekranı
extreme self-confidence n. aşırı özgüven
confidence range n. güven aralığı
upper confidence limit n. üst güven limiti
ostentatious self-confidence n. gösterişli özgüven
self-confidence n. aşırı özgüven
self-confidence n. kibirlilik
misplace one's confidence v. yanlış kimseye güvenmek
have confidence in v. birine itimadı olmak
lose a vote of confidence v. güvenoyu almamak
win confidence v. güvenini kazanmak
take a vote of confidence v. güvenoyu için oylama yapmak
receive a vote of confidence v. güvenoyu almak
give a vote of confidence v. güvenoyu vermek
feel confidence in v. güven beslemek
inspire confidence v. itimat telkin etmek
win a vote of confidence v. güvenoyu almak
have confidence v. güveni olmak
obtain a vote of confidence v. güvenoyu almak
win somebody's confidence v. güvenini kazanmak
lose confidence v. güveni sarsılmak
have blind confidence in v. körü körüne inanmak
lose confidence in v. güveni sarsılmak
admit somebody into one's confidence v. açılmak
receive vote of confidence v. güven oyu almak
look to future with confidence v. geleceğe güvenle bakmak
inspire confidence v. güven telkin etmek
look to the future with confidence v. (geleceğe) güvenle bakmak
build up confidence v. güvence oluşturmak
establish confidence v. güvence oluşturmak
gain confidence v. güven uyandırmak
win (someone's) confidence v. güven uyandırmak
gain self-confidence v. kendine güveni gelmek
lose one's self-confidence v. kendine olan güvenini kaybetmek
lose one's self-confidence v. kendine güvenini kaybetmek
shake the confidence v. güveni sarsmak
impress with confidence v. güven telkin etmek
lose one's self-confidence v. kendine olan güvenini yitirmek
lose one's self-confidence v. özgüvenini yitirmek
lose confidence v. güven yitirmek
lose one's self confidence v. özgüvenini kaybetmek
transfer the confidence v. itimadını devretmek
win their confidence v. güvenlerini kazanmak
have absolute confidence in something v. birşeye güveni tam olmak
have total confidence in something v. birşeye güveni tam olmak
have full confidence in something v. birşeye güveni tam olmak
have complete confidence in something v. birşeye güveni tam olmak
maintain public confidence in the judicial system v. kamuoyunun hukuk sistemine olan güvenini sürdürmek
maintain public confidence in the judicial system v. halkın adalete olan güvenini boşa çıkarmamak
have confidence issues v. güven sorunu yaşamak
break the confidence v. güveni kırmak
repose confidence in v. birine güvenmek
lose one's confidence v. inancını yitirmek
lose one's confidence v. inancını kaybetmek
gain self-confidence v. özgüven kazanmak
gain self-confidence v. kendine olan güvenini kazanmak
gain self-confidence v. kendi güvenini kazanmak
instil confidence v. güven aşılamak
have an air of confidence v. kendinden emin bir havası olmak
enjoy the confidence of v. rahatlığını/güvenliğini yaşamak
provide confidence v. güven sağlamak
told in confidence adj. sır olarak söylenmiş
confidence inspiring adj. güven telkin edici
in confidence adv. gizli
in strict confidence adv. son derece gizli bir şekilde
in strict confidence adv. büyük bir gizlilik içinde
Colloquial
confidence trick n. bir kimseyi güveninden yararlanarak dolandırma
confidence trick n. dolandırıcılık
confidence trick n. güveni suistimal suçu
a confidence man n. üçkağıtçı
breach of confidence v. güveni kötüye kullanmak
breach of confidence v. güveni suistimal etmek sırları açığa dökmek
in strict confidence expr. aşırı gizli biçimde
in the strictest confidence expr. büyük bir gizlilikte
in the strictest confidence expr. büyük bir gizlilikle
in strict confidence expr. son derece özel olarak
in strict confidence expr. son derece gizli olarak
in strict confidence expr. tam bir gizlilik içerisinde
confidence begets confidence expr. güven güveni doğurur
Idioms
a confidence game n. birinin güvenini kazanıp ona kazık atma
a confidence game n. birini güveninden yararlanarak dolandırma
a confidence game n. güveni suistimal etme
a confidence game n. kandırma
a confidence game n. dolandırma
a confidence game n. üçkağıda getirme
take into one's confidence v. birinin sırlarını tutmak
place one's confidence in v. bel bağlamak
take into one's confidence v. birini sırdaşı yapmak
shake confidence v. güven sarsmak
place one's confidence in v. güvenmek
take into one's confidence v. sır olarak tutmak
take into one's confidence v. sır olarak saklamak
place one's confidence in v. umudunu bağlamak
be in (one's) confidence v. (birinin) sırdaşı olmak
be in (one's) confidence v. (birinin) sır ortağı olmak
be in (one's) confidence v. (birinin) sırrını tutmak
be in (one's) confidence v. (birinin) güvenip sırlarını paylaştığı kişi olmak
be in somebody's confidence v. birinin sırdaşı olmak
be in somebody's confidence v. birinin sır ortağı olmak
be in somebody's confidence v. birinin sırrını tutmak
be in somebody's confidence v. birinin güvenip sırlarını paylaştığı kişi olmak
have confidence in someone v. birine güvenmek
have confidence in someone v. birine güveni olmak
have confidence in someone v. birine itimat etmek
have confidence in someone v. birine inanmak
take someone into one's confidence v. birine güvenip sırrını açmak
take someone into one's confidence v. birine güvenip sır vermek
take someone into one's confidence v. birine güvenip içini dökmek
take someone into one's confidence v. birine güvenip özelini açmak
have confidence in (someone or something) v. (birine/bir şeye) güvenmek
have confidence in (someone or something) v. (birine/bir şeye) itimadı olmak
have confidence in (someone or something) v. (birine/bir şeye) güveni olmak
have confidence in (someone or something) v. (birine/bir şeye) güven duymak
take into confidence v. güvenip sırrını açmak
take into confidence v. güvenip sır vermek
take into confidence v. güvenip içini dökmek
take into confidence v. güvenip özelini açmak
take into confidence v. sırlarını tutmak
take into confidence v. birini sırdaşı yapmak
take into confidence v. sır olarak saklamak/tutmak
take somebody into your confidence v. birine sırrını açmak/vermek
take somebody into your confidence v. birine açılmak
Trade/Economic
abuse of confidence n. emniyeti suistimal
confidence in subordinates n. emri altındakilere güven
commercial-in-confidence n. gizli ticaret
confidence survey n. güven araştırması
confidence level n. güvenirlilik düzeyi
confidence crisis n. güven bunalımı
abuse of confidence n. güveni kötüye kullanma
confidence crisis n. güven krizi
crisis of confidence n. güven krizi
level of confidence n. güvenirlilik düzeyi
confidence intervals n. güven aralıkları
venture capital confidence survey n. girişim sermayesi güven anketi
confidence ellipse n. güven elipsi
business confidence index n. iş güven endeksi
business confidence n. iş güveni
market confidence n. piyasanın güveni
real sector confidence index n. reel kesim güven endeksi
business confidence n. ticari güven
consumer confidence index n. tüketici güven endeksi
Law
confidence game n. bir kimseyi güveninden yararlanarak dolandırma
confidence man n. düzenbaz
confidence man n. dolandırıcı
confidence game n. dolandırıcılık
breach of confidence n. emniyeti suistimal
abuse of confidence n. emniyeti suistimal
abuse of confidence n. emniyetli suistimal
vote of confidence n. güven oylaması
breach of confidence n. güveni sarsma
abuse of confidence n. güvenin kötüye kullanılması
abuse of confidence n. güveni kötüye kullanma
confidence game n. güveni suistimal suçu
abuse of confidence n. güveni sarsma
motions of non-confidence n. güvensizlik önergeleri
breach of confidence n. itimadı kötüye kullanma
betrayal of confidence n. itimada ihanet
abuse of confidence n. itimadı suistimal
breach of confidence n. itimadı suistimal
confidence man n. sahtekar
confidence man n. üçkağıtçı
betrayal of confidence v. itimada ihanet etmek
Politics
conference on interaction and confidence building measures in asia n. asya'da işbirliği ve güven arttırıcı önlemler konferansı
motion of confidence n. güven oylaması
vote of confidence n. güven oyu
vote for confidence n. güven oyu
environment of confidence n. güven ortamı
confidence fairy n. güven perisi
vote of confidence n. güven oylaması
vote of no confidence n. güvensizlik oyu
confidence building measures n. güven arttırcı önlemler (gaö)
lack of confidence n. güven eksikliği
motion of confidence n. güven oyu önergesi
confidence and security building measures n. güven ve güvenlik arttırıcı önlemler (ggaö)
vote of confidence while in office n. hükümete görev sırasında verilen güvenoyu
vote of confidence at the time of induction n. hükümete verilen güvenoyu
business confidence n. iş dünyası güveni
self confidence n. özgüven
market confidence n. piyasa güveni
constructive vote of no confidence n. yapıcı güvensizlik oyu
vote of non-confidence n. güvensizlik oyu
motion of non-confidence n. güvensizlik oyu
Technical
confidence interval estimation n. güven aralık kestirimi
confidence interval n. güven aralığı
confidence limit n. güven sınırı
confidence interval n. güvenirlik aralığı
confidence level n. güven düzeyi
confidence level n. güven seviyesi
confidence limit n. güvenirlik sınırı
confidence test n. güvenilirlik testi
Computer
confidence interval n. güvenlik aralığı
confidence coefficient n. güven katsayısı
confidence interval n. güven aralığı
confidence limits n. güven sınırları
Aeronautic
confidence factor n. güvenirlik faktörü
confidence level n. güvenirlik seviyesi
confidence tests n. güvenirlik deneyleri
confidence coefficient n. güvenirlik derecesi
Medical
confidence limit n. güven sınırı
confidence level n. güven düzeyi
Food Engineering
confidence limits n. güven sınırları
Statistics
bayesian confidence intervals n. bayes güven aralıkları
most selective confidence intervals n. en seçici güven aralıkları
simultaneous confidence intervals n. eş-zamanlı güven aralıkları
shortest confidence intervals n. en kısa güven aralıkları
confidence region n. güven sahası
confidence limits n. güven sınırları
confidence curves n. güven eğrileri
confidence coefficient n. güven katsayısı
confidence belt n. güven şeridi
confidence belt n. güven kuşağı
confidence region n. güven bölgesi
confidence level n. güven düzeyi
confidence interval n. güven aralığı
non-central confidence interval n. merkezi olmayan güven aralığı
central confidence interval n. merkezi güven aralığı
neyman shortest unbiased confidence intervals n. neyman'ın en kısa yansız güven aralıkları
median unbiased confidence interval n. ortanca yansız güven aralığı
non-parametric confidence intervals n. parametre dışı güven aralıkları
conservative confidence interval n. tutucu güven aralığı
bias-corrected confidence interval n. yanlılığı düzeltilmiş güven aralığı
unbiased confidence intervals n. yansız güven aralıkları
Biochemistry
confidence interval n. güvenilirlik aralığı
Linguistics
confidence interval n. güven aralığı
Military
breach of confidence n. emniyeti suistimal
confidence limits n. güvenlik sınırları
confidence building measures n. güven artırıcı önlemler
confidence and security building measures n. güven ve güvenlik artırıcı önlemler
confidence and security-building measures n. güven ve güvenlik artırıcı önlemler