Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | chilly adj. | serin | ||
It's chilly. Hava serin. More Sentences |
||||
General | ||||
General | chilly adj. | soğuk | ||
A chilly wind's blowing. Soğuk bir rüzgar esiyor. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | chilly adj. | serin | ||
During the day it's very nice, but the nights are chilly. Gündüzleri çok güzel ama geceleri serin oluyor. More Sentences |
||||
Technical | chilly adj. | soğuk | ||
In spite of the sunny weather, the air was rather chilly. Güneşli havaya rağmen hava oldukça soğuktu. More Sentences |
||||
General | ||||
General | chilly adj. | üşütücü | ||
General | chilly adj. | soğuk bir şekilde | ||
General | chilly adj. | frigo | ||
General | chilly adj. | hevessiz | ||
General | chilly adj. | ilgisiz | ||
General | chilly adj. | çabuk üşüyen | ||
General | chilly adj. | korkutucu | ||
General | chilly adj. | huzursuz edici | ||
General | chilly adj. | soğuktan kötü etkilenen | ||
Gastronomy | ||||
Gastronomy | chilly n. | acı biber |
Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | feel chilly v. | üşümek | ||
Though I was sitting in the sun, I still felt chilly. Güneşte oturmama rağmen ben hâlâ üşüyordum. More Sentences |
||||
General | chilly bin (new zeland) n. | portatif soğutucu | ||
General | chilly bin (new zeland) n. | buz kutusu | ||
General | get chilly v. | serinleşmek | ||
General | feel chilly v. | ürpermek | ||
Idioms | ||||
Idioms | chilly climate n. | kadınlara karşı soğuk ortam | ||
Idioms | chilly climate n. | buz gibi bir ortam | ||
Idioms | chilly climate n. | kadınları dışlayıcı ortam | ||
Idioms | chilly climate n. | kadınların geri planda bırakıldığı siyasi ya da akademik alanlar veya müesseseler için kullanılan tabir | ||
Slang | ||||
Slang | living chilly n. | çok sayıda elmasa sahip olarak yaşama |