bozulmamış - Turco Inglés Diccionario

bozulmamış

Significados de "bozulmamış" en diccionario inglés turco : 49 resultado(s)

Turco Inglés
General
bozulmamış unspoiled adj.
The unspoiled beach is a natural beauty.
Bozulmamış sahil, doğal bir güzelliktir.

More Sentences
bozulmamış uncorrupted adj.
If religion were synonymous with morality, Brazil would be the most uncorrupted country in the world.
Eğer din ahlakla eş anlamlı olsaydı, Brezilya dünyanın en bozulmamış ülkesi olurdu.

More Sentences
bozulmamış undisturbed adj.
Her belongings were undisturbed.
Eşyaları bozulmamıştı.

More Sentences
bozulmamış unimpaired adj.
bozulmamış inviolate adj.
bozulmamış sound adj.
bozulmamış chaste adj.
bozulmamış in good condition adj.
bozulmamış unbroken adj.
bozulmamış unsophisticated adj.
bozulmamış axenic adj.
bozulmamış unspoilt adj.
bozulmamış pristine adj.
bozulmamış untouched adj.
bozulmamış intact adj.
bozulmamış unmarred adj.
bozulmamış undistorted adj.
bozulmamış earthy adj.
bozulmamış unafiled adj.
bozulmamış uncrushed adj.
bozulmamış undamaged adj.
bozulmamış undecomposed adj.
bozulmamış undefaced adj.
bozulmamış undefiled adj.
bozulmamış undepraved adj.
bozulmamış undespoiled adj.
bozulmamış undiscomfited adj.
bozulmamış uneffaced adj.
bozulmamış unmannered adj.
bozulmamış unperished adj.
bozulmamış unprejudiced [obsolete] adj.
bozulmamış unruinate adj.
bozulmamış unsoured adj.
bozulmamış unvitiated adj.
bozulmamış unwemmed adj.
bozulmamış vestal adj.
bozulmamış box-fresh adj.
bozulmamış incorrupt adj.
bozulmamış incorrupted adj.
bozulmamış indepravate adj.
bozulmamış inviolated adj.
bozulmamış invitiate adj.
bozulmamış unstale adj.
bozulmamış sincere [obsolete] adj.
Technical
bozulmamış intact adj.
bozulmamış undisturbed adj.
bozulmamış unaffected adj.
Medical
bozulmamış in situ adj.
Slang
bozulmamış hairy at the heel [uk] adj.

Significados de "bozulmamış" con otros términos en diccionario inglés turco: 49 resultado(s)

Turco Inglés
General
bozulmamış kalmak remain intact v.
It led to very important political balances and consensuses being achieved, and they should remain intact.
Bu sayede çok önemli siyasi dengeler ve uzlaşılar sağlanmıştır ve bunlar bozulmadan kalmalıdır.

More Sentences
bozulmamış ilk durumuna getirme repristination n.
çift sürerken karıklar arasında bozulmamış alanlar bırakmak rib land v.
şekli bozulmamış unstrained adj.
şekli bozulmamış undeformed adj.
bir arada (bozulmamış) intact adj.
rahatı bozulmamış unabashed adj.
doğallığı bozulmamış uncolored adj.
aldatıcı özelliklerle yapısı bozulmamış uncolored adj.
bozulmamış (gıda) untainted adj.
şekli bozulmamış uncrippled adj.
saflığı bozulmamış undefiled adj.
mükemmelliği bozulmamış undefiled adj.
düzeni bozulmamış undisordered adj.
(manen) bozulmamış unmortified adj.
morali bozulmamış unsunk adj.
saflığı bozulmamış meracious [obsolete] adj.
kullanılmamış ve bozulmamış mint adj.
karakteri bozulmamış unspoiled adj.
bozulmamış olarak chastely adv.
bozulmamış olarak in good condition adv.
ahlaken bozulmamış bir biçimde incorruptly adv.
Colloquial
rahatı bozulmamış unfazed adj.
Idioms
kötü biri veya durum tarafından bozulmamış/kirlenmemiş hava breath of fresh air n.
bozulmamış olmak fall off the cabbage truck v.
bozulmamış olmak fall off the turnip truck v.
bozulmamış olmak be (as) pure as the driven snow v.
saçı bile bozulmadan (bozulmamış) not a hair out of place expr.
Politics
bozulmamış toprak undisturbed soil n.
Technical
bozulmamış zeminden numune alma sampling of undisturbed soil n.
bozulmamış zemin natural ground n.
bozulmamış örnek intact sample n.
bozulmamış düzey undisturbed level n.
bozulmamış numune intact sample n.
bozulmamış seviye undisturbed level n.
elyafları bozulmamış hamurlar pulps with relatively intact fibres n.
Construction
bozulmamış zemin undisturbed earth n.
Medical
kızlık zarı bozulmamış kimse virgo intacta n.
bozulmamış halde in situ adv.
Chemistry
suyun bozulmamış moleküller halinde yer aldığı tepkime hydration n.
Marine Biology
bozulmamış populasyon virgin population n.
bozulmamış populasyon pristine population n.
Religious
havarilerin sözlü olarak yaydığı bozulmamış incil kerugma n.
Environment
bozulmamış toprak örnekleri undisturbed soil samples n.
bozulmamış numune undisturbed sample n.
Geology
bozulmamış alan unspoiled area n.
orojenik kuşağa bitişik olan, nispeten bozulmamış kayaçlardan meydana gelen bölge foreland n.
Printery
optik karakter tanımada belge yüzeyinin bozulmamış kısmı ile basılı bir karakterdeki belirlenmiş bir nokta arasındaki mesafe embossment n.
Ornithology
tüyleri bozulmamış fresh adj.