Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | basic needs n. | temel ihtiyaçlar | ||
Passed in order to ameliorate the humanitarian crisis in basic needs. Temel ihtiyaçlar konusunda yaşanan insani krizi iyileştirmek amacıyla kabul edilmiştir. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | basic needs n. | temel ihtiyaçlar | ||
Studies show that once the basic needs of shelter and food are met, additional wealth adds very little to happiness. Araştırmalar, barınma ve yiyecek gibi temel ihtiyaçlar karşılandıktan sonra, ek zenginliğin mutluluğa çok az katkıda bulunduğunu gösteriyor. More Sentences |
||||
General | ||||
General | basic needs n. | temel gereksinimler | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | basic needs n. | ıskontolu tahviller için kullanılan ve bunları kuponlu tahvillerle karşılaştırmaya olanak sağlayan bir getiri türü | ||
Politics | ||||
Politics | basic needs n. | temel ihtiyaçlar | ||
Ottoman Turkish | ||||
Ottoman Turkish | basic needs n. | havaici asliye |
Inglés | Turco | |
---|---|---|
General | ||
General | meet basic needs v. | temel ihtiyaçları karşılamak |
Trade/Economic | ||
Trade/Economic | basic needs approach n. | belli bir dönem içerisinde mal ve hizmet üretiminden sağlanan gelirlerin reel değeri |
Trade/Economic | basic needs approach n. | temel ihtiyaçlar yaklaşımı |