Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | bad luck n. | şanssızlık | ||
We've had too much bad luck. Çok fazla şanssızlık yaşadık. More Sentences |
||||
Common Usage | bad luck n. | uğursuzluk | ||
My parents said it's bad luck to walk on your knees. Ailem dizlerinin üzerinde yürümenin uğursuzluk getirdiğini söylerdi. More Sentences |
||||
General | ||||
General | bad luck n. | uğursuzluk | ||
My parents said it's bad luck to walk on your knees. Ailem dizlerinin üzerinde yürümenin uğursuzluk getirdiğini söylerdi. More Sentences |
||||
General | bad luck n. | kötü şans | ||
Some superstitious people in America believe that if a black cat crosses your path, you'll have bad luck. Amerika'daki bazı batıl inançlı insanlar, yolunuza kara bir kedi çıkarsa kötü şans getireceğine inanır. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | bad luck n. | talihsizlik | ||
General | ||||
General | bad luck n. | şeamet | ||
General | bad luck n. | karayazı | ||
General | bad luck n. | kör talih | ||
General | bad luck n. | kör şeytan | ||
General | bad luck n. | kör şans | ||
General | bad luck n. | aksilik | ||
General | bad luck n. | kötü talih |