Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | appearance n. | dış görünüş | ||
You shouldn't judge a man by his appearance. Bir adamı dış görünüşüne göre yargılamamalısın. More Sentences |
||||
Common Usage | appearance n. | görünüm | ||
Images are used to effect the desired appearance and as part of the main content. Görseller istenilen görünümü elde etmek için ve ana içeriğin bir parçası olarak kullanılır. More Sentences |
||||
Common Usage | appearance n. | görünüş | ||
How were these people selected, and how much is spent per annum on their training, expenses and appearance fees? Bu kişiler nasıl seçildi ve eğitimleri, masrafları ve görünüş ücretleri için yılda ne kadar harcama yapılıyor? More Sentences |
||||
General | ||||
General | appearance n. | belirme | ||
The sudden appearance of a security guard startled the group. Bir güvenlik görevlisinin aniden belirmesi grubu ürküttü. More Sentences |
||||
General | appearance n. | görüntü | ||
Have you seen the cameo appearances of Donald Trump? Donald Trump'ın kamera arkası görüntülerini gördünüz mü? More Sentences |
||||
General | appearance n. | ortaya çıkma | ||
I hope that the Commission will be able to reassure the Committee on Fisheries that its appearance is imminent. Komisyon'un Balıkçılık Komitesi'ne bu konunun yakın zamanda ortaya çıkacağına dair güvence verebileceğini umuyorum. More Sentences |
||||
General | appearance n. | görünme | ||
His appearance animated the party. Onun görünmesi partiyi canlandırdı. More Sentences |
||||
General | appearance n. | görünüş | ||
I think that the European Union, to judge by appearances, has answers to this. Görünüşe bakılırsa Avrupa Birliği'nin buna verecek cevapları olduğunu düşünüyorum. More Sentences |
||||
General | appearance n. | sahneye çıkma | ||
Last year, we had eleven such appearances. Geçen yıl bu şekilde on bir kez sahneye çıktık. More Sentences |
||||
Textile | ||||
Textile | appearance n. | görünüm | ||
Images are used to effect the desired appearance and as part of the main content. Görüntüler, istenen görünümü etkilemek için ve ana içeriğin bir parçası olarak kullanılır. More Sentences |
||||
Military | ||||
Military | appearance n. | dış görünüş | ||
You shouldn't judge people by their appearance. İnsanları dış görünüşlerine göre yargılamamalısın. More Sentences |
||||
General | ||||
General | appearance n. | gözükme | ||
General | appearance n. | dış | ||
General | appearance n. | gösteriş | ||
General | appearance n. | zevahir | ||
General | appearance n. | çehre | ||
General | appearance n. | eşkal | ||
General | appearance n. | kılık | ||
General | appearance n. | zuhur | ||
General | appearance n. | şemail | ||
General | appearance n. | dışyüz | ||
General | appearance n. | kılık kıyafet | ||
General | appearance n. | olay | ||
General | appearance n. | kalıp | ||
General | appearance n. | görülebilen (nesne/kişi) | ||
General | appearance n. | suret | ||
General | appearance n. | meydana çıkma | ||
General | appearance n. | göze görünme | ||
General | appearance n. | tezahür | ||
General | appearance n. | sahneye çıkış | ||
General | appearance n. | boy gösterme | ||
General | appearance n. | ortaya çıkış | ||
General | appearance n. | huzura çıkma | ||
Law | ||||
Law | appearance n. | duruşmada bulunma | ||
Law | appearance n. | tarafların mahkemede hazır bulunmaları | ||
Law | appearance n. | itiraz sürecinin sürdürüleceğine dair resmi bildirim | ||
Philosophy | ||||
Philosophy | appearance n. | görüngü | ||
Ottoman Turkish | ||||
Ottoman Turkish | appearance n. | sudur | ||
Ottoman Turkish | appearance n. | taayyün |