|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
General |
|
1 |
General |
su altındaki |
submerged adj.
|
|
Hundreds of fields were submerged in the flood.
Yüzlerce alan sel suları altında kaldı.
More Sentences
|
2 |
General |
toprak altındaki |
underground adj.
|
|
There are people who think pineapples grow underground.
Ananasın toprak altında yetiştiğini düşünen insanlar var.
More Sentences
|
Politics |
|
3 |
Politics |
işgal altındaki topraklar |
occupied territories n.
|
|
Has Israel really abandoned the idea that the occupied territories should be governed by Israelis?
İsrail işgal altındaki toprakların İsrailliler tarafından yönetilmesi gerektiği fikrinden gerçekten vazgeçti mi?
More Sentences
|
General |
|
4 |
General |
ağaç altındaki çalılık |
underbrush n.
|
|
5 |
General |
başdiyakozun idaresi altındaki bölge |
archdeaconry n.
|
|
6 |
General |
vesayet altındaki çocuk |
pupil n.
|
|
7 |
General |
almanya'da yerin altındaki kıymetli madenleri korumakla görevli olduğu sanılan bir cin |
kobold n.
|
|
8 |
General |
başka bir devletin güdümü altındaki hükümet |
puppet regime n.
|
|
9 |
General |
not (mektubun altındaki) |
postscript n.
|
|
10 |
General |
suyun donma sıcaklığı altındaki nokta |
frost n.
|
|
11 |
General |
başpiskoposun idaresi altındaki bölge |
archbishopric n.
|
|
12 |
General |
pervaz altındaki dişlerin her biri |
dentil n.
|
|
13 |
General |
koruma altındaki bölge |
protected environment n.
|
|
14 |
General |
tırnak altındaki hassas et |
quick n.
|
|
15 |
General |
ağaç altındaki çalılık |
undergrowth n.
|
|
|
16 |
General |
vesayet altındaki çocuk |
ward n.
|
|
17 |
General |
hollanda idaresi altındaki batı hint adaları |
netherlands antilles n.
|
|
18 |
General |
emir altındaki kimse |
minion n.
|
|
19 |
General |
kavisli ayak (beşik veya sallanan sandalye altındaki) |
rocker n.
|
|
20 |
General |
velayeti altındaki çocuklar |
children under the custody of n.
|
|
21 |
General |
gözlerin altındaki şişlik |
eye bag n.
|
|
22 |
General |
mafya babasının bir altındaki mafya lideri |
capo bastone n.
|
|
23 |
General |
mafya babasının bir altındaki mafya lideri |
sotto capo n.
|
|
24 |
General |
mafya babasının bir altındaki mafya lideri |
underboss n.
|
|
25 |
General |
paspasın altındaki anahtarı |
the key under the mat n.
|
|
26 |
General |
başkalarının bakımı altındaki insan veya hayvan |
nurseling n.
|
|
27 |
General |
başkalarının bakımı altındaki insan veya hayvan |
nursling n.
|
|
28 |
General |
hayvanlarda alfa/baskın erkeğin bir altındaki erkek |
beta male n.
|
|
29 |
General |
dudak altındaki sakal |
attilio n.
|
|
30 |
General |
(görünen duygu veya anlamın altındaki) düşünce |
undercurrent n.
|
|
31 |
General |
(görünen duygu veya anlamın altındaki) duygu |
undercurrent n.
|
|
32 |
General |
(bir şeyin) altındaki püskül |
underfringe n.
|
|
33 |
General |
(bir şeyin) altındaki saçak |
underfringe n.
|
|
34 |
General |
altındaki toprağı oyan kimse |
underminer n.
|
|
35 |
General |
bir şeyin altındaki toprağı kazarak çıkaran kimse |
underminer n.
|
|
|
36 |
General |
başkasının emri altındaki memur |
underofficer n.
|
|
37 |
General |
başkasının emri altındaki yetkili |
underofficer n.
|
|
38 |
General |
su altındaki bir çamur, çakıl veya kum yükseltisi |
bank n.
|
|
39 |
General |
tehlike altındaki kimse |
jeoparder n.
|
|
40 |
General |
kralın vekilharcı ve teşrifatçısının özel yetkisi altındaki iki eski ingiliz mahkemesinden biri |
verge [obsolete] n.
|
|
41 |
General |
afrika ve güney asya ile bu kültürlerin etkisi altındaki bölgelerde yaygın oynanan mangala türevi çeşitli oyunlara verilen ad |
wari n.
|
|
42 |
General |
bir hayvan sürüsünde hiyerarşinin en altındaki erkek hayvan |
omega male n.
|
|
43 |
General |
altındaki borudan boşaltma yapabilen sıvı tankı |
hopper n.
|
|
44 |
General |
nükleer patlama merkezinin hemen altındaki yüzey konumu |
hypocenter n.
|
|
45 |
General |
kafa derisinin altındaki aponevroz |
galea n.
|
|
46 |
General |
kağıdın ışık altındaki görünümü |
look-down n.
|
|
47 |
General |
aşağı doğru çıkıntı yapan su altındaki bir buz kütlesi |
bummock n.
|
|
48 |
General |
hakimiyet altındaki vatandaş |
ditionary n.
|
|
49 |
General |
boyunduruk altındaki halk |
ditionary n.
|
|
50 |
General |
dini ve askeri bir şövalye tarikatında komutan kontrolü altındaki arazi ve mülkleri bulunduran yer |
commandery n.
|
|
51 |
General |
komutanın veya valinin yetkisi altındaki bölge |
commandery n.
|
|
52 |
General |
dini ve askeri bir şövalye tarikatında komutan kontrolü altındaki arazi ve mülkleri bulunduran yer |
commandry n.
|
|
53 |
General |
komutanın veya valinin yetkisi altındaki bölge |
commandry n.
|
|
54 |
General |
dini ve askeri bir şövalye tarikatında komutan kontrolü altındaki arazi ve mülkleri bulunduran yer |
commendatory [obsolete] n.
|
|
55 |
General |
elin başparmak ekleminin altındaki bombeli bölüm |
cushion n.
|
|
56 |
General |
buzdolabının altındaki atık sıvıların biriktiği kap |
drip pan n.
|
|
57 |
General |
amerika'nın erken koloni dönemine ait evlerde öne doğru çıkıntı yapan ikinci katın altındaki dikey kalasın ucu |
drop n.
|
|
58 |
General |
kayıt altındaki safkanlık |
pedigree n.
|
|
59 |
General |
enkaz altındaki insanları kokularını tespit ederek bulması için eğitilmiş yardımcı köpek |
search dog n.
|
|
60 |
General |
başkanlık altındaki bir konumda bulunan kimse |
secondary n.
|
|
61 |
General |
toprağın altındaki bir sıvının yavaşça yüzeye çıktığı ve sıklıkla bir havuz oluşturduğu yer |
seep n.
|
|
62 |
General |
koruma altındaki kimse |
shieldling n.
|
|
63 |
General |
payanda gibi elemanın uç kısmının altındaki zeminde yer alan kalas |
shole n.
|
|
64 |
General |
alçak veya su altındaki bir barajın üst yüzeyi |
sill n.
|
|
65 |
General |
kan akışını yavaşlatıp kanamayı durdurabilmek için kan damarının altındaki kemiğe doğru sıkıştırılabildiği nokta |
pressure point n.
|
|
66 |
General |
saltanat rejimi altındaki ülke |
soldanrie n.
|
|
67 |
General |
şelale altındaki su akımı |
stickle [dialect] [uk] n.
|
|
68 |
General |
boyunduruk altındaki şey |
subjective n.
|
|
69 |
General |
piskopos yetkisi altındaki bölge |
superintendency n.
|
|
70 |
General |
bilinç altındaki güdüleri yönetmek |
sublime v.
|
|
71 |
General |
bir şeyin altındaki toprağı kazarak çıkarmak |
undermine v.
|
|
72 |
General |
altındaki toprağı oymak |
undermine v.
|
|
73 |
General |
altındaki toprağı eşelemek |
undergrub v.
|
|
74 |
General |
(baskı altındaki yapı) dışarı doğru bükülmek |
bulge v.
|
|
75 |
General |
(basılı imzayı) sayfa altındaki sembol ile göstermek |
sign v.
|
|
|
76 |
General |
su altındaki |
underwater adj.
|
|
77 |
General |
toprak altındaki |
subterranean adj.
|
|
78 |
General |
su altındaki |
sunken adj.
|
|
79 |
General |
gözetim altındaki |
attended adj.
|
|
80 |
General |
boyunduruk altındaki |
subject adj.
|
|
81 |
General |
(on altıncı yüzyıl giyimi) altındaki farklı renkteki kumaşları gösteren kesikleri olan |
blistered adj.
|
|
82 |
General |
beyin veya omuriliğin araknoid membranının altındaki boşluğa yerleştirilen |
intrathecal adj.
|
|
83 |
General |
beyin veya omuriliğin araknoid membranının altındaki boşlukta meydana gelen |
intrathecal adj.
|
|
84 |
General |
şiddetli yorgunluk sebebiyle karnının altındaki kas telleri büzülmüş olan |
sinew-shrunk adj.
|
|
85 |
General |
on üç yaş altındaki kızlara ait veya ilgili |
subteen adj.
|
|
86 |
General |
ayak altındaki |
suppedaneous [obsolete] adj.
|
|
87 |
General |
altındaki anlamına gelen bir ön ek |
infra- pref.
|
|
Phrasals |
|
88 |
Phrasals |
(birinin/bir grubun) yönetimi altındaki bir göreve getirmek/atamak |
bring (someone or something) under (someone or something) v.
|
|
89 |
Phrasals |
(birinin/bir grubun) yönetimi altındaki bir göreve getirmek/atamak |
bring someone or something under someone or something v.
|
|
90 |
Phrasals |
(bilinç altındaki bir şeyi birine/bir şeye) yormak/atfetmek |
project on (someone or something) v.
|
|
91 |
Phrasals |
(bilinç altındaki bir şeyi birine/bir şeye) yüklemek/bağlamak/yansıtmak |
project on (someone or something) v.
|
|
92 |
Phrasals |
(bilinç altındaki bir şeyi birine/bir şeye) yormak/atfetmek |
project onto (someone or something) v.
|
|
93 |
Phrasals |
(bilinç altındaki bir şeyi birine/bir şeye) yüklemek/bağlamak/yansıtmak |
project onto (someone or something) v.
|
|
Phrases |
|
94 |
Phrases |
ekranınızın altındaki numarayı arayın |
call the number on the bottom of your screen expr.
|
|
Colloquial |
|
95 |
Colloquial |
göz altındaki morluklar |
coon eye n.
|
|
96 |
Colloquial |
göz altındaki morluklar |
coon eyes n.
|
|
97 |
Colloquial |
genellikle 37 metrekare ve altındaki evler |
tiny house n.
|
|
98 |
Colloquial |
sevgi adı altındaki aşırı korumacılık |
smother-love n.
|
|
99 |
Colloquial |
altındaki anlamı çıkarmak |
read between the lines v.
|
|
100 |
Colloquial |
altındaki toprağı oymak |
underminde v.
|
|
101 |
Colloquial |
bir şeyin altındaki toprağı kazarak çıkarmak |
underminde v.
|
|
Idioms |
|
102 |
Idioms |
gökkubbenin altındaki her şey |
everything under the sun n.
|
|
103 |
Idioms |
hiyerarşinin en altındaki kişi |
low man on the ladder n.
|
|
104 |
Idioms |
hiyerarşinin en altındaki konum |
the lowest rung of the ladder n.
|
|
105 |
Idioms |
hiyerarşinin en altındaki kişi |
the lowest rung on the ladder n.
|
|
106 |
Idioms |
ayakkabının altındaki taş/kum |
a burr under (one's) saddle n.
|
|
107 |
Idioms |
ayakkabının altındaki taş/kum |
a burr under your saddle [us] n.
|
|
108 |
Idioms |
ayakkabının altındaki taş/kum |
a burr in your saddle [us] n.
|
|
109 |
Idioms |
ayakkabının altındaki taş/kum |
a burr under your saddle n.
|
|
110 |
Idioms |
ayakkabının altındaki taş/kum |
a burr in your saddle n.
|
|
111 |
Idioms |
birinin aşırı stres ve baskı altındaki tepkisini görmek için deneme |
trial by fire n.
|
|
112 |
Idioms |
bir geminin altındaki hücreye hapsedilmek |
be under hatches v.
|
|
113 |
Idioms |
altındaki anlamı çıkarmak |
read between the lines v.
|
|
114 |
Idioms |
alkol/uyuşturucu etkisi altındaki mutluluk hali |
be rolling high v.
|
|
Trade/Economic |
|
115 |
Trade/Economic |
alıcının malı piyasada vermeye razı olacağı bir fiyatın altındaki fiyatlardan satın alması durumu |
buyer's surplus n.
|
|
116 |
Trade/Economic |
belirlenen yaş sınırının üstünde olup çalışan işçilere verilen normal ücretin altındaki ücret |
superannuated rate n.
|
|
117 |
Trade/Economic |
denetim altındaki yabancı şirket |
controlled foreign corporation n.
|
|
118 |
Trade/Economic |
el altındaki piyasa |
spot market n.
|
|
119 |
Trade/Economic |
hükümet denetimi altındaki endüstri |
regulated industry n.
|
|
120 |
Trade/Economic |
kilit altındaki mallar |
bonded goods n.
|
|
121 |
Trade/Economic |
menkul değer borsasında verilen, son geçerli fiyatın altındaki fiyattan alım emri |
buy minus n.
|
|
122 |
Trade/Economic |
satılan şey için tespit edilmiş minimum bedelin altındaki tekliflerin dikkate alınmadığı açık artırma satışı |
dumb bidding n.
|
|
123 |
Trade/Economic |
standardın altındaki kalite |
lower than standard quality n.
|
|
124 |
Trade/Economic |
tarifelerin bozucu etkileri altındaki ekonomi |
tariff-distorted economy n.
|
|
125 |
Trade/Economic |
vesayet altındaki kişi |
charge n.
|
|
126 |
Trade/Economic |
sipariş miktarının altındaki üretim |
underrun n.
|
|
127 |
Trade/Economic |
ingiltere yönetimi altındaki kıbrıs'ın para birimi |
piaster n.
|
|
128 |
Trade/Economic |
ingiltere yönetimi altındaki kıbrıs'ın para birimi |
piastre n.
|
|
129 |
Trade/Economic |
birinin emri altındaki |
subordinate adj.
|
|
130 |
Trade/Economic |
şirketin kar zarar hesabının yatay çizgisinin altındaki verilerle ilgili |
below-the-line adj.
|
|
Law |
|
131 |
Law |
arazi sahibinin arazisinin altındaki toprağa dayanmasını talep hakkı |
subjacent support n.
|
|
132 |
Law |
hukuken rızası geçerli sayılmayan belli yaş altındaki kişilerle zorlama olmaksızın ilişki kurulması durumunda ortaya çıkan suç |
statutory rape n.
|
|
133 |
Law |
on dört yaş altındaki kimse |
child n.
|
|
134 |
Law |
bir sulh hakiminin yetkisi altındaki bölge |
magistrature n.
|
|
135 |
Law |
mülkiyet altındaki arazi |
court lands n.
|
|
136 |
Law |
vasinin vesayeti altındaki şahsın menfaatine uygun hareket etme sorumluluğu |
conservator-ward relation n.
|
|
137 |
Law |
vesayet altındaki kadın |
protegee n.
|
|
Politics |
|
138 |
Politics |
bir veya daha fazla ülkenin mütevelli heyetleri vasıtasıyla bm uluslararası sistemi altındaki bir bölgenin idaresine yetkili olması |
trusteeship n.
|
|
139 |
Politics |
ağır borç yükü altındaki yoksul ülke |
heavily indebted poor country n.
|
|
140 |
Politics |
anayasanın koruması altındaki dini inançlar |
constitutionally protected religious beliefs n.
|
|
141 |
Politics |
bir başka devletin hakimiyeti altındaki devlet |
non sovereign state n.
|
|
142 |
Politics |
bir hükümdar veya hükumetin yönetimi altındaki topraklar |
domain n.
|
|
143 |
Politics |
bir devletin hükümranlığı altındaki ülke |
territory n.
|
|
144 |
Politics |
bir başka devletin hakimiyeti altındaki devlet |
nonsovereign state n.
|
|
145 |
Politics |
federal yönetim altındaki kabile bölgeleri |
fata n.
|
|
146 |
Politics |
federal yönetim altındaki kabile bölgeleri |
federally administered tribal areas n.
|
|
147 |
Politics |
güçlü bir devletin koruması altındaki küçük devlet |
protectorate n.
|
|
148 |
Politics |
güçlü bir devletin koruması altındaki küçük devlet |
associated state n.
|
|
149 |
Politics |
himaye altındaki devlet |
protected state n.
|
|
150 |
Politics |
işgal altındaki filistin toprakları |
occupied palestinian territories n.
|
|
151 |
Politics |
israil işgali altındaki filistin toprakları |
israeli-occupied palestinian territories n.
|
|
152 |
Politics |
israil işgali altındaki filistin toprakları |
israeli-occupied territories n.
|
|
153 |
Politics |
koruma altındaki ülke |
protectorate n.
|
|
154 |
Politics |
manda altındaki ülke |
mandated territory n.
|
|
155 |
Politics |
manda altındaki devlet |
vassal n.
|
|
156 |
Politics |
nesli tehlike altındaki türlerin ticaretine ilişkin sözleşme |
convention on international trade in endangered species of wild fauna and flora n.
|
|
157 |
Politics |
orta gelir seviyesi ve altındaki ülkeler |
low and lower-middle income countries n.
|
|
158 |
Politics |
özel idare altındaki mahalle |
parish n.
|
|
159 |
Politics |
risk altındaki çocuklar |
children-at-risk n.
|
|
160 |
Politics |
ses hızının altındaki sivil jet uçakları |
civil subsonic jet aeroplanes n.
|
|
161 |
Politics |
vesayet altındaki bölge |
trust territory n.
|
|
162 |
Politics |
yüksek risk altındaki vakalar |
high risk case n.
|
|
163 |
Politics |
i̇şgal altındaki devlet |
occupied state n.
|
|
164 |
Politics |
i̇şgal altındaki devlet |
state under occupation n.
|
|
165 |
Politics |
kralın emri altındaki hükümdar |
underking n.
|
|
166 |
Politics |
kralın emri altındaki hükümdarın yönetimi altındaki topraklar |
underkingdom n.
|
|
167 |
Politics |
kabine üyesinin emri altındaki yetkili |
undersecretary n.
|
|
168 |
Politics |
manda altındaki ülke |
mandate n.
|
|
169 |
Politics |
vesayet altındaki ülke |
mandate n.
|
|
170 |
Politics |
bir vekilin yetkisi altındaki bir bölge |
vicegerency n.
|
|
171 |
Politics |
grand dük veya grand düşesin hakimiyeti altındaki toprak |
grand duchy n.
|
|
172 |
Politics |
abd hükümetinde yürütme dairesinin altındaki bir idari alt birim |
division n.
|
|
173 |
Politics |
sovyetler birliği etkisi altındaki komünist olmayan ülkelerin benimsediği tarafsızlık politikası |
finlandization n.
|
|
174 |
Politics |
sovyetler birliği etkisi altındaki komünist olmayan ülkelerin benimsediği tarafsızlık politikası |
finlandisation n.
|
|
175 |
Politics |
daha üst düzeydeki yetkili kadrosunun boş olmasından ötürü altındaki birkaç makamı da boş ilan etme |
spill [australia] n.
|
|
176 |
Politics |
ağır borç yükleri altındaki fakir ülkeler |
highly indebted poor countries n.
|
|
177 |
Politics |
ağır borç yükü altındaki yoksul ülkeler |
heavily indebted poor countries n.
|
|
Institutes |
|
178 |
Institutes |
bir kişi, aile veya şirketin kontrolü altındaki büyük sosyal veya ekonomik kuruluş |
empire n.
|
|
Industry |
|
179 |
Industry |
bir ispanyol'un kontrolü altındaki büyük alan |
encomienda n.
|
|
180 |
Industry |
kütüklerin altındaki toprağı kazarak kaydırılacakları yolu hazırlayan işçi |
gopher n.
|
|
181 |
Industry |
kütüklerin altındaki toprağı kazarak kaydırılacakları yolu hazırlayan işçi |
gopherman n.
|
|
182 |
Industry |
(basınç altındaki madde) cihazın aktif bölümüne girme |
injection n.
|
|
183 |
Industry |
portföy istihdam altındaki kimse |
portfolio worker n.
|
|
Insurance |
|
184 |
Insurance |
hasar fazlası reasüransında teminat dilimi altındaki sigorta |
underlying insurance n.
|
|
Technical |
|
185 |
Technical |
kuzey denizi altındaki yataklardan elde edilen doğal gaz |
north-sea gas n.
|
|
186 |
Technical |
testere dişinin altındaki boşluk |
throat n.
|
|
187 |
Technical |
çevre sıcaklığının altındaki sıcaklık |
sub-ambient temperature n.
|
|
188 |
Technical |
deniz altındaki boru hatları |
submarine pipelines n.
|
|
189 |
Technical |
gerilme altındaki kil |
stressed clay n.
|
|
190 |
Technical |
gerilim altındaki parçalar |
live parts n.
|
|
191 |
Technical |
ısı tesiri altındaki bölge (itab) |
heat affected zone (haz) n.
|
|
192 |
Technical |
kaplama altındaki metal |
base metal n.
|
|
193 |
Technical |
kare entegre devrelerin altındaki yuvarlak lehim topları |
ball grid array n.
|
|
194 |
Technical |
lastik ve plastik hortumların hidrostatik basınç altındaki hacimsel genleşmesi |
volumetric expansion of rubber or plastics hoses under hydrostatic pressure n.
|
|
195 |
Technical |
sabit hız altındaki parçacık |
particle under constant velocity n.
|
|
196 |
Technical |
su altındaki birim oylum ağırlığı |
immersed density n.
|
|
197 |
Technical |
su altındaki ağırlık |
submerged weight n.
|
|
198 |
Technical |
su altındaki birim ağırlık |
immersed unit weight n.
|
|
199 |
Technical |
su altındaki birim ağırlık |
submerged unit weight n.
|
|
200 |
Technical |
suyun kaynama noktası altındaki sıcaklığa kadar ısıtılması |
heating water below boiling temperature n.
|
|
201 |
Technical |
su altındaki kum |
immersed sand n.
|
|
202 |
Technical |
su altındaki yoğunluk |
immersed density n.
|
|
203 |
Technical |
su altındaki kum |
submerged sand n.
|
|
204 |
Technical |
su altındaki kil tabakası |
submerged clay stratum n.
|
|
205 |
Technical |
yük altındaki kalınlık |
thickness under load n.
|
|
206 |
Technical |
sıvı yüzeyinin altındaki akıntı |
undertide n.
|
|
207 |
Technical |
ufkun altındaki nesnelerin gerçek pozisyonlarının üstünde göründükleri illüzyon |
looming n.
|
|
208 |
Technical |
golf sopasının deri sapının altındaki kumaş şeridi |
rind n.
|
|
209 |
Technical |
su altındaki nesneleri bulup çıkarmakta kullanılan alet |
drag n.
|
|
210 |
Technical |
su altındaki şamandıraların üzerinde yüzen ve büyük kısmı su altında olan sondaj platformu |
semisubmersible n.
|
|
211 |
Technical |
su altındaki şamandıraların üzerinde yüzen ve büyük kısmı su altında olan sondaj platformu |
semisubmersible rig n.
|
|
212 |
Technical |
tramvayların altındaki sürgülü kızak yapı |
sled n.
|
|
213 |
Technical |
bir milimetre altındaki büyüklük ölçüsü |
submillimeter [us] n.
|
|
214 |
Technical |
bir milimetre altındaki büyüklük ölçüsü |
submillimetre [uk] n.
|
|
215 |
Technical |
duyulabilen seslerin altındaki |
infrasonic adj.
|
|
216 |
Technical |
-in altındaki frekanslarda kullanılan |
for frequencies below expr.
|
|
Computer |
|
217 |
Computer |
şeklin altındaki açıklama yazısı |
figure caption n.
|
|
Textile |
|
218 |
Textile |
ayakkabıda dış tabanın altındaki katman |
innersole n.
|
|
219 |
Textile |
ayakkabıda dış tabanın altındaki katman |
insole n.
|
|
220 |
Textile |
(eğirme, dokuma makinelerinde) iğin altındaki tambur benzeri kısım |
hurl [dialect] [uk] n.
|
|
Architecture |
|
221 |
Architecture |
sütunda başın hemen altındaki dar kısım |
neck n.
|
|
222 |
Architecture |
binanın yanında bulunan, üzeri açık ve zemin seviyesinin altındaki geçit |
area n.
|
|
223 |
Architecture |
binanın yanında bulunan, üzeri açık ve zemin seviyesinin altındaki geçit |
areaway n.
|
|
224 |
Architecture |
bina çatısının hemen altındaki kullanılmayan alan |
blind attic n.
|
|
225 |
Architecture |
kubbe veya kemerin altındaki belirli noktalarda çıkarılan seslerin uzak noktalardan duyulduğu boşluk |
whispering dome n.
|
|
226 |
Architecture |
kubbe veya kemerin altındaki belirli noktalarda çıkarılan seslerin uzak noktalardan duyulduğu boşluk |
whispering gallery n.
|
|
227 |
Architecture |
bazı yunan yapılarında dorik sütun başının altındaki içbükey eğrilik |
hypophyge n.
|
|
228 |
Architecture |
dor sütun başlarının altındaki çıkıntıların sarktığı tiriz veya şerit |
guttae band n.
|
|
229 |
Architecture |
korniş tacının kornişte taç ile friz arasındaki silmehemen altındaki silme |
bed mold n.
|
|
230 |
Architecture |
çıkıntının altındaki silme |
bed molding n.
|
|
231 |
Architecture |
çıkıntı altındaki silme |
bed moulding n.
|
|
232 |
Architecture |
çıkıntının altındaki silme |
bed molding n.
|
|
233 |
Architecture |
çıkıntının altındaki silme |
bed mold n.
|
|
234 |
Architecture |
açık çan kulesinde çanların altındaki zemin |
bell deck n.
|
|
235 |
Architecture |
pervaz altındaki alanı yağmur suyundan koruyan çıkıntı |
drip mold n.
|
|
236 |
Architecture |
pervaz altındaki alanı yağmur suyundan koruyan çıkıntı |
drip mould n.
|
|
237 |
Architecture |
tonoz, çatı altındaki destekleyici çerçeve |
ossature n.
|
|
238 |
Architecture |
tonoz, çatı altındaki taşıyıcı çerçeve |
ossature n.
|
|
239 |
Architecture |
klasik tapınak sütunlarının altındaki taş kısım |
podium n.
|
|
Construction |
|
240 |
Construction |
kritik değer altındaki çatlak büyüme parametreleri |
subcritical crack growth parameters n.
|
|
241 |
Construction |
toprak altındaki boru |
underconduct n.
|
|
242 |
Construction |
toprak altındaki kanal |
underconduct n.
|
|
243 |
Construction |
binanın altındaki kısım |
underfilling n.
|
|
244 |
Construction |
bir yapının en altındaki kısmı |
underpinning n.
|
|
245 |
Construction |
yüksek konut yapılanmasında en üst katın bir altındaki daire |
skyhome [australia] n.
|
|
Lighting |
|
246 |
Lighting |
altındaki tonozu aydınlatan sırlı plaka |
vault light n.
|
|
Automotive |
|
247 |
Automotive |
raylı sistem aracının altındaki otomatik üçlü valf |
triple n.
|
|
248 |
Automotive |
raylı sistem aracının altındaki otomatik üçlü valf |
triple valve n.
|
|
Railway |
|
249 |
Railway |
new york, londra gibi şehirlerin yer altındaki demiryollarında devriye gezip yasadışı olarak asayişi sağlayan gönüllüler |
guardian angels n.
|
|
Marine |
|
250 |
Marine |
bir ülkenin hükümranlığı altındaki sular |
territorial waters n.
|
|
251 |
Marine |
deniz altındaki akıntının yüzeydeki akıntıyla ters yönlü olması |
undertow n.
|
|
252 |
Marine |
rüzgar altındaki kıyı |
lee shore n.
|
|
253 |
Marine |
su yüzeyinde bulunan tüplerden su altındaki dalgıca sağlanan hava |
surface demand n.
|
|
254 |
Marine |
abd'nin kara, deniz ve hava ordusunda en kıdemli erbaşın hemen altındaki erbaş |
master sergeant n.
|
|
255 |
Marine |
geminin güverte altındaki iç kısmı |
hold n.
|
|
256 |
Marine |
mizana direğinin el altındaki yelken |
mizzen course n.
|
|
257 |
Marine |
geminin su altındaki kıç tarafının pusulası veya keskinliği |
gripe n.
|
|
258 |
Marine |
su altındaki cismin oluşturduğu ses dalgalarının titreşimi |
ping n.
|
|
259 |
Marine |
gemide kalasın altındaki en geniş kısım |
bearings n.
|
|
260 |
Marine |
(su altındaki bir şey) yüzeye çıkmamış |
unsurfaced adj.
|
|
261 |
Marine |
güverte altındaki kısmı orta yükseklikte olan (gemi) |
shallow-bodied adj.
|
|
Mining |
|
262 |
Mining |
kömür madeninde yer altındaki arabaları yükleyen kimse |
pitcher [dialect] n.
|
|
263 |
Mining |
toprağın altındaki tabakaları ve değerli madenleri ortaya çıkarmak için suyla aşındırmak |
hush v.
|
|
Medical |
|
264 |
Medical |
beş yaşın altındaki hastalar |
patients under the age of 5 years n.
|
|
265 |
Medical |
mukozanın altındaki tabaka |
muscularis propria n.
|
|
266 |
Medical |
topuk altındaki fasya bağ dokusunun zedelenmesi sonrası şiddetli topuk ağrıları ile karakterize bir rahatsızlık |
plantar fasciitis n.
|
|
267 |
Medical |
darbe noktasının altındaki beyin bölgesinin tam karşı bölgesinde hasar oluşması |
counterstroke n.
|
|
268 |
Medical |
travma sonucu cilt altındaki kılcal damarlardan kan sızmasıyla renk değiştirmek |
ecchymose v.
|
|
Anatomy |
|
269 |
Anatomy |
diyaframın hemen altındaki abdominal aorttan çıkan arter |
celiac artery n.
|
|
270 |
Anatomy |
diyaframın hemen altındaki abdominal aorttan çıkan arter |
celiac trunk n.
|
|
271 |
Anatomy |
kafatası altındaki büyük delik |
foramen magnum n.
|
|
272 |
Anatomy |
kalpte sol ventrikülün aort deliğinin hemen altındaki kısmı |
vestibule n.
|
|
273 |
Anatomy |
çene altındaki bir yağ dokusu katmanı |
buccula n.
|
|
274 |
Anatomy |
birçok balıkta optik lob altındaki bir tür oval lob |
hypoarion n.
|
|
275 |
Anatomy |
serçe parmağının altındaki üç kas tarafından oluşturulan avuç içinin ulnar kısmı |
hypothenar n.
|
|
276 |
Anatomy |
kafa derisinin altındaki aponevroz |
galea aponeurotica n.
|
|
277 |
Anatomy |
kafatasının altındaki büyük deliğin arka kenarının ortası |
opisthion n.
|
|
278 |
Anatomy |
hiyoid kemiğin epihyal bölümü altındaki kıkırdaksı yapıyla ilgili |
ceratohyal adj.
|
|
279 |
Anatomy |
(balıkta) her bir optik lobun altındaki bir oval loba ait veya ilgili |
hypoarian adj.
|
|
280 |
Anatomy |
avuç içinin serçe parmağın altındaki çıkıntılı kısmına ait |
hypothenal adj.
|
|
281 |
Anatomy |
avuç içinin serçe parmağın altındaki çıkıntılı kısmıyla ilgili |
hypothenal adj.
|
|
282 |
Anatomy |
hayvanın ön ayağında küçük parmağın altındaki kısma ait veya ilgili |
hypothenal adj.
|
|
283 |
Anatomy |
avuç içinin serçe parmağın altındaki çıkıntılı kısmına ait |
hypothenar adj.
|
|
284 |
Anatomy |
avuç içinin serçe parmağın altındaki çıkıntılı kısmıyla ilgili |
hypothenar adj.
|
|
285 |
Anatomy |
bir hayvanın ön ayağında insanların avuç içinin serçe parmağın altındaki çıkıntılı kısmına karşılık gelen yere ait |
hypothenar adj.
|
|
286 |
Anatomy |
bir hayvanın ön ayağında insanların avuç içinin serçe parmağın altındaki çıkıntılı kısmına karşılık gelen yerle ilgili |
hypothenar adj.
|
|
287 |
Anatomy |
at toynağı altındaki doku tabakası ile ilgili |
podophyllous adj.
|
|
288 |
Anatomy |
at toynağı altındaki doku tabakasını oluşturan |
podophyllous adj.
|
|
Psychology |
|
289 |
Psychology |
eğri altındaki alan |
area under the curve n.
|
|
Physiology |
|
290 |
Physiology |
kıkırdak zarının altındaki kıkırdağın sertleşmesi |
ectostosis n.
|
|
Pathology |
|
291 |
Pathology |
dilin altındaki mukoza zarının hareketi sınırlayacak ölçüde kısa olması sonucu olan doğuştan bir bozukluk |
ankyloglossia n.
|
|
292 |
Pathology |
dilin altındaki mukoza zarının hareketi sınırlayacak ölçüde kısa olması sonucu olan doğuştan bir bozukluk |
tongue tie n.
|
|
Optics |
|
293 |
Optics |
el altındaki nesneleri aynı bir mikroskop gibi gözlemlemek için kullanılabilecek bir tür teleskop |
telengiscope n.
|
|
Veterinary |
|
294 |
Veterinary |
at ve sığırların dilinin altındaki etli küçük çıkıntı |
barb n.
|
|
295 |
Veterinary |
dilinin altındaki kurtçuk alınmamış (köpek) |
unwormed adj.
|
|
Gastronomy |
|
296 |
Gastronomy |
(et) iyi derecenin hemen altındaki et sınıfına ait veya ilgili |
standard [uk] adj.
|
|
Statistics |
|
297 |
Statistics |
iki denetsel koşul altındaki özdeş örneklemlerin değerlerinin göreceli büyüklüğünü hesaplamak için kullanılan bir istatistiksel denklem |
wilcoxon test n.
|
|
Physics |
|
298 |
Physics |
basınç altındaki gazların küçük bir delikten geçişi |
effusion n.
|
|
299 |
Physics |
elektrik alan etkisi altındaki kolloidin içinde yüklü parçacıkların hareketi |
dielectrolysis n.
|
|
300 |
Physics |
çok düşük basınç altındaki gazların gösterdiği özelliklere sahip olan |
ultragaseous adj.
|
|
Chemistry |
|
301 |
Chemistry |
elektromotor etki altındaki iyonların bir elektrot veya diğerine doğru hareketi |
migration n.
|
|
Biology |
|
302 |
Biology |
tehlike altındaki tür |
an endangered species n.
|
|
303 |
Biology |
tehdit altındaki tür |
an endangered species n.
|
|
304 |
Biology |
tehlike altındaki tür |
an endangered species n.
|
|
305 |
Biology |
tehdit altındaki tür |
an endangered species n.
|
|
306 |
Biology |
chara cinsi deniz yosunlarının yer altındaki boğumu |
bulbel n.
|
|
307 |
Biology |
chara cinsi deniz yosunlarının yer altındaki boğumu |
bulbil n.
|
|
308 |
Biology |
çenenin altındaki et parçası |
gill n.
|
|
309 |
Biology |
(özellikle insan düzeyinin altındaki türlerde) polifiletik köken |
polygenesis n.
|
|
310 |
Biology |
(özellikle insan düzeyinin altındaki türlerde) polifiletik köken |
polyphylesis n.
|
|
Marine Biology |
|
311 |
Marine Biology |
tabanda oluşan pisliklerin çakılların altındaki tabla aracılığıyla temin edilen süzme yöntemi |
undergravel filter n.
|
|
312 |
Marine Biology |
operkül altındaki |
subopercular adj.
|
|
Zoology |
|
313 |
Zoology |
tehlike altındaki türler |
endangered species n.
|
|
314 |
Zoology |
hayvanların uzun tüylerinin altındaki kısa tüyler |
undercoat n.
|
|
315 |
Zoology |
hayvan kürkünün altındaki yumuşak tüyler |
underhair n.
|
|
316 |
Zoology |
at ve sığırların dilinin altındaki etli küçük çıkıntı |
barbel n.
|
|
317 |
Zoology |
tek doğurgan erkeğin kontrolü altındaki dişi hayvan sürüsü |
hareem n.
|
|
318 |
Zoology |
tek doğurgan erkeğin kontrolü altındaki dişi hayvan sürüsü |
harem n.
|
|
319 |
Zoology |
çeşitli hayvanların boyunlarının altındaki sarkık deri parçası |
dewlap n.
|
|
320 |
Zoology |
at toynağının altındaki bölüm |
cushion n.
|
|
Botanic |
|
321 |
Botanic |
bazı bitki saplarının altındaki soğanımsı kısım |
corm n.
|
|
322 |
Botanic |
gülgiller familyası altındaki dikenli bitkiler |
genus poterium n.
|
|
323 |
Botanic |
ağaç altındaki çalılık |
underwood n.
|
|
324 |
Botanic |
tehdit altındaki türler arasında yer alan, abd'nin oregon eyaletine özgü hardala benzeyen küçük bir bitki |
malheur wire lettuce (stephanomeria malheurensis) n.
|
|
325 |
Botanic |
kışın tomurcuklarını yüzeyin altındaki çamurda muhafaza eden çok yıllık bataklık bitkilerine verilen ad |
helophyte n.
|
|
326 |
Botanic |
meyvenin altındaki kısmın etli bir şekilde genişlemesi |
hypocarp n.
|
|
327 |
Botanic |
sporofilin altındaki çiçek yaprağı |
hypsophyll n.
|
|
328 |
Botanic |
endoderm altındaki bitki dokusu tabakası |
pericycle n.
|
|
329 |
Botanic |
dişi üreme organlarının altındaki çiçek tablası veya saptan çıkıp ondan ayrı olan (çanak yaprak, taç yaprak ve erkek üreme organları) |
hypogynous adj.
|
|
330 |
Botanic |
sporofilin altındaki çiçek yaprağıyla ilgili |
hypsophyllary adj.
|
|
Agriculture |
|
331 |
Agriculture |
arpacık soğanının yer altındaki soğancık veya filizlerinden her biri |
multiplier n.
|
|
Breeding |
|
332 |
Breeding |
hayvan kürkünün altındaki yumuşak katman |
underwool n.
|
|
Apiculture |
|
333 |
Apiculture |
bileşik gözlerin altındaki bölge |
gena n.
|
|
Forestry |
|
334 |
Forestry |
normal seviyenin altındaki ağaç dalı |
underbough n.
|
|
335 |
Forestry |
normal seviyenin altındaki ağaç dalı |
underbranch n.
|
|
Social Sciences |
|
336 |
Social Sciences |
aç/açlık tehdidi altındaki kişiler |
food insecure individuals n.
|
|
337 |
Social Sciences |
koruma altındaki çocuk |
looked after children n.
|
|
338 |
Social Sciences |
irlandalı bir beyin sorumluluğu altındaki topraklar |
chiefery n.
|
|
339 |
Social Sciences |
eş ve hane halkının bir parçasını oluşturan yirmi bir yaşın altındaki bakmakla yükümlü olunan çocuklar |
immediate dependents n.
|
|
Education |
|
340 |
Education |
yerel eğitim makamının yönetimi altındaki ortaöğretim kurumu |
council school [uk] n.
|
|
341 |
Education |
yerel eğitim makamının yönetimi altındaki ortaöğretim kurumu |
county school n.
|
|
Linguistics |
|
342 |
Linguistics |
japonca'nın etkisi altındaki ingilizce |
japlish n.
|
|
History |
|
343 |
History |
suriye roma imparatorluğu'nun yönetimi altındayken, imparatorluk emri altındaki yönetici |
tetrarch n.
|
|
344 |
History |
milattan sonra 9. yy'de, arminius komutası altındaki almanların üç adet roma birliğini mağlup ettiği savaş |
teutoburger wald n.
|
|
345 |
History |
hannibal'ın flaminius komutası altındaki romalıları yendiği, italya'da bir savaş |
battle of trasimeno n.
|
|
346 |
History |
hannibal'ın flaminius komutası altındaki romalıları yendiği, italya'da bir savaş |
trasimeno n.
|
|
347 |
History |
geç orta çağ döneminde ingiliz kontrolü altındaki doğu irlanda toprağı |
english pale n.
|
|
348 |
History |
hindistan’daki britanya yönetimi altındaki bir tür tımarcı |
zemindar n.
|
|
349 |
History |
hindistan’daki britanya yönetimi altındaki bir tür tımarcı |
zamindar n.
|
|
350 |
History |
ingiltere'de şövalyenin bir altındaki rütbeye sahip soylu erkek |
esquire n.
|
|
351 |
History |
(antik roma'da) tek sancak altındaki birlikler bölüğü |
vexillation n.
|
|
352 |
History |
(eski mısır'da) altındaki mumya odası ile bağlantılı olan, düz bir çatısı olan yanları eğimli dikdörtgen şeklindeki mezar yapısı |
mastaba n.
|
|
353 |
History |
(eski mısır'da) altındaki mumya odası ile bağlantılı olan, düz bir çatısı olan yanları eğimli dikdörtgen şeklindeki mezar yapısı |
mastabah n.
|
|
354 |
History |
büyük britanya'nın eski roma imparatorluğu altındaki bir kısmı |
britannia n.
|
|
355 |
History |
(britanya'da) baronun bir altındaki asalet unvanına sahip kadın |
baronetess n.
|
|
356 |
History |
anglo-sakson ve norman krallarının yönetimi altındaki toprak sahipleri tarafından kraliyete ödenen bir vergi |
geld n.
|
|
357 |
History |
(selçuklu hakimiyeti altındaki) türk halkına ait |
seljuk adj.
|
|
358 |
History |
(selçuklu hakimiyeti altındaki) türk halkı ile ilgili |
seljuk adj.
|
|
359 |
History |
(selçuklu hakimiyeti altındaki) türk halkına özgü |
seljuk adj.
|
|
Archaeology |
|
360 |
Archaeology |
sütunların altındaki kaide |
tablement n.
|
|
Environment |
|
361 |
Environment |
deniz seviyesi altındaki alan |
area below sea level n.
|
|
362 |
Environment |
risk altındaki element |
element at risk n.
|
|
363 |
Environment |
tehdit altındaki türler |
endangered species n.
|
|
364 |
Environment |
tehdit altındaki türler |
threatened species n.
|
|
365 |
Environment |
orman sınırın altındaki nemli ve serin yüksek yamaçlarla karakterize edilen ve yaprak dökmeyen büyük ağaçların baskın olduğu biyocoğrafi bölgedeki bitki ve hayvanların tümü |
montane n.
|
|
366 |
Environment |
bataklık yüzeyinin altındaki çürümüş odun, turba veya ayrışmış organik madde |
moorlog n.
|
|
367 |
Environment |
altındaki mineralli topraktan farklı olarak büyük ölçüde organik madde katmanından oluşan humuslu orman toprağı |
mor n.
|
|
368 |
Environment |
orman sınırının altındaki nemli ve serin yüksek yamaçlarla karakterize edilen ve yaprak dökmeyen büyük ağaçların baskın olduğu biyocoğrafi bölgeye ait veya ilişkin |
montane adj.
|
|
369 |
Environment |
orman sınırının altındaki nemli ve serin yüksek yamaçlarla karakterize edilen ve yaprak dökmeyen büyük ağaçların baskın olduğu biyocoğrafi bölgede yetişen |
montane adj.
|
|
370 |
Environment |
orman sınırının altındaki nemli ve serin yüksek yamaçlarla karakterize edilen ve yaprak dökmeyen büyük ağaçların baskın olduğu biyocoğrafi bölgedeki bitki ve hayvanlara ait veya ilişkin |
montane adj.
|
|
371 |
Environment |
orman sınırının altındaki nemli ve serin yüksek yamaçlarla karakterize edilen ve yaprak dökmeyen büyük ağaçların baskın olduğu biyocoğrafi bölgedeki bitki ve hayvanlardan oluşan |
montane adj.
|
|
Geography |
|
372 |
Geography |
finlandiya kontrolü altındaki botni körfezi'nde bulunan 6.000 civarı adadan oluşan takımadalar |
aaland islands n.
|
|
373 |
Geography |
finlandiya kontrolü altındaki botni körfezi'nde bulunan 6.000 civarı adadan oluşan takımadalar |
ahvenanmaa n.
|
|
374 |
Geography |
rüzgar etkisi altındaki sirkülasyon |
meridional overturning circulation n.
|
|
375 |
Geography |
toprağın altındaki asıl kaya |
bedrock n.
|
|
376 |
Geography |
toprak altındaki dünya |
underearth n.
|
|
377 |
Geography |
yüzeydeki toprağın altındaki toprak katmanı |
understratum n.
|
|
378 |
Geography |
berlin'in doğu almanya kontrolü altındaki bölümü |
east berlin n.
|
|
379 |
Geography |
finlandiya kontrolü altındaki botni körfezi'nde bulunan 6.000 civarı adadan oluşan takımadalar |
åland islands n.
|
|
380 |
Geography |
su kütlesinin altındaki zemin |
bed n.
|
|
381 |
Geography |
ırak'ın bağdat şehrinin sıkı güvenlik önlemleri altındaki merkez bölgesi |
green zone n.
|
|
382 |
Geography |
güçlü akıntıların su altındaki çıkıntı veya resiflere çarpmasıyla veya rüzgarın akıma ters yönde esmesiyle oluşan türbülanslı su yüzeyi |
overfall n.
|
|
383 |
Geography |
(özellikle nehir boyunca uzanan) deniz seviyesi altındaki arazi |
intervale [dialect] n.
|
|
384 |
Geography |
toprak altındaki |
subterrane adj.
|
|
Meteorology |
|
385 |
Meteorology |
yağmurun donma sıcaklığının altındaki nesnelerle teması sonucu oluşan buz tabakası |
glazed frost n.
|
|
Geology |
|
386 |
Geology |
kültür toprağının altındaki kat |
d horizon n.
|
|
387 |
Geology |
tehdit altındaki türler |
endangered species n.
|
|
388 |
Geology |
yerkabuğu düzeyi altındaki derin deniz bölgesi |
abyssal area n.
|
|
389 |
Geology |
2000 m’nin altındaki derinlik zonu |
abyssal zone n.
|
|
390 |
Geology |
bir şeyin altındaki toprak |
underearth n.
|
|
391 |
Geology |
toprak altındaki volkanik aktivite merkezleri |
volcanic foci n.
|
|
392 |
Geology |
alüvyon birikintilerinin altındaki kırık ve köşeli kaya parçaları |
brash n.
|
|
393 |
Geology |
kültür toprağının altındaki katman |
d layer n.
|
|
394 |
Geology |
yüzeyin altındaki kaya birimlerini ve yapıları gösteren diyagram |
section n.
|
|
395 |
Geology |
yeryüzünün altındaki derinliklerde oluşmuş |
hypogene adj.
|
|
396 |
Geology |
yeryüzünün altındaki derinliklerde kristalleşmiş |
hypogene adj.
|
|
397 |
Geology |
yeryüzünün altındaki derinliklerde bulunan |
hypogene adj.
|
|
Military |
|
398 |
Military |
personeli kurtarıp dost kuvvetlerin kontrolü altındaki bölgeye getirme |
recovery n.
|
|
399 |
Military |
tek bir milli komutanın emri altındaki milli kuvvetlerden her biri |
national component n.
|
|
400 |
Military |
sahra topunun mesnedinin altındaki metal mahmuz, çatal veya plaka |
trail spade n.
|
|
401 |
Military |
deniz seviyesinin altındaki arazi |
polder country n.
|
|
402 |
Military |
deniz seviyesi altındaki rakım |
minus elevation n.
|
|
403 |
Military |
faaliyetleri kontrol altındaki kuvvetler |
controlled forces n.
|
|
404 |
Military |
su altındaki nükleer patlamanın yüzeyde oluşturduğu sis, su ve döküntü bulutu |
base surge n.
|
|
405 |
Military |
(kara harekatında) genellikle düşman ateşi altındaki ordunun yaptığı tek hamle |
bound n.
|
|
406 |
Military |
atmosferde patlayan bir nükleer bombanın hemen altındaki yerdeki nokta |
hypocentre n.
|
|
407 |
Military |
(ingiliz kraliyet onur nişanı'nda) komutanın altındaki rütbeden olan kimse |
officer n.
|
|
408 |
Military |
belirli bir coğrafi bölgedeki müttefik deniz kuvvetlerinin kontrolü altındaki tüm ticari gemilerden sorumlu deniz komutanı |
operational control authority n.
|
|
409 |
Military |
çavuşun derecesini gösteren üç şeridin altındaki kavisli şeritler |
rocker n.
|
|
410 |
Military |
komuta altındaki askeri birim |
command n.
|
|
411 |
Military |
kıdemli bir komutan altındaki birden fazla birlik |
in-company n.
|
|
412 |
Military |
su altındaki mayınları temizlemede kullanılan torpido şeklindeki bir çift şamandıradan biri |
oropesa n.
|
|
413 |
Military |
birlik komutanının rütbece bir altındaki kimse |
second-in-command n.
|
|
Sport |
|
414 |
Sport |
ligden düşme tehlikesi altındaki takım |
basement battler n.
|
|
415 |
Sport |
sörf tahtasının altındaki girinti |
concave n.
|
|
Chess |
|
416 |
Chess |
(taşı) tehdit altındaki değerli taşı korumak için hareket ettirmek |
interpose v.
|
|
Card |
|
417 |
Card |
kart destesinin en altındaki kart |
bottom n.
|
|
Art |
|
418 |
Art |
sanat eserinde boya yüzeyinin veya resmin altındaki çizim |
reflectogram n.
|
|
419 |
Art |
sanat eserinde boya yüzeyinin veya resmin altındaki çizim |
reflectograph n.
|
|
420 |
Art |
sanat eserinde kızılötesi ışık kullanılarak boyalı yüzeyin altındaki çizimlerin görüldüğü tahribatsız bir teknik |
reflectography n.
|
|
Mythology |
|
421 |
Mythology |
iskandinav mitolojisinde evrenin en altındaki soğuk, karanlık ve sisli yer |
niflheim n.
|
|
422 |
Mythology |
(büyünün tesiri altındaki) mısır yılanı ruhu |
phantom corn n.
|
|
Printery |
|
423 |
Printery |
yazı başlığının altındaki çizgi |
bank n.
|
|
424 |
Printery |
baskı bloğunun baskı yüzeyinin altındaki bölümü |
body n.
|
|
Abbreviation |
|
425 |
Abbreviation |
mülkler ve koruma altındaki bireyler kodu |
epic (estates and protected individuals code) n.
|
|
426 |
Abbreviation |
film değerlendirmelerinde 18 yaşın altındaki hiç kimsenin sinemaya kabul edilmeyeceğini belirten sembol |
nc-17 (no children under 17) expr.
|
|
Ornithology |
|
427 |
Ornithology |
kuş kanadındaki büyük tüyün altındaki tüyler |
under covert n.
|
|
428 |
Ornithology |
kuşların boynunun altındaki sarkık deri |
jowl n.
|
|
Entomology |
|
429 |
Entomology |
bileşik gözlerin altındaki bölge |
cheek n.
|
|
Slang |
|
430 |
Slang |
dudak altındaki sakal |
soul patch n.
|
|
British Slang |
|
431 |
British Slang |
standartların altındaki yatak arkadaşı |
bit of rough n.
|
|