|
- That is a very vivid phrase which the Commission finds very apt.
- Bu Komisyon'un çok yerinde bulduğu çok canlı bir ifade.
- The closure of the Renault Vilvorde plant is still a vivid memory.
- Renault Vilvorde fabrikasının kapatılması hala canlı bir hatıra.
- He has a vivid imagination.
- O canlı bir hayal gücüne sahip.
- He made a vivid impression.
- Canlı bir izlenim bıraktı.
- I am pleased with this vivid portrait in particular.
- Özellikle bu canlı portre beni çok memnun etti.
- The memories are very fresh and vivid.
- Anılar çok taze ve canlı.
- I still have vivid memories of the explosion of the space shuttle.
- Uzay mekiğinin patlamasıyla ilgili anılarım hâlâ çok canlı.
- Nothing is more vivid than a picture.
- Hiçbir şey bir resimden daha canlı değildir.
- The event still remains vivid in my memory.
- Olay belleğimde hâlâ canlı duruyor.
- The colors are vivid.
- Renkler çok canlı.
- You've got a vivid imagination.
- Canlı bir hayal gücün var.
- You've got a vivid imagination!
- Çok canlı bir hayal gücün var!
- The colors are vivid.
- Renkler canlı.
- I have a vivid imagination.
- Canlı bir hayal gücüm var.
- I am pleased with this vivid portrait in particular.
- Ben özellikle bu canlı portreden memnunum.
- Creative people have vivid imaginations.
- Yaratıcı insanların canlı hayal güçleri vardır.
- I've got a pretty vivid imagination.
- Benim oldukça canlı bir hayal gücüm var.
- Tom has a vivid imagination.
- Tom'un canlı bir hayal gücü var.
- Tom has a very vivid imagination.
- Tom'un çok canlı bir hayal gücü var.
- The memories are very fresh and vivid.
- Anılar çok taze ve canlıdır.
- I've got a pretty vivid imagination.
- Oldukça canlı bir hayal gücüm var.
Show More (18)
|
